Travmalarınızla nasıl başa çıkıyorsunuz?

ebrulimm3232

Üye
Kayıtlı Üye
26 Ağustos 2024
143
102
18
34
Herkese merhaba,

Aslında bir dert değil ama genel bir konudan bahsetmek ve fikirlerinizi almak istiyorum. Aslında ''travma'' denen kelime benim için hayatımın akışını bozacak veya yönlendirecek bir kelime değil ama artık hem toplumda sık sık duyduğumuz ve yaşadıklarımızı bu şekilde anlattığımız için yazmak istedim.

Bu konuda bana travmaları ile gelen insanlara karşı hep net cevaplar verdim. Örnek vermek gerekirse;

''ilk evliliğim çok zordu, bende travma yarattı'' diyen kişiye ''gerçekten öyle olsa ikinciyi yapamazdın, demek ki sandığın kadar derin izler bırakmamış ki yeniden deneyebilmişsin, bence artık bunu hayatından çıkarmalı ve atlatmalısın'' şeklinde bana mantıklı gelen cümleler kurabiliyorum.

Ancak tahmin edersiniz ki kendi hayatımda bunu uygulayamıyorum. Geçmişimizi bir yük gibi, kambur gibi sırtımızda taşımamamız gerektiğini düşünüyorum, öyle de yaşamaya çalışıyorum ancak sanıyorum ki ben uyguladığımı düşünürken bilinçaltımda biriken olaylar aniden bir gün ortaya çıkıyor ve o günümü zehir ediyor. Büyük bir değersizlik hissi ile kalkıyorum yataktan.

Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse, hiç bir açıklama yapmadan hayatımdan çıkan insanlar oldu, hem ikili ilişki hem de arkadaşlık ilişkisi olarak. Ki çoğu uzun süreli ve uyuştuğumuzu düşündüğüm kişilerdi. Bu yüzden sebep söylenmeden terkedilme korkuları yaşıyorum. Bu insanlar bir sabah uyandım ve hayatımda yoktular, şuan yanımdaki insanlar için de acaba aynısını hangi gün yaşatırlar korkusu taşıyorum.

Bir diğeri; annem, kardeşim ve ben çok küçükken üçümüzün de dahil olduğu bir intih*r planı yapmaya çalışmıştı. Başaramadı. Kendisinin o dönem ve bence hala psikolojisi çok kötüydü. Bu olay çok sık aklıma geliyor, annemle konuşup içimde bitirmeye çalıştım ama olmadı, çünkü annem özellikle o döneme dair ve genel olarak kötü anıları hatırlamıyor ya da öyle bir şey yaşanmadığını söyleyip reddediyor. Bu ve yaşattığı diğer psikolojik benzer olaylar yüzünden annemi sevemiyorum. (Annemdir, baktı büyüttü ona lafım yok, ancak sağlıklı ve doğru bir iletişim ve ilişki kuramıyorum, içimden gelmiyor)

Sonra ise, aldatıldım. Hem de bir kaç kez. Paralı, parasız, tek gecelik, aynı kişi ile birden fazla sanal ve reel olarak. Bunun bende travma yarattığını düşünmemiştim ama sevgilimin telefonunu kurcalama isteği ile onu hiç umursamama, ne yaparsa yapsın kişiler kendinden sorumludur arası çok uç duygularda gidip geliyorum.


Boşanırken evimi satmak zorunda kaldım. Evet tabii dünya malı dünyada kalır ama seviyordum evi, bazen sokağından geçmek zorunda kalıyorum. Devamında ise şuan ki evime geldiğimde (kiradayım) tavanlara bakıp bu benim evimin tavanları değil gibi garip ağlama krizlerine giriyorum.

Burada ilk aklıma gelenleri ve birazını paylaştım uzatmamak adına. Hayatım önümde kocaman dikenli bir çalı gibi iç içe geçmiş duruyor gibi hissediyorum. Aslında travmalarım yok derken, yani ben öyle sanarken bazen beni yakalayıp günlerce mutsuz ediyor bu hisler, duygular ve yaşanmışlıklar.

Biliyorum tek çözümü profesyonel destek. Denedim de ancak sürdüremedim. Buraya yazma sebebim, belki benzer şeyleri yaşayanlar vardır. Ve ben konuşarak, yazarak bazı şeyleri içinden atabilen bir insanım. O sebeple paylaşmak istedim.

Okuduğunuz için teşekkürler.
 
Benzer şeyler yaşamadım da hemen hemen her insanın hayatında küçük büyük hatta çok büyük sıkıntılar var.

Onları çözemeyince onlarla beraber yaşamayı öğreniyoruz zor da olsa.

Ben öyle yapıyorum yani.

Çok uzun yıllar destek aldım,kendimce çözümü bu şekilde yaşamayı buldum.
 
Çıkamıyoruz :D

Saka bir yana ben psikolog destegi ile cok guzel yol aldim. Bu tip seyler birkac seansta cozulen konular degil. Neden surduremediginizi bilmiyorum, maddiyat sebepli ise bir sey diyemem ancak sıkıldığınız içinse surecin zaman aldigini bilmeli ve sebat etmelisiniz.
 
Benzer şeyler yaşamadım da hemen hemen her insanın hayatında küçük büyük hatta çok büyük sıkıntılar var.

Onları çözemeyince onlarla beraber yaşamayı öğreniyoruz zor da olsa.

Ben öyle yapıyorum yani.

Çok uzun yıllar destek aldım,kendimce çözümü bu şekilde yaşamayı buldum.
Sanırım benim de yaşamayı öğrenebilmiş, en becerebildiğim halim bu şuan için. Belirli aralıklarla beni yakalamasına çözüm bulamasam da diğer zamanlar normal bir hayat sürmeye çalışıyorum.
 
Çıkamıyoruz :D

Saka bir yana ben psikolog destegi ile cok guzel yol aldim. Bu tip seyler birkac seansta cozulen konular degil. Neden surduremediginizi bilmiyorum, maddiyat sebepli ise bir sey diyemem ancak sıkıldığınız içinse surecin zaman aldigini bilmeli ve sebat etmelisiniz.
Biraz maddi imkansızlık, biraz başka doktor seçeneğimin o an için olmaması biraz da eski eşimin sen hasta mısın, değilsin neden gidiyorsun demesi yüzünden devam ettiremedim aslında.
 
Herkese merhaba,

Aslında bir dert değil ama genel bir konudan bahsetmek ve fikirlerinizi almak istiyorum. Aslında ''travma'' denen kelime benim için hayatımın akışını bozacak veya yönlendirecek bir kelime değil ama artık hem toplumda sık sık duyduğumuz ve yaşadıklarımızı bu şekilde anlattığımız için yazmak istedim.

Bu konuda bana travmaları ile gelen insanlara karşı hep net cevaplar verdim. Örnek vermek gerekirse;

''ilk evliliğim çok zordu, bende travma yarattı'' diyen kişiye ''gerçekten öyle olsa ikinciyi yapamazdın, demek ki sandığın kadar derin izler bırakmamış ki yeniden deneyebilmişsin, bence artık bunu hayatından çıkarmalı ve atlatmalısın'' şeklinde bana mantıklı gelen cümleler kurabiliyorum.

Ancak tahmin edersiniz ki kendi hayatımda bunu uygulayamıyorum. Geçmişimizi bir yük gibi, kambur gibi sırtımızda taşımamamız gerektiğini düşünüyorum, öyle de yaşamaya çalışıyorum ancak sanıyorum ki ben uyguladığımı düşünürken bilinçaltımda biriken olaylar aniden bir gün ortaya çıkıyor ve o günümü zehir ediyor. Büyük bir değersizlik hissi ile kalkıyorum yataktan.

Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse, hiç bir açıklama yapmadan hayatımdan çıkan insanlar oldu, hem ikili ilişki hem de arkadaşlık ilişkisi olarak. Ki çoğu uzun süreli ve uyuştuğumuzu düşündüğüm kişilerdi. Bu yüzden sebep söylenmeden terkedilme korkuları yaşıyorum. Bu insanlar bir sabah uyandım ve hayatımda yoktular, şuan yanımdaki insanlar için de acaba aynısını hangi gün yaşatırlar korkusu taşıyorum.

Bir diğeri; annem, kardeşim ve ben çok küçükken üçümüzün de dahil olduğu bir intih*r planı yapmaya çalışmıştı. Başaramadı. Kendisinin o dönem ve bence hala psikolojisi çok kötüydü. Bu olay çok sık aklıma geliyor, annemle konuşup içimde bitirmeye çalıştım ama olmadı, çünkü annem özellikle o döneme dair ve genel olarak kötü anıları hatırlamıyor ya da öyle bir şey yaşanmadığını söyleyip reddediyor. Bu ve yaşattığı diğer psikolojik benzer olaylar yüzünden annemi sevemiyorum. (Annemdir, baktı büyüttü ona lafım yok, ancak sağlıklı ve doğru bir iletişim ve ilişki kuramıyorum, içimden gelmiyor)

Sonra ise, aldatıldım. Hem de bir kaç kez. Paralı, parasız, tek gecelik, aynı kişi ile birden fazla sanal ve reel olarak. Bunun bende travma yarattığını düşünmemiştim ama sevgilimin telefonunu kurcalama isteği ile onu hiç umursamama, ne yaparsa yapsın kişiler kendinden sorumludur arası çok uç duygularda gidip geliyorum.


Boşanırken evimi satmak zorunda kaldım. Evet tabii dünya malı dünyada kalır ama seviyordum evi, bazen sokağından geçmek zorunda kalıyorum. Devamında ise şuan ki evime geldiğimde (kiradayım) tavanlara bakıp bu benim evimin tavanları değil gibi garip ağlama krizlerine giriyorum.

Burada ilk aklıma gelenleri ve birazını paylaştım uzatmamak adına. Hayatım önümde kocaman dikenli bir çalı gibi iç içe geçmiş duruyor gibi hissediyorum. Aslında travmalarım yok derken, yani ben öyle sanarken bazen beni yakalayıp günlerce mutsuz ediyor bu hisler, duygular ve yaşanmışlıklar.

Biliyorum tek çözümü profesyonel destek. Denedim de ancak sürdüremedim. Buraya yazma sebebim, belki benzer şeyleri yaşayanlar vardır. Ve ben konuşarak, yazarak bazı şeyleri içinden atabilen bir insanım. O sebeple paylaşmak istedim.

Okuduğunuz için teşekkürler.
Çok büyük travmalarım var. Çocukluğumdan ergenliğime yetişkinliğime kadar.
Üstüne çizgi çekmeyi öğrendim. Düşünmemeyi hatırlamayı bilmemeyi öğrendim. Çünkü anlatabileceğim şeyler değil, anlatmak istesemde kimsenin anlayabileceği şeyler değil.
Nadiren aklıma geliyor, oturup bi kaç saat sersemliyorum diyorum kendime neler yaşadın hala dimdik ayakta duruyorsun.
Birgün düşeceğim ama hangi gün bilmiyorum. Her gün kendime bugünü de atlattın diyorum ama gün gelecek atlatamayacağım. Bekliyorum öylece
 
Çok büyük travmalarım var. Çocukluğumdan ergenliğime yetişkinliğime kadar.
Üstüne çizgi çekmeyi öğrendim. Düşünmemeyi hatırlamayı bilmemeyi öğrendim. Çünkü anlatabileceğim şeyler değil, anlatmak istesemde kimsenin anlayabileceği şeyler değil.
Nadiren aklıma geliyor, oturup bi kaç saat sersemliyorum diyorum kendime neler yaşadın hala dimdik ayakta duruyorsun.
Birgün düşeceğim ama hangi gün bilmiyorum. Her gün kendime bugünü de atlattın diyorum ama gün gelecek atlatamayacağım. Bekliyorum öylece
evet siz kelime anlamı ile çok daha güzel ifade ettiniz. Sersemlemek. Benim de aklıma geldikçe sersemliyorum saatlerim günlerim öyle geçiyor bazen. Sizdeki çok daha büyük bir güç. Hatırlamamak, üzerine çizgi çekmek. Ben beceremedim.
 
evet siz kelime anlamı ile çok daha güzel ifade ettiniz. Sersemlemek. Benim de aklıma geldikçe sersemliyorum saatlerim günlerim öyle geçiyor bazen. Sizdeki çok daha büyük bir güç. Hatırlamamak, üzerine çizgi çekmek. Ben beceremedim.
Yıllar geçince o acıların altında ezilmemek için çıkar yol arıyorsunuz.
Geçen seneye kadar hayatımı çok sorguladım. Hep insanların bi amaç için doğduğuna inananlardanım. Bir amacı var, birşeye vesile olmak zorunda. Birşey değiştirip birşey yapmak zorunda diye düşündüm. 27 yaşına kadar hep amacımı bulamamış gibiydim. Amaçsız mı doğdum, öylesine mi yaşıyorum diye. Tabi bu süreçte bi evlat kaybım oldu. O beni daha da gömdü. Resmen ölmeden üstüme toprak atmışlar gibi hissettirdi.
Sonra, 10 gün önce bebeğimi doğurdum. Mis gibi bi kızım oldu. Doğurduğum gün dünyaya geliş amacımın kızım olduğuna inandım. Yaşamak için bi sebebim oldu. Allah bana bağışlasın
 
Yıllar geçince o acıların altında ezilmemek için çıkar yol arıyorsunuz.
Geçen seneye kadar hayatımı çok sorguladım. Hep insanların bi amaç için doğduğuna inananlardanım. Bir amacı var, birşeye vesile olmak zorunda. Birşey değiştirip birşey yapmak zorunda diye düşündüm. 27 yaşına kadar hep amacımı bulamamış gibiydim. Amaçsız mı doğdum, öylesine mi yaşıyorum diye. Tabi bu süreçte bi evlat kaybım oldu. O beni daha da gömdü. Resmen ölmeden üstüme toprak atmışlar gibi hissettirdi.
Sonra, 10 gün önce bebeğimi doğurdum. Mis gibi bi kızım oldu. Doğurduğum gün dünyaya geliş amacımın kızım olduğuna inandım. Yaşamak için bi sebebim oldu. Allah bana bağışlasın
Allah sağlıklı uzun bir ömür versin size de bebeğinize de . Sanırım benim öyle bir amacım yok. Sorulunca ben sadece yaşamaya geldim, bu hayattan keyif almaya, gözlerimle güzel şeyler görmeye, güzel şeyler tatmaya olabildiğince iyi bir insan olmak amacım diye cevaplıyorum. Belki de bu düşüncem sığdır ve elle tutulacak bir sebebim olmadığından boşlukta hissediyorumdur.
 
Allah sağlıklı uzun bir ömür versin size de bebeğinize de . Sanırım benim öyle bir amacım yok. Sorulunca ben sadece yaşamaya geldim, bu hayattan keyif almaya, gözlerimle güzel şeyler görmeye, güzel şeyler tatmaya olabildiğince iyi bir insan olmak amacım diye cevaplıyorum. Belki de bu düşüncem sığdır ve elle tutulacak bir sebebim olmadığından boşlukta hissediyorumdur.
Umarım amacınızı bulursunuz
 
Herkese merhaba,

Aslında bir dert değil ama genel bir konudan bahsetmek ve fikirlerinizi almak istiyorum. Aslında ''travma'' denen kelime benim için hayatımın akışını bozacak veya yönlendirecek bir kelime değil ama artık hem toplumda sık sık duyduğumuz ve yaşadıklarımızı bu şekilde anlattığımız için yazmak istedim.

Bu konuda bana travmaları ile gelen insanlara karşı hep net cevaplar verdim. Örnek vermek gerekirse;

''ilk evliliğim çok zordu, bende travma yarattı'' diyen kişiye ''gerçekten öyle olsa ikinciyi yapamazdın, demek ki sandığın kadar derin izler bırakmamış ki yeniden deneyebilmişsin, bence artık bunu hayatından çıkarmalı ve atlatmalısın'' şeklinde bana mantıklı gelen cümleler kurabiliyorum.

Ancak tahmin edersiniz ki kendi hayatımda bunu uygulayamıyorum. Geçmişimizi bir yük gibi, kambur gibi sırtımızda taşımamamız gerektiğini düşünüyorum, öyle de yaşamaya çalışıyorum ancak sanıyorum ki ben uyguladığımı düşünürken bilinçaltımda biriken olaylar aniden bir gün ortaya çıkıyor ve o günümü zehir ediyor. Büyük bir değersizlik hissi ile kalkıyorum yataktan.

Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse, hiç bir açıklama yapmadan hayatımdan çıkan insanlar oldu, hem ikili ilişki hem de arkadaşlık ilişkisi olarak. Ki çoğu uzun süreli ve uyuştuğumuzu düşündüğüm kişilerdi. Bu yüzden sebep söylenmeden terkedilme korkuları yaşıyorum. Bu insanlar bir sabah uyandım ve hayatımda yoktular, şuan yanımdaki insanlar için de acaba aynısını hangi gün yaşatırlar korkusu taşıyorum.

Bir diğeri; annem, kardeşim ve ben çok küçükken üçümüzün de dahil olduğu bir intih*r planı yapmaya çalışmıştı. Başaramadı. Kendisinin o dönem ve bence hala psikolojisi çok kötüydü. Bu olay çok sık aklıma geliyor, annemle konuşup içimde bitirmeye çalıştım ama olmadı, çünkü annem özellikle o döneme dair ve genel olarak kötü anıları hatırlamıyor ya da öyle bir şey yaşanmadığını söyleyip reddediyor. Bu ve yaşattığı diğer psikolojik benzer olaylar yüzünden annemi sevemiyorum. (Annemdir, baktı büyüttü ona lafım yok, ancak sağlıklı ve doğru bir iletişim ve ilişki kuramıyorum, içimden gelmiyor)

Sonra ise, aldatıldım. Hem de bir kaç kez. Paralı, parasız, tek gecelik, aynı kişi ile birden fazla sanal ve reel olarak. Bunun bende travma yarattığını düşünmemiştim ama sevgilimin telefonunu kurcalama isteği ile onu hiç umursamama, ne yaparsa yapsın kişiler kendinden sorumludur arası çok uç duygularda gidip geliyorum.


Boşanırken evimi satmak zorunda kaldım. Evet tabii dünya malı dünyada kalır ama seviyordum evi, bazen sokağından geçmek zorunda kalıyorum. Devamında ise şuan ki evime geldiğimde (kiradayım) tavanlara bakıp bu benim evimin tavanları değil gibi garip ağlama krizlerine giriyorum.

Burada ilk aklıma gelenleri ve birazını paylaştım uzatmamak adına. Hayatım önümde kocaman dikenli bir çalı gibi iç içe geçmiş duruyor gibi hissediyorum. Aslında travmalarım yok derken, yani ben öyle sanarken bazen beni yakalayıp günlerce mutsuz ediyor bu hisler, duygular ve yaşanmışlıklar.

Biliyorum tek çözümü profesyonel destek. Denedim de ancak sürdüremedim. Buraya yazma sebebim, belki benzer şeyleri yaşayanlar vardır. Ve ben konuşarak, yazarak bazı şeyleri içinden atabilen bir insanım. O sebeple paylaşmak istedim.

Okuduğunuz için teşekkürler.
Travmalarınız var ve siz yok diyerek olan şeyleri yok sayarak kaçmaya çalışmışsınız.Bunun çözümü yok saymak yerine kabullenmek bence,o ev artık benim değil kısmet böyleymiş huzurum daha önemliydi diyip kabullenmek,Ya da annemin psikolojik sorunları vardı çok kötü şeyler yaşattı,onu icinde affedersin affetmezsin ama o da böyle biriydi diyip kabullenmek gerekiyor.Kabullendiğin an bir huzur geliyor
 
Travmalarınız var ve siz yok diyerek olan şeyleri yok sayarak kaçmaya çalışmışsınız.Bunun çözümü yok saymak yerine kabullenmek bence,o ev artık benim değil kısmet böyleymiş huzurum daha önemliydi diyip kabullenmek,Ya da annemin psikolojik sorunları vardı çok kötü şeyler yaşattı,onu icinde affedersin affetmezsin ama o da böyle biriydi diyip kabullenmek gerekiyor.Kabullendiğin an bir huzur geliyor
haklısınız, zaten genel olarak sorunlarla baş etme yöntemim de aynıdır. Yok sayarsam hiç olmayacaklarmış gibime gelir. Aslında çok şeyi kabullendim ama bazıları hala beni yaralamaya yormaya yetiyor.
 
Ben de saldım. Her daim iyi hissetmek zorunda değilim. İşimi gücümü günlük yaşantımı çok da etkilemediği sürece atak geldiğinde uyguladığım acil durum planları oluşturdum kendimce. Hep iyi hissetmek , yaralarımızın tamamen kapanması falan mümkün değil, insanız, belli yaşantılardan geçiyoruz ve unutamadığımız şeyler oluyor. Destekle falan en fazla etkisi azalır yoksa hafıza kaybı yaşamadan unutmak mümkün değil. Kurban rolüne girmeden, yarayı kaşıyıp bundan haz almaya bağımlı olmadan kendimize yas tutmak için kısa molalar verebilmeliyiz.
 
Çıkamıyoruz yığılıp kalıyoruz 😂 Şimdi gelelim sizin duymak istediğiniz cevaba ;

‎Güzel zamanlarda umut dolu olmak çok kolaydır.Önemli olan karanlık , kendinizi yalnız hissettiğiniz günlerde de öyle kalabilmek. Ne kadar derinlerde de olsa kendinizi çok üzgün ve yorgun hissetseniz de umudu canlı tutup ona sarılmalı, umudun kendisi olmalısınız. Çektiklerinizden çok daha güçlü olmalısınız. İşler beklediğiniz gibi olmasa da daha iyi başka nasıl yaşanır ki? Sizi bu günlere getiren tüm bu olaylara baktığınızda kötü hissetmeniz çok normal ama bundan sonra attığınız her adımda size kim olduğunuzu ve kim olmanız gerektiğini hatırlatan o günlerden bir parça taşıycaksınız.Ya görmezden gelip yola devam edin yada onları savaş yaraları gibi üstünüzde taşıyın. Bir de ben her şeyin aslında olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi olduğunu düşünürüm vardır bi hikmeti en kötü bizi hayata hazırlıyordur daha güçlü olmamız için. Tüm bu acıların mükafatı da bir şekilde karşınıza çıkacaktır. Sabırlı olun 🌸
 
Herkese merhaba,

Aslında bir dert değil ama genel bir konudan bahsetmek ve fikirlerinizi almak istiyorum. Aslında ''travma'' denen kelime benim için hayatımın akışını bozacak veya yönlendirecek bir kelime değil ama artık hem toplumda sık sık duyduğumuz ve yaşadıklarımızı bu şekilde anlattığımız için yazmak istedim.

Bu konuda bana travmaları ile gelen insanlara karşı hep net cevaplar verdim. Örnek vermek gerekirse;

''ilk evliliğim çok zordu, bende travma yarattı'' diyen kişiye ''gerçekten öyle olsa ikinciyi yapamazdın, demek ki sandığın kadar derin izler bırakmamış ki yeniden deneyebilmişsin, bence artık bunu hayatından çıkarmalı ve atlatmalısın'' şeklinde bana mantıklı gelen cümleler kurabiliyorum.

Ancak tahmin edersiniz ki kendi hayatımda bunu uygulayamıyorum. Geçmişimizi bir yük gibi, kambur gibi sırtımızda taşımamamız gerektiğini düşünüyorum, öyle de yaşamaya çalışıyorum ancak sanıyorum ki ben uyguladığımı düşünürken bilinçaltımda biriken olaylar aniden bir gün ortaya çıkıyor ve o günümü zehir ediyor. Büyük bir değersizlik hissi ile kalkıyorum yataktan.

Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse, hiç bir açıklama yapmadan hayatımdan çıkan insanlar oldu, hem ikili ilişki hem de arkadaşlık ilişkisi olarak. Ki çoğu uzun süreli ve uyuştuğumuzu düşündüğüm kişilerdi. Bu yüzden sebep söylenmeden terkedilme korkuları yaşıyorum. Bu insanlar bir sabah uyandım ve hayatımda yoktular, şuan yanımdaki insanlar için de acaba aynısını hangi gün yaşatırlar korkusu taşıyorum.

Bir diğeri; annem, kardeşim ve ben çok küçükken üçümüzün de dahil olduğu bir intih*r planı yapmaya çalışmıştı. Başaramadı. Kendisinin o dönem ve bence hala psikolojisi çok kötüydü. Bu olay çok sık aklıma geliyor, annemle konuşup içimde bitirmeye çalıştım ama olmadı, çünkü annem özellikle o döneme dair ve genel olarak kötü anıları hatırlamıyor ya da öyle bir şey yaşanmadığını söyleyip reddediyor. Bu ve yaşattığı diğer psikolojik benzer olaylar yüzünden annemi sevemiyorum. (Annemdir, baktı büyüttü ona lafım yok, ancak sağlıklı ve doğru bir iletişim ve ilişki kuramıyorum, içimden gelmiyor)

Sonra ise, aldatıldım. Hem de bir kaç kez. Paralı, parasız, tek gecelik, aynı kişi ile birden fazla sanal ve reel olarak. Bunun bende travma yarattığını düşünmemiştim ama sevgilimin telefonunu kurcalama isteği ile onu hiç umursamama, ne yaparsa yapsın kişiler kendinden sorumludur arası çok uç duygularda gidip geliyorum.


Boşanırken evimi satmak zorunda kaldım. Evet tabii dünya malı dünyada kalır ama seviyordum evi, bazen sokağından geçmek zorunda kalıyorum. Devamında ise şuan ki evime geldiğimde (kiradayım) tavanlara bakıp bu benim evimin tavanları değil gibi garip ağlama krizlerine giriyorum.

Burada ilk aklıma gelenleri ve birazını paylaştım uzatmamak adına. Hayatım önümde kocaman dikenli bir çalı gibi iç içe geçmiş duruyor gibi hissediyorum. Aslında travmalarım yok derken, yani ben öyle sanarken bazen beni yakalayıp günlerce mutsuz ediyor bu hisler, duygular ve yaşanmışlıklar.

Biliyorum tek çözümü profesyonel destek. Denedim de ancak sürdüremedim. Buraya yazma sebebim, belki benzer şeyleri yaşayanlar vardır. Ve ben konuşarak, yazarak bazı şeyleri içinden atabilen bir insanım. O sebeple paylaşmak istedim.

Okuduğunuz için teşekkürler.
Akla hayale gelmeyecek travmalarım var her konuda, bir dönem özellikle yas dönemi konusunda destek aldım faydasını da gördüm lakin bu yaşadıklarımı çözmeye yetmedi. Sonunda onları kabullendim, kendime acımaktan vazgeçtim, geçti diye kendimi telkin ettim. İnançlı bir insanım Allah a sığındım en çok, dua eder ferahlarım. Bazen dediğiniz gibi oluyor bir sabah kalkıp geçmişle kavga ederken buluyorum kendimi ama artık uzun sürmüyor dua ediyorum, sonra geçti diyorum yola devam ediyorum, bu yolda en büyük destekçim eşim, kitaplarım ve hayvanlar onlara tutunuyorum.
 
Hayatımda olan bazı şeylerin benim iradem dışında geliştiğini farkettiğim an iyileşmeye başladım. Kendi tavırlarımızı kontrol edebiliriz ama karşımızda olan insanlara müdehale edemiyoruz maalesef, o yüzden bana yapılan hiçbir kötülüğü şahsi algılamamayı öğrendim. Bunu başardığımda da mental olarak iyileştim.
 
Dünyaya geliş nedenimiz tekamüldüt.

Yaşam planınızda karşı komşunuz bile vardır. Çünkü hayatımızda hiç ummadığımız kişilerin bile görevi var. Keza bizim de öyle. Yaşam planı o kadar detaylı ve ilmek ilmek örülen bir şey ki, kimlere öğretmen olduğunuzu, kimlerin öğrencisi olduğunu bilseniz, sistemin zekasına hayran olursunuz. İntihar işte bu yüzden yasak. Çok detaylı konular, satırlar yetmez.

Psikolojik destek vs alın tabi iyi gelecekse ancak şunu hep bilin.. biz her şeyi zıttı ile öğrenebiliyoruz. Mesela sevgiyi deneyimlemek için sevgisiz biriyle olmamız gibi. İnsan zaten sevginin içindeyken bunun çok farkında değildir. İdrakinde değildir daha doğrusu. Ama bu konuda türlü ızdıraplar yaşayan biri, sevgi ile karşılaştığında onun sevgi olduğunu idrak eder ve anlar.

Ayrıca yaşadığımız sert olaylar, şoklar hep teşevvüş halimizden uyanmamız içindir. Sistem bizi, ayrıldığımız ana yola tekrar girmemiz için olaylarla sarsar bizi. Aslında öncesinde çok uyarı verir. Tesirler gelir bize ama kalp kapalı beyin de hipnoz halindeyse onları zaten almayız. En son, sert bir olay şeklinde karşınıza çıkar.

O yüzden yaşadıklarımıza bakıp ah, vah neden bunları yaşıyorum dersek daha da beter bir hale geliriz. Her olaydan ders çıkarmak zorundayız. Dersleri almadıkça o dersler birikir birikir ve çok ağır bir olay şeklinde bedenlenip karşımıza çıkar.

O nedenle şikayet etmek yerine olaylara daha yukarıdan bakmaya çalışın. Bu olay bana ne öğretti? Buradan almam gereken ders nedir? Şekliinde.

Pozitif değer üretirseniz negatif enerjiden kötücül olaylara kadar size hiçbir şey etki etmez. Zırhtır çünkü o.

Nedir pozitif değer? Çok kolaydır çok.
Bir sokak canını beslemek mesela, hasta olan bir komşunuza bir tas çorba vermek, yardıma ihtiyacı olan birine teselli vermek, imkan varsa sıkıntıda olan birine maddi yardımda bulunmak, iyi bir şey yapan kişiyi takdir etmek. O kadar kolay ki, neden bu kadar zorlaştırıyoruz her şeyi? Tabi bunları yaparken ticaret şeklinde değil, şu kediyi besleyeyim de sevap alayım değil hayır. Olmaktan bahsediyorum. Siz iyi bir olduğunuz için yapıyorsunuz bunu. O hale dönüşüyorsunuz yani. O minik minik değerler birikir birikir ve size döner yasa gereği. Keza yaptığımız negatif olaylar da aynı şekilde.

Kurban psikolojisinden çıkmak gerek. Size sadece zararı olur bunun ve kesinlikle mutlu olamazsınız.

Yaşam planımızda görevi biten her şey gider. Bakın her şey. İnsan, araba, ev, iş vs vs vah neden gitti de, neden satıldı da, ben bunları hiç hak etmedim. Yok hayır, bunlar bizim hayatımızda kesinlikle olmaması gereken şeyler. Yükselmek zordur bilinç olarak. Ama dişmek çok kolaydır. Siz yükseldikçe, neden-sonuç yasasını öğrendikçe, çevreniz de, hayatınız da bilincinize ve titreşiminize dair olaylar çekersiniz.

Hayat zor değil, zorlaştıran sadece biziz. Egomuz ve sahte benliklerimiz. Hepsi bu kadar işte.
 
Back
X