Blog

  • Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı? İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

    Uygun zaman
    Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
    İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken “bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir” şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

    Uygun Şekil
    Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

    İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH’ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

    İlişki sonrası
    Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

    Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH’ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

    Özet

    Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
    Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
    Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
    Sabah erken saatte ilişkide bulunun
    Kayganlaştırıcı kullanmayın
    Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
    Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
    Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
    Su altında ilişkide bulunmayın.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Sık yapılan ilişki hataları

    Sık yapılan ilişki hataları

    Aşkı fazla ciddiye mi alıyorsunuz?
    Muhtemelen evet! Kadınlar; duygusal ilişkilerini erkeklerden farklı yaşıyorlar. Biriyle birlikte olmaya başladıklarında onu hayatlarının merkezi haline getirmeye meyilliler, ağzından çıkan her sözün arkasında yattığını düşündükleri yüzlerce farklı anlamı araştırıp, ilişkinin nereye gittiğini sorguluyorlar. Oysa bir kadınla bir erkeğin birlikte olmalarının tek nedeni, birlikte olmak istemeleri ve amaç özde mutlu olmak, iyi zaman geçirmek. İlişkiyi gereğinden fazla ciddiye almak, sürekli üzerine düşmek, kurcalamak, bir süre sonra kaçınılmaz olarak bir oyuncak gibi bozulmasına yol açar. Hayatı olduğu gibi kabul etmek hem bir erdem hem de yetişkinliğin işareti, siz de nerede müdahale edip nerede olayları akışına bırakmanız gerektiğini öğrenmek durumundasınız. Girdiğiniz her ilişkiye kendiniz için giriyorsunuz, çıktığınızda da yine kendinizle baş başa kalacaksınız. O yüzden bekâr ya da ‘in a relationship’, önce kendinize ait bir hayatınız olmalı. Aşkla gereğinden fazla uğraşmayın ve hayatınızın tek amacı her ne olursa olsun birine sahip olmak olmamalı.

     

    Teknoloji bağımlısı mısınız? 
    Facebook, online dating, chat… Günümüzde bilgisayar başında iletişim kurma imkânları saymakla bitmiyor. Ne güzel değil mi? Aslında pek o kadar da değil! Uzmanlar, gitgide beynimizin yazı aracılığıyla kurduğu mesafeye alıştığımızı ve yüz yüzeyken kendimizi yeterince iyi ifade edemez hale geldiğimizi söylüyorlar. Telefon mesajıyla kavga etmek, e-mail atarak ayrılmak, sevgilimizle facebook üzerinden haberleşmek bize iyi gelmiyor. Bütün bu teknoloji çılgınlığı, yavaş yavaş duygusal ilişkiye bakış açımızı ve mahremiyet anlayışımızı da değiştiriyor. Yıllardır birlikte olduğumuz erkek arkadaşımızla ayrıldığımızda bu kopuşun yasını tutmak yerine ilk iş facebook’taki ilişki durumumuzu değiştiriyoruz. Yani çok büyük bir acı çekerken (ya da çekmemiz gerekirken), nasıl oluyorsa bu değişikliği yapmayı akıl edebiliyoruz. Onunla fotoğraflarımızı silmeyi de… Sanki o daha düne kadar hayatımızda olmayan sitedeki sayfamız için yaşıyoruz, sanki hayatımızdaki her değişiklik ve yenilik, orada millete ilân etmek için… Oysa teknolojinin zamanımızı hortum gibi emmesine ve duygusal enerjimizi tüketmesine izin vermemeli, özel hayatımızın mahremiyetini korumalıyız.

     

    Seksi duygusal yakınlıkla mı karıştırıyorsunuz?
    2000 yılında 98 yaşında ölen ünlü aşk romanı yazarı Barbara Cartland’ın bir sözü var; “Erkeklerde seks bazen duygusal yakınlık doğurur, kadınlarda duygusal yakınlık ise bazen seksi doğurur.” Günümüzdeyse durum daha farklı. Artık kadınlar seksten önce mutlaka duygusal yakınlık istemiyorlar fakat eninde sonunda o yakınlığı özler duruma geliyorlar. Bu sıcaklığı karşı taraftan göremediklerinde de yine mutsuz oluyorlar. Eğer sizin de bu konuda kafanız karışıksa şunu düşünün. Cinselliği kendisi için doğru zamanda yaşamak bir yetişkinin en doğal hakkıdır ve hiç kimse sizi tutuculukla suçlayamaz, suçlasalar da umurunuzda olmamalı. Bu meseleyi ciddiye almak sizin en doğal hakkınız. Seks ilişkiyi ağırlaştırır, ten teması ona farklı bir anlam yükler ve bu yükün altına ancak kaldırabileceğinizi düşündüğünüz zaman girmelisiniz. Kaç yaşında olursanız olun, eğer yeni biriyle birlikte olmaya başladığınızda ilişkinin cinselliği yaşamak için henüz yeterince olgunlaşmadığını düşünüyorsanız kendinizi zorlamayın

     

    Gözünüz imkânsızda mı?
    İşte en sık görülen ve en tehlikeli eğilimlerimizden biri. Elimizi hangi erkeğe atsak sonu hüsranla bitiyor ve bütün arkadaşlarımız mutluluktan havalarda uçarken -tabii aslında bu da doğru değil, sadece biz öyle olduğunu sanıyoruz- felaket makinelerinin neden hep bize denk geldiğini düşünüp duruyoruz. Oysa bu bir tesadüf sayılmaz, çünkü o erkekleri biz seçip hayatımıza sokuyoruz. Felaket makinelerinin ortak noktası biziz. Burada sadece şartları uygun olmayan, örneğin evli erkeklerden söz etmiyoruz. Duygusal olarak mesafeli, kapalı, bencil, kendinden başka kimseyi sevmek için en ufak bir çaba göstermeyen erkekler de biz kadınları çok zorlarlar. Fakat aşkın imkânsızlıkla paralel gittiği düşüncesi içimize işlemiştir; zorlandıkça, sıkıntı çektikçe, bunalıma girdikçe ilişkinin değerinin arttığını düşünürüz. Burada bir kez daha görüyoruz ki, ilişkiyi yaşarken o ilişkiye neden girdiğimizi unutuyoruz. Hepimizin ilgi ve şefkat görmeye, beğenilmeye, değer verilmeye, mutlu edilmeye ihtiyacı var ve beraberliğimiz bu ihtiyaçlarımızı karşılamıyorsa, bize ne vermesini umuyoruz? Aşktan beklentilerinizi gerçekçi bir biçimde belirleyin ve seçimlerinizi bu beklentiler doğrultusunda yapın; çünkü onları karşılayamayacak bir erkekle asla mutlu olamazsınız.

     

    hthayat.com

  • Dişçiden korkan çocukları ikna etmenin 10 yolu

    Dişçiden korkan çocukları ikna etmenin 10 yolu

    Rutin diş kontrollerini ihmal etmek, ciddi sağlık sorunlarının fark edilmemesine veya önlenememesine sebep olabiliyor. Yetişkinlerin de sıkça yaşadığı diş muayenesi korkusu, küçük çocuklarda daha kolay oluşabilir. Oysa uzmanlar, 6. aydan itibaren herkesin dişlerinin kontrol edilmesi gerektiği yönünde hemfikir.

     

    Memorial Ankara Hastanesi Ağız ve Diş Hastalıkları Bölümü’nden Pedodondist Dr. Dt. Cansu Büyük, çocukları diş muayenesine götürürken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattı:

    Negatif kelimelerden uzak durun

    “Yaramazlık yaparsan iğne yaparlar!” diye çocukları korkutmak zararlıdır, gerçekten iğne yapılması gerektiğinde bunu bir ceza olarak algılamış olan çocuk daha çok korkabilir. Bu sebeple muayeneden bahsederken, “iğne yapmayacaklar” demek için bile olsa, iğne kelimesini kullanmayın. “Korkma” demek yerine “cesur olmasını” öğütleyebilirsiniz, “acı” demek yerine “yoğun hissetmek” diyebilirsiniz… Negatif kelimelerle konuşmayın, gözünün önüne kötü şeyler getirmesine izin vermeyin.

     

    Dişçilik oynayın!

    Diş muayenesinin gerçek anlamını bildiğinden emin olun; bu muayenede diş hekimi yalnızca dişerini kontrol edecek, sayacak ve gerek görürse temizleyecek… Hatta evde birlikte “dişçilik” oyunu oynayıp muayenehanede neler olabileceğini önceden canlandırın. Oyunda onun da sizin dişlerinizi muayene etmesine izin verin.

     

    Kendi endişelerinizi yansıtmayın

    Siz korkarsanız, çocuğunuz da korkar. Sizin de diş muayenesi korkunuz olabilir ancak bunu çocuğunuzun yanında dile getirmeyin.

     

    Her şeyi bilmediğinizi açık açık söyleyin

    Hekime gitmeden önce çocuğunuza detaylı bir şekilde neler olup biteceğini anlatmak isteyebilirsiniz. Ancak muayenehanede işler değişebilir ve hekim sizin söylediğinizden farklı bilgiler verebilir, farklı işlemler uygulayabilir. Çocuğunuzun güvenini kaybetmemek adına, çok detaylı bilgi vermekten kaçının. Bunun yerine diş hekiminin çok eğitimli ve güvenilir biri olduğunu, ne yapılması gerektiğini çok iyi bilen bir uzman olduğunu ve ona güvendiğinizi anlatırsanız çocuğunuz kendini daha güvende hissedebilir.

     

    Tedbir alın

    Çocuğunuzun düzenli diş bakımını takip ederseniz, oluşmaya başlayan çürükleri önceden tespit edebilirsiniz. Korumak, tedavi etmekten daha kolaydır. Ciddi bir tedavi gerektirecek bir durum oluşmaması için tedbirli olun.

     

    Tecrübeli arkadaşlar bulun

    Çevrenizde daha önce diş hekimine muayene olmuş, diş muayenesinden korkmayan başka bir çocuk var mı? Çocuğunuzla buluşmalarını sağlayın, hatta mümkünse muayeneye beraber gidin.

     

    Motivasyon etkinliği ayarlayın

    Randevudan sonra çocuğunuzun hoşuna gidecek eğlenceli bir aktivite planlayın. Böylece evden çıkarken o kadar da isteksiz olmayacaktır!

     

    Hekiminizle işbirliği yapın

    Çocuk diş hekimleri, kendini tedirgin hisseden veya ilk kez diş muayenesine gelmiş çocuklarda genellikle kısa sürecek işlemlerden başlamayı doğru buluyorlar. Bu sebeple çocuğun aletlere alışması, güvenli bir iletişimin oluşması için hekiminizin yöntemleriyle uyumlu olun.

     

    Ödüllendirin

    Küçük bir muayene için bile olsa, çocuğunuzu tebrik etmeyi ihmal etmeyin. Tedavi sonrasında, ‘cesaret diploması’ gibi çocuğu motive edici belgeler verilebilir. Çocuğa tedavi öncesinde hediye verip, işleme zorlamaktansa; sonrasında tebrik amacıyla küçük hediyeler verilmesi daha doğru olacaktır.

     

    Doğru uzman seçin

    Çocuğunuzun tanıştığı ilk diş hekiminin, çocuk diş hekimi uzmanı olması, ilk randevunun ve sonraki randevuların olumlu geçmesine yardımcı olacaktır. Bu uzmanların bulundukları kliniklerin; bekleme salonu, muayene odası çocuğun ilgisini çekecek, kendisini güvende hissedecek şekilde düzenlendiğinden çocuğun korkularının azalmasına olumlu etkide bulunabilir.

  • Mandalinalı yer elması tarifi

    Mandalinalı yer elması tarifi

    Mandalinalı yer elması
    Malzemeler:
    500 gr yer elması
    ½ su bardağı zeytinyağı
    1 adet orta boy soğan
    2 adet havuç
    4- 5 adet mandalina suyu
    ½ limon suyu
    ½ su bardağı su
    2 adet defne yaprağı
    ¼ su bardağı pirinç
    Tuz

    Üzeri için;
    Dereotu

    Mandalinalı yer elması tarifi | 1

    Hazırlanışı:
    Yerelmalarını temizleyip limonlu suda bekletin.
    Soğanları irice doğrayın kenara alın, havuçları verevine dilimleyin kenara alın. bir tencerede zeytinyağını ısıtın, önce soğanları ekleyip 1-2 dakika kavurun ardından havuçları ilave edip 2-3 dakika kavurun, yer elmalarını ilave edip karıştırın. Ardından tuz, mandalina suyu, limon suyu, su, defne yaprakları ve pirinci ekleyip orta ateşte 20 – 25 dakika pişirin.
    Yer elmaları pişince defne yapraklarını çıkartın ve pişirdiğiniz tencerede soğutun.
    Servis etmeden önce üzerine zeytinyağı gezdirip ince kıyılmış dereotu serpin.

    Kaynak: Ardanın Mutfağı

  • Asabı bozulan, antidepresana sarılıyor!

    Asabı bozulan, antidepresana sarılıyor!

    Son yıllarda antidepresan kullanımı artıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, “Türkiye’de her 10 kişiden 1’i antidepresan kullanıyor. Antidepresan kullanımında kadınlar erkekleri ikiye katlıyor” diyor.

    Takvim’de yer alan habere göre bir doktorun önerisi ve takibinde içilen antidepresanların güvenli olduğunu söyleyen Dr. Hızlan, “Bu ilaçlar kesinlikle ‘mutluluk hapı’ değildir” şeklinde konuşuyor.

    Dr. Cem Hızlan, şöyle devam ediyor: “Antidepresanların asıl etkisi bizim duygu halimizde bir değişiklik yapmaktan çok, aksamakta olan zihinsel foksiyonları düzenlemek şeklindedir. Ayrıca antidepresan ilaçlar bağımlılık yapmaz. Zamanından önce kesildiğinde hastalığın belirtileri kısa zamanda tekrarlar. Antidepresan kullanımı, hastalığın tekrarlamayacağından emin olana kadar sonlandırılmamalı. Buna da tabii ki doktor karar vermeli.”

  • Ameliyat ve yara izlerinden kurtulmak mümkün mü?

    Ameliyat ve yara izlerinden kurtulmak mümkün mü?

    Kimimiz yaramaz bir çocuktuk, düştük yaralandık, kimimiz kaza geçirdik, kimimiz ise ameliyat olduk. Nedeni ne olursa olsun çoğumuzda küçük veya büyük bir iz bedenimizde bize eşlik ediyor. Görünmeyen yerlerdekiler bizi çok üzmese de daha görünen yerlerde bulunan izlerimizden kurtulmayı pek çoğumuz ister.

    Ameliyat izi ile Yara veya kaza izi arasında fark var mı?

    Yaralanmalar veya kazalarda sıklıkla düzensiz parçalı bir hasar meydana gelir. Bu tip yaralanmalar kontrolsüz meydana geldiği için geride bıraktığı izlerde daha fazladır. Ameliyat kesileri ise çok keskin özel steril ameliyat bıçakları ile gerçekleştirildiği için daha düzenli bir yapıya sahiptir. Ameliyat kesileri bu nedenle genel olarak kaza ve yaralanma bölgelerine göre daha kaliteli iyileşir ve daha az iz bırakırlar.

    Herkes aynı kalitede iyileşir mi?

    Herhangi bir yaralanma veya ameliyat sonrasında vücudun iyileşme mekanizmaları çalışmaya başlar. Ameliyat izi önceleri daha kırmızı ve kabarık gözükür, bu dönem yara iyileşmesinin erken dönemidir ve 3 aya kadar devam eder. Ardından izin rengi yavaş yavaş solmaya, kabarıklığı azalmaya ve yumuşamaya başlar. Yaklaşık bir ile iki yıl arasında süren bu geç dönem iyileşme sürecinde pek çok hücre tipi ve büyüme faktörleri görev alır. Her kişinin genetik kodunda işlenmiş olan iyileşme özelliklerine ek olarak, hormonal faktörler, eşlik eden hastalıklar, kullanılan ilaçlar, beslenme ve sigara alışkanlıkları, çevresel faktörler iyileşmenin şekli ve hızı üzerine etki eder. İşte bu nedenle aynı şekilde ameliyat olmuş iki ayrı kişi farklı iyileşip farklı izlere sahip olabilirler.

    Keloid miyim?

    Her kötü iz keloid değildir. Keloid aslında toplumda nadir görülen bir iyileşme bozukluğudur. Ameliyat kesisini belirgin olarak kabararak kapatan abartılı iyileşme şekline keloid denilir. Keloid de ailesel bir yatkınlık vardır. İzinizin biraz daha belirgin veya büyük olması sadece kötü iyileşmeyi gösterir.

    Ameliyat öncesinde izim daha az kalsın diye yapabileceğim bir şey var mı?

    Gelecek ay bir ameliyat olmanız gerekiyor ve kalacak izden tedirgin oluyorsanız işte size en değerli sır: Sigarayı bırakın. Evet, yara iyileşmesi açısından sigara en zararlı faktörlerden biri. Sigara kullanıyorsanız ameliyatınızdan en az 2 hafta önce kullanmayı bırakın ve ameliyattan da 2 hafta sonrasına kadar içmeyin. Şeker hastalığınız varsa, ilaçlarınız düzgün kullanıp diyetinize dikkat ederek kan şeker düzeyinizi normal seviyelerinde tutmanız da ameliyat sonrası iyi bir iyileşme için gerekli. Vitamin ve protein eksiği olmayan bir beslenme, kan değerlerinin normal
    olması iyileşmede önemli.

    Ameliyattan sonra neler yapılabilir?

    Ameliyat sonrasında yara yerinin temiz tutulması enfeksiyonlar açısından çok önemlidir. Enfekte yaralar her zaman daha fazla iz bırakırlar. Doktorunuzun izin verdiği andan itibaren banyo yapılması iyi bir iyileşmede faydalı.  Ameliyatınızın özelliklerine göre ortalama 10-14 gün sonra cerrahınızın onayı ile yara izini azaltıcı kremler kullanılabilir. Silikon veya doğal bitkisel içerikli kremler ameliyat sonrası en çok tercih edilen iz azaltıcı tedavilerdir. Her ne kadar faydaları sınırlı da olsa, 6 aya kadar kullanımları özellikle kötü iyileşen kişilerde önerilir.

    Peki ya lazerler?

    Ameliyat izleri, yaralanma ve kaza izleri ve dövmeler için en etkin yöntemi lazerler oluşturur. Farklı dalga boylarındaki lazerlerin seanslar halinde uygulanması ile yara ve ameliyat izlerinin azaltılması mümkündür. Lazer ile iz iyileştirme tedavileri yeni izlere yapılabileceği gibi, yaralanma veya ameliyattan yıllar sonra dahi uygulanabilir. En çok karbondioksit ve erbium tercih edilen lazerdir. Uygulama ile izli alanda derin dokuda sıkılaşma ve yüzey alanda soyulma meydana gelir. Aşamalı olarak yapılan bu tedavi ile izleri soldurmak ve azaltmak mümkündür. İster ameliyat izi olsun isterse eski bir kazanın izi plastik cerrahi teknolojinin yardımı ile izleri azaltabilir.

    (PROF. DR. REHA YAVUZER / AKŞAM)

  • Mandalina zayıflatıyor

    Mandalina zayıflatıyor

    Kış mevsiminin sevilen meyvelerinden mandalinada yok yok! .

    Takvim’de yer alan habere göre uzman diyetisyen Pınar Kural Enç, vitamin ve mineral deposu mandalinanın yararlarını şöyle anlattı: “1 su bardağı mandalina diliminde günlük önerilen C vitamini tüketiminin yarısından daha fazlası vardır. C vitamini ile akciğer, meme, kolon, yemek borusu ve mide kanseri gibi bazı kanser türlerinin oluşumunu önler. İçerdiği A vitamini göz sağlığı, sağlıklı kemikler ve hücre büyümesi için gereklidir. Mandalinada bulunan A vitamini üreme sağlığı ve hücreler arası iletişimde önemlidir. B vitamini zengini mandalina vücutta DNA ve RNA inşa ederek yeni hücrelerin oluşumu ve sağlıklı devamlılığını destekler. Çözünür lif pektin içeriği ile daha uzun süre tokluk sağlar. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeyi kolaylaştırır…”

  • Çiftlere İlişki Tavsiyeleri

    Çiftlere İlişki Tavsiyeleri

    Daha mutlu bir ilişkinin kapılarınız aralamak için sizler için hazırladığımız tavsiyelere göz atamaya ne dersiniz?

    Herkes çift olabilir ama herkes mutlu bir çift olmayı başaramaz. Mutlu bir ilişkinin bazı yöntemleri ve püf noktaları vardır. Bunları bulduğunuz anda sizden daha iyi çifte rastlamak mümkün olmaz.

    İşte çiftlere söylenebilecek en iyi ilişki tavsiyeleri

    -Beğenilmek ve önemsenmek her kadın için önemlidir. Bu nedenler partnerinize arada bir çiçek alın. Çiçekler kadınlara özel olduklarını hissettirir.

    -Daha keyifli bir cinsel hayatınız olsun istiyorsanız partnerinizi övün, onu ne kadar istediğinizi hissettirin. Vücudu ve kıyafeti hakkında aşırıya kaçmadan güzel yorumlar yapın.

    -Kadınlar için mum ve hafif müzikten oluşan ortam mutluluk verici bir ortamdır. Onlara arada böyle ortamlar eşliğinde romantiklikler yapabilirsiniz.

    -Kadınlar çikolataya bayılırlar. Elinizde çikolatayla geldiğinizde partnerinize istediğinizi yaptırabilirsiniz.

    -Sık sık saçlarını okşayın. Bu hamle onların çok hoşuna gidecek.

    -Kadınlar cinsel ilişki için geç adapte olurlar. Bu nedenle bu konuda acele etmeyin ve her şeyi onların istediği gibi yapmaya çalışın.

    -Partnerinizin sizinle bol vakit geçirmesi için onunla önceden randevulaşın.

    Çiftlere İlişki Tavsiyeleri | 3

    -Kadınlar kulak ve boynundan öpülmesinden çok hoşlanır. Ancak durumu abartmayın ters etki yapabilir bizden söylemesi.

    -Tabii ilişkide romantikliğin kapısını aralayan püf noktalardan biri de mis gibi yıkandıktan sonra parfümünüzü sıkın ve yanına gelin. Sizden daha bir başka hoşlanacak.

    -Partnerinizin gözünde kesinlikle bakımsız erkek imajı bırakmayın. Dişlerinizi sık sık fırçalayın ve genel bakımınızı ihmal etmeyin.

    -Kadınlar küçük ve şaşırtıcı sürprizlerden çok hoşlanır. Arada yaparsanız hiç fena olmaz.

    -Eşinize ilişkinizin ilk günkü gibi olduğunu hissettirmek için onunla bir sevgili gibi flörtleşin. Bu onun hoşuna gidecektir.

    -Herhangi bir cinsel sorununuz varsa bunu eşinizle mutlaka konuşun. Eşiniz durumu bilmediğinden sizi çok yanlış anlayabilir ve sağlıklı bir cinsel ilişki yaşayamazsınız.

    Kadınlar Kulübü olarak derlediğimiz bu tavsiyelere kulak verirseniz ilişkiniz ilk günkü heyecanında olur.

  • Parti elbisesi 2017 modelleri

    Parti elbisesi 2017 modelleri

    Zaman daralıyor, geri sayım başlıyor! Partinin stil sahibi konuğu için en iddialı tasarımlar yarışıyor. Tek omuzlu cüretkar bir Saint Laurent mi, gösterişli bir Gucci mi yoksa romantik bir Simone Rocha mı sizi o gece giydiriyor? Seçiminizi yapın, eksikleri tamamlayın.

    Parti elbisesi 2017 modelleri

    Parti elbisesi 2017 modelleri | 5 Parti elbisesi 2017 modelleri | 6 Parti elbisesi 2017 modelleri | 7 Parti elbisesi 2017 modelleri | 8 Parti elbisesi 2017 modelleri | 9 Parti elbisesi 2017 modelleri | 10 Parti elbisesi 2017 modelleri | 11 Parti elbisesi 2017 modelleri | 12 Parti elbisesi 2017 modelleri | 13 Parti elbisesi 2017 modelleri | 14 Parti elbisesi 2017 modelleri | 15 Parti elbisesi 2017 modelleri | 16 Parti elbisesi 2017 modelleri | 17 Parti elbisesi 2017 modelleri | 18 Parti elbisesi 2017 modelleri | 19 Parti elbisesi 2017 modelleri | 20 Parti elbisesi 2017 modelleri | 21

    Parti elbisesi 2017 modelleri | 22 Parti elbisesi 2017 modelleri | 23 Parti elbisesi 2017 modelleri | 24

    Kaynak: vogue.com.tr

  • Badem yağı maskesi ile yaşlanma belirtilerini önleyin!

    Badem yağı maskesi ile yaşlanma belirtilerini önleyin!

    Cildinize başka şekillerde de faydası olabilecek bir makyaj temizleyicisine mi ihtiyacınız var? Badem yağını hiç düşündünüz mü? Bildiğiniz gibi bu harika meyvenin sağlık, cilt ve saç gibi birçok şeye faydası var. Cildinize birden fazla şekilde yardımcı olur; hemen hemen her kozmetik ürününün içerisinde de bulunur. Güneş hasarı ve yaşlanma belirtilerini azaltan şaşırtıcı bir antioksidandır. Badem yağı harika bir makyaj temizleyicisidir. Cilt üzerinde yağlı ve ağır kalıntılar bırakmaz. Badem yağını cilt üzerinde kullanmaya başladığınızda, cildinizdeki makyaj kalıntılarının yüzünüzden nasıl kolayca gittiğini fark edeceksiniz. Cildiniz kuruysa badem yağı en iyi seçenek olabilir. Cildin nemlenmesine, daha parlak ve pürüzsüz olmasına yardımcı olur. Özellikle soğuk havalarda dış etkenlerden kolayca etkilenen cildimizin özel bakıma ihtiyacı vardır. Hava soğudukça cilt daha da çok kurur. Ciltteki bu etkenleri yok etmek için kullanılan en güzel bakım badem yağıyla yapabileceğiniz bakımdır. Badem yağını kış aylarında dudak çatlamalarında rahatlıkla kullanabilirsiniz.

    BADEM YAĞI MASKESİ

    – 1 yemek kaşığı zeytinyağı
    – 1 yemek kaşığı badem yağı
    – 1 yemek kaşığı hint yağı

    Tüm malzemeleri karıştırıp saçınıza masaj yaparak uygulayın. 30 dakika beklettikten sonra saçınızı durulayın. Haftada 1 kere saçınıza yapacağınız bu maskeyle saçınızın daha parlak olmasına sağlarsınız.

    – Badem yağı içerdiği A,B,K vitaminleriyle tüm cilt tipleri için nemlendirici etkisi olan yağdır.
    – Yumuşak ve pürüzsüz bir cilt elde etmenizi sağlar.

    (YASEMİN MİRAS / AKŞAM)