Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri

sen uykusuzluk nedir bilir misin
tırnaklarınla yastığı parçaladın mı
gözlerini tavana dikip
düşündüğün oldu mu bütün gece
ve bütün bir gün
belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
gelmeyince,seni aramayınca
ölesiye ağladın mı
sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
ona ait ne varsa
bir bir hatırladın mı?

sen günden güne erimeyi bilir misin
dev bir ağacın vekarı içinde ölmeyi
bir teselli aramayı
ıssız parklarda,tenha sokaklarda
ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
deli divane yollara düşüp
yaşlanmış bir köpek gibi
eskimiş bir gömlek gibi
atılmışlığını hissettiğin oldu mu?

sevmekten
günler geceler boyunca yürümekten
elin,ayağın,kalbin yoruldu mu?

sen yalnızlığın acısını bilir misin
unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
içinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
bütün gururunu çiğneyip
sevdiğinin geçtiği yollarda
bastığı toprakları eğilip öptün mü?

sen çaresizlik nedir bilir misin
sen yokluk nedir gördün mü
yavan başını
duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden
sen hergün bin defa öldün mü?

böyleyim diye ayıplama beni
bir gün kendimi
sonsuzluğun koynuna bırakırsam
yaralı ve yenik bir asker gibi
darılma.
unutma ki
her seven adsız bir kahramandır
unutma ki
İNSAN;SEVEBİLDİĞİ KADAR İNSANDIR...

ü.y.oğuzcan sevenlere.....
 
MİLYON KERE AYTEN (34741 Hit)

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
 
Link Silinmiştir.
Anladım diyemem ki ! Suçluyum.
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi.

Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle

Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim.

En kötüsü beni koyup gitmendi
O, öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz.

Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler

Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi?
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.


Ümit Yaşar Oğuzcan
 
SENSIZ OLMAK

Nerde o denizim benim, lekesiz gökyüzüm?
Hani o içtikçe susuzluğumu arttıran çeşme?
Kim götürdü bakışlarımı, ne oldu gözlerime?
Hani benim ellerim, ayaklarım, saçlarım, yüzüm?

Bu ben değilim besbelli, bu bir başkası!
Gözlerim yabancı bakıyor gözlerime aynadan
O kim? böyle durup durup beni aldatan?
Besbelli bir oyuna gelmişim açıkçası

Birini sevmişim besbelli, beni koyup gitmiş,
Ondan şimdi aradığım hep o, hep ben!
O ikisi kırmış beni, yıkmış, incitmiş

Şimdi bilmediğim bir şarkıi her yerde söylenen;
Sevinçten, mutluluktan, sevgiden uzak.
Ne acı! senin olmak, sende olmak, sensiz olmak

Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Son düzenleyen: Moderatör:
ASK ICiN TESEKKUR EDERiM


tesekkür ederim
bana ilk defa aski tattirdigin için
bana severek yasamayi ögrettigin için
hayata simsiki sarilmayi gösterdigin için
tesekkür ederim
bana sevgiyi hasreti aciyi tattirdigin için
beni kiskanç ve nazli bir kiz yaptigin için
bana bir bakisinla hayati toz pembe gösterdigin için
tesekkür ederim
az da olsa bana kalbinde bir yer ayirdigin için
beni birazicik olsun sevdigin için
bana unutulmazligi kanitladigin için
tesekkür ederim
gözlerimi açtigin için
son kez tesekkür ederim kalbimde kapanmayacak bir yara açtigin için
BU TESEKKÜRLER AZ BILE

ÜMiT YASAR OGUZCAN
 
Ne zaman seni dusunsem yalnizligim aklima gelir
Bir urperti gibi derinden derine duyarim caresizligimi
Nedir bu gurultuler derim, top patlamalari
Nedir bu sakaklarimda zonklayan agri
Icimden dalga dalga bosanan gozyaslari ne
Bu hangi nehir ki uzayip gider alabildigine
Nedir bu umitsizlik dolu bu kahir dolu yaslar
Bu denizler altinda kopup gelen firtina
Bu bir caglayan gibi ugultulu yaslar

Oysa zamandir ilerleyen imkansizliklar icinde
Baslangici olmayan bir sondur yaklastigim
Bu ipince nehir nereye gidiyor bilen var mi
Aglatan ne ben O doyamadigim dakikalar mi
Dusen aksi mi gozlerime o bal rengi gozlerin
Ki icimde calkantisiyla hickirir denizlerin
Sorarim; bu aglamak ne kadar, nereye kadar
O zaman ruzgar durur, firtina diner ansizin
Kapanir yorgun gozlerim bir gece baslar

Ve karanlik uykularla rer aglama saatleri
Uyaninca bir islak sefaktir gorurum
Bir buyuk resimdir gokyuzu seyrederim
Yine ozleminle yanip tutusur gozbebeklerim
Duyarim vurgularini basimda caresizligin
Ben aglayacak adam degildim bir kadin icin
Beni perisan edecek ne vardi bu kadar
Bir de "Erkekler aglamaz" diyorsun
Tanriligindan utanmasa Tanri bile aglar.

UMIT YASAR

 
Kardeş değiliz diyorum inanmıyorsun
Yalan bunca faziletler yalan
Bizi bu ciğeri beş para etmez insanlar mahvediyor
Aldırma diyorum sana
Dünya ikimiz için yaratıldı
Üç milyar insan iş olsun diye geldi yeryüzüne
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
 
Belki bi yağmur damlası
belkide bi sigara dumanındayım
öylece kaldım ya ortada
ne orda nede burdayım
kaybettim kendimi dalgalar arasında
belkide bi martı kanadındayım...
 
ağlamama bir sebep göster
gözyaşlarımın herşeyin ilacı olacağını söyle
hadi kandır beni
hadi herşey eskisi gibi olsun
"sensiz yaşayamam"diyen ben
bak nasılda yaşıyorum
sende ben gibisin
yıkılmış yüreklerimizdeki sırça sarayımız
bin parçaya ayrılmış kalbimiz
vede aşılmaz gururumuzla beraber
dünyada tek başımızayız.
Sahte krallığımız ve yalan hükmümüz var
peki ya kime?
neye bu hüküm
vede nereye kadar?
Yalnızsın unutma
Yalnızım!
ben zaten bunu hiç aklımdan çıkarmadım...
 
Adı Yalnızlık

Gölgen gibidir yalnızlık
Gecenin ıssızlığı, karanlığı gibi boş ve soğuk.
Sarılırsın ararsın tutamazsın
yoktur çaresi.
Adı Yalnızlık
Yazılmıştır birkere
Yiğit olsan da büker bileği,
Cesur olsan da sızlatır yüreği.
İçindedir sevgi, insanın tek dileği
Ateşten gömlek misali
SEVGİ... SEVGİ... SEVGİ…

(Ben konu açamiyorum barim sizinkilere yazayim )
 
Ümit Yaşar Oğuzcan (1926- 1984)
________________________________________

adsizyi3.jpg

________________________________________
22 Ağustos 1926 tarihinde Tarsus’ta doğdu. Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdi (1946); Türkiye İş Bankası’na girerek Adana, Ankara ve İstanbul’da çalıştı, otuz yılını doldurunca Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, emekliliğini istedi, ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul’da kendi adını taşıyan sanat galerisi kurdu.

Şiire 1940’da Yedigün şairleri arasında başlayan; 1975’te 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış bulunan, şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, günümüzün en popüler şairidir. Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti. Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi. 4 kasım 1984 tarihinde öldü.

Şiir kitapları:
Çoğu dört beş kere basılmış 33 şiir kitabının ilk baskı yıllarına göre isimleri: İnsanoğlu (1947), Dolmuş (1955), Aşkımızın Son Çarşambası (1955), Bir Daha Ölmek (1956), Kör Ayna (1957), İki Kişiye Bir Dünya (1957), Beni Unutma (ilk yedi kitabından seçmeler, 1959), Karanlığın Gözleri (1960), Akıllı Maymunlar (1960), Seninle Ölmek İstiyorum (1960), Üstüme Varma İstanbul (1961), Sahibini Arayan Mektuplar (1961), Yeni Dünya Rekoru (1961), Sevenler Ölmez (1962), Çigan Gözler (1962), Ötesi Yok (1963), Hüzün Şarkıları (1963), Bir Gün Anlarsın (1965), Sadrazamın Sol Kulağı (1965), Mihribana Şiirler (1965), Taşlar ve Başlar (1966), Seni Sevmek (1966), İnşallahla Maşallah (1966), Toprak Olana Kadar (1968), Göbek Davası (1968), Ben Seni Sevdim mi (1968), Halktan Yana (1969), Aşk mıydı O (1969), Önce Sen Sonra Ben (1971), Rubailer (1972), Yalan Bitti (1975), En Eski Yalnızlığımdın Sen Benim (1978), Dikiz Aynası (yergi şiirleri, 1982),

Acılar Denizi (1977) isimli kitabı, son kitabı dışında bütün şiirlerinden seçmeler kitabıdır. Diğer seçme şiirler kitabı Şiirle 40 Yıl (1982) adını taşıyor. Bütün Şiirleri Özgür Yayınları’nda basılıyor. (4 cilt, 1982-1984).
 
AYNA

Bana benzeyen bir gözlerim kaldı
Bir de kederli bakışlarım
Düşüncemin olmadığı
Aynalarda ben varım

Yalan değil değiştiğim, yalan değil
Şimdi her şarkı beni ağlatır
Deli eden insanı zaman değil
Zamanı unutmamak kahırdır

Zamandı avuçlarımdan uçup giden
Hayallerimin olmadığı yerde
Zamandı düşünceme hükmeden

İlk sevdiğim şimdi kimbilir nerde?
Önce hatıralarımı götürdü ölüm
Zaman aynasında ölümü gördüm
 
ARAYIŞ...

Bir tas zehir verin bana içeyim
Tek unutmak için acılarımı
Baksana; kırdılar kapılarımı
Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim
Kurşuna dizdiler anılarımı
Yenik düştüm bu savaşta neyleyim
Bir mezar nasılsa işte öyleyim
Unuttum en güzel şarkılarımı
Gündüzü yok upuzun bir geceyim
Yitirdim umut kırıntılarımı
Sevgimi, neşemi, bütün varımı
Çaresiz bir yokluğun içindeyim
Gömdüm içime yıkıntılarımı
Arıyor bir yarım öbür yarımı
 
DELİ OLMAK İŞTEN DEĞİL

Düşüncem var, dağlar kadar
Deli olmak işten değil
Bende kış, alemde bahar
Deli olmak işten değil

İşiten yok, ağla bağır
Tanrı dilsiz, alem sağır
Düşünceler öyle ağır
Deli olmak işten değil

Arzu, o bitmeyen yarış
Kara toprak sona varış
Ömür dediğin bir karış
Deli olmak işten değil

Sonsuzluğa giden gemi
Sürükler de düşüncemi
Vehim sarar her gecemi
Deli olmak işten değil

Karanlık mal oldu bana
Gerçek hayal oldu bana
Dostlar! bir hal oldu bana
Deli olmak işten değil
 
Paramparça İnsanlığımız


sevgilerimizi söyleyemez olduk
göremez olduk nice güzellikleri
yalanı öğrendik
utanmayı öğrendik
inandık sonraları
bütün yaratıklardan üstün olduğumuza
büyük zekamız
önce kafesi,zinciri,zulmü icat etti;
iyilik güzellik ve doğruluk adına
hiçbir şey kalmadı inandığımız
aradan bin yıllar geçip
atom parçalanıncaya kadar
zaten paramparça olmuştu insanlığımız..!
 
Resim


Nedense bütün resimlerde ben
Böyle mahzun ve perişan çıkarım
Hep böyle hayata kapalı durur
Gülmesini unutmuş dudaklarım

Artık canından bezmiş kimselerin
Hazin bakışı parlar gözlerimde
İçinden adamlar arabalar geçer
Çizgiler alnımda bir büyük cadde

Aynada saçlarımı düzeltirim
Bir perde iner yüzüme alçıdan
O, bin mumluk ampullerin altında
Korkarım korkarım fotoğrafçıdan

Bakışlarım gümüş camlara sorar
Elbisemin eskiliği belli mi
Sonra karşıda küçük bir noktaya
Dikerim kahverengi gözlerimi

Kabahat objektifte camda değil
Onlara yaşlı gözlerle bakarım
Nedense bütün resimlerimde ben
Böyle mahzun ve perişan çıkarım
.
 
Ötesi Yok


Aşk için yeryüzünde uzaktan ötesi yok
En uzun gecelere şafaktan ötesi yok
Yaklaşanlar tanrıya o gerçek aşıkladır
Nehirlerce denize varmaktan ötesi yok
Taş bir duvardır her gün dikilen karşımıza
En ulu ağaçlara yapraktan ötesi yok
Elverir bunca keder, yeter bunca ayrılık
Tutuşmuş bir dal için ocaktan ötesi yok
Ne çıkar bu son ateş isterse hiç sönmesin
Yanan için çöllerde sıcaktan ötesi yok
Elbette ömür biter, can gider ey sevgili
Aşkı sende bulana topraktan ötesi yok
.
 
Köpek Yalnızlığım


Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
Nereye varsam
Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

Her sabah evler boşalır
Bir sel akar sokaklardan caddelere
Ben kendi içimde kaybolurum
Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
Zamanlar geçer, mevsimler değişir
Değişmez benim kaderim
Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

Ne zaman ellerin elime değse
İnsan yüreğim o zaman çarpar
Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
O ışıktan dünyasına sürükler beni
Ellerin bir bir ayıklar
Eski halimden ne kalmışsa
Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
Bir anda değişir bakışlarım
Çözülmüş bir yumağı
Yeniden sarmaya başlarım

Işıkların demet demet
Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
Yokluğun ölüme
Varlığın aşka çağırır bir yandan
Bilirim biraz sonra gideceksin
Saatleri durduramam
İnsanları öldüremem
Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
Kadere karşı duramam
Ve işte çirkin alınyazım
Sensizliğe mahkum eder
İşte o zaman
Yıkılmış bir şehirdir kalbim
İçinde baykuşlar öter

Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
O kırk kuruş etmez kaderim
Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
Gözbebeklerim sönmeye
Ellerim soğumaya başlar
Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
Bir kere daha içim isyanla dolar
Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

Kapını açık tut, pencereni kapatma
Yarın evinin önünden ben geçeceğim
O zaman
Duvarların ağladığını duyacaksın

İlk çağırışımda gel
İkincisinde çok geç olabilir
Ve ben ilk çağırışında geleceğim
İkincisinde çok geç olabilir
Kimbilir nasılım ve nerdeyim
Bulursan ne olur beni bırakma
Bulamazsan aradığın yerdeyim
Hani o toprakla denizin kesiştiği
Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
Benden bir parça koparıp gider
Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
Ne olur beni bırakma bulunca
Ve ilk çağırışımda gel
Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

Elini uzatsan tutacaksın
Yakındayım
Baksan göreceksin
Görsen seveceksin
Aradığın benden başkası değil
Farkındayım
Benim yüreğim değil
Kayan bir zamandır avuçlarından
Uzat ellerini susadım
Güzelliğin
Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

Gel diyorum
İlk çağırışımda gel
Gel ki
Aydınlığında
Bütün geceler gündüz olsun
Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
Ne güç anlamıyor musun
Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
Ben yokluğunda böyle paramparça
Sensiz olmak hiç olmamak

(İstanbul, 1965)
.
Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Kurşun Yarası


İstediğin zaman, rastladığın yerde
Kıyasıya olmalı beni vurusun
Kanım günlerce akmalı caddelerde
Tam kalbime değmeli attığın kursun
Ya kalbime ya alnımın ortasına
En can alacak yerime nisan al
Çare bulunmaz her kursun yarasına
Beni oldur ve acık gözlerime dal
Bir eser olmasın içinde korkudan
Tetiği kininle, garezinle çek
Kursun değil olum çıkmalı namludan
Bırak benim kanım olsun dökülecek
En son kursunun da olsa namluya sur
Nasıl olsa olum var, bari sen oldur
.
 
X