William Blake Şiirleri

GÜLME ŞARKISI

Yemyeşil orman sevinçten güldüğünde,
Gülerek akar çukur yatağından su da;
Şakacı sözlerimize hava güldüğünde,
Yeşil tepe de güler onun yankısıyla;

Hayat dolu yeşil çimenler güldüğünde,
Çekirge de katılır bu mutlu görüntüye,
O yusyuvarlak, o tatlı ağızlarıyla
Mary, Susan, Emily şakıdıkça "ha ha ha"

Kirazlarla cevizlerle dolu masamızın,
Gölgesinde boyalı kuşlar güldüğünde,
Gel katıl bana sen de, katıl mutluluğa,
Eşlik et bu tatlı koroya "ha, ha ha"

William Blake
 
NİNNİ

Ey güzel düşler, küçük bebeğimin
Üzerine gölgelikler gerin;
Güzel düşleri tatlı ırmakların
Sessiz, mutlu ışığı altında ayın.

Ey güzel uyku kuş tüylerinden
Küçücük bir taç takıver alnına.
Ey güzel uyku, iyi melekler,
Dolansın çocuğumun etrafında.

Ey güzel gülüşler, geceleyin
Dolanın sevincim üstünde benim;
Ey güzel gülüşler, anne gülüşleri,
Şenlendirin şu uzun geceleri.

İniltiler, kumru gibi iç çekişler,
Gözlerinden uykuyu silmesinler.
İniltiler, ah o güzel gülüşler
İç çekişlerini büyülü kılar.

Uyu hadi ey mutlu çocuk,uyu,
Tüm canlılar huzurlu bir uykuda;
Uyu hadi uyu sen de mutlu mutlu,
Annenin gözyaşları altında .

Ey tatlı bebek, o yüzünde senin
Suretini görüyorum kutsallığın.
O, seni yaratan, o da senin gibi
Benim için böyle yatıp ağladı.

Ağlardı benim için, senin için,
Ağlardı çocukken hepimiz için.
Yitirme hiç onun görüntüsünü,
Sana gülümseyen o göksel yüzü.

Sana, bana, herkese gülümserken,
Küçücük bir çocuk olur yeniden.
Çocuklar gibi gülüşü hala;
Huzur saçar göklere ve dünyaya.

William Blake
 
KUTSAL GÖRÜNTÜ

İnsaf, Merhamet, Barış ve Aşk için
Dua eder insan başı dardayken,
Verdiği bu güzel nimetler için
Tanrıya teşekkürlerini sunar.

İnsaf, Merhamet, Barış ve de Aşk
Tanrımızın, babamızın adıdır,
İnsaf, Merhamet, Barış ve de Aşk
İnsandır, O'nun çocuğu, tasasıdır.

İnsaf insanın yüreğindedir,
Merhamet ise kişinin yüzüdür,
Aşk insanın kutsal suretidir,
Barış ise giydiği giysidir.

Yani insan nerde olursa olsun,
Dua eder başı derde girince,
Dua eder kutsal suretine insanın
İnsafa, Merhamete, Barışa ve Aşka.

Bu kutsal sureti sevmeli herkes,
Dinsiz de olsa, Yahudi de, Türk de
İnsaf, Merhamet, Barış ve Aşk vardır
Tanrının olduğu her yerde.

William Blake
 
KUTSAL PERŞEMBE

Kutsal bir Perşembe günüydü, temiz ve masum
yüzleriyle,
Yürüyordu çifter çifter çocuklar, kırmızıi mavi,
yeşil giysileriyle,
Önlerinde kayyumlar vardı, ellerinde asaları,
kar gibi,
Akıyorlardı Saint Paul'ün yüksek kubbesine
Thames'ın sular gibi.

Londra kentinin bu çiçekleri, bu görkemli
kalabalık!
Işık saçıyordu çevresine, oturmuşlardı grup grup
Bir uğuldu yükseliyordu kalabalıktan, o kuzu
sürüsünden,
Masum ellerini duaya kaldıran binlerce küçük
kızdan, oğlandan.

Derken bir şarkı yükseldi göğe, güçlü bir rüzgar
gibi,
Ya da cennetin sıralarından gelen uyumlu bir gök
gürleyişi,
Altlarında erişkinler oturuyordu, bilge
koruyucuları yoksulların;
Durmayın, kutsayın şefkati, melekleri kapıdan
kaçırmayın.

William Blake
 
GECE

Batıyor batıdan güneş,
Parlıyor akşam yıldızı;
Kuşlar yuvalarında sessiz,
Ben de bulmalıyım yuvamı.
Ay bir çiçek adeta
Gökyüzünden bir çardakta,
Sessiz ve mutlu, öylece
Oturmuş gülüyor gecede.

Yeşil tarlalar, mutlu koru, elveda!
Sürülerin keyifle gezindiği,
Kuzuların otladığı yerlerde
Meleklerin ayakları parlıyor şimdi.
Kutsuyorlar, biz görmeden
Neşe saçıyorlar durmadan,
Her tomurcuğa, her çiçeğe,
Uykudaki her yüreğe.

Kuşların ısınmak için sığındığı,
Bakımsız her yuvaya uğrarlar;
Korumak için tehlikeye karşı
Her hayvanın inine girerler.
Uyuması gerekirken ağlayan
Birini gördükleri zaman,
Uyku akıtıp başından aşağı
Beklerken o yatağın başını.

Kurtlar, kaplanlar av için ulurken,
Üzülürler, ağlamaya başlarlar;
Uzak tutarlar onları sürüden,
Açlıklarına çare ararlar;
Hayvanlar sürüye saldırırlarsa,
O zaman melekler büyük bir özenle,
Sürüden güzel ruhları alırlar,
Yepyeni bir dünyaya salarlar.

Orada aslanın kızıl gözlerinden,
Altın gibi gözyaşları akar;
Hüzünlenip dokunaklı seslerinden,
Sürünün çevresinde bir tur atar;
Ve der ki: 'hastalık onun sağlığıyla,
Ve öfke onun uysallığıyla
Uzaklaştırıldı bu topraklardan
Bu ölümsüz zamanımızdan.

Meleyen kuzu, şimdi senin yanında,
Uzanıp uyuyabilirim ya da
Seninle aynı ismi taşıyanı düşünüp,
Ağlayabilirim bakıp bakıp sana;
Çünkü hayat ırmağında yıkanan
Parlak yelem ebediyen
ışıldayacak altın gibi
Koruduğum sürece ben bu sürüyü.'

William Blake
 
DADININ ŞARKISI

Çocuk sesleri duyulduğunda çimenlerde
Ve kahkahalar duyulduğunda tepelerde,
Huzur içindedir kalbim göğsümde
Sessizlik içindedir diğer herşey de.

"Eve gelin artık çocuklarım, güneş battı
Neredeyse çiğ düşecek geceye;
Gelin, gelin, bırakın oyunu, uzaklaşalım
Yeni bir gün doğana kadar gökte."

"Hayır, hayır, oynayalım, gün bitmedi
Uyuyamayız daha;
Üstelik gökyüzünde küçük kuşlar uçuyor
koyunlar otluyor tepelerde."

"Peki, gidip oynayın, hava kararana kadar
Sonra gelip yatın eve."
Küçükler, hoplayıp zıpladılar, bağırıp gülüştüler
Sesler yankılandı tepelerde.

William Blake
 
NEŞE BEBEK

"Adım yok benim
İki aylığım"
Nasıl seslenirim sana?
"Mutluyum ben
Neşe benim adım"
Neşe düşsün payına!

Sevgili neşe!
Tatlı sevinç, iki günlük bebe
Sana tatlı neşe diyeceğim:
Gülüyorsun bak,
Şarkı söylerken sana
Neşe düşsün payına.

William Blake
 
BİR DÜŞ

Bir gece karanlık bir düş dokudu
Yatağımdaydım, meleklerin koruduğu,
Bir karıncaydı gördüğüm düşümde
Yolunu yitirmiş çimenler içinde.

Bir başına, şaşkın ve endişeli,
Bu yol yorgunu belli ki dertli,
Karışmış otun, yaprağın içinde,
Şöyle dedi bana kırık bir sesle:

"Nerde çocuklarım! Ağlıyorlar mı?
Babalarının ahını duyuyorlar mı?
Çıkıp çıkıp bana bakıyorlardır,
Dönüp de gözyaşı döküyorlardır."

Üzülüp bir damla gözyaşı döktüm;
O anda bir ateş böceği gördüm,
Sordu: "kimdir bu ağlayıp inleyen
Bir gece bekçilerine seslenen?

Böcekler dönmeye başladığında,
Işıklar saçarım ben de dünyaya,
Onların vızıltılarını izle;
Küçük serseri, dönersin evine."

William Blake
 
BAŞKASININ KEDERİ ÜZERİNE

Başkasının mutsuzluğunu
Görüp de kederlenmemem mümkün mü?
Birinin başı bir derde girse
Aramaz mıyım derman o derde?

Gözyaşı döküyorsa bir insan,
O acıyı paylaşmaz mısın hemen?
Baba çocuğunu ağlar görünce
Onun da içi dolmaz mı kederle?

Duyarsız kalabilir mi bir anne,
Bir çocuk inliyorsa ve ürkmüşse?
Hayır, böyle bir şey asla olamaz,
Anne yüreği buna dayanamaz.

Ya o, herşeye gülüp geçen kişi,
Çalıkuşlarının iniltilerini,
Bebeklerin seslerini duyup da,
Acı acı öten kuşların ya da,

Durabilir mi o yuvaya koşmadan?
Yüreklerine şefkat akıtmadan,
Durabilir mi o beşiğe koşmadan?
Bebeklerle birlikte ağlamadan,

Gözyaşlarımızı dindirmek varken,
Çekip gidebilir mi hiç o yerden?
Hayır, böyle bir şey asla olamaz,
Kimsenin yüreği buna dayanmaz.

Mutluluğunu dağıtır herkese,
Küçük bir çocuk olur kendi de,
Kederli bir insan haline döner,
Bütün dertleri içinde hisseder.

Unutma ki her bir ah çektiğinde,
Tanrı yanında, tanrı hep seninle.
Unutma her gözyaşı döktüğünde,
Tanrı yakınında, tanrı seninle.

O bize verir kendi sevincini,
Yok etmek için kederlerimizi,
Biz kederimizden kurtulmadıkça
Oturur, göz yaşı döker bizle o da.

William Blake
 
GİRİŞ

Kulak ver sesine ozanın!
Geçmişi görür o; geleceği, bugünü;
İşitir kulakları yaşlı ağaçların
Arasında dolanan
Kutsal sözcüğü;

Gözyaşları içinde,
Düşkün ruha seslenir;
Yıldızlı kutuplara hükmedebilen
Akşamın çiyinde
Ve düşen, düşen ışık yenilenir!

'Ey yeryüzü, yeryüzü, geri dön!
Yüksel çiy düşmüş otların içinden;
Gece bitkin,
Bak doğuyor gün
Uykulu bir kütleden.

Bir daha gitme;
Neden gidersin?
Bu yıldızlı zemin,
Bu ıslak kıyı,
Tan vaktine kadar senin.'

William Blake
 
YERYÜZÜNÜN YANITI

Yeryüzü yükseltmiş başını
Kasvetli, korkutucu karanlıktan.
Işığı yitmiş,
Ürkmüş mü ürkmüş!
Saçları gri bir kederle kaplı.

'Deniz kıyısında kalmışım tutsak
Yıldızlı Kıskançlık bekliyor başımı,
Üşümüş, ağarmış
Ağlayarak,
İşitiyorum eski zaman insanlarının babasını.

İnsanların bencil babası!
Zalim, kıskanç ve bencil korku!
Gecede, zincire vurulmuş
Mutluluk
Doğurabilir mi sabahın bakire gençliği?

Bahar saklar mı sevincini?
Tomurcuklar, goncalar açtığında
Tohumu gece mi
Atar çiftçi?
Karanlıkta mı sürer sabanı?
Kemiklerimi donduran
Bu ağır zinciri kır.

Özgür aşkı tutsak kılan,
Seni kibirli, seni bencil!
Sonsuz yıkım!


William Blake
 
ÇAMUR PARÇASI VE ÇAKIL TAŞI

"Aşk düşünmez Kendisini,
Göstermez kendine hiç özen,
Başkalarıyladır bütün zoru,
Cennetler yapar Cehennemlerden"

Böyle söylüyordu Çamur Parçası
Fırlamıştı bir hayvanın ayağından,
Derken bir başka şarkı duyuldu
Irmaktaki bir çakıl taşından:

"Aşk düşünmez hiç başkasını,
Hep kendine kafa yorar,
İstemez kimsenin mutluluğunu,
Cennetlerden Cehennemler yapar"

William BLAKE
 
KUTSAL PERŞEMBE

Gördüğümüz bu manzara kutsal mı,
Bu zengin bu verimli topraklarda?
Soğuk, tefeci bir elin beslediği,
Bebekler sefaletin batağında.

Yoksa bu şarkı mı bu titrek çığlık?
Bir şarkı, bir mutluluk şarkısı?
Bu kadar mı yoksul bunca çocuk?
Burası sefaletin toprakları!

Güneşleri ışınmaz hiçbir zaman,
Tarlalar çorak, tarlalar verimsiz,
Yollar geçilmez olmuş dikenden,
Burada mevsim sonsuza kadar kış.

Çünkü her nerde güneş ışınsa,
Her nereye bir damla yağmur düşse,
Orada ne bir bebek aç kalırdı,
Ne de yoksulluk umudu kırardı.

William BLAKE
 
che hoş geldin :):):)aradı gözlerimseni.
şiir için teşekkürler.william blake
 
X