Umarım bu hale gelmez bu noktalara gelmez diye tahmin ediyorum. Ya Ben yA da kendi isteklerin gibi bir seçim yapmak zorunda bırakılırsanız siz ne derdiniz karsı tarafa ılıskı boyutunuz gayet evlılıge gıden bır süreçte olsaydınız eğer..
nişan bozmuş, düğünden bir hafta önce telefonlarını kapatmış biriyim
eşim sevgiliyken bana çok karışmaya kalktı.
sosyal, güleryüzlü, genç, mesleğe yeni başlamış ışıl ışıl güzel bir kız..
vallahi öyleydim. hiç mütevazi olmama gerek yok.
kıskanıyordu, o dönem kendine güveni olmadığından herhalde..
bana her dayatmasında rest çektim, görüşmedim.
"bana babam karışmamış, sen kimsin?" dedim..
çatır çatır tartışırdım..
bu yüzden beni çok sevdiği halde evlenmek için tereddüt yaşardı.
huysuzsun derdi.
kendi ailesinde kadın geri planda, her şeyi erkek yönetir, erkek karar verir.
kadın edilgendir. bir yere gidemez, gelemez, alınır götürülür vs.
aramız iyiyken bir gün oturduk uzun uzun konuştuk.
"evlilik bana göre paylaşmak dedim. aile olmak, önceliklerimizin birlikte bir hayatı sürdürmek olması dedim.
ben böyle gördüm..
birbirimize karşı sorumluluklarımız elbette olacak ama bu korkudan olmayacak.
ben sana bir yere gittiğimi veya gecikeceğimi senden korktuğum için değil, seninle ben paylaşmak istediğim için söylemeliyim. bunun özü hesap vermek olmamalı.
ben diğer türlüsünü kabul edemiyorum.
ben bu yaşıma kadar attığım her adımı bilinçli attım, ailem her zaman arkamda destekçimdi ve beni gereksiz kısıtlamadılar.
hayatımızı birleştirdiğimizde aile olduğumuzda tabi ki en önce sen geleceksin ama bu hayatımın bütününü sen kaplayacaksın demek değil.
benim bir işim var, arkadaşlarım var, ailem var. " dedim..
evlendik, çok kolay olmadı.. güzel bir konuşmayla her şey hallolmuyor.
ben hep mücadelemi ettim.
o da kabullendi. kıskançlığının dozu azaldı. yine kıskanır ama bunu sevimli ifade eder artık.
elbette ben de evliliğin getirdiği sorumlulukların bilincindeyim.