- 10 Ekim 2015
- 7.195
- 9.105
- 118
Birbirimizle alıp vermediğimiz şey nedir ki hayatını zindana çevirmek pahasına yorumlarımızı, yargılarımızı vicdansızca başkalarının üstüne deyim yerindeyse "fırlatıyoruz" ? Neden sürekli tek yaşam yolunun benimsediğimiz gibi olduğunu düşünüp alternatifleri düşünemiyoruz bile? Son günlerde bu sorular üstüme üstüme gelir oldu ama artık kaldıramaz oldum sanırım.
16 yaşında ciddi bir ısrar ve baskı ortamında başımı örttüm, daha bunu yaparken düşündüğüm şey nasılsa üniversitede yasak o zaman açarım olmuştu. Tabii olmadı, yasak kalktı ve buna üzülen tek örtülü ben oldum sanıyorum. Şimdi 21 yaşındayım ve hala bir yolunu bulmanın derdindeyim. Size bundan bahsetme sebebim ne yapmalıyım diye sormak değil, benim derdim başta sorduğum iki soru. Çünkü onların cevabını bulabildiğimde kendi yolumu da bulmuş olacağım.
Başımı örttükten sonraki lise döneminde (bir Anadolu lisesinde okuyordum doğal olarak kapıda açıp giriyorduk) ideolojinin her şeyden daha önemli olabileceğini öğrendim. Aramızın gayet iyi olduğu müdür yardımcısının tavrının birden nasıl değişebileceğini, (birebir tanışma sebebimiz benim yarışmalara katılmış olmamdı) arkadaşım dediğin kişinin ilişkiyi bıçak gibi kesebileceğini de öğrendim.
Sonraki dönemlerde eşcinsellerin de bir yaşam alanı olabileceğini bu yüzden insanlara dünyayı dar etmenin gereksizliğini savunduğum arkadaşlarımın sanki o okulda saçma sapan muameleleri görmüş kişilerden başkası gibi davranıp, onlara hiç bir hak verilmemesi gerektiğini savunmalarına şahit oldum.
5 yılın sonunda artık dayanamıyorum size anlatmalıyım diyip kaybolan kimliğimin yerine (yıllarca ilkokul fotoğrafım durdu kapalı koymak zorunda kalmayayım diye) çıkarttığım kimlikteki açık fotoğrafı gösterip avukatlık stajına başlamadan açmış olacağım başımı dediğimde örttüğüm gün gördüğümden beter bir tepki aldım.
Inanın artık çok yoruldum. Kırıldım. Nasıl vazgeçer insanlar bundan bilmiyorum ama kendi hayatları yerine benimkini kurcalamalarından bıktım. Oysa herkesi olduğu şekliyle kabul edebilsek daha mutlu olmaz mıydık? Bir hatanın bu kadarına mal olabileceğini düşünememiştim.
Içimi dökmek istedim sanırım biraz da. Yoksa konuyu farklı örneklemlerle de verebilirdim. Baksak herkes dünya iyisi ama siyaset olsun din olsun kültür olsun her konuda ötekine düşman kesiliyoruz birden. Sınırsız bir nefret etme potansiyeli var herkeste. Karşıdakinin de duyguları olan biri olduğunu unutuveriyoruz sanki. Iyi de neden?
@ Uzatmış olabilirim biraz. Boş yere kafa ütülediğimi düşünen herkesten peşinen Özür dileyeyim.
16 yaşında ciddi bir ısrar ve baskı ortamında başımı örttüm, daha bunu yaparken düşündüğüm şey nasılsa üniversitede yasak o zaman açarım olmuştu. Tabii olmadı, yasak kalktı ve buna üzülen tek örtülü ben oldum sanıyorum. Şimdi 21 yaşındayım ve hala bir yolunu bulmanın derdindeyim. Size bundan bahsetme sebebim ne yapmalıyım diye sormak değil, benim derdim başta sorduğum iki soru. Çünkü onların cevabını bulabildiğimde kendi yolumu da bulmuş olacağım.
Başımı örttükten sonraki lise döneminde (bir Anadolu lisesinde okuyordum doğal olarak kapıda açıp giriyorduk) ideolojinin her şeyden daha önemli olabileceğini öğrendim. Aramızın gayet iyi olduğu müdür yardımcısının tavrının birden nasıl değişebileceğini, (birebir tanışma sebebimiz benim yarışmalara katılmış olmamdı) arkadaşım dediğin kişinin ilişkiyi bıçak gibi kesebileceğini de öğrendim.
Sonraki dönemlerde eşcinsellerin de bir yaşam alanı olabileceğini bu yüzden insanlara dünyayı dar etmenin gereksizliğini savunduğum arkadaşlarımın sanki o okulda saçma sapan muameleleri görmüş kişilerden başkası gibi davranıp, onlara hiç bir hak verilmemesi gerektiğini savunmalarına şahit oldum.
5 yılın sonunda artık dayanamıyorum size anlatmalıyım diyip kaybolan kimliğimin yerine (yıllarca ilkokul fotoğrafım durdu kapalı koymak zorunda kalmayayım diye) çıkarttığım kimlikteki açık fotoğrafı gösterip avukatlık stajına başlamadan açmış olacağım başımı dediğimde örttüğüm gün gördüğümden beter bir tepki aldım.
Inanın artık çok yoruldum. Kırıldım. Nasıl vazgeçer insanlar bundan bilmiyorum ama kendi hayatları yerine benimkini kurcalamalarından bıktım. Oysa herkesi olduğu şekliyle kabul edebilsek daha mutlu olmaz mıydık? Bir hatanın bu kadarına mal olabileceğini düşünememiştim.
Içimi dökmek istedim sanırım biraz da. Yoksa konuyu farklı örneklemlerle de verebilirdim. Baksak herkes dünya iyisi ama siyaset olsun din olsun kültür olsun her konuda ötekine düşman kesiliyoruz birden. Sınırsız bir nefret etme potansiyeli var herkeste. Karşıdakinin de duyguları olan biri olduğunu unutuveriyoruz sanki. Iyi de neden?
@ Uzatmış olabilirim biraz. Boş yere kafa ütülediğimi düşünen herkesten peşinen Özür dileyeyim.