• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sanırım İnancımı Kaybettim ;

İnancı olmayan insanlar vicdansız mı sizin gözünüzde? :53:
İnanç = vicdan mı? Yapmayın lütfen! Vicdan insanoğlu var olduğundan beri var, bunu din ile ilişkilendirmek ne kadar mantıklı? Dindar = vicdanlı, dinsiz = vicdansız mıdır?
Bu nasıl bir genelleme nasıl bir önyargı...
Vicdan, ne İslam ile ne de başka bir din ile doğru orantılı. Vicdan insanoğlu varolduğundan beri insanın içinde bulunan bir duygu, eğer öyle olmasaydı insanoğlu şu ankinden daha berbat bir durumda olurdu, belki de insanlık hiç olmazdı...
Oof of... :50: İnsanları dinleriyle ırklarıyla değil de kişilikleriyle, yaptıkları eylemlerle değerlendirmeyi öğrenebilsek keşke... :50:

Hiçbir inancı olmayan , vicdansız insanlar daha mutlu ... demişim değil mi ?
Siz de konuyu en alakasız yerinden anlamış başlamışsınız yargılarınıza ...
Ben hiçbir inancı olmayan ile vicdansız insanlar arasına bir "virgül" koymuşum bilmem gördünüz mü ?
Bu ne demek oluyor ? İnancı olmayan insanları vicdansız olarak tanımlamıyorum demek oluyor.
İnançsız ve vicdansız benim için ayrı zaten.
İnancı olmayan insan vicdansızdır ! gibi bir yargıda bulunmuş muyum ben ?
Bulunsaydım direk böyle söylerdim. Ya da virgül koymayıp, inancı olmayan vicdansız insanlar daha mutlu derdim.
Soruyorum, sizin yorumunuz nasıl bir damgalama hemen böyle ?
İlk cümlenizdeki soruyu sorup, cevabımı beklememişsiniz bile.
 
Son düzenleme:
msj tekrarı.........
 
Son düzenleme:
Farzedinki inancınızı kaybettiniz mutlu olacakmısınız şimdi hayır. tutunduğumuz bişeyler var. hani en kötü durumda bile ilahi bir el uzanıp çekip çıkarır bu çukurdan. İnanç kaybedilip kazanılacak bir şey değildir. ancak ALLAH istediğini hidayete erdirir, dilediğini de yoldan saptırır. şüphesiz o her şeyi hakkıyla yapandır.

Öyleyse Tövbe edin, şeytanın vesvesinden kurtarın kendinizi.Peki bir mücadele sonucu çocuğunuz olmuş ya hiç olmasaydı.Ya kolu bacağı kopuk olsaydı ya büyüyüce hayırsız inançsız bir evlat olursa o zaman kimi suçlamayı düşünüyorsunuz.Bazısı güzel bazısı çirkin bazısı zengin bazısı fakir bazısı hasta bazısı sağlam yaratılmıştır insanlar ama kulların yaratanı sorgulama hakkı yoktur

İnsan her şeyden önce “yaratılmış” olduğunun bilincinde olmalıdır. Allah “sonsuz ilim ve güç sahibi olan yaratıcı” dır. İnsan ise aciz bir mahlûktur. Bu hakikatleri anlamadan hâşâ Cenab-ı Hakk’ın adaletini tenkit edercesine, bu tarz düşünceler haddi aşmaktır. Çünkü insanın vazifesi sorgulamaktan ziyade kulluğunu idrak edip verilen vazifeyi yerine getirmektir.

Yaratılmışların en mükemmeli olan insanın “neden çocuk sahibi olmak için bu kadar uğraştım ” sorusundan önce sorgulaması ve şükretmesi gereken çok hakikatler vardır. Kişi önce yokluk âleminden varlık âlemine çıktığına, yaratılmışların en şereflisi olduğuna, cansız bir mahlûk, bir bitki ya da bir hayvan olarak yaratılmadığına şükretmelidir.
 
Hiçbir inancı olmayan , vicdansız insanlar daha mutlu ... demişim değil mi ?
Siz de konuyu en alakasız yerinden anlamış başlamışsınız yargılarınıza ...
Ben hiçbir inancı olmayan ile vicdansız insanlar arasına bir "virgül" koymuşum bilmem gördünüz mü ?
Bu ne demek oluyor ? İnancı olmayan insanları vicdansız olarak tanımlamıyorum demek oluyor.
İnançsız ve vicdansız benim için ayrı zaten.
İnancı olmayan insan vicdansızdır ! gibi bir yargıda bulunmuş muyum ben ?
Bulunsaydım direk böyle söylerdim. Ya da virgül koymayıp, inancı olmayan vicdansız insanlar daha mutlu derdim.
Soruyorum, sizin yorumunuz nasıl bir damgalama hemen böyle ?
İlk cümlenizdeki soruyu sorup, cevabımı beklememişsiniz bile.

Sadece virgüle bakarak sizin o iki sıfatı farklı anlamda kullandığınızı anlayamam. Virgül pek çok şekilde kullanılıyor, o virgül ne demek istediğinizi anlamamı sağlamaz ama yanlış anlamalara sebep olabilir. Hatta asıl sorun 'inançsız' sıfatının o cümlede kullanılması. İnançsız = kafir, kafir = küfreden, sapık vs. gibi çirkin anlamlara geliyor inançlı insanların gözünde genel olarak. O yüzden vicdansız ile beraber kullanılması bu etkiyi yaratabilir.

Bana tepkili yazsanız da konuya bahsettiğim şekilde yaklaşmadığınıza sevindim, gerçekten sevindim...
Ama yine de 'inançsız' sıfatını kullanmasaydınız keşke, bu çok göreceli bir kavram

Ön yargılı veya damgalayıcı davrandığımı, konuya alakasız yaklaştığımı düşünmüyorum aslında. Biraz tepkiliyim sadece. Peki öyleyse mesajım öyle düşünenlere gitsin, ne diyeyim...
 
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi.
Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah'a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı.Ama ne gelen oldu, ne giden…

Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu.

Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman, dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu.

Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah'ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti.

Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı!Bitkin adam kendisini kurtaranlara sordu,

-"Benim burada olduğumu nasıl anladınız?"

Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı:
-"Dumanla verdiğiniz işareti gördük!"

(Alıntı)
 
Konu dini içerikli olmasa bile dini öğeler barındırıyor. Ama sanırım bu yasak değildir. Hatta tartışma çıkaracak bir konu hiç değildir.

Ben bebeğime zor kavuştum. Hatta zor kelimesi zemzemle yıkanmış kalır. Eğer izin verseydim ana haberlere konu olacak cinstendi. Geçen bir doktor benden az deneme yapan biri için dünya tıp litaratürüne geçecek kadar deneme yapmış demişti. (Kimsenin moralini bozamam o yüzden sayı veremem)

Yaşadıklarımı unutamıyorum, ne zaman evlat için uğraşan birini görsem canım çok yanıyor, kalbim sıkışıyor.

Nice deli gibi dualar ettiğim anlar oldu, dua etmediğim anlar oldu. Bu bebeği veren gene Allah, muhtemel vakti saatini bekledi. Herşeyi biliyorum, bu konularada aptal biri değilim ama yaradana kırılınır mı çok kırıldım düzelemiyorum.

Bugün 3 aylar hepinizin 3 aylarını kutlarım. Ama dün bunu bile bile arkadaşımla içtim, bugün araba ile mezarlık önünden geçerken müziğin sesini kısmadım ama son anda haber kanalına çevirdim.

Dua edemez oldum, şükredemez oldum. Kalbim katılaştı.

Elmayra arkadaşımızın imzası , "Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.....!"

ne yanlış yolda olduğumu çok iyi anlatıyor ama ben düzelmeyi beceremiyorum.[/QUOTE
e kavuşmuşsun ya bebeğine....
bende bazen allaha küsüyorum gibi oluyor haşa allaha küsülmez ama aynı senin gibi dua etmiyorum şükretmiyorum....
bilmiyorum neden depresyn olabilir bence
 
Sadece virgüle bakarak sizin o iki sıfatı farklı anlamda kullandığınızı anlayamam. Virgül pek çok şekilde kullanılıyor, o virgül ne demek istediğinizi anlamamı sağlamaz ama yanlış anlamalara sebep olabilir. Hatta asıl sorun 'inançsız' sıfatının o cümlede kullanılması. İnançsız = kafir, kafir = küfreden, sapık vs. gibi çirkin anlamlara geliyor inançlı insanların gözünde genel olarak. O yüzden vicdansız ile beraber kullanılması bu etkiyi yaratabilir.

Bana tepkili yazsanız da konuya bahsettiğim şekilde yaklaşmadığınıza sevindim, gerçekten sevindim...
Ama yine de 'inançsız' sıfatını kullanmasaydınız keşke, bu çok göreceli bir kavram

Ön yargılı veya damgalayıcı davrandığımı, konuya alakasız yaklaştığımı düşünmüyorum aslında. Biraz tepkiliyim sadece. Peki öyleyse mesajım öyle düşünenlere gitsin, ne diyeyim...

Bu konular benim çok hassas olduğum konular .
Ve birden bire, ben inançsızla vicdansızı aynı kefeye koyacak kadar idraksız biri miyim ? diye sinirlendim açıkçası .
Neyse ... şöyle diyeyim bana göre inançsız insan, hiçbir inancı olmayandır .
Yani tutunacak hiçbir şeyi olmayandır.
Bu insanlar genellikle boş gezenin boş kalfası gibi sapıtık , lay lay lom oluyorlar.
Ne sevgiye inanıyorlar ne ALLAHA , ne başka bir duyguya ...

Mesela geçenlerde bana ilgisi olan biri oldu. Onunla sohbet ettik biraz. Allah inancı yokmuş. Sonraki sorduğum ilk soru; peki dedim. Vicdanlı mısındır ?
Gayet vicdanlı olduğunu söyledi.
Çünkü ben ALLAH inancı olduğunu söyleyip de, çok vicdansızlarla karşılaştım.
Allah inancı olmayıp da, aşırı vicdanlı insanlarda vardır muhakkak.
 
Bu konular benim çok hassas olduğum konular .
Ve birden bire, ben inançsızla vicdansızı aynı kefeye koyacak kadar idraksız biri miyim ? diye sinirlendim açıkçası .
Neyse ... şöyle diyeyim bana göre inançsız insan, hiçbir inancı olmayandır .
Yani tutunacak hiçbir şeyi olmayandır.
Bu insanlar genellikle boş gezenin boş kalfası gibi sapıtık , lay lay lom oluyorlar.
Ne sevgiye inanıyorlar ne ALLAHA , ne başka bir duyguya ...

Haklısınız, biraz sert davrandım, üzgünüm...

İnanç sadece Allah veya din inancı değil aslında. Çok çeşitli din ve felsefe var. Bir insanın sadece hayatın kendisine bile inancı olabilir, insanların bakış açıları o kadar farklı ki çeşit çeşit, kiminin benimsediği inanç kimine tuhaf gelebiliyor. Ama inançlı olmak(neye olursa olsun) güzel bir duygu, insanın en büyük desteği şu hayatta.
Ama inançsız olup da bahsettiğiniz gibi olmayan insanlar da var. Onların da belki bizim bilmediğimiz, derinlerde bir yerlerde inandığı bir şeyler vardır... Belki de inancı sevgiyedir, bilemeyiz.
Aslında konuşulacak çok şey var bu konuda ama yeri değil. Çok farklı fikirler ve farklı tipler var çünkü. 'Hayata inanç, sevgiye inanç' şeklinde zırvaladım(?) belki de kimine göre. Ve üzerinde durduğumuz konu kutsal, tartışılması neredeyse imkansız. En ufak eleştiriye alınıyorlar ve hakaret olarak görüyor insanlar.
O yüzden en iyisi uygun yerlerde paylaşmak fikirlerimizi...


Mesela geçenlerde bana ilgisi olan biri oldu. Onunla sohbet ettik biraz. Allah inancı yokmuş. Sonraki sorduğum ilk soru; peki dedim. Vicdanlı mısındır ?
Gayet vicdanlı olduğunu söyledi.
Çünkü ben ALLAH inancı olduğunu söyleyip de, çok vicdansızlarla karşılaştım.
Allah inancı olmayıp da, aşırı vicdanlı insanlarda vardır muhakkak.

Güzel bir örnek ve bu tip örnekler sanılanın aksine azımsanmayacak sayıda. Vicdan biraz karmaşık bir kavram; kimine göre insanın içinde doğuştan olan, kimine göre sonradan kazanılan, kimine göre din ile Tanrı tarafından bahşedilen bir duygu. Ama bence ne olursa olsun insanın içinde olması gereken bir duygu...
 
Haklısınız, biraz sert davrandım, üzgünüm...

İnanç sadece Allah veya din inancı değil aslında. Çok çeşitli din ve felsefe var. Bir insanın sadece hayatın kendisine bile inancı olabilir, insanların bakış açıları o kadar farklı ki çeşit çeşit, kiminin benimsediği inanç kimine tuhaf gelebiliyor. Ama inançlı olmak(neye olursa olsun) güzel bir duygu, insanın en büyük desteği şu hayatta.
Ama inançsız olup da bahsettiğiniz gibi olmayan insanlar da var. Onların da belki bizim bilmediğimiz, derinlerde bir yerlerde inandığı bir şeyler vardır... Belki de inancı sevgiyedir, bilemeyiz.
Aslında konuşulacak çok şey var bu konuda ama yeri değil. Çok farklı fikirler ve farklı tipler var çünkü. 'Hayata inanç, sevgiye inanç' şeklinde zırvaladım(?) belki de kimine göre. Ve üzerinde durduğumuz konu kutsal, tartışılması neredeyse imkansız. En ufak eleştiriye alınıyorlar ve hakaret olarak görüyor insanlar.
O yüzden en iyisi uygun yerlerde paylaşmak fikirlerimizi...




Güzel bir örnek ve bu tip örnekler sanılanın aksine azımsanmayacak sayıda. Vicdan biraz karmaşık bir kavram; kimine göre insanın içinde doğuştan olan, kimine göre sonradan kazanılan, kimine göre din ile Tanrı tarafından bahşedilen bir duygu. Ama bence ne olursa olsun insanın içinde olması gereken bir duygu...

Ben de sert karşılık verdiğim için üzgünüm. Evet inançsız derken , "inançsız" aslında tam anlamıyla bu. Hiçbir inancı olmayan :)
Vicdanlı biri, vicdana inanandır mesela... Bu durumda ona göre vicdan ALLAH tarafından bahşedilmemiştir, eğer ALLAH inancı yok ise :)
Evet çok karışık konular.. Ben de şu sıra ders çalışıyorum. Tam anlatamıyorum kafamı toparlayıp,kafam cacık ta :)
Bence de insanın içinde olması gereken bir duygu :) Ortak noktada buluştuk ! Aslında başından beri aynı fikirlerdeyiz :16:
 
Bu konular benim çok hassas olduğum konular .
Ve birden bire, ben inançsızla vicdansızı aynı kefeye koyacak kadar idraksız biri miyim ? diye sinirlendim açıkçası .
Neyse ... şöyle diyeyim bana göre inançsız insan, hiçbir inancı olmayandır .
Yani tutunacak hiçbir şeyi olmayandır.
Bu insanlar genellikle boş gezenin boş kalfası gibi sapıtık , lay lay lom oluyorlar.
Ne sevgiye inanıyorlar ne ALLAHA , ne başka bir duyguya ...

Mesela geçenlerde bana ilgisi olan biri oldu. Onunla sohbet ettik biraz. Allah inancı yokmuş. Sonraki sorduğum ilk soru; peki dedim. Vicdanlı mısındır ?
Gayet vicdanlı olduğunu söyledi.
Çünkü ben ALLAH inancı olduğunu söyleyip de, çok vicdansızlarla karşılaştım.
Allah inancı olmayıp da, aşırı vicdanlı insanlarda vardır muhakkak.

Allah'a inanmayanların baska bir duyguya inanmadığı sevgiye inanmadığı vs kanısına nereden vardınız?
Ve nereden biliyorsunuz genelde bos gezenin bos kalfası sapitmis lay lay lom insanlar olduklarını?

Allah askına ya.. Boyle seyler söylemeyin. Bu dünyaya ateistlerin inançlı insanlardan cok daha buyuk faydaları dokundu. Millet din uğruna birbirini kesip dograrken hiç ateizm uğruna teror eylemi düzenleyen ateist gördünüz mü? Ben görmedim. Olmaz da zaten.

Bunları direk sizin icin yazmıyorum ama sizin de söylediklerinizi yadırgadim açıkcası. Ne demek bos gezenin bos kalfası.. Sapitmis insanlar.. Şimdi ben burada kac tane şerefsiz insan tanıdıysam hepsi namazında niyazında oruç tutan tespih çekenler oluyor desem alınmaz mısınız? Genelleme yapmak olur, saçma olur. O zaman bu tür genellemelerden kaçınmak gerekir.
 
Ben de sert karşılık verdiğim için üzgünüm. Evet inançsız derken , "inançsız" aslında tam anlamıyla bu. Hiçbir inancı olmayan :)
Vicdanlı biri, vicdana inanandır mesela... Bu durumda ona göre vicdan ALLAH tarafından bahşedilmemiştir, eğer ALLAH inancı yok ise :)
Evet çok karışık konular.. Ben de şu sıra ders çalışıyorum. Tam anlatamıyorum kafamı toparlayıp,kafam cacık ta :)
Bence de insanın içinde olması gereken bir duygu :) Ortak noktada buluştuk ! Aslında başından beri aynı fikirlerdeyiz :16:

Düşüncelerinize katılıyorum... Ortak noktada buluştuğumuza da sevindim... :34:

Allah'a inanmayanların baska bir duyguya inanmadığı sevgiye inanmadığı vs kanısına nereden vardınız?
Ve nereden biliyorsunuz genelde bos gezenin bos kalfası sapitmis lay lay lom insanlar olduklarını?

Allah askına ya.. Boyle seyler söylemeyin. Bu dünyaya ateistlerin inançlı insanlardan cok daha buyuk faydaları dokundu. Millet din uğruna birbirini kesip dograrken hiç ateizm uğruna teror eylemi düzenleyen ateist gördünüz mü? Ben görmedim. Olmaz da zaten.

Bunları direk sizin icin yazmıyorum ama sizin de söylediklerinizi yadırgadim açıkcası. Ne demek bos gezenin bos kalfası.. Sapitmis insanlar.. Şimdi ben burada kac tane şerefsiz insan tanıdıysam hepsi namazında niyazında oruç tutan tespih çekenler oluyor desem alınmaz mısınız? Genelleme yapmak olur, saçma olur. O zaman bu tür genellemelerden kaçınmak gerekir.

Bence bu konuya hiç girmeyin, tartışma çıkmasın. Söylediklerinize katılıyorum ama Leonela'nın düşüncesi de kötü yönde değil, öyle olsaydı ortak noktada buluşup anlaşamazdık çünkü. Ki ben din özellikle İslam konusunda çok farklı, toplumun hoş karşılamayacağı tarzda düşünen bir insanım.
Onun inançtan kastı Allah değil. Siz de benim gibi sinirle yaklaşmayın konuya. :42:
 
Düşüncelerinize katılıyorum... Ortak noktada buluştuğumuza da sevindim... :34:



Bence bu konuya hiç girmeyin, tartışma çıkmasın. Söylediklerinize katılıyorum ama Leonela'nın düşüncesi de kötü yönde değil, öyle olsaydı ortak noktada buluşup anlaşamazdık çünkü. Ki ben din özellikle İslam konusunda çok farklı, toplumun hoş karşılamayacağı tarzda düşünen bir insanım.
Onun inançtan kastı Allah değil. Siz de benim gibi sinirle yaklaşmayın konuya. :42:

Sinirle yaklaşmadım ki gayet ılımlı yazdım. Okudum önceki konuşmaları da anladım yani genel olarak o inanç konusunu, ne demek istediğini. Ben Müslüman değilim. Daha once bir konuda okumuştum mesela biri demişti ki "yurtdisinda ermeniye benzetilmektense Müslüman Araplar'a benzetilmekten gurur duyarım" gibi bir sey. Sinirle yaklaşacak olsam o zaman yaklasirdim :) artık alışıyor insan bir sure sonra. Leonelanin söyledikleri dogru ama sadece inançsız insanların hepsi öyle söylediği gibi değiller. Ne butun inançlılar cok sevgi dolu ne bütün inançsızlar sapitmis.. Zaten kendisi de buna benzer bir cümle kurmuştu. Yani ben sadece genelleme yapması konusunda yadirgadim yoksa Sinirle yaklasmadim
 
Son düzenleme:
Sinirle yaklaşmadım ki gayet ılımlı yazdım. Okudum önceki konuşmaları da anladım yani genel olarak o inanç konusunu, ne demek istediğini. Ben Müslüman değilim. Daha once bir konuda okumuştum mesela biri demişti ki "yurtdisinda ermeniye benzetilmektense Müslüman Araplar'a benzetilmekten gurur duyarım" gibi bir sey. Sinirle yaklaşacak olsam o zaman yaklasirdim :) artık alışıyor insan bir sure sonra. Leonelanin söyledikleri dogru ama sadece inançsız insanların hepsi öyle söylediği gibi değiller. Ne butun inançlılar cok sevgi dolu ne bütün inançsızlar sapitmis.. Zaten kendisi de buna benzer bir cümle kurmuştu. Yani ben sadece genelleme yapması konusunda yadirgadim yoksa Sinirle yaklasmadim

Müslüman olmayabilirsin bu senin tercihin
Ama neden gelipte buraya müslümanları İslam inancını karalıyorsun
Pekte ılımlı yazmamışsın.Okudum yazdıklarını
Saygı bekliyorsun sende saygı göster o zaman
Hakaret etmeye hiç gerek yok
 
Müslüman olmayabilirsin bu senin tercihin
Ama neden gelipte buraya müslümanları İslam inancını karalıyorsun
Pekte ılımlı yazmamışsın.Okudum yazdıklarını
Saygı bekliyorsun sende saygı göster o zaman
Hakaret etmeye hiç gerek yok

Saka misin arkadasım :D Madem cok dindarsin Kuran'ın ilk ayeti ne, OKU diyor sen de git oku biraz aydinlan olur mü boyle dar goruslu bakma hayata.

Bu arada benim tercihim değil. Ben yeni doğduğumda nufus cüzdanıma dinimi yazarlarken bana sormuyorlar. Sana da sormuyorlar, kimseye sormuyorlar. Dunyanin hicbir ulkesinde yok bu sacma uygulama, nufus cuzdanlarimizda din hanesinin bulunmasi anayasaya bile aykiri bkz. md 24. AMA cok şükür memnunum cunku orada yazan benim mantığıma en cok uyandir.

Ve yazdiklarimin neresinde beni ılımlı bulmamıssin onu da merak ettim nereden nasıl bir anlam çıkardıysan.

Hadi sana iyi akşamlar
 
Şahsi düşüncem,bu forumda farklı dini inanca sahip insanların olduğunu
ya da dini inanca sahip olmayan insanlar bulunduğunu/bulunabileceğini bilerek yorum yapmak gerekir.
Aksi takdirde çok kişi kırılır üzülür
İnsanları inciltmek her dinde günahtır,kötü ithamda bulunmak hak yemektir,değil mi?
Müslüman olmayanlar şöyledir,Müslümanlar böyledir tarzı yorumlar hem dini inanca sahip olan insanları hem de inançsızları sinirlendirir,üzer
Dünyanın en iyi insanları Müslümandır,en kötüleri inançsızlardır demek ne kadar doğru
Ya da tam tersini söylemek
İnançlı inançsızı,inançsız inançlıyı kötülerse ortalık kavgadan tartışmadan geçilmez
O yüzden de iyi ki forumumuzda dini içerik yasak
 
Son düzenleme:
Kardeşim Eyüp Peygamberin Hayatını bilmeyen yoktur sanırım.Ben tekrar hatırlatmak istedim
Geçmiş zamanların birinde bağlarıyla ünlü Suriye topraklarında Eyüp adında zengin ve iyi ahlaklı biri yaşardı. ‘Para insanı saptırır’ derler ya, onunkisi öyle değildi; malı gün geçtikçe çoğalıyor, o da gün geçtikçe daha çok hayırsever biri oluyordu. Malın mülkün Allah vergisi olduğunu, onların bir gün hesabını vereceğini aklından çıkarmaz, dilinden şükrünü, malından sadakasını eksik etmezdi.


Bir insan hem varlıklı hem ahlaklı olunca, onu çekemeyenler de elbette olacak… Bazıları şöyle diyordu:

“–İnsan bu kadar varlıklı olduktan sonra elbette herkese dağıtır… Malı nasıl olsa çok..! Dağıt, dağıt bitmez ki...! Bu kadar refah içinde olan biri tabi ki iyi ahlaklı olur; ona sataşan yok, çatışan yok… Herkes ona nasıl olsa saygılı davranıyor…”

Oysa Allah, kulu Eyüp’ün samimiyetini ve Hakk’a bağlılığını biliyordu. Bunu diğer insanlara da göstermek istedi. Hem böylece Eyüp gelmiş geçmiş herkese sabrın simgesi olacaktı.

Hz. Eyüp’ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu. İnsanlar Eyüp’ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:

“–Nedir bu başına gelenler…!” diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin:

“-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi?” diyordu.

Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.

Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama ‘sabır’ dedi.

Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.



Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile… Yaralar iyileşeceğine azıyordu. Eyüp Peygamber’in hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu.

Eyüp Peygamber’in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi… Allah’a dua etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı. Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.

Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.

Hastalığının şiddetlendiği bir anda:

“Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”



Yüce Allah, kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona:

“–Ayağını yere vur” diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Allah ona yaşını ilerlemesine rağmen yine evlatlar verdi Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti
 
Son düzenleme:
Back
X