Blog

  • Göz Renginize Göre Göz Makyajı

    Göz Renginize Göre Göz Makyajı

    Makyaj yaparken göz renginize uygun renk tonlarını seçebilmek, daha etkili bir sonuç almanızı sağlayacaktır.Pek çok sayıyı kapsayan renk yelpazesinden yararlanarak göz rengimize en uygun olanı bulmak biraz yorucu olabilir.

    Mavi gözlüler
    Gözlerinizin doğal güzelliğini ortaya çıkarmak için,  mavinin karsısında olan, yani turuncu ailesinden bir ton seçin.

    Modeldeki efekti elde etmek istiyorsanız, kahverengi kalemle gözlerinizin alt ve üst kenarlarını çizerek, göz şeklini belirginleştirin. Far için mercan tonlarını tercih edin. Farı göz kapaklarınıza birkaç kat uygulayın ve derinlik vermek için, özellikle göz çizgisinde farı daha belirgin olarak sürün.

    Gözlerinizi parlak kılmak istiyorsanız, patlıcana çalan kahverengiyi tercih edebilirsiniz. Aynı zamanda füme de mavi gözleri buğulu gösterir.

    Yeşil gözlüler

    “Gözleriniz yeşilse, bakışlarınızı keskinleştirmek için, çizelgede yeşilin karşısında olan, kırmızı paletinden bir renk seçebilirsiniz. Pembeler ve sıcak lavanta tonları gözlerinize en iyi giden renklerdir” diyor Kate Hudson’ın makyözü Paul Starr. Kırmızı ailesinden renk seçerken, gözlerinizden daha canlı renklerden kaçının, yoksa gözlerinizi ön plana çıkarmak yerine, tam tersine onların soluk kalmasına neden olacaksınız. Starr’dan bir öneri daha: “Siyah likit kalem kullanırsanız, uçuk tondaki farla son derece seksi bir kontrast elde edersiniz.” Ayrıca açık sarıya çalan bakır tonlarını çok ince bir şekilde kullanırsanız ilgi çekici bir makyaj sağlayabilirsiniz.

    Kahverengi gözlüler

    Kahverengi gözlerinizin sıradan olduğunu asla düşünmeyin. Yapmanız gereken tek şey, mavi renk kullanarak, onları ön plana çıkarmak. Kahverenginin kontrastı olan mavi, gözlerinizi son derece çekici gösterecek. “Zengin bir kobalt, parlak bir gök mavisi veya uçuk bir bebek mavisi kullanabilirsiniz.” Işıltılı bir mavi tercih ediyorsanız, daha dramatik bir efekt için, gözünüzün alt tarafını koyu bir mavi kalemle çizerek, kalemin üzerine açık renkteki farı sürün. Ancak daha doğal bir bakış elde etmek istiyorsanız, haki ve kahverengi tonlar da kullanabilirsiniz.

    Gri-mavi gözler

    Göz kapaklarında asker yeşili far kullanılabilir. Asker yeşili bu renk gözleri daha çok öne çıkarır, çok doğal durur.

    Mavi-yeşil gözler

    Gece mavisi bu göz rengini daha çok vurgular. Yalnız gece mavisini transparan şeklinde kullanmayı tercih edin, yani abartıya kaçmayın, hafif sürmeye dikkat edin.

    Gri gözler

    Jean mavisi gri gözleri ön plana çıkarır. Ama bu göz rengi için inci beyazı ya da opal rengi de son zamanlarda çok fazla tercih ediliyor.

    Gri-yeşil gözler

    Gül kurusu gri ve yeşil karışımı gözler için idealdir ama gözün üstünü de siyah bir eye liner ile belirginleştirin. Ayrıca gümüş ya da azur renklerini ayrı ayrı ya da kombine ederek kullanmak da çok beğeniliyor.

    Ela gözler

    Kahverengi tonları bu göz rengini belirginleştirir. Yalnız kahverengi tonlarını göz kapağı ve kaş kenarına doğru farklı tonlarda kullanmak daha doğru olur.

  • Tüp Bebek Tedavisinde Stres Yasak

    Tüp Bebek Tedavisinde Stres Yasak

    Uzmanlar stresin, tüp bebek tedavisini yüzde 15 olumsuz etkilediğini açıklıyor.

    Doğal yoldan bebek sahibi olamayan çiftlerin en büyük umudu olan tüp bebek tedavisinin başarısına stres gölge düşürüyor. Özellikle kadınların stresle başa çıkmakta zorlandıklarını belirten Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek, EuroFertil Tüp Bebek Merkezi’nde uygulanan müzik terapisi ile hastaların stresten kurtulduklarını vurguladı.

    Modern dünyada neredeyse bütün hastalıkların sebebi olarak gösterilen stres, tüp bebek tedavisinin de en büyük düşmanı. Yapılan araştırmalar, stresin tüp bebek tedavisinde tek başına yüzde 15’e varan oranlarda başarısızlık yaratabileceğini ortaya koyuyor. Stresin hormonal dengeyi bozarak kısırlığa yol açtığının altını çizen Dr. Özörnek, “Stres vücudun normal hormon dengesinin bozulmasına neden olarak kadınlarda ve erkeklerde üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. Erkeklerde sperm kalitesinde azalmaya yol açan stres, kadınların yumurtlama fonksiyonunu bozuyor” dedi.

    Stresin sebebi bilgisizlik

    Tüp bebek tedavisinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de kulaktan dolma, yanlış ve yetersiz bilgiler. Tedavi öncesinde edinilen kulaktan dolma bilgilerin hastaların stres seviyesini yükselttiğini ifade eden Dr. Hakan Özörnek sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısırlık ülkemizde hassas bir konu, bu nedenle de açıkça konuşulmuyor. Bize gelen hastaları öncelikli olarak yapılacak tedavi yöntemleriyle ilgili bilgilendiriyoruz. Süreç hakkında bilgi sahibi olan, bilinçli çiftler tedaviye daha kolay uyum sağlıyor ve bu durum tedavinin başarı oranını oldukça arttırıyor.”

    Hastalar, müzik terapisi ile rahatlıyor

    Doğal yollardan bebek sahibi olamayan çiftlerin kendilerine ve birbirlerine duydukları suçluluk, öfke gibi hisler zamanla depresyon, panik atak gibi kişilerin toplumdan uzaklaşmasına sebep olan psikolojik hastalıklara yol açabiliyor. Tüp bebek tedavisi için merkezlerine başvuran hastalara psikolojik destek sağladıklarını söyleyen Dr. Özörnek, “Psikolojik yardım almanın pozitif düşünmeyi arttırarak hamile kalmayı kolaylaştırdığı gözlemlenmektedir. Biz de, hastanemizde hastalarımıza tedavi süresince ücretsiz olarak psikolojik destek hizmeti veriyoruz. Yumuşak bir müzik eşliğinde gerçekleştirdiğimiz terapilerde olumlu telkinlerde bulunarak hastanın stresten uzaklaşmasını sağlıyoruz” dedi.

  • Dekorasyonun Temelleri

    Dekorasyonun Temelleri

    Sadelik, azın çok olduğu anlamına gelir. Kargaşayı, kalabalığı minimum düzeyde tutun. Masa ya da sehpa üzerinde işlevi de olan birkaç obje güzel görünür ama çok fazla olduğunda rahatsız edicidir.

    Elverişlilik, objeleri uygunluğuna, işlevselliğine, elverişliliğine göre değerlendirmektir. Eğer bir kanepenin döşemesini değiştirecekseniz, bunun için yeterince güçlü, yıpranmaya müsait olmayan bir kumaş seçmelisiniz, zarif perdelere uygun narin ve hassas kumaşlar değil. Elverişlilik aynı zamanda biçimsel ve tarihi içeriğe de uygulanabilir.

    Viktorya dönemi stili bir salona modern krom bir sehpa ve ayna koymak uygun olacaktır, yakışacaktır mesela.

    Oranlar ise tamamen ölçeklendirmeyle ilgili. Mobilyalar ve objeler hem birbirleri ile hem de içinde bulundukları oda ile orantılı seçilmeli.

    Küçük bir odayı büyük aksesuarlar ve geniş iskemleler ile doldurmak istemezsiniz, ya da ince küçük kartonpiyerleri geniş, yüksek tavanlı bir odada kullanmak.

    Ayrıca büyük ve koyu desenli döşemelik kumaşları büyük mobilyalara saklamayı da unutmamalısınız.

  • Bershka 2012 Aralık Koleksiyonu

    Bershka 2012 Aralık Koleksiyonu

    Sıcak örgüler, denim parçalar, canlı, göz alıcı renkler, göz kamaştırıcı baskılar işte Bershka Aralık 2012 Koleksiyonu. Bir göz atmaya ne dersiniz?

  • Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç erkekle nasıl baş edilir?

    Ah şu kıskanç erkekler…

    Kıskanç sevgili ile berabersiniz yada kıskanç erkekler hep karşınıza çıkıyor yada kıskanç bir eşiniz var. Kıskanç erkeğe nasıl davranılır ve kıskanç erkek ile nasıl baş edilir buyurun yazımızı okuyun…

    Kıskanç erkek ve sevgilisi arasında geçen diyaloglar genelde şu şekilde olur:

    – Canım neredesin?
    – Kızlarla dışarıdayım.
    – Erkek sesi geliyor. Kim var yanında?
    – Yan masadan geliyor sesler.
    – Bu kadar yakından nasıl geliyor? Sana inanmıyorum…

    Ya da bir başka örnek:

    – Hayatım, bu etek biraz fazla kısa değil mi?
    – Ne var canım, alt tarafı diz üstü etek. Hem herkes giyiyor.
    – Beni herkes ilgilendirmiyor, sen ilgilendiriyorsun. Herkes sana bakacak.
    – Bana güvenmiyor musun?
    – Ben sana değil, insanlara güvenmiyorum. Arlısı var arsızı var…
    – Bırak bu kıskançlıkları artık lütfen.
    – Seven erkek kıskanır.

    İşte tam da erkeğin ağzından dökülen bu son cümle, bütün kıskanç erkeklerin ardına sığındığı yegane klişe. Kadın ne zaman dışarı çıksa, defalarca telefon açarak, “neredesin?”, “ne zaman geleceksin?” diye soran, eve geldiğinde de mutlaka kavga çıkaran ‘seven’ erkeklerin sevgi gösterisi kıskançlık halleri. Peki, erkeğinizin kıskançlık krizlerine sık maruz kalıyorsanız nasıl baş etmelisiniz?

    Güven verin

    Kıskançlığın itiraf edilmese de en önemli nedeni güven sorunudur erkek açısından. Size güvense de çevrenizdeki erkeklere güvenmediğini hissederek, sizi bir şekilde elinden alabileceklerine inanır. Ya da düşüncelerini bu kadar ileriye götürmeye bile tahammül edemez ve bir başkasının size bakmasını bile istemez.

    Bu durumda yapmanız gereken, giyim tarzınızdan, arkadaş ilişkilerinizde ödün vermek olmamalı. Aksi takdirde size istediğini yaptırabildiğini fark ettiği anda, başka isteklerini de peş peşe sıralamaktan geri durmayacaktır. Onu sevdiğinizi, gözünüzün ondan başkasını görmediğini, başkaları sizinle ilgilense de bundan etkilenmediğinizi anlatın. Kıskançlık biraz da onun özgüven sorunundan kaynaklandığına göre onu ne kadar yakışıklı bulduğunuzu her fırsatta dile getirerek kendine güvenmesini sağlayın.

    Kıskançlık yapmasına fırsat vermeden, sormak isteyeceği soruların yanıtlarını normal konuşmanızın içinde vererek, bulunduğunuz ortam, yanınızdaki insanlarla ilgili küçük ayrıntılardan söz ederek, korkulacak bir şey olmadığı hissini yaşatmak da güven vermek için iyi bir yol.

    Başka erkeklerin bakışları

    Yolda yürüyorsunuz ve başka erkekler size baktığında sevgiliniz deliye dönüyor. Buna itiraz ettiğinizdeyse, “Başka kadınlar bana baksa sen n’aparsın?” diyor. Bunun üstesinden gelmenin en güzel yolu şu cümleleri kurmak: “Bana bakmaları beni güzel bulmalarından. Ben de kadınların sana baktığını gördüğümde, senin yakışıklılığınla övünüyorum, gurur duyuyorum.”

    Kadınlık içgüdüsü

    Sizi diğer erkeklerden kıskandığında, hemen savunmaya geçip kavga çıkarmak yerine durup şöyle bir düşünün. Belki de gerçekten kıskanmasına neden olacak samimiyette davrandınız o erkeğe. Biraz sinirlerinin yatışmasını bekleyin ve yavaş yavaş, kadınlık içgüdünüz sayesinde karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebileceğinizi anlatın ona. Tanıdığınız, konuştuğunuz hiçbir erkeğe karşı, ona hissettiğiniz duyguları hissetmediğinizi vurgulayın. Sizin gözünüzde sevgiliniz dışında tüm erkeklerin kız arkadaşlarınızdan farksız olduğunu söyleyin.

    Erkek arkadaşlarınızla tanıştırın

    Sadece kız arkadaşlarınızla görüşecek değilsiniz ya, sevgiliz var diye! “Şimdi erkek arkadaşlarımla görüştüğümü söylersem benimki arıza çıkarır” diye düşünüp arkadaşlıklarınızı bozmaya değmez. Siz iyisi mi, sevgilinizi erkek arkadaşlarınızla tanıştırın. Birlikte iyi zaman geçirebileceğiniz aktiviteler organize çalışın. Arkadaşlarınızdan size zarar gelmeyeceğine inandığında, kıskanması için bir sebep kalmayacak ortada ve siz o olmadığı zamanlarda da rahatlıkla erkek arkadaşlarınızla görüşebileceksiniz.

    Alttan almak yetmiyorsa…

    Bazen hafif kıskançlık belirtileri hoşunuza gidebilir. Sizi sevdiğini ve bu nedenle sahiplendiğini hissedebilirsiniz. Hem kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu da bulunuyor. Sizi kaybetmekten korkması da hoşlanabileceğiniz bir şey. Bu durumda alttan almak sorun çıkmamasını sağlar. Ama kıskançlığın aşırıya kaçtığı, artık ilişkinizi tehdit eder boyuta vardığı durumlarda, bunu ona açıkça belirtmeli, “Böyle devam edersen bu ilişkiyi sürdüremeyiz” cümlesini kurmalısınız. Kıskançlık, onun da engel olmak istediği ama bir türlü halledemediği bir konuysa, bir psikoloğa görünmesini tavsiye edebilirsiniz.

  • Islak kurabiye tarifi

    Islak kurabiye tarifi

    Islak kurabiye malzemeleri ;
    •25 gram kakao (4 yemek kaşığı)
    •125 gram margarin ya da tereyağı
    •1 tane yumurta
    •1 çay bardağı şeker
    •1 çay bardağı sıvıyağ
    •1 paket kabartma tozu
    •1 paket vanilya
    •Aldığı kadar un

    Şerbeti İçin ;
    •3 çay bardağı şeker
    •3 çay bardağı su
    •Birkaç damla limon suyu

    Islak kurabiye yapılışı ;
    1.Önce şerbeti hazırlayın, suyu ve şekeri kaynamaya başladıktan sonra orta ateşte 6-7 dakika daha kaynatın ve limon suyu sıkarak ateşten alın,soğutun.
    2.Hamur malzemelerini un hariç karıştırma kabına alın ve karıştırın. Azar azar un ekleyerek ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edin. (2,5 sb+1 yk un yeterli)
    3.Hamurdan istediğiniz büyüklükte hamur parçası alarak elinizde yuvarlayın ve yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye kurabiyeleri dizin.
    4.200 dereceli önceden ısınmış fırında kurbiyelerin üzeri çatlamaya başlayana kadar (çok çabuk çatlıyorlar, dikkat edin) pişirin ve fırından alın.
    5.Sıcak kurabiyeleri soğuk şerbetin içine batırıp çıkartın, servis tabağına dizin. İstediğiniz gibi süsleyin (şerbetten çıkartınca fazla beklerse üstüne kullanılacak süsü tutmuyor)
    6.Bir gece buzdolabında dinlendirip servis edin.

    Islak kurabiye tarifi
    Islak kurabiye tarifi
  • Kendinizi ve Partnerinizi Bir Parça Endişe İçinde Bırakın!

    Kendinizi ve Partnerinizi Bir Parça Endişe İçinde Bırakın!

    Zıt kutuplar birbirini çeker!” fizik kanununun tersine, ruh ikizi; aynı özün parçası olan ve aralarında kuvvetli bir bağ olan iki ruh anlamına gelir. Bu nedenle, ruh ikizini bulma sevdası gençlik yıllarından başlayan bir arayıştır. Hemen hemen herkes kendisini, kendisinden daha iyi anlayacağını umduğu ruh ikizini aradığını söyler. Ruh ikizini bulduğunu savunan bazı kişiler ise şaşırtıcı bir şekilde evliliklerindeki heyecan bittiği için kısa zaman içerisinde ayrılma kararı alır. O zaman, sürekli olarak aynı dili konuşan, aynı zihniyete sahip ve anlaşamama durumu söz konusu bile olmayan evliliklerde, “Heyecan bitti!” diye yakınmak neden? İşte bunun cevabını Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri sizler için araştırdı…

    MUTLU BİRLİKTELİĞİN SIRRI NEDİR?

    Pek çok mutlu, başarılı ve uzun süreli ilişkilerin birbirinin zıttı olan kişiler arasında kurulabildiğine dikkat çekenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Kişi kendisinden bir tane daha bulursa, anlık mutluluklardan başka bir mutluluk yaşaması genellikle olanaksızdır. Doğru ilişki, frekansların tuttuğu fakat birbirini tamamlayan duygu ve korkulara sahip kişilerin bir arada kalabilmesidir. Sabır, sadakat, koşulsuz sevgi, samimiyet, tutku ve saygıolursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur. Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi;duygusal açıdan karşı cinsle bütünleşirken, kendin olarak kalabilme yeteneğidir. Bu tür bir kendini geliştirmenin altı ana bileşeni; ‘açık iletişim kurma, güç ve iktidar savaşlarından vazgeçme, partnere dokunma, suçlamak yerine sorumluluk alma ve endişelerin üzerine gitme‘ şeklinde sıralanabiliyor. Aksi takdirde, evliliğin henüz ikinci ayında çiftler sıkıcı, monoton, tutkunun olmadığı, adrenalinden yoksun ve bitme noktasına gelen ‘uyku dönemine‘ girebiliyor.” dedi.

    KENDİNİZİ VE PARTNERİNİZİ BİR PARÇA ENDİŞE İÇİNDE BIRAKIN!

    Endişenin bazen işe yaradığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Bir düşünün, ‘Neden en büyük aşklar kavgayla başlar?’ ya da ‘Neden zıt kutuplar birbirini çeker?’ atasözleri vardır? Buradan da anlaşılacağı gibi kişinin bilinmeyene olan zaafı söz konusudur. İnsanlar karşı cinste gizem arar ve onları bir arada tutan sihirli kelimeler; ‘merak‘, ‘ endişe‘, ‘gizem‘, ‘arzu‘ ve ‘tutku‘dur. Gizem, evliliğin ve doğanın bir kanunu, cinsel yaşamın ise olmazsa olması olan ‘arzu ve tutku‘yu bir araya getirir. Bunlar her yerde ve her zaman vazgeçilmezimiz olmuştur. Birisi olmazsa, diğeri anlamsızlaşır. Diğer bir değişle, her şey tek düze bir hal alır. Çift yanlış anlaşılma, hayal kırıklığı, ka­bullenmeme, çatışma, reddedilme ya da kaybetme gibi yoğun duygulara eşlik eden risklerle baş edebilecek kadar katı olmalıdır. Bu bağlamda, kişi bir ilişki yokluğuna ne ölçüde dayanabilirse, o ölçüde iyi olabilir. Bu ölçüt, çiftin cinselliği hangi yoğun­lukta yaşayacağını belirleyen temel dinamiktir. Her ne kadar ÂdemveHavva‘dan sonra içgüdüsel olarak ruh ikizi arayışına girilse de, kalp gözü zıtlıkların uyumundan yanadır. Gece ve gündüz, cennet ve cehennem, günah ve sevap, mutluluk ve hüzün, bunlardan biri olmasa genellikle diğerinin anlamı mı da olmaz.” dedi.

    SEVGİ YETMEZ ENDİŞE ŞART!

    Yakın ilişkilerde sadece sevginin yeterli olmadığını ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Çiftin birbirini bir parça endişe içinde tutması gerekirEndişe, bedensel belirtilerin eşlik ettiği normal dışı birtedirginlik ve korku halidir. Endişeyi anksiyetekaygı, sıkıntı veya bunaltı olarak da adlandırabiliriz. Endişe yaşayan kişi bu durumu kötü bir şey olacakmış hissihoş olmayan bir kaygı hali ya da nedensiz bir korkuşeklinde ifade edebilir. Yakın ilişkilerde çiftin birbirini hafif endişe içinde hissetmesi gerekir. Endişe baharatlardan karabiber gibidir. Yokluğu tat vermezken, fazlası lezzeti kaçırtır. Çift aramaya, sevmeye ya da tutkularını riske atmaya devam edebilmek için kendini ve partnerini bir parça endişe içinde tutmalıdır. Yani, her telefona çıkmadığında, nerede olduğuna dair merak uyandırdığında, gizemli davrandığında, cepte keklik olmadığını gösterdiğinde, normal bir yüzük gibi değil pahalı bir tek taş gibi kaybedilince çok üzüntü duyulacak bir kişi olduğunu hissettirdiğinde, karşısındakini bir parça endişe içinde tutmuş olur. Somut olarak ‘Kiminlesin’” diye sorulunca‘Ayşe ile beraberim’”yerine, ‘Arkadaşlarla beraberim!’, demek, ‘Kim o arkadaşlar?’ diye sorulunca ‘Sen tanımazsın, şimdi kapatmak zorundayım, görüşürüz!’ deyip, telefonu nazikçe kapatınca gizem, merak ve endişe olur, bu cinsel tutkuyu devam ettirir. İnsan yasak, ayıp ve günah olanın yanında gizemli olana ve endişeyle merak uyandırana cinsel ilgi duyar ve onu kaybetmek istemez.” dedi.

    MERAK İYİDİR!

    İlişkilerde merak duygusunun olması gerektiğini savunan CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Yıllardır aranılan ruh ikizi bulundu diyelim. Her şey çok güzel gidiyor. Sürekli olarak ortak bir noktada buluşuluyor. Çift, birbirinin sevdiği şeyleri seviyor ve nefret ettiklerinden nefret ediyorsa, bu her şeyi yoluna koyabilir mi? Bu durumda, ne tartışacak bir fikir, ne arzu uyandıran bir cinsel yaşam, ne ilişkiyi canlandıran kıskançlık krizleri, ne de merak edilecek bir konu olur. Bu nedenle, merak iyidir. Dolayısıyla, tek düze yaşamın kapıları ölümsüz evliliklere ve mutlu bir cinsel yaşama açılan doğru kapı değildir.” dedi.

  • Tüp Bebek Başarısı Nasıl Artar?

    Tüp Bebek Başarısı Nasıl Artar?

    Tüp bebek normal şartlar altında bebek sahibi olmayan çiftlerin başvurmuş olduğu, uzun soluklu ve sabır isteyen, bazı zaman başarıya ulaşılan bazı zamanda başarısızlıkla sonuçlanan bir metottur. Hem kadının hem de erkeğin bir takım hususlar neticesinde tüp bebek tedavisi ile anne ve baba olma isteğinin gerçekleşmesinde tüp bebek yönteminin başarılı geçmesi oldukça mühimdir. Peki hem kadın hem de erkek tüp bebek başarısını arttırmak için nelere dikkat etmeli, hangi hususlar tüp bebek başarısını arttırmaya yararlıdır, buyurun yazımızdan öğrenelim…

    Tüp bebek başarısının artmasında ki en önemli husus, kadının yaşıdır. Kadının yaşı ne kadar genç olursa tüp bebek tedavisinin başarılı geçme olasılığı da o kadar yüksek olur. Yaş hususunun yanı sıra kadının yumurta sayısı, erkeğin sperm kalitesi ve miktarı da tüp bebek şansını arttırmada rol oynar.

    Tüp bebek tedavisinin başarısının artmasında tedavi boyunca uygulanan bir takım tekniklerinde rolü bulunur. Seçilen tüp bebek merkezinin labarotuvarının yeterli donanımda olması ve yeterli tekniklerin kullanılması başarıoranını arttırır. Burada en önemli faktör ise, kişiye özel tedavi seçeneğinin uygulanmasına dikkat edilmesidir. Bu sebeple tercih ettiğiniz tüp bebek merkezlerinin tam teşekkürlü olmasına dikkat edin.

    Tüp bebek tedavisinin başarısını arttırmak istiyorsanız tedavi boyunca hem anne hem de baba kesinlikle alkol ve sigara kullanmamalı, sağlıklı ve düzenli beslenmeye dikkat etmeli, hekimlerinin önerilerine kulak vererek üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmelidirler.

  • Ofiste Yanınızdan Eksik Etmemeniz Gereken Yiyecekler

    Ofiste Yanınızdan Eksik Etmemeniz Gereken Yiyecekler

    Uzun çalışma saatleri ve stres çoğu zaman beslenme düzenimizin bozulmasına ve gereksiz şeyler yememize neden olur. Eğer bu gidişe bir dur demek istiyorsanız, sizin için hazırladığımız bu sekiz öneriyi mutlaka değerlendirmelisiniz!

    Gün boyu kendinizi abur cubura gerek duymadan tok hissetmek istiyorsanız, ofise giderken yanınızda her biri 200 kaloriden az olan bu besinlerden götürmeyi ihmal etmemenizi öneriyoruz. İşte beslenme çantanızın olmazsa olmaz 8 yiyeceği!

    Masanızın üzerinde mutlaka bulunması gerekenler

    Yapılan araştırmalara göre her dört saatte bir şeyler atıştırmak, özellikle ara öğünleri atlamamak metabolizmanızın çalışması açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca bu şekilde kendinizi sürekli tok tutarak yemeklere saldırma ihtimalinizi de ortadan kaldırabilirsiniz. Ufak bir kasenin içine biraz badem, ceviz ve fındık doldurun ve bir şeyler yemek istediğinizde, birkaç tane ağzınıza atın.

    Tahıllı kraker ve fıstık ezmesi

    Ara öğünleri lezzetli bir şeylerle geçiştirmek istiyorsanız, özellikle beş çayı için, yanınızda bir paket tahıllı kraker ve biraz da fıstık ezmesi götürmeyi deneyin. Böylece hem lezzetli hem de sağlıklı bir ara öğün geçirmiş olacaksınız.

    Yanınızda meyve götürün

    Vücudunuzun ihtiyacı olan birçok vitamin ve mineral meyvelerde bulunuyor. Gün içinde halsiz düşmemek ve enerjinizi yüksek tutmak için her gün yanınıza, mevsimine göre birkaç meyve alın.

    Bir öğünü müsli ile değerlendirin

    Yanınıza ufak bir kutu süt, kase ve bir miktar kuru meyveli müsli almayı deneyin. Eğer sabahları kahvaltı yapmaya vaktiniz olmuyorsa kahvaltı için ya da öğle yemeğini hafif geçirmek için öğlenleri bu şekilde beslenmeyi deneyebiliriniz. Ayrıca bu tip besinler, kolesterolünüzün düşmesini sağlayacağı gibi, kalp krizi riskinizi de azaltacaktır.

    Patlamış mısıra ne dersiniz?

    Gün içinde acıktığınızda atıştırabileceğiniz en zararsız şeylerden biri de patlamış mısır! Eğer ofiste mikrodalga varsa, paket mısırlardan alabilirsiniz, ya da evde hazırlayıp bir poşete koyup yanınıza almayı deneyebilirsiniz. Film seyrederken olduğu kadar eğlenceli olmasa da, çalışırken, ekranın karşısında patlamış mısır atıştırmak da kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir.

    Lezzetli pitalar

    Kendinizi biraz şımartmaya ne dersiniz? Ofise giderken yanınıza bir ufak kutu krem peynir ve bir ufak pita ekmeği alın. Akşamüstüne doğru mideniz kazındığında, açlığınız bastırmak için bu mini mönü oldukça iyi bir alternatif. Ayrıca pita kendinizi çok daha uzun süre tok hissetmenize de yardımcı olacağı için akşam yemeklerinizi çok daha hafif geçirebilirsiniz.

    Hafif tatlılar

    Eğer gün içinde tatlı krizleriniz tutuyorsa, meyve pestillerinden ya da kuru meyvelerden yapılmış barları tercih edebilirsiniz. Tamamen doğal malzemelerden yapılan bu lezzetli barlar, hem enerjinizi yüksek tutacak hem de fazla kalorili olmadıkları için yedikten sonra kendinizi suçlu hissetmenizi engelleyecektir.

    Haşlanmış sebze götürün

    Mevsim sebzelerinden seçin ve haşlayıp bir kaba koyun ve ofiste öğle yemeklerinizi bu şekilde değerlendirmeyi deneyin. Hatta bu öğünü daha lezzetli kılmak için yanına sizin hazırlayacağınız, lezzetli soslar eklemeyi de deneyebilirsiniz.

  • Röfle Nasıl Yapılır?

    Röfle Nasıl Yapılır?

    Röfle, Fransızca bir kelimedir ve Türkçe karşılığı “ışıktan gelen akis” (pırıltı) demektir…

    Değişik renk tonlarındaki saçlar arasından küçük parçalar halinde ayrılan saçların, değişik ilaç, teknik ve usullerle açılarak elde edilen açık tonların, saçın diğer özel rengiyle beraber göze hoş görünen bir renk harmonisinin (uyumunun) meydana gelmesi için yapılan işleme “Röfle işleminin tanımı ” denilmektedir. Röfle esas rengi arasında en fazla 2-3 ton açıklıkta, belli bir renk saçın üzerinde ışık yansıması, pırıltısı, gibi doğal görünüm vermelidir.

    Doğal ve koyu saçlar üzerinde röfle yapılacaksa, bu işlem boya ile yapılabilir. Yapılması istenilen röfle rengine göre, seçilecek açık tondaki boya işin gerektirdiği volüm ve miktardaki oksijenle karıştırılıp saça uygulanır. Boyayla açılan röfle ile esas renk arasında uyum sağlanmışsa üzerine tekrar boya sürülmeyebilir Gerekiyorsa boya ile nüans ton da verilir

    Boyalı veya doğal rengi çok koyu ve sert yapılı saça röfle yapılması için önce saçın koyuluğu hafif şekilde iki ton açılıp üzerine röfle yapılması daha uyumlu bir renk ile iyi bir görünüm verir. Hafif açılan bu saç üzerinde röfle yapılırken toz dekolore ilacı ve oksijenle önce renk açılır.

    Röfleye hazırlık olarak açılacak saç rengi çok fazla sarı tonlarda açılmayıp yapılması düşünülen röfle tonuna yakın bir açıklıkta olmalıdır. Röfle için toz dekolore ilacıyla paketlenen saçlar zamanında kontrol edilmez de gereğinden fazla açılırsa, saç zarar görür, istenilen neticenin aksine bir durum ortaya çıkar. Açılma, istenilen düzeyde yapıldıktan sonra boya ile röfleye istenilen nüans ton verilir.