Sabırla Bebeğini Bekleyenler

kızlarrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
neden konuşmuyorsunuz canlarımmmmmmmmmmmmmmmmmmm
 
kızlarrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
neden konuşmuyorsunuz canlarımmmmmmmmmmmmmmmmmmm

benşm canım sıkıldı oyuna verdim kendimi birazdan çıkacam oyun bitsin tadı kaçtı bugün buranın biz ne için geliyoruz buraya ne duyuyoruz ya bundan sonra konuşacagımız her cümleyi tartarak konuşalım bari sonra suçlu oluyoruz
 
ben bunu daha öncede izlemiştimm.çokkk tatlıı ya allah bizede böle tatlısından nasip etsinnn


cnm ağzımızdan çıkan nerelere çekiliooo.konuşacamızımı bıraktılarrr.


canlar yaaa burası ne kadar neşeli bir topik hadi güzel şeyler konuşalımmmmmmmmmmmm
 
Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun icin bir duvari yikar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasinda cukur bir bosluk bulunur. duvari yikarken, orada disardan gelen bir civinin ayagina battigi icin * bir kertenkele gorur. Adam bunu gordugunde kendini kotu hisseder ve ayni zamanda meraklanirda kertenkelenin ayagina cakilmis civiyi gorunce. Muhtemelen bu civi 10 yil once, ev yapilirken cakilmisti. Nasil olmustu da kertenkele bu pozisyonda hic kipirdamadan 10 yil boyunca yasamayi basarmisti ? Karanlik bir duvar boslugunda hic kipirdamadan 10 yil boyunca yasamak cok zor olmaliydi. Sonra bu kertenkelenin 10 yildir hic kipirdamadan nasil 10 yil yasadigini dusundu- ayak civilenmisti!! Boylece calismayi birakir ve kertenkeleyi izlemeye baslar, ne yiyor acaba? Sonra nereden ciktigini fark edemedigi baska bir kertenkele gelir agzinda tasidigi yemekle... Inanilmaz!!! Adami sersemletir gordugu manzara. Bu nasil bir sevgi? Ayagi civilenmis kertenkele, 10 yildir diger kertenkele tarafindan beslenmekteydi... Onlar, "anne ve yavru" mu, "es" mi, "kardes" mi, yoksa yalnizca iki "dost" mudur bilinmez ama hickimseyi zor aninda yalniz birakmayin ve asla terk etmeyin
 
DOSTLUK

Dostluk her gün 2-3 kere telefonla konusmak degildir..
Kaynak: ForumPaylas.net [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Dostluk bu yapilmasi geregine inanilan telefon görüsmeleri
sirasinda
diger insanlarin dedikodusunu yaparak karsilikli birseyler
paylasildigini
zannetmek degildir... Dostluk; dost bildigin kisinin en ince
detaylarini
bilme ihtiyaci ve geregi degildir...
Dostluk; dost bildigin kisinin senin en küçük detaylarini
bilmesi
gerektigi degildir...
Dostluk her hafta 3-5 kere görüsmek degildir...
1 ay, 1 sene, 5 sene seni aramayan, senin de aramadigin bir
insani
birden bire arayip, dertlesmek, hatir sormak istersen ve o
insan da
seni
geri çevirmez ve sanki daha dün konusmusun gibi kaldiginiz
yerden
konusmaya devam ederse, ve daha da önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5
sene
ayriliga ragmen bu insanin basi gerçekten sikistiginda
yardimina
kosacak
ilk insanlardan biriysen ve ayni sekilde onun da öyle oldugunu
biliyorsan
EMIN OL KI.....
O kisi senin dostundur...
Sen de O'nun..." Her tur iliski avuc icinde duran kum
taneleri
gibidir.
Avucumuzu sıkılmadan, gevsekce tutarsak, kum taneleri kaymaz,
durur.
Avucumuzu kapatip, sikmaya basladigimiz an kum taneleri
parmaklarimizin arasindan akmaya baslar.
Bir kismini tutmayi basarsaniz da, cogu akip gider. Iliskiler
de
boyledir.
Esneklik varsa, diger insana saygi duyuluyor ve ozgurluk
taniniyorsa
iliskiler bozulmaz.
Ama diger insani cok bunaltirsaniz iliski de yavas yavas
bozulur
ve
biter.
Hayatta pek cok insanla karsilasirsin Ama sadece gercek
dostlar
senin
kalbinde bir iz birakir.
 


*Biri sana sarıldığında önce onun kollarını
gevşetmesini bekle.


*Kendini değiştirebilme gücünü hafife alma, başkalarını


değiştirebilme gücüne de cok fazla güvenme.


*Zarif ol, kimseyi bile bile kendinden soğutma.


*İşi ne kadar önemsiz olursa olsun, ekmek parası için
çalışan herkese saygı duy.


*İnsanlara üçüncü bir şans verme, bırak ikide
kalsınlar.


*Herkesin önünde öv ama eleştirilerini bir kenara
çekerek söyle.


*Asıl savaşı kazanmak için küçük bir çarpışmayı
yitirmeyi göze al.


*Köprülerini atma, aynı nehri kaç kez daha geçmek
zorunda kalacağına şaşıracaksın.


*Yeterli zamanım yok deme, büyük insanlarında günleri
24 saattir.


*Bilmiyorum demekten çekinme.


*Sevgiline önce çiçeği yolla, nedenini sonra bul.


*Başucunda kağıt kalem bulundur...Milyarlık fikirler
bazen sabaha karşı saat 3'te gelir.


*Çok çalışarak elde ettiğin bir şeyin zevkini çıkarmaya
da zaman ayır.


*Yılda en az bir kez güneşin doğusunu seyret.


*İlk önce sen "Merhaba" de.




*Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir
konuda öğrenci de ol.


*Hiç kimseden asla umut kesme, mucizeler her gün
oluyor.


*Hayat arkadaşını çok dikkatli seç, mutluluğun ya da
bedbahtlığın %91'i bu karara bağlıdır.


*Iş ve aile ilişkilerinde en önemli şeyin Güven
olduğunu aklından çıkarma.


*Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip
olduklari tek şey o'dur.


*Yeterli paranın olmamasını asla dert etme, sınırlı
olanaklar bazen bir lütuftur çünkü yaratıcılığı başka
hiç bir şey bu kadar teşvik edemez.


*Atak ve Cesur ol, bir gün geriye dönüp baktığında
yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık
duyacaksın.


*Insanlara verdiğin nasihatin tersi davranışlarda
bulunma.


*Hatalarını kabul et.


*Zekanı eğlendirmek için kullan, başkaları ile
eğlenmeye değil.


*Sağlıklı olmanın değerini bil.


*Sarhoşken kimseye görünme.


*Çocuklarla oyun oynadığında bırak kazansınlar.


*Eski hatalarına hayıflanmakla zaman kaybetme, onlardan
ders al ve arkana bakma.


*Gelenek ve göreneklerine saygılı ol...sevdiklerini esirge.


*Herşeyi bulduğundan daha iyi bırak.


*Gerektiğinde fazla verici olma, zaman zaman hayır
demesini öğren.


*Yanlız başlamasını bil.


*Değer yargılarınla çelişmeyecek bir meslek seç.


*Alcak gönüllü ol, sen gelirken onlar gidiyordu.


*Mükemmeli ara, kusursuzu değil.


*Açık, esnek ve mantıklı ol.


*Tanıştığın herkes senin bilmediğin birşeyler
biliyordur, onlardan öğren.


*Hayatın her zaman adil olmasını bekleme.


*Şükret.

 
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,hayatıma anlam veren mucizem ol...

Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...

Zamanla su, buhar olmaya,ateş, kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...

Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış;aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

İşte o zamandan beridir ki:Ateş sudan,
su ateşten kaçar olmuş..Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...

 
yetercim paylasım için tesekkur...
 

 
Adam genç kadına seslendi:
- Bana gözyaşı borcun var!

Genç kadın sordu:
- Nasıl öderim?

Adam gözlerini kırptı;
- Haydi gülümse!

Gülümsedi genç kadın. Adam, cebinden mendilini çıkarıp, borcunu sildi.
Ve mendilini özenle katlayıp, yine kalbinin üzerindeki iç cebine koydu.

Bir demet mor sümbül vardı kadının elinde.
İkisi de bahar kokuyordu...
Biri ilkbahar, diğeri güz.

Adam, seslendi yine;
- Bana mutluluk borcun var!

Genç kadın, biraz mahcup, biraz şaşkın sordu:
-Nasıl ödeyebilirim?

Heyecanlandı adam
- Haydi yat dizlerime!

Genç kadın bir kedi uysallığında, yattı dizlerine usulca.
Adam, şefkatle saçlarını taramaya başladı kadının.
Saçları, güneşe ve yağmurlara hasret hiç yaşanmamış baharlara benziyordu.
Çaresizliğini ördü sırasıra.
Sonra saçının her teline, mutluluğun çığlıklarını bağladı adam.
Yetmedi, gizli düğüm attı... Ağladı.
Hava kararmak üzereydi. Dışarıda yağmur yağıyordu delice.
Adam, sürekli borç defterlerini kurcalıyordu.

Genç kadının gözlerinin içine baktı;
- Bana yürek borcun var!

Borcunun farkındaydı sanki genç kadın, şaşırmadı.
- Bu borcumu nasıl ödeyebilirim?

Adam kollarını uzattı
- Haydi tut ellerimi!

Sümbül kokusu sinmiş ellerini uzattı genç kadın.
Elleri öyle sıcaktı ki, eriyiverdi bütün borcu avuçlarının içinde.
Genç kadın gitmek üzereydi.

Adam son kez seslendi;
- Bana can borcun var!

Kadın irkildi;
- Can mı?

Sigarasından derin bir nefes çekti adam;
- Evet... Can borcun var. Sensizlik öldürüyor beni!

Hoşuna gitti sözler kadının
- Peki bu borcumu nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsun?

Adam, biraz daha yaklaştı;
- Yum gözlerini!

Hiç tereddüt etmeden yumdu gözlerini.
Adam da yumdu gözlerini, masumca bir öpücük kondurdu
kadının titreyen dudaklarına.

- Bu ne şimdi yaptığın? diyerek çattı kaslarını kadın...

Adam, pişmanlıkla, memnunluk arasında gidip geldi. Kekeledi;
- Hayat öpücüğüydü!

Kısa bir sessizliğin ardından bu kez kadın öptü adamı şehvetle...

Adam, şaşırdı;
- Ya senin bu yaptığın neydi?

Genç kadın kapıya yöneldi;
- Veda öpücüğü!

Kalan borçlarına karşılık, yürek dolusu çaresizlik
ve bir de mor sümbüllerini masanın üzerine rehin bırakıp gitti genç kadın.


Adam koştu peşinden sümbülleri geri verdi kadına.
- Ne olur iyi bak umut çiçeklerime, solmasınlar...

Genç kadın sümbülleri aldı:
- Merak etme, gün aşırı sularım çiçeklerini!

Adam sevindi:
- Güneşe, suya gerek yok. Gülümse yeter!

Kadın gözden kaybolurken haykırdı adam,
- Umutlarımı kefil yaptım. Unutma, bana aşk borçlusun!

Haykırışı yağmura karıştı.
 
arkadaslar, bende size çicek dalı uzatmak için tekrar gelmistim... ama baktım ki ne kendimi bilmezligim kalmıs nede biseyler.... Allah'a sükür ki en azından kendimi bilmeye gayret gösteriyorum...

kızlar ben kavga etmeyi pek bilmem..ne de baska negatiflikleri pek sevmem.... heleki böyle biseyde adımın geçmesi beni çok rahatsız eder...herkesin hassas noktaları vardır...
benim bir kelimeme takılıp sizler binbeter laflar etmişsiniz.. gelin kızlar vazgeçelim bu negatiflikten...

bak ben istemeden kırdıysam kusuruma bakmayın.....

burdaki diger arkadasları da rahatsız ettiysem kusuruma bakmasınlar.... bu topik benim evim gibidir, bilen biler, toz konsun istemem hiç, heleki benim yüzümden....
 

arkadaşım asıl şuanda kıvıran sensin.konuyu nerden nereye çektin.daha bide üstüne uzun bi süre sizle konuşmam heralde dedinnn.onları yazıp sonra böyle dönüş yapman bana hiç inandırıcı gelmiyor.burda düşünce özgürlüğü var.kimse kimsenin düşüncesine karışamaz.laf atamaz.negatifliği yaratan sendin.k.bakma ben senin samimiyetine güvenemem artık.onun için dal falan uztmana gerek yok.istersen geçmişe dön yazdıklarına bak.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…