Öğretmensiniz galiba; bir çocuğu kazanalım -sabır- derken, diğer çocuk o merdivenlerden düşse kırsa boynunu, hadi felç kaldı; bitti çocuk. Onu nasıl kazanacaksınız? Ömür boyu vereceği savaşı, kendini hayattan salışını nasıl engelleyeceksiniz? Bu felçle de kalmaz; o çocuk ölse merdivenden ters düşüp; olamaz mı? Kazaya "Kaza" denir de, göz göre göre yaşanana "Sorumsuzluk" denir bilmem anlatabiliyor muyum? Burada "Sabredelim, dışlamayalım çocuğu" derken, merdivenden itilen, gözüne sopa sallanan diğer çocuğun uğrayabileceği zarardan tam teşekküllü korunacağına nasıl bir garanti vereceksiniz?
Çoluğumuzu çocuğumuzu kik gibi yetiştiriyoruz, ben vurmaya kıyamıyorum; elin çocuğu vuracak kıracak itecek sövecek; hadi eyvallah bir noktaya kadar hepsine "Çocuk" dedik de, merdivenden itmek nedir bunu nasıl bir sabırla bekleyecek evdeki mağdur çocuğun annesi, bana bunu bi açıklar mısınız, çok merak ediyorum. Diğer çocuk sert uyarı almayacak, velisi2 anası danası okula çağırılıp görüşülmeyecek, bu çocuğa gerektiği noktada parmak sallanmayacak ve püür sabırla herkes bu çocukları kendi çocuğunun kaybını göze alarak kazanımı bekleyecekse, ben niye doğurup gayret ediyorum öğretmen hanım? Okul denilen yer ilim irfan düzen nizam yuvası; savaşa yollamıyor kimse çocuğunu "Ah şükür bugün de gözünü çıkarmamış arkadaşı ama sabır oğlum bak kaşın patlamış ama olsun hocan kazanacak o öğrenciyi" oooldu.
Size yazdım ama direkt alınmayın üzerinize; öğretmenlerin de ne şartlarda olduğunu biliyoruz memleketçe, çoğu noktada elleri kolları bağlı ama bu kadar da olmaz. Bu anneye "O çicii dişlimiş gibi iliriz" diyemez.