Osmanlılarda ki Aile Huzurunun Temelleri..

canmm biz sana osmanlı düşmanısn demiyorz aldığın diplomalardan yaptığn çalşmalardan bahsedip duruyosn çk güzel ama kendini olduğunun tam aksi ifade ettiğin içn bizde yanlş anladk.sen osmanlının duraklama ve dağılma döneminden,yanlışlarından bahsedip kuruluş ve yükselme dönemini görmemezlikten geliyorsun.biz yeni nesil gençler olarak yanlışları görüp ancak olumlu konuşalm iyi yönlerini örnek alalm derken bu konuda tahsil yapmş olan sen tutmş nelerden söz ediyorsn.Empati yap ve bu konuda hiç bir bilgisi olmayan biri yerine koy kendini ve yazdıklarını tekrar oku lütfen.Kimbilir neler düşünürsn Osmanlı hakkında her ideolojinin yanlışları olduğu gibi Osmanlıda da vardı tabi aksilikler.Bu konuda hemfikiriz.Devşirme usulünün gerekçesini de senin bizden daha iyi bilmen lazm.amacımz seni tenkit etmek değil konuşarak biyerlerde uzlaşmak.Canm Arkadaşm son olarak söyleyeceğim Diplomanın hakkını verip 2 makaleyle yorum yapan bizlere o engin bilgilerinden bahsedip,bilmediğimz güzellikleri anlatıp bizlere faydalı olman..yerimseniben
 
Handancım, ben çöküş devrini saray kısmına gelince anlattım..
Yoksa aile yaşantısı, ve yapısı yükseliş döneminde de aynı genişlemede de çöküşte de...
Osmanlıda ev yaşantısı ile ilgili bilimsel yazılar okuduğum için bunu söylüyorum....
Osmanlıda ev bir divan bir kilim bir mangaldan ibaretti...
Bu şekilde yaşaak istiyorsanız dönün osmanlı dönemine, ama bunlar sizi bu saatten sonra mutlu etmeyecek dedim...
Aile yapısı neden mi çok kuvvetliydi ve güçlüydü...
Kadın evden dışarı çıkmıyordu (makaleci amca bunu güzel bişey olarak lanse etmiş). Kendi sade evini kendi sade yaşamının içinde mutlu mesut geçinip gidiyordu Tek amacı yemekpişirmek, çocuğunu eğitmek kocasını mutlu etmekti... eee beklenti olömyınca mutluluk bol bol oluyor....

Benim söyledilerim osanlıyı kötülemeye yönelik değildi.. Osmanlıda aile yapısı çok güzeldi avrupada çok kötü diyen makaleci amcanın yazısına tepki gösterdim...
Osmanlıdaki aile yapısı 15-16-17-28-19 yyllarda hep aynıydı güzel güçlü sağlıklı....
Avrupadada 15-16-17yyllarda çok güzeldi güzel sağlıklı güçlü büyük ve birbirine sevgi saygı dolu aileler vardı.... 18. yyda sanyi devrimiyle teknoloji ile makineleşme ile insanlar kendini kapitalist sistemin içinde budılar... ve bencilleşe başladı....
Osmanlıda neden olmadı? osmanlının gücündenmi? dinin gicinden mi? Makaleci amca sanki bu sebebplerden dolayıymış gibi anlatmış... Hayı, osmanlıda bu güzel aile yapısının bozulmamasının tek sebebi osmanlının sanayi devrimini yaşamamasından kaynaklanıyor...
Ben bunu söyledim....
Artık sanayileştik, teknolojik olduk... Avrupa ile bilim teknoloji gibi konularda yarışıyoruz.... Aile yapılarımız açısından da yarşıyoruz....
Osmanlının tarla süren çapa çapalayan kıt kanaat geçinen aile yapısına dönmek istiyosanız buyrun dönü dedim, ama inanın bu saatten sonra o yapı sizi mutlu etmeyecek dedim....

Ama benden sonra yazan kişiler ne cahilliğimi ne osmanlı düşmanlığımı bırakmadılar....
 
Bu arada diplomalarımdan falan durup dururken bahsetmedim, benim yazım üzerine herkes bana cahil, bişey bilmeyen ikişi muamelesi yaptığı için söyledim....
Osmanlı ımparatorluktu ve su an medenı dıye peşinden kostugunuz tum devletlere mdenıyet goturen bır toplumdu..arastırmadan yazmayalım Osmanlı Devletı hakkında kc kıtap okudunuz hangı bılımsel arastırmayı yaptınız da bu cumleyı yazdınız
ışte bu soruya karşılık olarak söyledim aldığım eğitimi falan.... Ve bu soruyu soran arkadaşın nasıl engin bir araştırma sonucunda osmanlının tüm devletlere medeniyet götüren bir toplum olduğu sonucuna vardığını çoook merak ettim..
Ben de kendisinin engin bilgilerinden yararlanmak istiyorum....
Osmanlı Avrupaya hangi medeniyeti götürmüş...
Ben osmanlı medeni değildi demiyorum.... Ama Avrupaya medeniyet götürdü diyecek kadar da engiiin bilgiye sahip değilim, demekki bunu söyleyen arkadaş kadar araştıramamışım.....
 
Son düzenleme:
"Dicerr" arkadaşımın söylediği gibi o sözleri sarfeden arkadaş adına çk üzüldm.onu yetiştiren öğretmenleri,büyükleri duysalar ne üzülürler bu sözlerine karşılk..osmanlı demek tam aksine zenginlk,yedi cihana hakim olmak,adalet demektir.Bütün Dünyaya yüzyıllardır örnek olan Osmanlıyı ne yazıkki buzamanın gençleri çk iyi bilmiyorlar.Yazık çok Yazıkkk :sinifsinif:

Ayrıca siz de bana yazık yazık yazık diye defalarca yazarak acıdığınızı ima etmişsiniz....
Yetiştiren öğretmenlerimin çok üzüleceğini söylmişsiniz... Aksine hem ailem hem ilkokul hem lise öğretmenlerim benimle gurur duyuyrlar.... Hala da hepsiyle görüşrüm...Özel birüniversiteyi burslu olarak okudum.. Sonra da Boğaziçi üniv. de master yaptım.. Ve nmaster yamak için ben boğaziçine başvurmadım, orada doçent olup benim lisans eğitimi aldığım üniv de benim derslerime giren hocam kendisi getirdi başvuru için gerekli evraklar listesini, kendisi benim için bir tavsiye mektbu yazdı, ve bir prof hocama dha tavsiye yazdırttı... Demekk benim zekama bilgme ve eğitimime güveniyordu ki bu kadar destek oldu bana.....

Osmanlı demek zenginlik demek hoşgörü demek adalet demek.... demişsiniz.. Ben bunun aksine hiçbir şey söylemedim yazadım...
Konu osmanlıda aile yapısı iken siz nasıl osamnlının zengine adaletine hoşgörüsüne getirdiniz konuyu onu da anlayamadım.... Osamnlının zenginliği demek sarayın zenginliği demektir, benim bahsettiğim kıt kannat geçinmek osmanlı tebaasıın yani sarayla hiçbir ilişkisi olayan yani saray erkanından olayan sıradan halkın kıt kanaat geçinmesidir.....
 
Neyse burada herkes osmanlıyı çok biliyor. Ne yazık bana ki ben cahil kalmışım, yazık hocalarıma ki beni yanlarında araştırma asistanı larak seçmişler, yazık ki bana 2 çoksaygın üniversite biri lisans biri yükseklisans iki tarih ile direkt olmasa da dolaylı olarak bağlantılı bölümlerden diploma vermiş....

Ama tüm bunların şu en baştaki makaleyi yazan kim olduğu bile bilinmeyen makaleci amca kadar değeri yok.....
Osmanlı mükemmeldi harikaydı zengindi adaletli hşgörülüydü, aile yapısı çok güçlüydü, o yüzden devlet de çok güçlüydü...
Acaba bu osmanlı niye battı çok merak ettim şimdi..
Ama kesin dış mihrakların işidir... Ahhh o dış mihraklar yok mu o dış mihraklar....
 
Bana 2 osmanlı makalesi okuyup da kimse sen osmanlıyı bilmiyosun demesin....
Gayet iyi biliyorum... Beni osmanlı düşmanı sanmayın, geçmişimle bende gurur duyuyorum. Ama gurur duyulacak şeylerle gurur duyarım...
Osmanlının büyük bir cihan imparatorluğu olduğunu da biliyorum, hoşgörünün en üst düzeyinde tüm halklarını kucaklamış bir imparatorluk olduğunu da biliyorum...
Ama bazı gerçekleri de gözardı etmiyorum.. Lütfen siz de etmeyin....

cnm ilk başta kendini yanlış ifade ettiğini düşünüyorum. daha ayrıntılı açıklasaydın hakkında yanlış düşünmezdik.sen kalkıpta Osmanlıdaki gibi cariyelik kölelik çok eşlilik ve fakirlik istiyorsanız yapabileceğiniz tek işin toprak çapalamak ve ancak kıt kanaaat geçinmek istiyorsanız buyrun Osmanlıya geri dönelim.... diye bir açıklama yapıp bununla ne demek istediğin konusunda bilgi vermezsen elbette seni yanlış anlarız.çok bilgiliymişsin anladık,bir sürü açıklama yapmışsın.keşke bunları ilk başta yazsaydın da yanlış anlaşılmasaydı.
 
Son düzenleme:
cnm ilk başta kendini yanlış ifade ettiğini düşünüyorum. daha ayrıntılı açıklasaydın hakkında yanlış düşünmezdik.sen kalkıpta Osmanlıdaki gibi cariyelik kölelik çok eşlilik ve fakirlik istiyorsanız yapabileceğiniz tek işin toprak çapalamak ve ancak kıt kanaaat geçinmek istiyorsanız buyrun Osmanlıya geri dönelim.... diye bir açıklama yapıp bununla ne demek istediğin konusunda bilgi vermezsen elbette seni yanlış anlarız.çok bilgiliymişsin anladık,bir sürü açıklama yapmışsın.keşke bunları ilk başta yazsaydın da yanlış anlaşılmasaydı.

Sanırım siz benim ne yazdığımı dahi okumadan yorum yapmışsınız...
Sadce tek bir cümlemi alıntılamışsınız..Ben kendimi ilk mesajımda da çok iyi ifade ettiğimi düşünüyorum.

Osmanlıdki aile huzurunun temellerinin inan ki ne dinle ne ahlakla ne de başka bişeyle alakası yok.....
Aile huzurunun tek sebebi sadelik....
18.yy 19 yy amerikası avrupası asyası hepsi huzurlu aile yapısına sahip geniş aile geleneğini yürüten yerlerdi tıpkı Osmanlı gibi...
Sanayi devrimi ile birlikte rekabet serbest piyasa koşlları teknolojik gelişmeler ucuz mek gücünden faydalanma falan filan...
Asıl huzuru bozan bunlar..
Osmanlı sanayi devrimini çoook sonradan keşfettiği için daha geç yozlaşmıştır...Osmanlıdaki gibi cariyelik kölelik çok eşlilik ve fakirlik istiyorsanız yapabileceğiniz tek işin toprak çapalamak ve ancak kıt kanaaat geçinmek istiyorsanız buyrun Osmanlıya geri dönelim....

Osmanlıyı filmlerden gördüğnüz konaklar saraylardan ibaret mi sanıyorsunuz.. Şöyle bir bakın ortalama Osmanlı ailesi nasıl bir evde yaşardı.. Elektriği olmayan gaz lambası yakmak için gaz bulamayan, bir kilim bir divandan oluşan mangalla salonda ısınıp aynı zamanda o salonun ortasında yemek yapılan evlerde yaşanıyordu...

Evet huzurlulardı... Ama bu saatten sonra osmanlının huzuru olmaz olamaz.. Çünkü böyle bir hayat bizi artık ne mutlu eder ne huzurlu....
Gerçekçi olun...


Ben bu kadr şey yazmışım anlatmışım, osmanlıdaki aile hzurunun aile ypısının sağlam olmasının sebebini açıklamışım... Osanlı toplumu sanayileşmediği için hayatı çapa çapalamaktan kıt kanaat geçinmekten nohut oda bakla sofalarda bir kilim bir divana tali eden kadının dışarı çıkmadığı bir aile ortamıydı... Ama artık sanayileştik, artık farklı bir devirde yaşıyoruz, bu saatten sonra osmanlıdaki o huzurlu aile diye bşey olaaz, olsa da bu yapı bizi mutlu ve huzurlu etmez dedim.....

Simdi lütfen söyleyin ben sadece "Osmanlıdaki gibi cariyelik kölelik çok eşlilik ve fakirlik istiyorsanız yapabileceğiniz tek işin toprak çapalamak ve ancak kıt kanaaat geçinmek istiyorsanız buyrun Osmanlıya geri dönelim" mi demişim....
Siz (siz derken sadece sizi kastetmiyorum, benim yorumumu tam anlamıyla okumayıp bana yüklenen herkesi kastediyorum, ne cahilliğimi ne zavallılığımı ne öğretmenlerimin ne ailemi utandırdığımı bırakmayan herkesi kastediyorum) hoşunuza gitmeyen bir cümleyi cımbızla çekmişsiniz ve vurun abalıya yapmışsınız.....

Neyse bu forumda herkes istediği şeyi düşünmeye istediği şeye inanmakta özgür...
Makaleci amcalara da inanabilir vee yaşasın osmanlı ne de güzel atalarımız vardı herşeyleri mükemmeldi, keşke gene öyle olsa diye gerçeklikten uzak hyaller de kurabilirsiniz....
Yaaa 300 yıl önceki bir zamanda o tarihin şartlarında oluşmul bir aile yapısını şimdi sağlamak mümkün olamaz, evet yozlaşmayalım değerlerimizi koruyalım ama osmanlıya dnmek de abesle iştigaldir diye düşünebilirsiniz....
 
resmi kaynakların en başta ders kitaplarından başlayarak Osmanlıyı layık olduğu şekilde dosdğru
anlatması lazım artık
yoksa bu olumsuz fikirler sürüp gider
beğenilmeyen Osmanlı sayesinde bu topraklarda yaşıyoruz başka sebepten değil

 
Boşuna hayran degiim ben osmanlıya.. tepeden tırnaga güzellik abideleri..
Rabbim o dönemde yaşama şerefine erdirseydi benide...
 
Sunun bilinmesindede fayda var
avrupada okutulan kitaplarin cogunda
osmanli hayranligini bulabiliriz...
aile hayatindan tutunda
kullanilan mobilya
mutfak kültürü
cocuk egitimi
hatta erkeklerin bile hanimlarina
nasil nazik nasil saygili
anlatmakla bitiremezler...
ne olduda bize kendi atalarimizi
anlamak icin bu kadar zorlaniyoruz...
 
Son düzenleme:
EVET KADINLAR EWE HAPSEDİLMİŞ HAREMLİK SELAMLIK AYRILMIŞ OKUTULMAMIŞ CUMBALARA BİLE tüller konularak baktırılmış sokaga ancak erkek arkasından yürüyerek çıkartılmışçok eşlilige maruz kalmış hükümdarların eşleri hariç cariyeleri derken topluma inanılmaz güzellikte örnek olunarak süper huzurlu bir aile hayatı yaşanmış geçmişte Osmanlı
 
EVET KADINLAR EWE HAPSEDİLMİŞ HAREMLİK SELAMLIK AYRILMIŞ OKUTULMAMIŞ CUMBALARA BİLE tüller konularak baktırılmış sokaga ancak erkek arkasından yürüyerek çıkartılmışçok eşlilige maruz kalmış hükümdarların eşleri hariç cariyeleri derken topluma inanılmaz güzellikte örnek olunarak süper huzurlu bir aile hayatı yaşanmış geçmişte Osmanlı

Yanlis!!!!
mutlaka dogru olani ögren ...
 
neymiş dogru olan buyrun paylaşın ögreneyim yoksa tarih yalan mı yazıyor ?kadınların

%1 bile olmayan okuma yazma oranı diyerek,toplum hayatından soyutlandırılmasını baskıcı polıtikayı ?
 
neymiş dogru olan buyrun paylaşın ögreneyim yoksa tarih yalan mı yazıyor ?kadınların

%1 bile olmayan okuma yazma oranı diyerek,toplum hayatından soyutlandırılmasını baskıcı polıtikayı ?



birseylere önyargili olmadan önce
arastirmani tavsiye ederim ...

sana asagida bir yazi yolliycam fakat kendi yapmis olacagin arastirmalar
daha fazla isine yarar diyede düsünüyorum!!!
 
Osmanlı toplumunda kadının statüsü incelenmek istendiğinde Osmanlı Devleti’nin coğrafi sahası, 600 yıllık tarihinin her aşaması ve her bir yüzyılı araştırma konusu olabilecek niteliktedir Türk töresinin ve İslâmî unsurların bir sentezinin oluşturduğu Osmanlı medeniyetinin üç kıtaya yayılmasında, devletin bir dünya devleti olmasında Osmanlı kadınının da erkeği kadar katkısı olmuştur

Devletin kuruluşundan itibaren Anadolu Bacıları (Bacıyân-ı Rum) ile başlayan, Osmanlı kadınlarının siyasî, askerî, hukukî ve sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerinin tam olarak anlaşılabilmesi için Osmanlı Devleti arşiv kaynaklarının; şeriyye sicillerinin, vakfiyyelerin, tapu tahrir defterlerinin, tereke defterlerinin, o dönemle ilgili yazılan klâsik eserlerin, seyahatnamelerin yeterince incelenmesi gerekmektedir Osmanlı kadınının statüsünün incelenmesinde dönem sınırlamasına da dikkat edilmesi gerekmektedir Osmanlı kadınının sadece Tanzimattan sonra faal olduğunu farzederek yapılan çoğu -popüler- araştırmalarda Osmanlı tarihinin daha önceki dönemlerinde Osmanlı kadını çoğunlukla yok farzedilmektedir Tanzimat dönemi ile ortaya çıkan farklılıkları anlayabilmek için klâsik dönem üzerinde yapılan araştırmaları da incelemek gerekir

Mekan, zaman ve sosyal tabaka açısından geniş bir yelpazeye sahip, Osmanlı kadını içinde haremdeki, köy, kasaba ve şehirdekinin yanında müslim, gayri-müslim, Arabı, Acemi, Rumu, Ermenisi ve Türkmenine kadar uzanan bir çeşitlilikte mevcuttur

Osmanlı toplumunda kadın denildiğinde ilk akla gelen kesim haremdeki kadın olmuştur Harem hakkında edinilen bilgiler Avrupalı gezginler, İstanbul’a gelen büyükelçiler, sarayda hizmet etmiş esirler tarafından yazılan; ancak gerçekte, söylentinin ve hayalin birbirine karıştığı eserlerden öğrenilenlerden oluşmaktadır

Harem halkı, “sultan unvanını taşıyanlar (valide sultan, haseki sultan, şehzadeler ve sultan kızlar), haremde bulunan idareci - eğitici kadro ve en son olarak hizmetliler grubundan oluşuyorduPadişahın özel hayatını sürdürdüğü Harem-i hümayun; aynı zamanda Enderun kısmı ile erkeklerin, harem kısmı ile kadınların eğitim gördüğü bir mekan idi Her iki bölümde ilerleyebilmenin şartı, liyâkat ve zekâ idi, hareme alınan cariyelerin saray görgülerini öğrenmeleri, terbiye ve nezaket konusunda bilgi sahibi olmaları amacıyla eğitimlerine dikkat edilirdi Harem de kadınlara okuma-yazma, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe öğrenmelerinin yanında nakış işlemek, dikiş dikmek, dantel işlemek, örgü örmek gibi meziyetler de kazandırılıyordu

Harem hiyerarşisi içinde ğitim süresi Enderunda olduğu gibi yedi sekiz yıllık bir eğitimden oluşuyordu, her kademede başarılı olanlar bir üst eğitime geçerlerdi Bu sistem içinde yükselen kadınlar farklı bilgi ve becerilere sahip oluyorlardı Padişah eşlerinin hemen hemen hepsinin odasında bir kitaplığı vardı Günlerinin büyük çoğunluğunu okumakla ve okudukları kitaplar hakkında sohbet ederek geçirirlerdi Özellikle tarih kitapları okuyanların yanında musikiye aşina olanlar da vardı Bu açıdan valide sultanların çeşitli dönemlerde menfi-müsbet manada sarayda etkili olmalarında aldıkları eğitimin de etkisi büyüktür

Padişah kızlarının -sultanların- eğitimi ile ise kendi anneleri, dadı ve kalfalar uğraşırlardı Okuma çağına geldiklerinde padişahın emri ile ilk derslere başlanırdı Kur’an-ı Kerim’i okuma, Arapça, Farsça derslerinin yanında matematik, tarih, coğrafya dersleri verilirdi XIX yüzyıldan sonra bu derslere Fransızca, musiki, piyano dersleri de eklenmiştir


Osmanlı da sadece haremdeki kadın değil; Anadolu kadınının da hukukî, sosyal, ekonomik alanlarda haklarını kullandıklarına dair örnekler bulunmaktadır

Aileye verilen öneme bağlı olarak bu müessesenin kurulması, devamı için devlet tarafından birtakım tedbirler alınmıştır İslâm hukukunun uygulandığı Osmanlı Devletinde evlenmelerin kadı huzurunda yapılması ve yazılı hale getirilmesi ile kadınların güvence altına alındığı görülmektedir Fetvâlarda, izinnâmelerde ve sicillere kaydedilmiş nikah akidlerinde evlenecek kızın bu evliliğe razı olması şartı getirilmiştir Dönemin kayıtları incelendiğinde hakkında kayıt tutulmayan evlenme akidlerinin geçersiz sayıldığı ortaya çıkmaktadır Osmanlı Devletinde evlenme, boşanma, miras konularında kadınlar mahkemelere başvurarak haklarını aramışlardır

Mahkemelere kadınların başvurmalarının başlıca sebebleri; İslam hukukuna göre hakları olan miras, nafaka ve mehir konusunda alacakları ve anlaşmazlıkları halletmek idi Kadınlar nikah akdi sırasında boşanma selâhiyeti isterlerse bu haklarını kullanabiliyorlardı Şiddetli geçimsizlik kadının boşanma talebinde ilk sırayı alıyordu Gaziantep’de Ümmühan adlı bir kadın mahkemeye başvurarak kocası Osman b Ali’den mehrinden ve iddet parasından vazgeçerek ayrılmıştır Ancak kadın daha sonra ödediği bedelin ağır olduğunu belirterek bu miktarı ödemesinin zor olduğunu ve haksızlığın giderilmesini talep etmiştir

Erkeklerin eş ve çocuklarının geçimini temin ile mesul olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan nafaka hakkı erkeğin kadına karşı bir mesuliyeti idi Bursa’da Abdullah oğlu Mehmet İzmir’e giderken ailesinin nafakasını karşılama konusunda bir akrabasını kefil tayin etmiş, ancak bu kişi vazifesini yerine getirmeyince Mehmet’in eşi Kerime Hatun mahkemeye başvurarak hakkını istemiştir

Ölen şahsın kimliği, varisleri, aile fertleri, çocuk sayısı, anne ve baba, kardeşler ve mirasa dahil edilen diğer akrabalar hakkında bilgi sahibi olduğumuz tereke defterleri üzerinde Ankara, Kayseri, Konya, Sivas, Amasya, Adana, Diyarbakır, Edirne, Manisa ve Trabzon şehirlerinde yapılan bir araştırmada 1350 tereke defterinden 246 tanesi kadınlara aittir Bunlar içinde 10 kadın köyde, diğerleri ise şehirde yaşamaktadır

Şeriyye sicillerinde yapılan incelemelerin büyük çoğunluğunda çok eşliliğin yaygın olmadığı, birden fazla eşle evliliğin en önemli sebebinin ise; evlat sahibi olma, kız çocuğu olanlar arasında da erkek evlat sahibi olma arzusu vardı

Sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışının ilk örneğini bulduğumuz, “çıplak milleti giydirmek, aç milleti doyurmak” ifadesi Türk-İslâm devletlerine vakıflar yoluyla toplumun ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde devam etmiştir Toplumda karşılıklı sevgi ve saygı anlayışı ile hiçbir zorlama olmadan sahip olduğu imkanlardan diğer insanların da yararlanmasını isteyen kadınlar, vakıflar yolu ile kurdukları cami, mescid, han, hamam, medrese, kütüphane, hastahane, köprü, sebillerin Anadolu’nun hemen hemen her köşesine nakşedilmesinde de büyük rol oynamışlardır Özellikle kadınların bu konuda en az erkekler kadar istekli olmaları da ayrı bir önem taşımaktadır

Yoksul kızlara çeyiz verilmesi ve düğün yapılması, okul çocuklarına gıda, elbise, yakacak yardımı, yoksullara yemek verilmesi, borçluların borçlarının ödenmesi, mahallelerden köylere kadar su ihtiyacının sağlanması gibi farklı sahalarda faaliyette bulunan hizmet amaçlı vakıflar kurulmuştur Böylece sadece aile kadınlarını değil yetim, yoksul, mahkumları da içine alan kadınlara imkanlar sağlanmakta idi

Saray çeşitli yönleri ile halka önderlik etmiştir ki, bunların başında valide sultanların başını çektiği hayır müesseseleri olan vakıflar da gelir Osmanlının ilk zamanlarında kadınlar tarafından yaptırılan önemli bir vakıf kuruluşu Manisa’da Hafsa Sultan tarafından yaptırılan külliyedir Külliye içinde bulunan hastahanede ruh hastaları musıki ile tedavi ediliyordu Bu aynı zamanda kadınların ekonomik haklarını dilediklerince kullanmalarına bir örnekti Bugün Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde yer alan 30000 vakfiyyenin içinde kadınların kurduğu vakıfların sayısı hiç az değildir

Ankara Şeriyye Sicilerine göre burada kurulan 151 vakıftan 43 tanesi, 1546 tarihli İstanbul Tahrir defterlerine göre ise 2517 vakfın 913’ü kadınlara aittir

Kadınlar, ekonomik hakları bakımından tıpkı erkekler gibi eşit haklara sahipti Kazandığı para kendisine aitti ve dilediği gibi kullanabilirdi Kadınların gelirlerinin başında, evlenirken nikah akdi sırasında belirlenen mehir, miras payı ve diğer yollardan elde edilenler bulunuyordu İslâm hukukuna göre mal ayrılığı prensibine bağlı olarak kadınlar bu gelirlerini istedikleri gibi çeşitli yatırımlarla değerlendirmişlerdir XVII asırda Kayseri’de mülk sahibi olan erkekler ile kadınların sayısının birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir Kadınlar ticarî haklarını da bizzat ya da vekilleri vasıtasiyla mahkemelere başvurarak aramışlardır

Toplumda kadının iktisadî faaliyetinin bir yönü de; tarımın başlıca geçim kaynağı olmasından dolayı, ekim, dikim, hasat, satış konularında kadınlar erkeklerle aynı, kimi zaman daha önde olmuşlardır Kırsal kesim kadını bu açıdan anaerkil yapıyı sürdürmektedir Şehirlerde yaşayan kadınlar ise bu kez el emeklerini değerlendirerek isimlerini duyurmuşlardır Manisa’da şehre getirilen pamuğu ip haline getiren ve tezgahlarda dokuyan kadınlar şehirde çıkrık sayısı artınca bundan mağdur duruma düşmüşler ve çıkrıkların sayısının sabit tutulması için mahkemeye başvurmuşlardır Şehirlerde yaşayan kadınlar ise dokumacılık, ip eğirme, örgücülük gibi işlerde çalmışmışlardır Bursa’da mum imaliyle uğraşan Fatıma Hatun loncaya kaydedilmek için mahkemeye başvurmuştur

Osmanlı Devletinin klâsik dönemine bugünden bakarak kadınların siyasî, ekonomik, askerî, kültürel haklarının olmadığını belirtmek mümkün değildir İncelenen Osmanlı kaynaklarına dayanarak Osmanlı kadınının işlevsiz bir yapıya sahip olmadığını söylemenin yanında mükemmel olduğunu da iddia etmemek gerekir 600 yıllık Osmanlı Devletinin arşiv kaynaklarının henüz yeterince incelenmemesi, Osmanlı Devleti açısından da daha pek çok keşfedilecek mevzuun olduğunu göstermektedir Buna bağlı olarak Osmanlı kadınının Türk- İslâm kültürünün temel taşlarının bugünlere taşınmasında önemli bir role sahip olduğunu göz ardı etmemek gerekir...
 
saray da zaten zek-i sefa ziyadesiyle mevcut üst zümrede de öyle halka bakalım tarım hasat yani tarlada kölelik mal gibi parayla alınım satılma dışında hangi alanlarda ne imkanlar verilmiş ?
 
saray da zaten zek-i sefa ziyadesiyle mevcut üst zümrede de öyle halka bakalım tarım hasat yani tarlada kölelik mal gibi parayla alınım satılma dışında hangi alanlarda ne imkanlar verilmiş ?

Kardes soru sormanin bile bir usulu vardir
sen soru degil sana ait fikirlerini
empoze etmek icin alan ariyorsun
bu sekilde soru sorulmaz :)

Arastirman dilegimle imkanim oldukcada sana buraya yazi eklerim...

Birde meshur Tarih hocalarimiz proflarimiz
bu konu üzerinde daha bilgili onlarin sitelerine
yada yazilarinida takip edebilirsin...

Mesela Prof.Dr .ilber Ortayli hocamiz

yada Doc.Dr.Ahmet Akgündüz

en meshurlarindandir ...

Kolay gelsin kardesim...
 
saray da zaten zek-i sefa ziyadesiyle mevcut üst zümrede de öyle halka bakalım tarım hasat yani tarlada kölelik mal gibi parayla alınım satılma dışında hangi alanlarda ne imkanlar verilmiş ?

Bu arkadaş kasıtlı olarak yapıyor bunu,

Başka bir konuda da İslam'ı Kur'an'ı kötülüyor,

Kur^'an'ın değiştirildiğini falan iddia ediyor,

O nedenle ciddiye almayın,

Ecdadımız o kadar dinine düşkün,edepli,ahlaklı,hoşgörülü olmasaydı elli çeşit millet barış içinde 600 sene nasıl yaşardı sorarım size,

Bakın Filistin'e,Irak'a,Çeçenistan'a,

Ecdadımızın kaybettiği ne kadar toprak varsa şu an hepsi zulüm görüyor medeni Avrupalılardan!!!,

Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin hangi Osmanlı kadınının tarlada zorla çalıştırıldığını,

Osmanlı köle çalıştırmayan tek devletti o zamanın dünyasında,

Boşuna İslam köle azad etmeyi teşvik etmemiş,

Niye kölelik kalksın herkes hür olsun diye,

Yazacak o kadar çok şey var ki,

Yazık mübarek ecdadımızı aklıbaşında yabancı yazarlar,bilim adamları bile beğenip överken,

Kendi milletimiz onlara zevk sefa peşinde koşan dinsiz kimseler gibi davranıp mezarda kemiklerini sızlatıyorlar,

Yazık gerçekten yazık,

Uyanın artık!

Araştırın öğrenin...


:enbuyukkk:
 
Kardes soru sormanin bile bir usulu vardir
sen soru degil sana ait fikirlerini
empoze etmek icin alan ariyorsun
bu sekilde soru sorulmaz :)

Arastirman dilegimle imkanim oldukcada sana buraya yazi eklerim...

Birde meshur Tarih hocalarimiz proflarimiz
bu konu üzerinde daha bilgili onlarin sitelerine
yada yazilarinida takip edebilirsin...

Mesela Prof.Dr .ilber Ortayli hocamiz

yada Doc.Dr.Ahmet Akgündüz

en meshurlarindandir ...

Kolay gelsin kardesim...

Eline sağlık arkadaşım,

Çok güzel doğru bilgiler...


turkbayragivereliniortak
 
Bu arkadaş kasıtlı olarak yapıyor bunu,

Başka bir konuda da İslam'ı Kur'an'ı kötülüyor,

Kur^'an'ın değiştirildiğini falan iddia ediyor,

O nedenle ciddiye almayın,

Ecdadımız o kadar dinine düşkün,edepli,ahlaklı,hoşgörülü olmasaydı elli çeşit millet barış içinde 600 sene nasıl yaşardı sorarım size,

Bakın Filistin'e,Irak'a,Çeçenistan'a,

Ecdadımızın kaybettiği ne kadar toprak varsa şu an hepsi zulüm görüyor medeni Avrupalılardan!!!,

Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin hangi Osmanlı kadınının tarlada zorla çalıştırıldığını,

Osmanlı köle çalıştırmayan tek devletti o zamanın dünyasında,

Boşuna İslam köle azad etmeyi teşvik etmemiş,

Niye kölelik kalksın herkes hür olsun diye,

Yazacak o kadar çok şey var ki,

Yazık mübarek ecdadımızı aklıbaşında yabancı yazarlar,bilim adamları bile beğenip överken,

Kendi milletimiz onlara zevk sefa peşinde koşan dinsiz kimseler gibi davranıp mezarda kemiklerini sızlatıyorlar,

Yazık gerçekten yazık,

Uyanın artık!

Araştırın öğrenin...


:enbuyukkk:
o konudaki paylaşımlarda benim İDDİALARIM degil ispatlarıyla,kanıtlarıyla araştırılıp kaynak gösterilerek yazılmış yazılardır benim kimseye bir kastım olamaz kimin neyi ya da kimi ciddiye alacagına siz mi karar veriyorsunuz ya da hiç tanımadıgınız kişilere hep böyle emir cümleleriyle mi konuşur snuz ''O nedenle ciddiye almayın'' gibi ??

diger konuyla bunu birleştirmeniz ve de kendinizce bir sonuç çıkartmanızı da ayrıca ilginç buldum buradaki konuyla dini neden birleştirdiniz ??
 
X