Mevsimlerden kış idi. Soğuk hava pençelerini çıkarmış adeta yüzümüzü tırmalıyordu. Akşamın puslu havası bütün şehri kaplamış, gökyüzü lacivert rengine bürünmeye hazırlanırken uzaktan gözüken otobüs anne kucağı sıcaklığıyla gözlerini kısarak gülümsemişti durakta bekleyenlere. Babacan kollarıyla herkesi saran durak birer birer yavrularını annelerine teslim etmenin huzurunu yaşıyordu. Dondurucu soğuğun etkisiyle eğilen başlar bir anda doğrulmuş, atkılar bereler çıkmış ve bedenler sıcaklaşan kanın etkisiyle karıncalanmaya başlamıştı. Otobüs kapısını kapatmış beşik gibi sallana sallana ilerliyordu. İlk durakta durdu ve yeni yolcuların içeri birer birer süzülüşünü izledi cefakar otobüs. O da ne? Bu durak diğer duraklardan farklıydı. Olamaz olmamalıydı. Ayazın yüzleri yakarcasına okşadığı bu havada nasıl olur da şortlu bir kız binebilirdi otobüse....
...
Devam edecek....