Blog

  • Çocuklara “Günün Nasıl Geçti?” Yerine Sorulabilecek 25 Soru

    Çocuklara “Günün Nasıl Geçti?” Yerine Sorulabilecek 25 Soru

    Bazen çocuğunuzla günü hakkında konuşmak, sandığınızdan daha zor olabilir. “Günün nasıl geçti?” sorusuna “İyiydi.” cevabını almak yerine daha özenli sorular sorabilirsiniz. Böylece hem çocuğunuzun okul hayatına dair daha fazla bilgi edinir hem de kaliteli bir iletişim gerçekleştirebilirsiniz. Bu konuda alternatif olabilecek 25 soru önerisi ile çocuğunuzla daha güçlü bir iletişim kurmanız mümkün. Ayrıca çocuğunuzun okula dair hisleri ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak için İlkokula Başlayan Çocukların 5 Karmaşık Hissi başlıklı yazımıza da bir göz atın.

    Eğlenceli sorular!

    Çocuğunuzu iletişime hazırlayan bu sorularda dilediğiniz kadar ilginçleşebilir, onun keyfini yerine getirebilirsiniz. Sorduğunuz sorularla neşelenen çocuğu iletişime ısındırmak için eğlenceli sorulara öncelik vermenizi öneririz.

    1. Teneffüste ne oynadın?
    2. Okulun en eğlenceli kısmı ne?
    3. Günün en komik anısı neydi?
    4. Teneffüste yapılan en popüler şey ne?
    5. Bu dönem hangi oyunda iyi olmak istersin?

    Arkadaşları tanımaya yönelik sorular!

    Çocuğunuzun arkadaşları ile nasıl bir bağı var? Kimlerle arası iyi, kimlerle kötü? Bu soruların yanıtlarını bilmek her anne babanın hakkı. Ancak doğru cevapları alabilmek için doğru soruları sormakta fayda var.

    1. Biri senin için güzel bir şey yaptı mı?
    2. Sen birinin hoşuna gidecek bir şey yaptın mı?
    3. Bugün yüzünü kim güldürdü?
    4. Bugün biri seni sinirlendirdi mi?
    5. Eğer arkadaşlarından biri bugün öğretmen olsaydı hangisi olsun isterdin? Neden?
    6. Sınıfta senin tam tersin olan kişi kim?
    7. Sınıfta kurallara uymakta zorlanan biri var mı?
    8. Arkadaşınla ilgili öğrendiğin bir şey anlat.

    Derslere ve öğretmenlere dair sorular!

    Çocuğunuz hangi öğretmenini daha çok seviyor ya da hangi derslerle daha çok ilgileniyor? Bunun yanıtını almak için hazırladığımız soru örnekleri ile çocuğunuz daha açık ve net cevaplar verecektir.

    1. Bir öğretmenin tüm dersleri anlatacak olsaydı bu kim olsun isterdin?
    2. Bugün öğrendiğin en yeni bilgi hangisi?
    3. Yarın öğretmen olacak olsan ne öğretmeni olurdun?
    4. Öğretmenin sana başka birini hatırlatıyor mu? Neden?
    5. Bugün hayatta uygulayabileceğin bir bilgi öğrendin mi?
    6. Dönem bitmeden ne öğrenmek isterdin?

    Günü değerlendirme soruları!

    Okulda geçen sıradan bir günü değerlendirmek için ihtiyacınız olan sorular burada! İlgisini çekecek bu soru örnekleri ile çocuklarla iletişimi çok daha güçlü bir hale getirmek elinizde. Ayrıca soruları daha da geliştirmek için hayal gücünüzü zorlayabilirsiniz.

    1. Gününü 1’den 10’a derecelendirsen puanı ne olurdu? Neden?
    2. Bugün kendinle en çok gurur duyduğun an hangisi?
    3. Bugün uymakta zorlandığın bir kural oldu mu?
    4. Ne olsa okul daha güzel bir yer olurdu?
    5. Öğle yemeğinde ne yedin?
    6. Bugüne dair unutmak istediğin bir şey var mı?

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Diyet ürünler ne kadar diyet?

    Diyet ürünler ne kadar diyet?

    Yeterli ve dengeli beslenmenin kişinin yaşam kalitesini belirlemede çok önemli olduğu inkar edilemez bir gerçektir.Uzun ve sağlıklı bir yaşam için doğru beslenme çok önemlidir.Günümüzde bir çok ülke ve bireyler beslenmenin önemini kavramış ve özellikle obezitetenin artması ve sağlık açısından büyük bir tehlike oluşturması sonucunda düşük kalorili, düşük yağlı, diyet ürün gibi terimlerin sıkça kullanılmasına neden oldu. Bu ürün pazarını da giderek genişletti. Bu tip ürünlerde çeşitlilik arttı ve içerik bakımından bazı besin öğelerinin içeriği farklılaştı. Özelliklerine gore nasıl sınıflandıklarını görelim;

    Diyabetik: Şeker yerine tatlandırıcı ile hazırlanmış ürünlerdir. Ürünün yağı ve kalorisinde azalma yoktur.

    Lıght:Yağı azaltılmış anlamındadır.

    Extra Lıght:Üründeki yağın %1 ‘den daha az olmasıdır.

    Diyet: Kalorisi azaltılmıştır.

    Piyasada bulunan bu tür ürünlerin bir çoğu ülkemize yurt dışından ithal edilerek gelmektedir. Bu ürünlerde bulunan etiketlerde tüketiciyi aydınlatıcı ve besinin içeriği ile ilgili her türlü bilgi bulunmaktadır. Ancak ülkemize girişi sırasında bu etiketlerin bazıları Türkçeye çevrilmekte bazıları ise çevrilmemektedir Bu noktada tüketicilerin bilgi edinmelerini zorlaşmaktadır.

    Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şişmanlığın ve buna bağlı olarak oluşan hastalıkların giderek artmasıyla düşük kalorili ürünlere olan talep artmıştır. Tüketiciler bu ürünleri kullanırken üzerinde ‘light, %0 yağlı, diyet, şekersiz’gibi ibareler görmektedirler. Bir ürünün light olması veya şekersiz olması o ürünün kalorisinin düşük olduğunu göstermez. Bir ürünün light olması bu ürünün yağının azaltılmış olduğu anlamına gelir ancak kalorisinin düşük olduğunu göstermez. Çünkü ürünün yağının azaltılması işlemi sırasında yağı azaltılırken diğer besin öğelerinin içeriği artmaktadır. Karıştırılan diğer bir konu ise üzerinde diyet yazan ürünlerin kalorisiz olup istenildiği kadar yenilebileceği düşüncesidir. Oysa bu mümkün değildir, diyet bisküvi olarak yenilen ürünler markasına göre farklılık göstermekle beraber ortalama olarak 4 adet diyet bisküvi 1 dilim ekmeğe eşittir aynı şey grissini için de geçerli olup yaklaşık 2 grissini 1 dilim ekmeğe eşittir.

    Şeker hastaları için piyasada ‘diyabetik’etiketi ile satılan ürünlerde şeker yerine yapay tatlandırıcılar kullanılmaktadır Bunların yağ miktarları azaltılmış değildir. Yani bu ürünler light veya düşük kalorili değil diyabetik ürünlerdir.

    Kısacası bu tip ürünleri tüketmek istediğimizde içeriğine dikkat ederek, bilinçli olarak tüketmek gerekir. Sıfır kalori içeren ve tadından vazgeçemediğimiz ürün yoktur. Hangi özellikte olursa olsun hangi miktarlarda olursa olsun mutlaka içeriğinde bir besin öğesi (protein, yağ, karbonhidrat) bulunduğu unutulmamalıdır.

     

    Dyt. Aylin YILMAZ

  • Bu makyaj tüyolarına bir göz atın!

    Bu makyaj tüyolarına bir göz atın!

    Makyaj, uygulama sürecinde pek çok detayı barındıran ve farklı alanlarda bilgi sahibi olmayı gerektiren bir konu.

    Yüz anatomisi bilgisinden doğru ürün seçimine, geniş bir bilgi donanımı gerektiren makyaj konusunda bazı önemli unsurlar kusursuz bir görünümün anahtarını oluşturuyor…

    Görenin bir daha dönüp dikkatle baktığı, alışveriş yaparken birilerinin yanınıza gelip rujunuzu ya da allık markanızı sorduğu kişi olmak hoşunuza gidecekse bu bilgilere mutlaka kulak verin. Siz bir ressam, yüzünüz de tuvalinizse bu makyaj bilgileriyle çok daha göz alıcı birine dönüşebilirsiniz.

    Temeli sağlam atın

    Günün koşuşturması sırasında yüzümüz hava kirliliği gibi olumsuz koşullardan etkileniyor. Buna bir de yağlanma vb. eklenince, sağlıklı bir cilde kavuşmak için yüzümüzü temizlememiz gerekiyor. Bu noktada da devreye tonik giriyor. Makyaj için kullanacağımız tüm ürünlerden istediğimiz performansı alabilmek için de temiz bir yüz sağlam bir temel anlamına geldiğinden önce cildi güzelce tonikle silmeliyiz. Tonik sağladığı hijyenin yanı sıra, ciltteki gözenekleri sıkılaştırdığından yağlanmayı da azaltıyor. Yağdan arınmış olan cilt, makyaja hazır hale geliyor.

    Bakışlara anlam vermeye hazırsanız…

    Derin anlamlar yüklü bakışlara sahip olmak için kalem ya da sıvı eyeliner kullanabilirsiniz. Günümüzde sıvı eyeliner daha çok tercih edildiğinden biz de size doğru ve etkili eyeliner kullanımı için dört adımdan oluşan minik bir tüyo vermek istedik:

    – Birinci adım:
    İşe göz makyajı uygulamak istediğiniz alanın çerçevesini çizerek başlayın.

    – İkinci adım:
    Çerçevesini çizdiğiniz alanın içini doldurun.

    – Üçüncü adım:
    Gözünüzün dış köşesinden başlayıp şakaklarınıza doğru eyeliner’ınızı sürün ve son olarak kuyruğunu uzatın.

    – Dördüncü adım:
    Alt kirpik çizginize dek kalın bir çizgi çekin.

    Göze son dokunuş

    Maskara göz makyajının son dokunuşunu yapan üründür. Gözlere derinlik katan maskara seçiminizde tercihinizi smoky olarak adlandırılan türden yana kullanırsanız kirpikleriniz uzar, kıvrılır ve dolgunlaşır.

    Şimdi sıra farda

    Makyaj yaparken far sürmeyi sevmeyenler arasındaysanız fakat gözünüzde bir efekt yaratmak istiyorsanız, şampanya ya da bej rengi bir far kullanabilirsiniz. Bu aydınlık size açık renk bir fon yaratacağından, hem bakışlarınıza canlılık kazandırır hem de yorgun görünümü ortadan kaldırır.

    Rujsuz olmaz

    Kullanmak istediğiniz rujunuzla eş renkteki bir dudak kalemiyle önce dudaklarınızı çerçeveleyip sonra da dudaklarınızı boyayın. Rujunuzu sürün ve transparan bir pudrayla rujun üzerinden geçin. Pudradan sonra yine rujunuzu sürdüğünüz zaman dudak makyajınızı sabitlemiş olacaksınız.

    Allık makyajın cilasıdır

    Güzellik söz konusu olduğunda geçmişten bugüne gelen bir inanış da elmacık kemiklerinin kadını güzel gösterdiği yönündedir. Bu bölgeyi ön plana çıkarmak için, renk tonu cilde yakın ama biraz daha koyu olan bir allığı şakaktan çeneye doğru sürmektir. Bu uygulama sayesinde yüzünüz daha güzel bir görünüme kavuşur.

    (BİRGAN BİLEKE / SÖZCÜ)

  • Pestolu Arpa Şehriye Pilavı

    Pestolu Arpa Şehriye Pilavı

    Pestolu Arpa Şehriye Pilavı
    Malzemeler:
    1 yemek kaşığı zeytinyağı
    2 yemek kaşığı tereyağı
    500 gr arpa şehriye
    Sıcak su
    Tuz

    Pesto sos için;
    1 bağ fesleğen
    2 çorba kaşığı dolmalık fıstık
    2 çorba kaşığı parmesan
    2 diş sarımsak
    1 su bardağı zeytinyağı
    Tuz
    Karabiber

    Pestolu Arpa Şehriye Pilavı | 1

    Hazırlanışı:
    Pesto sosu için zeytinyağı hariç tüm malzemeyi parçalayıcıya koyup iyice çekin. Zeytinyağını yavaş yavaş ekleyerek çekmeye devam edin ve kıvam alınca kenara alın.
    Pilav tenceresine zeytinyağı ve tereyağını koyun. Tereyağı eriyince arpa şehriyeleri ekleyip hafif pembeleşinceye kadar 2-3 dakika kavurun. Şehriyelerin üzerini geçecek kadar sıcak su koyun ve kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Arpa şehriyeler pişince hazırladığınız pesto sosu ekleyin karıştırın ve üzerini kağıt havlu serip ağzı kapalı şekilde 5 dakika demlendirin.

    Ardanın Mutfağı

  • Çocuklarda diş gıcırdatma neden olur?

    Çocuklarda diş gıcırdatma neden olur?

    Çocukların gün içinde diş gıcırdatmaları bruksizm denilen bir şikayetleri olduğu anlamına gelir. Bu sorunun çözümleri nedir?

    Diş gıcırdatma probleminin belirtileri çeneyi kasmak ve dişleri birbirine sürtmektir. Bruksizm 10 çocuktan 2’sini etkilerken, çocukların dişlerine ve çene kaslarına önemli hasarlar verebilir. Çocuklarda diş gıcırdatmasının çözümleri için diş doktoruna danışılması gerekmektedir.

    Genellikle diş gıcırdatması üst dişlerin alt dişlere sürtülmesi şeklinde olsa da bazı çocuklar çenelerini sağlamca sıkar ancak dişlerini birbirine sürtmezler. Kulak ağrıları, baş ağrıları, çene ağrısı ve diş hassasiyeti bruksizmin belirtileri arasındadır. Çocuğunuzun rahatsızlık duymadan çenesini tamamen açması mümkün olmayabilir ve çene hareketlerini kontrol eden kaslar kasılmış olabilirler.

    Çene kaslarının kasılmasından dolayı çocuğunuz sakız çiğniyor gibi görünebilir. Zaman zaman diş minesinde aşınmalar olabilir ve çocuğunuz ağzını açarken tıklama sesi duyulabilir. Bunun sebebi çocuklarda diş gıcırdatmasının sebep olduğu temporomandibular eklem hastalığıdır.

    Bruksizmi tetikleyen esas sebebin ne olduğu bilinmemektedir ancak genellikle stres katkı yapan bir faktördür. Çocuklar bile sınavlar, sosyal sorumluluklar, bir aile üyesinin veya evcil hayvanın ölümü, ebeveynlerin tartışmaları veya boşanmaları sebebiyle stres yaşayabilirler. Düzgün olmayan dişlerin bruksizme yol açması da olasıdır. Gıcırdatma sonucunda kulak enfeksiyonu ortaya çıkabilir veya kulak ağrısı yaşanabilir. Eğer çocuğunuz hiperaktif ise veya depresyon ilaçları alıyorsa, bu faktörler gün içinde diş gıcırdatma olasılığını artırır.

    Çocuklarda diş gıcırdatmasının tedavisi genellikle sebebine göre değişir. 3 ila 10 yaşları arasında bruksizm yaşayan çocukların yarısı 13 yaşına kadar bu alışkanlıklarını bırakmış olurlar. Eğer çocuğunuz stres yaratıcı bir olay yaşıyorsa, onunla konuşun, hislerini anlatmasını sağlayın ve beraber çözümler bulmaya çalışın. Eğer çocuğunuzun stresli problemine yardımcı olamıyorsanız, bir akıl sağlığı uzmanıyla görüşme ayarlayın ve uzman desteği alın. Rahatlama tekniklerinin öğrenilmesi, stres ve endişeden ortaya çıkan bruksizmi tedavi edebilir.

    Çocuğunuzun sıcak bir banyo yapması veya sakinleştirici müzikler dinlemesi onu rahatlatabilir. Boyna, omuzlara ve yüze yapılan masajların diş gıcırdatmayla alakalı kaslar üstünde rahatlatıcı etkisi olabilir. Eğer çocuğunuzun dişleri düzgün değilse bir diş doktorundan randevu alın. Gıcırdatmanın sebep olduğu ağrıyı azaltmak için bölgeye buz koyabilir veya sıcak kompres yapabilirsiniz.

    Kaynak: hemensaglik.com

  • Grammy 2017 Kırmızı Halı

    Grammy 2017 Kırmızı Halı

    59. Grammy Ödülleri Staples Center, Los Angeles’ta gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. Rihanna’dan Lady Gaga’ya gecenin dikkat çeken kırmızı halı görünümleri bir arada.

    Grammy 2017 Kırmızı Halı | 3 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 4 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 5 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 6 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 7 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 8 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 9 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 10 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 11 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 12 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 13 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 14 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 15 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 16 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 17 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 18 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 19 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 20 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 21 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 22 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 23 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 24 Grammy 2017 Kırmızı Halı | 25

    Fotoğraf: Getty Images Turkey
    Kaynak: vogue.com

  • İkili ilişkilerimizi güvenli hale getirmenin yolları

    İkili ilişkilerimizi güvenli hale getirmenin yolları

    Uzman Psikolog Özge Genlik İkili ilişkilerde haklı haksız çatışmasına girmeden güvenli bir ilişki kurmak ve ilişkilerimizi en iyi hale getirmek için önemli açıklamalarda bulundu…

    Bu nedenle tüm ilişkilerimizde diğerinin davranışını değiştirmeye yönelmek yerine kendi duygularımız ve davranışlarımız üzerinde çalışmamız esastır.

    İlişkilerimizi iyi hale getirmek istiyorsak,

    Tüm ilişki örüntülerini iyi hale dönüştürmek istiyorsak öncelikle ana rahminde deneyimlediğimiz süreci şifalandırmak gereklidir. İlk ilişki deneyimimiz; eşimiz olan plasenta ile başlar bu nedenle rahimde geçirdiğimiz süre boyunca deneyimlediklerimiz beden hafızamıza kaydolur. Bizi Dünyaya getirmeye niyet etmiş kişinin tüm hissettiklerini algılar ve olduğu gibi içselleştiririz. Rahimde deneyimlediğimiz herşey dünyaya algılarımızın köküdür. Rahimde güvenli, sevgi ve şefkat duyguları ile sıkça karşılaşmış isek Dünya bizim için güvenli ve besleyici bir yerdir. Ancak rahimde duygusal şiddete maruz kalmış isek Dünya güvensiz bir zemin olarak bedensel hafızamıza kaydolur. Bu nedenle iyi ve nitelikli ilişkiler deneyimlemek için ilk adım somatik düzeyde bir terapi ile bedenimizin esnekliğini ve gücünü arttırmak olmalıdır.

    İlişkilerimizde sergilediğimiz tavırların ana kaynağını görebilmek için atacağımız ikinci adım: annemiz ile 0-1,5 yaş aralığında geliştirdiğimiz bağın niteliğini yeniden gözden geçirmek olmalıdır.
    Annemiz ile kaçıngan bir bağ kurmuş isek; ilişkilerimizde diğerinin fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarına kayıtsız kalma eğilimi gösterir. Genellikle gergin ve duygusallığın çok az yeri olduğu güvensiz tutumlar sergileyerek diğer kişiye adeta duvar örerek kendimize yakınlaştırmayız.

    Annemiz ile ikircikli bir bağlanma stili geliştirmişsek; ilişkilerimizde “endişe” duygusu oldukça yoğun deneyimlenir. Endişe duygusu herşeyi kontrol altında tutma davranışını doğurur ve sürekli ilgi bekler genellikle diğer kişiye küsme davranışını sergilerler. İkircikli bağlanma stiline sahip kişiler genellikle diğerine yönelik suçlayıcı tavırları benimserler.

    Düzensiz bir bağlanma stiline sahip isek; tek bir şeye odaklanmakta güçlük çekeriz. Genellikle hiperaktif ya da hipoaktif tutumlar sergiler dikkati dağıtmak için sürekli konu değiştiririz. Nerede nasıl davranmamız gerektiğini bilemeyiz. İçgörüden yoksun bir iletişim tarzı benimseriz.

    Annemiz ile oluşturduğumuz “güvenli bağ”; ilişki tarzı olarak özerk, hayat dolu, yaratıcı, canlı, sevgi dolu, dengeli ilişkiler oluşturmamızı sağlar. Bu kişiler duygularının farkındadır, duygularından yola çıkarak ihtiyaç ve isteklerini dürüstçe, samimiyetle, şeffaflıkla bir diğerine aktarırlar.

    Anne-çocuk bağının yeniden yapılandırılması ve güvenli bir zeminde köklenmesi için beynimizin limbik sistemine yönelik uygulamalar yaparak duyguların dönüşümüne odaklı grup terapileri, psikodrama terapi yöntemleri ve dönüşüm odaklı psikoterapiler kişinin kendi duygularını tanıması ve duygularını açıklıkla, güvenle ifade edebilmesini destekleyecektir.

  • Hamile kadınlar için pet şişenin tehlikeleri

    Hamile kadınlar için pet şişenin tehlikeleri

    Daily Mail’de yapılan bir araştırmaya göre pet şişe kullanan hamile kadınların çocuklarının obez olma ihtimali artıyor.

    Araştırmalara göre neredeyse dünyanın her yerinden kişiler Bifenol A kimyasalına maruz kalıyor. Plastik ürünlerde bulunan Bifenol A adlı kimyasal, vücuttaki iştah düzenleyen hormonları etkiliyor.
    Bifenol A kimyasalı farklı yemek kaplarında ve pet şişeler gibi ürünlerde de bulunuyor. Bu kimyasal Östrojen hormonunu taklit ederek iç salgı bezlerinin işleyişini etkileyebilir.
    İç salgı bezleri birçok farklı hormon üretir. Bu hormonlar etkilenince nörolojik sorunlar ortaya çıkar; otizm, IQ seviyesinde azalma ve dikkat eksikliği gibi.
    Washington’daki araştırmacılar fareler üzerinde yaptıkları deneyler sonucu Bifenol A kimyasalına maruz kalan deneklerin Leptin hormonuna verdikleri tepkilerde azalma fark etti.
    Leptin hormonu, vücudun enerjiye ihtiyacı olmadığı zamanlarda yemek yeme dürtüsünü törpüler.
    Hamile farelere düşük dozda Bifenol A kimyasalı verilmesi sonucu, doğan yavru farelerin beyinlerindeki sinir sistemleri kalıcı bir şekilde etkilenmiştir. Ve bu fareler yetişkinliğe eriştiklerinde obez olma ihtimallerinin arttığı sonucuna varılmıştır.
    Bifenol A kimyasalı insanlarda da obeziteye  neden olduğu için, bireyler ve özellikle hamileler çevresel etmenlerin obezite ve metabolizma sorunlarını etkileyebileceğinin farkına varmalı.
    Ekim 2016’da yayınlanan bir araştırmaya göre pet şişelerde bulunan kimyasallar kanser, diyabet, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve otizme yol açabilir.
    Bu tehlikeye rağmen, makyajdan çocuk oyuncaklarına kadar birçok üründe bu kimyasal bulunuyor.
    Kaynak: milliyet.com.tr/saglik/
  • Fraksiyonel lazer kullanım alanları nedir?

    Fraksiyonel lazer kullanım alanları nedir?

    Fraksiyonel lazer yüksek enerjiyi cilde sütunlar şeklinde ileten gelişmiş bir lazer sistemidir. Bu yöntemde küçük hasar bölgelerinin çevresinde sağlam doku kalır, bu bölgeler hızla iyileşmeyi gerçekleştirir. Fraksiyonel lazer sistemi, uygulanan bölgede oluşturduğu ısı ve pıhtılaşma nedeniyle doğal yara iyileşmesini ve kolajen sentezini tetikler, yeni ve sağlıklı doku oluşumunu sağlar. Yani kolajen şeritlerin sıkılaşması sağlanırken bunu izleyen kolajen üretimi de artar. Sonuç olarak, daha taze bir cilt görünümü ve sıkılaşma elde edilir. En önemlisi de iz, leke, çatlak ve kırışıklarda belirgin azalma sağlamasıdır.

    Daha önceleri lazerle iz giderme ve cilt gençleştirme işlemleri için gereken dozdaki enerji, istenmeyen etkiler nedeniyle hastaya uygulanamıyordu. Fraksiyonel lazer sisteminin gelişmesiyle yüksek doz enerjinin kişiye rahatsızlık vermeden uygulanabilmesi mümkün oldu. Bu uygulama yüz, sırt ve göğüste oluşan akne (sivilce) izleri veya çukurları; yara, yanık izleri, deri çatlamalarında en güçlü ve en etkili tedavi yöntemidir.

    Kliniğimizde bu sisteme dahil olan karbondioksit fraksiyonel lazer tipi ile uygulama yapılmaktadır.

    Kullanılma yerleri

    Cilt yenileme ve yüz gençleştirme

    Karbondioksit fraksiyonel lazer cildin en üst tabakasında uygulama yapılan alanın toparlamasını ve sıkılaşmasını sağlar. Yüz, göz kapakları, boyun ve dekolte bölgelerindeki kırışıklık ve çizgilerin giderilmesinde en etkili yöntemdir.

    Bu uygulama, derinin üst tabakasının kontrollü bir şekilde soyulmasını; yaşlanmış, hasarlanmış deri yüzeyinin yerini yeni ve pürüzsüz bir cilde bırakmasını sağlar. Cildin geniş gözenekli ve kaba görünümü giderilir, yüzde daha genç bir görünüm elde edilir. Yüz kırışıklıkları cilt yenileme işlemi ile de yok edilebilmekle beraber, özellikle güneşin dudak ve göz etrafında oluşturduğu kırışıklıklarda en iyi tedavi şekillerinden biridir.

    Çatlak tedavisi

    Çatlaklar, cilt ve cilt altı dokunun yırtığı, yani bir çeşit izidir. İzler gibi çatlağın da tam tedavisi yoktur, ancak fraksiyonel lazer ile çatlakların belirginliği 5-6 seans süresinde önemli oranda azaltılabilir. Bu uygulama gebelik sonrası çatlak tedavisinde de kullanılır.

    Akne izlerinin tedavisi

    Yüzeyel akne izleri: Cildin üst tabakasını etkileyen izlerdir. Bu izler özellikle sivilce tedavisi sonrası oluşur ve kızarıklık zemininde hafif çukurlar veya çökmeler şeklinde görülür. Yüzeyel ve iyileşmeyen sivilce izlerinin tedavisi karbondioksit fraksiyonel lazer ile mümkündür.

    Derin akne izleri: Deri üzerinde delinmiş gibi, yuvarlak veya oval şekilli ya da çukur şeklinde akne izleri olabilir. Genellikle derin olan bu çeşit sivilce izleri, cildin üst tabakasının alt tabakalar tarafından içeriye doğru çekilmesinden kaynaklanır. Tedavisi en zor olan bu tip akne izlerinde karbondioksit fraksiyonel lazer ile büyük oranda iyileşme gözlemlenir.

    Leke tedavisi

    Leke tedavisi zaman alır ve tedavi başarısında lekenin türü de önemlidir. Güneşe maruziyet, lekeleri tetikleyen önemli bir etkendir. Karbondioksit lazer ile güneş, gebelik ve yaşlılık lekeleri büyük ölçüde tedavi edilebilir.

    İz tedavisi

    Her türlü yaralanma ciltte çeşitli derecelerde ize neden olur. Bu lazer sistemi iz bölgesindeki dokuyu her seansta yavaş yavaş eriterek yaranın hemen yanındaki yeni ve sorunsuz cilt dokusunun burayı tamir etmesini sağlar. İz her seansta küçülerek en azından kozmetik olarak kabul edilebilir bir hale gelir. Küçük izler tamamen kaybolabilir. İz tedavilerinde bu lazerler en az yan etki ve en hızlı iyileşme süresi nedeniyle dünyada çok tercih edilen sistemdir.

    Cildin hazırlanması

    Hasta uygulama öncesi güneş ve solaryumdan bir ay uzak kalmalıdır. Kanın pıhtılaşmasını engelleyen aspirin, heparin gibi ilaçlar, tetrasiklin, naproksen, östrojen, progesteron, doğum kontrol hapları, klorokin gibi ışığa duyarlılığa neden olan ilaçlar alınmamalıdır. Uygulama öncesinde cildi aşındırıcı dermabrazyon ve peeling gibi tedaviler veya cilt germe operasyonu uygulanmışsa mutlaka belirtilmelidir. Hastada geçmişte uçuk öyküsü var ise mutlaka uygulama öncesinde ilaç almalıdır.

    Fraksiyonel lazer dokunun doğal yara iyileşmesini ve kolajen sentezini tetikleyerek işlev görür. Kolajen sentezi için ise aynı zamanda bazı bakım maddeleri gereklidir. Lazer uygulaması öncesinde yaklaşık 1 hafta kadar cildin medikal ürünler ve güneş koruyucuyla birlikte bakımı, iyileşme sürecinin hızlandırılması ve daha iyi sonuç alınması açısından önerilir.

    Uygulama ve sonrası

    İşlem öncesine anestezik kremlerle cilt uygulamaya hazırlanır. İşlem sırasında hafif bir yanma hissi olur, sonrasında uygulama yapılan bölgede kızarıklık ve hassasiyet oluşur. İşlemin yapıldığı gün ve ertesinde ciltte kızarıklık olur, 3. ve 4. günlerde hafif bir kabuklanma görülür. Bu süreden sonra kişi normal hayatına geri dönebilir.

    Bu dört günlük dönemde hastaların yara iyileşmesini hızlandıran kremler ve güneş koruyucu kullanması önerilir. Probleme göre tedavi 3-6 defa, 4 veya 5 hafta aralıklarla tekrarlanabilir.

    Uzm. Dr. Mukaddes ÖZCAN

  • Şokola Mus Tarifi

    Şokola Mus Tarifi

    Şokola Mus Tarifi
    Malzemeler:
    Şerbet için:
    ¾ su bardağı krema
    4 yumurta sarısı
    ¼ su bardağı su
    1 tatlı kaşığı granül kahve
    3 yemek kaşığı toz şeker
    1 tutam tuz
    170 gr bitter çikolata
    2 yumurta beyazı

    şokola mus tarifi
    şokola mus tarifi

    Hazırlanışı:
    Bir kasede 2 yemek kaşığı toz şeker, yumurta sarısı, tuz ve suda çözülmüş granül kahveyi ekleyip benmari de sürekli çırparak iyice kabartın. Karışıma çikolata parçalarını ekleyin ve eriyene kadar karıştırın.
    Ayrı bir kapta yumurta beyazlarını 1 yemek kaşığı toz şeker ile iyice mereng kıvamına gelinceye kadar çırpın. Çırptığınız yumurta beyazlarını çikolatalı karışıma 2 adımda söndürmeden yedirin. Soğuk kremayı katılaşana kadar iyice çırpın ve çikolatalı karışıma spatula yardımıyla söndürmeden içten dışa doğru karıştırın. Şokola muşu kaselere bölün. Ağızlarını streç filmle kaplayıp buzdolabına kaldırın. En az 2 saat soğuttuktan sonra servis edin.

     

    Ardanın Mutfağı / Facebook