Okunmaya Değer...

HERŞEY İÇİN ÖZÜR DİLERİM

Senden aldığım her gün için seni güldürdüğüm, mutlu ettiğim her an için özür dilerim.
Bitti demek yerine " seni artık sevemiyorum "demek yerine,yürütmemiz zor görünüyor demek zorunda bıraktığım için özür dilerim..
Anlıyorum, beni incitmek, kırmak istemiyorsun.

Sen zaten beni kıramazsın ki, anlıyorum seni, inan.
Sen beni artık se-ve-mi-yor-sun..sevmeyi isterdin elbette, bu kadar çok seven birini kim hayatından çıkarmak ister ki. Sen istemezsin ben istemem kimse istemez.
Bir gün etrafında biri belirir ve sana ne kadar güzel olduğunu söylerse unutma, en güzel ben söyledim sana bunları, en unutulmaz biçimde ben söyledim.
Seni seviyorum derse, ona seni zaten sevmekte olan birinin olduğunu söyle, seni seviyorum derse sakın kabul etme, sevilmeye müsait değilim de, beni seven fazlasıyla seviyor ama ben onu sevemiyorum o yüzden kendisi şuan burada değil de. Olmasını isterdim ama kendisini sevebilmeyi başaramıyorum artık de.Fotoğraflarımızdan bahset ( onları hiç silemedim),yaşadıklarımızdan bahset( aklımdan hiç çıkmadıklar) hayallerimden bahset( hiç gerçek olamadılar) gerçek olmaları halinde ortaya çıkacak mutluluğun yeryüzünü sarsabileceğinden bahset. Bütün suç bende de, o zaten "seni çok seviyorumlu" bir sabah kapısını çalsam mutluluktan havalara uçar de, beni seviyor de.Başka bir sevilmeye daha hazır değilim de, de işte..
bir şeyler söyle bakmasınlar sana, frengi ol pis bir hastalığa kapıl iğrenç bir nazara yakalan, olmadı bir bedduaya kapıl ağzımdan çıkmamış olanlardan ama sevdirme kendini ne olur,"ne olmaz "demeye cesaretim yok..
gücüm yok işte hayat beni bu kadarla kısıtladı" bu kadar "dediysem anla işte gelip alamam seni yetmem seni taşımaya, sen fazla lüks bir semtin yeterince iyi büyümüş bireyisin ben hali hazırda kendi içimde bir mahallede büyüdüm.Ulan biz market denilen şeyle sizden bilmem kaç yıl sonra tanıştık be. Hala kredi kartı yok veresiye defterine taşıyor sıcak ekmek siparişleri buralarda.

Ama sen de, lütfen ben Allaha ısmarladık bir gönülsüz ayrılıktan arda kaldım de,ben onu sevmek istedim'li dilek kiplerini defter aralarına sıkıştırdım de, ona bir kazak almıştım de, kendini koyun gibi hissetmişti de, arasta da bira içmiştik sarhoş olmuştuk saçmalamıştık de..
"Çünküsü" yoktu, de..seviyordu de yazıyordu de,konuşamıyordu yazıyordu de..
söyle işte..
de işte, seni sevmeye engel şeylerden bahset,hali hazırda yeni bir ilişkiden çıktığını şiddetle belirt, bildiğin şiddetle, şiddetle seviyordu de ve sevmek eylemi onun için devam etmekte de..
uzun kollu kazak giymişti,onun için benimle bütün çelişkiler anlamsızdı de..
onun için "sensiz yaşayamam" demiyordu "seninle iken ölmek söz konusu olmazdı" demişti de..
Hoşçakal derken dudakları titredi de,
yalan de, beni biri deli gibi seviyorken benim birini sevmem söz konusu olamaz de, dokunmasınlar sana koklamasınlar seni..
dokunsam ağlayacaktı,dokunsam ümit sanacaktı dokunamadım..
dokunaksız oldu de..

de işte..
seni sevemesiler yeter ki bir şeyler de..
 
Özlemek, yanında olmayan birşeyin seninle olmasını Allah'tan istemekse eğer,
Ben ibadetimi hiç aksatmadım, Gel. . !
 
ÖZLEDİM SENİ.
Issız çölde bir yudum suyu DÜNYALARA DEĞİŞMEYEN BİRİ GİBİ... ! Ya da yağmuru unutmuş toprağın BULUTLARA YALVARIŞI GİBİ... ! Sessizce, ama YÜREKTEN ÖZLEDİM SENİ.!!
 
Çok isteyince oluyordu hani,
Söyle nerdesin, hiç gelmeyen...

Feridun Düzağaç
 
Bıraktığında sana acı verecek kadar hiçbir şeyi sahiplenme...

W. Allen
 
İnsan masumiyetini, bazen bir başkasının günahıyla öder..

| Murathan Mungan |
 
Keşke aradığında açsaydım, ya da keşke o mesaja cevap verseydim diyerek yaşadığım kaç an oldu hatırlayamıyorum...
Susmam gerektiğinde yapsaydım bunu, konuşmasaydım bir şeyi çözecek gibi.. Ne çok yıprandık, başladığımız yerin ne kadar uzağındaydık ayrılmaya karar verdiğimizde.. Sen ne yana gittin ben yolun neresinde yol oldum, yok oldum yoruldum. Neden beklemedik birbirimizi, nasıl gereken tek şey derin bir nefes almakken son nefes dediğiniz şeyi birbirimizden geçerken verdik. Ne desem nasıl anlatsam bilmiyorum, uykusuzum,yorgunum. Hala aşığım..

Neresindeysen söyle hayatın, şehrin.. Öleceğimi bilsem de bir sensizlik halinde, söz.. Ben geçerken seni alırım..

Alıntı
 
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...

Nazım Hikmet Ran
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur.

Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de. Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de.

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan.

Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye.

Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da. Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya.

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır. Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara. Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi.

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu.

Birazdan sabah olacak.

Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak. Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım.

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek.

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak.

Aşkta yarın yoktur sevgili.

Cezmi Ersöz
 
Son düzenleme:
Karşımdasın işte.
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan, bitti artık hepsi.
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.


Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan
'Zamana bırakmak' değil,
'Zamanla bırakmamak'tır.”

Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sen de yoktum zaten ben, ben yine bende bittim.


Nâzım Hikmet Ran
 
''Kederin yükü ağır ama bu, zayıf yüreklere göre değildir. Felaket sağlam yüreklere dadanır, sinsi sinsi kan ağlatır, ortaya çıkmaktan çekinir.''

Dostoyevski
 
Saklama yeteneği yüksek olan, güçlü biriyim!
Hatta gözlerimden yaşlar düştüğünde bile şu iki kelimeyi söylerim:

"Ben iyiyim.."

- Yılmaz Erdogan
 
Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.

| Freud |
 
- Akşamüstleri,günbatımları neden hem güzel, hem kederlidir usta?
+ Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu hatırlatırlar.

Murathan Mungan
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…