Siz bence başta bir yerde kendinizi sevmemeye başladınız o zamandan sonra da her şey çorap söküğü gibi ardı ardına geldi. İster istemez biriyle konuşurken beyninizin bir köşesinde beni sevmiyorlar, beni istemiyorlar etiketiyle konuşuyorsunuz ve tam da bu yüzden olaylar gelişiyor. İlk önce bu etiketten kurtulun biliyorum zor çünkü yılların bir alışkanlığı var ama elinizden geldiğince def edin bu etiketi. Çünkü kimsenin size doğuştan bir garezi yok. Ben normalde insanın halinden mutluysa kimse için değişmemesini öneririm ama bakıyorum ki siz büyük bir karamsarlık içindesiniz. Değişim şart. O halde şu sözü düşünün: Siz değişin, çevreniz değişsin. Değişmek içinse olana kadar taklit edin. Sanki kendinizi gizli bir yerlerde çok önemli biri olduğunuzu bir saray mensubu veya özel bir gücü olan biri olduğunuzu falan hayal edin, önemli biri olduğunuzu hissedin öyle konuşun.
Bana mesela bir arkadaşım önceden sınıfta hiç arkadaşım yoktu şimdi 2 tane oldu biliyor musun, seninle de konuşalım falan dedi. Bakın bu özünde iyi bir cümle olsa da insanlar bu cümleyi kuran bir insanla konuşmak istemiyor. Kimse birine acıdığı için veya kendinin kullanıldığı ilişkiler kurma niyetinde değil. İlişkiler karşılıklı çıkarlar üzerine kurulu. Herkes kendine eş veya kendinden yüksek bir kademeye konuşmayı onurlandırdıcı buluyor. Siz karşınızdakine farkında olmadan benle konuşmak anormal şeklinde bir tavırla konuşursanız insanlar bunu sezecek. Bak mesela ben arkadaşımda sezmişim. İnsan içgüdüsü sürünün dışındakini daha da dışlıyor, güçsüz olanın doğal olarak yok olmaya, güçlü olanın yanında durmaya programlılar. Çünkü onlar da yok olmak istemiyorlar hayat böyle işliyor.
Şimdi sizin birkaç kişiyle ayrı ayrı konuşmanız gerek. Bu birkaç kişi birbirini tanımamalı. Alttan alta sizin başka kişilerle de konuştuğunuzu öğrenen insanlar sizin sürünün içinde olduğunuzu sayacak ve kıymete bineceksiniz. Mesela Ayşe ve Zeynep diye iki kişiyle konuşuyorsunuz. Ayşeyle geçen şuraya gittik falan deyin. Ayşe bir yere çağırınca da o gün olmaz ya o gün Zeynepe söz verdim falan deyin. Paylaşılamıyor hissi uyandırın. Bir kişiyle hep konuşursanız insanlar tek arkadaşı siz olduğunuzu düşündüğünden eyvah bu her fırsatta yanıma gelecek çünkü bir tek beni tanıyor falan deyip size sanki ona yapışmış bir parazit gibi davranacak. Sürüde gibi durun belki üstteki cümleler gibi başka bir arkadaşınızın olduğunu belli eden şeyler deyin, insanlara ufak beyaz yalanlar söyleyin, bir çanta mı konuşuluyor arkadaşımda da var aynısı onda da dün gördüm yeni almış güzel baya falan deyin ama dikkatli olun absürt bir yalan olmasın foyanız ortaya çıkmasın. Bir süre sonra sürüde olduğunuz inanıldıktan sonra arkadaş edinmenin zaten kolay olacak. Çünkü aslında insanlar tek takılan kişilere hem vakit harcamak istemiyor onları kıymetsiz görüyor hem de parazit gibi bir kere yüz verirlerse yakasına yapılacağını düşünüyor. Buluşmalara gidin, konuşun ama her zaman değil kendinizin de bir hayatı olduğunuzu onlara gösterin arada bazı teklifleri reddedin bazen onları her zaman gördüğünüz yere gelmeyin insaları şaşırtın, yokluk psikolojisi yapın. Yokluğunuzda eksikliğinizi hissetsinler. Insanlar küçük oyunları sever karmaşık biri olun sık sık buluştuktan sonra bir anda ilgiyi kesin sonra tekrar çok samimi bir şekilde geri dönün. Ne kadar saçma dursa da insanlar böyle basit yaratıklar aslında. İlginç gibi duran, küçük oyunlar oynayan gizemli insaları seviyorlar bir süre sonra oyunu anlasalar bile oynamaktan geri duramıyorlar. Kısaca özetlersek insanlara onları umursamadığınızı, onlarsız da bir hayatınız olduğunu ve onlarla konuşuyorsanız bunun sizin hayatınızdan verilen bir vakit olduğunu hissettirin.