Güzel cevabınız için teşekkür ederim. Ben de şu an bu hayatta hiç mutlu olamayacağım düşüncesi var. Yani herkes hayatının her anında acı çekiyor. Hani evlensem evliliğimden sınanacağım, çocuğumdan sınanacağım. Velhasılı kelam insanoğluna mutluluk yok gibi. Sürekli acı çekeceğiz. Sürekli kayıplar yaşayacağız. Çok karamsarım bu yüzden

Yani ben sevdiğim kişiyle evlenirim çocuklarım olur annem babam yanımda olur mutlu mesut oluruz artık diye düşünürdüm hep. Bir daha böyle büyük bir acı yaşamayız diye düşünüyordum. Ama bakıyorum ki insanlar bir değil birden fazla çok büyük acılar yaşıyor. Allah bilir daha ne acılar yaşayacağım, göreceğiz bakalım...
Benim babam babasını kaybettiğinde 7 yaşındaymış. Babam, babasını, abisini ve kızını kaybetti. Annem genç yaşta annesini ve kızını kaybetti. Ben daha sadece ablamı kaybettim.. Dediğim gibi daha neler yaşayacağız bakalım..

inan hepimiz bazen o senin söylediğin fikirlere kapılıyoruz az veya çok. Aslında tam zamanında yazmaya başladın sen bana. 2 bebeğimi bana çok zor gelecek şekilde kaybettim. içim nasıl yanıyor anlatamam. Bu durumdaki bir anne, bir insan ne düşünür? ''Bu hep böyle mi olacak?'' Yani bak senin fikrinin aynısı. Ama biz ne yaptık? ''Bu kısmı böyle bir imtihandı, Allah bizi kendine yaklaştırdı, bu dünyanın geçiciliğini farkettirdi, asıl dünyaya meleklerimizi alıp onları orda bizleri bekletecek, ve eğer isterse bu dünyada da tesellimizi verir hiç değilse ablalarının küçük yaşta çektiği büyük acılar dinsin diye'' dedik; bütünnnn cesaretimizi toplayıp yeni bebek istedik tek verenden. Halbuki senin dediğin duygulardayım, '' doğuramayacağım bn yeni bir bebek, olmacak bu iş, bn herkesin çok rahat sahip olduğu şeyi büyük sıkıntılar halinde yaşayacağım hep''
gerçekten söylüyorum tam zamanında yazdın sen bunları. Bak 4 hafta kadar zamanım kaldı doğuma ve bn gece gündüz ağlıyorum, '' yeni bir sıkıntıya mı 4 hafta kaldı acaba..???????'' şeklinde.
ümit ve korku birbiriyle yarışıyor, birbirine karışıyor,bn doğum bekliyorum neyle karşılaşacağımı bilmeden.. Son 3 yıldır en büyük tecrübesi dert olmuş bir anne olarak..
Ama..
Diyorum ki, '' Yeis öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun, ümidine sımsıkı sarıl bak neler bulursun.'' (yeis=ümitsizlik)
Ve ümitli olmanın bile bir ibadet, Allahın büyüklüğünü kabulleniş olduğunu düşünmeye çalışıyorum. Yani yine inanca sığınıyorum yine sadece ve sadecee O'na sığınıyorum.
Bir de şöyle düşünüyorum; Allahın en sevdiği kulu olan peygamberimiz ömrü boyunca en büyük acıları yaşamış. Cahiller tarafından hakaretlere, iftiralara, şiddete maruz kalmış. Evlatlarının Fatma dışındaki hepsi kendisinden önce ölmüş, onların acısını görmüş... vs vs vs.. Oysa ki firavun denen gelmiş geçmiş en büyük cahil 400 sene yaşamış, 1 kere olsun başı bile ağrımamış. Ve insanların kendisine tapınmasını istemiş hep.
İşte böyle güzelim yaa... ikisi arasındaki fark ne kadar bariz değil mi.. işte bunlar benim tesellilerim.
Sana yazıyorum şu an ama asıl kendime anlatıyorum biliyormusun bunları. O kadar stresliyim ki bu ara. Gece gündüz ağlayıp duruyorum abartısız. korkudan nereye saklanacağımı şaşırdım. Diyorum ki, nolur başkası doğursun, başkası gitsin o hastaneye, bn çok güçsüzüm kaldıramayacağım, korkuyorum, bebeğimi nasıl göreceğimi bilmiyorum, gidemem o koşullara.. vs vs vs..
Bnmki yakın gelecekle ilgili korkular, seninki tüm ömrünle ilgili korkular. ''Hep böyle mi olacak'' korkuları.
Bu arada da güzel olan, başkalarına değil bize nasip ne mutluluklar yaşıyoruzdur aslında hayatımızda. bir de bunları görüp şükürle sarılsak hayata, ümidimize sımmmsıkı sarılıp, bizi bizdn iyi tanıyan ve annemizden bile çok sevenin ellerine bırakıp sabrımızı ve gücümüzü eksiltmesek, herşeyi ayarlayan yöneten ve bu esnada da heepppp bizim iyiliğimizi gözeten yöneticiyi unutmasak.
İşte böyyleeee.. ilk etapta kızılacak düşünceler yazmışsın gibi görünüyor ama ben açıkcası kendimden epey bir şey buldum özellikle bu günlerimle ilgili ve dediğim gibi sana değil nefsime tüm yazım.
İyi kal:)