Blog

  • Boşalma ve Orgazm Sorunlarının Tedavisi

    Boşalma ve Orgazm Sorunlarının Tedavisi

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ÇİFTE ÖZEL BİR TEDAVİ PROGRAMI UYGULANMALI!”

    Boşalma ve orgazm, tıptaki son gelişmelere rağmen hala bilinmezliklerle dolu iki ayrı terimdir. Dolayısıyla, Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Tarif edilmesi zor olan bu geri bildirimlerden boşalma bedensel bir rahatlamayken, orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. Boşalma sorunları kadınlarda anksiyeteye ve bunun sonucunda oluşabilecek depresyona, kendine güvensizliğe ve kişinin kendisine olan saygısını yitirmesine yol açabilmektedir. Boşalamayan veya orgazm olamayan kadın beyninde bunu takıntıya dönüştürmekte, boşalma bozukluklarına neden olmaktadır. Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları üzerinde araştırma yapan Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, boşalma ve orgazm sorunlarının kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluklarının başında geldiğinin altını çizerek, tedavi yollarına dikkat çekti…

    EN ETKİLİ YÖNTEM: CİNSEL TERAPİ PROGRAMI!

    Tedavinin ilk aşamasının, cinsel terapistin kişiyle veya çiftle ilk görüşme yapması olduğuna değinenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlk görüşmenin sonunda cinsel terapist kişiye veya çiftecinsel eğitim videoları ve kitaplarıverir yani bibliyoterapi yapar. Daha sonra cinsel terapist kişiyi veya çifti değerlendirme görüşmelerine alır. Bu süreçte cinsel öykü alınır, çeşitli testler ve ölçekler kullanmanın yanında gerektiğinde jinekolojik muayene de önerebilir. Böylece yaşanan sorunun nedeni keşfedilir ve olası çözüm yolları kişiye veya çifte sunulur. Çift kendilerine özel olarak hazırlanan tedavi planını kabul ettiğinde cinsel terapi süreçleri başlatılır. Cinsel terapi aşamasında kadının veya çiftin yaşantısı, geçmişi, geçmişteki birliktelikleri, genel olarak cinsel hayatı, partneri ile uyumu gibi boşalma ve orgazm olamama sorununa neden olabilecek alt başlıklar saptanmaya çalışılır.” dedi.

    EN BÜYÜK NEDEN CİNSEL BİLGİSİZLİK!

    Cinsel terapi süreçlerinin önemine değinen CİSED Genel Psikiyatri Uzmanı Yrd. Başkanı. Dr. Cebrail Kısa;“Yapılan tıbbi araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre, boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülen nedeni cinsel bilgisizlik olduğu için cinsel terapi evresinde kişiye ve çifte cinsel ilişki, cinsellik ve cinsel organlarla ilgili bilgi verilir ve cinsel eğitim videoları eşliğinde bilişsel yeniden yapılandırma yapılır. İlişkideki mevcut iletişim sorunları çözümlenir ve çiftin ilişkisi flört havasına sokulur. Ardından kadının boşalmasını veya orgazm olmasını engelleyenduygularıyla bağlantıya geçmesi ve onları söze koyması sağlanır. Daha sonra ise kişinin önce bireysel olarak kendi vücudunu tanımasına sonra çiftin birbirinin vücudunu tanımasına yönelik aşk oyunları adında çalışmalar yapılır. Buradaki amaç, cinsellikle ilgili önceden gelen yanlış ve eksik bilgilerin temizlenmesi ve yerine doğru bilgilerin getirilmesidir.” dedi.

    İLAÇ KULLANIMI VE KLİTORİS BÜYÜTME ÇÖZÜM DEĞİL!

    İlaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerinin boşalma ve orgazm sorunlarını önleyici birer tedavi şekli olduğu söylense de, cinsel terapistlerce kullanımının önerilmediğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “İlaçlar sorununu kökünden halletmeyecektir. İlaç kullanımı geçici boşalmalara neden olacağından, sonrasında ciddi cinsel sorunlara ve depresyona neden olabilir. Klitoris büyütme operasyonu ise klitoral uyarma yani mastürbasyon eylemine kadını daha duyarlı hale getirecek ama cinsel birliktelik (penetrasyon) sonucu oluşacak olan vajinal boşalmaya ve vajinal orgazma çok faydası olmayacaktır.” dedi.

    CİNSEL TERAPİDE AMAÇ KESİN SONUÇ ALMAKTIR!

    Aşk kaslarını kullanmayı öğrenmenin boşalma ve orgazmı kolaylaştırdığını ifade eden CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Kesin sonuçlu tedavide, kadının erojen bölgeleri yani duyarlı bölgelerine (meme uçları, klitoral bölge, kulak ve boyun çevresi, kasık bölgeleri, bacak iç kısımları, vb.) yoğunlaşma tekniklerine yönelten cinsel terapi programına ihtiyaç vardır. Ancak bu teknik, klitoral uyarı ile boşalan ama cinsel ilişki sırasında boşalamayan kadınlarda genellikle etkisizdir. Böyle durumlarda aşk kaslarını çalıştırma egzersizleri yani Kegel egzersizleri ile duyarlılığını arttırmak mümkündür.” dedi.

  • Muz Kilo Aldırmaz Sirke ve Limon Yağ Yakmaz

    Muz Kilo Aldırmaz Sirke ve Limon Yağ Yakmaz

    Her insan hayatının belirli kısmında kilo vermek için rejime giriyor. Ama toplum içinde yer etmiş bazı yanlış bilgiler kilo vermeyi daha da zorlaştırıyor…

    Araştırmalar gösteriyor ki dünya üzerinde 15-60 yaş arasında kilo verme eğilimi içinde bulunma oranı yüzde 80′in üzerinde. Bu rakam Türkiye’de biraz düşük olsa da fazla kilolar ve bunlardan kurtulma yöntemleri çok farklı değil. Uzmanlar kilo vermeyi öncelikli olarak diyetisyen eşliğinde tavsiye ederken sadece rejimi değil sporu da öneriyor. Toplum içinde kalıplaşmış bazı klişeler ise doğru bilinen yanlışlar olarak kilo verme işini daha da zorlaştırıyor. 
    İşte doğru bilinen 10 diyet yanlışı…

    Mısır ekmeği, buğday ekmeğinden daha kalorili değildir. 
    Eşit yendiği miktarda ikisinin de kalorisi aynıdır. Sadece beyaz undan yapılan ekmekler, kepekli un ya da tam buğday ekmeklerine göre kilo aldırıcıdır.
    Muz çok kalorili bir meyve olarak bilinir ve diyetlerde pek rağbet görmez. 
    Oysa bir küçük elmayla bir küçük muzun kalorisi eşittir. Ölçüsüne dikkat etmek şartıyla tüm meyveler yenebilir.
    Aç karnına limon suyu veya sirke içerek yağ yakılmaz. 
    Limonun zayıflatıcı etkisi olduğuna dair bilimsel bir gerçeklik yoktur.
    Diyet bisküvi ve krakerlerin de kalorisi vardır. 
    Bir dilim ekmek yerine üç dilim diyet bisküvi yemek aynı şeydir. Diyet yiyecekler de kilo aldırır.
    Kilo vermek için içilen zayıflama çayları, vücutta su kaybına neden olur. 
    Kilo vermek vücuttan yağ kaybıyla mümkün olur. Ama zayıflama çayları bu etkiyi oluşturmaktan uzaktır.
    Maden suyu da soda gibi kilo vermeye yardımcıdır. 
    Ama zayıflatmaz.
    Akşam saat 6 veya 7′den sonra yemek sizi şişmanlatmaz. 
    Hangi saatte yediğiniz değil hangi saatte yattığınız ve yedikten sonra hangi fiziksel aktivite yaptığınız da önemlidir. Yatmadan üç saat önce yemeği kesin.
    Kilo verirken hiç yağ tüketmemek yanlıştır. 
    A. D, E ve K vitaminleri yağda erir. Yağ tüketmezseniz bu vitaminlerin eksikliğini çekersiniz.
    Sadece protein tüketerek hızla zayıflamak doğru değildir. 
    Protein, metabolizmayı hızlandırır ama kas dokusunu eksiltir ve su kaybına neden olur. Diyet sonrasında verilen kilolar aynı hızla alınır.
    Kuru meyveler, taze meyveye oranla daha çok kalori içerir. 
    Şeker oranları da taze meyveye göre daha yüksektir. Taze meyveye göre daha az tüketilmelidir.

  • Göz makyajı için tüyolar

    Göz makyajı için tüyolar

    Göz makyajı için tüyolar …Siz de profesyonelce yapılmış bir makyajla kusursuz, alımlı ve etkileyici bakışlara kavuşabilirsiniz. Nasıl mı?

    Göz farının altına farın kalıcı olmasını sağlayacak bir makyaj altı kremi sürün. Önce kirpik çizgisiyle, göz kapağındaki çizgi arasında boşluk olmamasına dikkat edin. Önce toz şeklinde farı veya göz kaleminizi uygulayın. Daha sonra kirpik çizgisine olabildiğince yakın şekilde, göz kapağını kaldırın ve göz kalemiyle hafif vuruşlar yapın. Böylece gözlerinize ve kirpiklerinize anlam katmış olursunuz.

    Eğer küçük ya da aşağıya doğru sarkık gözleriniz varsa alt kirpik dibine kalem çekmeyin. Çok küçük gözleri daha büyük göstermek için, kalemi göz kapağının hemen üstünden kalın bir hat olarak çekmelisiniz. Büyük gözlerde ise kalemi ince bir hat şeklinde çekmek çok daha iyi sonuç verecektir.

    Kalem çektikten sonra ince uçlu bir sünger fırçayla çizgiyi yumuşatın.

    Göz kapağının alt kısmına açık renk, kenarlara ve göz kapağının kıvrımlarına da koyu renk far sürün. Krem farlar toz halinde olanlardan daha kalıcıdır.

    Rimel sürmeden önce birbirine yapışmaması için kirpikleri bir fırçayla tarayın.

    Üst kirpiklere maskara sürerken, önce üstten ince bir kat geçip, daha sonra alttan yukarı doğru kıvırın. Alt kirpiklerinizin üzerinde de hafifçe gezdirin. Kirpiklerin kalın görünmesi için, önce ilk katın kurumasını bekleyin, ikinci katı daha sonra sürün.

    Asla gözünüzle aynı renkte far kullanmayın.

    Mavi gözlüler gri, bej ve kızılı, yeşil gözlüler pembe, kahverengi ve griyi, kahverengi ve ela gözlüler de mavi, yeşil gibi canlı renkleri tercih edebilirler.

    Göz Makyajı (rimel, kapatıcı, far, göz kalemleri) için tıklayın !

  • irmik helva tarifi

    irmik helva tarifi

    İrmik helvası Malzemeleri:
    1 su bardağı irmik
    1 su bardağı toz şeker
    2 su bardağı süt yada (1 su barağı su+1 su bardağı süt)
    4 yemek kaaşığı tereyağı yada margarin
    4 yemek kaşığı çam fıstığı- isteğe göre dövülmüş fındık yada ceviz

    İrmik helvası Yapılışı:

    Küçük bir sos tenceresine sütü ve şekeri koyun, şeker eriyene kadar karıştırarak ısıtın. Şeker eriyince ocaktan alın.
    Yayvan bir tencereye tereyağını koyun ve içine fıstıkları ekleyin. Fıstıklar ve irmiğin rengi koyulaşana kadar orta ateşte tahta bir kaşık yardımıyla karıştırın.
    İrmikler istediğiniz renge ulaşınca içine sütü ilave edin. Ama dikkatli olun çünkü oldukça ısı yayıyor. İrmikler sütü çenceye kadar kısık ateşte pişirin.
    Pilav gibi üzeri göz göz olunca ocaktan alın ve 1-2 kez karıştırın.
    Tencerenin kapağı kapalı olarak 10-15 dakika demlenmesini bekleyin ve ılık servis yapın.

  • Tüp Bebek Sonrası Normal Hamilelik

    Tüp Bebek Sonrası Normal Hamilelik

    Tüp Bebek Sonrası Normal Gebelik…

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerdeki problemler tedavi şeklini ve başarı oranını belirler. ‘Tüp bebek sonrası normal gebelik mümkün müdür?’ en sık karşılaşılan sorudur. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, “Tüm tüp bebek tedavilerine bakıldığında ortalama %10-20 oranında normal gebelikler görülmektedir.” dedi.

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde kendiliğinden yumurtlama takibi veya aşılama sonrası eğer gebelik elde edilememişse, bu çiftlere yardımcı üreme tekniklerinden daha ileri bir teknoloji olan tüp bebek yöntemi uygulanarak gebelik elde edilebilmektedir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olan çiftlerdeki en büyük endişelerden birinin ikinci çocuk için de aynı tedavi ve stresi yaşayıp yaşamayacakları olduğunu söyledi. Op. Dr. Süleyman Tosun konu hakkında şunları söyledi: “Tüp bebek yönteminde bilindiği gibi yumurtanın döllenme işlemi vücut dışında laboratuar ortamında sağlanmakta, oluşan embriyo anne rahmine yerleştirilmektedir. Peki başarılı veya başarısız sonuçlanan tüp bebek uygulamalarından sonra çiftlerin kendiliğinden gebe kalmaları mümkün müdür? Tüp bebek yapılma nedenlerine baktığımızda bir grup çiftte kendiliğinden gebelik mümkün görülmemekle birlikte, bazı çiftlerin tedavi sonrası kendiliğinden gebe kalabilmesi tabi ki mümkündür.”

    Normal gebelik nasıl oluşabilir?

    Her iki tüpün tamamen kapalı olması veya herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olması (dış gebelik… gibi), menide hiç sperm bulunmaması gibi çok ciddi erkek faktörlerinde kendiliğinden gebelik pek mümkün değildir. Ancak bazı durumlarda tedavi sonrası kendiliğinden gebelik mümkündür. Tüm tüp bebek tedavilerine bakıldığında ortalama %10-20 oranında bu tür gebelikler görülmektedir. 35 yaş altı ve infertilite süresi kısa olan çiftlerde bu oran daha da yükselebilmektedir. Özellikle 35 yaş altı ve açıklanamayan infertilirte ( nedeni yapılan test ve tetkiklerle belirlenememiş) grubunda tüp bebek yöntemi ile gebelik sağlandıktan ve doğumdan sonra kendiliğinden gebe kalma oranı %40 lara kadar çıkmaktadır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumla birlikte çocuk sahibi olamamanın eşler üzerinde oluşturduğu stresin ortadan kalkması üreme fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasına neden olmaktadır.

    Hamilelik menopoz gibidir…

    Endometriozisin tedavisinde bilindiği gibi östrojen uyarısının ortadan kaldırılması ile bu odaklar kurutulabilir. Bu da ilaçlarla bir çeşit menapoz halinin oluşturulması ile sağlanabilir. Gebelikte aslında bir çeşit menapoz durumudur yani yaklaşık 1-1.5 yıl boyunca gebe kadın adet göremez. Tüp bebek tedavisi sonucu elde edilen gebelikler özellikle yüzeysel endometriozisi olanlarda, daha sonradan kendiliğinden gebeliğin oluşması şansını oluşturabilir. Erkek faktörleri düşünüldüğünde çok ağır sperm faktörü yoksa yaşam koşullarının düzenlenmesi, düzenli ve sağlıklı beslenme, zararlı alışkanlıkların terk edilmesi ve destek tedavileri ile de tüp bebek tedavileri sonrası kendiliğinden gebelikler görebilmekteyiz.

  • Vajinismus tedavisi bireye özgü olmalı

    Vajinismus tedavisi bireye özgü olmalı

    Cinsel ilişki sırasında vajinal kasların refleksif yani istem dışı kasılması ile cinsel birleşmenin olamaması veya çok zor olması olarak tanımlanan vajinismus tedavisi, problemin nedenine göre bireyselleştirilmelidir.

    Hera Klinik’ten Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman Eserdağ; cinsel ilişki fobisi olarak da bilinen vajinismusun bir hastalık olmadığını, aslında ‘semptom’ (yani belirti) olduğunu söyleyerek, problemin insan yapısının çok derinlerinde yattığını belirtti. Eserdağ’ a göre bu nedenler; %90 psikolojik, %10 yapısal kökenli. Kesin tedavi için de öncelikle doğru tanının konulması ve nedene göre tedavi uygulaması şart!

    Ülkemizde yaklaşık her 10 kadından birisinde görülen vajinismus; cinsel ilişki sırasında vajinal kasların refleksif yani istem dışı kasılması ile cinsel birleşmenin olamaması veya çok zor olması durumudur. Aslında cinsel ilişki sırasındaki bu kasılmalar problemin derecesine göre kalça, bacaklar, karın, sırt, çene kasları gibi vücudun pek çok değişik bölgelerinde de görülebilir. Vajinismus hastalarında ağrılı-acılı gerçekleşen veya hiç gerçekleşemeyen cinsel ilişki sorunu olmakla birlikte jinekolojik muayene olamama, vajinal tampon kullanamama, vajina içine fitil yerleştirememe, vajina içine parmak sokamama, ayna ile genital bölgeye bakamama gibi problemler de sıkça izlenmektedir.

    Kesin tanı için jinekolojik muayene şart!

    Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman ESERDAĞ; vajinismus nedenlerinin bireyden bireye değiştiğini, doğru teşhis ve tedavi yöntemi için öncelikle bir jinekolojik muayenenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Sorunun ortaya çıkma sebebi, oluş nedenleri, bireyin içinde bulunduğu ailesel – toplumsal faktörlerden doğumsal faktörlere kadar değişkenlik gösterdiğinden öncelikle doğru teşhisin şart olduğunu ve vajinismus tedavisinin bireyin problemine özgü olacak şekilde (bireyselleştirilerek) yapılması gerektiğini belirtiyor.

    Vajinismusun nedeni yüksek bir oranla psikolojik…

    Cinsel kimliğin en hızlı oluştuğu 3-8 yaş arası dönem ‘Ödipal Dönem’ olarak bilinir. Bu dönemde gerek anne babadan gerekse çevreden alınan yanlış, eksik, abartılı cinsel mesajların öğrenilmesi sonucunda vajinismus oluşabilmekte ve farkına varılmaz ise ömür boyu kalıcı etkiler bırakabilmektedir.

    Geleneksel aile düzeni, katı ahlaki tabular, cinsellikle ilgili şehir efsaneleri, kızlık zarının korunması ile ilgili kız çocuklarının aşırı korkutulması, cinselliğin ayıp, günah, suçluluk ile özleştirilmesi, korumacı aile düzeni içinde iç disiplinin fazlaca gelişmesi en önemli nedenleri oluşturuyor. Diğer taraftan ilk gece ile ilgili abartılı bilgiler, ilk gecede ağrı, çok kanama, acı hissedileceğine dair önyargılar, hamile kalma korkusu, çocukluk döneminde taciz, tecavüze maruz kalma, ev içi şiddet, katı ebeveyn tutumu sonucu yaşanılan kötü tecrübe ve anılar da vajinismusun diğer psikolojik nedenleri arasında yer alıyor. Yapısal nedenler ise; kızlık zarının kalın, yüksek kenarlı, ara bölmeli, sert, elek şeklinde olması, kısa ve kör vajina gibi anatomik engeller, vajina içindeki ara bölmeler, vajinal girişte dokunmayla ağrı ve hassasiyet ile kendini gösteren “vulvar vestibulit sendrom”, leğen kemiği içindeki organların enfeksiyonları, vajinal girişteki bartholin bezlerinin kistleşmesi veya abseleşmesi ile vajinal enfeksiyonlar sayılabilir. Yapısal bir sorun cinsel ilişki problemine neden oluyorsa gerekli ilaç tedavileri veya basit cerrahi müdahaleler ile psikolojik tedavilere gerek kalmaksızın sorun giderilebilmektedir.

    Vajinismus Tedavisi için tekdüze bir tedavi programı yoktur

    Hera Klinik’ten Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman ESERDAĞ; her vajinismus çifti için standart, tekdüze tedavi programının olamayacağının altını çizmektedir. Günümüzde en sık tercih edilen yöntemler arasında Bilişsel – Davranışsal Cinsel Terapiler ve hipnoz tedavileri gelmektedir. Çocukluk çağlarından itibaren süregelen yanlış bilgilerin yarattığı korkuları ortadan kaldırmak ve yerine doğru duyguların geliştirilmesi “Bilişsel Cinsel Terapi” ile sağlanmaktadır; bu, çiftlere ilk uygulanması gereken tedavi biçimidir. “Davranışsal Cinsel Terapi” ile ise kişilerin bireysel ve çift olarak kendilerini, cinselliklerini keşfetmeleri sağlanır. Davranışsal terapi kişinin kendi kendisi veya eşi ile yaptığı bir takım egzersizleri içerir. Bu egzersizlerin bazıları ayna egzersizi, masaj egzersizi, kegel egzersizi, nefes egzersizi ve dilatasyon egzersizleridir. Son yıllarda uygulanan hipnoz tedavileri de vajinismusta bilinçaltı korkuları yenmek, yüzleşmesinin sağlanması, iç görü kazandırılması, farkındalığın ve özgüvenin arttırılması ile rahatlamanın sağlanması amaçlanmaktadır. Uygulanan bireye ve çifte özgü doğru tedavi teknikleri ile çok kısa bir süre içinde, kalıcı bir sonuca ulaşabilmektedir.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim yorumlar için tıklayın !

  • Dekorasyonda Kahverengi ile Uyumlu Renkler

    Dekorasyonda Kahverengi ile Uyumlu Renkler

    Etiketler : kahverengiyle uyumlu renkler, kahverengiye uyan renkler, kahverengiye yakışan renkler, kahverengine uyumlu renkler, kahverengine uyan renkler,

    Kahverengi, her renkle mükemmel uyum sağlar. Diğer toprak tonlarıyla oldu kadar, grilerle, mavi ve yeşilin derin tonlarıyla ve beyazla birlikte kullanılabilir. Kırmızı, pembe veya turuncu ile kombine ederek sıcak bir ortam yaratabilirsiniz. Kumaş, ahşap ve her türlü malzemede kullanılan kahverengi göz okşayıcıdır. Geniş ton yelpazesiyle, evrensel bir renktir.”

    Kahverengi insan hareketlerini hızlandırması nedeniyle özellikle fastfood restoranları, iç mekanlarında kahverengi rengini kullanırlar. Sosyal dengeyi  ve toplum içinde rahatlığı sağlayan renkler olarak ev dekorasyonunda da sıkça kullanılan kahverengi ve tonları gibi renklerden bej, özellikle zemine hakim olmalarıyla, güvenlik duygusunu ve toprağın yarattığı rahatlık hissini verirler. Sıcak nötr nitelikleri, güvenlik ve bağlılık duygusu yaratmaktadır. Başka bir özelliği ise yemek ve oturma odalarında şeftali rengiyle birlikte kullandığınızda,  samimi ve çocukların öteki kişilerle etkileşimi için sıcak bir ortam yaratır.

  • Calvin Klein Sonbahar-Kış 2013-2014

    Calvin Klein Sonbahar-Kış 2013-2014

    Calvin Klein Sonbahar-Kış 2013-2014 Defilesi , Calvin Klein Sonbahar-Kış 2013-2014 koleksiyonu , Calvin Klein Sonbahar-Kış 2013-2014 Modelleri Galerimizde sizlerle…

  • Karın Sıkılaştıran Besinler

    Karın Sıkılaştıran Besinler

    Karnınızın istediğiniz sıkılığa sahip olması için sadece egzersiz yapmak yeterli değil! Beslenme şeklinize de özen göstermelisiniz. İşte karın sıkılaştırıcı besinler…

    Badem: Bu lezzetli ve çok yönlü çerez, protein ve lif içeriyor. Ayrıca iyi de bir magnezyum kaynağı. Günlük 23 adet badem tüketin!

    Yumurta: En güçlü protein kaynağı… Yumurta vücuttaki hücrelerin yenilenmesini sağlıyor. Kolesterolünüz yüksek değilse, her gün bir yumurta tüketebilirsiniz.

    Soya: Protein, lif ve antioksidan bakımından mükemmel bir kaynak olan soya fasulyesi, her gün bir öğün yenmesi gereken besinler arasında… Ya da 1 su bardağı soya sütü için.

    Elma: Düşük kalorisi ve lezzetiyle diyet yapanların en yakın dostu haline gelen elma kolay kilo verdiriyor. Sıkı bir karın için günde en az bir elma yiyin!

    Çilek: Yüksek lif oranlarıyla dikkat çeken bu meyve, aynı zamanda yüksek bir antioksidan. Gün içinde bir öğün tüketmenizde fayda var.

    Yeşil yapraklı sebzeler: Yeşil yapraklı sebzeler düşük kalorili olmaları nedeniyle mide ve karın bölgenizde farklılık yaratıyor. Günde üç öğün yemeklerinizle ya da tek başına yeşil yapraklı sebze tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Yoğurtta bulunan probiyotik bakteri, sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı oluyor. Yemeklerinizin yanında bir ila üç kâse yarım yağlı ya da yağsız yoğurt tüketin!

    Sebze çorbası: Günde iki kez sebze çorbası içerseniz, kilo vermede daha başarılı olursunuz. Her gün çorba için, sıkı mideniz olsun!

    Somon: Omega 3 yağ asidi kaynağı olması nedeniyle somon, düz bir karın için büyük önem taşıyor. Yemeklerinizde haftada en az iki-üç kez somona yer verin!

    Taylan Kümeli

  • İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    Sevimli bir çift 15 dakika sürecek bir araştırma için Washington Üniversitesi’nde Gottman psikoloji laboratuarına geliyor…

    Sevgi dolu bu çift laboratuara alınıyor ve evdeki sıradan bir sorun hakkında konuşmaları isteniyor. Çift çöp sorunlarını seçiyor. Evdeki çöplerin dışarıya atılması ile ilgili 15 dakika tartışıyor.

    Bu sırada bütün konuşmalar kaydediliyor. 15 dakika sonunda araştırmacılar, çifte teşekkür ediyor. Çiftler mutlu bir şekilde ayrılıyor.

    Araştırmacılar, videoyu analiz ediyor ve bu çiftin 5 yıl içinde ayrılacağını iddia ediyor.

    Beklenen oluyor ve çift üç yıl içerisinde ayrılıyor.

    % 90 DOĞRULUK

    Elimde 20 yıl boyunca aynı araştırmayı 3000’den fazla çift üzerinde yapan Prof. Gottman’ın “Evlilikler neden biter ya da devam eder” adlı kitabı var.

    Sadece 15 dakikalık videoları analiz ederek, bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile tahmin edebiliyor.

    Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?

    OLUMLU VE OLUMSUZ İFADELER

    3 dakikalık her videoyu saniye saniye analiz edip, eşler tarafından sözlü ve beden dili ile ifade edilen olumlu ve olumsuz duyguları sayıyor.

    Olumlu duyguların oranı, olumsuz duygularının oranına 5’e 1 ise, çiftler ayrılmıyor. Olumsuz duyguların oranı artıkça ayrılma ihtimalleri de artıyor. Ama bütün olumsuz ifadeler aynı derecede olumsuz etki yaratmıyor. Belirlediği 4 ana olumsuz duygu varsa, boşanma ihtimali çok daha fazla oluyor. Nedir bu dört ana duygu?

    AŞAĞILAMA

    En büyük negatif duygu aşağılanma. Eğer ilişkide aşağılama varsa, ilişkiyi kurtarmak neredeyse imkansız. Saygı olmayınca, ilişkinin temeli çok zayıf kalıyor.

    Aşağılama kişinin direk kimliğine ve var oluşuna zarar veriyor. Verilen mesaj açık: sen sadece ilişkimizde kötü değilsin, sen tek başına kötüsün. Bu durumda çiftler ayrılsa bile, kişinin özgüvenine verilen zarar yıllarca etkisini sürdürüyor.

    ELEŞTİRİ

    Eleştiri, sürekli hata bulma ve yargılama davranışı. Davranışlarından ziyade, kişinin karakteri ve kişiliğini eleştirme.

    Kişi kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve ilişkiden kendini kurtarmanın yollarını arıyor.

    Kendisinin takdir edilmediği ortamlardan uzaklaşıp, takdir edildiği ortamlara gidiyor. Kendisini işe yaramaz hissediyor.

    SÜREKLİ SAVUNMA

    Ayrılığı getiren diğer davranış da çiftlerin karşı tarafı anlamaya çalışmadan, sürekli kendilerini savunması.

    Her davranışa bahane bulmak, kendi davranışlarını sürekli rasyonelleştirmek, karşı taraf fikrini söylediğinde “sen bunu daha çok yapıyorsun” deyip oku ona çevirmek, karşı tarafı dinlemeden kendi fikrini söylemek önemli savunma davranışları.

    Anlama odaklı değil de savunma odaklı olmak ilişkilerde yapılan en büyük hata sanırım.

    SUSMA

    Susma tehlikeli gibi görünmese de en tehlikelilerinden bir tanesi. Bir taraf endişesini söylediği zaman, kişi karşı tarafı tamamen yok sayıyor ya da konuyu başka tarafa çeviriyor.

    “Karşı tarafa sen değersizsin” mesajını veriyor.

    AYRILMA SEBEPLERİ

    İşte araştırmacılar sadece bu dört davranışa bakarak bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağına % 90 doğruluk ile karar veriyor.

    Araştırmacılar bir de şunu keşfediyor. Olumsuz duyguların fazla olduğu ilişkilerde çiftler çok daha fazla hastalanıyor.

    Şimdi siz ilişkinizi değerlendirin ve ayrılma(ma) ihtimalinizi hesaplayın. Bakalım ne çıkacak?