Mustafa Kemal Atatürk Hayranlarının Kulübü

Bize düşen görevATATÜRK’ÜN düşünce sistemini iyi bilip kavrayarak, toplumumuzda ikiliğe yol açmamak özellikle ATATÜRK’ÜN laiklik ilkesi ile islamiyete en büyük hizmeti yapmış olduğunu anlatarak ATATÜRK"ÜN bizlere emanet ettiği laik cumhuriyeti özgürlük ve demokrasi içinde sonsuza kadar yaşatmak için sürekli uyanık bulunmaktır.

“BEN, MANEVİ MİRAS OLARAK HİÇ BİR DONMUŞ VE KALIPLAŞMIŞ DÜSTUR BIRAKMIYORUM. BENİM MANEVİ MİRASIM; İLİM VE AKILDIR.” Mustafa Kemal Atatürk..

Bu sözü ve diğer tüm güzel ve anlamlı sözleri bize daima rehber olmalı .
Şu günlerde lütfen Atamızın tüm sözlerini tekrar tekrar okuyalım .
 
Son düzenleme:
026impm1ou5.jpg

029ajjg0qm3.jpg
 
hayattadaşım öyle güzel bir köşe hazırlamışsınki, tek kelimeyle kutluyorum seni.bende şu küçük hikayeyle bu güzel köşeye konuk olmak istiyorum:)

> Gazi, çiftliginde dolasip hava alirken oldukça yasli bir kadina rastladi.
> Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadinin yanina sokuldu.
> - Merhaba nine.
> Kadin Ata'nin yüzüne bakarak hafif bir sesle;
> >- Merhaba dedi.
> - Nereden gelip nereye gidiyorsun?
> Kadin söyle bir duralayip,
> >- Neden sordun ki, dedi. Buralarin saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?
> Pasa gülümsedi.
> - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin
> malidir.Buranin bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Simdi nereden
> gelip nereyegittigini söyleyecek misin?
>
> Kadin basini salladi.
> >- Tabii söyleyecegim, ben Sincan'in köylerindenim bey, otun güç bittigi,atin
> eç yetisdigi, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet
> aldi trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
> - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
> >- Gazi Pasamizi görmem için. Basini pek agrittim da... Benim iki oglum gavur
> harbinde sehit düstü. Memleketi gavurdan kurtaran kisiyi bir kez
> görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarima girdi Gazi
> Pasa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip
> saldi Angaraya,giceleyin
> geldimdi. Yolu neyi de bilemedigimden iste agsamdan belli böyle kendimi ordan
> oraya vurup duruyom bey.
> - Senin Gazi Pasa'dan baska bir istegin var mi? Kadinin birden yüzü sertlesti
> >- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O bizim
> Vatanimizi gurtardi. Bizi düsmanin elinden kurtardi.Sehitlerimizin
> mezarlarini onlara çignetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun
> sayesinde simdi istedigimiz gibi yasiyoruz. Sunun bunun gavur dölünün
> köpegi olmaktan onun sayesinde kurtulmadik mi? Buralara bir defa
> yüzünü
> görmek,ona sagol pasam! Demek için düstüm. Onu görmeden ölürsem
> gözlerim açik gidecek.
> Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardim ediver de Gazi Pasayi
> bulacagim yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri doludolu olmustu, çok
> duygulandigi her halinden belliydi.Bana dönerek,
> - Görüyorsun ya Gökçen, iste bu bizim insanimizdir... Benim köylüm, benimvefali
> Türk anamdir bu.
> Attan indim. Yasli kadinin elini tuttum anacigim dedim, sen gökte
> aradiginiyerde buldun, rüyalarini süsleyen, seni buralara kadar
> kosturan Gazi PasayaniAtatürk iste karsinda duruyor.
> Köylü kadin bu sözleri duyunca saskina döndü. Elindeki degnegi yere firlatip
> Atatürk'ün ellerine sarildi. Görülecek bir manzaraydi bu.Ikisi de
> agliyordu. Iki Türk insani biri kurtarici, biri kurtarilan, anaogul
> gibi sarmas dolas agliyorlardi. Yasli kadin belki on defa öptü
> ataninellerini.Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir
> paket çikartti. Dahadogrusu beze sarilmis bir köy peyniri. Bunu
> Atatürk'e uzatti;
> >- Tek inegimim sütünden kendi ellerimle yaptim Gazi Pasa, bunu sana hediye
> getirdim. Seversen gene yapip getiririm.
>
> Pasa hemen orada bezi açip peyniri
> yedi. Çok begendigini söyledi. Sonra birlikte köske kadar
> gittik.Oradakilere su emri verdi;
> -'Bu anamizi alin burada iki gün konuk edin. ( 'Anani da al git'
> diyenler var artik zamanimizda )Sonra köyüne götürün. Giderken de
> kendisine üç inek verin benim armaganim
> olsun.'
 
ATATÜRK, LAİKLİĞİ SELÇUKLULAR'DAN MI ALDI?

Mustafa Kemal’in Türkiye’yi işgal eden sömürgeci Batı’yı def etmesini göz ardı ederek, onu yıpratmak isteyenler de laikliğe sığınıyor!..
Ağzından bir kez bile “Hedefimiz Avrupa’dır” sözü çıkmayan Atatürk’ü “AB’ci!” göstermek isteyenler, “çağdaş uygarlık” hedefini “hedefi Avrupa idi” biçimine dönüştürüyorlar..
Yalan...

“LAİKLİK FRANSA’DAN ALINMADI!..”

Bu gerçek dışı iddialarına gösterdikleri kanıtlardan biri de laiklik.. “Atatürk laikliği Fransa’dan aldı. Bu da hedefinin Avrupa olduğunu gösteriyor” diyorlar.
Bunun da yalan olduğu, geçen Ceviz Kabuğu programında ortaya çıktı.
ART’de (Avrasya TV) canlı olarak yayınlanan Ceviz Kabuğu’na telefonla katılan araştırmacı yazar Cengiz Özakıncı, “Bu yargı batı misyonerliğinin bir yargısıdır” dedi.
Yaklaşık 900 yıl öncesini inceleyen Atatürk, laiklik için Selçuklu Sultanı Tuğrul’dan esinlenmiş!..Bu bilgi, tüm değerleri ve yorumları alt üst ediyor.
Türkiye’de ciddi gazetecilik yapılıyor olsaydı, Sayın Özakıncı’nın Ceviz Kabuğu’ndaki açıklaması birçok gazeteye manşet, televizyonlara da birinci haber olurdu.. Rakip görüştekiler de en azından -reddetmek adına- karşı çıkardı...
Nerdee..
Bakınız, Cengiz Özakıncı neler diyor:
“1058 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul, Abbasi halifesi ile din işlerinin halife tarafından yürütülmesi ve saltanat işlerine karışmaması gerektiğinde anlaşır. Halife kendi belindeki kılıcı sultanın beline takar.”
Peki bunun kaynağı var mı?
“Bunun kaynağı Nutuk’tur. Nutuk’ta Belgeler bölümünde 18 sayfalık bir yer kaplar.”

DİL DEVRİMİNİN KAYNAĞI DA AVRUPA DEĞİL!..

Peki, ............ “travma yaratan” dil devriminin kaynağı Batı mı?
Hayır!..
Yakında çıkacak kitabında bu konulara geniş yer verdiğini açıklayan Özakıncı şunları söylüyor:
“Atatürk, dil devrimini de Avrupa’dan değil Karamanoğlu Mehmet Bey’den almıştır.”
Nasıl, Atatürk’ü çağdaş uygarlıktan uzaklaştırarak “Avrupacı” ya da “AB’ci” yapmak isteyenlerin tezleri yerle bir oluyor, değil mi?..
Ne demişti Mustafa Kemal?
“Türk genci ecdadını tanıdıkça büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır!”
“Türklügün unutulmuş medeni vasfı bir güneş gibi doğacaktır!..”Birileri elbirliği ile unutturmaya çalışsa da; gerçekler yüzlerce yıl sonra da gün ışığına çıkıyor!..


Alıntıdır :)
 
Onun için söylenecek söz bulamıyorum....
Keşke yaşasaydı ve bu sıkıntılı günlerden bizleri kurtarsaydı...

Ataturk3_800x600.jpg
 
Harika paylaşımlar .Emeğinize sağlık .Atamız"ın kulübünde olmaktan onur ve gurur duyarım .
 
Atam sen nasıl bir ülke teslim ettin ve ülkemiz ne hale geldi .Yabancılardan arınmış bir halde teslim ettin ama şimdi sessizden ve derinden ülkemize sahipleniliyor .
 
tüm varlıgım feda olsun O'na ve Cumhuriyetine Şeniz
bu konu için de cok teşekkürler ablacım, harikasın Şeniz
 
Atatürk kurtuluş savaşını başlatan , peşinden büyük kitleleri sürükleyebilen, tüm dünyanın şaşkınlık, kıskançlık, ve hayranlıkla izlediği büyük liderdir. Bizimdir.
Ne oldu da Atatürk başka başka halklara ilham kaynağı olmuşken, başka halkların düşmanla savaşı sırasında, kaybedilen askerlerin göğüslerinden Atatürk resmi çıkmışken, ne oldu da antipati duyulmaya başlandı, bunu da iyi düşünmek lazım.
Sevgide ileri gitmek , sevginin dozunu aşmak, en çok ben seviyorum iddiasına girmek acaba büyük liderimizin anısına zarar veriyor olabilir mi?
Atatürk belli bir kesimin olmak yerine, ömrünü verdiği halkın kalbinde yaşamak istemez miydi...
Bir yerlerde yanlış yapıldı, yanlış yaptık.
Tabi ki yaşadığı dönemlerde dehasını anlayamayanlar vardı. Ya bu güne ne demeli? Günümüz şartlarında Atatürk'ü, kurtarıcısını sevmediğini söyleyen biri, bir utanç değil mi?
Bunda birilerinin de suçu olduğunu düşünüyorum.
Atatürk'ü gerektiğince anlatamamanın sonuçlarını görüyoruz bu gün.

İlkokul zamanlarımıza bir dönelim Benim kafamda o zamanlar Atatürk, tarlada kargaları kovan bir çocuktu. Bu öğretilmişti.
Zamanla onu övmek için çok fazla söz sarfetmemize gerek kalmayacak kadar iyi bir lider, iyi bir komutan , bir vatanperver, milletine karşı fedakar bir dahi olduğunu görünce hakkında kullanılan, büyük, vb. sıfatların ne kadar da küçük olduğunu gördüm.

O içinde bulunduğu şartlarda çok zor bir şeyi başarmıştı, bağımsızlığımızı onun dehasına ve vatan millet sevgisine , cesaretine borçluyuz bu kadarını bilmek bile onu sevmek , ona saygı duymak için yeterli.
Dileğim şudur ki bir gün , çok geç olmadan bir gün Atatürk hakettiği şekilde bütün halkının gönlünde yerini alır.

 
İLK BAŞ KALDIRIŞI :
Atatürk, oldu olası Arapça derslerinden, yere bağdaş kurarak oturmaktan ve dizleri üstünde durarak yazı yazmaktan hiç memnun değildi.Yine dizlerinin üstünde durmaktan dizlerinin ağrıdığı bir gün ayağa kalkarak dersi ayakta dinlemeye başladı.Fakat bu seferde hocası bundan memnun olmamıştı ve Atatürk´e yerine oturmasını söyledi.Atatürk ise dizlerinin ağrıdığını ve oturamayacağını söyledi. Bunun üzerine hocası sinirlenip, deliler gibi haykırarak ;
"Neee bana karşımı geliyorsun " dedi.
Atatürk bunun üzerine ;
"Evet karşı geliyorum" dedi.
Tam bu anda diğer bütün çocuklarda ayağa kalkıp ;
"Evet karşı geliyoruz" diyerek aynı sözleri tekrarlayınca,hoca ne yapacağını şaşırarak onlarla uzlaşmak zorunda kalmıştı. Bu onun ilk baş kaldırışıydı. Liderlik vasfının ve kitleleri peşinden sürükleyen karizmasının ilk ortaya çıkışıydı.
 
ATATÜRK’TEN VECİZ SÖZLER


Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin; Memleket için gerçek idealin ne ise onu görecek hedefe yürüyeceksin.

Herkes senin aleyhinde bulunacaktır; Herkes seni yolundan döndürmeye çalışacaktır; Önüne sonsuz engeller yığacaklardır; Fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın.

Kendini büyük değil, küçük, zayıf,vasıfsız, hiç kabul ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın.

Bundan sonra da sana büyüksün derklerse söyleyenlere güleceksin.

Türk demek Türkçe demektir, ne mutlu Türküm diyene!



Mustafa Kemal Atatürk

Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasında Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir. Türk kadını evdeki uygar yerini yetkiyle almış, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir.



Mustafa Kemal Atatürk
 
ATATÜRK'ÜN ANZAKLAR HAKKINDAKİ MESAJI



“İnsanlık ve Savaş” konusunda bugüne kadar söylenmiş büyük nutuklar vardır. Perikles’in, Antonius’un ve Abraham Lincoln’ün nutukları gibi….

Ama Atatürk’ün 1935 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya aracılığıyla “Anzak Günü” törenine gönderdiği mesajın yanında hepsi çok sönük kalır. Çanakkale Şehitleri Abidesinin duvarına da kazılan o inanılmaz, düşmanın gönlünü fetheden mesaj söyle diyor:

“Bu Ülkenin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!

Burada dost bir vatan toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz!

Sizler, Kahraman Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız…

Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa gönderen analar! Göz yaşlarınız dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Bu yazıyı okuyanlar ve uzak yerlerden Çanakkale’ye gelmiş yerli yabancı herkesin içinden bu yazıdaki dizeleri dile getiren insana bir dokunmak, onun rölyefini okşamak geçmektedir. Bir şeyin daha içlerinden geçtiğini duyar gibi oluyorum: "..Avustralya, Yeni Zelanda nere, Çanakkale nere?Yahu bizim çocuklarımızın burada işleri ne? Böyle gelen, böyle yatar; bizim gibi turist olarak gelselerdi, bizim gibi gezer, eğlenir, dönerlerdi." Deyip oldukça rahatlamış gözüküyorlar.

Çanakkale'ye gelenler orada yatan Anzakların mezarların dokunmak yerine Atatürk'e dokunmak isteği ağır basmaktadır. Böylece, ona olan teşekkür borcunu ödemek, eliyle iletmek istemektedirler.

Bu basit ve anlamlı davranışlar, belki, ona olan borcumuzu ödemeye yetmez ama bencil ruhumuzu bir an için bile olsa rahatlatmaya, yıkamaya yeter.

Çünkü, asıl olanı, düşmanın da sevgisini ve saygısını kazanmış olan Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak, anlamaya çalışmak, onun gibi düşünerek Türk Ulusu ve insanlık için yüce şeyler yapmak ve başarmaktır.
 
ATATÜRK’TEN SON MEKTUP


Siz beni hala anlamadınız!

Ve anlayamayacaksınız çağlarca da.

Hep tutturmuş: “Yıl 1919 Mayıs’ın 19’u” diyorsunuz,

Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.

Mustafa Kemali anlamak bu değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!



Bırakın o altın yaprağı artık,

Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.

Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin,

Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?

Mustafa Kemali anlamak yerinde saymak değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!



Bana buluşlar getirin bir daha,

Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan,

Kuru söz değil, iş istiyorum sizden, anladınız mı?

Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?

Mustafa Kemali anlamak avunmak değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!



Hala o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,

Hala oturmuş on kasımlarda bana ağlıyorsunuz,

Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!

Uluslar fethine çıkıyor uzak dünyaların,

Mustafa Kemali anlamak göz boyamak değil,

Mustafa ;Kemal ülküsü sadece söz değil!



Beni seviyorsanız ve eğer anlıyorsanız,

laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.

Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar.

Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar,

Mustafa Kemali anlamak ağlamak değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü…

Görüyorum ki hala aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,

Birbirinize düşmüşsünüz halka inmek dururken,

Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen!

Mustafa Kemali anlamak işitmek değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!



Arayı kapatmanızı istiyorum, uygar uluslarla;

Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,

Bu vatan,bu canım vatan sizden çalışmak ister,

Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter; yeter!

Mustafa Kemali anlamak aldatmak değil,

Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!



Halim Yağcıoğlu
 
atatürkün beğenmediğim bir yönü yok mukemmel bir insanmış keşke bu kadar mükemmel insanlar yetişsede türkiye olarak daha da gelişsek
 
ne mutlu türküm diyene............................................atam sen rahat uyu.
 
Back
X