Travmalarınızla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Ben de saldım. Her daim iyi hissetmek zorunda değilim. İşimi gücümü günlük yaşantımı çok da etkilemediği sürece atak geldiğinde uyguladığım acil durum planları oluşturdum kendimce. Hep iyi hissetmek , yaralarımızın tamamen kapanması falan mümkün değil, insanız, belli yaşantılardan geçiyoruz ve unutamadığımız şeyler oluyor. Destekle falan en fazla etkisi azalır yoksa hafıza kaybı yaşamadan unutmak mümkün değil. Kurban rolüne girmeden, yarayı kaşıyıp bundan haz almaya bağımlı olmadan kendimize yas tutmak için kısa molalar verebilmeliyiz.
Aslında hep kendime şunu söylüyorum, hepimiz birbirimizin benzeri hayatlar yaşıyoruz, mutluluklarımız da üzüntülerimiz de çok benzer. Ölçekleri değişken sadece, kötüye bakıp şükretmek değil ancak Allah dağına göre kar verir diyorum, can yerinde dursun şükür ki duruyor diyorum. Böyle şeylere tutunuyorum. Bahsettiğiniz şekilde bu duygular çok üzerime geldiğinde ya uzun uykular uyuyorum ya da ortamı ve havamı değiştirerek daha iyi hissetmeye çalışıyorum. Bazen de en yakınımdakinden çıkarıyorum acısını. Böyle böyle yaşamaya çalışıyor da alışıyor da insan.
 
travmalarimla dalga gecerek 😄 sakasi bir yana hayatta her seyi kontrol edemeyecegimi kabul ettim oncelikle. gecmisimi degistiremem, yasadiklarimi, beni yaralayan olaylari ve kisileri silemem ama bundan sonrasi icin bu durumlara izin verip vermemek kendi elimde diyorum. ornegin ben bir zamanlar ‘korunmaya muhtac’ hissediyordum fazlaca. kendimce bir cozum yontemi buldum ve artik kendimi korunmam gereken, muhtac hissedebilecegim hicbir duruma sokmuyorum. bu atlatmak mi? hayir. kacinmak. savunma mekanizmasi. ama su an icin kendimi koruyorum her turlu duygusal ve fiziksel hasardan. herkesin derdi kendine agirdir. bir zaman sonra onlarla yasamayi ogreniyoruz hafizamizi kaybetmedigimiz surece hicbir seyi unutamayiz cunku. belki basimiza gelenleri kontrol edemeyiz ama olaylara karsi verdigimiz tepkileri edebiliriz.
 
Çıkamıyoruz yığılıp kalıyoruz 😂 Şimdi gelelim sizin duymak istediğiniz cevaba ;

‎Güzel zamanlarda umut dolu olmak çok kolaydır.Önemli olan karanlık , kendinizi yalnız hissettiğiniz günlerde de öyle kalabilmek. Ne kadar derinlerde de olsa kendinizi çok üzgün ve yorgun hissetseniz de umudu canlı tutup ona sarılmalı, umudun kendisi olmalısınız. Çektiklerinizden çok daha güçlü olmalısınız. İşler beklediğiniz gibi olmasa da daha iyi başka nasıl yaşanır ki? Sizi bu günlere getiren tüm bu olaylara baktığınızda kötü hissetmeniz çok normal ama bundan sonra attığınız her adımda size kim olduğunuzu ve kim olmanız gerektiğini hatırlatan o günlerden bir parça taşıycaksınız.Ya görmezden gelip yola devam edin yada onları savaş yaraları gibi üstünüzde taşıyın. Bir de ben her şeyin aslında olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi olduğunu düşünürüm vardır bi hikmeti en kötü bizi hayata hazırlıyordur daha güçlü olmamız için. Tüm bu acıların mükafatı da bir şekilde karşınıza çıkacaktır. Sabırlı olun 🌸
Aslında hepsi beni ben yapan şeyler. Şuan ki duruşuma, hayatta bulunduğum konuma fayda sağlayan tarafları çokça var. Ben kötü şeyler yaşadım deyip saldıktan sonra çok daha kötü şeyler yapıp yaşayabilirdim. Ama ben hala daha iyi biri, daha mutlu biri, daha sabırlı ve sakin biri olmaya çalışıyorum. Hala kendimi ehlileştirmeye çalışıyorum. Popüler tabir ile kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum. Bu hayata 1 kez geliyorum, günahıyla sevabıyla, doğru ve yanlışıyla geriye dönüp düzeltme imkanı olmayan olayların üzerinde bu kadar vakit kaybetmeye değmez diyorum. Dua ediyorum, en çok Allahım içime ferahlık ver diyorum çok çok sıkılınca. Görmezden gelemediğim için onları kendi adıma daha iyi bir şeye dönüştürmeye çabalıyorum.
 
Dünyaya geliş nedenimiz tekamüldüt.

Yaşam planınızda karşı komşunuz bile vardır. Çünkü hayatımızda hiç ummadığımız kişilerin bile görevi var. Keza bizim de öyle. Yaşam planı o kadar detaylı ve ilmek ilmek örülen bir şey ki, kimlere öğretmen olduğunuzu, kimlerin öğrencisi olduğunu bilseniz, sistemin zekasına hayran olursunuz. İntihar işte bu yüzden yasak. Çok detaylı konular, satırlar yetmez.

Psikolojik destek vs alın tabi iyi gelecekse ancak şunu hep bilin.. biz her şeyi zıttı ile öğrenebiliyoruz. Mesela sevgiyi deneyimlemek için sevgisiz biriyle olmamız gibi. İnsan zaten sevginin içindeyken bunun çok farkında değildir. İdrakinde değildir daha doğrusu. Ama bu konuda türlü ızdıraplar yaşayan biri, sevgi ile karşılaştığında onun sevgi olduğunu idrak eder ve anlar.

Ayrıca yaşadığımız sert olaylar, şoklar hep teşevvüş halimizden uyanmamız içindir. Sistem bizi, ayrıldığımız ana yola tekrar girmemiz için olaylarla sarsar bizi. Aslında öncesinde çok uyarı verir. Tesirler gelir bize ama kalp kapalı beyin de hipnoz halindeyse onları zaten almayız. En son, sert bir olay şeklinde karşınıza çıkar.

O yüzden yaşadıklarımıza bakıp ah, vah neden bunları yaşıyorum dersek daha da beter bir hale geliriz. Her olaydan ders çıkarmak zorundayız. Dersleri almadıkça o dersler birikir birikir ve çok ağır bir olay şeklinde bedenlenip karşımıza çıkar.

O nedenle şikayet etmek yerine olaylara daha yukarıdan bakmaya çalışın. Bu olay bana ne öğretti? Buradan almam gereken ders nedir? Şekliinde.

Pozitif değer üretirseniz negatif enerjiden kötücül olaylara kadar size hiçbir şey etki etmez. Zırhtır çünkü o.

Nedir pozitif değer? Çok kolaydır çok.
Bir sokak canını beslemek mesela, hasta olan bir komşunuza bir tas çorba vermek, yardıma ihtiyacı olan birine teselli vermek, imkan varsa sıkıntıda olan birine maddi yardımda bulunmak, iyi bir şey yapan kişiyi takdir etmek. O kadar kolay ki, neden bu kadar zorlaştırıyoruz her şeyi? Tabi bunları yaparken ticaret şeklinde değil, şu kediyi besleyeyim de sevap alayım değil hayır. Olmaktan bahsediyorum. Siz iyi bir olduğunuz için yapıyorsunuz bunu. O hale dönüşüyorsunuz yani. O minik minik değerler birikir birikir ve size döner yasa gereği. Keza yaptığımız negatif olaylar da aynı şekilde.

Kurban psikolojisinden çıkmak gerek. Size sadece zararı olur bunun ve kesinlikle mutlu olamazsınız.

Yaşam planımızda görevi biten her şey gider. Bakın her şey. İnsan, araba, ev, iş vs vs vah neden gitti de, neden satıldı da, ben bunları hiç hak etmedim. Yok hayır, bunlar bizim hayatımızda kesinlikle olmaması gereken şeyler. Yükselmek zordur bilinç olarak. Ama dişmek çok kolaydır. Siz yükseldikçe, neden-sonuç yasasını öğrendikçe, çevreniz de, hayatınız da bilincinize ve titreşiminize dair olaylar çekersiniz.

Hayat zor değil, zorlaştıran sadece biziz. Egomuz ve sahte benliklerimiz. Hepsi bu kadar işte.
Teşekkür ederim öncelikle, uzun uzun yazmak için zaman ayırdığınızdan ötürü, Kurban psikolojisinde değilim. Belki bir zamanlar düşünmüş olabilirim ancak o fikirden sıyrıldım. Ve hayatımın uzunca bir dönemini kendi kararlarımla yönettim. İstedim evlendim, istemedim ayrıldım (çevresel etkenlerden dolayı yine de bu kararı uygulamak zor oldu ancak istemediğim birşeyin içinde daha fazla olmamak için direndim). Kendi kararlarını verebilen ve uygulayabilen biri olarak güçlü hissediyorum. Ve negatiften uzak kalmak için de çaba sarfediyorum ancak bir bakıyorum ben baştan aşağı negatif olmuşum bazı günler :)

Aslında derdim mal mülk birikim değil. Sanırım onların beraberinde getirdiği sahiplik-aidiyet ve güven duygusu. Bu bahsettiğim olaylardan bazılarının yaşanma sebebi yoksulluktu. Ve ben de yakın geçmişe kadar cimri bir insandım. Çocukluktan kalma bir yokluk psikolojisinin etkileri idi sanırım. Ben pek farkında değildim, ancak bir gün babam aniden ve çok genç öldü. Cüzdanı bende kaldı, alıp giymeye kıyamadığı yeni ayakkabılarını kapıya koyduk adet diye. Bir ev bıraktı annem ben ve kardeşime, oturamamıştı bile doğru düzgün. İçini dışını yaptırdı ama hayallerindeki gibi belki de tam keyfini çıkaramadı bile. Paraya bakışım o günden sonra değişti. Çünkü paramız vardı ve babam hiç hesapta olmadık şekilde aniden ölmüştü, biriktirdikleri de kendi hakkıyla beraber bize kalmıştı.

Sonrasında daha rahat davrandım, Kıyafetlerim dolap beklemedi üstündeki etiketi ile (çünkü babam ayakkabısını eskitememişti) Cebimde olduğu kadarı ile güzel zamanlar, güzel anılar, yemekler, yerler satın aldım hep kendime ve sevdiklerime.
Ve inanın o günden sonra benim para daha bol daha bereketli oldu.

Özetle yazdıklarınıza katılıyorum, her şey ve herkesin bir amacı ve zamanı var. Bunlar tamamlandığında onlar bizim hayatımızdan çıktığı gibi biz de birilerinin hayatlarından çıkıyoruz.

Yazma sebebim bildiğim çoğu şey olduğu halde dışarıdan tekrar tekrar duymak, başka yerlerde bu duyguların paylaşıldığı insanların olduğunu bilmek, evet biricik değilim ama insan bazen aynı duygu birikimi olan insanların ağzından kendi yaşadıklarını dinlemeye ihtiyaç duyuyor.
 
travmalarimla dalga gecerek 😄 sakasi bir yana hayatta her seyi kontrol edemeyecegimi kabul ettim oncelikle. gecmisimi degistiremem, yasadiklarimi, beni yaralayan olaylari ve kisileri silemem ama bundan sonrasi icin bu durumlara izin verip vermemek kendi elimde diyorum. ornegin ben bir zamanlar ‘korunmaya muhtac’ hissediyordum fazlaca. kendimce bir cozum yontemi buldum ve artik kendimi korunmam gereken, muhtac hissedebilecegim hicbir duruma sokmuyorum. bu atlatmak mi? hayir. kacinmak. savunma mekanizmasi. ama su an icin kendimi koruyorum her turlu duygusal ve fiziksel hasardan. herkesin derdi kendine agirdir. bir zaman sonra onlarla yasamayi ogreniyoruz hafizamizi kaybetmedigimiz surece hicbir seyi unutamayiz cunku. belki basimiza gelenleri kontrol edemeyiz ama olaylara karsi verdigimiz tepkileri edebiliriz.
ooo en sevdiğim, ben de o kadar çok dalga geçerim ki hem kendi içimde hem de insanlara anlatırken. Hatta o kadar ki insanlar bana poker face, robot musun der, üzgün müyüm deli miyim sevinçli mi anlayamazlar çoğu zaman. Ben konuşarak ve bu konular üzerine biraz da kara mizah yaparak içimden atabiliyorum. Çoğu zaman hissiz hissediyorum artık nötrlendim bu olanlara karşı diyorum, hatta bunu güzel de beceriyorum ama bazen dozu kaçıyor çevremdekilere de aynı hissizlikle yaklaşıyorum. Aslında sorun denge kuramamak. Sorunlar gelir, çözülür geçer gider. Hayatımda ne kadar yer edeceğinin dengesini kuramadığımdan bazen çok vaktime ve üzülmeme neden oluyor maalesef.
 
ooo en sevdiğim, ben de o kadar çok dalga geçerim ki hem kendi içimde hem de insanlara anlatırken. Hatta o kadar ki insanlar bana poker face, robot musun der, üzgün müyüm deli miyim sevinçli mi anlayamazlar çoğu zaman. Ben konuşarak ve bu konular üzerine biraz da kara mizah yaparak içimden atabiliyorum. Çoğu zaman hissiz hissediyorum artık nötrlendim bu olanlara karşı diyorum, hatta bunu güzel de beceriyorum ama bazen dozu kaçıyor çevremdekilere de aynı hissizlikle yaklaşıyorum. Aslında sorun denge kuramamak. Sorunlar gelir, çözülür geçer gider. Hayatımda ne kadar yer edeceğinin dengesini kuramadığımdan bazen çok vaktime ve üzülmeme neden oluyor maalesef.
uzerinde konusmak gercekten cok etkili bir yontem ama bana en iyi gelen sey bir baskasiyla degil kendimle konusmak oldu. ayni konuyu 100 defa ayna karsisinda gozlerimin icine baka baka konustum yeri geldi kendi kendime bagirdim, cagirdim. yasadiklarimizdan cikarimlarimiz, hislerimiz, neden oyle hissettigimiz hepsinin cevabi bizde. 2. kisiler beni hicbir zaman tatmin etmedi. ben careyi kendimde buldum :)
 
İlk evliliğimden çok travmam var ama üzerinde durmuyorum. Kaybedecek bir şeyim kalmadı. Babamı kaybedeli 40 gün oldu, bedenine kavuşamadım. Hiçbiri bu kadar canımı yakmamıştı 🫠
Yaşadığın travmaları fazla büyütme, bırak biraz akışına. Unutma, bu dünyada kalıcı değiliz. Bazı şeyleri güçlü durarak aşmak gerekiyor ve sen bunu başaracak güce sahipsin.
 
Herkese merhaba,

Aslında bir dert değil ama genel bir konudan bahsetmek ve fikirlerinizi almak istiyorum. Aslında ''travma'' denen kelime benim için hayatımın akışını bozacak veya yönlendirecek bir kelime değil ama artık hem toplumda sık sık duyduğumuz ve yaşadıklarımızı bu şekilde anlattığımız için yazmak istedim.

Bu konuda bana travmaları ile gelen insanlara karşı hep net cevaplar verdim. Örnek vermek gerekirse;

''ilk evliliğim çok zordu, bende travma yarattı'' diyen kişiye ''gerçekten öyle olsa ikinciyi yapamazdın, demek ki sandığın kadar derin izler bırakmamış ki yeniden deneyebilmişsin, bence artık bunu hayatından çıkarmalı ve atlatmalısın'' şeklinde bana mantıklı gelen cümleler kurabiliyorum.

Ancak tahmin edersiniz ki kendi hayatımda bunu uygulayamıyorum. Geçmişimizi bir yük gibi, kambur gibi sırtımızda taşımamamız gerektiğini düşünüyorum, öyle de yaşamaya çalışıyorum ancak sanıyorum ki ben uyguladığımı düşünürken bilinçaltımda biriken olaylar aniden bir gün ortaya çıkıyor ve o günümü zehir ediyor. Büyük bir değersizlik hissi ile kalkıyorum yataktan.

Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse, hiç bir açıklama yapmadan hayatımdan çıkan insanlar oldu, hem ikili ilişki hem de arkadaşlık ilişkisi olarak. Ki çoğu uzun süreli ve uyuştuğumuzu düşündüğüm kişilerdi. Bu yüzden sebep söylenmeden terkedilme korkuları yaşıyorum. Bu insanlar bir sabah uyandım ve hayatımda yoktular, şuan yanımdaki insanlar için de acaba aynısını hangi gün yaşatırlar korkusu taşıyorum.

Bir diğeri; annem, kardeşim ve ben çok küçükken üçümüzün de dahil olduğu bir intih*r planı yapmaya çalışmıştı. Başaramadı. Kendisinin o dönem ve bence hala psikolojisi çok kötüydü. Bu olay çok sık aklıma geliyor, annemle konuşup içimde bitirmeye çalıştım ama olmadı, çünkü annem özellikle o döneme dair ve genel olarak kötü anıları hatırlamıyor ya da öyle bir şey yaşanmadığını söyleyip reddediyor. Bu ve yaşattığı diğer psikolojik benzer olaylar yüzünden annemi sevemiyorum. (Annemdir, baktı büyüttü ona lafım yok, ancak sağlıklı ve doğru bir iletişim ve ilişki kuramıyorum, içimden gelmiyor)

Sonra ise, aldatıldım. Hem de bir kaç kez. Paralı, parasız, tek gecelik, aynı kişi ile birden fazla sanal ve reel olarak. Bunun bende travma yarattığını düşünmemiştim ama sevgilimin telefonunu kurcalama isteği ile onu hiç umursamama, ne yaparsa yapsın kişiler kendinden sorumludur arası çok uç duygularda gidip geliyorum.


Boşanırken evimi satmak zorunda kaldım. Evet tabii dünya malı dünyada kalır ama seviyordum evi, bazen sokağından geçmek zorunda kalıyorum. Devamında ise şuan ki evime geldiğimde (kiradayım) tavanlara bakıp bu benim evimin tavanları değil gibi garip ağlama krizlerine giriyorum.

Burada ilk aklıma gelenleri ve birazını paylaştım uzatmamak adına. Hayatım önümde kocaman dikenli bir çalı gibi iç içe geçmiş duruyor gibi hissediyorum. Aslında travmalarım yok derken, yani ben öyle sanarken bazen beni yakalayıp günlerce mutsuz ediyor bu hisler, duygular ve yaşanmışlıklar.

Biliyorum tek çözümü profesyonel destek. Denedim de ancak sürdüremedim. Buraya yazma sebebim, belki benzer şeyleri yaşayanlar vardır. Ve ben konuşarak, yazarak bazı şeyleri içinden atabilen bir insanım. O sebeple paylaşmak istedim.

Okuduğunuz için teşekkürl

Kimi tramvalarımı çözdüm, kimini de kabullenip onlarla yaşamayı öğrendim
 
Basa çıkamıyorum.bazen kedilerini gizliyorlar.mutsuz uykusuz olduğumda da kendilerini bana hatırlamıyorsam sağ olsunlar.ara ara yoklarlar
 
Eski eşim beni yanında çalışsın diye getirdiğim bir kızla beni aldatmıştı. İnkar etti ailesinin o kızın yanında bana bu kadın karaktersiz dedi bize iftira atıyor dedi ilk sinir krizi + panik atak geçirdim ve üzerinden 4 yıl geçse de boşanmışta olsam hala o travmaları yaşıyorum. Başa çıkmaya çok çalıştım ama nafile yani olmadı olmuyor:)
 
Back
X