Merhaba, biraz olsun içimi dökmek istiyorum. Mutluluk hep kalıcı fakat ben hayatımda mutlulukları göremiyorum. Sanki her an bir sorun yaşıyorum bir derdim var gibi. Ama aslında bir sorun bir dert yok. Çok büyütüyorum çok sıkıntı yapıyorum. Özellikle maddiyat konusu ve gündelik hayatımda her şey için. Arkamda ailemin desteğini görmedikçe daha da stres olup hırçınlaşıyorum. Eskiden insanların bu hırçınlığını endişesini anlamıyordum. İnsan meğerse yalnız kalabalıklar içinde yalnız hissedince huyu suyu değişiyormuş.
Benim sorunum özgüven ile başlayıp kendi içsel yolculuğuma başlamam ile ortaya çıktı. Kendimde çok fazla sorun vardı ve ilk başta kendimi sonra ailemi sonra arkadaşlarımı ve sonra herşeyi herkesi suçladım ve her okun ucu bana döndü. Bendim bunu böyle yapan herşeyi kabul eden.
Kardeşlerim en iyi şartlarda olurken hep kendimden taviz veren bendim. Her şeyin en kötüsünü ve en azını isteyen hep sanki ben olmuştum. Ve her zaman başımın çaresine bakmıştım.
Beni güçten düşüren durum zamanla dinden soğumaya başlamam ile ortaya çıkmıştı bunu yeni yeni anlıyorum. Yaptığım hatalar yüzünden utanıp kendime bilimsel kanıtları alıp aaa bak sen ne yaparsan yap bir sorun yok deme haddini göstermiştim. Sonra da hatalarla mutlu olamadığım için tekrar maneviyata yönelmeye başlasam dahi mutsuzdum. İnanç tümden yıkılmıştı toplayamıyordum hayatım gibi onuda tuz buz etmiştim.
İnancın ne kadar önemli ve saf bir kavram olduğunu anladım. Ve elimden kayboldu.
Aşkı seçince herşey yoluna giriyor gibiydi ama ondanda soyutlandım. Çünkü merkezime aşkı değil ailemi koymak istedim. Bu sitede birinden aldığım tavsiye ile ve gittiğim danışmanın tavsiyeleri üzerine ailemi her gün belli bir saat aradım konuştum, onlara hediyeler aldım, onlarla zaman geçirdim. Zamanla iletişimimiz güçlendi sanki onlar tanımadığım insanlarmış gibi nazlarını kaprislerini tiplerini çektim veya reddederken kalp kırmadım onları incitmedim.
Aslında aile olabilmek ve aileyi kabullenmek onlarla zaman geçirmek onlara sarılabilmek bir babayı öpebilmek annenin saçlarını okşaması o kadar güzel bir şeymiş ki. Hangi ruhevi hastalık yüzünden geri kaldım bilmiyorum. Neden bu kadar uzaklaştım kendimi geri çektim çok düşünüyorum. Neden bulamıyorum. Zamanla iyileşmeye başlıyorum gibi.
Hala iletişim kuramadığım beni dışladıkları, benimle birlikte yapamadıkları her şey için orta yolu bulmaya çalışıyorum.
Sevgilim kelimesi artık oyuncak bir söz gibi geliyor sanki çok basit vasat ve ruhsuz gibi. Sevgilime karşı ilgim çok daha olgun ve çok daha kırılgan ilerliyor. Ailemden aldığım saf sevgi ile onun bana verdiği sevgi sanki asla uyuşmuyor. Karşılıksız sevginin çok zor olduğunu görüyorum. Paylaşımlar oldukça bu sevgi varolacak.
Kendimi sevmeye çok vakit ayırdım ama kendini sevmek, kendini kabullenmek iyi ve kötüsüyle. Kendini bir anne gibi sevebilmek ve ben bunu yeni anlıyorum. Kötü özelliklerimi tanıdıkça savunmasız olduğum yerleri anlıyorum. Neden bu kadar çabuk kırıldığımı bunları yaptığımı ve bu yerleri güçlendirmeye çok yeni Dr olsa başlayabildim.
Çocukluk hataları en zor hatalardır. Bunu keşke kendimden küçük herkese söyleyip idrak ettirebilsem. Bu hataları biz değil bize dokunanlar, büyükler ve ebeveynlerin bir şey olmaz dediği kişiler yapıyor en güvenmemi, gereken kişilere güvenemiyoruz.
Her çocuk aslında biraz özgüvensiz. Her kadın biraz aslında değersiz hissediyor. Her insan aslında birazcık kanıyor. Çok sert kabuklu insanların nasıl kanadığını nasıl yandığını yeni anlıyorum.
Kendimi suçlamayı bıraktığımda ve huzur bulduğumda daha iyi hissetmek dileğiyle