- 17 Temmuz 2008
- 3.378
- 1.597
- 123
- 42
Ben boyle dusunmuyorum. Cocukla babz evine donen kadin taviz vermiyir mu?eski koca hatalarindan ders almis kadin yuvasini toparlamis.
Sen bu kotu yorumlara bakma konu sahibi. Allah bozmasin diyorum. Daha guzel gunleriniz de olur insallah.
Bu konuya gebe kaldıgınızdan doılayıdır mide bulantınız o zaman midenize sahip çıkınadamın her dediğini yapın kendini kral sansın sonra ama biz mutluyuz numarası yapın yazık bir de sizi zorla türbana sokmuş belli ki iradesiz kendi kararlarını veremeyecek bir kadınsın.
gerçekten şu an midem bulandı bu yaşamınızdan kendi kararlarının arkasında duramayan kadınlardan rahatsızım. aferin size. elin adamına verin tavizleri. aferin.
Isteyerek kapanan kadinlar da bu celiskilere girebilir. Tipki isteyerek rofle yaptiranlarin acaba yaptirmasa miydim demeai gibi. Bes yil rofle kullandim. Uc yildir da kapaliyim. Ikisini de biliyorum!ama mutlu olup olmadığını bile bilmiyor. ne taktın kafana öyle diyecek kadar kendiyle savaş içinde.
isteyerek kapanan kadının o gönül rahatlığı ve mutluluğu yok.
kısaca bir paradoks içinde.
Bu konuya gebe kaldıgınızdan doılayıdır mide bulantınız o zaman midenize sahip çıkın
Sanırsın kadın aşiftelik yapıyor bu ne pervasızca bir saldırı böyle..
Gidin az ileride kusun
Hayatımın evlenmeden önceki kısmıyla, sonrakine bakıyorum da, ne büyük zıtlıklar var! Bu zıtlıkların içinde kendimi oluşturmaya çalışmak, "ben" olabilmek artık imkansız gibi geliyor...
Eski konularımdan beni hatırlayanlar olacaktır. Özetle zorlu bir evlilik macerası yaşandı. Daha zorlu bir boşanma ve 3 yıllık bekarlık sürecinin ardından, sünger çekme aşaması ve aynı kişiyle yeniden evlilik. Oğlum çok mutlu. Barışmamızın en güçlü motivasyon kaynağı da bu zaten. 7.5 yaşındaki oğlum yaklaşık 1 yıl önce yeniden evlenmemizden bu yana kilo aldı. Kemikleri görünen küçük prensim şimdi selülitli bir göbek ve Roberto Carlos benzeri bacaklar edindi nazarlardan uzak. Bakıp bakıp gülümsüyorum, etlerini mıncırıyorum filan. Annemin evindeyken de gayet sahiplenilmiş, gayet sevilen, ilgi alaka gösterilen bir çocuktu. Ama kalabalık evin dezavantajlarını da yaşamadık değil. Düzensiz uyku, düzensiz beslenme, benim çalışıyor oluşum etkiliyordu muhakkak. Eşimle yeniden birleşmemizin ardından iş hayatını da bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım daha doğrusu. Oğlum açısından iyi oldu. Ama benim için? Galiba bazı hayatlar, bazı insanlar için, kendini bir kenara koymayı gerektiriyor...
En bombası geliyor şimdi. Tesettüre girdim. Her yerimi kapattım. Tabii yüzüm ve beynim hariç. Eşime yenildim. Mevla'm affetsin ama sırf o çenesi kapansın, evde huzur olsun, o psikolojik baskılar artık yaşanmasın diye pes ettim. Diyorlar ki; "olsun o vesile oldu, yine de büyük bir sevap kazandın". Tuhaf bir zihniyet. Kimi kandırıyorum ki? Allah için yapmadığım şeyi "koca" için yaptım. Aferin bana. Hey gidi asi kadın! Nasıl da büyük konuştun zamanında... Şimdi sokakta tesettürlü tesettürlü gezerken, "ne koydum la kafama!" diye içindeki şeffaf kadınla kavga eder durursun. Hiç söylenme, kendin kaşındın. Ne göründüğüm gibi olabildim, ne olduğum gibi görünebildim Mevlana Hz... Beni sen bile kınarsın...
Evde nasıl mıyız? Gayet iyi valla. Sorun yok. Eşimle artık hiç bir sorun uzamıyor. Adam sinirlense bile bişeylere, iki dk. sonra karıcım karıcım diye yanaşıyor haksız da olsam. Bu da beni tanımayanları kandırışlarımın bonusu mu acaba? Sanki yaptığım şeyin hakkını verebiliyormuşum gibi. Sanki eski tarzımı özlemiyormuşum, bugün boşansam açılmayacakmışım gibi. Sanki eşim geçmişte yaşattıklarıyla benim bu fedakarlıklarımı çok da hakediyormuş gibi.
En tuhafı da şu ki, tüm bu serzenişlere rağmen, garip bir biçimde mutsuz değilim. Mutlu da değilim evet ama mutsuz da değilim gerçekten. Ben galiba saçmasapan bir insana dönüştüm. Bişeyleri ayırt edemeyecek kadar saçmasapan...
istemez şekerim üstüme kusturacak olsam başka yeri değil kendimi sana işaret ederdim.aşiftelik bile yapsa kendi isteğiyle hür iradesiyle yapıyorsa daha iyidir elin herifi için değerlerini çiğneyen kadın ne anne olur ne eş bence. gel üstüne kusayım.
Simdi anlasildi o saldirgan yorumlarin altinda yatan ``asıl`` dusunce. Arap adeti nedir ya? İslamiyeti bu sekilde adlandiramazsin!kapanmak Allah için de yapılmaz aslında dinen yeri olmayan bir ayetin farklı yorumlanması olan şey ama işte arap adetlerini o kadar içselleştirmişler ki bir de siyasette prim yapmak isteyenler zorluyorlar eşlerini ki birilerine bak biz ne kadar dindarız demek için namaz kıl diyen yok oruç tut diyen yok niye onlar görünmüyor çünkü.
isteyerek kapanan hiçbir kadın o çelişkiye girmez bence..çünkü olması gereken kadının kendini nefsini ve beynini hazırlayıp sadece ve sadece Allah için kapanmasıdır..Hatta Allah için de değil (Allah C.C nin bizim kapanmamaıza ihtiyacı yok biz ondan medet ummak için mükafatını almak için kapanırız)bu durumda benliği komple hazırlayıp kapanan birisi neden kapandığını sorgulamaz hiçbir zaman..sorgulayanda muhakkak bir eksiklik vardır.Isteyerek kapanan kadinlar da bu celiskilere girebilir. Tipki isteyerek rofle yaptiranlarin acaba yaptirmasa miydim demeai gibi. Bes yil rofle kullandim. Uc yildir da kapaliyim. Ikisini de biliyorum!
Her insanin donum noktalari vardir. Hele bu donum noktalarinda agzi olankonusur herkes bir yorum yapar. Konu sahibi sevmmese evlenmezdi. Mutsuz olsa huzuru da olmazdi. Insanin huzuru yoksa ne mutlu olur ne de nesesi olur.
ama sadece o isteyerek kapananlar bu duyguları hissetmezler. sen kaşındın demezler. tabiiki adapte süreci olur. ama ne taktın kafana öyle demezler asla.Isteyerek kapanan kadinlar da bu celiskilere girebilir. Tipki isteyerek rofle yaptiranlarin acaba yaptirmasa miydim demeai gibi. Bes yil rofle kullandim. Uc yildir da kapaliyim. Ikisini de biliyorum!
Her insanin donum noktalari vardir. Hele bu donum noktalarinda agzi olankonusur herkes bir yorum yapar. Konu sahibi sevmmese evlenmezdi. Mutsuz olsa huzuru da olmazdi. Insanin huzuru yoksa ne mutlu olur ne de nesesi olur.
kendini çok güzel ifade etmişsin.Hayatımın evlenmeden önceki kısmıyla, sonrakine bakıyorum da, ne büyük zıtlıklar var! Bu zıtlıkların içinde kendimi oluşturmaya çalışmak, "ben" olabilmek artık imkansız gibi geliyor...
Eski konularımdan beni hatırlayanlar olacaktır. Özetle zorlu bir evlilik macerası yaşandı. Daha zorlu bir boşanma ve 3 yıllık bekarlık sürecinin ardından, sünger çekme aşaması ve aynı kişiyle yeniden evlilik. Oğlum çok mutlu. Barışmamızın en güçlü motivasyon kaynağı da bu zaten. 7.5 yaşındaki oğlum yaklaşık 1 yıl önce yeniden evlenmemizden bu yana kilo aldı. Kemikleri görünen küçük prensim şimdi selülitli bir göbek ve Roberto Carlos benzeri bacaklar edindi nazarlardan uzak. Bakıp bakıp gülümsüyorum, etlerini mıncırıyorum filan. Annemin evindeyken de gayet sahiplenilmiş, gayet sevilen, ilgi alaka gösterilen bir çocuktu. Ama kalabalık evin dezavantajlarını da yaşamadık değil. Düzensiz uyku, düzensiz beslenme, benim çalışıyor oluşum etkiliyordu muhakkak. Eşimle yeniden birleşmemizin ardından iş hayatını da bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım daha doğrusu. Oğlum açısından iyi oldu. Ama benim için? Galiba bazı hayatlar, bazı insanlar için, kendini bir kenara koymayı gerektiriyor...
En bombası geliyor şimdi. Tesettüre girdim. Her yerimi kapattım. Tabii yüzüm ve beynim hariç. Eşime yenildim. Mevla'm affetsin ama sırf o çenesi kapansın, evde huzur olsun, o psikolojik baskılar artık yaşanmasın diye pes ettim. Diyorlar ki; "olsun o vesile oldu, yine de büyük bir sevap kazandın". Tuhaf bir zihniyet. Kimi kandırıyorum ki? Allah için yapmadığım şeyi "koca" için yaptım. Aferin bana. Hey gidi asi kadın! Nasıl da büyük konuştun zamanında... Şimdi sokakta tesettürlü tesettürlü gezerken, "ne koydum la kafama!" diye içindeki şeffaf kadınla kavga eder durursun. Hiç söylenme, kendin kaşındın. Ne göründüğüm gibi olabildim, ne olduğum gibi görünebildim Mevlana Hz... Beni sen bile kınarsın...
Evde nasıl mıyız? Gayet iyi valla. Sorun yok. Eşimle artık hiç bir sorun uzamıyor. Adam sinirlense bile bişeylere, iki dk. sonra karıcım karıcım diye yanaşıyor haksız da olsam. Bu da beni tanımayanları kandırışlarımın bonusu mu acaba? Sanki yaptığım şeyin hakkını verebiliyormuşum gibi. Sanki eski tarzımı özlemiyormuşum, bugün boşansam açılmayacakmışım gibi. Sanki eşim geçmişte yaşattıklarıyla benim bu fedakarlıklarımı çok da hakediyormuş gibi.
En tuhafı da şu ki, tüm bu serzenişlere rağmen, garip bir biçimde mutsuz değilim. Mutlu da değilim evet ama mutsuz da değilim gerçekten. Ben galiba saçmasapan bir insana dönüştüm. Bişeyleri ayırt edemeyecek kadar saçmasapan...
Simdi anlasildi o saldirgan yorumlarin altinda yatan ``asıl`` dusunce. Arap adeti nedir ya? İslamiyeti bu sekilde adlandiramazsin!
Siz inanmiyor olabilirsiniz ama inananlari asagilayamazsinizda! ``dinen yeri olmayan adet`` demenizden cehaletiniz ortada cok da bir sey demeye gerek kalmiyor aslinda bu cumleden sonra. Kur`an-ı Kerim`de ; ``
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlıgayıcı ve çok esirgeyicidir”(Ahzâb Suresi, 33/59).
“Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır.
Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Ziynet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin” umduğunuza nail olasınız” (en-Nûr, 24/31).
“Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar ziynet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır” (en-Nûr, 24/60).``
Diyor. Peki nasil dinde yeri olmuyor? Rahibelere hic ses yok,islamiyet olunca herkes vahsilesiyor. Bilginiz yok, fikriniz cok.
ŞoklardayımHayatımın evlenmeden önceki kısmıyla, sonrakine bakıyorum da, ne büyük zıtlıklar var! Bu zıtlıkların içinde kendimi oluşturmaya çalışmak, "ben" olabilmek artık imkansız gibi geliyor...
Eski konularımdan beni hatırlayanlar olacaktır. Özetle zorlu bir evlilik macerası yaşandı. Daha zorlu bir boşanma ve 3 yıllık bekarlık sürecinin ardından, sünger çekme aşaması ve aynı kişiyle yeniden evlilik. Oğlum çok mutlu. Barışmamızın en güçlü motivasyon kaynağı da bu zaten. 7.5 yaşındaki oğlum yaklaşık 1 yıl önce yeniden evlenmemizden bu yana kilo aldı. Kemikleri görünen küçük prensim şimdi selülitli bir göbek ve Roberto Carlos benzeri bacaklar edindi nazarlardan uzak. Bakıp bakıp gülümsüyorum, etlerini mıncırıyorum filan. Annemin evindeyken de gayet sahiplenilmiş, gayet sevilen, ilgi alaka gösterilen bir çocuktu. Ama kalabalık evin dezavantajlarını da yaşamadık değil. Düzensiz uyku, düzensiz beslenme, benim çalışıyor oluşum etkiliyordu muhakkak. Eşimle yeniden birleşmemizin ardından iş hayatını da bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım daha doğrusu. Oğlum açısından iyi oldu. Ama benim için? Galiba bazı hayatlar, bazı insanlar için, kendini bir kenara koymayı gerektiriyor...
En bombası geliyor şimdi. Tesettüre girdim. Her yerimi kapattım. Tabii yüzüm ve beynim hariç. Eşime yenildim. Mevla'm affetsin ama sırf o çenesi kapansın, evde huzur olsun, o psikolojik baskılar artık yaşanmasın diye pes ettim. Diyorlar ki; "olsun o vesile oldu, yine de büyük bir sevap kazandın". Tuhaf bir zihniyet. Kimi kandırıyorum ki? Allah için yapmadığım şeyi "koca" için yaptım. Aferin bana. Hey gidi asi kadın! Nasıl da büyük konuştun zamanında... Şimdi sokakta tesettürlü tesettürlü gezerken, "ne koydum la kafama!" diye içindeki şeffaf kadınla kavga eder durursun. Hiç söylenme, kendin kaşındın. Ne göründüğüm gibi olabildim, ne olduğum gibi görünebildim Mevlana Hz... Beni sen bile kınarsın...
Evde nasıl mıyız? Gayet iyi valla. Sorun yok. Eşimle artık hiç bir sorun uzamıyor. Adam sinirlense bile bişeylere, iki dk. sonra karıcım karıcım diye yanaşıyor haksız da olsam. Bu da beni tanımayanları kandırışlarımın bonusu mu acaba? Sanki yaptığım şeyin hakkını verebiliyormuşum gibi. Sanki eski tarzımı özlemiyormuşum, bugün boşansam açılmayacakmışım gibi. Sanki eşim geçmişte yaşattıklarıyla benim bu fedakarlıklarımı çok da hakediyormuş gibi.
En tuhafı da şu ki, tüm bu serzenişlere rağmen, garip bir biçimde mutsuz değilim. Mutlu da değilim evet ama mutsuz da değilim gerçekten. Ben galiba saçmasapan bir insana dönüştüm. Bişeyleri ayırt edemeyecek kadar saçmasapan...
YA NEDENDİR BİLMİYORUM AMA BEN YAZDIKLARINIZDAN ÇOK ETKİLENDİMHayatımın evlenmeden önceki kısmıyla, sonrakine bakıyorum da, ne büyük zıtlıklar var! Bu zıtlıkların içinde kendimi oluşturmaya çalışmak, "ben" olabilmek artık imkansız gibi geliyor...
Eski konularımdan beni hatırlayanlar olacaktır. Özetle zorlu bir evlilik macerası yaşandı. Daha zorlu bir boşanma ve 3 yıllık bekarlık sürecinin ardından, sünger çekme aşaması ve aynı kişiyle yeniden evlilik. Oğlum çok mutlu. Barışmamızın en güçlü motivasyon kaynağı da bu zaten. 7.5 yaşındaki oğlum yaklaşık 1 yıl önce yeniden evlenmemizden bu yana kilo aldı. Kemikleri görünen küçük prensim şimdi selülitli bir göbek ve Roberto Carlos benzeri bacaklar edindi nazarlardan uzak. Bakıp bakıp gülümsüyorum, etlerini mıncırıyorum filan. Annemin evindeyken de gayet sahiplenilmiş, gayet sevilen, ilgi alaka gösterilen bir çocuktu. Ama kalabalık evin dezavantajlarını da yaşamadık değil. Düzensiz uyku, düzensiz beslenme, benim çalışıyor oluşum etkiliyordu muhakkak. Eşimle yeniden birleşmemizin ardından iş hayatını da bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım daha doğrusu. Oğlum açısından iyi oldu. Ama benim için? Galiba bazı hayatlar, bazı insanlar için, kendini bir kenara koymayı gerektiriyor...
En bombası geliyor şimdi. Tesettüre girdim. Her yerimi kapattım. Tabii yüzüm ve beynim hariç. Eşime yenildim. Mevla'm affetsin ama sırf o çenesi kapansın, evde huzur olsun, o psikolojik baskılar artık yaşanmasın diye pes ettim. Diyorlar ki; "olsun o vesile oldu, yine de büyük bir sevap kazandın". Tuhaf bir zihniyet. Kimi kandırıyorum ki? Allah için yapmadığım şeyi "koca" için yaptım. Aferin bana. Hey gidi asi kadın! Nasıl da büyük konuştun zamanında... Şimdi sokakta tesettürlü tesettürlü gezerken, "ne koydum la kafama!" diye içindeki şeffaf kadınla kavga eder durursun. Hiç söylenme, kendin kaşındın. Ne göründüğüm gibi olabildim, ne olduğum gibi görünebildim Mevlana Hz... Beni sen bile kınarsın...
Evde nasıl mıyız? Gayet iyi valla. Sorun yok. Eşimle artık hiç bir sorun uzamıyor. Adam sinirlense bile bişeylere, iki dk. sonra karıcım karıcım diye yanaşıyor haksız da olsam. Bu da beni tanımayanları kandırışlarımın bonusu mu acaba? Sanki yaptığım şeyin hakkını verebiliyormuşum gibi. Sanki eski tarzımı özlemiyormuşum, bugün boşansam açılmayacakmışım gibi. Sanki eşim geçmişte yaşattıklarıyla benim bu fedakarlıklarımı çok da hakediyormuş gibi.
En tuhafı da şu ki, tüm bu serzenişlere rağmen, garip bir biçimde mutsuz değilim. Mutlu da değilim evet ama mutsuz da değilim gerçekten. Ben galiba saçmasapan bir insana dönüştüm. Bişeyleri ayırt edemeyecek kadar saçmasapan...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?