Blog

  • Dünya kadınlarının güzellik sırları

    Dünya kadınlarının güzellik sırları

    Her kadın güzeldir ve her kadının kendine özgü bir cildi vardır. Bu güzelliği korumanın yöntemleri dünyanın her yerinde aynı değildir. İşte dünyanın farklı yerlerindeki farklı formüller.

    Rusya: Soğuk bir iklime sahip Rusya’da, gençler ciltlerini soğuktan korumak için kaliteli paltolar ve kotlar giymekteler. Ve özelikle sarımsak yağıyla ciltlerini sıklıkla ovarlar. Sarımsak antibiyotik, antiseptik özellikleri ile akneye karşı savaşırken antioksidan özelliği ile de cildi korur ve onarır. Ayrıca sarımsak suyu uçuğa iyi gelmektedir.

    Brezilya: Brezilyalı kadınların güzellik sırlarıysa Brezilya’nın mükemmel plajlarında saklıdır. Çünkü dünyada en güzel kadınların güneşlendiği yer olarak nam salmış bu plajlarda, kadınlar avuç dolu kumlarla vücutlarını ovarlar ve bol bol güneşlenirler. Kumlar, selüliti gidermekte ya da selülite karşı ciltteki kan dolaşımını hızlandırmakta. Pürüzsüz bir cilte sahip olmak açısından faydası olan bu “kumla ovma”dan esinlenmiş olmalı ki, son zamanlarda, İngiltere’de bazı ticari firmalar tarafından kumların bu özelliğinden faydalanılarak kozmetik ürünleri piyasaya sürülmüş.
    Dünya kadınlarının güzellik sırları | 1
    Hindistan: Hindistan’da, her gece yoğurt ve bademden yapılan maskenin yapılması zorunludur. On adet badem ezilir ve sonra yoğurtla karıştırılarak cilde sürülür. 25 dakika bekledikten sonra cilt temizlenir.

    Avustralya: Avustralya kızları, yalınayak yürümek ve ayak parmağını açan sandalet giymeyi severler. Ayaklarının pürüzsüz olması için avakadoyla ovarlar. Avakodo kuru ciltlere yumuşaklık kazandırır.

    İspanya: Gençler zaman zaman göz kapaklarını dinlendirmek için patatesten yararlanırlar.

    (Yasemin Miras / AKŞAM)

  • Cinsel İsteksizliğin Nedenleri

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri

    Her ne kadar özel bir konu olsa da birçok evliliğin bitmesine neden olan cinsel isteksizliğin nedenlerini hiç merak ettiniz mi?

    Evlilik hayalleri kuruyorsunuz ve bir gün sevdiğiniz erkekle evleniyorsunuz ya sonrası? Sonraki süreçte birçok evli çiftte cinsel isteksizlik sorunu yaşanıyor. Ve tüm kurduğunuz hayaller bir anda kötü bir izlenime dönüşüyor. Cinsel yaşamdaki her sıkıntı normal yaşantınıza yansıdığından dolayı evlilikler risk altına giriyor. Kendisinde cinsel isteksizlik belirtisi sezen çiftler bunu karşılıklı olarak konuşmaları gerekir.

    Cinsel hayatınızda keyif almadığınızda ve karşı tarafa sürekli olarak ret cevabı verdiğinizde ilişkinizde ciddi sorunlara neden olur. Bunun önüne geçmek için iletişim kurmanız çok önemli. Bu reddetmeleri sürekli olarak tekrarladığınızda karşı tarafta size ve evliliğe karşı güven sorunu oluşur.

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri | 3

    Cinsel uyumsuzluğun sonucu

    Eğer partnerinize karşı cinsel uyumsuzluk sorunu yaşıyorsanız bu zamanla cinsel isteksizlik boyutuna taşınır. Cinsel uyumsuzluğu içinizde yaşadığınızda ileriye gitmiş boyutunda cinsel isteksizlik yaşamanız kaçınılmaz.

    Haz alamama durumu

    Eşinizle ilişki yaşadığınızda aldığınız hazzı mastürbasyon yaptığınızda aldığınız zevkten daha az yaşıyorsanız cinsel isteksizliğin sizde var olduğunu gösterir. Cinsel uyumsuzluğun sonucu olarak ortaya çıkan cinsel isteksizlik sorunu en sık kadınlarda görülür. Ve bu durum zamanla ilişkiden tiksinme boyutuna kadar gider.

    Erkeklerde ise bu sorun başarısızlık korkusu, performans kaygısı yaşayarak kendini gösterir. Bu sorunun çoğunluk grubunu oluşturan kadınlar evlilikle ilgili yaşadıkları sorunları cinsel yaşama taşımalarından dolayı yaşadıkları görülür.

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri | 4

    Cinsel isteksizliğin nedenleri

    -Kadınlar kültürel tutumlarından dolayı ilişkilerinden keyif almayabilir.

    -Geçmişte yaşadığı taciz, tecavüz gibi olumsuz şeyler yaşadıysa isteksizlik olabilir.

    -Gebe kalma korkusu cinsel isteksizliğe iten en sık nedenlerden.

    -Cinsellikten hoşlanmalarına rağmen cinsel birliktelikten kaçınma eyleminde olma.

    -Cinsel ilişkinin görev haline gelmesinden dolayı olabilir.

    -Depresyon veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar ve az da olsa doğum kontrol haplarının etkisi var.

  • 2017 tırnak modası

    2017 tırnak modası

    2017 tırnak modası hakkında ipuçları veren Kalıcı Makyaj ve Güzellik Uygulamaları Uzmanı Emsal Doğan, tırnak şekillerinde doğallığın bu sene yükselen trend olduğunu belirtti. Desenlerde ise 2016’daki kübist, fütürist, glitter ve swarovski akımının bu sene farklı biçimlerde karşımıza çıkacağını vurgulayıp şunları söyledi:

    2017 tırnak modası

    2017 tırnak modası | 7

    Tırnaklarınızı Hızlı Uzatmanın Yöntemleri için Tıklayın!

    ELEGAN VE KULLANIŞLI TIRNAK ŞEKİLLERİ

    “Tırnaklarda doğal şekillerin bu sene yükselen trend olduğunu görüyoruz. Oval ve orta uzunlukta tırnaklar elegan ve kullanışlı. Üstelik tırnak tasarımcılarının da üzerine şekil çizmesine imkân veriyor. Bu sene elmas kesim tırnakların sivriliği stilettoya kaymadığı sürece kullanılabilir. Ancak modern eller ve trend görünüm için orta uzunlukta ya da kısa, badem ve oval kesim tırnakları tercih etmelisiniz.

    2017 tırnak modası | 8

    MİNİMAL KÜBİST, FÜTÜRİSTİK METALİK

    Bu yıl da geçen sene olduğu gibi tırnak renginde ojelerin üzerine zıt geometrik desenlerin kullanıldığı kübist tasarımları göreceğiz. Uzay çağına atıfta bulunan fütürist ayna/metalik oje renkleri ise 2017’nin gelişiyle birlikte yalnızca gri tonlarda değil, her rengin metale uyarlanmış haliyle bazen şerit bazen ombre şeklinde karşımıza çıkacak.

    2017 tırnak modası | 9
    tırnak modası 2017

    BU FRENCH BAŞKA FRENCH

    2017’de rengarenk frenchler, tırnak diplerine doğru dağınık halkalar, yarım ay şeklinde asimetrik renk bloklamalar, klasik frenchin taşlarla süslenmiş versiyonlarIarı, metalik ve asimetrik frenchler moda.”

    2017 tırnak trendi
    2017 tırnak trendi

    TIRNAK ETLERİNE PIRILTILI DOKUNUŞ

    En çok tercih edilen glitter tırnakların yılbaşının bitmesiyle popülerliğini yitirdiğini belirten Emsal Doğan, “Artık glitterı tırnağın tamamında değil, tırnak etlerinde şerit şeklinde göreceğiz. Yeni moda ise lüksün simgesi swarovski ve yapay elmas taşların onlarla aynı tek renk monokrom ojelerin arasına kamufle olarak kullanımı.” dedi.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Kış hamileleri bunlara dikkat etmeli

    Kış hamileleri bunlara dikkat etmeli

    Hamilelik süreci kış aylarına denk gelen anne adayları, bulaşıcı hastalık riski ile daha çok karşı karşıya kalıyor. Peki bu dönemde bağışıklık sisteminin güçlenmesi için nasıl önlemler alınmalı?

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Fırat Tülek, anne adaylarının kış sezonunu rahat geçirebilmesi için önerilerde bulundu. İşte o öneriler…

    Yeterli miktarda mandalina, ananas ve hurma tüketin

    Bol vitamin ve mineral içeren kış meyve ve sebzeleri, annenin ve dolayısıyla bebeğin sağlıklı beslenmesi ile gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Kış aylarında günlük vitamin, protein, mineral ve karbonhidrat ihtiyacını karşılamak için her besin grubundan yeterli ve düzenli miktarda tüketilmesi gerekir. Bağışıklık sistemini destekleyerek bulaşıcı hastalıklara karşı savunma gücünü artıran özellikle mandalina, ananas, ahududu, hurma, kivi, limon, domates, avokado, üzüm gibi sebze ve meyveler ara öğünlerde tercih edilmelidir.

    2 kat kalsiyum ihtiyacı için balık tüketilmeli

    Gebelik süresince anneden bebeğe geçtiği için kalsiyum ihtiyacı, normalin iki katına çıkmaktadır. Bunun için balık yönünden oldukça zengin olan kış mevsiminde bol bol balık tüketilmesi önerilir.
    Gebelik süresince haftada en az 1 kez balık tüketimi uygundur. Balıktaki omega 3 yağ asitleri bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi açısından önemlidir. Balıklar doğal olarak D vitamini içerir. Fazla miktarda ağır metal içerdiği için midye ve kılıçbalığı gibi derin su ürünlerinin tüketiminden uzak durulmalıdır. Gebelik döneminde tüketilebilecek en güvenli deniz ürünleri; hamsi, uskumru, istavrit, palamut gibi yüzeyde yaşayan balıklarıdır. Gebelik döneminde çiğ balık ve katkılı konservelerin tüketilmemesi önerilir. Balıkların kızartmadan çok buğulama veya ızgara da pişirilerek yenmesi önerilir.

    Süt ve şekersiz komposto ile sıvı alımını destekleyin

    Anne adayları bu dönemde bol sıvı almalı ve tuz tüketimini azaltmalıdır. Kış mevsiminde, susama hissi pek olmayabilir; ancak soğuk havalarda da vücut suyunu dengede tutabilmek için günde ortalama 2 litre su içilmesi gerekir. Sıvı alımını destelemek amacıyla süt, taze sıkılmış meyve suları ve komposto da içilebilir. Komposto içerisinde şeker oranı mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Aksi takdirde kilo alımı hızlanabilir.

    Kirli hava bebeğe zarar verir

    Gribal enfeksiyonların arttığı kış aylarında, soğuk hava ve kapalı mekanlar da hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Havalandırması yetersiz kapalı alanlar ve kalabalık ortamlar hem bulaşıcı hastalıkların daha kolay yayılmasına zemin hazırlayabilir hem de hava kirliliği yaratması açısından bebeğe zarar verebilir. Evlerin de sık sık havalandırılması gerekir. Yine evlerde kaloriferlerin kuruttuğu havanın nemlendirilmesi için tedbirler alınması faydalı olacaktır. Ayrıca anne adayları sigara içilen ortamlardan kesinlikle uzak durulmalıdır.

    Mantarı önlemek için pamuklu kıyafetler tercih edin

    ış mevsiminde anne adayları tek parça kalın kıyafetler yerine, kat kat pamuklu ve yumuşak yünlü giysiler tercih etmelidir. Aşırı terleme ve buna bağlı oluşabilecek mantar enfeksiyonlarını engellemek için sentetik giysiler giyilmemelidir. Özellikle hava geçirme özelliği olan giysiler tercih edilerek aşırı terlemekten kaçınılmalıdır. Ayakkabı seçimi de anne adayları için önemli bir konudur. Kar ve buz gibi kaygan zeminlere göre uygun ayakkabılar giyilmelidir. Topuklu ayakkabılar yerine; duruşu destekleyen düz, lastik tabanlı ve derin tırtıklı ayakkabılar tercih edilmelidir.

    Çatlayan cilt, enfeksiyonlara yol açabilir

    Hamilelik süresince cilt, daha hassas olduğu için daha çok bakıma ihtiyaç duyar. Soğuk havalarda yüz ve eller başta olmak üzere, cilt kuruyup çatlar ve bu çatlaklar da enfeksiyon riskini artırabilir. Bu nedenle, el ve yüz yıkamada soğuk su yerine, ılık su tercih edilmeli ve bol nemlendirici kullanılmalıdır. Her gün nemlendirici sürmeye özen gösterilmelidir.

    Öpüşme ve tokalaşmadan mümkün olduğunca uzak durun

    Kış aylarında grip, nezle, soğuk algınlıkları ve üst solunum yolu enfeksiyonları gibi bulaşıcı hastalıklar artış gösterir. Bunun için anne adayları aile bireyleri olsa dahi tokalaşmak ve öpüşmekten mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Çünkü bu tür hastalıklar en çok tokalaşma, öpüşme, sarılma gibi yakın temas ile bulaşmaktadır. Anne adayları hamilelik süresi boyunca bu konuda kendisine her zamankinden daha fazla özen göstermelidir. Tokalaşmanın bir zarar vermeyeceği düşünülmemelidir. Enfeksiyonlar tokalaşma teması ile ellerine geçebilir. Ellerin mümkün olduğunca sık sık bol su ve sabun ile yıkanması gerekir.

    Her gün 1 saat açık havada yürüyün

    Anne adayları soğuk havayı bahane ederek kendisini eve kapatmamalıdır. Havanın soğumasıyla sürekli evin içinde hareketsiz kalmak kilo artışı ve dolaşım problemlerine neden olabilir. Kış aylarında güneşten daha az yararlanmakla birlikte, her gün bir saat açık hava yürüyüşü hem bedensel hem de psikolojik olarak anne adaylarının kendilerini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır.

    Op. Dr. Fırat Tülek

  • Romantizmi canlı tutmanın yolları

    Romantizmi canlı tutmanın yolları

    İlişkiniz yeni ya da eski olsun, işte romantizmi canlı tutmak ve bağlılığınızı derinleştirmek için birkaç fikir..

    Dünyada en az bir kişi tarafından fark edilir olmayı istemek gayet doğal ve güzel bir beklentidir. Bağlılık diye bir olgu yalnızca romantik ilişkilerde değil bütün ilişkiler de vardır ve insanlar bu konuda çok hassastır.

    Hikayenin bittiğine ve özel biriyle karşılaşınca her şeyin yoluna gireceğine inanan insanlar için hakikat sancılı bir uyanma süreci olabilir. Hikayenin başı hemen hemen her zaman filmlerdeki kadar heyecanlı ve güzeldir. Ancak hormonlar etkisini kaybedip hayatın toz pembesi görünmez olunca, sarsılmak ve o peri masalının nereye gittiğini düşünürken duvara toslamak fazlasıyla mümkündür. Peri masalı besleneceği bir kaynak ve emek ister.

    İlişkiniz yeni ya da eski olsun, işte romantizmi canlı tutmak ve bağlılığınızı derinleştirmek için birkaç fikir: 

    1. İnsanlardan koleksiyon yapmayın, onları sevin.

    Hiçbir yer bir kişinin mahremini gösterebileceği yerden daha fazla ”mülkü” değildir. Yakınlık hassasiyet gerektirir ve bazı insanlar için bu duvarı yıkmak korkutucu olabilir. Kalbinizi korumak ihtiyacınız olan bir şey olabilir elbette ancak birisi sizi gerçekten tanısın istiyorsanız, bütün çıplaklığınızla orada durmalısınız. Bütün güzelliğiniz ve bütün acınızla…

    Bir şeyleri düzene sokmak istediğinizde partnerinizin sizi hiç tanımadığını fark edeceksiniz. Görünür olmak istiyorsanız, kendinizi göstermeye gönüllü olmalısınız. Ve biriyle sağlıklı bir ilişki yaratmak için kendinizi de tanıyor olmalısınız.

    Öte yandan sizin için doğru olanı açıkça nasıl söyleyebilirsiniz? Sizi ne harekete geçirir, ne korkutur, neye ihtiyacınız vardır?

    Size ait olanı tanıma yeteneği hayati bir durumdur, bu yüzden gerektiğinde özür dileyebilir, kendinizi açıkça ifade edebilir, çekindiğiniz konular üzerine kafa yorabilirsiniz, ki bu ilişkinin en büyük hediyelerinden biridir. Gerçek samimiyetin yolu budur.

    Hiç kimseyi kendinize saklayamazsınız ancak gerçekten istekliyseniz, birlikte en iyi olmak için aşk, sabır ve bağışlayıcılık dolu bir alan yaratabilirsiniz.

    2. İnsanlar her zaman değişkendir dolayısıyla sıkılmak için hiç bir neden yok.

    Birçok insan ilişkilerinde şunları söyler: Ben bu insanı tanıyorum, yıllardır onunlayım ve artık fark edebileceğim hiçbir şey yok. 

    Sorun tam da bu: Partneriniz de tıpkı sizin gibi zamanla değişiyor. Siz aynı siz değilsiniz; bir yıl veya beş yıl hatta bir hafta önceki siz değilsiniz ve ne de partneriniz böyle.

    Sevgilinizle tanıştığınızda ne hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Kesinlikle onun heyecan verici olduğunu düşündünüz. Ne kadar, kibar ne kadar özeldi… Muhtemelen ellerine, gülüşüne ya da size nasıl baktığına dikkat etmiştiniz. Ancak bir şeyleri fark etmeyi bırakmak çok basittir.

    Başkalarının hatalarına odaklanmak her zaman daha kolaydır. Asıl zor olan kendi hatalarını görmek ve onları değiştirmeye çalışmaktır. Partnerinizin karakterini değiştiremezsiniz ancak yapmakta olduklarınızı değiştirmeniz mümkün. Yaptığınız her şeyi çok normal mi buluyorsunuz? Bugün daha farklı, daha beklenmedik bir şey yapmaya ne dersiniz? Bu sizin ve partnerinizin arasındaki enerjiyi yükseltecek ve onu şaşırtacaktır.

    3. Bütün kalbinizle dinleyin.

    Hayranlık duymak kolay ama samimi olmak zordur. Bir anlaşmazlığın ortasında, herkes partnerinin konuşmasını dinlemek yerine kendi konuşma sırasının gelmesini bekler. Yılların hikayesi bir toz bulutu olur ve birden ortadan kaybolur. Haklı olma isteği insanı kör ve sağır bir hale getirir ve kimileri o kadar ileri gider ki konuşmanın hiçbir dürüst yanı kalmaz. Eğer bu bir dövüş, partneriniz ise sizin rakibiniz olsaydı, kazanmaktan söz edebilirdik. Ancak ilişki bir oyun değildir ve sevdiğiniz insan acı çekiyorsa bu oyunun kazananı yoktur. Ya egonuzu ya da ilişkinizi korursunuz. Gerçek aşk, duyarlılık ve samimiyet gerektirir.

    Birçok insan aşkı kontrol ve manipülasyon ile birbirine karıştırır. Ancak aşk kabul ve takdir ile alakalıdır. Bu her şey yolunda gidecek anlamına gelmiyor elbette. Yalnızca insanları olduğu gibi görün, kendinizi severken onları da kabul ve takdir edin. Gerçek bağlılığa emek vermeye devam ederken bütün bu bahsedilenleri de aynı zamanda yaparsanız, bu partnerinizi seviyor olmanız ve kendinizle de gurur duymanız anlamına gelir.

    Gerçek bir birlikteliğin binlerce güzel yanı vardır ve hepsi de çaba gerektirir. Her ne sebeple olursa olsun, peri masalları veya romantik komediler bu çabalardan hiç söz etmezler.

     

     

    Kaynak: hthayat.com

  • Vajina sağlığı için diyet

    Vajina sağlığı için diyet

    Vajina sağlığı için her kadının diyetinde bulundurması gereken 10 müthiş yiyecek Kadın bedeni, bakımı hiç de kolay olmayan karmakarışık bir mekanizma maalesef. Malum cinsel sağlığımızı korumak erkeklere göre çok daha zahmetli olabiliyor. Peki cinsel sağlığımızı korumak için hangi yiyecekleri tüketmeliyiz?

    Vajina sağlığı için diyet

    1- Avokadonun lezzeti ve etkilerinden faydalanın

    Avokado potasyum ve B6 vitamini bakımından çok zengin bir besin. Avokado vajinadaki doğal sıvıların üretilmesine yardımcı oluyor ve vajinanın kurumasına engel oluyor. Avokadodaki yararlı yağlar vajina duvarının güçlenmesini sağlıyor, ayrıca avokadonun libidoyu arttırdığı biliniyor.

    2- Sevimli dostumuz yaban mersini

    Son yıllarda şifasıyla ünlenen besinlerden biri de yaban mersini. Yaban mersini suyu genel vajina sağlığına çok iyi gelen bir meyve. Yaban mersini idrar yolları enfeksiyonuyla müthiş etkili bir şekilde savaşıyor ve vajinanın ph düzeyini dengeliyor. Bu güzel meyvenin faydasını en iyi şekilde görebilmek için şekerli meyve suları yerine saf, doğal ve şekersiz olanlarını tercih etmenizi öneririz. Ayrıca günde bir avuç yaban mersinini direkt meyve olarak da tüketebilirsiniz.

    3-Hayat kurtaran milli yiyeceğimiz doğal yoğurt ve probiyotikler

    Yüksek probiyotik içeren besinler, vajina sağlığını koruyan yararlı bakteriler bakımından da zengin olurlar. Bu besinlerin başında da yoğurt geliyor. Yoğurt ph oranını dengeliyor ve enfeksiyonların yol açtığı hastalıklı organizmaları öldürüyor. Dolayısıyla bize evde leziz yoğurtlar yapmak için bir neden daha çıkıyor.

    4-Tatlı mı tatlı patatesler

    Tatlı patatesi sevmeyen var mı? Bu listede belki de bizi en mutlu edecek seçenek olabilir kendisi. Tatlı patateste bulunan A, C, B vitaminleri, magnezyum, potasyum ve demir vajina sağlığı için birebir. Bunlar vajina ve rahim duvarını güçlendiriyor, daha sağlıklı hale getiriyor ve antioksidanlar enerji verici hormonlarımızı arttırıyor.

    5- Bırakın koksun, siz faydasını düşünün

    Babaanneniz gibi konuşmak istemezdik ama gerçek şu ki, sarımsak neredeyse tüm hastalıklara şifa olabilen bir çeşit “süper bitki”. Sarımsakta çok güçlü antibikrobiyeller ve mantar önleyiciler var. Bu da vajinal akıntı, kaşıntı, koku ve mantar gibi rahatsızlıkları önlemesi demek.

    6- Daha çok sevgiyi hak eden soya ürünleri

    Soyanın her ne kadar gerçek dışı kötü bir namı olsa da, kendisine haksızlık edildiği bir gerçek. Cilde zararlı olduğu gibi bir efsanesi olan soya, aslında soya ürünleri kadın sağlığı için müthiş besinlerden biri. Adet sancılarını azaltan soya aynı zamanda vajinanın doğal olarak salgıladığı sağlıklı sıvıların oluşmasında etkili. Ayrıca soyanın içindeki sağlıklı omega 3 asitleri menapozun getirdiği semptomları da yatıştırıyor.

    7- Film izlerken yemesi pek zevkli olan kabak çekirdeği

    Çinko ve E vitamini bakımından zengin olan kabak çekirdeği adet döngümüzü düzene sokuyor, vajinal tahrişi ve rahatsızlık hissini önlüyor. Ayrıca aynı avokado gibi vajina kuruluğunu ve adet sancılarını önlüyor.

    8- Kucaklanası güzellikteki koyu yeşil yapraklı sebzeler

    Kıvırcık lahana, ıspanak, pazı gibi koyu yeşil yaprakları olan sebzeler, kan akışını düzenleyen ve enfeksiyonlarla savaşan A ve C vitamini açısından çok zengin. Yeşil sebzeler vajina kuruluğu, kaşıntısı, yanması gibi hisleri azaltıyor.

    9- Salatalarınıza bol bol elma sirkesi ekleyin

    Temizlikte ayrı, beden sağlığında ayrı karşımıza çıkıp duran bir besin elma sirkesi. Elma sirkesinin içinde bulunan doğal enzimler vajinadaki yararlı bakterilerin üremesine yardımcı olurken zararlı bakterileri de kovmada baya başarılı.

    10- Listenin sürpriz besini: Bitter çikolata

    Çikolata sadece insanı mutlu eden muhteşem bir yiyecek değil, ayrıca bağışıklık sistemimiz için de birebir. Bitter çikolata yüksek düzeyde antioksidan, sağlıklı mineraller, magnezyum ve doğal uyarıcılar bulunuyor. Bitter çikolatanın afrodizyak etkisi olduğuna inanılıyor ve içindeki aminoasitler insana kendini iyi hissettiren dopamin üretimini arttırıyor.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Yaşlılık lekeleri canınızı mı sıkıyor?

    Yaşlılık lekeleri canınızı mı sıkıyor?

    Yaşlılık lekeleri (lentigo) 45-50 yaşlarında gorulmeye başlar…

    Takvim’de yer alan habere göre lentigo, derinin renk bozukluğu hastalığıdır. Derinin ust tabakasında, birkac santimetre buyukluğunde ve kahverenklidirler. Acık tenlilerde daha belirgin olarak gozlenirler. Ozellikle ellerin ustunde ve burun cevresinde daha sık gorulur. Kanser riski taşımazlar.

    İşte o lekelere iyi gelen mucizevi limon kuru:

    Bir tatlı kaşığı taze sıkılmış limon suyuyla bir tatlı kaşığı sirkeyi kahve fincanında karıştırın. Bu karışımı 5 dakika bekletin. Daha sonra lekelerin üzerine pamukla sürün. Bu kürü 1 ay boyunca haftada 3 kez uygulayın.

  • Saçları dökülen kadınlar, dikkat!..

    Saçları dökülen kadınlar, dikkat!..

    Saç dökülmesi erkekleri olduğu kadar kadınları da etkiliyor…

    Takvim’de yer alan habere göre aslında sağlıklı görünen, canlı ve gür saclara sahip olmak zor değil. İşte doğal yöntemlerle saç dökülmesini önlemenin yolları…

    * Zeytinyağı veya Hindistan cevizi yağı ile sac derinize masaj yapın.

    * Bir demet marul yaprağını pure haline getirdikten sonra taze sıkılmış ıspanak suyunu mikser yardımıyla karıştırın. Haftada bir kez sac maskesi olarak uygulayın.

    * Biberiye yapraklarını kısık ateşte 20 dakika kaynatın. Suyunu saçlarınızı durulamak icin kullanın.

    * Kükürt iceren soğanın sac cıkartmada etkili olduğu bilinmektedir. Soğan suyu ile sac derinize bir saat yavaşca masaj yapın.

  • Diyet ve Ekmek

    Diyet ve Ekmek

    Artık mevsimlerden diyetteyiz! Hepimiz yaza formda girmek istiyoruz. Maalesef yaza yaklaşırken önüne gelen ekranlara kendini atıp diyet üzerine vaazler veriyor. Buaralar gündemdeki en çok konuşulan konulardan biri de ekmek. O yüzden bu yazımda son yılların en hatalı diyet önerisini ve vücudumuza yaptığı zararları anlatmak istiyorum.

    Diyet ve Ekmek

    Ekmek beslenmemizin baş tacı olmayı hak eden sofralarımızın vazgeçilmez gıdası. Ama son yıllarda ne yazık ki popüler diyet kültürünün oluşturduğu ciddi bir yanılgı olan ekmeğin tamamen diyetten çıktığı tektip beslenme diyetleri oluyor. Evet yapılan öneri çok basit: Ekmeği hayatınızdan çıkarın ve zayıflayın. Hiçbir diyetisyenden ekmeği hayatınızdan çıkarmak yönünde bir öneri duyamazsınız. Fakat ne yazık ki bu işin eğitimini almamış ve sizin sağlığınızı hiç önemsemeyen bir kişi ekrana çıkar ve size ekmeği hayatından çıkarmanızı söyler. Duymak istediğiniz cümleyi de arkasından ekler: ‘’Ekmeği hayatınızdan çıkarın ve kilolarınızdan kurtulun.’’ Burada yapacağınız tek ve en önemli şey, bunu söyleyen kişiyi hayatından çıkarmaktır aslında. Artık uzmanı ve uzman olmayanı birbirinden ayırma vakti geldi. Diyetisyen ekmeğe yasak koymaz, tüketeceğiniz miktarla ve diyet programınızın içeriğine göre değişen ekmek çeşidiyle ilgilenir. Ve siz diyetinizin bu en doyurucu gıdasıyla keyifle zayıflarsınız.

    Diyet ve Ekmek | 13

    Peki ekmeksiz bir beslenme programının zararları neler? Karşılaşabileceğimiz sonuçlar neler? Ne yazık ki gündemde bu konuya hiç yer verilmiyor. Şimdi öncelikle biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. Ekmeksiz bir diyet beyindeki iştah reseptör sayısını arttırır ve diyet programı bittikten sonra sizi tam bir karbonhidrat bağımlısı haline getirir. Ekmeğin yasaklandığı diyetler, ne yazık ki bir çok karbonhidrat içeren besini de yasaklıyor. Bunlar yüksek proteinli, hızlı kilo kaybettiren, böbrekler ve karaciğerin ömrünü tüketen diyetler maalesef.. Ekmeksiz bir diyetle vücudun en değerli hazinesi olan kaslarınızı gün geçtikçe kaybedersiniz ve bu sebeple metabolizma çok daha hızlı bir şekilde yavaşlar. Bunun yanında gün içerisinde depresyon ve zihinsel yorgunlukla karşılaşma olasılığınız artar. Zaten protein ağırlıklı beslenen insanları incelediğinizde bir çoğunda migren ağrıları olduğunu çok rahatlıkla fark edersiniz. Ayrıca ekmeksiz bir diyetle kolon kanserine yakalanma riskiniz de çok daha yüksek. Ve özellikle biz kadınlar için çok önemli bir konu da; ekmeksiz geçirilen yılların en çok cildimizi üzmesi. Ne yazık ki B12 haricinde tüm B grubu vitaminler açısından zengin olan bu besini tüketmemeniz, cildin çok daha çabuk yaşlanmasına neden oluyor.

    Peki hangi ekmeği yemeliyiz? En önemli konulardan biri de bu bence.. Tabi ki mutfağınızda artık beyaz ekmek bulundurmayın. Besinsel açıdan vücuda hiçbir faydası yok. Aksine boş kalori almış oluyorsunuz. Ancak ideal kilodaysanız ve özel bir rahatsızlığınız yoksa tam tahıllı ekmek çeşitlerinin hepsini rahatlıkla tüketebilirsiniz. Paketlerin üzerindeki tam buğday ve çok tahıllı tanımlamaları, sağlıklı bir ekmek tercihi için bakmanız gereken en önemli detaylar. Posa değeri oldukça yüksek tahıllar olan tam buğday içeren ekmekler, sizi kolon yani bağırsak kanserine karşı koruyor. Ancak ben danışanlarıma kilo koruma programı yaptığımda bir ekmek çeşidini sürekli yememeleri gerektiğini öneriyorum. 1 hafta çok tahıllı bir ekmek yendiyse diğer hafta tam buğday ekmeği yada ruşeymli ekmek yiyip çeşitlilik katmak her zaman daha faydalı. Bir diğer önemli konu fırından ekmek alıyorsanız eğer, evde dilimlerinize dikkat etmeniz lazım. Çünkü bir dilim ekmek ortalama 25 gr olmalıdır. Paketli ekmeklerde dilim porsiyonları genellikle bu gramaja dikkat edilerek planlanıyor. Ancak fırından aldığınız ekmeklerin gramajına siz dikkat edeceksiniz. Bunun için bir mutfak tartısından yardım alabilirsiniz. Yediğiniz kalınca bir dilim fırın ekmeğinin, üç dilim ekmek yerine geçebileceğini unutmayın. Gün içerisinde ideal kiloda olan ve herhangi özel bir rahatsızlığı olmayan yetişkin bir kadın için 6-8 dilim ekmek; yetişkin bir erkek içinse 8-12 dilim ekmek tüketmek ideal. Ancak diyetisyeninizden metabolik hızınızı ölçtürüp ne kadar tüketmeniz gerektiği hakkında detaylı bilgi almanız sizin için daha iyi tabii ki.

    Diyet ve Ekmek | 14

    Biz beslenme uzmanları dönem dönem diyetlerde ekmek yerine geçen besinleri de öneriyoruz. Örneğin 1 dilim ekmek yerine 25 gram yulaf ezmesi, 2 yemek kaşığı makarna, 2 yemek kaşığı bulgur pilavı, 20 gram esmer pirinç, 20 gram kinoa, 20 gram karabuğday, 20 gram tam buğday eriştesi, 50 gram leblebi veya 1 su bardağı patlamış mısır da geçiyor. Bunları da dönem dönem programınıza dahil edebilirsiniz. Ancak yokluğu kadar fazlası da zararlı olan karbonhidrat tüketimini kontrol altında tutmak için pide, simit, lahmacun gibi besinlere dikkat etmenizi öneririm. Çünkü 1 küçük boy pizza ortalama 6 dilim beyaz ekmek değerinde, 1 simit 4 dilim ekmek değerinde, 1 küçük boy lahmacun 2 dilim beyaz ekmek değerinde, 1 pide 4 dilim beyaz ekmek değerindedir. Bunlara katılan et ve yağ miktarını da göz önüne alırsanız yemekle birlikte ekmek yemek her zaman hem sizi daha tok tutar hem daha fit kılar.

    Bugüne dek başladığımız tüm diyetlerde ilk terk ettiğimiz yiyecek her zaman ekmek oldu. Size çok ilginç bir şey söyleyeceğim: Son 20 yıl içerisinde beslenme ve diyet başlığı altında yapılan hiçbir çalışmada besin yasaklaması ile ilgili herhangi bir çalışma yok. Ne yazık ki bu tarz öneriler biz beslenme ve diyet uzmanları tarafından yapılan öneriler olmayıp popüler diyet kültürünün insan sağlığını yok sayarak yaptığı önerilerdir. Ekmek günlük beslenme planınızdan asla çıkarmamanız gereken çok değerli bir besin. Yaşadığınız kilo problemini bir diyetisyen yardımı ile çözmeyi tercih ettiğinizde göreceksiniz ki günlük beslenme planınızda en çok bu besine yer verecek. Sağlıklı ve kalıcı zayıflamak istiyorsanız ekmeksiz bir hayatla kendinize ihanet etmeyin.

    Hepinize sağlıklı ve ekmekli bir ay diliyorum :)

     

    Dyt. Ebru BOZATLI

  • Açık Cheesecake Tarifi

    Açık Cheesecake Tarifi

    Açık Cheesecake Tarifi… ilk fırsatta denemenizi tavsiye ederiz. Ardanın mutfağından harika bir damak tadı daha.. Afiyet olsun.
    Kırıntılar için;
    150 gr tereyağı
    1.5 su bardağı un
    3 yemek kaşığı toz şeker

    Muhallebisi için;
    500 gr süt
    1 yemek kaşığı un
    2 yemek kaşığı nişasta
    ½ su bardağı şeker
    1 adet yumurta
    1 adet çubuk vanilya
    1 yemek kaşığı krem peynir

    Orman Meyveli sos için;
    1 su bardağı vişne suyu
    1 su bardağı şeker
    Çubuk tarçın
    Çilek
    Frenk üzümü
    Yaban mersini
    Frambuaz

    Açık Cheesecake Tarifi
    Açık Cheesecake Tarifi

    Hazırlanışı;
    Kreması için; Süt, yumurta, şeker, un, ve nişastayı bir tencereye koyun. Vanilya çubuğunu boylamasına ikiye bölün ve bıçağın sırt kısmıyla çekirdeklerini sıyırıp sütlü karışıma ekleyip iyice tüm malzemeler karışana kadar çırpın. Ardından kısık ateşte sürekli karıştırarak koyu bir kıvam alana kadar pişirin. Pişen kremayı ocaktan alın krem peyniri ekleyin ve üzerini streç filmle kapatıp buz dolabında soğutun.
    Kırıntılar için; un, tereyağı ve şekeri parçalayıcıdan kum kıvamına gelene kadar çekin. Karışım hazır olunca fırın tepsinize yağlı kağıt serip karışımı yayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirin ve kenara alın.
    Bir sos tenceresinde vişne suyu ve şekeri karıştırın, çubuk tarçını ekleyin ve kısık ateşte kaynamaya bırakın. Sos kaynayınca çubuk tarçını çıkartın, sosu ocaktan alın ve meyveleri ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp 5-10 dakika dinlendirin.
    Birleştirmek için;
    Hazırladığınız kırıntıları tabağınıza yayın. Bir kaşık yardımıyla dolapta soğuttuğunuz kremayı şekil vererek kırıntıların üzerine yerleştirin. Son olarak da meyve sosundan koyup servis edin.

     

     

    Kaynak: Ardanın Mutfağı / Facebook