Biz Türkler, Ya Önde Gideriz Ya Aykırı Gideriz
Osman Sınav, Deli Yürek, Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi, Sakarya Fırat gibi sıradışı projelerin mimarıydı. Kenan İmirzalıoğlunu keşfeden yönetmen olarak bilinen ve halen TRT 1de yayınlanan
SAKARYA FIRAT isimli dizinin yönetmen ve yapımcılığını sürdüren usta yönetmenle, özel yaşamından, Sinema, Televizyon, Sektör ve yeni nesile kadar her şeyi konuştuk. İşte
Usta Yapımcı-Yönetmen Osman Sınav Röpartajı
Osman Sınav 1956 yılında Burdurda doğdu. 1975 yılında, önce İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde 2 yıl, daha sonra aynı okulun Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu Tekstil Dizaynı bölümünde 2 yıl ve son olarak İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Sinema Televizyon Enstitüsünde de 3 yıl eğitim gördü.
Profesyonel iş hayatına Man Ajansta metin yazarı olarak çalışmaya başlayan Sınav, reklamcılık kariyerine daha sonra 1980 ve 1984 yılları arasında Grafika Lintas isimli ajansta devam etti. Metin yazarlığının yanı sıra creative grup başkanlığı görevini de yürüten Sınav, 1984 yılında Sinegraf Film Yapım Şti.ni kurdu. Yazdığı ve yönettiği yüzlerce reklam filmi ve kampanyayla uzun soluklu reklamcılık tecrübesine 1987de son noktayı koyan Sınav, artık sadece Sinema ve Dizi projelerine yöneldi.
İlk filmi,
BİR MUHARRİRİN ÖLÜMÜ ile uzun yıllar sürecek bir kariyere merhaba diyen Osman Sınav, bir çok Tv dizisi ve Sinema filminin senarist- yönetmen ve yapımcılığını kendisi üstlendi.
Osman Sınav, Deli Yürek, Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi, Sakarya Fırat gibi sıradışı projelerin mimarıydı. Kenan İmirzalıoğlunu keşfeden yönetmen olarak bilinen ve halen TRT 1de yayınlanan SAKARYA FIRAT isimli dizinin yönetmen ve yapımcılığını sürdüren usta yönetmenle, özel yaşamından, Sinema, Televizyon, Sektör ve yeni nesile kadar her şeyi konuştuk.
Çocukluğunuzun Sineması nasıldı, sizin için ne ifade ediyordu ?
-Kovboy filmleriydi, sonra da Türk Sinemasındaki Aşk melodramları vardı o dönem. Yılmaz Güneyin siyah giysili, fötür şapkalı, mahmuzlu çizmeleri, batıdan gelen Kovboy. Simsiyah giyinmiş ama, Kovboy. İlk sinemaya, 9-10 yaşındayken, kasabada yazlık bir sinema vardı, Amcaoğlu götürmüştü, Yılmaz Güneyin ASLAN ARKADAŞIM isimli filmdi.
BİZ KOŞU BİTTİKTEN SONRA DA, KOŞAN ATLARIZ
Gençlik yıllarınızdan bize bahsedermisiniz, nasıl bir Gençlik yaşadınız ?
-Ben yatılı okul gençliği yaşadım, Ortaokul ve Liseyi Sökede Söke Lisesinde Parasız Yatılı okulda okudum. Yatılı okul hiç bişeye benzemez, başka bir hayattır. 200 çocuk, sabah kalktığınızda, sıraya girersiniz ve sıranız geldiğinde 7-8 tane perdeli kapısız duşta, soğuk suda duş alırsınız. Öğlen okuldan geldiniz, yemek yiyeceksiniz, önce etüt odasına çantalanızı bırakırsınız, etüt odasının karşısındaki yemekhaneye gidebilmek için, dışarı çıkarsınız, yağmurun altında sıraya girersiniz, hocanın nutuğunu dinlersiniz ve sonra sıranız gelince tekrar içeri girersiniz. Çok zor bir gençlik yaşadım ama iyiki yaşamışım diyorum. Bizim gençliğimiz 70li yıllarda anarşizm gençliğiydi, hassas bir dönemdi, zor bir gençlik yaşadım. Ama ben kendimi şanslı hissediyorum, iyiki bunları yaşamışım, onları yaşadığınız da, her şartta ayakta kalmayı öğreniyorsunuz, bu sayede bugün bir çok konuda daha duyarlı ve daha güçlü hissediyorum kendimi. Şair Sezai Karakoç bir mısrasında Biz koşu bittikten sonra da, koşan atlarız diyor. Biz o yıllarda bunu öğrendik, koşu bittikten sonra da koşabilmeyi öğrendik.
Neden Sinema, kritik bir dönemde, kritik bir meslek değilmiydi ?
-Ben Sinema yapmaya karar verdiğim yıllarda 78-79 yıllarında, siyasi ve anarşi tavan yapmıştı, Türk Sineması tamamen sıfırlanmıştı, hemen hemen hiçbir film çekilmiyordu, 3-5 tane soft porno film çekiliyordu. Sinema salonları kapanıp Süpermarket oluyordu.
Ben tamda öyle bir dönemde Sinemacı olmaya karar verdim ve Akademinin Tekstil Dizayn bölümünü bırakıp, Türkiyede ilk açılmış Sinema okulu olan Sinema Televizyon Enstitüsü, şimdi ki Mimar Sinan Sinema Televizyon Merkezine girdim. O zamanlar film çekebilmek imkansızdı, ortada bir endüstri yok, ekonomi yok. Bende Sinemaya en yakın meslek nedir diye düşündüm, benim yaratıcılığımı besleyecek, beni Sinema ile tanıştıracak bir meslek olmalıydı, ve Reklamcılığı buldum. O dönemin, en modern ve batı standartlarında yapılabilen ender işlerder birisidir Reklamcılık. Man Ajans, okul dönemimde bu meslek için başladığım yerdi ve daha sonrada Sinegrafıda ilk yıllarda Reklam filmlerini çekmek için kurdum, birkaç senede böyle devam etti ama, ben tüm bu adımları, bir gün Sinema çekmek için yapıyordum, başından beri belirlediğim stratejimi adım adım uyguluyordum.