Kategori: Anne – Çocuk

  • İkizler ve Kardeşler İçin En İyi İsim Seçme Yolları

    İkizler ve Kardeşler İçin En İyi İsim Seçme Yolları

    Genellikle anne-babalar, ikiz ve kardeş isimlerinin ilk ya da son hecesini aynı olacak şekilde seçerek isimler arasında uyum yaratmayı tercih ediyorlar. Aslında iki ismi birbiriyle uyumlu ya da bağlantılı kılmanın farklı yolları da var. İkiz bekliyor ya da ikinci defa anne-baba olmanın heyecanını yaşıyor olabilirsiniz. Belki de bebek bekleyen ve isim konusunda size danışan yakınlarınıza tavsiyelerde bulunmak istiyorsunuz. Kıyafetleri, oyuncakları, odaları, hatta saç kesimleri uyumlu olan kardeşler için en iyi isim seçme yollarını sizin için araştırdık!

    İsim Seçme Yolları

    Baş Harf

    İki kardeş ismini birbirine uydurmanın en kolay yolu baş harflerini aynı seçmek. Mesela Aslı ve Arda, Ali ve Aras ya da Derin ve Defne. Baş harfleri aynı olmasına rağmen isimlerin tamamen bireysel olmasını, aynı ritimde olmamasını istiyorsanız da Sarp ve Serhat gibi iki isim seçebilirsiniz.

    Aynı Heceli İsimler

    İsimlerin baş harfini ortak seçmek kadar popüler bir diğer öneriyse ortak bir hece ya da eş hece sayısı seçmek. Ortak hece ister isimlerin başında ister sonunda olsun, iki ismi her zaman uyumlu kılıyor. Eşit hece sayılı ancak farklı ritimlere sahip isimlere örnek olarak Batuhan ve Melisa’yı verebiliriz. Ortak hecelilerse Gökhan ve Göksel ya da Mira ve Bora olabilir.

    Popülerliğe Göre

    Çağın popüler isimler listesinde art arda gelen iki ismi seçerek ikizlere ya da kardeşlere vermek hiç de kötü bir fikir değil. Bu dönemde ikiz kız çocuklarına düşünülebilecek isimler Azra ve Kayra uyumunda olabilir. Erkek çocuklar içinse Hazar ve Harun hem çağdaş hem de popüler isimler arasında.

    Bebeklerimizin Cinsiyetleri ve İsimler Tıklayınız!

    Tema Uyumu

    Aynı temadan iki isim seçmek, diğer isim verme yollarına benziyor olsa da içinde daha derin bir anlam taşıyor. Mesela Deniz ve Mehtap, Kaya ve Toprak, Yaprak ve Rüzgâr gibi doğa temasına sahip isim önerilerinden seçim yapabilirsiniz.

    ikiz_bebek_isim_Secme

    Aynı Kökene Sahip İsimler

    Farklı isimlere ilgi duyuyorsanız tarih kitaplarını ya da farklı dillerden dilimize geçmiş isimleri incelemenizde fayda var. Hem orijinal hem de melodik isimler bulabilirsiniz. Arin ve Alya, Nadin ve Letisya bu açıdan hem egzotik hem de son derece melodik isimler. Üstelik aynı kökenden geliyorlar.

    Anlam Uyumu

    İsimlerin anlamlarını araştırırken farklı isimlerin aynı anlama geldiğini mutlaka görmüşsünüzdür. Böyle çiftler yapmak da şüphesiz orijinal bir fikir olacaktır. Mesela Balın da Canan da sevgili anlamına gelmelerine rağmen birbirinden son derece farklı iki isim.

    Stil uyumu

    Klasik isimler seçerek aynı tarzda ama asla eskimeyen iki isimden güzel bir uyum yaratabilirsiniz. Ya da çocuklarınızın ikinci isimlerini birbirine benzer ve uyumlu seçip onlara değişik bir orijinallik de katabilirsiniz. İsimleri soyadınıza uygun da seçebilirsiniz.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/

  • Doğumsal kalça çıkığı

    Doğumsal kalça çıkığı

    Doğumsal kalça çıkığı, ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunu ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunuyor

    Doğumsal kalça çıkığı (DKÇ), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Doğumsal kalça çıkığı, doğuştan femur başının asetabulumun dışında olması olarak tanımlanmaktaydı. Ancak kalça çıkığının her zaman yani doğumsal olarak ortaya çıkmaması nedeniyle “doğuştan kalça çıkığı” yerine bugün artık “gelişimsel kalça displazisi (GKD)” terimi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de 1000 canlı doğumda 5 ile 15 arasında görülmektedir.

    Bebeklerde sıkça görülen bir sağlık sorunu mudur?

    Ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunmaktadır.

    Genetik midir? Hangi bebekler bu riski taşır?

    Sadece genetik hastalıktır demek doğru olmaz. Mekanik yapısal faktörler, (bağ doku gevşekliği, genetik (ırk özellikleri ve cinsiyet) ve mekanik çevresel faktörler (makat doğum, ilk doğum, doğum sonrası pozisyon) önemlidir. Kundak uygulanan bazı bebeklerde GKD daha sık görülmektedir.

    Doğumsal kalça çıkığı
    Doğumsal kalça çıkığı

    Gelişimsel Kalça Displazisi nasıl tespit edilir?

    Tüm yenidoğanlar yaşamın en geç ilk 4-6 haftasında kalça ultrasonografisi ile taranırlar. Yenidoğan kalçası ağırlıklı olarak kıkırdak yapıda olduğu için direkt radyografi ile değerlendirmek zordur. Anne karnında hastalığı önleyici bir yöntem yoktur.

    Hastalığın çeşitleri nelerdir?

    Hastalık teratolojik ve tipik kalça displazisi olmak üzere 2 tipe ayrılır. Teratolojik kalça çıkığı anne karnında gelişir, tek başına kalça çıkığı şeklinde ya da diğer deformitelerle beraber gelişir.

    Tedavi yöntemleri nelerdir? Tedaviye kaçıncı ayda başlanır?

    Doğumsal kalça çıkığının tedavisinde amaç; en kısa sürede kalça eklemini anatomik olarak yerine oturtmak, bunu sürdürerek asetabulum ve proksimal femurun normal gelişimini sağlamak, oluşabilecek kalıcı asetabular ya da femoral displaziyi gidermek ve femurbaşı avasküler nekrozu (AVN) oluşmasını önleyerek hastaya yaşam boyu işlevsel bir kalça eklemi sağlamaktır. Tedavide özellikle yaşamın ilk 2-3 ayı altın dönemdir.

    Bu hastalıkta erken teşhisin önemi nedir?

    Tanı ne kadar geç konursa yapılacak girişimlerin karmaşıklığı ve komplikasyon riski o kadar artar, başarı şansı o kadar düşer.

    Tedavi edilmezse ileride oluşabilecek sağlık sorunları nelerdir?

    Kalça displazisi uygun tedavi edilmediğinde erişkin hayatta kalça eklem artrozu ile sonuçlanır ve sıklıkla total kalça artroplastisi (TKA) ile tedavi edilir. Ülkemizde kalça displazisi sonrası gelişen koksartroz nedeniyle yılda yaklaşık 3 bin TKA ameliyatı yapıldığı tahmin edilmektedir.

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Atilla Polat

    Kaynak: posta.com.tr

  • Bebek ayakkabı numarası hesaplama

    Bebek ayakkabı numarası hesaplama

    Bebek ayakkabı numarası nasıl hesaplanır? Bebek ayak numarası nasıl belirlenir? Yaşa göre ayakkabı seçimini ve bebek ayakkabısının nasıl olmasını gerektiğini uzmanından öğrenelim.

    Bebek ayakkabı numarası hesaplama

    Bebek ve çocuk ayaklarında kemik yerine kıkırdak yapı mevcuttur. Çocuklar yanlış ilk ayakkabı seçimleri nedeniyle ömür boyu sorunlu ayaklar ile karşı karşıya kalabilirler. Bebek ayaklarındaki kıkırdak dokunun kemikleşerek yağ dokusunun kaybolması ve kasların bastığımız yeri kavramayı öğrenmesi 4 yaşı bulabilir.

    BEBEK AYAKKABISI NASIL OLMALI?

    Bebeklerin ayağı çok yumuşak olduğundan, küçük ve uygunsuz ayakkabılar ile dar çoraplar bebeğin ayak gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bebek ve çocukların ayakkabısının önünde yaklaşık 1 cm boşluk kalmalıdır. Evdeyken ayakkabısız gezmeli, sadece dışarıda giymelidir. Ayakkabıların tabanı sert olmalı ve ancak 40 derece kadar bükülebilmelidir. Ayakkabının içinde ayak tabanı oyuğuna denk gelecek tümseklik bulunmalıdır.

    AYAK BOYUTUNA GÖRE AYAKKABI SEÇİMİ

    Aşağıdaki tabloda hangi ayak boyutunda hangi ayakkabı numarasını kullanmanız gerektiği gösterilmiştir. Topuk ile en uzun parmak arası mesafe ölçülmelidir.

     

    Bebek ayakkabı numarası hesaplama
    Bebek ayakkabı numarası hesaplama

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
    Uzm. Dr. Kurtuluş Hallaç

    Kaynak: Hürriyet Aile

  • Çocuk Eğitiminde Montessori Eğitimi

    Çocuk Eğitiminde Montessori Eğitimi

    Montessori Eğitimi nedir ? Montessori Eğitimi Çocuk Eğitiminde Montessori Eğitimi önemi nedir ? İtalyan doktor ve eğitmen Maria Montessori tarafından zeka geriliği ve özel ihtiyaçlar üzerine yapılmış detaylı araştırmalar sonucunda ortaya konulmuş Montessori Eğitim Tekniği, bireysel bağımsızlığı vurgulayarak çocukların limitler dahilinde özgür olmalarını teşvik ediyor. Çocukların ödüllerden, cezalardan, yetişkinlerin programladığı eğitim anlayışlarından, hatta oyuncaklardan, şekerlemelerden, öğretmen masasından ve toplu derslerden hoşlanmadıklarını da gösteren bu sistem, onları kendi kararlarını verip uygulayabilen bireyler olma yolunda eğitiyor. Aynı zamanda çocukların fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimlerine saygılı bir bakış açısıyla yaklaşan bu teknik, dünya üzerinde birçok ülkede uygulanmakta.

    Çocuk Eğitiminde Montessori Eğitimi

    Merkezine çocukları alan bu sistem, çocukluktan yetişkinliğe geçen süreçte yapılan birçok gözlem ve araştırmadan besleniyor. Yüzyılı aşkın süreçte farklı kültürlerde başarıyla sonuçlanan testler, sistemi uygulanmaya daha yatkın kılıyor. Çocukları, doğası gereği yeni şeyler öğrenmeye açık bireyler olarak kabul eden bu sistem, onların gelişimine her açıdan katkı sağlıyor.

    Montessori Eğitimi
    Montessori Eğitimi

    Tekniğin İşleyişi

    Eğitim, genel olarak farklı yaş gruplarından çocukları bir araya getirerek çalışma saatleri arasında molalar verilen ve danışmanlar tarafından eşlik edilen seanslar halinde gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda Montessori tekniğine uygun geliştirilmiş materyaller de eğitimin bir parçası.

    Karma Gruplar

    Çocuk, sınıf içinde ona sunulanlar arasından kendini geliştirmek istediği yönü seçiyor ve yardıma ihtiyacı olduğu anlarda eğitmen tarafından destekleniyor. Farklı yaş gruplarının bir arada olmasının sebebi, küçüklerin büyüklerden öğrenme, büyüklerin de küçüklere anlatarak bilgilerini pekiştirme ve öğretme becerilerini geliştirme fırsatı sunuyor olması. Aynı zamanda bu durum gerçek hayat atmosferi de yaratmış oluyor.

    Montessori Eğitimi
    Montessori Eğitimi

    Yaşa Göre Materyaller

    Öğrenmenin doğal bir şekilde, benimsenerek ve edinilerek gerçekleşeceğine inanan bu sistem, çocukların farklı yaşlardaki hassasiyetlerine de hitap ediyor. Küçük yaşlardaki çocuklara, kavramsal zekalarını geliştirebilecekleri ve deneyimleyerek öğrenebilecekleri duygusal ve motor olarak adlandırılan materyaller tahsis ediliyor. Daha sonraki aşamada disiplinler arası materyallerle tanışan çocuklar, düşüncelerini bir düzene koymaya ve soyutla tanışmaya hazırlanıyorlar.

    Montessori Eğitim Tekniği
    Montessori Eğitim Tekniği

    Bilgiyi Tecrübe Etme

    Öğrendiklerini gerçek hayat deneyimleriyle pekiştiren çocuklar adalet, özgürlük gibi kavramlarla karşılaşacakları yetişkin dünyasına hazırlanırken aynı zamanda öğrendiklerini, gerçek hayat tecrübelerine çevirme fırsatı yakalıyorlar.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Mama Sandalyesi Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

    Mama Sandalyesi Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

    Mama Sandalyesi Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Tüm aileyi bir araya getiren sofralar, evin en yeni üyesini de ağırlamaya hazır olduğunda bir mama sandalyesine ihtiyacınız olacaktır. 5. ay itibariyle dik oturmaya başlayan bebekler için artık mama sandalyesi dönemi başlayabilir. Tabii onlar için en doğru mama sandalyesini seçmek ise bazı önemli ayrıntılara dikkat etmekten geçiyor. Önerilerimizle bebeğinizi konforlu, sizi de huzurlu kılacak mama sandalyesini bulup sofrada bir kişiye daha yer açabilirsiniz.

    Mama Sandalyesi Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

    Öncelikle Güvenlik

    Mama sandalyesi seçiminde en önemli öncelik, diğer bebek ve çocuk eşyalarında olduğu gibi güvenlik olmalı. Zaman geçtikçe hareketlenmeye başlayan bebeğinizi taşıyacak olan mama sandalyesinin sağlam ve dengeli olması gerekir. Sandalyede tepinen, inmeye çalışan bebeğin düşmemesi için bir emniyet kemeri olması da oldukça önemlidir. Ayrıca sivri köşeli mama sandalyeleri de bebekleriniz için çok uygun olmayacaktır.

    mama_sandalyesi_secerken

    Sağlıklı Malzeme Kullanımı

    Bebeğinizin üzerinde yemek yediği, hatta zaman zaman üzerindeki tablaya yemeklerini döküp oradan yiyeceği mama sandalyesini seçerken yapımında kullanılan boya ve diğer malzemelerin kanserojen ya da alerjen madde içermemesine dikkat edilmelidir. Bu açıdan güvenilir markaların kaliteli mama sandalyelerine yönelmek doğru bir tercih olacaktır. Ayrıca bebek ve çocuklar için tasarlanan ürünlerin birçoğunda kanserojen madde içermediğine dair bir ibare bulunur. Bunu görmediğiniz ürünlerden uzak durmanızda fayda var.

    Pratik Kullanım

    Bebeğinin sağlığını ve hijyeni her şeyin üstünde tutan anneler için kolay temizlenebilir bir mama sandalyesi oldukça önelidir. Üzerindeki tablanın çıkarılıp kolayca yıkanabildiği sandalyeler her zaman çok daha işlevsel olacaktır. Ayrıca tablanın çıkarılabilir oluşu, ilerleyen yaşlar için mama sandalyesinin sadece sandalye olarak kullanılmasını da sağlar. Bu sayede çocuğunuzla aynı sofrayı paylaşabilirsiniz. Tablaya ek olarak rahat bir oturuş sağlayan minderlerin de silinebilir ve yıkanabilir oluşu önemlidir.

    Çok Amaçlı Tasarım

    Bebeğinizin yemek yediği mama sandalyesi, yeri geldiğinde beşik olarak da kullanılsa nasıl olurdu? Uykuya direnen çocukların ne zaman, nerede uykuya dalacağı belli olmaz. Bu durumun farkında olan bazı markalar, mama sandalyelerini yatar pozisyona getirilebilir şekilde kademeli olarak tasarlamıştır. Siz de çocuğunuzun beklenmedik zamanlarda uykuya dalmasına alışkınsanız mama sandalyesinde böyle bir tasarım tercih edebilirsiniz.

    mama_sandalyesi

    Kolay Kurulum

    Eğer bol bol seyahat ediyor ve bu hareketli hayatınıza bebeğinizin de ayak uydurmasını istiyorsanız gittiğiniz yerlerde onun düzenini de korumalısınız. Bunun için kolayca kurulup toparlanabilen ve her yere taşınabilen mama sandalyeleri en doğru tercih olacaktır.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Hamileler için pratik bilgiler

    Hamileler için pratik bilgiler

    Hamilelik boyunca giyinmekten tutun hareket etmeye kadar pek çok şey işkence haline geliyor. Yaratıcı anne adayları, internet ortamında hamileler için hayat kurtarıcı pratik bilgiler paylaştı.

    Hamileler için pratik bilgiler

    Hamilelikte düğmesi kapanmayan kotlarınızın belini bu toka yöntemiyle genişletebilirsiniz.

    hamile_kot_giyme

    Hamile bir blogger, spor bantlarının ağrıları hafiflettiğini söylüyor.

    hamileler_icin_bilgi

    Yaz aylarında sütyen takmak işkence haline gelebilir. Göğüslerinizi biraz serinletmek için sütyeninizi buzdolabında soğutabilirsiniz.

    hamileler_icin_sutyen_bilgisi

    Buzlu dondurmalar susuzluğu giderirken aynı zamanda mide bulantısına da iyi geldiği söyleniyor.

    buzlu_Dondurma_hamile

    Buzlu dondurmalar susuzluğu giderirken aynı zamanda mide bulantısına da iyi geldiği söyleniyor.

    kraker_hamile

    Bazı anne adayları sabah bulantısını gidermek yataklarının yanında krakerler bulundurduklarını ve sabah uyanır uyanmaz atıştırdıklarını söylüyorlar.

    Karnınız büyüdükçe bazı eşyalara uzanmak zorlaşabilir. Uzanamadığınız eşyalarınıza uzanmak için mutfak maşalarını kullanabilirsiniz.

    pantolon_hamile_giyme

    Beliniz genişledikçe pantolonlarınızın düğmesi kapanmamaya başladıysa belinize likralı korseler dikerek giyebilirsiniz.

    sutyen_hamile_pratik_bilgi

    Pahalı hamilelik sütyenleri almak yerine, sütyenlerinize ek uzatıcılar alın.

    hamile_yastık

    Hamilelik yastığınızı da evde kendiniz dikebilirsiniz.

    sisme_simit_hamilelik

    Bir anne adayı da şişme simitlerin belini ve omuzlarını rahatlattığınız söylüyor.

    bulanti_geciren_hareketler_hamilelik

    Bulantıyı geçiren yoga hareketleri

    hindistan_Cevizi_yagi_hamile

    Bazı anne adayları hindistan cevizi yağının pişiğe iyi geldiğini söylüyorlar.
    Kaynak: Daily Mail
  • Hamilelikte içilen sigara

    Hamilelikte içilen sigara

    Finlandiya’da yapılan bir araştırma, hamilelik sırasında tüketilen sigaranın sadece anneye değil aynı zamanda bebeğe de zarar verdiğini ortaya koydu.

    Araştırmaya göre hamilelik süresince vücuda alınan nikotin kan yoluyla bebeğe de geçiyor ve onu da etkiliyor.

    Bin hasta üzerinde yapılan incelemeler sonucunda hamilelikte sırasında içilen sigaraların, bebeklerin ileriki yaşlarda akıl hastalıklarına yakalanma riskini arttırıyor.

    Bebeklerin ileriki yıllarda özellikle şizofreniye yüzde 38 oranında daha fazla maruz kaldığı belirtildi.

    Araştırmada anne adaylarının ve bebeğin kanları ilk 3 ayda ve ikinci 3 ayda test edildi.

    Araştırmanın asistanlarından Profesör Alan Brown, “Nikotin göbek bağından (plasenta) kolayca geçerek fetüsün kanına karışabilir. Oldukça hassas dönemdeki bu erken etkileşim ileride çocuklarda kalıcı etkiler yaratacaktır” dedi.

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Olumsuz Düşünen Çocuklarla Konuşmak

    Olumsuz Düşünen Çocuklarla Konuşmak

    “Çok aptalım,” diye söyleniyor çocuğunuz mutfak masasında. Yumruğunu masaya vuruyor ve homurdanıyor.

    Bir yazı ödevi üzerinde çalışıyor. Yazmak ona hiç kolay gelmiyor. Önündeki sayfayı dolduran silgi artıkları, bir önceki girişiminden pek de memnun olmadığını gösteriyor.

    “Sen aptal değilsin tatlım,” diyorsunuz yumuşak bir sesle.

    Kağıdı buruşturuyor ve “Evet, öyleyim! Çok aptalım! En aptal benim!”

    Başınızı ellerinizin arasına alıyorsunuz.

    Acaba abartıyor mu? Gerçekten aptal olduğunu mu düşünüyor?

    Çocuğunuz kendi kendine negatif şeyler söyleyip duruyorsa, refleks olarak onu durdurmak istersiniz. Ona biraz güven vermek ya da düşüncelerinin yanlış olduğuna onu ikna etmek istersiniz.

    Ne yazık ki ağızlarından dökülen sözler duygularıyla aynıdır. Kendilerini “sevilebilir” ya da “harika” (siz öyle olduğunu söyleseniz de) hissetmezler. Kendilerini “aptal” ve “dünyanın en kötü çocuğu” gibi hissederler.

    Bu durumu düzeltmek için harekete geçmek yerine altta yatan duyguyu ve içsel bocalamaları anlamak için şunları deneyebilirsiniz:

    Empati kurun: Kendinizi onların yerine koyun ve neler hissediyor olabileceklerini anlamaya çalışın. “Bu yazı ödevi bayağı zor galiba?” ya da “Canın bayağı sıkılmış gibi görünüyorsun!” Eğer aklınıza söyleyecek bir şey gelmiyorsa, basit bir cevabı deneyin: “Çok sert oldu bu” ya da “Biraz araya ne dersin?”
    Meraklanın: Bazı çocuklar problemi kelimelere dökmek konusunda zorluklar yaşar. Durumu birlikte çözmeye başlarsanız, kendilerini gerçekten rahatsız eden şeyin ne olduğunu anlayabilirler belki. “Bu ödev bugün seni neden bu kadar zorladı?” ya da “Bütün yazı ödevleri mi zor geliyor yoksa sadece bu mu?”
    “Senaryoyu” baştan yazın: Sorunu keşfettikten sonra yeniden denemek için bazı yeni ifadelere başvurabilirsiniz. “Yazı yazmak çok zor. Çocuğunuz “Ben aptalım” yerine “Yazmak için çok uğraşmam gerekiyor” ya da “Ne yapalım, hata yapmak da öğrenmenin bir parçası” diyebilir.
    Problemi birlikte çözün: Soruna bir çözüm önerme ya da çocuğunuzu sizin için doğru olan bir çözüme yönlendirme dürtünüze karşı gelin. Sorun üzerinde birlikte çalışın. Bazen basit bir çözüm yoktur ya da hızlı bir düzeltme işe yaramaz. Çünkü cevap, “Çalışmaya devam etmem gerekiyor” ya da “Hedefe ulaşmak için çalışmam lazım” olabilir.
    Düşüncelere ve duygulara meydan okuyun: Duygular gelir ve gider, sizi tanımlamazlar. Çocuğunuz kendini sevilmeyen biri gibi hissedebilir. Ama bir şeyi hissetmek, onun doğru olduğu anlamına gelmez. Bir insan bocalayabilir, ama bu aptal biri olduğu anlamına gelmez. Çocuğunuzun zor bir şeyin üstesinden geldiği ve kendine güven ve heyecan duyduğu zamanlar hakkında konuşun.
    Başka ne yapabilirsiniz?

    Çocuğunuza yardımcı olmak için can atıyorsunuz ama zihin negatif düşünceye saplanıp kaldıysa pozitif ve güven veren yorumları kabul etmek her zaman kolay olmayabilir. İlk etapta biraz dirence karşı hazırlıklı olun. Özellikle de çocuğunuz bir şeylere farklı açılardan bakmaya alışık değilse.

    Çocuğunuz için destek ve teşvik dolu bir ortam yaratın ve hayal kırıklığına karşı toleranslı olmayı öğretin. İşte birkaç ipucu:

    Seçim Hakkı Verin: Çocuğunuza gün boyunca, kendi kıyafetlerini seçmek, öğle yemeklerini seçmek ya da ödevlerini nerede yapacağına karar vermek gibi seçimler yapma şansı verin. İyi seçimler için olumlu geribildirimde bulunun ve eleştirilerinize dikkat edin! Eğer onlara seçme hakkı veriyorsanız, negatif fikirleri kendinize saklayın.
    Mükemmel Olmamayı Normal Karşılayın: Herkes hata yapar. Siz bile! Hatalar karşısında endişesiz tepkiler verin. Hayal kırıklığıyla baş etmenin sağlıklı yollarını modelleyin. Mesela bağırdıktan sonra özür dileyin ya da bir yanlış anlamadaki payınızı kabul edin.
    İyiye Odaklanın: Her şeye kusur bulmak ya da sürekli değiştirilmesi, düzeltilmesi ya da temizlenmesi gereken şeylere odaklanmak yerine rahat olmayı öğrenin. İlişki kurmak ya da ilişkileri tamir etmek, dağınık bir odayı toplamaktan daha önemli olabilir. Her negatif cümleniz için 5 pozitif cümle kurmaya çalışın.
    Bağımsızlığı Teşvik Edin: Çocuklar doğru kararlar vermek ya da odaklanmak için ebeveynlerinin yardımına ihtiyaç duysa da, sürekli yönlendirme onlara “Tek başına yapamazsın” mesajını verir. Problemi birlikte çözün ya da birlikte beyin fırtınası yapın. Bir çözüm önermesi için çocuğunuza fikrini sorun.
    Azimle Çalışmaya Değer Verin: Başarıya, bir engel aşmaya ya da bir hedefe doğru yaklaşmaya götüren küçük adımlara odaklanın. “Bu ….. için gerçekten çok çalışıyorsun” ya da “Ne kadar çok uğraştın!” gibi sözler, çocuğunuzun en sondaki ödülden çok sürecin faydasına odaklanmasını sağlar.
    Destek Alın: Eğer bir süredir çocuğunuzla bu konuda çalışıyorsanız ve o hala kendisi hakkında negatif şeyler söylüyorsa, hatta kendisine ya da başkalarına zarar verme tehdidinden bulunuyorsa, o zaman bir psikologdan ya da danışmandan destek almanın zamanı geldi demektir.
    Ellerinizi kaldırıp baktığınızda, çocuğunuzun gözleriyle karşı karşıya geliyorsunuz.

    “Bu çok can sıkıcı bir ödev sanırım.”

    “Evet” diye cevap veriyor.

    “Nasıl yardım edebilirim sana?” diye soruyorsunuz.

    Omuzlarını silkip “Benim yerime yapabilirsin” diye cevap veriyor.

    İkinizde gülüyorsunuz.

    Bu, ödevi değiştirmiyor ama en azından “aptal” kelimesini kullanmadan ödev hakkında konuşmanızı sağlıyor.

    http://imperfectfamilies.com/…/14/childs-negative-self-talk/

    Çeviri: egitimpedia.com

  • Çocuklarda yalan söyleme

    Çocuklarda yalan söyleme

    Çocuklarda yalan söylemenin temel nedenlerinin başında dikkat çekmek ve korku duygusunun baskın olması geliyor.

    Yalan bilindiği üzere başkasını bilerek aldatmak için söylenen sözlerdir. Peki çocuklar neden yalan söyler? Medical Park Ankara Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikoloğu Duygu Demirhan çocukların dikkat çekmek, cezadan kaçmak, menfaat elde etmek, ilgi görmek, sorumluktan kaçmak için yalan söyleyebildiğini belirtiyor. Korku duygusu ise çocuklarda yalanı tetikleyen en büyük neden.

    7 yaşından sonra yalan söyleme azalmaya başlar

    Çocuk ve Ergen Psikoloğu Duygu Demirhan 5 yaş öncesi çocuklarda gerçek ile hayal arasında ayırt edememe, yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatma, farklı ya da abartılı anlatma gibi durumların normal karşılanması gerektiğini, bu durumun yalan olarak kabul edilmeyeceğini belirtti.

    Çocuklarda abartılı anlatımların 6-7 yaşına kadar devam edebileceğini de belirten Demirhan “7 yaşından sonra çocuğun hayalle gerçeği daha iyi ayırt etmesi ile abartılı ve hayal ürünü anlatımlar çocuklarda azalmaya başlar. Hayal gücü iyi olduğu için çeşitli senaryolar üreten çocuklar resim, tiyatro veya yazı yazmak gibi çeşitli etkinliklere yönlendirilebilir. Fakat ilkokul çağındaki bir çocuğun artık muhakeme yeteneği ve soyut somut kavram algısı geliştiği için gerçeği yansıtmayan söylemlerine yalan diyebiliriz” dedi.

    Çocukların yalan söyleme nedenleri

    “Çocuklar genel olarak; dikkat çekmek, cezadan kaçınmak, bazı menfaatler elde etmek, ilgi görmek, ona zor gelen bazı sorumluluklarından kurtulmak ve korkularından dolayı yalan söyleyebilirler” diyen Demirhan çocuklarda yalan söyleme alışkanlıklarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Aile içinde veya çevrede çok sık yalan söyleniyor olması çocuğun anne babasını model alarak yalan söyleme davranışını kazanmasını ve bunu normalleştirmesini sağlar. Yanianne-babalar yalan söyleme konusunda istemeden model oluşturabilir.

    Anne-babanın yalana başvurduğuna tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Örneğin eve gelmek isteyen misafire anne ve babanın gerçeği söylemek yerine “akşam başka bir işimiz var” diyerek yalan söylemesi ve çocuğun buna şahit olması bile, ebeveynin çocuğunun yalan söylemesine zemin hazırlar. Çocuğun söylediği yalana çevresindekileri inandırdığını düşünmesi problemli bir durumdur. Mesela anne-babası ilgisiz olan bir çocuk, yazılıdan kötü bir not aldığında nasılsa anne-babasının okula gidip notunu araştırmayacağını bildiği için sınavdan iyi not aldığı yalanını rahatlıkla söyleyebilir ve bu davranış süreklilik halini alıp ileride daha büyük yalanların başlangıcını oluşturur.”

    Yalandan vazgeçirmek zor

    Duygu Demirhan yalan söyleme davranışını iyileştirmenin, bu davranışı önlemekten daha zor olduğunu söylüyor. Önemli olan, çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemektir diyen Demirhan şunları kaydetti: ”Anne ve babalar çocuklarına model olduklarını akıldan çıkarmamalı ve doğru model olmalıdırlar. Ebeveynin söyledikleri ile davranışları arasında tutarlılık olmalıdır. Yalanın her türlüsüne karşı olduğunuzu sadece çocuğu uyararak değil, yaşayarak, örnek olarak da göstermek gerekir. Anne ve babalar çocuklarını çok iyi tanımalı ve başaramayacağı şeyler istememelidirler. Çocukları kardeşi ve çevresindeki diğer insanlar ile kıyaslamamak, aşırı otoriter ve baskıcı bir tutumla yaklaşmamak, çocuğu tehdit etmemek yalanın önlenmesi için önemlidir. Çocukların hangi durumlarda yalana başvurduğunu irdelemek önemi unutulmamalıdır.”

  • Yüksek ateş hastalık değildir

    Yüksek ateş hastalık değildir

    Çocuklarda ateş yükselmesi gözlemleyen ebeveynler, çoğunlukla huzursuzluk yaşayabiliyor. Bilhassa havale korkusu yoğun tedirginlik sebebi olabiliyor. Oysa yükselen ateş, çocukta yaşanacak önemli sağlık sorunlarının erkenden gözlemlenmesine ve tedbir alınmasına olanak sağlayabiliyor

    Central Hospital’dan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Hasan Ünlütürk, ateşin geçirilen hastalığın bir parçası olduğunu ve ateşli hastalık durumlarında panik yapılmaması gerektiğini anlatıyor.

    37,7 derecenin üzeri yüksek ateş

    Vücut, hayati fonksiyonlarını gerçekleştirebilmek için belli bir ısıya ihtiyaç duyar. Vücut sıcaklığı ise hipotalamus (ön beyin) yardımıyla denetlenir. Yani, vücut ısı dengesini hipotalamus sağlar. Normal sayılabilecek vücut ısısı 37,2 ila 37,7 derece arasındayken bu derecelerin üzerinde görülensıcaklık ise yüksek ateş olarak değerlendirilir. Fakat çocukların normal sayılan vücut ısısı yetişkinlere oranla daha yüksek tanımlanabilir.

    Ateş sanıldığı gibi zararlı değil

    Ateş, insan vücudu için zararlı bir durum gibi görünse de aslında, bağışıklık sitemini uyarmak ve taarruz halindeki mikroplarla savaşmak olarak iki mühim görev üstlenir. Vücuda bir mikrobun yayıldığı sinyalini alan makrofaj (büyük yiyici) hücreler, savaş başlatır ve mikrobu yenmeye başlar. Böylece, makrofaj hücrelerce uyarılan vücut sistemi de pirojen (ateş yapıcı) maddenin sentezlenmesine yol açar. Vücut ısısında yaşanan artışın sebebi de budur.

    Bu belirtiler ateş işaretçisi

    Vücutta görülen yüksek ateş, birtakım belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Ateş ve terleme ile birlikte titreme, aynı zamanda el ve ayakların soğuması olarak görülebilir. Bunların yanı sıra tiroidhormonunun aktive edilmesi gibi durumlarla da karşılaşılabilir. Ateşe zemin oluşturabilen faktörlerin arasında, aspirin ve antibiyotik gibi ilaçlar, aşılar, diş çıkarma, romatizmal hastalıklar ve tümörler yer alır.

    Ateş sırasında çocuğun kıyafetlerine dikkat!

    Çocukta ateş belirtileri görülüyorsa öncelikle kıyafetleri kontrol edilmelidir. Kalın ve hava geçirmeyen giysiler mevcutsa ilk iş çocuğun üzerinin değiştirilmesi olmalıdır. Ayrıca çocuğun vücut sıcaklığını dışarıya iletecek ince kıyafetler tercih edilmelidir.

    Ateş vücut için yararlı uyaran

    Ateş, ilk etapta tedirginliğe neden olsa da aslında vücuda akyuvar sayısını çoğaltma, antikor üretimini ve interferon salgısını arttırma (virüslerin hücrelere saldırmasını önleme), mikropların üremesini yavaşlatma ve bakterilerin demirle beslenmesini engelleme gibi çeşitli faydalar sağlayan bir durumdur. Kısacası ateş, yaşanan hastalığın yalnızca bir parçasıdır. Bu nedenle de ciddi bir durum olmadığı müddetçe vücut için yararlı bir uyarandır. Ayrıca, ateşin derecesi ile hastalığın ağırlığı arasında herhangi bir bağ bulunmamaktır.

    Vücut savunma sistemini güçlendirir

    Yüksek ateşin nedenleri arasında birçok faktör sıralanabilir. Fakat genel olarak en önemli sebebi enfeksiyonlardır. Çocuklar 5-6 yaşlarına kadar sıklıkla enfeksiyon bağlantılı ateşli hastalıklar yaşayabilir. Bu enfeksiyonlar, vücut bağışıklığında bir problemle karşılaşılmadığı sürece savunma sistemini daha da güçlendirir.

    Her zaman tıbbi müdahale gerekmeyebilir

    Çocuklarda her ateş yükselmesi hekim desteği gerektirmeyebilir.  Ateş, dikkat çerçevesinde anne-baba tarafından da kontrol altına alınabilir. Fakat uzman müdahalesinin gerekebildiği durumlar daolabilir.

    Koltuk altından yapılan ölçümlerde ateş 37,5, kulaktan ve makattan ölçüldüğünde ise 38 dereceden fazla çıkıyorsa, çocuğa ateş düşürücü ilaç verilebilir. Ateş değeri 39 derece ve üzerinde seyrediyor ve çocuk direnç sahibi ise ılık duş aldırılabilir. Ayrıca ıslatılmış havlularla çocuğun koltuk altı, diz arkaları, dirsek içleri ve boyun çevresi gibi büyük damarların yüzeye yakın geçtiği yerlere de kompres yapılabilir. Fakat ateşi yükselen çocuk 3 aydan daha küçükse ilk müdahalenin ardından uzman bir hekime başvurulmalıdır.