Bugün dönüp geriye baktığımda Ya Rabbim diyorum bu günlere nasıl geldim... Nasıl ölmedim, nasıl çıldırmadım, nasıl yanlışa sapmadım, ben bunları nasıl yaşadım... Herkesin türlü türlü derdi var, çilesi var, kendini bırakırsan yenilirsin hayata.
Benim de çocuğum yok, hiç üzüntüsünü yaşamadım çünkü insan bilmediği bir şey için üzülemez. Bunu toplum öğretiyor belli bir yaşa geldin evlenmelisin sonra da doğurmalısın, doğurmazsan eksik olursun mesajı bir toplum dayatmasıdır, önce bunu fark ederek başla işe. Eşinde bunu sorun görse inan yoluna bakar, insanlar o kadar derin vefa duygusuna sahip değil, demek ki sana olan sevgisi, evliliğinizin ona verdikleri yetiyor ki hala berabersiniz, onun adına üzülmekten vazgeç. İş ve günlük hayat her zaman yorucu, insanlar pervasız, edepsizlik açık sözlülük sayılıyor, herkes birbirinin sırtına basıyor. Dünyayı değiştiremeyeceğimize göre kabullenmek zorundayız. Bir iki sağlam dost, ailen ve sokak hayvanları yeterli yaşamak için. Bunlar konunla ilgili düşüncelerim ancak yazdıklarına bakarak depresyondasın gibi geldi ve bir depresyon hastasına hayat güzel, çiçekler böcekler, hobiler falan demenin küfür etmek gibi olduğunu biliyorum. Bir uzman yardımı almalısın, gerekiyorsa ilaç kullanmalısın, bu şekilde kendi kendini yersin ve inan bana bu dünyanın hiç umurunda değil. Kendi yaşamını, mutluluğunu, huzurunu söke söke almalısın hayattan, bunun için ne gerekirse yapmalısın, taşıdığın can bunu hak ediyor