Öncelikle dini konuların açılması yasaktır burada. Ancak bu mevzunun aslı "kılınmayan namazlar ve oruçları para ödeyerek affettirmek" değildir. Zaten hali hazırda yaşıyorken bile yapılan ibadetlerin ve hayırların kabul edildiğinin, kişinin kati suretle affedildiğinin bir garantisi yoktur. Kişi ibadetini yapar yahut tövbe eder gerisi Allah'a kalır. Gökten zembille "ibadet kabul edilmiş, kul affedilmiştir" diye mühürlü bir kağıt inmez.
Aynı şekilde ölen kişi için de devir ve iskat denilen mevzu, "fakir ve muhtaç olan kulları sevindirerek, ihtiyaçlarını ölen kişi adına karşılayarak, yaradandan bu yapılan hayırlar hürmetine af ummak" tır. Bittabi garantisi yoktur. Veya "kılmadığı namazların karşılığı olarak bu para ödeniyor" gibi bir durum yoktur. Yapılan, ölenin ardından verilmiş sadaka gibidir. Devir ve iskatın bu durumdan tek farkı yapmadığı ibadetlerin yahut günahlarının affını umarak hayır yapmaktır. Kabul edilir edilmez o ayrı mevzudur. Bunu borç ödeme olarak düşünmemek gerekir. İskat ve devir yapıldığı halde kul affedilmeyebilir. Yapılmadığı halde affedilebilir. Keza iskat ve devir sonucunda sevindirilen kulların ve yapılan hayrın hürmetine affedilebilir.
Devir ve iskat mevzusundan birçok fıkıh kitabında, hadis ve ayetlerde bahsedilmiştir. Yineliyorum bu bir bedel ödeme değildir. Farz edelim ki ısrarla böyle anlaşılmak isteniyordur. Yapılan hayrın kime ne zararı olabilir ki?
Ek olarak: İskat farz değildir. Ancak yapılması daha iyi olur.