Bugünde seni yazıyorum...
Kalbimden çıkartıp satırlara döküyorum geceler boyu......
Sen hiç duydun mu kalemin acı çığlıklarını ?
Sayfaların yalnızlığına şahit oldun mu hiç ?
Sana olan sevdamı yazmıyorum ki karagözlü
Sayfalar öksüz kalmasın diye yazıyorum bilesin bunu..
Kalemin ucu kırılsa kanımla dökerim hayallerimi beyaz kağıtlara...
Artık tahammülüm kalmadı ayrılıklara...
Neden susuyorsun?
Susma!
Konuş hakaret et..
Yalanlarına karnım tok de .. yeni şeyler söyle !
Hem sana birşey itiraf edeyim mi ?
Evet hâlâ seviyorum seni..
Derin gözlerini özünde masum yüreğini
Ürkek ruhunu çocuksu gülümsemeni Her an gidecek gibi durak ayaklarını sıkıntıdan yediğin yarım yamalak tırnaklarını uzun kirpiklerini soğuktan ucu kızarınca palyaçoya benzeyen burnunu

Seni tepeden tırnağa seviyorum..
Unutmadım . . .
Ama birgün azala azala biteceksin satırlarımda..
Tıpkı mürekkebi tükenmiş mürekkepli kalem gibi..
İşte o zaman ağzınla kuş tutsan duyamayacaksın bu sözleri...
Ben seni sevmiyorum!
Bana yaşattığın duyguyu seviyorum yazdırdıklarını senin için düşüncelerimi seviyorum....
Gecenin ilerleyen saatlerinde
Bırakıyorum kalemi elimden..
Zira iyiye gitmiyor bu sözcükler
Satırlar seni kusuyor kesik kesik...
Ve artık bende bittim !. . .