belki yardımı dokunur, bu cevap eski nişanlısı ile görüşmüş olan ve evi ile ilgilenmeyen bir adamın karisinin yazdığı aynı soruya verilen cevap. kopyaliyorum;
Sevgili Pınar Hanım, öyle “Eşimle ilişkimizde işte bu noktaya geldik” diye yazmışsınız ya, inanın öyle dert edilecek bir noktada falan değilsiniz. Eşiniz biraz daha tasmasını sıkı tutmanız konusunda size uyarı yapmış diye bakın. Yoksa adamın eski nişanlısıyla yapacağı edeceği tek bir şey olmadığına emin olun.
Olsa olsa sizinle olan evliliği yerine onunla evli olsaydı nasıl olurdu diye düşünmüş ve merak etmiştir. Aynı merakı eski nişanlısı da yaşamıştır. Ama o kadar. Ya eşiniz ya da eski nişanlısı şu anda ne kadar mutlu olduğu şovunu yapmıştır karşısındakine. Bunu nedense eski ve artık umurumuzda olsun olmasın, sadece “eski” olsun yapmadan duramıyoruz.
Ama bütün bunlar bir yana, sizin hissettiğiniz iç sıkıntısını çok ama çok iyi anlıyorum. Gözünüzün önüne ikisinin sarmaş dolaş görüntüleri geliyordur mutlaka. Her ulaşamadığınızda, her geç geldiğinde aklınızda “Acaba onunla mı buluştu, acaba o zaman evlenmemiş olmalarına üzüldükleri için tekrar mı bir araya gelmeyi düşünüyorlar…”
Daha bir sürü bu ve benzeri düşünce içinizi kemiriyordur.
Dediğim gibi, bu bir uyarı, ama “Kocanız sizi terk etmeye hazırlanıyor” uyarısı değil. Kocanız ona daha fazla sahip çıkmanız için sizi uyarıyor. Bunu bile isteye yapmıyor. Artık size ait olduğunu, sizin onu önemsediğinizi ve hatta en önemli tarafı ona ihtiyaç duyduğunuzu hissetmek istiyor.
Ne mi yapmalısınız?
İki gün biraz dalgın davranın. Bir şey sorduğunda “Ha canım, dalmışım, duymamışım” deyin. Konuşmalarınızı “evet” ya da “hayır” cevaplarıyla kısacık yapın. O bir şey anlattığında da “Hmm, anlıyorum” deyin ve tekrar televizyona ya da başka işiniz varsa ona dalıp gidin.
Ve…
İkinci günün sonunda o işten eve geldiğinde sizi uyurken bulsun.
“İyi misin?” diye sorarsa, “İyiyim, bir şey yok” deyin ama onu dönüp bakmayın.
Gece yatmaya geldiğinde de siz kalkın ve gidip televizyonu açın. Ama sesi kısık olsun ve alakasız bir kanal olsun, ne film ne de dizi olmasın seyrettiğiniz.
Ters bir laf edecek olursa, “Tamam, sen rahatına bak” deyin, asla ona cevap vermeye ya da içinizdekileri onunla paylaşmaya kalkmayın. Daha zamanı var…
O gece olmasa sonraki gece “Derdin ne?” diye soracaktır.
Hep “Yok bir şey” deyin.
Israr ederse ve yanınıza gelip oturursa tedirgin olmuş gibi ondan uzaklaşmaya çalışıyormuş gibi yapın ve ağlamaya başlayın. Ama hala konuşmayın. Sorarsa da “Yok bir şey” demeye devam, son derece sakin bir sesle ve asla göz teması kurmadan.
Kendinden kaynaklandığını ve suçunun ne olduğunu düşünecektir elbette.
Ve konuşma zamanı:
Kendinizi çok kötü hissettiğinizi, sürekli olarak sevilmediğinizi düşündüğünüzü ve buna gururunuzun izin vermeyeceğini yani sizi sevmeyen biriyle asla bir arada olamayacağınızı, onu ne kadar severseniz sevin ayrılmak istediğinizi söyleyin.
Göz teması yok, sakın unutmayın.
“Nasıl istersen” derse sakın paniğe kapılmayın. Tam tersine anlayışlı olduğu için teşekkür edin. Ve mümkünse onun taşınmasını istediğinizi ama onu zor durumda bırakmak istemediğinizi gerekirse başınızın çaresine bakacağınızı söylemeyi de ihmal etmeyin.
Sonra uyumak istediğinizi söyleyip yatak odasına geçin. Yani yatak sizin!
Tabii ki ayrılmayacaksınız. O ertesi gün, bilemediniz sonraki gün sizi ne kadar çok sevdiğini ve sizden asla ayrılmak istemeyeceğini söyleyecek. Ona sıkıca ve içtenlikle sarılın. Ama sonra sarılmayı bırakıp, “Keşke buna inanabilsem” deyin.
Elbette inanamayacaksınız ama sizi kaybetme riskini gözüne batırmış olacağınız için daha da değerleneceksiniz. Ve yanlış yaparsa kaybedeceği bir eşi olacak.
Dikkat etmeniz gereken şey; asla fazla konuşmamak ve göz teması kurmamak.