Bence kuzeninle ilerde mutlu olabilme olasılığının olduğunu düşünüyorsan düşünme bile, hemen evlen. İlerde sana çekici geleceğini, ondan iğrenmeyeceğini , mutlu bir evlilik olabileceğini düşünüyorsan hiç durma. Benim annemle babam da akraba evliliği yapmışlar, kuzenlermiş, ama onlar birbirlerini sevip evlenmişler (her ne kadar benim aklım almasa da). Yani kuzenler mutlu olamaz diye bir kural yok.
Ama gerçekten onunla mutlu olmayacağından eminsen, kesinlikle yapma bunu. Bu senin hayatın. 5 milyar yıllık dünyanın 100 yıllık bir süresinde 6 milyar insnala birlikte yaşama şansı verilmiş sana. Yalnızca bir tek yaşamın var, bir ikincisi yok. "Bu hayatımda mutlu olamadım, neyse bir dahakinde olurum" diyemezsin. Unutma ki sen varsan var bu dünya, güneş hergün senin için doğuyor. Sen yaşama gözlrini kapadığında bunların hiçbir anlamı olmayacak. 80 yaşına geldiğinde dönüp yeniden yaşamk istersen gençliğini, kimse sana böyle bir imkan vermeyecek. yaşadığın (veya yaşayamadığın) mutluluklar ve üzüntüler yanına kar kalacak.
Ayrıca bir düşün, sence bacınla küs kalmak veya köyüne gidememek mi daha büyük bir kayıptır yoksa bir ömür boyu sevmediğin, aşık olmadığın, dokunmaktan hoşlanmadığın birisiyle istemediğin bir evliliği sürdürmek mi? Senin yaptıklarında büyük bir kabahat görmüyorum ben, çevrendekilerin bakış açısı bu, senin de bunu benimsemeni ve kabullenmeni sağlamışlar. Olabilirsin, insansın, sevebilirsin, sen de Allah'ın verdiği yürekle sevdin, ne olmuş yani suç mu? Asıl suçlanması gereken böyle şeyleri hala sorun yapabilen insanların, kendilerini sorgulamamaları, bakış açılarını yenilememeleridir.
Kimin bunu ne olarak nitelendirdiği umurumda değil, fakat bu feministlik cart curt değildir. Bunlar insan olan herkes için geçerlidir, kimse başkalarının kurallarına göre yaşamamalıdır bence, üzerindeki baskıyı anlayabiliyorum fakat sonuçta bu evliliği SEN yapacaksın, annen, baban veya köylülerin değil.
"70 sene sonra olmayacağımdan eminim; ama şu an kesinlikle varım. Bugünlerde yürüdğüm yollarda 70 yıl sonra türkü söyleyerek, ıslık çalarak gezme ihtimalimin olmayacağını bile bile hayatımın kontrolünü başkalarına verecek kadar cömert olamam. Başkaları benim için ne düşünür, ne der diyerek geçiremem ömrümü. "
Yukarıdaki sözler bir feministe falan değil, Erdal DEMİRKIRAN'a ait, kendini "Dünyanın En Akıllı İnsanı" olarak notere onaylatan adama. Kimileri onun hakkında başka hiçbir şey öğrenmeden "çatlak" falan gibi önyargılı yorumlar yapabiliyor fakat ben onun dünyanın en akıllı insanı olduğunu düşünmesem de gerçekten çok akıllı olduğunu biliyorum, fikirlerini çok beğeniyorum ve Atatürk ile Oktay Sinanoğlu'ndan sonra kendime örnek aldığım 3. insandır kendileri.
Eğer kuzenini eşin olarak sevebileceksen son yazdıklarımı dikkate bile alma. Ama yok sevemem diyorsan işe bir kitapçıya gidip Erdal DEMİRKIRAN'ın ikinci kitabı olan "Adam Dediğin Benim Gibi Olur" u alıp okuyarak ve hayatına yeni bir yön vererek başlayabilirsin. Senin yerinde olsam, önüme hedefler koyardım, ailemin ve çevremin üzerimde kurduğu baskılara ve sıkıntılara göğüs gererdim, dişimi sıkardım, başkalarını hata olarak gördükleri şeyleri daha iyi bir yolla telafi etmek için bazı arkadaşların da dediği gibi bir dersaneye kaydolur, çok değil hayatımın bir senesinde adamakıllı ders çalışır, bütün zamanımı buna ayırır, iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü kazanır, hayatımın ilerleyen kısımlarında kendi ayaklarım üzerinde durabilmeyi başarırdım( Ki inan bu hiç zor bir şey değil, hayatımın bir senesini buna ayırdım ve şimdi her zaman istediğim yerde, ODTÜ Mimarlıkta okuyorum, birgün ben dünyanın en iyi mimarı olduğumda bana zorla tıp yazdırmaya çalışanlara dönüp gülüp geçeceğim). Küslükler geçer, laf söz unutulur. Varsın küslükler geçmesin, laf söz unutulmasın, hayatına böyle bir yön verdikten sonra başkalarının ne dediğini niye umursayasın, artık senin daha geniş bir dünyan olacak.
Belki bu dünyada senin için yaratılmış, senin için bekleyen, doğru zaman ve doğru yerde karşına çıkacak birisi var. Bu kişi kuzenin de olabilir, ama ya değilse?