Merhaba,
Bende eskiden çok daha duygusal alıngan kafaya takan hasas biriydim... İçimde sürekli geçmeyen bir huzursuzluk karın ağrısı kalp ağrısı olurdu. Bu hassasiyet yüzünden hakkımı dahi savunamaz duygularımı yönetemez hale gelmiştim. Sonrasında bazı kitaplar okudum. ( Mümin Sekman Herşey Seninle Başlar, Rolo May Kendini Arayan İnsan, Nevzat Tarhan Kendinizle Barışık Olmak, Nevzat Tarhan Duyguların Psikolojisi, Ahmet Şerif İzgören Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır, Doğan Cüceloğlu Var mısın ? ,)
1) Duygusal baskı altında hissettiğim zamanlarda Duygularımı net bir şekilde yazmaya başladım yazımı tamamladıktan sonra kendime hobi buldum. ( Spor yapmak, örgü örmek gibi ) Ve bulduğum hobilerle uğraşmaya başladım... ( 1-2 ay sonra geriye dönüp yazdıklarımı okuyunca aman bunda alınacak ne varmış ki dediğim çok durum oldu. )
2) Kişisel sınırlar çizmeye başladım çünkü kötü hissettiğim konuların bir çoğu kişisel sınırlarımı koruyamadığım için gerçekleştiğini fark ettim. Böylece alındığım üzüldüğüm konuların azaldığını fark ettim.
3) Hayatımdaki insanları belli kümelere ayırdım.. Evime almayacağım insanların düşüncelerine takılmamam gerektiğini kendime öğrettim. Evime aldığım yakın temasta olduğum insanlarda zaten beni üzme kırma durumları az olan kişiler oluyor.
4) Nagatif düşünceler, ve sürekli sizi demorolize eden insanlarla ilişkilerinizi azaltmak gerekiyor gerçekten bazı insanlar günüz tabiri ile cok toksik ve sizi de aşağı çekiyor. İnsan beyni sünger gibi ne verirseniz onu çekiyor. Mümkün oluğunca pozitif olmaya durumu iyi degerlendirmeye çalısın.
5) En en en önemlisi bence,, Ruhu beslemek ne denersem deneyeyim Allah'a inanmanın ona tevekkül etmenin verdiği huzur ve inanç hiç şeyde yok.. Ne sorun olursa olsun alnızı secdeden kaldırınca bi yük de üzerinizden kalkıyor hafifliyor...
Selamlar sevgiler,