Blog

  • Patatesli ıspanak rulo tarifi

    Patatesli ıspanak rulo tarifi

    Patatesli ıspanak rulo malzemeleri :

    – Ispanaklı harç için:
    -400-450 gr. ıspanak
    -1 dilim tost ekmeği ya da ekmek
    -1 yemek kaşığı galeta unu
    -4 adet yumurta
    -2 yemek kaşığı sıvıyağ
    -Tuz karabiber
    -Patates püresi için:
    -3 adet orta boy patates
    -2 kaşık tereyağı
    -1 çay bardağı süt
    -Tuz, karabiber

    Tarif

    Ispanağı ayıklayıp bol suda yıkayın.
    Daha sonra mutfak robotundan geçirip püre haline getirin.
    Yumurtaların aklarını ve sarılarını ayırın.
    Ekmeği suda ıslatıp suyunu iyice sıkın.
    Ispanak püresi, ekmek, galeta unu, sıvıyağ, yumurta sarılarını, karabiber ve tuzu iyice karıştırın.
    Yunurta aklarını bir tutam tuz ile iyice çırpın ve köpürtün.
    Ispanak püresine ekleyerek tahta bir kaşıkla yavaşca karıştırın.
    Yağlı kağıt sermiş olduğunuz fırın tepsisine karışımı yayın.
    Daha önceden ısıtılmış 170 dereceli fırında 15-20 dakika pişirin.
    Ispanaklı karışımı fırından çıkarır çıkarmaz rulo şeklinde sarın ve soğumaya bırakın.
    Patatesli harç için;
    Patatesleri soyup haşlayın.
    Sıcakken ezerek püre şekline getirin.
    İçine tereyağı tuzu ve sütü ilave ederek karıştırın.
    Soğumuş olan ıspanak püresini açın yağlı kağıttan çıkarın.
    Daha sonra hazırlamış olduğunuz patates püresini ıspanaklı zemine yayıp tekrar sıkıca rulo şeklinde sarın.
    4-5 cm kalınlığında dilimleyerek servis yapın.

  • Kadın ve erkeklerin kabusu

    Kadın ve erkeklerin kabusu

    Günümüzde pek çok çift cinsel birlikteliklerinde problemler yaşıyor. Bu problemlerin temelinde kimi zaman fizyolojik kimi zamanda psikolojik nedenler var. Ancak asıl sorun çiftlerin cinsel birliktelik yaşayamadıkları durumlarda bile uzmanlara başvurmamaları. Bu yüzden Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Ece Hattat’a ilişkiye giremeyen çiftleri ve sık yaşanan cinsel problemleri sordum.

    1. Vajinismus neden oluyor?

    Vajinusmus ülkemizde en çok cinselliğin başından itibaren oluşuyor. Cinsel bilgi yanlışları, ilk gece korkusu gibi nedenlerle ile ilk beraberlik denemesiyle kasılma, kendini geri çekme, eşi itekleme yaşanıyor. Bu durumda ne kadar denenirse denensin birliktelik yaşanamıyor. Vajinismus cinselliğin başında oluşabileceği gibi bazı enfeksiyonlar, ameliyatlar veya kimyasal maddeler gibi nedenlerle sonradan da gelişebilir. Aşırı heyecan, cinsel uyarılmada problemler, cinsel isteksizlik ve cinsel bilgi eksiklikleri de vajinismus sebebi olabilir.

    2. İlk gece korkusunun etkileri nelerdir?

    Cinsellik hala bir tabu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle cinsellikle ilgili şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda her 10 kadından 7’sinde bu yanlış inanışlar nedeniyle vajinismus geliştiğini bulduk. İlk gecenin kadın için çok büyük bir ızdırap olacağı, çok yoğun kanamaların yaşanacağı, kadınların cinsellikten zevk almadığı gibi yanlış bilgiler cinselliğe karşı bir korku geliştirebiliyor. İlk beraberliğine bu korku ile adım atan kadınlarda da kasılma görülüyor.

    3. İlk gece korkusunun kadınlarda baskı yarattığı biliniyor. Peki ya erkekler?

    İlk gece, erkeğin de üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Özellikle ilk deneyimini yaşayacak erkeklerde hem cinsel performans bakımından başarılı olma kaygısı, hem eşi memnun etme endişesi büyük bir stres yaratır. Üstelik eş de endişeli ve gergindir. İlk gecede bu kaygılar nedeniyle sertleşme problemi veya erken boşalma gelişebilir. Kendini veya eşi suçlama, öfke, endişe, üzüntü gibi pek çok duygu yaşanabilir. Bu durumda cinsellik bir yarışa, beraberliği yaşamak da bir bitiş çizgisine dönüşür. Çift, cinselliği zevk ve mutluluk verecek ya da beraberliklerini bütünleyecek keyifli bir olay olarak değil, bir görev gibi görmeye başlar. Bu görev hissi, çiftin üzerindeki baskıyı iyice arttırır ve çift cinsel anlamda işlev bozukluğu geliştirir. Cinsellikten soğuma, ilişki problemleri yaşanabilir. Ailelerin beklentisi veya sosyal olarak kendini yeterli hissetme endişesi de sorunları büyütür.

    4. İlk gece korkusu yaşayan çiftlere nasıl çözüm bulunabilir?

    Öncelikle cinselliğe, evlilik öncesi doğru cinsel bilgilerle adım atılması gerekiyor. İlk geceye kadar çoğu zaman sadece arkadaş, akraba tavsiyeleri ve kulaktan dolma bilgilerle cinsellik öğreniliyor. Genel bilgiler doğru kaynaklardan temin edilmeli. İlk gecede karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Böylece kadında korku, kasılma veya erkekte cinsel performans sorunları geliştiğinde çift olaya daha geniş bir çerçeveden bakabilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, evlendikten sonra cinsel beraberlikte sorun yaşayan çiftlerin ortalama 2.5 yıl beklediklerini gördük. Bu çok uzun bir süre. Birçok çift sorunlarını deneyerek çözebileceklerine inanarak yıllarca bekleyebiliyor. Oysa ortalama 1 hafta bekleyip sorun çözülmez ise doktora başvurmak gerek. Burada amaç, sadece cinsel anlamda birliktelik yaşamak değil, bu birlikteliği keyif ve mutlulukla yaşamaktır.

    5. Erkeklerin bu durumda erken boşalma veya sertleşme sorunu geliştirdiğinde, nasıl çözüm bulunabilir?

    İlk geceden itibaren erken boşalma veya sertleşme sorunu yaşanıyorsa, bu durum bir performans endişesi veya eşin cinsel korkusu nedeniyle gelişmiş olabilir. Bu durumda verilecek çalışmalar ile bu kaygı azaltılabilir. Ancak sorun devam ediyorsa, organik anlamda inceleme yapmak gerekebilir. Altta yatan bir sorunu atlamamak ve herşeyi psikolojiye bağlamamak çok önemli.

    6. “Cinsel birliktelikte başarısız erkek erkek değildir” inancı doğru mudur?

    Bu çok yaygın bir şehir efsanesidir. Cinselliği bir başarı kriteri olarak değerlendirmek hem erkeğe hem de eşine büyük bir stres getirir. İlişkilerde sertleşme sağlayamayan, sürdüremeyen veya erken boşalma yaşayan erkek özgüvenini yitirir. Bir erkeğin bir kere cinsel sorun yaşaması hayat boyu cinsel sorun yaşayacağı veya bu sorunun tekrarlayacağı anlamına gelmez. Her erkek dönem dönem, geçici olarak cinsel performans ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Ancak bu sorunlar ısrarcı bir şekilde devam ederse mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

    7. Vajinismus hakkında doğru bilinen yanlışlar

    YANLIŞ 1: İLK GECE KADIN İÇİN ÇOK IZDIRAP VERİCİDİR

    YANLIŞ 2: VAJİNİSMUS EŞİNİ BEĞENMEYEN KADINLARDA OLUŞUR

    YANLIŞ 3: VAJİNİSMUS SADECE KADININ SORUNUDUR

    YANLIŞ 4: VAJİNİSMUS YETERİNCE DENEME İLE KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜMLENİR

    YANLIŞ 5: VAJİNİSMUS TEDAVİSİ ÇOK UZUNDUR VE TEDAVİSİ TAM YAPILAMAZ

    Habertürk

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim konu yorumları için tıklayın !

  • Evliliğin Ömrünü Uzatan 8 Özellik!

    Evliliğin Ömrünü Uzatan 8 Özellik!

    Aşk ve evlilik hakkında pek şey biliyor ve düşüyoruz. Peki evliliği kutsal kılan bu 8 detaydan haberdar mıyız?

    Yüzyıllardır hakkında şarkılar söyler, şiirler yazar, üzerinde uzun uzun cümleler kurarız. Evlilik öncesi ve sonrası diye hayatı iki evreye ayırdığımız bile olur. Peki evlilik ve huzur hakkında gerçekten neler biliyoruz?

    Pek çok şey bildiğimiz kesin ama biz yine de aşk ve evliliğe dair 8 ilginç gerçeğin üzerinde durmak istedik.

    Beyaz gelinlik
    Aslında gelinlikler biz aksini düşünsek de her zaman beyaz değillerdi. Tarihte geleneksel olarak kırmızı, mavi, pembe ve hatta siyah renkli, altın ve gümüş dikişli modeller kullanılmış. Mesela, Eski Roma’da gelinliklerin rengi sarıymış. Beyaz gelinlik adetinin yaygınlaşması Birleşik Krallık ve İrlanda kraliçesi olan Kraliçe Victoria’nın 21 yaşında Prens Albert ile beyaz gelinlikler içinde evlenmesiyle başlamış.

    Öperek uyandırma
    Bu ilginç gerçek özellikle erkeklerin ilgisini çekeceğe benziyor. Sabahları eşlerini öperek uyandıran erkeklerin 5 yıl daha uzun yaşadıkları düşünülüyor. Bu gerçek, özellikle evlilikle ilgili ön yargısı olan erkekler için sevindirici bir gerçek olsa gerek. Yoksa ‘her işte bir hayır var mıdır’?

    Fedakarlık
    2006 yılında yapılan bir araştırmada fedakarlığın evlilikte saadet ve huzur açısından oldukça önemli bir faktör olduğu belirlenmiş. Bu araştırmada katılımcılara; ‘sevdiğim kişi acı çekeceğine ben acı çekmeyi yeğlerim’ ve ‘hayatla ilgili arzu ve isteklerimi sevdiğim kişinin arzu ve isteklerine feda ederim’ gibi ifadelere gösterdikleri tepkiler ölçülmüş. Bu ifadeleri onaylayan katılımcıların, fedakarlık dışındaki farklı soru ve cevaplardan oluşan çapraz testlerle de desteklenen araştırmanın sonucunda, evliliklerinde belirgin bir şekilde çok daha mutlu oldukları görülmüş.

    Evlilik yüzüğü
    Evlenirken yüzük takma adeti Eski Mısır ve Roma dönemlerine uzanıyor. Mısırlılar, halka şeklindeki cisimlerin başlangıç ve bitişi olmamasını ve sonsuzluğu temsil etmesini evlilikle bağdaştırmış. Tarihte kayıtlara geçen ilk nişan yüzüğü elmasmış ve 1477 yılında Avusturya Arşidükü Maximilian, bu yüzüğü Burgundy’li Mary’e takmış.

    Gülümseyin
    Sevdiğinizle aranızdaki duygusal çekim, evlilik kararını almanızda oldukça etkili mukakkak ki. Bu kararı verme aşamasındaysanız sevdiğiniz kişinin önce lise yıllığını bir kontrol edin deriz. 2009 yılında yapılan bir araştırmada bilim adamları farklı farklı insanların lise yıllıklarındaki gülümseme yoğunluklarını 1’den 10’a puanlamış. Sonuç, tam da beklediğimiz gibi. Büyük kahkahaların sahibi, en fazla puan alan ve %10’luk kısma giren hiçbir kişi boşanmamışken, listenin en altındaki, fotoğraflarda pek fazla gülümsememiş ve en az puanı almış %10’luk kısımdaki kişilerin çeyreğinden fazlası evlilklerini sona erdirmiş.

    Evlilik teklifi
    En modern evlilik teklifleri bildiğiniz gibi erkeklerden gelir. Ancak kadınların da bazen evlilik teklif ettiği oluyor tabii. Kadınların erkeklere evlilik teklif etme trendi yeni değil aslında yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1228 yılında İskoçya’da kadınların erkeklere evlilik teklif etme hakkının doğmasının ardından bu akım daha sonra Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayılmış.

    Şiddet eğilimi
    Belki tek istediğiniz aşktır… Ya da en azından başınızın beladan uzak durmasını istiyorsunuzdur. Kim bilir? 2010 yılında yapılan bir araştırmada evliliğin erkeklerdeki şiddet eğilimini %35 azalttığı tespit edilmiş. Araştırmayı gerçekleştirenler, aslında şiddet eğilimi az olan erkeklerin mi evlenmeye daha müsait olduğunu yoksa evlenince mi bu şiddet eğiliminin düştüğünü tam belirleyememiş. Siz ne dersiniz?

    Yüzük parmağı
    Evlilik yüzüğünün sol elin serçe parmağının yanındaki parmağa (yüzük parmağına diyebilmeyi isterdik) takılması antik zamanlara dayanıyor. Romalılar, bu özel parmaktaki ‘vena amoris’ (aşk damarı) dedikleri damarın doğrudan kalbe ulaştığını düşünüyor ve evlilik yüzüğünü bu parmağa takıyorlardı.

    Evlilik Hazırlığı için öneriler !

    Womenist.net

  • Valentino İlkbahar-Yaz 2013

    Valentino İlkbahar-Yaz 2013

    Valentino İlkbahar-Yaz 2013 Defilesi Galerimizde Sizlerle…

  • Hangi çorbalar zayıflatır?

    Hangi çorbalar zayıflatır?

    Diyet yapın ya da yapmayın her yemeğe mutlaka çorba içerek başlayın. Ve eğer diyet yapıyorsanız, zayıflamak istiyorsanız, diyet yaparken zorluk çekmek istemiyorsanız, daha sağlıklı, doyurucu ve besleyici bir diyet yaparak hızla kilo vermek istiyorsanız daha çok çorba için. İstediğiniz kadar çorba içerken hem doyun hem de kilo verin. Diyetisyenler sık sık dile getiriyor bu durumu ve pek çok diyet uzmanı mutlaka bol bol çorba içilmesi gerektiğini ifade ediyor.

    Zayıflamayı kafanıza koyduysanız eğer sık sık ve bol bol beyaz lahana çorbası, soğan çorbası, brokoli, kabak, sakız kabağı, pazı ve daha pek çok sebzeden değişik çorbalar yaparak her öğünde 1 kase tüketin. Çorbalara yoğurt eklenebilir ama beyaz un kesinlikle eklenmemelidir.

    Diyet yaparken içebileceğiniz çorbalar…

    MERCİMEK ÇORBASI
    Bol lif ve protein içerir. Özelilikle B vitaminini içerir. Ayrıca mineraller açısından da zengin bir besindir. Demir, Kalsiyum, manganez, sodyum, bakır, çinko ve fosfor içerir. Mercimeğin besin değeri oldukça yüksek bir kuru baklagil’dir. Kalp ve damar sağlığımızı için iyi bir besin kaynağıdır. Kabızlığı giderir. Enerji verir ve ayrıca yorgunluğu giderir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Protein oranı yüksektir. Posa oranınız artmış olur. Yüksek oranda potasyum içerdiği için yüksek tansiyonu düşürür.

    YOĞURT VE YAYLA ÇORBASI
    Yoğurt ve yayla çorbası yoğurtla yapıldığı için, yoğurdun bize çok faydası vardır. Yoğurt yüksek kolesterole iyi gelir ve diyabet hastaları için oldukça faydalıdır. Yoğurt, kalsiyum ve protein içerir.

    SEBZE ÇORBASI
    Bol vitamin ve mineral içerir. Sebze çorbaları bizi kalp krizinden korur. Kabızlığı önler.

    DOMATES ÇORBASI
    içerdiği likopenle sizi kanserden korur. Domates liften zengin bir besindir. Kolesterol ve kan şekerini dengede tutar.

    ET SUYU VE TAVUK SUYU ÇORBASI
    Ekstra yağ ilave etmenize gerek yoktur. Enerji verir ve tok kalmanızı sağlar. Tavuk kırmızı et’e göre daha düşük oranda yağ içerdiği için kalp krizi riskini azaltır.

    BROKOLİ ÇORBASI
    Brokoli vitaminden zengin ve lif oranı yüksek bir sebzedir. Brokoli A, C ve E vitaminini içerir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Bizi kanserden korur.

    BALIK ÇORBASI
    Balık kalp hastalığını ve felci önler. Kolesterol için faydalıdır. Kemikler için yararlıdır. Şeker hastaları içinde faydalıdır.

    ISPANAK ÇORBASI
    Ispanak, vitamin ve protein açısından çok zengin bir besindir. A,C ve E grubu vitaminleriyle, demir, fosfor, magnezyum ve iyot gibi mineralleri içerir. Birçok hastalıklara faydası vardır. Kanserden, Kalp ve damar hastalıklarından korur. Ayrıca Ispanak kansızlığa iyi gelir. Sindirimi kolaylaştırır ve kolesterolü düşürür. Zihni kuvvetlendirir.

    TARHANA ÇORBASI
    Tarhana likopen içerdiği için çok faydalı bir besindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Gribe karşı birebirdir. İştah açıcıdır. Bağırsak florasını düzenler ve ayrıca sindirimi kolaylaştırır.

    MANTAR ÇORBASI
    Mantar, protein ve demir açısından çok zengin bir besindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı direnç sağlar. Vitamin ve mineral açısından çok zengin bir besindir. A, B, D ve K vitaminlerini ve potasyum, kalsiyum, fosfor ve bakır minerallerini içerir. Protein değeri yüksek bir besindir, bu yüzden mantar et ile besin değeri aynıdır. Kolesterolü düşürür ve kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Ayrıca, mantar çorbası çocukların gelişimi içinde faydalıdır.

    KEREVİZ ÇORBASI
    Kereviz oldukça besleyici bir besindir. Birçok vitamin ve mineralleri içerir. İçerdiği vitaminler A, B ve C vitaminleridir. Fosfor, bakır, çinko ve selenyum minerallerini içerir. Romatizma ve gut şikâyetlerini azaltır. İştah açıcıdır. Öksürüğü keser ve kanı temizler.

  • Far Sürmenin Püf Noktaları

    Far Sürmenin Püf Noktaları

    Göz makyajında farın ayrı yeri vardır. Peki, far sürerken nelere dikkat etmeliyiz? Far rengini neye göre seçmeliyiz?

    Farlar göze biçim, derinlik verirler ve gözleri daha iri gösterirler. Farlar piyasada farklı formlarda satışa sunulur. Ama en kullanışlı olanları kompakt pudra şeklinde olanlarıdır.

    Far sürerken
    Göz kapaklarına far sürmek için küçük ince fırçalar veya sünger bir aplikatör kullanın. İnce bir far tabakasını, gözkapağının ortasından başlayarak dışa doğru sürün. Burunla gözün birleştiği yere far sürülmez. Bunun tek istisnası, gözlerin birbirine çok yakın olmasıdır.

    Farın rengi gözleri ezmemeli, tam tersine ortaya çıkarmalıdır. Bu nedenle açık renk gözlere koyu renkler, koyu renk gözlere ise açık renk far sürmek gerekir.

    Çukur gözler için açık ve parlak renkli farlar, öne doğru çıkık gözler içinse daha koyu ve dumanlı tonlar kullanılmalıdır.

    Alt kirpik diplerine far sürülmesi özel bir etki yaratır. Gözlere derinlik kazandırır.

    [youtube id=”DhSHIQzcd3M” width=”600″ height=”350″]

    ilgili konular ;
    Ruj Sürme Teknikleri
    Makyaj Temizleme Teknikleri
    Porselen Makyaj
    Burnunuza Uygun Makyaj

  • ekşili köfte çorba tarifi

    ekşili köfte çorba tarifi

    Yemekteyiz, Soframız, Benim Mutfağım Ödüllü Yarışmamızdan Çorba Tarifi…

    Yarışmamıza katılmak için tıklayın !


    5 kişilik
    hazırlama süresi : 45 dakıka
    pişirme süresi : yarım saat

    Malzemeler:

    250 gr kıyma
    1 havuç
    Yarım çay bardağından ince bulgur ( pirinç dağılıyor )
    karabiber, kekik, nane, tuz
    1 Su bardağı yoğurt
    1 Tepeleme çorba kaşığı un
    1 yumurtanın sarısı
    1 soğan
    1 tatlı kaşığı salça
    1 Limonun suyu
    1 Buçuk litre su

     

    hazırlanışı :

    soğanı rendeleyin.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0168.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  95.6 KB (Kilobyte)

    Köfteleri hazırlamak için kıyma, bulgur, tuz, salça ve baharatları bir kaba alın
    ve iyice özleşinceye kadar yoğurun.Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  kıyma bulgur.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  125.2 KB (Kilobyte)
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0171.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  91.1 KB (Kilobyte)

     

    Bir tepsinin tabanını un ile kaplayın.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0173.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  156.7 KB (Kilobyte)

     

    Hazırladığınız harçtan misket büyüklüğünde parçalar koparıp avcunuzun ortasıyla yuvarlayın,
    Yuvarlanmış köfteleri un kaplı tepsiye koyun.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0182.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  116.5 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0174.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  61.9 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0179.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  97.8 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0181.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  133.2 KB (Kilobyte)

    Köfteler tamamlanıncaya kadar büyükçe bir tencereye 1 buçuk litre su koyup, içine havucu doğrayıp kaynatın
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0166.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  71.4 KB (Kilobyte)

     

    bir kevgir yardımıyla unlanmış köfteleri kevgirde eleyın

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0184.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  136.9 KB (Kilobyte)

     

    su kaynadıktan sonra, yavaşça köftelerı suya bırakın


    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0192.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  72.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0190.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  63.4 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0191.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  73.5 KB (Kilobyte)

     

    terbiyesi :

    bir kaba yoğurdu alın, üzerine unu eleyin, bir yumurta sarısını ve limonu ekleyin.Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0193.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  53.2 KB (Kilobyte)

     

    İyice karıştırın ve köftelerin kaynadığı sudan iki kepçe sıcak suyu yavaşça ve sürekli karıştırarak terbiyenin olduğu karışıma ekleyin.
    Hazırlanan terbiyeyi karıştırarak köftelerin üzerine ekleyin.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0195.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  29.0 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0194.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  41.6 KB (Kilobyte)

    Ara sıra karıştırarak 25-30 dk pişirin.
    Pişen çorbanın üzerine istediğiniz miktarda yağın içinde hazırlayacağınız nane ve kırmızı biberli sostan dökün.
    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0203.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  63.3 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0205.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  50.1 KB (Kilobyte)

     

    ben hiç yağ kullanmadım .

    ve bunca uğraşların sonunda elde edilen mutluluk paha biçilemez , afiyet olsun :) Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0214.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  85.8 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0207.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  44.3 KB (Kilobyte)Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf0209.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  94.2 KB (Kilobyte)

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.Resmin ismi:  Fotoğraf1142.jpgGörüntüleme: 0Büyüklüğü:  63.0 KB (Kilobyte)

    Kaynak : ekşili köfte çorbası ( pınar yoğurt ile )

  • Parfüm Eş Seçimini Kolaylaştırıyor!

    Parfüm Eş Seçimini Kolaylaştırıyor!

    Alman bilim insanları, eş bulmada yardımcı olması hedeflenen bir parfüm geliştirdi. 
    Tıpkı hayvanlarda olduğu gibi burada da koku duyusu öne çıkıyor. Kuşlar, fareler ve balıklar… Bu hayvanlar için vücut kokusu eş seçiminde önemli bir role sahip. Alman bilim insanlarına göre, insanlar için de aynısı geçerli. Bilim insanları bu nedenle eş bulmada yardımcı olacağı düşünülen bir parfüm geliştirdi. Söz konusu sentetik kokunun, vücut kokusunun daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına yardımcı olduğu belirtildi.

    Max Planck İmmünobiyoloji ve Epigenetik Enstitüsü’nün direktörü ve çalışmanın yöneticisi Thomas Boehm, eş seçiminde vücut kokusunun önemli bir rol oynadığını kaydetti.

    10 yıl boyunca süren araştırmanın sonuçları “Proceedings of the Royal Society B” adlı dergide yayımlandı. Boehm, “Çalışma immünobiyoloji ve davranışlar arasındaki alanı kapsıyor” dedi. Hayvanların hangi bağışıklık genlerine sahip olduklarını vücut kokularıyla ilettiğini belirten Boehm, “Potansiyel partnerler daha sonra kendi bağışıklık genlerine en uygun özelliklere sahip olup olmadıklarını anlamak için koklanır. Böylece doğacak yavrular hastalığa yol açan etkenlere karşı dayanıklı olabilir” ifadelerini kullandı.

    Bu durumun onlarca yıl önce farelerde ve hatta balık ve kuşlarda kanıtlandığını kaydeden Boehm, insanlarda da durumun aynı olduğunun yeni keşfedildiğini söyledi. İnsanların bağışıklık genlerinin ve onlarla bağlantılı kokunun herkeste farklı olduğu belirtiliyor. Eş seçimi de farkında olunmadan burun aracılığıyla yapılmış oluyor.

    İnsanlarda toplamda HLA bağışıklık geninin yüzlerce farklı biçiminin bulunduğunu ancak her insanın bunlardan sadece bir kaçını bulundurduğunu kaydeden Boehm, “İşte bunlar tipik vücut kokusunu belirliyor” dedi. Bu kokuları ayrıştıran bilim insanları, kokuyu parfüm olarak yapay bir şekilde üretmeyi başardı.

    Araştırmaya katılan 30 üniversite öğrencisine çalışma sonunda 30 farklı parfüm sunuldu. ve hepsinin kendi vücut kokularına benzeyen parfümü tercih ettikleri görüldü. Bu koku pozitif ve rahatlatıcı olarak değerlendirildi.

    Deutsche Welle
  • Hızlı Kilo Vermenin Tehlikeleri Neler?

    Hızlı Kilo Vermenin Tehlikeleri Neler?

    Fazla kilolarıyla başı dertte olanların en büyük isteği kısa zamanda kilolarında kurtulmak, incecik bir bedene sahip olmaktır. Hızlı kilo vermek adına izlenen diyet tutumu çok düşük kalorili, ağır egzersizlerin yapıldığı, metabolizmanın alışkın olmadığı eforla karşılaştığı programlara dayanır. Ancak bu agresif kilo verme isteği yanında birçok sağlık sorununu beraberinde getirir.

    Uzun süre açlık ve kan şekerinin düşmesi

    Hızlı kilo vermek için yapılan düşük kalorili diyetler genelde karbonhidrat açısından oldukça fakirdir. Alınan az kalorinin yanında karbonhidrat tüketiminin de çok az olması kan şekeri seviyesinin sürekli düşük seyretmesine eden olur. Bu durum açlık hissinin artmasına hatta zaman zaman dayanılmaz hale gelmesine, asabiyete, halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Açlık hali daha da uzarsa konsantrasyon yetersizliği, zihinsel bulanıklık hatta efor gerektiren işler yapılırken bayılmalara neden olabilir.

    Kas kaybı ve buna bağlı olan organ fonksiyonlarında bozukluk

    Uzun süre düşük kalorili diyete maruz kalan vücut aç kalarak kas kaybetmeye başlar. Beslenmeyle doğrudan ilişkili olan organlarımız karaciğer ve böbrek kas erimesine bağlı olarak fonksiyon kaybetmeye başlar. Kalp kaslarının erimesi ve hatta kemik yoğunluğu uzun süren düşük kalorili diyetler sonucunda oluşabilir. Kemik yoğunluğunun azalması eklem ağrılarına, yorgun uyanmaya neden olurken, kalp kasının erimesi kalp krizlerine kadar varabilir.

    Metabolizma hızının yavaşlaması

    Hızlı kilo vermenin zararlarını günümüzde birçok kişi üzerinde olumsuz olarak görebilmekteyiz. Dünya Sağlık Örgütünün önerilerine göre aylık kilo kaybı 4 kg. ortalamasında olmalıdır. Yaşı genç bireylerde, aktif spor yapan bireylerde ya da erkeklerde aylık kilo kaybı 6kg kadar ulaşması zararlı bir durum teşkil etmemektedir. Ancak bu ortalamalardan daha hızlı kilo vermeye çalışmak kesinlikle yağ dokusundan gerçekleşmeyeceği için ciddi anlamda zararlı ve sağlıksız bir durumdur.

    Hızlı kilo kaybı süreci sırasında metabolizma yavaşlar ve su dokusu kaybı yaşandığı için vücut üzerinde birtakım sağlık sorunları oluşur. Ayrıca bunların dışında hızlı kilo vermenin zararları arasında, safra kesesi taşı, sindirim sistemi bozuklukları, dolaşım problemleri, tansiyon dengesizlikleri de şok diyetlerin sonuçlarıdır. Ve hızlı kilo vermenin zararları arasında en büyük riski taşıyan ise kalp krizine sebep olabileceği ihtimalinin yüksek oluşudur. Bu da ani ölümlerle sonuçlanabilmektedir.

    Vücut sıvı-elektrolit dengesinin bozulması

    Hızlı kilo vermeye başlayan kişiler çok ciddi boyutlarda vücutlarına zarar verirler. Örneğin bu tür kilo kayıplarında yapılan en birinci hata tek yönlü beslenmelerdir. Vücuda ihtiyacı olan ana besinler alınmadığı zaman vücut direnci hızla düşmektedir ve birçok rahatsızlıklar belirmeye başlamaktadır. En dramatik olan vücudun sıvı eloktrolit dengesinin bozulmasıdır.

    Kalpte ritim bozuklukları ve yine yukarıda belirtildiği gibi ani kalp ölümleri ortaya çıkmaktadır. Şok durumlarına bağlı tansiyon düşmeleri görülür.

    Özellikle sıcak mevsimlerde ve egzersiz yapıldığı durumlar¬da susuzluğun giderilmesi dehidratasyonun önlenmesi açısın¬dan önemlidir. Özellikle ketojenik çok düşük kalorili diyetlerde ilk birkaç günde görülen hızlı kilo kaybı ve yorgunluğun çoğu zaman nedeni su kaybına bağlı dehidratasyondur. Bu durum¬da su içilmeli, su kaybına neden olan alkol ve kafeinden uzak durulmalıdır. Vücut suyunun %2 kaybı bile fizik ve mental du¬rumu, ısı düzenlenmesini bozabilir.

    Hızlı kilo verirken saçlarınızdan olmayın!

    Saç dökülmesi her zaman yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan bis sorun değildir. Maalesef hızlı kilo verme arzusuyla yapılan ketojenik yani kronik açlığa sürükleyen diyetler de saç dökülmesine neden olabilir. Şiddetli psikolojik stres, hormonal ve metobolik stres, özellikle yeterli protein ve mineral içermeyen hızlı kilo verdiren diyetler saç dökülmesine neden olur. Özellikle çinko, selenyum, magnezyum gibi minerallerin yeterli alınmaması saç tırnak sağlığını olumsuz etkiler.

    Hızlı verilen kilolar hızla geri döner!

    Verilen kiloların yeniden hızla geri dönmesinin nedenini, kiloyu vermek için yapılan diyet tutumunda araştırmak lazım. Hızlı kilo vermek için yapılan ilk girişim karbonhidrat ve proteinden fakir, enerji bakımından yetersiz, vitamin-mineral açısından vücudun ihtiyaçlarını karşılamayacak bir beslenme programını uygulamaktır.

    Kilolar bu şekilde verilse bile izlenen bu diyet tutumu uzun süre tolere edilemeyeceği için ve kişi normal beslenme seyrine döneceği için kilolar yeniden hızla gelir. Dolayısıyla uygulanması en mantıklı olan yol; uzman kontrolünde kişinin fizyobiyolojik ihtiyaçlarının düşünüldüğü, kilosunun yaşının, soysal ve ekonomik hayatının hesaplanarak planlandığı, tamamen bireye özel beslenme programıyla kilo vermektir.

    Güncel Diyet Haberleri için tıklayın…

  • cinsellik ve seks hakkında bilgi alın

    cinsellik ve seks hakkında bilgi alın

    Bilinen en büyük gerçeklerden biri, pek çok insanın cinsel olarak aktif olmsına rağmen, seks hakkında çok az biliyor olmasıdır. Bu durum oldukça şaşırtıcıdır. Özellikle Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)hakkında çok yanlış olan ama doğru bilinen cinsel mitler (hurafeler, yalanlar) var. Genellikle cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşan mikroorganizmaların (mikrop) neden olduğu genital yol (üreme organları) enfeksiyonları CYBH olarak adlandırılır.

    CYBH’lar virüs, bakteri ve parazitlerden kaynaklanıyor ve HPV, Siğil, Uçuk, HIV (AİDS), Hepatit B, C, Bel Soğukluğu, Frengi gibi hastalıklar sadece cinsel yolla bulaşmıyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada geldiğine işaret ettiği CYBH’lar hakkında bilgiler verdi ve bu hastalıklar hakkında bilinen en çarpıcı cinsel mitlere açıklık getirdi.

    İşte en çok doğru bilinen yanlışlar:

    CYBH’LAR HAKKINDA EN ÇARPICI CİNSEL MİTLER…

    CİNSEL MİT 1- CYBH’LAR VAJİNAL VE ANAL SEKSLE BULAŞIR, ORAL SEKSLE BULAŞMAZ!

    CİNSEL MİT 2- CYBH’LAR CİNSEL ORGANLARA DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA ANLAŞILIR! CİNSEL MİT

    3- CYBH’LAR TEDAVİ EDİLDİKTEN SONRA TEKRAR AYNI HASTALIĞA YAKALANILMAZ! CİNSEL MİT

    4- PREZERVATİF CYBH’LARA KARŞI yüzde 100 KORUMA SAĞLAR! CİNSEL MİT

    5- CYBH’LAR SADECE UMUMİ TUVALETLERDE BULAŞIR! CİNSEL MİT

    6- CYBH’LAR SADECE HAYAT KADINLARINDAN BULAŞIR!

    CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR HIZLA YAYILIYOR!

    CYBH’ların hızla yayıldığına dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Oral seksin CYBH’ları önlediğine, vajinal ve anal seksin ise önlemediğine dair olan yanlış inanç çiftlerin kafasını karıştırıyor. Halkımız bu mite asla inanmamalıdır. Kasık ve genital bölgenin temizliğine önem verilmezse CYBH’ların pek çoğu oral seksle bulaşabiliyor. Örneğin; pek çok insan klamidya ve gonore (bel soğuklu) enfeksiyonlarıkapabiliyor. Aynı şekilde, pek çok insan görünüşte herhangi bir şeye benzetemediği ya da nedenini bilmediği uçuk veya kabartılı hastalıklara yakalanabiliyor. Bu tür enfeksiyonlara yakalanan bir kişi oral sekslegenital herpes kapmış olabilir.

    Bu nedenle kasık bölgesinin temizliğine dikkat etmek oldukça önemli. CYBH’ları önlemek için önce temiz olmak ve hijyen koşullarına uymak, daha sonra vajinal ve anal seks yaparken mutlaka kondom yani prezervatif kullanmak gerekiyor. Birden fazla partnerle gerçekleştirilmeyen, genital organların ve kasık bölgesinin temizliğine dikkat edilerek yapılan oral seks, vajinal ve anal sekse göre CYBH’ların bulaşması açısından daha güvenlidir, ancak düşükte olsa oral seksle hastalık bulaşma riski vardır. Bu nedenle gerektiğinde oral seks yaparken de prezervatif takılmasında fayda var” dedi.

    CYBH’LARI DIŞARIDAN BAKILARAK ANLAŞILMAZ…

    CYBH’ların cinsel organlara dışarıdan bakılarak anlaşılamayacağına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Aslında, CYBH hakkında vajina ya da erkek cinsel organına dışarıdan bakılarak kesin bir hastalık taraması yapılamaz, ancak bazı hastalıkların belirtileri bir hekim tarafından fark edilebilir.

    CYBH’larda (HPV, AİDS, klamidya, vb.) genellikle başlangıçta herhangi bir belirtiye rastlanmaz ama son derece bulaşıcı da olabilirler. CYBH’lardan korunmak için, tek eşli ya da partnerli bir yaşam tercih edilmeli, yeni birlikteliklerde karşı tarafın bu konuda sorgulanmalı ve yeni bir cinsel ilişkide ise prezervatif kullanılmalıdır. Ayrıca hastalık bulaşan kişilerin cinsel ilişkide bulundukları kişileri uyarmaları hem kendilerinin hem de karşı tarafın tedavisini sağlamaları gerekiyor. Evlerde ise diğer bireylerin aşılanarak korunması, hastalık taşıyan kişilerin hijyenik ürünlerini (Makas, jilet, diş temizliği aletleri) atması veya her kullanımdan sonra dezenfekte etmesi de çok önemli” dedi.

    KORKMAYIN, UTANMAYIN, ÖNLEM ALIN…

    CYBH’lardan herhangi birine yakalanmış birinin bir daha aynı enfeksiyona yakalanabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Yıldız; “Bugün için 40’dan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık olduğu biliniyor. CYBH’lar tedavi edildikten sonra, korunmasız cinsel ilişkilerden veya kontrolsüz kan nakillerinden sonra hastalık tekrar aynı kişiye bulaşabiliyor. Diğer bir değişle, vücut CYBH’lara karşı bağışıklık kazanmaz. Tedavi edilmeyen partnerden tekrar bulaşma riski vardır. Bu nedenle,partnerinde test ve tedavi sürecine girmesi şart. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmayın, utanmayın, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için önlem alın” dedi.

    PREZERVATİF TAM KORUMA SAĞLAMAZ…

    Prezervatifin kişiyi CYBH’lardan koruduğunu ama yüzde 100 korumadığına dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Prezervatif koruma sağlıyor fakat güvenliği garanti edilemez. Çünkü bazı mikroplar prezervatiften geçmese de deri parçaları veya genital kıllı bölgelerde bulunabiliyor. Örneğin; Herpes virüsü prezervatif varken bile geçebiliyor. Bu bilgiyle amacımız prezervatif kullanımını baltalamak değil. Prezervatifin yine de kullanılması şart. Ancak pek çok kişi prezervatif kullanımında da hatalar yapıyor. Örneğin; cinsel ilişkiye başladıktan sonra prezervatif takanların oranı yüzde 51, sekse başlarken prezervatif takıp, ilerleyen dakikalarda çıkaranların sayısı yüzde 45’dir. Bunlar CYBH’ları artıracak hatalardır. Buna ek olarak paketleme ya da son kullanma tarihini geçmiş prezervatif kullanılması da diğer hatalardır” dedi.

    CYBH’LAR SADECE SEKS YOLUYLA BULAŞMIYOR…

    Umumi tuvalette seks yapıldığında CYBH kapılacağı, başka mekânlarda kapılmayacağına dair yanlış inancın gençleri kötü etkilediğine dikkat çeken CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “CYBH’lara neden olan mikroplar insan vücudu dışında uzun süre yaşayamazlar. Bu mikropların bulaşması için kan teması veya cinsel temas gerekiyor. Eğer kalça ya da genital bölgede herhangi bir kesik ya da açık yara yoksa ve tuvalete korunmasız herhangi bir cinsel temas yapılmıyorsa CYBH’lar kişiye bulaşmaz. Ayrıca CYBH’lar sadece seks yoluyla bulaşmaz. CYBH’lar kan ve ten temasından, başkasının kullandığı tuvaletten, iç çamaşırından, ıslak yüzeylerden kişiden kişiye geçebiliyor. Hepatit (Sarılık) ve Siğil (HPV) virüslerinin çok hızlı bir şekilde bulaşıyor. Bazen cinsel temas olmasa bile, mikroplar deri çatlaklarından, hasta birinin kullandığı tırnak makası, diş fırçası, jilet gibi hijyenik kullanım ürünlerinden, hamam, sauna gibi ıslak yüzeylerden ve tam steril edilememiş cerrahi, diş ve dövme aletlerinden, manikür pedikür işleminden rahatlıkla bulaşabiliyor. Hatta HIV enfeksiyonu, hepatit B, sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu), herpes (uçuk) ve klamidya adı verilen hastalıklar gebelik süresince veya doğum sırasında anneden bebeğine de bulaşabiliyor” dedi.

    CYBH’LAR SADECE HAYAT KADINLARINDAN BULAŞMIYOR…

    Cinsel hayatı olan herkesin, hastalıklardan korunma yöntemlerini bilmesi gerektiğinin altını çizen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; “Eskiden CYBH’ların sadece hayat kadınlarından bulaştığına inanılırdı. Ancak CYBH’lar sadece hayat kadınlarında bulunmaz, korunmasız seks yapan herkes bu hastalıkları taşıyabilir veya bulaştırabilir. Sonuç olarak basın bültenimizin amacı vatandaşlarımızı seksten vazgeçirmek ya da korkutmak değil. Eğer kişiler cinsel aktivite sırasında prezervatif ya da başka önleyicileri doğru ve tutarlı bir şekilde kullanıyorsa, olması gereken önlemleri alıyor demektir. Böylece tüm risklerin farkında olunur. Sağlıklı ve mutlu cinsel yaşamın anahtarı doğru karar alma, tek eşli olma, kişinin kendisini ve partnerini korumasıdır.” dedi.