Okunmaya Değer...

-Canım yanıyor.

+Ama gitmesini sen istedin..

-Evet ben istedim. Istedim cunku eninde sonunda gidecekti ve o zaman daha cok yanacaktı canım daha cok baglanmıs olacaktım, daha cok seviyor olacaktım o zaman. Gun gectikce daha cok sevdigin birinin gun gelip gidecegini bilmek nasıl bir duygu biliyor musun? Simdi bitmeseydi daha ilerde biterdi. Ve o zaman daha cok unutmamız gereken anı, daha cok kalp agrısı, daha cok uykusuz gece , daha cok yazı, daha cok aglamakli gozler, daha cok o olacaktı icimde. Anliyor musun?
 
"Ne aradı, ne sordu.
Vefasız unuttu beni
Buralarda zaman durdu,
Ah dönmedi unuttu beni..."
ah bu şarkılar...8 yıl olabilirdi bugün
 
"unutmak için harcadığın zamanı da
unut gitsin
zaten biz
gitmek için sevdik
unutmak için gittik
...ve
ölmek için yaşıyoruz
gittikçe…"
 
..
‘‘Yazarım’’ dedi, adam.

‘‘Siz?’’

‘‘Silerim.’’ dedi ve sildi kadın.

‘‘Aşk’’a dair ne varsa daim olan,
Bastıra bastıra sildi adamdan.
..
//Emre Gökçe
 
Bir ağlasam herşey bitecek,
Bir ağlasam kalem yazmaktan vazgeçecek..
Bugün gidesim var,
Çekip gidesim var bugün bu şehirden...
//Kahraman Tazeoğlu
 
Bazn duruyrm yürüdüğümz biryerde
Ayaklarımz diyorm,birara aynı anda buradaydı
Berabr bastk bu toprağa
Bu bardaktn su içmişti
Bu sandalyede oturmştu
Bu bankanın önünde buluşmuştk ilk kez
Hiç gözümn önündn gitmiyr,çimlern üstüne denk gelmiş tavla maçımz
Elimizde soğumuş kahvelr,tadı bizdn önce kaçmış kekimz
Ve ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi
Bir Allah'ın pulu durduramadı bizi..
 
Güvensizliğin oluşturduğu bir yıkımdı artık aramızdaki şey aşktan ziyade. Sevgini doruklarda yaşarken asla güvenmemek ağır bir yüktü. Taşıyabileceğimizi, başarabileceğimizi sandığım bir şeydi bu. Yapamadık. En ufak sarsıntılarda yıkıldık. Bir süre sonra enkaz altında kaldık. Kurtulmak için sana muhtaçtım, tekrar nefes alabilmek için. Sen çoktan kendini kurtarmıştın bu acıdan. Yaralar almıştın elbet benim gibi. Kendi yaralarımı boşverip, senin yaralarını sardım hep. Parçalanmış, tükenmiş halde olsam bile bana ihtiyacın vardır diye sana koştum hep. Şimdi benim sana ihtiyacım var, hiç olmadığı kadar. Ve sen yoksun yanımda, boşversene. Yokluğun kolay başa çıkılabilecek bir şey değilmiş meğer. Atlatırım, geçer bu da sandım. Geçmedi. İhtiyacım olduğunda beni kurtaracağından emin olduğum tek insandın. Artık burada olmadığını bilmek sandığımdan daha zordu. Tek başıma ayağa kalkmak zorunda olmak çok daha zordu. Sen yanımdayken ne kadar derin yaralarım olursa olsun tüm dünyayı karşıma alabilecek güçte hissederdim. Yoksun ya şimdi, tüm dünya nefes almama karşıymış gibi.
 
Son düzenleme:
Her cümlesiyle hayata tutunduğun adamın, tek bir kelimesi yerle bir ediyor bir gün kalbini. Gözlerin uzaklara dalıp gidiyor sürekli. Ondan nefret etmeyi deli gibi dilerken, dönmesini de diliyorsun aldığın her nefeste. Dönse de eskisi gibi olamayacağınızı biliyorsun aslında adın gibi ama daha hiç doyamadığın adamın, başkasının olması ihtimali bile fazlasıyla yakıyor canını. Her defasında titreyen ellerini sigaraya uzatıp, daha sonra ona verdiğin sözü hatırlayıp geri çekiyorsun. Sanki o sana verdiği tüm sözleri tutmuş gibi..
Kim görse bu içler acısı halini “geçecek, atlatacaksın” diyor. Umursadıkları falan da yok üstelik. Tek yaptıkları kendi vicdanlarını rahatlatmak. Seni anlıyorum diyorlar ama asla anlayamıyorlar, anlayamazlar. Çünkü kimse yaşamadı onu, senin gibi. Senin gibi aldığı her nefeste içinde sonsuz bir sevgi büyütmedi kimse ona karşı. Kimse gülüşüne tapmadı onun. Kimse boynunun kokusunu özlemedi gecelerce. Gecelerce başını yastığa basıp hıçkıra hıçkıra ağlamadı. Kimse sesini özlediği için gecenin bir vakti gizli numaradan arayıp, birkaç dakika sonra dayanamayıp kapatmadı. Kısacası kimse sevmedi onu senin gibi. Bunu anlamasını diliyorsun hala. Anlasın ve dönsün istiyorsun. Bitmesine yol açan her hareketi için pişman olup dönsün, eskisi gibi sarılsın istiyorsun. Ne o dönüyor, ne sen bir an bile onu sevmekten vazgeçiyorsun. Sadece zamana bırakıyorsun bir şeyleri. Ondan vazgeçmek için değil, onu unutmak için değil. Bu verdiği acıya alışmak için, onun da özlemesi için.
 
Gerçekten gittiğini anlayamamıştım hiç, kabullenememiştim hayatımdan öylece çekip gidişini. Ama bir gün sana ihtiyacım olduğunu bildiğin halde gelmediğinde, bunu artık umursamadığını anladığımda, çoktan gittiğini anlamıştım. Çoktan vazgeçtiğini. İlk defa sana deli gibi ihtiyacım vardı ve sen yoktun.

Bana her ihtiyacın olduğunda koşmayı bırak, uçarak gelirdim ben oysa. Yaram olduğunda bile, önce senin yaralarını sarardım hep. Kendimden çok senin duygularına göre hareket ederdim. Yüzüne vurmak için söylemiyorum bunları, yanlış anlama. Sadece bu sonsuz sevgimin karşılığı olarak, ben mahvolurken uzaktan yabancı gözlerle izlemen fazla can yakıcıydı. Bilmeni istedim.
Ama yine de sen canın yandığında ilk bana gel olur mu? Ben yine burada olurum. Sen ilk bana gel. Ayrı olsak da, gitmiş olsan da, tükenmiş olsam da sen ilk bana gel. Utanma, üzülme sakın. İhtiyacın olduğunda, yanında birini aradığında yine bana gel. Gecenin bi vakti gel kapıma yine, ben yine koşa koşa gelip seni sakinleştirir, iyileştiririm. Söz. Canımı yaktın belki evet. Hiç yanmadığı kadar daha önce üstelik. Gözümün içine baka baka kıydın ikimize. Ama ben sana kıyamam hiç. Aşkı bulmak sorun değil ki, sadece sende kaldı tüm hislerim. Şikayet ediyorum sanma.
Sadece fazlasıyla özledim.
 

Bazı geceler bir adama o kadar çok ihtiyaç duyarsın, öyle çok istersin ki onu yanında. Özlemekten nefes alamayacak gibi olursun. Göğüs kafesine birşey oturur. Normalde seni korkutan karanlığın derinliklerinde kaybolmak, ölmek istersin.

Bazı geceler bir adamı öyle çok özlersin ki.. Birkaç dakika sesini duysan herşeyin geçeceğine inanırsın. Ama yaşananlar aklına gelir ve telefonu bir kenara bırakırsın.. Ağlarsın. Ağlarsın.. Ağlarsın… Hıçkırıkların gecenin karanlığına karışır, sesini kimse duymaz.

Gözlerin şiş ve başında bir ağrıyla uyanırsın, hiç doğmasını istemediğin yeni güne. İçinde biriktirdiğin herşey dün gece gözlerinden taşmıştır.. Aynaya baktığında görürsün, o güçlü kadın yoktur artık.

Kimseye birşey belli etmemeye çalışırsın, ”Ne oldu? İyi misin?” gibi soruları duymak istemezsin. Duymak istemezsin, çünkü anlatsan bile anlamayacaklarını bilirsin.

Daha fazla uyumaya, daha az düşünmeye başlarsın. Etrafındaki herkesi kendinden uzaklaştırırsın, en yakınları düşüncesizce kırarsın. Değişir, bambaşka bir insan olursun.

Adam giderken senden de bir parça götürmüştür. Bir daha eskisi gibi olamazsın..
 


Daha uzun sürmeliydi sana direncim. Açmamalıydım kapılarımı hayatıma savrulan varlığına. İçimdeki çelişkileri dinlemeliydim. Hayatımdaki boşlukları doldurmana, kalbime yerleşmene izin vermemeliydim.

Kurduğumuz pembe hayallerin sahteliğini görmeliydim. Ve aramızda uzayan yollardan bilmeliydim, senin yollarının gelmekten çok gitmek için yapıldığını. Sevmemeliydim seni.

“Seni seviyorum” dediğinde, sesinin sıcağına gizlenmiş ayrılığın soğuğu üşütmeliydi içimi. Meğer ne çok haykırmışsın bana gittiğini. Ne çok duymamışım sessizliğini. Duymalıydım ne kadar sessiz de olsa gidişini.

Yaralarımda yaşatmamalıydım seni, Söküp atmalıydım ellerimle. Oysa sen hiç yoktun. Olmamıştın. Çocukluk saatlerime denk gelmiş masalımdın sen.

Tutulmamalıydım sesindeki sıcaklığa. Çocuksu yüzünün ardındaki sahteliği görmeliydim. Bu aşkın kalbime yerleşmesine izin vermemeliydim. Sevmemeliydim seni.
 
Son düzenleme:
Değişmeyen gerçekler yalnızca yorduğuyla kalıyor.

Murathan Mungan
 
Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara.

Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu deyin mesela.

Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.

Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.

Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir; yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.

Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden, o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden. Yoksa çiçek çok da önemli değildir, zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.

Sahiplenilmeyi sever kadınlar; "kendi ayakları üstünde durma felsefeleri" güçlü görünme kaygısından.

Hesap sorar gibi değil, tebessümle "nerdeydin" dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.

Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.

Dinlenilmeyi sever kadınlar; düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.

Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar; o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.

Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar; elinde değildir ki; hala içindedir elinde pamuk şekeri saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.

Ve annedir bütün kadınlar; bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar; çünkü geleceğinizi onlar kurarlar.

Alıntı
 
Son düzenleme:
Korkma giderken 'b'yi alıyorum,
Gerisini sana bırakıyorum.
Nede olsa sen bitirdin b/izi.
Öyleyse sende kalmalı 'izi'....


Nazım Hikmet Ran
 
İnsan bazen olana değil de olmayana ağlar.
Var mısın gerçekten?
Varsan yokluğun neden burada?

Kahraman Tazeoğlu
 
Gazel öyle güzel şeyler paylaşmışsın ki,
sanki beynimin içindesin....
Çok dokundu...
 
tşk ederim genelde senin durumuna uygun paylaşımlar yapmaya dikkat ediyorum yada ne biliyim aynı durumları yaşadığım içinde olabilir

belki de...
inanıyorum bir gün tamamen geçecek diyorum hep ama bu kadar zaman geçti hala aynı....
ne zaman bitecek bu hüzün?
 
belki de...
inanıyorum bir gün tamamen geçecek diyorum hep ama bu kadar zaman geçti hala aynı....
ne zaman bitecek bu hüzün?

teselli vermek isterdim ama bitmez bitse bu kadar unutmaya çalıştığım halde biterdi bununla yaşamaya alışacaz malesef
bu arada bu isimsiz paylaştıklarım sonradan araştrdığım kadarıyla 17 yaşındaki Fatma Günal ismindeki birisine aitmiş.....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…