aa benim kaynana durur mu? devamlı beni gıcık etcek bir şeyler yapıyor da artık ben anlatırken siz bıktınız diye anlatmıyorum. bu arada senle benzer şeyler yaşamışız. yalnız benimki her gün arıyor bu ara. 25 dakikadan önce de kapatmak bilmiyor. hem de bazen günde 2-3 defa arayıp her zamanki gibi kendi çocukluğu, oğlunun çocukluğu, eski kocaları, şusu busu alakasız şeyler anlatıp anlatıp içimi şişiriyor. telefonu açmazsam bu sefer daha beter arıyor, seni merak ettim diyor. ulan sanki yaşlı insanım da evde başıma bir şey gelcek, ölüvercem falan... bu aramaları o kadar darltmaya başladı ki, artık kurtulmak için resmen yalan atar hale geldim. sizlerin isimlerini bile alet ettim, dışarıda arkadaşım duyguyla buluştum, elifle çay içiyoruz falan diye o an aklıma kimin ismi gelirse söylüyorum. neyse bu geçen cuma yine beni aradı, eşim de geç gelcekti kendime yemek hazırlıyordum, e iyi sonra konuşuruz dedi kapattı. sonra ertesi gün gittik hemen beni eşime şikayet etti. dün gece aradım yemek hazırlıyordu sonra işi bitince beni aramadı diye. ay bir sinirlendim! yine de iyice kırılmasın diye kendimi tuttum, işin içine kendi annemi de kattım, "annem de sen de çok arıyorsunuz, devamlı kendinizi anlatıyorsunuz, sıkılıyorum konuşmak istemiyorum bu ara, kimse kusura bakmasın" dedim. bu bir bozuldu yüzü müzü değişti ama ses etmedi. sonra dün akşam 7 gibi yine aradı, eşime aç kendin konuş dedim, eşim de açmadı. telefon çaldı çaldı kapandı. sonra gece 9 gibi aradı, aman aman beni ne şikayet, aradım nevin ev telefonunu açmadı diye. eşim de "ben işten geldim dışarı çıktık yoktuk" falan dedi ama sanırım yemedi. ben de sinirlendim, kibarca söyledim anlamadı, söyle görüşmek istemiyorum dedim. ama tabi eşim de kıyıp böyle diyemedi:))
bu ara bir de kayın validemin durup durup "ben torunuma bir sürü şey almak istiyorum ama siz aldırtmıyorsunuz" deyip durmasına illetim. her lafın başı bu. ona da patladım patlıcam. olayın özü de şu, benim annem gidip gidip kendi kendine kıyafetler, bebek nevresimleri falan alıp duruyor. ama k.validem illa biz onu alalım çıkartalım istiyor. gittiğimiz yerlerde de ya koskoca çocuk şeyleri bakıp bakıp bunu al şunu al diye akıl veriyor yani kendi elini cebine atmıyor ya da mesela yatak alayım deyip teşhir ürünü defolu şeyler falan gösteriyor. ulan zaten bağdat caddesine yürüme mesafesinde evi var. çıksın ne istiyorsa alsın. ama yoook oynamaya gönlü olmayan gelin yerim dar dermiş ya... ctesi buna daha kundak şeklinde havlulardan almadım, istersen onu sen al dedim aaaa bir baktım yarım saat sonra eşimin yengesiyle konuşurken ona söylüyor. kadıncağız telefonda ben de bir şeyler almak istiyorum demiş, havlusu eksik havlu al diyor. böyle iki yüzlü bir kadın işte...
bir de bu aralar h.içi neden ona gitmiyormuşum diye takık. halbuki sadece kendine dinleyici arıyor, neden gideyim, başımı şişiriyor duruyor. ayrıca o kadar hasta oldum, tamam aradı sordu ama onun dışında en ufak bir şey yaptı mı? ilk 2 gün eşim bana baktı, 3. gün eşim de ateşlendi, kalktım hasta hasta, çorbamı da çeşit çeşit yemeğimi de yaptım, evi havalandırdım, hastalık iyice yayılmasın diye tuvaleti falan dezenfekte ettim, çarşafları değiştirdim. taaa akşamüstü 6 dan sonra beni aramış, sana yayla çorbası yapayım getireyim diyor. bütün gün 2 hasta yatıyoruz, zaten bu saate kadar aç oturcak halimiz yok, ben yaptım her şeyi, hem gelme virüs sana da bulaşır dedim kapadım. şükür taaa akşam vakti getirceği çorbaya muhtaç değilim. hem 1 çorbayla mı doycaz anlamıyorum ki. o en son böyle hasta olduğunda ben ona tencere tencere yemeği daha öğlenden taşıdım. hiç bilmiyorsa benden öğrenseydi ama nerdeee...