Blog

  • Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez?

    Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez?

    Yoğun iş hayatı, stres, yaş ve sağlıksız beslenme sonucu yaşadığımız birçok rahatsızlık var. Bir de bunun üstüne kronik hastalıklarımız eklenince ilaç kutumuz gün geçtikçe artıyor.

    Ancak bazı ilaçlarla birlikte tükettiğimiz yiyecekler sağlığımızı iyileştirmek yerine daha da kötüleştirebilir. İşte ilaçlarla aynı anda tüketildiği takdirde insan vücuduna zarar veren, yiyecekler:

    CİNSEL GÜCÜ ARTTIRICI İLAÇLAR KULLANIYORSANIZ…

    Cinsel gücü arttırıcı ilaçlar kullanıyorsanız aynı anda greyfurt tüketmeyin! Greyfurt sağlığımıza son derece yararlıdır. Ancak cinsel gücü artıran ilaçları kullanırken greyfurt tüketmek ölümcül sonuçlara neden olabilir.

    Yine kardiyovasküler rahatsızlığınız varsa aynı anda ikisini tüketmemelisiniz. Harvard Aile Sağlık Rehberi’nde belirtilenlere göre greyfurt, ilacın yan etkilerini artırıyor.

    Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez? | 1

    DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIYORSANIZ…

    Doğum kontrol hapı kullanıyorsanız, mayasıl otu ve koyunkıran olarak da bilinen sarı kantaronu tüketmemelisiniz

    Sarı kantaron ve sarı kantaron içeren ilaçların tüketimi doğum kontrol haplarının etkisini azaltıyor. ABC News’in belirttiğine göre sarı kantaron tüketiminin iki hafta sonrasında doğum kontrol hapının etkisi azalıyor ve istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor.

    TETRASİKLİN KULLANIYORSANIZ…

    Tetrasiklin kullanıyorsanız, beraberinde süt ve süt ürünleri tüketmeyin.

    Bakteri gelişimini engelleyen maddeler içeren tetrasiklin; akciğer enfeksiyonu, sinüs enfeksiyonu ve pelvik enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor.

    Tetrasiklin kullanırken süt, peynir ve yoğurt gibi ürünlerin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor. Mayo Clinic’te belirtilenlere göre süt ve süt ürünleridpelvik enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor.

    Tetrasiklin kullanırken süt, peynir ve yoğurt gibi ürünlerin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor. Mayo Clinic’te belirtilenlere göre süt ve süt ürünlerinin içerdiği kalsiyumlar, tetrasiklindeki etken maddelerin bağırsak tarafından emilimini engelliyormuş.

    KAN SULANDIRICI İLAÇ KULLANIYORSANIZ…

    Kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız, beraberinde ıspanak tüketmemelisiniz! Clevand Clinic’teki kardiyovasküler ve kalp uzman ekibinin belirttiklerine göre, ıspanakta yer alan K vitamini kan sulandırıcı ilacın etkisini sıfıra indiriyor.

    K vitamini, ıspanak, çilek, brokoli, Brüksel lahanası, avokado ve havuçta yoğun miktarda bulunuyor. Bu sebze ve meyveleri tüketiyorsanız kan sulandırıcı ilaç kullanmanıza gerek yok. Eğer hem ilacı alır hem de bu yiyecekleri tüketirseniz kanınız inanılmaz bir hızla pıhtılaşmaya başlar.

    BETA BLOKER KULLANIYORSANIZ…

    Beta bloker kullanıyorsanız, beraberinde meyan kökü tüketmeyin. Beta bloker en çok yüksek tansiyonu düşürmek amacıyla kullanılıyor.

    Günde 50 gram meyan kökü tüketmek beta bloker kullanılıyorken son derece zararlı. Bir de yüksek tansiyonunuz varsa durum daha da ciddileşiyor.
    Eğer yüksek tansiyonunuz varsa ve beta bloker kullanıyorsanız meyan kökü tüketmemeye çalışın.

    TANSİYON İLACI KULLANIYORSANIZ…

    Tansiyon ilacı kullanıyorsanız, beraberinde muz tüketmeyin! Tansiyon ilaçlarının amaçlarından biri de vücuttaki potasyum oranını arttırmaktır.

    Yüksek oranda potasyum içeren yiyeceklerden en çok tüketileni de portakal ve patatestir.
    Herkesin vücudu farklıdır ve farklı ilaçlara karşı farklı reaksiyon gösterir.

  • Bebek odası hazırlamadan nelere dikkat edilmeli?

    Bebek odası hazırlamadan nelere dikkat edilmeli?

    Bebek odası seçmek tahmin ettiğinizden daha zor olabilir! Öncelikle bebeğinize zarar verebilecek maddeler içermeyen, çocuk sağlığı ve güvenliği standartlarına uygun mobilyalar seçmeniz tavsiye ediliyor.

    Bir çocuk odası seçerken nelere dikkat edilmeli biliyor musunuz? İşte bebek odası alışverişi yapmadan önce dikkat etmeniz gereken noktalar:

    MOBİLYANIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNE DİKKAT EDİN

    Mobilyanın gözle görünebilen fiziksel özellikleri bebek odalarında çok önemli.  Bebekler için tehlike arz eden sivri köşelerden, asansörlü korkuluklardan uzak durmanızda fayda var. Ayrıca birkaç ay sonrasını da düşünerek, bebeğiniz emeklemeye başladığında altına giremeyeceği modüller seçmeli.

    GÜVENLİK BELGELERİNİ KONTROL EDİN

    Aileler aldıkları mobilyalarda ürünlerin boya sertifikalarını, sağlığa zararlı kimyasallar ve ağır metaller içerip içermediğini sorgulamalılar. Özellikle GS, TSE, E1 ve bu gibi benzeri sertifikalar önemli. Bunun yanında mobilyalarda kullanılan hammaddelerde çocukların sağlığı ve güvenliği açısından çok önemli.

    Bebek odası hazırlamadan nelere dikkat edilmeli? | 3
    bebek odası 2017

    MOBİLYALARIN KİMYASAL İÇERMEDİĞİNDEN EMİN OLUN

    Satın aldığınız mobilyanın bebeğinizin sağlığı için zarar teşkil edebilecek kimyasalları içermediğinden emin olmalısınız. Bu konuda yapabileceğiniz tek şey ise, satın aldığınız firmaya güvenmek.

    Tüm kimyasal analizlerini yaptırmış, zararlı kimyasallar kullanmayan ve bunu beyan edebilen bir firmadan alışveriş yapmanız bebeğinizin sağlığı açısından büyük önem taşıyor.

    FERAH BİR ORTAM SAĞLANMALI

    Genel olarak bebeğin odasının içine aşırı eşya, mobilya ya da oyuncak koyulmamalıdır. Aksi halde oda bebek için çok boğucu ve kalabalık olacaktır. Odada pastel renkleri kullanmak idealdir. Pastel renkler hem sakinleştirici etkiye sahiptirler, hem de odayı ferah hale getirirler. Odanın aydınlatması da bebek odalarında çok önemlidir. Kullanılan aydınlatma çok kuvvetli olmamalı, özellikle gece için de az ışık veren lambalar kullanın.

    TEKSTİL ÜRÜNLERİNE DE DİKKAT EDİLMELİ

    Çocukların yatağı ve yorgan gibi tekstil ürünlerinde kullanılan materyallerde pamuklu ürünler tercih edin. Öncelikle çocukların kullandığı yastık, yatak ve yorganlar anti-bakteriyel ve antialerjik özelliklere sahip olmalıdır. Tüm diğer ürünler gibi tekstil ürünlerinde de zararlı maddeler içermeyen boyalar kullanılmalı.

    MOBİLYALAR VE OYUNCAKLARIN DOĞRU YERLEŞİMİ

    Mobilyaların oda içinde doğru yerleştirilmesi özellikle bebeklerin güvenliği açısından oldukça mühim. Özellikle bebeğiniz büyümeye başladığı dönemlerde raf sistemlerini boy ve göz hizasını göre yerleştirilmeli. Oyuncak kutularını ya da çekmecelerini çocuğun ulaşabileceği seviyeye göre yerleştirmek önemlidir. Bunların yanında bebek karyolalarına monte edilen, bebeğin erişemeyeceği yükseklikte asılı olan ve müzik çalan oyuncaklar ve parmaklıklardan sarkan, ses çıkaran oyuncaklar bebeğin ilgisini çekecektir. Ayrıca çok tüylü mikrop barındıracak oyuncaklar tercih edilmemelidir.

    VE HİJYEN…

    Bebeklerin odalarındaki en önemli detaylardan biri de odada kullanılan her eşya ve dekorasyon unsurunun hijyenik ve temizlenmesinin kolay olmasıdır. Odanın yer döşemeleri silinmesi kolay bir malzemeden olmalı, halı, toz ve mikrop barındırması ve alerjik reaksiyona ortam sağlaması açısından iyi seçilmelidir.

    AÇIK RENKLERİN HAKİMİYETİ

    Bebek mobilyalarında daha çok aydınlık renkler tercih edilirken parlak renkler de pastel renklerle harmanlanarak karşımıza çıkıyor. Mavi ve yeşil gibi soğuk renkler özellikle bebek odalarında ferah bir ortam yaratırken bebeklerin daha huzurlu ortamlar da uyumasına yardımcı oluyor. Açık renkler kullanılan mobilyayı ön plana çıkarırken aynı zamanda mekanın da büyük görünmesini sağlıyor. Özellikle küçük alanlarda, pencerelerin küçük ve evlerin birbirine yakın olduğu büyük şehirlerde fonksiyonelliği de artırıyor.

    Kaynak: posta.com.tr

  • Cilt lekeleri için Yaş Maya

    Cilt lekeleri için Yaş Maya

    Kolaylıkla bulabileceğiniz yaş maya cilt lekelerini tedavi ediyor.

    Cilt lekeleri için yaş maya

    Takvim’de yer alan habere göre işte maya maskesinin yapılışı: Sut ile karıştırılmış mayayı bir fırcayla cildinize surun. Cildinizin kuruluğuna göre 15-25 dk kadar yüzünüzde bekletin. Pul pul haline gelince avcunuzun içiyle lekeleli yerleri ovalayın. Ilık suyla yüzünüzü yıkayın. Yaş maya aynı zamanda saç uzatmak için de kullanılan bir maskedir.

    Saçı besleyen ve saç kırıklarına çözüm olabilen yaş maya, saça sürülerek bir naylon torba ile sarılır ve 1 saat kadar bekletilir…

  • Son diyet nedir?

    Son diyet nedir?

    Son diyet ! Durum bu kadar ümitsiz olmamalı. Hala kilo veremediyseniz ya da verdiğiniz kiloları geri alıyorsanız henüz sizin için doğru yönetimi belirlememişsiniz demektir..

    EVDE YİYECEK NELER VAR

    Çoğu kişi evde diyet yapmasına uygun yiyecekler olmadı ğı için kilo veremediğini söylüyor. Akşam yiyecek hafif yemeğinin olmaması veya abur cuburların her zaman evde bulunması gibi nedenler olabilir. O Zaman kendi alışverişini yap ve evdeki tüm gereksiz yüksek kalorili yiyecekleri at! Buzdolabında her zaman hafif yemek alternatifleri olsun. Mesela dondurulmuş sebzeler eve gelince yemek yapanlar için bile 15-20 dk ‘da hazırlamak için çok sağlıklı ve kolay yiyecekler.

    AÇLIK DİYETLERİ, PROTEİN VB DİYETLER, İLAÇLAR İŞE YARAMAZ

    İşe yarasalardı hala diyet yapmak zorunda olmazdın. Kalıcı kilo vermenin tek yolu senin için doğru yöntemi belirlemek. Aç kalarak zayıflanmaz yağ yakamazsın, kolay bırakırsın diyeti, sürekli aç kalmaya devam edemeyeceğin için tekrar fazlasıyla alırsın veridiğin kiloları. Protein diyetleri vb diyetler kilo verdirir fakat yüksek protein böbreklerine, karaciğerine, sinir sistemine, bağırsaklarına kalıcı hasarlar verir. Yapanlar daha unutkan ve sinirli olduklarını bilirler. Ve verilen kilolar tekrar alınır. Beslenmende tüm yiyecekler olmalı.Et,ekmek,sebz , meyve, yoğurt hatta tatlılar..Tekrar belirtmeliyim senin için doğru yöntem sağlıklı kilo verdirir.

    son diyet
    son diyet

    BÖLGESEL KİLO VERMEK İSTİYORUM

    Çok şanslı bir azınlık aldığı kiloları tüm vücuduna dağılarak alır. Ama diğerlerimiz bölgesel yağlanma yaşarız. Yağlanma diyorum çünkü alınan kilo yağdır. Ancak yağ olarak kilo verirsek kilolarımızdan bölgesel olarak kurtuluruz. Tek yolu var: her şeyden yerken bunu bilinçli, düzenli ve dengeli yapmak, aç kalmamak, öğün atlamamak. Kısa sürede kilo verdiren diyetlerde yüzün çöker, daha halsiz, yorgun ve sinirli olursun ancak göbeğin kalır ne yazık ki.. Sen değil sinirlerin zayıflar..

    TEKRAR KİLO ALMAK YOK

    Neden kilo alıyorum? Bu sefer ilk soru bu. Yemekler, hareketsizlik, stres, üzüntü, genetik, ilaçlar, arkadaşlar, eş vb. Nedeni belirlemek gerekiyor ve bununla mücadele etmek. Her durumun üstesinden gelebilecek bir yöntem var yeter ki erteleme, boş verme, bu sefer kilo almam deme. Her kilo alıp verişte vücut daha çok yağlanıyor. Sabrımız daha çok azalıyor, daha zor kilo veriyoruz.

    Senin için doğru yöntem ile kilo verdiğinde kilo alman zorlaşır fakat diğer etmenleri de değiştirmemiz gerekiyor. Bu nedenle sadece beslenmemizi değil yaşam şeklimizi değiştirelim..

    Dyt. Beste ALİMERT

  • Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi

    Karnınız hızla büyüme yolunda ve siz hamilelikte rahat giyinmenin yollarını arıyorsanız bu yazımız tam size göre.

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi

    Hamileyken kıyafet bulmakta en çok zorlananlar maalesef çalışan kadınlar. Değişen vücut hatlarına uygun pantolon, kazak, gömlek, etek gibi kıyafetler bulmak büyük dert. Bir de bu kıyafetlerin içinde kendinizi rahat hissedip hissetmeyeceğiniz düşüncesi sarınca işin içinden hiç çıkılamaz.

    Hamilelik döneminde seçtiğiniz her kıyafeti aslında bebeğinize göre seçmiş oluyorsunuz. Hem kendiniz hem de bebeğiniz için en rahat ve sağlıklı kıyafete karar vermek durumundasınız.

    Hamilelikte rahat giyinmek sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek için son derece önemli.

    Hamilelikte kıyafet seçerken dikkat edilmesi gerekenler:

    -Hamilelik döneminde giydiğiniz kıyafetin içinde kendinizi rahat hissetmek istiyorsanız çok fazla naylon ve sentetik olmamasına dikkat edin. Mümkünse tercihiniz pamuk oranı çok olandan yana olsun. Çünkü pamuklu kıyafetler hem vücudunuzu daha sıcak tutar hem de vücudunuzun rahat hava almasını sağlayarak terlemenizi önler.

    -Hamileler için özel üretilen beli lastikli rahat pantolonlar tercih edin. Hatta mümkünse genişleyen, karına göre ayarlanabilen modellerden almaya çalışın.

    -Hamilelikte rahat giyinmenin kriterlerinden biri de pamuklu iç çamaşırları. Bol olmalı ve sizi sıkmamalı.

    İşte hamilelikte rahat giyinmenin öneminden kısaca bahsettik.  Peki ya hem şık, hem rahat, hem de sağlıklı kıyafet kombinlerini nereden bulacağım diye kara kara düşünürken, neyse ki DeFacto hamile kadınları düşünüp her kriterin bir arada toplandığı bu ürünleri yapmışlar.

    Haydi bakalım o halde inceleyelim!

    Hamile kadınların her dönemde karşılaştığı kıyafet bulma problemi DeFacto’nun süper tasarımlarıyla son bulacak.

    Sizi şıklığa kavuşturacak bebeğinizi de rahat ettirecek en konforlu ve en moda hamile kıyafetlerinin adresi DeFacto Hamile Giyim Koleksiyonu sizleri bekliyor.

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi | 5

    DeFacto’nun hamileler için hazırladığı en renkli ve cıvıl cıvıl hamile body tasarımı olan üst giyim koleksiyonunu çok seveceksiniz. İster iş yerinde ister evde rahatça giyebileceğiniz şıklıkta.

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi | 6

    DeFacto hamile alt giyim koleksiyonu için hazırladığı hamile pantolonu ne kadar rahat görünüyor değil mi? :) Bizce de öyle. Rahatlığı, şıklığı, kombin imkanları ve kullanım alanlarıyla (günlük, spor, ev giyim, özel anlar, iş giyim vb.)  sizi çok memnun edecek.

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi | 7

    DeFacto hamile giyimde modaya uygun ve çok şık parçalar bulabileceğiniz gibi uygun fiyatları ve kapıda ödeme seçenekleriyle hamileliğin keyfini çıkaracaksınız.

    Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi | 8

     

  • Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu

    Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu

    Miuccia Prada, Miu Miu İlkbahar/Yaz 2017 defilesinde son derece optimist bir koleksiyon sunmuştu. Prada kadınının yüksek farkındalığına ve ciddiyetine, Miu Miu ile bir doz rahatlık ekleyen Miuccia Prada İlkbahar/Yaz 2017 kampanyası için plajda! Alasdair McLellan’ın fotoğrafladığı kampanyada, Karen Elson, Carolyn Murphy ve Lara Stone gibi başaralı modellerin yanı sıra Sonia Ben Ammar, Brigit Kos, Mayowa Nicholas ve Ellen Rosa gibi yükselen isimler de yer alıyor.

    Miu Miu İlkbahar/Yaz 2017 Koleksiyonu

    Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 13 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 14 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 15 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 16 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 17 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 18 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 19 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 20 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 21 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 22 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 23 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 24 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 25 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 26 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 27 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 28 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 29 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 30 Miu Miu İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu | 31

    Kaynak: vogue.com.tr
    Fotoğraf: Indigital

  • Ev Bitkilerinin Küflenmesi Nasıl Önlenir?

    Ev Bitkilerinin Küflenmesi Nasıl Önlenir?

    İç mekan bitkileri eve güzellik katarken yanı zamanda da havayı temizler. Çiçeklenmeye başlayan bitkilerde küflenme görülebilir.

    Güzel görüntüleri ve hoş kokularının yanı sıra çiçekler bazı durumlarda küflenebilir. Eğer alerjiniz varsa havaya karışan küf kokusu sağlığınız için zararlı olabilir. İç mekan bitkilerinin küflenmesini önlemek için neler yapmalısınız?

    Yüzeysel Küflenme

    Sadece saksı toprağının üzerinde küflenme varsa, henüz erken demektir. Küfün yayılmasını ve bitkiye bulaşmasını engellemek için bitkiyi kökünden dikkatlice çıkarın. Saksıyı taze toprakla doldurup bitkiyi yeniden dikin.

    Yeni toprağı sulamak için sprey kabı kullanabilirsiniz. Eğer yeni toprağı değiştirme imkanınız yoksa toprağın üstündeki topraklı bölgeyi alabilirsiniz. Ardından köke zarar gelmeyecek şekilde toprağı havalandırın.

    Toz Halinde Küflenme

    Toz halinde beyaz küfler genellikle yaprakların üzerinde görülür. Bu küfü nemli bir bezle hafifçe silin. Bu süreçte çiçeğe fazla su vermeyin. Odanın iyi havalandırıldığından emin olun. Küflenme genellikle aşırı sulama ve havasızlıktan oluşmaktadır.

     

    Mantar Hastalıkları

    Mantar hastalığı genellikle küçük kahverengi lekeler şeklinde görülür. Bu lekeler yapraklar ve bitkinin sapları üzerindedir. Bu hastalık bitkiler arasında geçiş yapabilir. Bu sebeple mantar gördüğünüz bitkiyi diğer bitkilerden ayırmalısınız. Mantar oluşan yaprakları temizleyin ve bitkiye fazla su vermeyin.  Mantar genellikle yaşlı yapraklarda oluşur.

    Kurum Şeklinde Küflenme

    Bu küflenme siyah toz şeklinde olur ve bitki böcekleri nedeniyle oluşur. Küfleri bir bezle alın ve bitkiyi ilaçlayın. Sararan yaprakları da almanız gerekir.

    Küflenmeyi Engelleyin

    Bitkilere fazla su vermeyin. Evden uzun süre uzak kalınacağı zamanlarda bitkiye ihtiyacından fazla su verilir. Bu da yanlış bir yöntemdir. Unutmayın, bitki uzun süre maruz kalınca küflenir.

    Bazı bitkiler gece sulanınca mantar hastalığı oluşabilir. Bitkinizin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu bilmeli ve her zaman aynı miktarda su vermelisiniz.

    Küflenmeyi temizlerken küfün elinize zarar vermemesi için eldiven ve maske kullanmanız gerekir. Bitkileri temizledikten sonra elinizi ve yüzünü bol su ile yıkamalısınız.

     

     

    Kaynak: evhayat.com

  • Yuva yıkan kadın efsanesi

    Yuva yıkan kadın efsanesi

    Brad ve Angelina ilişkisi ortaya çıktığında tüm gözler “Yuva yıkan kadın” olmakla suçlanan Angelina’nın üzerine çevrilmişti. Ancak şimdi, Brangelina efsanesi tarihin tozlu raflarında yerini alırken ‘öteki kadın’ı suçlamayı bırakma ve erkeklerin ilişkilerini neden bu şekilde sonlandırdığını düşünme zamanı.

    Brangelina’nın 12 yıllık birlikteliği sona erdi. Ayrılıkları ve sonrasında yaşananlarsa herkesin takip ettiği bir magazin olayına dönüştü. Bu süreçte pek çok insan, Angelina’nın Brad’i Jennifer Aniston’ın elinden aldığı iddiasını tekrar gündeme getirdi. Brangelina cephesindeki ayrılık haberi gündeme düştüğü anda dedikodu kazanı kaynamaya başladı. İddialar Brad’in Allied filmindeki rol arkadaşı Marion Cotillard’la arasında ilişki olduğu yönündeydi. Ancak bu spekülasyon kısa sürede taraflarca net dille yalanlandı ve asıl sorunun Brad’in eğlence anlayışı ve ailesine karşı sorumsuz davranışları olduğu ortaya çıktı. Birden zengin ve mutlu erkeğin başka bir kadın tarafından baştan çıkarılma hikayesi yerini bambaşka bir gerçekliğe bıraktı.

    KADININ OMUZLARINDAKİ YÜK
    Toplum genelinde kadınlar ayrılıkların sorumlusu olarak görülüyor. Pek çok kadın, ya ilişki içindeki mutlu erkeği çalmakla ya da ‘erkeğini elinde tutamamakla’ suçlanıyor. İlişki Terapisti Esther Perel, “Kadınları bu şekilde suçlamak yanlış bir erkek algısının oluşmasına neden oluyor. Erkekler ‘işini bilen’ kadınlar tarafından yönetilen suçsuz piyonlar olarak konumlandırılıyor” diyor. Yani aldatma durumunda bile yalnızca kadınlar suçlanıyor, erkeğin sorumluluğu da kadının omzuna yükleniyor. Kadınlar bu yüzden ilişkide yaşananlar konusunda açıklama yapan, kendini anlatmaya çalışan taraf oluyor. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan Beyoncé’nin Lemonade albümü de bize tam olarak bunu göstermedi mi? Evliliklerindeki sadakat konusunu gündeme getiren Jay-Z değil, Beyoncé idi. Aynı durum Jennifer Garner-Ben Affleck ve Gwen Stefani-Gavin Rossdale birliktelikleri için de geçerli. Eşleri ve çocuk bakıcıları arasındaki ilişkiyi öğrenen bu ünlü kadınlar, ayrılık sonrası açıklama yapan taraf oldu. Biyolojik Antropoloji Doktoru Helen Fisher bu durumu açıklarken, “İlişkinin velayeti kadındaymış gibi davranıyoruz. İlişki bittiğinde pek çok insan kadının elinden geleni yapmadığını, ilişkisini yürütmekte başarılı olamadığını düşünüyor” diyor. Aldatma durumunda da her iki tarafın haklı ve haksız olduğu noktalar varken tüm suç kadınlara yükleniyor. Kadınların melek ve şeytan olmak üzere iki rol arasında sıkışıp kalması bu durumun temel nedenlerinden biri. Editör Rob Shuter ise konuya başka bir bakış açısı getirerek, “Seyirci, kadınların kavgasını izlemeyi seviyor. Özellikle de işin içinde ‘öteki kadın’ durumu varsa hikaye büyük ilgi çekiyor” diyor.

    ERKEKLERİN KAÇIŞ HİKAYESİ
    Peki, erkekler işin içinden nasıl kolayca sıyrılıyor? Konu ünlüler camiasının yıldızı Pitt olunca bu durum büyük oranda onu idealize etmemizden kaynaklanıyor. Medya Çalışmaları Profesörü Sarah Projansky, “Brad onlarca yıldır hayatımızda. Pitt, Thelma ve Louise filminden beri zaman zaman hatalar yapan ama yine de sevilen, birnevi şeytan tüyü olan erkek rollerinde karşımıza çıkıyor” diyor. Bu yüzden gerçek hayatta da onun davranışlarını hoş görme eğilimindeyiz ve bunu yaparken sadece popüler kadınlarla ilişki yaşamasını onaylıyoruz. Projansky, “Bu kadınların ne kadar ‘iyi’ olduğu Pitt’in medya tarafından nasıl yansıtıldığına ve bizim Pitt’e olan sevgimize göre değişiyor. Ona olan bu büyük sevgiyi bir kenara bırakmak oldukça zor. Bu yüzden herhangi bir olumsuzlukta onun yerine suçlanabilecek üçüncü kişinin olması sorunu çözüyor” diyor. Klinik Psikolog Brandy Engler, “Duygusal kriz anında kadınlar, korku ve endişelerini alıp diğer kadına yönlendiriyor: ‘Güzel mi?’, ‘Çok mu seksi?’, ‘Bende bulamayıp onda bulduğun ne?’” Bu soruların temelinde aşık olduğumuz erkek yerine öteki kadını suçlamanın daha kolay olması yatıyor. Çünkü ondan ayrılıp yola yalnız devam etme fikri korkutucu geliyor. Ancak ‘öteki kadın’ olarak sınıflandırdığımız kadınlar, erkekleri büyüleyici şekilde etkileyen, insanüstü yaratıklar değil. Onlar da ilişkilerinde benzer sorunlar yaşayan bizim gibi kadınlar. Engler, “Kimse için ‘garanti ilişki’ diye bir şey yoktur. Diğer kadının baştan çıkarıcı tavrı yüzünden erkeğin onu seçtiği düşüncesi doğru değil. Erkekler kendilerine özgü, içsel nedenler yüzünden aldatır” diyor. Tıpkı Jolie, Pitt ve Aniston aşk üçgeninde olduğu gibi.

    ERKEKLERİN ALDATMA NEDENLERİ
    Size neden aldatıldığınızı açıklayan onlarca neden sayabiliriz: Başka bir kadının onu istemesi egosunu okşayabilir, tekeşli ilişki yaşayabilecek kadar olgunlaşmamış olabilir, artık size kendini yakın hissetmiyor olabilir, kendine yabancılaşmış olabilir… Kısacası erkeklerin hayatındaki kadını aldatmasına neden olabilecek pek çok neden var. Ancak Fisher’a göre, her ilişki kendi dinamiğine sahip olsa da erkekleri aldatmaya yönelten ortak eğilimler var. Çocukluğunda ailesiyle kötü ilişkiler kuran, sevgisiz ve güvensiz büyüyen erkekler aldatmaya daha yatkın oluyor. Ayrıca araştırmalar narsizm, alkolizm ve klinik depresyon seviyesi yüksek erkeklerin daha çok aldattığını belirtiyor. Varoluşsal kriz yaşayan erkekler de bizi şaşırtmıyor ve bu listedeki yerini alıyor. Engler, “Yaratıcı olmadığını düşünen, manevi yönden zayıf, kendini kaybolmuş hisseden erkekler bu şekilde hayatta olduklarını hissediyor. Aldatmak bir anlamda onların kendilerini arama sürecine dönüşüyor” diyor. Erkeklerin çoğu altta yatan sorunu çözmek yerine bu ilişki tarzını bir ilişkiden diğerine taşıyor ve bir şekilde kendilerini ‘düzeltecek’ kadını arıyor. Pitt’in Jolie ile birlikteliğinin temelinde daha enteresan ve ulvi bir hayat yaşama isteği yatıyor. Günün sonunda ayrılık çanları favori ünlü çiftiniz veya yan komşunuz için çalabilir. Bu süreçte onların birbirini suçlayabilecek onlarca nedeni olduğunu unutmayın. Otomatik olarak ayrılan kadını suçlamak veya yuva yıkan kadın hikayesine sığınmak yerine toplumun bize şimdiye kadar öğrettiği önyargılarımızdan arınmamız oldukça önemli. Böylece kadın-erkek ilişkileri konusunda içinde bulunduğumuz illüzyondan kurtulup gerçekleri görebilir ve zamanımızı asıl suçluyu bulmaya harcayabiliriz.

    PEKİ, YA ‘ÖTEKİ ERKEK’?
    İlişkilerin bozulmasına neden olan, evli kadını baştan çıkarıp onunla ilişki kuran erkekler için kullanılan bir kelime var mı? Yok değil mi? Perel’e göre bu sosyolojik sürece dayanıyor: Geçmişte ‘öteki kadın’ birlikte olduğu evli erkeğe ekonomik olarak bağımlıydı ve günün birinde eşini terk etmesini umuyordu. Evli kadınla ilişki yaşayan erkekse birlikteliği gizli sürdürme taraftarıydı. Tabii bunun aksi durumlar da yaşandı. The Americans dizisinin yıldızı Matthew Rhys, Keri Russell evliyken onunla ilişki yaşadı. Bir farkla, toplum kadınlara yaptığının aksine ona ‘yuva yıkan erkek’ etiketini yapıştırmadı.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • 200 kalori altında sağlıklı ara öğünler

    200 kalori altında sağlıklı ara öğünler

    200 kalori altında sağlıklı ara öğünler…

    1) PATLAMIŞ MISIR

    2 büyük kase yağsız ve tuzsuz patlamış mısır film keyfinize eşlik edebilir. Baharatlarla lezzetlendirerek kyfinize keyif katabilirsiniz.

    2) REÇELLİ EKMEK

    2 dilim tuzsuz etimek üzerine 2 tatlı kaşığı light labne ve 2 tatlı kaşığı reçeli sürüp, yanına da şekersiz çay/ kahve ile tatlı ihtiyacınızı bastırabilirsiniz.

    3) YOĞURT DİP SOSLU SEBZE CİPSLERİ

    1 büyük boy havuç ve 1 büyük boy salatalığı jülyen şekilde doğrayınız. 1 küçük kase kadar süzme yoğurdun içine sevdiğiniz baharatları ekleyip karştırınız. Arkadaşa davetlerinizin en sağlıklı atıştırmalığını yaptınız bile.

    4) PEYNİRLİ MEYVE SALATASI

    Sevdiğiniz bir meyvenin orta boyunu seçip küp küp doğrayınız. Yanına da 1 dilim kadar tuzsuz bir peynir ekleyip özellikle yaz ayları için vazgeçilmez bir ara öğün haline getirebilirsiniz.

    5) LEBLEBİLİ ATIŞTIRMALIK

    1 küçük kahve fincanı leblebi ile 2 yemek kaşığı kuru üzümü karıştırıp hem tatlı hem de tok tutucu bir atıştırmalık haline getirebilirsiniz.

    6) FİT KANEPELER

    3 adet tuzlu diyet bisküvi üzerine 2 tatlı kaşığı kadar light labneyi paylaştırın, üzerine dilimlediğiniz domatesleri de dizin, üzerine de 3 tane dilimlenmiş zeytin ekleyin. En son kekik ve nane ile lezzetlendirip afiyetle tüketebilirsiniz.

    7) ÜZÜM

    1 kase kadar üzümü 1 gece önceden buzluğa koyup dondurun. Donmuş üzüm yemenin çok daha keyifli olacağını göreceksiniz.

    8) MUZ SANDVİÇLERİ

    1 küçük boy muzu uzunlamasına kesin. Arasın 2 tatlı kaşığı kadar fıstık ezmesi sürüp kapatın. Üzerine biraz da kakao serpip basit ama çok lezzetli bir tatlı haline getirebilirsiniz.

    9) KAHVE YANI ÇİKOLATASI

    4 küçük parça bitter çikolatayı benmari usulü eritin. İçerisine 6 tane badem ve 3 tane minik minik doğranmış kuru eriği karıştırın. 7 eşit parçaya bölüp ince tabaka halinde dondurun. Bu hafta kahvenizin yanına kendi çikolatanızı hem kendiniz yapmış oldunuz hem de daha sağlıklı hale getirdiniz.

    10) MEYVELİ YOĞURT KÜPLERİ

    3 kaşık yoğurdu yarım paket vanilya ya da 1-2 damla vanilya özü ile karıştırıp krema haline getirin. Üzerine de 1 su bardağı kadar çilek, yaban mersini, böğürtlen gibi kırmızı meyvelerden oluşan karışımı ilave edip tekrar karıştırın. Bir buz kalıbına bunu paylaştırıp dondurun. Yaz ayları için muhteşem tatlı atıştırmalığınız hazır.

    Dyt. Beste ALİMERT

  • 20-30 yaş arası kadınlar dikkat

    20-30 yaş arası kadınlar dikkat

    Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. İsmet Yıldırım, özellikle 20-30 yaş arası kadınlar risk altında bulunduğu ‘polikistik over sendromu’ hakkında önemli bilgiler verdi…

    Polikistik over sendromunun kadınların yumurtalıklarında meydana gelen hormonal bozukluktan kaynaklanan kist oluşması durumu olduğunu ifade eden Op. Dr. İsmet Yıldırım,

    “Adet döngüsünde yaşanan sorunlarla daha çok ortaya çıkan yumurtlama problemleri ile tanı konulur. Stein-Leventhal sendromu olarak da adlandırılan bu rahatsızlık, kadınların ilk adet görmeleri ile birlikte girdikleri üreme çağında en sık olarak karşılaştıkları hastalıklardan bir tanesidir, hatta belki de en önemlisidir” diye konuştu.

    Yıldırım konuşmasına şöyle devam etti:
    “Polikistik over sendromu, kadınların yumurtalıklarından yumurtlama aşamasında atılamayan yumurtaların bulundukları yerde kalıp ufak kistler şeklinde etraflarında kese oluşturmalarıyla başlar.

    Adet kanaması yeni başlayan genç kızlarda ender olsa da 20 ile 30 yaş arasındaki genç kadınlarda yaygın olarak görülmektedir.”

    Polikistik over sendromunun nedenleri hakkında bilgi veren Yıldırım, “Nedenleri çok net bilinmemekle birlikte direkt olarak genetik olarak gelen bir rahatsızlık olarak suçlanmaktadır.

    Ancak bunun yanı sıra kötü beslenme alışkanlıkları ve egzersiz yapmama ile kilo alımı gibi dış faktörler de tetikleyici durumdadır.

    Kısaca sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenme kurallarına da uyulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

    Polikistik over sendromunu belirtileri nelerdir?
    Polikistik over sendromu belirtilerinin her kadına göre farklı şekillerde ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Yıldırım, bu nedenle kadınların adet görmeme, düzensiz adet döngüsü, adet döneminde az kanama ya da çok fazla miktarda kanama olması, kısırlık sorunu, hormonlarda düzensizlik, metabolik sorunlar (insülin direnci, tiroid bozuklukları), özellikle yüz ve göğüs bölgesinde aşırı tüylenme, kıllanma, ciltte akne ve sivilce sorunları yaşanması gibi belirtilere dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

    Yıldırım, “Polikistik over sendromunun teşhis edilebilmesi için öncelikle bu saydığımız belirtilerden hangisi ya da hangileri ile hastanın doktora başvurduğu önem taşır.

    Doktora başvurulduğu zaman yapılacak görüşmede hastanın tıbbi geçmişi dinlenmeli ve polikistik over sendromu ile ilişkilendirilebilecek durumlar not edilmelidir.

    Daha sonra gerekli kan tahlilleri ve hormonal testler istenecek, genç kızlar için ultrasonografik görüntüleme, evli kadınlar için vajinal ultrasonografik görüntüleme yapılacaktır.

    Teşhis konulması açısından en önemli testler, hormon seviyelerinin incelendiği kan tahlilleridir. Bu kan tahlillerinde hastanın östrojen, testosteron, progesteron hormon seviyeleri ile glikoz (kanda şeker), lipidler, prolaktin ve tiroid hormonlarına bakılır. Bunlar önemli sonuçlardır” dedi.

    Polikistik over sendromu nasıl tedavi edilir?
    Hastalığın tedavi süreci hakkında bilgi veren Yıldırım, “Gerekli testler ve tahliller yapıldıktan sonra eğer polikistik over sendromu teşhisi hastaya net olarak konulmuşsa hiç vakit kaybetmeden hemen en uygun tedaviye başlanması gerekir.

    Polikistik over sendromu tedavisi konusunda genellikle ağız yoluyla alınan haplar tercih edilmektedir.

    Bu haplar adetleri de düzenlemeye yarayan doğum kontrol hapları ve bunların adet düzenleyici olarak kullanılan farklı türevleridir.

    Hastada bulunan androjen üretimi bu ilaçlarla kontrol altına alınıp, adet döngüsünün tekrar düzene oturmasını sağlarlar. Doktorun tavsiye edeceği süre boyunca önerilen ilaçlar, düzenli olarak ve atlama yapılmadan kullanılmalıdır.

    Aynı zamanda bu tedavi sürecinde düzenli ve sağlıklı beslenmeye de dikkat edilmelidir. Egzersiz yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Bazı polikistik over sendromu durumlarında yumurtalıklarda yer eden kistler, düzenli olarak kullanılan etkili ilaçlara rağmen, ortadan kalkmayacak kadar inatçı bir yapıda olabilir.

    Bu tip bir durumda yine doktor onayı ile cerrahi bir operasyon önerilir. Bu cerrahi operasyonda yumurtalıklara yapışmış olan kistler bulundukları yerlerden temizlenir.

    Oldukça basit bir cerrahi operasyondur. Yumurtalıkların kendilerini yenileme durumu söz konusu olduğu için ileride yumurtalık fonksiyonlarda herhangi bir sorun yaşanmaz. Ameliyat sonrasında da ilaçlarla takviye tedaviye devam edilir.”

    “Tedavide çok hızlı hareket edilmelidir”
    Polikistik over sendromunun doktor tarafından teşhis edilmesiyle birlikte hemen uygun ve etkili olacak tedavi yöntemlerinin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım,

    “Biliyoruz ki hormon dengeleri kadınların vücudunda çok önemli roller üstlenmektedir. Bu hormonal dengelerin bozulması, birçok başka hastalığa neden olabilir.

    Bağışıklık sistemini dengesizleştirebilir. Bu nedenle yapılacak teşhisin ardından çok hızlı hareket edilmesi ve kesin tedavi önerileri ile hemen uygulamaya geçilmesi gerekir.

    Özellikle üreme çağındaki genç kızlar bu hastalığa en yatkın olan kişiler oldukları için bu konuya çok daha fazla özen göstermeliler.

    Adet konusunda yaşayacakları en ufak bozuklukta hemen konusunda uzman olan bir jinekoloğa başvurulmalıdır.

    Daha ileriki yaşlarda da kadınlarda maalesef en belirgin sonucu olan kısırlık ile karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle düzenli doktor kontrolleri ve doktorun tavsiye ve önerileri kesinlikle atlanmadan yerine getirilmelidir” diye konuştu.

    İHA