Blog

  • Havuçlu Fındıklı Puding Tarifi

    Havuçlu Fındıklı Puding Tarifi

    Havuçlu Fındıklı Puding
    Malzemeler:
    2 adet havuç – ince rende
    2 yemek kaşığı toz şeker
    ½ su bardağı su
    1 yemek kaşığı buğday nişastası
    2 adet kakule

    Puding için:
    5 su bardağı süt
    4 yemek kaşığı un
    2 yemek kaşığı buğday nişastası
    1 su bardağı toz şeker
    2 yemek kaşığı toz fındık
    1 paket vanilya
    1 tatlı kaşığı tereyağı

    Havuçlu Fındıklı Puding Tarifi | 1

    Hazırlanışı:
    Bir sos tenceresinde rende havuç ve toz şekeri karıştırarak pişirin. Yarım su bardağı suda nişastayı çözdürüp havuçlara ilave edip pişirmeye devam edin. kakule tohumlarını havanda dövün havuçlara ekleyin karıştırın. Sosunuz kıvam aldığında ocaktan alın.
    Küçük bir tencereye sütü koyun. Un, nişasta, toz şeker ve toz fındık koyup karıştırın. Ateşin üzerinde kısık ateşte pişirin. Pişmesine yakın vanilya ve tereyağını ilave edin karıştırarak pişirmeye devam edin kıvam aldığında kenara alın.
    Servis kaselerinizin içine üzerlerinde pay bırakarak paylaştırın. Üzerlerine hazırladığınız havuçlu sosu paylaştırın ve fındık ile süsleyerek soğuk servis edin.

  • Hangi yaşta hangi krem kullanmalı?

    Hangi yaşta hangi krem kullanmalı?

    Cildinizin neye ihtiyacı olduğunu bilmek cilt bakımının en önemli adımlarından biri… Peki hangi yaşta hangi krem kullanmalı?

    Kişinin yaşından çok cildin neye ihtiyacı olduğu önemli. Çünkü cildin yaşlanması çevreye ve alışkanlıklara bağlı. İyi bir genetiğinizin olması bir avantaj ancak bu cildin yaşlanmasını önlemede etkili tek faktör değil. Potansiyel yaşlılık belirtilerini önlemek için doğru kozmetik ürünlerinin kullanılması önemli. Cildinize uygun ürünleri bulmanız gerekiyor.

    Dermokozmetik ürünleri sunan Lierac’tan Lionel Laffon hangi yaşta hangi kremin kullanılabileceğine dair bilgiler verdi.

    Hangi yaşta hangi krem kullanmalı?

    20’li yaşlar: Yaşlanmanın ilk belirtileri 25 yaşından itibaren ortaya çıkmaya başlar. Özellikle göz çevresi yaşlanmanın belirtilerinin ilk belirgin hale geldiği bölge. Bu nedenle 20’li yaşlardan itibaren göz çevresi için ürünler kullanın.

    30’lu yaşlar: Cildin enerjisi azalmaya başlar. Bu yüzden cilde kaybettiği enerjiyi verecek, antioksidan içeriğe sahip ürünleri tercih edin.

    40’lı yaşlar: Yaşlanmanın en büyük sebebi glikoksidasyon yani şekerin ve serbest radikallerin hücrelere zarar vermesi. Hasara uğrayan hücrelerde ölüm meydana geldiği için kırışıklık ve esneklik kaybı başlar. Kadınlar bu yaşta ciltlerinin eskisi gibi ışıltılı görünmediğinden şikayet eder. Bu yüzden esneklik ve ışıltı kaybı karşıtı ürünler kullanılmalı.

    50’li yaşlar: Morfolojik yaşlanma dediğimiz süreç ortaya çıkar yani cildin şekli değişmeye başlar. Yüz ovali belirginliğini kaybeder, derin kırışıklıklar ortaya çıkar. Cildi toparlayıcı ürünler kullanılmalı.

  • Lavabonuz tıkanırsa hemen bunu yapın!

    Lavabonuz tıkanırsa hemen bunu yapın!

    Tıkanan lavabolar veya banyo giderleri hepimizin kabusu. Evi savaş alanına çevirebilen bu soruna karşı lavabo açıcılar oldukça etkilidir. Lakin içeriğindeki kimyasallar sebebiyle soluduğunuzda sağlığımıza zarar verebilirler.

    Tıkanan lavaboya karşı karbonat oldukça etkili bir çözümdür.

    1 kutu karbonatı lavabonuza dökün ve üzerine 1 bardak elma sirkesi ekleyin.

    15 dakika kadar beklettikten sonra üzerine 2 litre sıcak su dökün.

    Lavabonun açıldığını göreceksiniz.

  • Bebeği kolay uyutmanın altın kuralları

    Bebeği kolay uyutmanın altın kuralları

    Bebeklere yönelik uyku eğitimi yöntemleri geliştiren dünyaca ünlü ABD’li yazar ve uyku uzmanı Kim West’in size bir mesajı var

    Bebeği kolay uyutmanın altın kuralları

    “Bebeğim olsun, asla sallayarak uyutmam.” Bu lafı ne zaman duysam aklıma bebek doğunca ayaklarında sallamayı bırakın, eve çingene salıncağı kuran, olmadı arabada uyuyor diye şehrin bozuk yollarında sabaha kadar tur atan akrabalarım gelir. Anne olunca anlıyormuş insan, büyük konuşmamayı ve bebek uyutmanın dünyanın en zor işi olduğunu… Ancak yine bilim imdadımıza yetişiyor. Geleceğin Ayak İzleri–İlk 1000 Gün Zirvesi’ne katılmak üzere ilk kez Türkiye’ye gelecek olan ABD’li yazar ve uyku uzmanı Kim West’e işin püf noktalarını sorduk.

    -Öncelikle bebeği ağlarken kendi haline bırakmak doğru mu?

    Kesinlikle önermiyorum. Bir anne olarak, bebeğimi ağlarken odada bırakamam. Bebeğinizin sızlanması, sinirli ağlamaları uyuma becerisini öğrenirken normal, sabırlı olun.

    – Uyku öğrenilebilen bir beceri mi? Bebeğe kendi başına uykuya dalmayı nasıl öğretebiliriz?

    Ortalama 15-20 dakikada uykuya dalıyoruz. Bu sürede anne-babalar kitap okur, duş alır veya televizyon seyredebilir. Çocuklar da kendilerini uykuya geçirecek şeyler isterler. Peluş oyuncaklarla oynama, parmak emme, kitap okuma, saçlarıyla battaniyeleriyle oynama, sallanma, mırıldanma gibi. En önemlisi çocuğunuzu neyin rahatlattığını ve uykuya geçirdiğini keşfedin. Bir başka altın kural, biliyorum zor ama çocuğunuzun endişesi yükseldiğinde ona hızlı müdahale etmemeye çalışmak. Nazik söylemler, övgü ve sevgi başarının anahtarları. Öğrenilmiş çaresizliğe gerek yok.

    -Bebeklerin kesintisiz uyumaları mümkün mü?

    Uykumuz boyunca hafif uyku ile derin uyku (REM ve non-REM) arasında geçiş yaparız. Bu geçişler sırasında aslında hepimiz uyanıp yastığımızı düzeltir, tuvalete gider, su içeriz. Çok normal, önemli olan tekrar uykuya geçebilmek.

    -Bebeğin rahat uyuyabilmesi için ideal ortam ne?

    Çocuğunuzun kendi başına uykuya dalmasını öğrenmesi için uyku dostu bir ortam hazırlayın.

    Karanlık: Karanlık oda çocuğunuzun biyolojik ritmiyle uyumludur. Bebeğiniz hâlâ gece beslenmesine ihtiyaç duyuyorsa beslenmeyi az ışıkla yapın.

    Beyaz gürültü: Bebekler anne karnında gürültülü bir ortamda bulunur. Gecenin sessizliği onlar için hiç tanımadıkları bir ortamdır. Beyaz gürültü rahatlatır, rahatsız edici sesleri bloklar.

    Sıcaklık: Oda sıcaklığının 20-22 derecede olması idealdir.

    Çevre: Bebeğinizin yatağına bağlanmış uyarıcı oyuncaklar ve oda dekorasyonu ona uyku yerine oyun zamanı mesajı verebilir. Uyku zamanında oyuncakları kaldırarak bebeğinizin dikkatini çekmesini engelleyebilirsiniz.

     

    Kaynak: Habertürk

  • Kepek ekmeği ve kepekli ürünler gerçekten zayıflatır mı?

    Kepek ekmeği ve kepekli ürünler gerçekten zayıflatır mı?

    Özellikle kış aylarında zayıflamak için bir çok yola başvuran diyetlerinde kepekli ürünleri tercih edenlerin en merak ettiği sorulardan biride kepekli ürünler gerçekten zayıflatır mı? sorusu oldu. Peki kepek ekmeği ve kepekli tüm ürünler kilo verdirir mi?

    KEPEK EKMEĞİ KİLO VERDİRİR Mİ?

    Kepekli ürünler zayıflatmaz. Kişinin özellikle tüketip zayıflamasını hızlandırıcı mucizevi her hangi bir gıda yoktur.

    Sadece Tam tahıllı Ekmek, Tam buğday Ekmeği , Kepek Ekmeği, Siyah Ekmek gibi ekmek çeşitlerinin tahıl içerikleri yüksek olduğu için kişiye daha iyi vitamin ve mineral sağlarlar. Bu bireyi daha uzun süre tok tutar ve açlık süresinin uzamasına yol açar.

    Bu gıdalarında tüketimi kontrollü olması gerekir. Kepekli ürünler veya diyet ürünler diye fazla tüketilen besinler kilo verememenize aksine kilo almanıza bile neden olabilir.

    KEPEKLİ GIDALAR KAÇ KALORİ?

    Bir dilim Tam Buğday ekmeği  65 kalori
    Bir dilim beyaz ekmek 90 kalori
    Bir dilim kepekli ekmek 60 kalori
    Bir  dilim kızarmış ekmek 35 kalori

     

    Kaynak: haber7.com

  • Limon, Pul Biber ve Yoğurt Kürü ile Zayıflama

    Limon, Pul Biber ve Yoğurt Kürü ile Zayıflama

    Göbek bölgenizdeki fazla yağlardan bir türlü kurtulamıyorsanız bir de Yoğurt limon pul biber kürü ile zayıflamayı deneyin hanımlar!

    Biri göbek yağları mı dedi? Evet evet maalesef biz kadınların canını sıkan problemlerden biri de göbek bölgesindeki çirkin kilolar. Ne giydiğimizi keyifle giyeriz ne de yediklerimizden tat alırız. Adeta hayatı zindan eder.

    Üzülmeyin hanımlar bunun farkındayız! Bugün etkili bir kür ile karşınızdayız.  Yoğurt kürü ile göbek bölgenizdeki fazla yağlara elveda diyebilirsiniz. Heyecanlandınız değil mi :) O halde başlıyoruz.

    Limon, Pul Biber ve Yoğurt Kürü ile Zayıflama

    Yoğurt kürü için öncelikle belirtelim ki hemen 1-2 günde yağlarınızdan kurtulmayı beklemeyin. Sabırlı olun ve en az 2 hafta bu kürü uygulayın ve kendinizdeki değişime şahit olun.

    Limon, Pul Biber ve Yoğurt Kürü ile Zayıflama | 3

    Yoğurt Kürü ile Zayıflamak İçin Malzemeler:

    • Yarım limonun suyu
    • 3 yemek kaşığı yarım yağlı yoğurt
    • 1 çay kaşığı pul biber

    Yoğurt Kürünün Hazırlanışı

    Listelediğimiz bu malzemeleri bir kabın içinde güzelce karıştırın ve her gece uyumadan yarım saat önce tüketin.

    Not: Yatmadan önce diyoruz çünkü bu karışımdan sonra başka hiçbir şey yememeniz gerekiyor.

  • İlk buluşmada ateşi körükleyen sözler

    İlk buluşmada ateşi körükleyen sözler

    İlişki Uzmanı Matthew Hussey, flörtünüzle yaşayacağınız ilk buluşmada iyi izlenim bırakmak ve ondan etkilendiğinizi göstermek için söylemeniz gerekenleri açıklıyor.

    “EMİNİM BİR KONSERE GİTSEK ÇOK EĞLENİRDİK.”
    Her erkek eğlenceli olduğunu bilmek ister. Ona kendini komik hissettirebilirseniz sizinle yeni maceralara atılmaktan çekinmeyecektir. Bu sözle ayrıca onunla zaman geçirmekten keyif aldığınızı da gösterebilir, ikinci randevuyu cepte sayabilirsiniz.

    “ŞİMDİYE KADAR KARŞIMA ÇIKAN ERKEKLERDEN FARKLISIN.”
    Bu cümleyi kurarken önemli olan, o ilginç bir şeyler anlatırken spontane şekilde aklınıza gelmiş gibi söylemeniz. Suratında minik bir gülümsemeyle size dönüp ‘Ne gibi farklarım var’ diye sorduğunda ‘Bilmiyorum, ama içimde iyi bir his var’ diyerek cevap verebilirsiniz.

    “BRUNO MARS’I İNANILMAZ SEVİYORUM!”
    Bruno Mars yerine başka bir şarkıcı, restoran veya dizi adı söyleyebilirsiniz. Araştırmalar, buluşmalarda bu tarz kesin ve açık cümleler kullanmanın karşı tarafı etkilediğini gösteriyor. Ancak pek çok insan ‘sanırım, biraz, galiba’ gibi kelimeler kullanarak daha ılımlı bir tavır sergilediğine inanıyor.

  • Kozmetik ürünler vücutta birikip hasta ediyor

    Kozmetik ürünler vücutta birikip hasta ediyor

    Kadınlar dikkat! Daha güzel ve bakımlı görünmek için kullandığınız makyaj malzemeleri kanserojen kimyasallar içeriyor. Bu kimyasallar da zaman içerisinde vücutta birikip hasta ediyor

    Bakım ve çevre konusunda da kapsamlı araştırmalara imza atan Dr. Joseph Mercola, yine kan donduran açıklamalar yaptı.

    “Yiyemediğiniz hiçbir şeyi yüzünüze sürmeyin” diyen Dr. Joseph Mercola, kimyasal deposu makyaj malzemelerine savaş açtı. Amerikalı doktor, kozmetiklerin içerisindeki maddelerin kansere neden olduğunu söyledi.

    Dr. Joseph Mercola’ya göre cildinize sürdüğünüz kozmetik ve kremlerdeki zehir, kan dolaşımı yoluyla tüm vücuda yayılıyor. Bu kimyasallar zamanla birikiyor çünkü bunları parçalayacak enzimler bulunamıyor.

    “Toksik kimyasallardan kaçınmak istiyorsanız ‘Yüzde 100 Organik’ mührünü taşıyan ürünleri tercih edin” diyen Amerikalı doktor, üzerinde ‘Tamamen Doğal’ yazan malzemelerin de zararlı kimyasallar barındırdığını, bu yüzden içeriğinin dikkatle kontrol edilmesi gerektiğini vurguluyor.

    Paraben: Cilt ve el kremleri, her türlü losyonlar, deodorantlar ve rujdan pudraya kadar her türlü makyaj malzemesindebulunabilen bu madde, göğüs kanserine yol açabiliyor. Bu madde ürünlerde methylparaben, butylparaben, ethylparaben ve propylparaben gibi farklı isimlerle bulunabiliyor.

    BHA&BHT: Başta makyaj malzemeleri ve nemlendirici ürünlerde kullanılan bu kimyasallar, hem deride reaksiyon yaratıyor hem de kanserin kapısını aralıyor.

    Petrokimyasallar: Bu kimyasalı etiketinde ‘alkol’ kelimesi ya da aynı anlama gelen ‘-anol’ ekiyle görebilirsiniz.

    Örn: Isopropyl alcohol ya da isopropanol, metil alkol (methyl alcohol ya da methanol), butanol, etil alkol ya da ethanol bunlardan bazıları. Bunlar böbrek, beyin ve solunum sistemi için son derece zararlı. Maddeler deriden emilerek vücuda giriyor.

    Propylene Glycol&Polyethylene Glycol: Sonu “ethylene glycol” ile biten bu kimyasallar daha çok rimellerde ve losyonlarda var. Vücuttaki protein ve hücre yapısını zayıflatıyor.

    Talc: Bebekler için kullanılan talk pudrası olarak da tanıdığımız bu madde, göz farlarında ve allıklarda da sıkça kullanılıyor. Yumurtalık kanserine neden oluyor.

    Fitalatlar: Bazı ürünlerde “koku” kelimesinin arkasına gizlenmektedir. Doğum kusurlarına ve üreme bozukluklarına neden olabiliyor.

    Toluen: Koku ve ojelerde bulunan bu madde kansızlık, karaciğer ve böbrekte hasara neden olabilir. Hamilelerde bebeğin gelişimine zarar verebilir.

  • Yaz gelmeden ideal kiloya ulaşmak için 10 öneri

    Yaz gelmeden ideal kiloya ulaşmak için 10 öneri

    Sağlıklı kilo vermenin yolu, uzman kontrolünde doğru yaşam tarzı değişikliklerinden geçiyor. Uz. Dr. Özlem Kaplan, bitkisel zayıflama ilaçlarının zararlarını ve kalıcı kilo kontrolü için yapılması gerekenleri anlattı

    Zayıflama ürünlerinin bitki içerikli olması zararsız oldukları anlamına gelmiyor

    Şişmanlık, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve Batı toplumlarında günlük yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivitenin azlığı nedeniyle giderek yaygınlaşan önemli bir sağlık sorunudur. Son yıllarda pek çok kişi, diyet ve egzersiz yapmadan bir an önce kilo vermek amacıyla çeşitli ilaç, bitki ve bitkisel ürünler kullanmaktadır.

    Toplumda bitkisel ürünlerin zararsız olduğuna dair yanlış bir inanış bulunmaktadır. Tüm bu ürünlere internet üzerinden kolayca ulaşım olması, geniş kitleler tarafından bu ilaç ve bitkisel ürünlerin yaygın kullanımına yol açmaktadır.

    Vücudunuzun dengesi bozulabilir

    Bu ürünlerin uzun süreli kullanımı sonucunda çeşitli istenmeyen etkiler görülebilir. Kilo verdirdiği ileri sürülen ürünlerin içerisinde dışkılamayı kolaylaştırıcı, idrar çıkışını ve terlemeyi arttırıcı, sindirim sistemini uyarıcı ve gaz giderici etkisi olan bitkilerin olduğu gözlenmiştir. Bu ürünlerin süreklikullanımı vücuttan sıvı ve elektrolit kayıplarına neden olması nedeniyle hayati tehlike oluşturabilmektedir.

    Mide ve bağırsağın hareket kabiliyetini bozarak karında şişlik, kramplar, bulantı ve kusma neden olabilir. Sıvı ve elektrolit kayıpları sebebiyle de kişilerde yorgunluk, depresyon, tansiyon düşüklüğü, kalpteritimve ileti bozuklukları, solunum kaslarında zayıflık, kramplar gibi tablolar oraya çıkmaktadır. Ayrıca bu şekilde verilen kilolar sıvı kaybına bağlı olduğu için kalıcı değildir.

    Bu konuda farkındalık oluşturulması çok önemli

    Belirtilen risk faktörleri göz önünde bulundurularak, toplum bu zayıflama ilaçlarının neden olabileceği istenmeyen etkiler konusunda bilinçlendirilmeli, bu ürünleri kullanmak isteyen kişiler önce kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçirildikten sonra doktor, diyetisyen ve eczacının kontrolünde kullanmaları sağlanmalıdır.

    Ayrıca bu tip ürünlerin ilaç olarak değerlendirilip standardizasyonunun sağlanması ve Sağlık Bakanlığından ruhsat alarak eczanelerde satışa sunulması toplum sağlığının korunması adına daha faydalı olacaktır.

    Yaz gelmeden ideal kiloya ulaşmak için 10 öneri

    1-Güne mutlaka sağlıklı bir kahvaltı ile başlanmalıdır.

    2-Ana ve ara öğünler atlanmamalıdır, çünkü atlanılan her öğün gün içinde daha çok yemek yenmesine neden olur.

    3-Bol su içmek önemlidir.

    4-Gün içinde hareketli olunmalı, kişiye özel egzersizler belirlenerek düzenli yapılmalıdır.

    5-Süt, yoğurt, peynir grubunu yarım yağlı tüketilmelidir. Yağlı kırmızı et yerine yağsız olanı tercih etmeye çalışılmalıdır.Kurubaklagillerveya sebze yemeklerinin az yağ ile hazırlanmış olmasına dikkat edilmelidir.

    6-Haftada 2 kere balık tüketilmelidir.

    7-Bütün besin grupları günlük beslenme düzeninde yer almalıdır.

    8-Yemek pişirme yöntemlerini gözden geçirilmelidir. Kızartma yerine; ızgara, fırın veya haşlama yöntemlerinden birini tercih edilmelidir.

    9-Günlük alınması gereken tuz miktarı yaklaşık olarak 6 gr yani bir tatlı kaşığı kadar olmalıdır.

    10-Sağlıklı yağları tüketmek önemlidir. Zeytinyağı, fındık fıstık, ceviz gibi kuruyemişler, avokado sağlıklı yağ gruplarındandır.

    Kaynak: posta.com.tr

  • Aç karnına kahve içmeden önce

    Aç karnına kahve içmeden önce

    Sabahları kalktığınızda sıcacık bir kahvenin yerini hiçbir şey tutamaz değil mi? Meğer bunca zaman bu zevkimiz vücudumuza zarar veriyormuş. İşte aç karnına kahve içmemeniz için 3 neden

    Güne başlarken dumanı üstünde tüten bir bardak kahvenin keyfini ancak yine bir kahve tutkunu anlar. Ama ne yazık ki her güzel şeyin bir sorunu var ki o da meğer sabah aç karnına kahve içmek son derece sağlıksızmış.

    Her ne kadar kahvenin birçok faydası bilinse de (Hafızayı güçlendirmek, bunamayı önlemek gibi…) ne yazık ki aç karnına da bir o kadar zararı var.

    İşte aç karnına kahve içmemeniz için 3 neden

    ANKSİYETE

    Vücudunuza az miktarda kafein girse bile daha enerjik, zinde ve mutlu hissedersiniz. Yüksek dozlardaki kafein ise anksiyete ve yorgunluğa neden olur. Özellikle de aç karnına kahve içiyorsanız.

    Kahvenin etki edeceği miktar insandan insana değişiyor. Bazıları büyük kupadaki bir kahveyi anında içse de herhangi bir sorunla karşılaşmazken, bazıları küçük bir espresso içtiğinde dahi olumsuz yönde etkilenebiliyorlar. Kahvenin size nasıl etki ettiğini gözlemleyin ve buna göre tükettiğiniz kahve miktarını tekrar gözden geçirin.

    İŞTAH KAYBI

    Yapılan araştırmalar, kahvenin iştah kaybına yol açtığını kanıtladı. Aslında bu bir anlamda olumlu gibi gelebilir kulağa. Ancak aç karnına yine de kesinlikle kahve içmeyin.

    Vücudunuzun gerçek bir kahvaltının sağlayacağı enerjiye ihtiyacı var, kahveninkine değil unutmayın. Bu nedenle mutlaka bir şeyler yedikten sonra kahve için.

    Çok mu kahve içiyorsunuz? Yoksa çok kahve içen birilerini tanıyor musunuz? Eğer tanıyorsanız bu hayati bilgiyi onlarla paylaşmayı ihmal etmeyin.

    GASTRİK ASİT

    Midede salgılanan asitler yediğiniz yiyeceklerin parçalanmasına ve sindirilmesine yardımcı oluyor. Eğer kahvaltı etmediyseniz midenizin salgıladığı asitlerin parçalayacağı yiyecekler de olmuyor. Bu nedenle aç karnınıza kahve içtiğinizde midenizin dengesi değişiyor.

    Karnınız ağrıyabiliyor, mideniz yanabiliyor ya da reflüyle karşılaşabiliyorsunuz. Kanser hücreleri asitli ortamlarda daha çabuk geliştiğinden, kahveyle dolu bir mide kansere davetiye çıkartıyor.

     

    Kaynak: posta.com.tr