öğretmeni yeğenimi dövmüş!

Beni yanlış anladığının çok iyi farkındasın da işine gelmiyor!! Daha açık nasıl yazabilirim!!

Dayakçı öğretmenler adaletli değil. Gücünün yettiğini döv, yetemediğini git şikayet et! Bu mu adalet! Gücünün yetmediğini dövemiyorsan gücünün yettiğini de dövme ozman!

Yazdıklarım gayet açık. Dayağı hakeden lise öğrencileri var dedim(sadece uç hareketler yapanlar için). daha ne konuşuyorsunuz anlamadım.
saygılar....

yazdıklarım gayet açık dedin bende bazı bölümleri koyulaştırıp sizi anlamadım dedim niye sinirleniyorsun ki? bir de işim ne ki işime gelmeyecekmiş :44: öğretmen gücünün yetmediği öğrencilere birşey diyemez sonrada oturup ağlar gibi bir cümle sarf ettiniz ben bir öğretmenim bu sözünüze alındım siz ister misiniz bir devlet memurunun hak etmediği davranışlara maruz kalıp sinirlerinin bozulmasını? eminim ki istemezsiniz. siz farklı durumları örnek göstererek yorum yapıyorsunuz bense farklı durumları. hepsi aynı kapıya çıkıyor dayak çözüm değil istisnaları konuşmanın manası yok
 
Siz böyle devam edin sevilmeyen öğretmen olmaya



İçinizde herşey bu kadar biriktiyse bırakın mesleği kolay da demişsiniz ya
Eksikliğiniz çokda belli olmaz diye düşünüyorum
Hiçkimse zorla öğretmen yapmıyor sizleri

Evet, benim mesleği bırakmam kolay. Ama annelik babalık yapmaktan aciz olanların istifa etme şansı yok malesef.
Günün birinde öğretmen olursanız (ya da anne olursanız ki o çok daha basit. Okuyup kafa patlatmaya, çalışıp çabalamaya gerek yok:)
neden içimize bu kadar şey attığımızı daha iyi anlarsın.
 
Evet, benim mesleği bırakmam kolay. Ama annelik babalık yapmaktan aciz olanların istifa etme şansı yok malesef.
Günün birinde öğretmen olursanız (ya da anne olursanız ki o çok daha basit. Okuyup kafa patlatmaya, çalışıp çabalamaya gerek yok:)
neden içimize bu kadar şey attığımızı daha iyi anlarsın.

bir aylığına o arkadaşlara sınıfları devredelim bakalım nereye kadar götürecekler 16 ekim dünya gıda gününde mühendsiler seminer için geldiklerinde adamların bize dedikleri Allah size kolaylık versin oldu:)
 
bir aylığına o arkadaşlara sınıfları devredelim bakalım nereye kadar götürecekler 16 ekim dünya gıda gününde mühendsiler seminer için geldiklerinde adamların bize dedikleri Allah size kolaylık versin oldu:)

Yazık olur çocuklara. 1 ayda en kötü öğretmenden beter olurlar:1: ama haksızlık etmemek lazım. Ben de böyleydim öğretmen olmadan önce. Bekara karı boşamak kolay geliyor :1:
 
valla gayet açık yazdım. Ben ikiyüzlülüğü ortaya çıkartıyorum. Öğretmen anca gücünün yettiğine şiddet uygulamaya cesaret eder. Fakat kendisinden daha kuvvetli ve sert biri, çok büyük bir terbiyesizlik yaptıysa tokat atamaz. gider müdür yardımcısına falan şikayet eder.

tamam lise öğrencileri çok başka ve hocaların sabırlarını taşırıyorlar ve birazda hakediyorlar dayağı sanırım(ama çok uç durumlarda; taciz,sürekli birilerine sataşma gibi)...koskoca insanlar çünkü laftan anlamaları lazım, ama küçük çocuğa şiddetin hiçbir şekilde açıklaması olamaz. Küçücük bir çocuğa vuran bir hoca VirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsdir. bende zamanında dayak yedim haksız yere hakkımı arayan olmadı. ilerde çocuğum olursa ve en ufak bi şiddete maruz kalırsa yakarım o okulu!!!!!!!!!!!!!!!

Bu konuda size katılıyorum, ilkokuldaki çocuk dayakla ancak eğitimden soğur, terbiye edilmez.Olsa olsa dayak arsızı olur.
Ama bir insan liseye gelmişse ve halen dediğiniz gibi taciz sataşma tarzı çocukça hareketlere devam edip hem diğer öğrencilerin huzurunu kaçırıyorsa hem de öğretmenin ders işlemesini engelliyorsa o zaman dayağı hakediyor demektir.Ama ne yazık ki bu huya sahip öğrenciler geçtim disiplini(emin olun artık çoğu zaman disiplin işe yaramıyor çünkü öğrenci için caydırıcı bir ceza olmaktan çıktı, zaten veli falan gelince o sert dediğiniz hocalar bile ikna edilip disiplinden vazgeçirilebiliyor.)adama meydan dayğı atsan akıllanmaz.

Ha dayak atan öğretmen sevilmez diyenlere: Lisedeydim bir matematik hocamız vardı, iyi hocaydı ama gerekli gereksiz öğrencilere çok vurur saçlarını resmen yolardı(yalnızca erkeklerin) Adam böyle davranınca o kadar sinir olurdum ki anlatamam, dayağı ben yesem ancak bu kadar sinirlenebilirdim, çünkü haksızdı.Ama dayak yiyenler adamı o kadar severdiler ki anlatamam, şimdi mezun olalı yıllar oldu.Genç bir hocaydı, şu an liseden o dayak yiyen arkadaşlarla içki masalarında resimlerini görüyorum.Harbi seviyorlarmış yani adamı.
 
Evet, benim mesleği bırakmam kolay. Ama annelik babalık yapmaktan aciz olanların istifa etme şansı yok malesef.
Günün birinde öğretmen olursanız (ya da anne olursanız ki o çok daha basit. Okuyup kafa patlatmaya, çalışıp çabalamaya gerek yok:)
neden içimize bu kadar şey attığımızı daha iyi anlarsın.

çalışıp çabalayıp sonunda da dövmenin en iyi yol olduğuna mı kanaat ettin?
ya anne babası acizse aciz sanane banane gidip dövünce şiddeti aşılıyorsun sen ona şiddeti
ya da hadi geç terbiye vericek olsan bile sen ve senin gibiler vuramaz benim çocuğuma da yakınıma da .
şikayetimi de ederim.
 
Bu arada yengem geldi
müjdeli haberi verdi müdür velilerle konuşmuş öğretmen ya okul değiştiricekmiş ya emekli olucakmış ya da görevden alınıcakmış.karar bayramdan sonra belli olur kesin heralde. yetkili kişinin vicdanına kalmış artık açıkçası..
Çünkü bizden çok birsürü velide şikayet etti o öğretmeniii.
 
çalışıp çabalayıp sonunda da dövmenin en iyi yol olduğuna mı kanaat ettin?
ya anne babası acizse aciz sanane banane gidip dövünce şiddeti aşılıyorsun sen ona şiddeti
ya da hadi geç terbiye vericek olsan bile sen ve senin gibiler vuramaz benim çocuğuma da yakınıma da .
şikayetimi de ederim.

Dediğim gibi ben dayağı savunmuyorum kimseye de dayak atmışlığım yok, dolayısıyla kimseye şiddeti aşılayamam. Sadece bağırırım öğrencilerime. O kadarına da bir öğretmen olarak hakkım olduğunu düşünüyorum. Dövmek en iyi yoldur falan da demişliğim yok. Nasıl böyle bir sonuç çıkardınız anlayamadım. Zaten imla hatalarından da pek bir şey anlayamadım ya, neyse :52:
 
Bu arada yengem geldi
müjdeli haberi verdi müdür velilerle konuşmuş öğretmen ya okul değiştiricekmiş ya emekli olucakmış ya da görevden alınıcakmış.karar bayramdan sonra belli olur kesin heralde. yetkili kişinin vicdanına kalmış artık açıkçası..
Çünkü bizden çok birsürü velide şikayet etti o öğretmeniii.

sevindim silenzio gözünüz aydın :34:
bu konunun burda böyle sayfalarca tartışılması bile ayıp :20:
şiddeti savunmak ne demek hayret ediyorum..
isterse dünyanın en başa çıkılmaz insanı olsun, kimsenin kimseye bi tokat atmaya dahi hakkı yok, olamazda :19:
kusura bakmayın ama herkes haddini bilmeli :20:
 
bir aylığına o arkadaşlara sınıfları devredelim bakalım nereye kadar götürecekler 16 ekim dünya gıda gününde mühendsiler seminer için geldiklerinde adamların bize dedikleri Allah size kolaylık versin oldu:)

O arkadaş diye bahsettiğiniz benim sanırım
Ben çocukları çokta sevmem,sabırlı da değilim bu sebeplerden öğretmen olmak asla istemiyorum
Puanım ona yetiyo hadi onu yazayım demem tercih ederken
Ya da garanti iş,bi bayan için en rahat meslek demem
Biçok kişi bu sebeplerden öğretmenliği seçtiği için idealist öğretmen kalmadı ülkede
Herkes kendini tanıyıp mesleğini seçsin
Tahammülünüz yoksa gidin müh.olun avukat olun bu kadar kolay



Bu arada yengem geldi
müjdeli haberi verdi müdür velilerle konuşmuş öğretmen ya okul değiştiricekmiş ya emekli olucakmış ya da görevden alınıcakmış.karar bayramdan sonra belli olur kesin heralde. yetkili kişinin vicdanına kalmış artık açıkçası..
Çünkü bizden çok birsürü velide şikayet etti o öğretmeniii.

Sizin adınıza sevindim
Yanına kalmadı en azından
Okul değiştirse başkaları için aynı şeyler geçerli
Umarım görevden alınır diğerlerine de ders olur
 
Son düzenleme:
Hanımlar,
neyin tartışmasını yapıyorsunuz? Öğretmenlerde velilerde saygıyı hak ediyor, lütfen birbirinize saygıyı elden bırakmayınız, polemiği uzatmanız halinde haklı haksız gözetmeksizin uyarı vermek zorunda kalacağız.

Herkes kendini diğerinin yerine koysun ve ona göre yorum yapsın, dayak atılmasına karşıyım, değil dayak bir tokat atılmasını bile haklı bulamam lakin şöyle bir gerçek varki malesef günümüz çocuklarından bir kısmı öğretmenlerine genel anlamda büyüklerine saygısız yetişiyor, bizler evlatlarımıza sabır gösteremezken öğretmenler hergün bir sınıf dolusu çocuğun dersleri zaman zaman psikolojik sıkıntılarıyla uğraşıyor, evlatlarıyla birebir sürekli ilgilenen anneler hariç bir kısım varki çocukları düzenli okula gidiyor mu, okuldaki tavrı nasıl bilmiyorlar bile, kızlar mankenlik ajansına gider gibiler, çantalarında ders kitabından çok makyaj malzemesi var, erkek çocuklarının ağzı argo kelimelerle dolu( özellikle lise çağındaki öğrenciler) bende veliyim, 10.sınıf öğrencisi bir kızım var, yıllardır nice öğretmenle diyaloğum oldu, veli toplantılarında, okul seminerlerinde, okulun hertürlü aktivitesinde hazır bulundum her daim, öğretmenler velilere hitaben konuştuklarında onlarla göz kontağı kurdum, söylediklerine katılıyorum öğretmenim dercesine baktım gözlerine, kızıma onlar senin sadece öğretmenin değil anan, baban, bizlere gösterdiğin saygıyı öğretmenlerinede göstereceksin, derslerin zayıf olsada umrum değil, öğretmenlerinden terbiyenle alakalı hiçbir olumsuz söz duymak istemiyorum, zayıf nottan çok bu yüzümü kızartır dedim her zaman, onlar öğretmendi, eğitim neferiydi, saygıyı sonuna kadar hak ediyorlardı, asla saygısız olmadık kızımla ben, halada önlerinde eğilirim, lakin sizler öğretmenlerim, sizlerde kabul edin aranızda evdeki bir sorununu, yer yer yaşadığı sıkıntıyı küçücük çocuklara yansıtan, onları acımasızca dövenlerde var içinizde, birebir şahitim, hatta mağduruyum, kızım ilköğretimdeyken resim dersine giren öğretmeni, ortada hiçbirşey yokken dövüyordu çocukları, tüm okulun çocukları resim dersi olmasın istiyordu, kiminin gözlüğünün üstüne basıp kırmış, kiminin kafasına şemsiyeyle vurmuş, öğretmendir, belki çocuklar terbiyesizlik yapmıştır dedik, veliler olarak kendisiyle görüşmek için randevu istedik, randevu vermedi, ders saatinde gidelim dedik geldiğimizi duyunca karşımıza çıkmak istemedi, okul yönetimine gidelim bari dedik, okul yönetimiyle konuştuk, çocuklarımız şikayet ettiler diye tekrar tekrar dayak yedi, resim dersi kabusa döndü.

Baktık olmuyor yine çıktık okul yönetiminin karşısına evladı varmış öğretmenimizin, hastaymış, o yüzden psikolojisi bozulmuş, Allah şifa versin, elimizden birşey gelir mi dedik ama söyleyin çocuklarımıza şiddet uygulamasın dedik, durmadı, durmadı, sonuç sabırlar taştı, dilekçeler verildi, ifadelerimizi verdik, iş ciddiye binince öğretmen bey çocuklardan özür diledi ama nafile o küçücük kalpler kırılmıştı bir kere, resim dersi korku filmlerine dönmüştü artık, öğretmen okuldan uzaklaştırıldı, ben ister miydim bir öğretmenin okuldan uzaklaştırılmasında rol oynamayı istemezdim elbette fakat biz çocuklarımızı öğretmenlerinin bilgilerinden istifade etsin, öğretmenlerini örnek alsın, pırıl pırıl zihinleri nakış gibi işlensin diye gönderiyoruz okula, bizim doğru diye bildiklerimizin yanlış olduğunu öğretsinler diye öğretmenini derste iyi dinle diyoruz kızlarımıza oğullarımıza.

Biz hala öğretmenlerimize saygılıyız, zor şartlarda çocuklarımıza bir kelime öğretmek için ne fedakarlıklar yaptıklarının farkındayız fakat öğretmenlerim sizlerde bizi anlayın, çocuğu anlık susturmak, terbiye etmek için dayak çare değildir, onların saygısını kazanamaz sadece korkmalarını sağlarsınız.
 
aileler belki yeterli egitimi veremiyor olabilir ama ogretmenlerimiz pedagoji egitimi aliyor ve bizden iyi bilmeleri gerekir cocuk yonetimini,egitimi..bu is sabir,emek ve sevgi gerektiren bir is..
ama toplumda ki bircok kisi devletin sagladigi sartlarindan dolayi seciyor bu meslegi..
cok kiymetli,degerli insanlar uzerine kesinlikle alinmasin ama ogretmenim diyen bircok bu isi hakkiyla,hakkini vererek yapmiyor.yada bizim beklentilerimiz cok fazla..
belki de bunun sebebi neredeyse herkese ogretmenlik belgesinin verilmesinden de kaynaklaniyor olabilir.
bir yerlerde bir eksilik var gercekten.
 
Ben öğrencinin dut yemiş bülbül halini sevmem.
Soru sormayan, konuşmayan öğrenciyi görünce strese girerim.
Çünkü dersi dinleyen, ilgilenen çocuk soru sorar.
Derste sıkıldım diyemeyen öğrencinin karşısında ben sıkılırım.Çünkü -mış gibi yapıyordur.
Öğrenci benden korktuğu için ödev yapacaksa, susacaksa, düzenli olacaksa vs. ben bu işi becerememişim demektir.
Öğrenci ben sınıfta yokken de içerideymişim gibi davranabiliyorsa,ödevlerini bizzat benim kontrol etmeme gerek kalmıyorsa,kendini, isteklerini, sıkıntılarını rahatça dile getirebiliyorsa o zaman "birey" olmasına katkıda bulundum demektir.
Kişi korktuğu şeyi(insanı,nesneyi,durumu,olayı) saygıyla karşılamaz.
Sadece karşısındaki otoritenin beklediği harekeleri yapar.
Bu söylediklerimi gerçekleştirmek kimi sınıflarımda bir ayımı,kimisinde bir yılımı aldı.
"Bitse de gitsek." tavrı öğrenciye bir kez yerleşince gerisi zor.
Ne diyeyim, işimiz gerçekten zor.Hata kabul etmez.İnsanla uğraşıyoruz.
Ancak şunu unutmamak gerek:
Öğretmen de olsanız,ebeveyn de olsanız saygı göstermediğiniz bireyden saygı beklemek yersizdir.Bu öğrenciniz ve çocuğunuz da olsa.
Çünkü öğretici olan yüksek ses, fiziksel etki değil kesinlikle davranıştır.
Kitaplarda yazanları elbet unutur insan ama bir bakışı,hitabı,okşayışı ömrünce unutmaz.
En sevdiğiniz öğretmenleri ya da nefret ettiklerinizi anlattıkları derslerle değil, hal ve tavırlarıyla hatırlarsınız.
Çocuklar aslında haklı:
O bilgiler gerçek hayatta hiçbir işe yaramayacak; ama o tavırlar her zaman etkili olacak...
 
Ben öğrencinin dut yemiş bülbül halini sevmem.
Soru sormayan, konuşmayan öğrenciyi görünce strese girerim.
Çünkü dersi dinleyen, ilgilenen çocuk soru sorar.
Derste sıkıldım diyemeyen öğrencinin karşısında ben sıkılırım.Çünkü -mış gibi yapıyordur.
Öğrenci benden korktuğu için ödev yapacaksa, susacaksa, düzenli olacaksa vs. ben bu işi becerememişim demektir.
Öğrenci ben sınıfta yokken de içerideymişim gibi davranabiliyorsa,ödevlerini bizzat benim kontrol etmeme gerek kalmıyorsa,kendini, isteklerini, sıkıntılarını rahatça dile getirebiliyorsa o zaman "birey" olmasına katkıda bulundum demektir.
Kişi korktuğu şeyi(insanı,nesneyi,durumu,olayı) saygıyla karşılamaz.
Sadece karşısındaki otoritenin beklediği harekeleri yapar.
Bu söylediklerimi gerçekleştirmek kimi sınıflarımda bir ayımı,kimisinde bir yılımı aldı.
"Bitse de gitsek." tavrı öğrenciye bir kez yerleşince gerisi zor.
Ne diyeyim, işimiz gerçekten zor.Hata kabul etmez.İnsanla uğraşıyoruz.
Ancak şunu unutmamak gerek:
Öğretmen de olsanız,ebeveyn de olsanız saygı göstermediğiniz bireyden saygı beklemek yersizdir.Bu öğrenciniz ve çocuğunuz da olsa.
Çünkü öğretici olan yüksek ses, fiziksel etki değil kesinlikle davranıştır.
Kitaplarda yazanları elbet unutur insan ama bir bakışı,hitabı,okşayışı ömrünce unutmaz.
En sevdiğiniz öğretmenleri ya da nefret ettiklerinizi anlattıkları derslerle değil, hal ve tavırlarıyla hatırlarsınız.
Çocuklar aslında haklı:
O bilgiler gerçek hayatta hiçbir işe yaramayacak; ama o tavırlar her zaman etkili olacak...


Sizi tanımıyorum ama nasıl bir öğretmen olduğunuzu şu topiğe yaptığınız yorumlardan anlaşılıyor, sizin gibilerin çoğalmasını umuyorum, diğer yazan dayak için ama hakedenler var diyenler, dayağı savunan meslekdaşlarınızın yazdıklarınızdan öğrenecekleri var. Tabi annelerinde, çocuk daha doğrusu bir birey yetiştirmenin altın bilgileri.
 
aileler belki yeterli egitimi veremiyor olabilir ama ogretmenlerimiz pedagoji egitimi aliyor ve bizden iyi bilmeleri gerekir cocuk yonetimini,egitimi..bu is sabir,emek ve sevgi gerektiren bir is..
ama toplumda ki bircok kisi devletin sagladigi sartlarindan dolayi seciyor bu meslegi..
cok kiymetli,degerli insanlar uzerine kesinlikle alinmasin ama ogretmenim diyen bircok bu isi hakkiyla,hakkini vererek yapmiyor.yada bizim beklentilerimiz cok fazla..
belki de bunun sebebi neredeyse herkese ogretmenlik belgesinin verilmesinden de kaynaklaniyor olabilir.
bir yerlerde bir eksilik var gercekten.

katılıyorum herkes öğretmen oldu bir dönem eğitim fakültesi çıkışlı olmayanlar. hoş onlar içinde de çok çok iyi öğretmenler var biliyorum görüyorum. fakat eğitim fakültelerinde de malesef iyi bir pedagojik eğitim verilmiyor ve yeteri kadar staj yapılmıyor. bilgiler teoride havada asılı kalıyor. öğretmenler her şeyi yaşayarak öğreniyor. kendini geliştirenler işini sevenler iyi öğretmen oluyor tabikide. ama verilen eğitim kesinlikle eksik. ben Türkiye de adı geçen çok iyi bir eğitim fakültesinden mezunun birde.burada bile işler böyleyse diğer fakülteleri düşünmek istemiyorum. ayrıca benim gibi lise öğretmenliği okuyup ilkokul öğretmeni olmuş yüzlerce kişi var. yani eğitimler çok eksik. ki bir de şu nokta var ders veren doç lar prof lar hiç sınıfa girmemiş bu eğitim fakültelerinde artık eleştirilen bir konu zaten. işler baştan kötü başlıyor.
şartlar kötü, öğretmenler maddi manevi tatmin olmuyor. kendilerini geliştirmeleri gerekiyor ama ancak geçim derdinde öğretmenler maaşlar yetersiz....
öğrenciler arasında çok sorunlu çocuklar var bunları uzatabiliriz.........
ben bu sorunların temelinde kesinlikle işlerini severek yapmayan öğretmenlerin olduğunu düşünüyorum.
çocuğu dövmek acizliktir ve çoğu zaman bir işe yaramaz hatta ters teper.bazen hak ederek dayak yiyen çocuklarda düzelme görülür. (o zaman hak ediyorsa dövelim demek istemiyorum kesinlikle yanlış anlaşılmasın)

çocuğa model olarak, tatlı sert bir tavırla otorite sağlanabilir... güzellikle bir çok sorun halledilebilir. çünkü onlar çocuk.

bazı sorunlar ise hiç bir şekilde çözülemeyebilir. öğretmen çocuğun ailede gördüğü bazı davranışları değiştiremez . ailecek hırsızlık yapan bir aileden gelen öğrencimin hırsızlık yapmasını kısmen önlesemde tam olarak önüne geçememem gibi...
bu iş gerçekten vicdan işidir. burada genç öğretmenlerin idealistliğini kaybettiğini gördüm ama eminim ki zamanla değişecekler.çünkü sınıftaki her çocuk zamanla sizin çocuklarınız oluyor. hele hele 1. sınıftan başladıysanız.gözünüzün önünde büyüyorlar. bir gün kızsanız ertesi gün gönlünü alma ihtiyacı duyuyorsunuz. özürlü sayılabilecek bir öğrencim bazen beni çok zorluyor ama sadece şunu düşünüyorum o öyle olmak istemezdi onun bir suçu yok!!!

kalbini kırarsak bir çocuğun ertesi gün affetirmeye çalışıyoruz. çocuk da hemen unutup otoriteyle olan iyi ilişkisinin tadını çıkarıyor ve sizi sevmeye devam ediyor.yetişkin olsa bu şekilde yürümez. bu bizim için bir avantaj.çocukla ilişkiyi dengeleyebilmek de çok önemli. fakat aile öğretmeni asla çocuğun yanında kötülememeli. çocuk haklı bile olsa veli gidip öğretmenle konuşur fakat bunu çocuğa hissettirmezse ve öğretmen hatasını düzeltirse çocuk için çok daha iyi olur.çünkü çocukta öğretmene karşı tepki gelişmesine sebep oluyor bu durum.


ki benim çalıştığım ortam zorluklarla dolu. velilerimin %85 i ilkokul mezunu gerisi hiç okula gitmemiş.(3 büyük şehirden birinde yaşıyorum) çocuğuyla ilgilenmek isteyen bile ilgilenemiyor çünkü zor okuyup yazıyor.tuvalet kağıdının ne işe yaradığını bilmeyen çocuklarım var. bizzat bana 2 kez bağırsak paraziti bulaştı.çok zor şartlar altında bir kaçını acaba kurtarabilir miyim bu hayattan diye uğraşıyorum.velilerden hiç bi beklentim yok. bazı arkadaşlar demiş veliyi çağırın görüşün bu benim için çoğu zaman bir çözüm değil... aileler çocuklarına nasıl davranacaklarını bilmedikleri gibi umurlarındada değil.önce veli eğitimi yapılmalı.


bunları neden yazdın derseniz gerçekten zor şartlardayız ve çok zorlanıyoruz ücretlerimiz çok az.buna rağmen çoğumuz işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.ama son zamanlarda öğretmenlere karşı toplumda bir reaksiyon gelişti. bende öğretmen olmayanların biraz içerden bakmalarını sağlamaya çalıştım.lütfen ön yargılarımızı bir kenara bırakalım. ahkam kesmek hiç bir işe yaramaz.öğretmenlerin neler yaşadıklarını da biraz düşünün.köylerde çalışıyorlar 4 ay yol kapanıyor köyden inemiyorlar. hiç kimse sadece mesleği sevdiği için bunlara katlanmaz. ülkemizde bir iş sahibi olmak ne kadar zor anlatmama bilmem gerek var mı? medeni insan 3 iş değiştirirmiş. eskiye göre işimi çok sevsem de yinede böyle bir şansım olsa işimi değiştirirdim ama bu avrupa standartlarında ancak mümkün olabilir. yani sistemin çarpıklığı yüzünden işini sevmeyen bir öğretmen sürüsü var malesef...içerden bir gözle benim yorumum bu.
tabiki bu şiddet uygulamaya bir bahane değil ama bu sorunların temelinde bence bu yatıyor.öğretmenlik sabır emek isteyen bir iş genç arkadaşlar da umarım zamanla işlerini severler...
sorunsuz ve şiddetsiz bir eğitim öğretim yılı diliyorum herkese...
 
Son düzenleme:
Sizi tanımıyorum ama nasıl bir öğretmen olduğunuzu şu topiğe yaptığınız yorumlardan anlaşılıyor, sizin gibilerin çoğalmasını umuyorum, diğer yazan dayak için ama hakedenler var diyenler, dayağı savunan meslekdaşlarınızın yazdıklarınızdan öğrenecekleri var. Tabi annelerinde, çocuk daha doğrusu bir birey yetiştirmenin altın bilgileri.

Est.Burada kimseye bir şey öğretmek haddim değildir.
Ben bunları çocuklardan öğrendim desem yeri var.
Bunu onlara da söylüyorum.
İlk dersimizde:
"Bakalım bu yıl bana ne öğreteceksiniz..."diyorum.
Neyse.
Bunca tartışmanın ortasında fikrimi söylemek istedim.
Şiddet kime karşı kimden gelirse gelsin, bir arkadaşın da söylediği gibi bir acizliktir.
Kimsenin göstermeye hakkı olmadığı gibi, şiddeti hak etmek diye de bir şey söz konusu değildir.
Öfke kontrol yöntemlerini öğrenmek ve birazcık empati kurmak yeterlidir.
Ben sinirlerimi aldırmadım.İnsanım...
Ama karşımdakinin de insan olduğunun, benden yaşça küçük olduğunun, yaşımın büyük olmasının ve öğretmen olmamın onun saygı ve sevgisini kazanmak için yeterli olmadığının farkındayım.
Onlar bizim yaşımızda olmadılar ama biz o yaştan geçtik.
Yani anlaması ve yapması gereken onlar değil yetişkinlerdir.
Nasıl ki bir çocuğun aşk mektubunu yırtıp alay ettikten sonra ondan sevgiyi öğrenmesini bekleyemezseniz şiddet uygulayarak karakterine saygısızlıkta bulunduğunuz öğrenciden de saygı bekleyemezsiniz.
İçimden bir ses çok bilmiş damgası yiyeceğimi söylüyor.
Kimseye yaptığı işi öğretecek değilim.
Bizim mesleğimizde başarı sene sonu sınavlarında değil, 20 yıl sonra hayata atılmış öğrencilerinizin hayata ve insanlara bakış açısıyla ölçülmeli.
Kendimi yeterince ifade ettiğimi düşünüyorum.
Hakkımda söylediğiniz bu hoş ifadeler için teşekkür ederim.
 


Est.Burada kimseye bir şey öğretmek haddim değildir.
Ben bunları çocuklardan öğrendim desem yeri var.
Bunu onlara da söylüyorum.
İlk dersimizde:
"Bakalım bu yıl bana ne öğreteceksiniz..."diyorum.
Neyse.
Bunca tartışmanın ortasında fikrimi söylemek istedim.
Şiddet kime karşı kimden gelirse gelsin, bir arkadaşın da söylediği gibi bir acizliktir.
Kimsenin göstermeye hakkı olmadığı gibi, şiddeti hak etmek diye de bir şey söz konusu değildir.
Öfke kontrol yöntemlerini öğrenmek ve birazcık empati kurmak yeterlidir.
Ben sinirlerimi aldırmadım.İnsanım...
Ama karşımdakinin de insan olduğunun, benden yaşça küçük olduğunun, yaşımın büyük olmasının ve öğretmen olmamın onun saygı ve sevgisini kazanmak için yeterli olmadığının farkındayım.
Onlar bizim yaşımızda olmadılar ama biz o yaştan geçtik.
Yani anlaması ve yapması gereken onlar değil yetişkinlerdir.
Nasıl ki bir çocuğun aşk mektubunu yırtıp alay ettikten sonra ondan sevgiyi öğrenmesini bekleyemezseniz şiddet uygulayarak karakterine saygısızlıkta bulunduğunuz öğrenciden de saygı bekleyemezsiniz.
İçimden bir ses çok bilmiş damgası yiyeceğimi söylüyor.
Kimseye yaptığı işi öğretecek değilim.
Bizim mesleğimizde başarı sene sonu sınavlarında değil, 20 yıl sonra hayata atılmış öğrencilerinizin hayata ve insanlara bakış açısıyla ölçülmeli.
Kendimi yeterince ifade ettiğimi düşünüyorum.
Hakkımda söylediğiniz bu hoş ifadeler için teşekkür ederim.

çok güzel yazmışsınız . çok haklısınız...her öğrenciyi olmasa da az bir kısmını bile etkilemek çok büyük bir iş.
 


Est.Burada kimseye bir şey öğretmek haddim değildir.
Ben bunları çocuklardan öğrendim desem yeri var.
Bunu onlara da söylüyorum.
İlk dersimizde:
"Bakalım bu yıl bana ne öğreteceksiniz..."diyorum.
Neyse.
Bunca tartışmanın ortasında fikrimi söylemek istedim.
Şiddet kime karşı kimden gelirse gelsin, bir arkadaşın da söylediği gibi bir acizliktir.
Kimsenin göstermeye hakkı olmadığı gibi, şiddeti hak etmek diye de bir şey söz konusu değildir.
Öfke kontrol yöntemlerini öğrenmek ve birazcık empati kurmak yeterlidir.
Ben sinirlerimi aldırmadım.İnsanım...
Ama karşımdakinin de insan olduğunun, benden yaşça küçük olduğunun, yaşımın büyük olmasının ve öğretmen olmamın onun saygı ve sevgisini kazanmak için yeterli olmadığının farkındayım.
Onlar bizim yaşımızda olmadılar ama biz o yaştan geçtik.
Yani anlaması ve yapması gereken onlar değil yetişkinlerdir.
Nasıl ki bir çocuğun aşk mektubunu yırtıp alay ettikten sonra ondan sevgiyi öğrenmesini bekleyemezseniz şiddet uygulayarak karakterine saygısızlıkta bulunduğunuz öğrenciden de saygı bekleyemezsiniz.
İçimden bir ses çok bilmiş damgası yiyeceğimi söylüyor.
Kimseye yaptığı işi öğretecek değilim.
Bizim mesleğimizde başarı sene sonu sınavlarında değil, 20 yıl sonra hayata atılmış öğrencilerinizin hayata ve insanlara bakış açısıyla ölçülmeli.
Kendimi yeterince ifade ettiğimi düşünüyorum.
Hakkımda söylediğiniz bu hoş ifadeler için teşekkür ederim.

size çok bilmiş damgasını sadece sizin tam tersiniz şeklinde düşünen kişiler kondurabilir.
Ben sizi tebrik ederim burada yazan çok değerli bir iki öğretmenimiz arasındasınız. Sizler gerçek öğretmenlersiniz.Gerçek birer eğitimcisiniz. Siz gibi öğretmenlerden çıkıcak öğrenciler her zaman hayatında başarılı olur emin olabilirsiniz tekrar tebrikler ve o öğrenciler adına teşekkürler :46::46::46:
 
Back
X