Blog

  • Yüz kremleri nasıl uygulanır?

    Yüz kremleri nasıl uygulanır?

    Cildin nemsiz kalması, dış etkenlere karşı kalkansız kalmasıdır. Mutlaka sabah akşam cilt temizlenmeli ve kaliteli bir ürünle dayanıklığı artırılmalıdır.
    Kremi uygun şekilde sürün!
    Kremleri doğru hareketlerle sürün. Bu konuda bir cilt bakım uzmanından yardım alabilirsiniz. Lenf bezlerinin dizilişine ve yer çekimine göre şekillendirilmiş parmak hareketleri, krem içeriğinden maksimum faydalanmanızı sağlar.

    Yüz kremleri nasıl uygulanır? | 1
    Krem ambalajlarını temiz tutun

    Kremlerinizin hijyenine önem verin. Doğru saklama koşullarında muhafaza edin. Yıllarca dolabın bir köşesinde kalmış ürünler hem bakteri üretir, hem de içeriğindeki aktif maddeler, etkinliğini kaybeder. Bu sebeple aldığınız ürünü temiz ellerinizle açın ve temiz cildinize tatbik edin.

    AyrıcaCildiniz için ayda bir, uzmanın, bilinçli bir şekilde lenf bezlerini dikkate alarak yapacağı cilt bakımı, aynı şekilde cildinizi canlandıracaktır.

    Hamam ve kese çok önemli

    En çabuk yaşlanan alanlar, burun ve dudak bölgesidir. Yaz kış bu gölgelere koruyucu sürmeyi ihmal etmeyin. Geleneksel hamam kültürümüz içinde yer alan kese uygulaması ve maske cilt sağlığı için oldukça faydalıdır. Lütfen genç bir kızınız varsa, ona bakım yapmayı öğretin.

    Cilt tipine ve yaşına uygun ürünlerle cildin korumasını sağlamak sağlıklı bir cilt için çok önemli.

     

     

    Kaynak: posta.com.tr

  • Göbek bölgesindeki yağlardan nasıl kurtulurum?

    Göbek bölgesindeki yağlardan nasıl kurtulurum?

    Fazla kilonuz yok ama bel ve karın bölgenizdeki yağlardan kurtulamıyorsunuz ve Sadece göbek bölgeniz erisin istiyorsunuz. Ancak Bölgesel zayıflamak diyet ve egzersizle mümkün değildir. Noktasal olarak bir noktayı hedef alarak zayıflanamaz Eğer vücudunuzdaki fazla kilolar göbek bölgenizde bulunuyorsa diyet yapmaya başladığınızda bu bölgenizden daha çok yağ kaybedersiniz. Sıkı bir diyet ve spor programı ile yağlarınızdan kurtulmak sizin için çok daha kolay olur.

    Bel çevresindeki yağlar hem kötü görünür hem de sağlık açısından oldukça tehlikeli olabilir. Araştırmalar sonucu bel ve karın etrafındaki yağlanmanın kalp hastalıkları ve birçok sağlık problemi ile ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Fazla kilolu olmayanlarda dahi bel bölgesinde yağlanma olabilir ve bu yağlanma kontrol altında tutulamayacak durumdaysa kesinlikle önlem alınmalıdır. Fazla yağlarınızdan kurtulmak için öneriler sizleri bekliyor.

    Fazla Karbonhidratlı Beslenmekten Kaçının

    Karbonhidratlar, vücudun kolay ve hızlı şekilde enerjiye dönüştürebildiği besin öğeleridir. Bu nedenle vücut yağ oranını azaltmaya çalışan kişiler tarafından dikkatli tüketilmelidir.

    Önemli karbonhidrat kaynakları şekerli gıdalar, pirinç,buğday ve diğer tahıllar, bakliyatlar, patates ve meyveler olarak özetlenebilir. Bunlar temel kaynaklardır. Ancak bizlerin hayatımıza fazladan aldığımız karbonhidratlar arasında en tehlikelileri hazır market gıdaları, paketli ürünler, meyve suları,kola vb. hazır reçeller, unlu mamüller, tatlılar ve bunlar gibi rafine şeker içeren ürünlerdir.Bu ürünleri hayatınızdan uzaklaştırırsanız yağlarınızdan da kurtulabilirsiniz.

    Proteini Artırın

    Türk mutfağımızın temelinde karbonhidratlı besinler yer alır. Karbonhidratı azaltmak için mutfağımızdaki yemeklerimizi kontrollü tüketmeliyiz.Vücutta besinlerin sindirimi sırasında enerji harcanır buna besinlerin termik etkisi denir. Ve proteinlerin termik etkisi daha fazladır sindirilirken daha çok enerji harcanır. Bizlerde evde ve dışarıda rahatça tüketebileceğimiz proteinli besinleri tercih etmeliyiz. Örneğin tavuk eti, kırmızı et ve protein bakımından zengin diğer gıdalar (mercimek, kuru baklağiller, süt, peynir, yoğurt, yumurta vb)

    Egzersiz Yapın

    Spor hayatının her anında çok önemli olduğu gibi kilo vermek ve yağ yakmak adına da çok önemlidir. Araştırmalar sonucunda bölgesel zayıflama diye bir durum mümkün olmadığından sadece göbek egzersizlerin göbek yağı eritme de çok etkili olmadığı gözlenmiştir ve aerobik egzersizlerin yani yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklet vb karın bölgesinde yağlarda daha fazla azalmaya sebeb olduğu gözlenmiştir.Spor kilo kontrolü için çok önemlidir. Hayatınızdan sporu eksiltmeyin.

    Bol lifli beslenin

    Genellikle, diyet lifi tüketmenin zayıflamaya yardımcı olduğu düşünülür. Evet bu doğrudur. Lifli besinler yemeklerin mide ve ince bağırsağınızdan çıkış hızını önemli oranda azaltır ve besinlerin sindirimini ve absorbe edilmesini yavaşlatır. Bu sayede kendimizi daha uzun süre tok hissetmemizi sağlar ve iştahımızı azaltır.Daha fazla lif almanın en iyi yolu meyve ve sebze gibi bitkisel gıdaları daha fazla tüketmektir. En çok lif içeren gıdalar: yulaf, baklagiller, meyveler sebzeler ve keten tohumudur.

    Dyt. Nimet PETEK

  • Bebeğinize isim koyarken bu maddelere dikkat edin.

    Bebeğinize isim koyarken bu maddelere dikkat edin.

    Bebeklerime isim koyarken, ilk farkettiğim şey, öncelikle ne kadar çok kişiden hoşlanmadığım olmuştu. 🙂 İsim koymak, gerçekten zor iş ama çok zevkli. Sadece bir kaç noktayı hesaba katarsanız, daha da kolay olacağı kesin… 

    1. Sır olarak saklamayı bir düşünün: Çevrenizdeki çok az kişi, bebeğiniz doğduğu zaman ismini söylediğinizde, “Bizim okulda bu isimli sümüklü bir kız vardı, hep iki sıra sümükle dolaşırdı!” demeye cesaret edebilir. J Fakat bebeğiniz hala karnınızdaysa, bunu söylemekte bir problem görmeyebilirler. Genel olarak, fikrinizi hemen değiştirmeseniz bile, o çok sevdiğiniz isim, artık farklı şeyler çağrıştırabilir. O yüzden doğana kadar kimseyi söylememeyi düşünebilirseniz.
    2. Sesli olarak söylemeyi deneyin: “Ardaaaa, buraya gel…” “Perçeeeemmm, gel kızım…” Tekrarlayın, talim yapın, deneyin. Sonra bunu, sesinizi daha da yükselterek ve 30 kere üst üste tekrarlayın J Eğer hala içinize siniyorsa, o zaman tamamdır.
    3. En sevdiğiniz isimleri bir kerede kullanmayın: Eğer bebeğinize iki isim verecekseniz, aklınızda bulunsun. Aynı cinsiyetten bir kardeş daha geldiğinde o zaman pişman olabilirsiniz. Elbette ilk bebeğinizse, bunu uygulaması biraz zor olabilir, anlıyorum.
    4. İngilizce’de kulağa nasıl geldiği önemli değil: Yurt dışında okur, belki orada çalışır diye şimdiden sevdiğiniz isimleri elemeyin. Bir kısmını kısaltıyorlar, uzatıyorlar, sonuçta çocuğunuzun da kabul edeceği bir versiyon mutlaka bulunuyor.
    5. Ünlülerin isimlerinden etkilenmeyin: Bebeğinizin ismini ne koyarsanız koyun, ismini de çok seveceksiniz elbette. Ama ünlülerin sağı solu belli olmaz- kalkar da çok abuk subuk bir şey yaparsa, o zaman bebeğinizin ismini duyanlardan büyük çoğunluğu, o ünlüyü zikredecek, siz de 10. defadan sonra sinir olacaksınız.
    6. İki isim arasında kaldıysanız bebeğinizi görmeyi bekleyin: Bu iyi bir fikir olabilir- çok sevdiğiniz iki isim arasında karar veremiyorsanız, bebeğinizi kucağınıza aldığınızda bir tanesi içinizden mutlaka geçecektir…Bana güvenin.
    7. Farkı olmak için işleri zorlaştırmayın: İsim koyarken, karnınızı tatlı tatlı tekmeleyen küçük meleğinizin, ileride yolunun mutlaka bir vergi idaresine düşeceğini gözönünde bulundurun derim. Özellikle bilinen bir ismin farklı dizilişinde (Kayra-Karya,vb) yazım ve hitap hatalarından dolayı, ileride epey bir ah alabilirsiniz J
    8. Kimsenin telif hakkı yok: Hep aklınızdaki bir ismi, en yakın arkadaşınız kendi bebeğine mi koydu? Ya da tam tersi? Boşverin. O isimdeki ilk iki kişi onlar olmayacak. Gerçekten istediğiniz isimse, vazgeçmeyin.

    Kaynak: hepsiburada.com / IŞIL KONAKÇI

  • Grip kapınızı çalmadan şimdiden önleminizi alın

    Grip kapınızı çalmadan şimdiden önleminizi alın

    Güneşli günlere ağır ağır veda edilen bu günlerde beslenmeye daha çok dikkat etmek gerekiyor. Mevsim geçişlerinde bağışıklık sisteminin zayıflaması ile birlikte hastalıklara yakalanma riski de daha çok artıyor.

    Vücut direncini yükseltmek için vitamin-mineral ve antioksidan gibi bileşiklerin besinlerle sağlanması bu dönemde daha da önem kazanıyor. En güçlü ve en doğal antioksidan, vitamin ve mineral kaynaklarımız olan yeşil yapraklı sebzeler ve meyvelere günlük beslenme düzeninde mutlaka yer verilmesi gerekiyor. Günde 4-5 porsiyon meyve-sebze tüketimi yeterli vitamin dengesini sağlamaya yardımcı olacaktır.

    Soğuk Algınlığına C Vitamini

    Antioksidan olarak da görev yapan ve bağışıklık sistemini güçlendiren C vitamini, soğuk algınlığında etki göstererek belirtileri hafifletiyor. Vücutta depo edilmediği için günlük olarak tüketilmesi gerekiyor. C vitamini, sadece limon, portakal gibi turunçgillerde değil, kuşburnu, kırmızı ve yeşil sivri biber, maydanoz, roka, domates de bulunuyor.

    Sağlıklı Bağırsaklar ve Güçlü Bağışıklık Sistemi

    Bağışıklık sisteminin güç kaynağı sağlıklı bağırsaklardır. Son dönemde yapılan araştırmalarda probiyotik ve bağışıklık sistemi arasında güçlü ilişki olduğu ortaya konmuştur. Bu nedenle düzenli olarak ayran, yoğurt veya kefire günlük beslenmenizde yer vermeniz, bağışıklığınızın desteklenmesinde olumlu sonuçlar doğuracaktır. Evde yaptığınız yoğurtlara probiyotik maya kullanabilirsiniz. Barsak fonksiyonları düzenli çalışmayan kişiler günlük probiyotik tabletlerden destek alabilirler.

    Su Tüketimine Dikkat !!!

    Azalan hava sıcaklığı ile su tüketimini azaltmak hem vücutta atık maddelerin birikmesine hem de cilt kuruluğu gibi problemlere yol açacağından günlük su tüketimine dikkat edilmelidir. Ayrıca vücut ısınızın ayarlanması ve sağlıklı böbrek fonksiyonları için de düzenli su tüketimi önemlidir.

    Sonbahar Depresyonundan Besinler İle Korunun

    Bu mevsimde artan depresyon eğilimi ve stresi kontrol altına almada B vitaminlerinden zengin beslenmenin hayli faydasını göreceksiniz. B grubu vitaminler et, deniz ürünleri, yumurta ve peynirde bulunmaktadır. Açılan balık sezonuyla beraber haftada 2 kere balık tüketimi, içerdiği omega-3 sayesinde hem bağışıklığı güçlendirecek hem de sinir sisteminizi olumlu etkileyecektir.

    Her Besini Mevsiminde Tüketin.

    Doğa her mevsim vücudun ihtiyaç duyduğu besin ögesi bileşimine sahip yiyecekleri bizlere sunmaktadır. Besinleri vücudunuz için mucizeye dönüştürmek sizin elinizde.

    Her zaman mevsimine uygun beslenilmelidir. Böylece hem en doğal besinler tüketilir hem de vücudun o mevsim ihtiyaç duyduğu besin öğeleri karşılanmış olur.

    Hangi Ay Hangi Meyve Hangi Sebze

    Sonbaharda özellikle tüketilmesi gereken sebzeler: Havuç, salatalık, taze fasulye, yeşil biber, patlıcan, dolmalık biber, börülce, bamya, kırmızı biber, mantar, mısır, barbunya, kabak, fesleğen, biberiye, nane, maydanoz, tere, domates, dereotu, soğan.

    Meyveler: Şeftali, karpuz, üzüm, mürdüm eriği, incir, kızılcık, taze ceviz, fındık

    EKİM ayında;

    Sebzeler: Havuç, salatalık, yeşil biber, patlıcan, domates, kırmızı biber, mantar, yer elması, lahana, pırasa, karnabahar

    Meyveler: Nar, üzüm, incir, kızılcık, armut, kestane, fındık, ceviz

    KASIM ayında;

    Sebzeler: Lahana, kereviz, havuç, karnabahar, pırasa, ıspanak, balkabağı, yer elması, pazı, marul, roka, soğan, biberiye, nane, maydanoz, tere.

    Meyveler: Portakal, ayva, nar, greyfurt, artmut, Trabzon hurması, kivi, muz, mandalina

    Dyt. Aysu BEKCİ

  • Fönün uzun süre kalması için…

    Fönün uzun süre kalması için…

    Biz kadınların en büyük alışkanlıkları arasında fön çektirmek hiç kuşkusuz en önde gelmektedir.Saç düzleştirmek içim bin bir emek harcarız.Ya her gün kuaföre gideriz yada sabahları uykunuzdan fedakarlık yaparak saatlerimizi harcarız..Peki bu emeğimizin karşılığını alabiliyor muyuz? Hayır o kadar emek vererek düzleştirdiğimiz saçlarımız daha akşam olmadan sönüveriyor.Bu her kadının mutlaka yaşadığı bir sorundur. Peki saçlarımızın uzun süre düz ve bakımlı olması için neler yapmalıyız. İşte ipuçlarımız.

    Fönün uzun süre kalması için…

    Hacim:

    Saçlarınızı düzleştirirken mümkün olduğunca hacimli olmasına dikkat edin. Saçlarınızın düzleştirdikten sonra çok hacimli olduğunu düşünürseniz, bu o kadar uzun sürmeyecek biliyorsunuz. Saçlarınıza fönü ne kadar çok hacimli olacak şekilde çekerseniz, o kadar uzun süreli hacimli saçlarınız olur.

    Sabitle:

    Düz fön çektiğinde son dokunuş olarak bakım yağı uygulamayı ve hareketli fön çektiğinde de sabitleyici sprey uygulamayı unutmamalısın. Düzleştirilen saçların çabuk bozulmaması için saç spreyi ve şekillendiricileri kullanarak saçlarınızı daha uzun süre düz şekli ile muhafaza edebilirsiniz.Sabitleyici spreyinin ise güçlü tutuşlu bir yapıya sahip olmasına önem vermelisin. Bir de bizim favorimiz olan, 72 saat boyunca saçın düz kalabilmesini sağlayan saç spreylerinden de yararlanabilirsin.

    Saçımızı Toplamamalıyız:

    Saçı toplamak hele ki sıkı bir toka ile at kuyruğu şeklinde toplamak saçın yağlanmasına neden olacaktır.Buda fönün kısa sürede bozulmasına neden olur.Ayrıca yağlanan saç hızlı şekilde bozulduğu gibi bakımsızda görünecektir.Eğer saçlarımızı mutlaka toplamak zorunda isek mandal tokaları ve geniş lastik tercih etmeliyiz.Lastik toka kullanırken de tokayı sadece bir tur döndürmeliyiz.Hatta saçımızı düşmeyecek şekilde tutuyorsa hiç döndürmemeliyiz.Sımsıkı bağlanan saçta fönün ömrü çok kısadır.

    Nemden Uzak Durmalıyız:

    Düz saçlar herhangi bir ıslaklığı gördüğünde hemen eski haline döner. Sadece ıslaklık değiş eski haline dönmesi için nem bile yeterlidir. Bu yüzden eğer banyoya girdiğinizde sadece vücudunuzu yıkayacaksanız, saçlarınızı toplamanız yeterli olmayacaktır. Bunun için saçınıza kağıt bonelerden takabilirsiniz.

    Kuru Şampuan Kullanmalıyız:

    Kuru şampuan kullanmak yağlanmayı önlediği gibi saçın suya değmeden temiz kalmasını sağlamaktadır.Ayrıca saça tertemiz bir koku vermektedir.Bu ürünü sık sık kullanırsak iyi bir sonuç elde etmiş oluruz.

    Şaçımıza Dokunup Oynamamalıyız:

    Saça fön çekildiği zaman saç yumuşacık bir hal alır.buda insanda sürekli saça dokunma isteği uyandırır.Fakat fön çekilen saça dokunmamakta büyük yarar vardır.Çünkü hem çekilen fönün ömrünü kısaltmış oluruz hem de yağlanmasına neden oluruz.Yağlanan saçta daha önce dediğimiz gibi çabuk bozulur.

    Terlemek Fönü Bozar:

    Terlemek saçın çabucak bozulmasına neden olur .Çünkü terlediğimizde nem oluşur ve fönlü saçın en büyük düşmanıdır.Bunun için alınabilecek önlem saç fönlüyken spor yapmamaya ve terlememeye dikkat etmektir.Eğer terlediyseniz saçınızı at kuyruğu yapmak yerine topuz yapınız.Fakat topuz çok sıkı olmamalıdır ,sağlam ve olabildiğince yüksekte bir topuz yapılmasında yarar vardır.At kuyruğu ile topuzu karşılaştıracak olursak topuz at kuyruğuna göre nemin daha kolay uçmasını sağlayacaktır.

    Bakım Kremleri:

    Eğer sürekli fön çektirmeniz gerekiyorsa ve kalıcı düz saçlara sahip olmak istiyorsanız saçlarınızın bakımlı ve nemli olması gerekir. Bunun için banyoda nemlendirici bakım kremini mutlaka kullanın.

    Fön Fırçası Seçimi:

    Fön çekerken yuvarlak fırça kullanırsanız saçlarınız dalgalanır. Düz saç istiyorsanız, düz fırça kullanmanız gerekiyor

    Kaynak: posta.com.tr

  • Cilt sarkmalarından kurtulmak için…

    Cilt sarkmalarından kurtulmak için…

    Cilt sarkmalarından en kısa sürede kurtulmak ve verdiğiniz kilolarla yaşadığınız mutluluğun yarıda kalmasını önlemek istiyorsanız bu haberimiz tam size göre!

    Sabırlı Olun

    Merak etmeyin, sarkmış cilt ve derinin bir problem olduğunun farkında olan sadece siz değilsiniz, metabolizmanız da farkında. Vücudunuz düzeltmek için gerekli çalışmalara başladı. Siz de bu süreçte doğru beslenme alışkanlıklarınızı koruyup, egzersiz yaparak onu desteklemeye devam edin.

    Egzersiz Yapın

    Kilo verme sürecinde zaten büyük ihtimal ile egzersiz yapmaya alışmış olmalısınız. Bırakmayın! Egzersize bu kez sıkılaştırıcı hareketler ekleyerek devam edin. Bölgesel sıkılaştırmalara yönelebilirsiniz. Hareketi kesmek, metabolizmanızı yavaşlatıp tekrar kilo almanıza neden olabileceği gibi cildinizin sıkılığını kaybedip tekrar sarkmalara neden olacaktır.

    Hareket Edin

    Normalde olduğunuzdan daha hareketli olmanız gereken bir dönem. Vücudunuz sarkmaları toparlamaya çalışıyorsa ihtiyacınız olan yukarıdaki ipuçlarıyla birlikte hızlı bir kan dolaşımı ve egzersiz. Gün içerisinde hareketli olmaya özen gösterin. Dans edin, merdivenleri çıkın asansöre binmeyin, yürüyen merdiven kullanmayın. Bunu yapmak hem kilo almanızı önler hem de kaslarınızı sıkılaştırıp sizi daha canlı tutar.

    Kilo Verme Hızınızı Gözden Geçirin

    Kilo verirken cilt sarkmalarını önlemenin en büyük kuralı bu işlemi olabildiğince yavaş ve yumuşak bir geçiş ile halletmektir. Tabi ki sabırsızız ve hızlı sonuç görmek istiyoruz. Bu zaten hemen herkeste aynıdır. Haftada 1 kilodan fazla kilo vermeniz cilt sarkmalarına neden olabilir. Bu oran kişiye göre değişebileceğinden en doğru cevabı diyetisyeniniz verebilir.

    Bi Masaj Almaz Mıydınız?

    Masaj, uygulandığı bölgede kan dolaşımını hızlandırarak sıkılaşma ve bölgesel bir dirilik sağlar. Bu nedenle, sarkmaları toplarlamaya çalıştığınız bu dönem içerisinde masaja önem verin. Duşta suyla bile masaj yapabilirsiniz. Tabi ki en iyisi bir uzmanın, kan dolaşımını hızlandırıp sizi rahatlatacak güzel bir masaj yapmasıdır.

    Bu sarkmaların nedenlerine bakacak olursak hızlı zayıflamanın yanında gereksiz kilo vermenin de sebepler arasında sayıldığını görebiliriz. Zira olması gerektiği kiloda olanların yine de belli bir bedene sığabilmek için diyet ve zayıflama yapmaya çalışması vücuttaki yağ-kas-su dengesinin bozulmasına ve gerçekleşen kayıplardan dolayı derinin sarkmasına neden oluyor

    Bol Su İçin

    Su alımı çok önemlidir. Vücudunuzun temizlenmesi, kan dolaşımının hızlanıp vücudunuzun ve metabolik sisteminizin yavaşlamaması için su çok gerekli. Günde en az 6-8 bardak su içmek, cildinizi canlandırıp toparlanma sürecini hızlandırır. Daha sıkı bir cilde sahip olmak için su alımınıza önem veriniz.

    Tuz ve mineral bakımları kullanarak cildinizin sıkılaşmasına yardım edebilirsiniz.Ciltteki kan dolaşımını arrtıran bu yöntemle cildiniz daha sağlıklı ve elastik bir yapıya kavuşacak.

    Cildinizi Nemlendirin

    Doğal yağlar kullanarak veya vücut nemlendirme ürünleri ile cildinizi nemli tutmalısınız. Eğer alerjiniz yoksa hindistan cevizi yağı vücut nemlendirme için önerilen bir doğal bitkisel yağdır. Ek olarak bebek yağları da cildinizi nemli tutmanız için etkili bir seçim.

    Kaynak: posta.com.tr

  • Erkekleri mutlu eden 9 cümle

    Erkekleri mutlu eden 9 cümle

    Erkek arkadaşınızı veya eşinizi mutlu etmek sanıldığı kadar da zor değil. bu cümleleri onlara ara ara söyleyerek, mutlu olmalarını ve size daha fazla yakınlaşmalarını sağlayabilirsiniz…
    1- Sen bilirsin

    Bazen fikir verme, yorum yapma hakkını erkeklere bırakarak onlara ilişkide söz sahibi olduklarını hissettirebiliriz. Sen bilirsin, sen halledersin gibi sözler duymak erkekleri fazlasıyla mutlu edecektir.

    2. Tabii ki arkadaşlarınla çıkabilirsin

    Erkekler bekarken sürdürdüğü arkadaşlıklarını evlendiklerinde bir ilişkiye başladıklarında da koparmak istemezler. Ancak bu bayanlar için pek de iyi bir durum değildir. Ama eşinizi mutlu etmek istiyorsanız, sizle yeteri kadar zaman geçirdikten sonra arkadaşları ile de zaman geçirmesine izin verebilirsiniz.

    3. Annen haklı

    Gelin ve kaynanalar genelde geçinemeyebilirler ve erkek her zaman bu iki kadının arasında kalır. Zaman zaman eşinizin annesi ile ilgili güzel sözler söyleyerek, ailesinin evine gitmek isteyerek onu şaşırtıp mutlu edebilirsiniz

    4. Futbol mu? Bayılırım!

    Erkeklerin büyük bir çoğunluğu futbola büyük bir ilgi besler. Bu nedenle sporla ilgileniyorsanız veya ilgileniyormuş gibi yaparsanız partneriniz mutlu olacaktır.

    5. Sana Güveniyorum

    İlişkide sevgiden önce gelen bir şey varsa bu da güvendir. Her birey güvenilmek ve sevilmek ister. Sevdiğinize güvendiğinizi, inandığınızı belli etmek onu her şeyden çok mutlu edecektir.

    6. Geç kalırsan aramana gerek yok

    Erkekler bazen dışarıda zaman geçirmek isteyebilir. Kimi zaman arkadaşlarıyla kimi zaman bir başlarına, böyle gecelere ihtiyaçları vardır.

    7. Sekreterin çok güzel

    Hepimiz eşimizin çevresindeki, iş ortamındaki arkadaşlarını görmek tanımak isteriz. Özellikle de varsa sekreterine karşı asla tavır almayın.

    8.Sen ‘Ondan’ daha yakışıklısın

    İşte altın cümleniz… Bu sayede eşiniz, sevgiliniz sizin daireniz dışına çıkmak istemeyecektir.

    9. Fit görünüyorsun spora mı başladın?

    İşte o karşınızdaki adam artık yanınızda kendine daha fazla güvenecek.

    Kaynak: posta.com.tr

  • Sağlıklı Kış Çayları

    Sağlıklı Kış Çayları

    Havaların soğumasıyla birlikte içinizi ısıtacak olan kış çaylarına ne dersiniz?

    Kış aylarının vazgeçilmezi olan kış çayları yine içinizi ısıtacak. Hem sağlığı koruması hem de müthiş tatlarıyla bu kış size iyi gelecek.

    İşte kış aylarına daha bir anlam katan kış çaylarını okumaya ne dersiniz?

    İşte sağlıklı kış çayları listesi:

    Keçiboynuzlu Sıcak Çikolata

    Kış aylarının ayrı bir keyfi olan sıcak çikolatayı bir de böyle deneyin. Bir bardak sıcak sütün içine biraz bitter çikolata ve keçiboynuzu tozu ekleyerek muhteşem damak tadını yakalayabilirsiniz. Kullanacağınız çikolata özellikle bitter olsun. Çünkü bitter çikolata kanama önleyici etkisi sayesinde kan basıncını dengeliyor.

    saglikli-kis-caylari-1

    Gül Yapraklı Rezene Çayı

    Kendinize özel bir çay yapmak istiyorsanız işte o gül yapraklı rezene çayıdır. Rezene yaprakları bağırsak hareketlerinizi düzenler ve sizi sakinleştirir.

    Portakallı zencefil çayı

    Kış aylarının en sağlıklı kış çayları arasında yer alan zencefilli çayın faydaları saymakla bitmiyor. En önemli etkisi bağışıklığı düzenlemesidir. Bunların dışında gaz sorunlarına karşı etkili ve mide bulantısını da gideriyor. Zencefille suyu kaynatın ve içine portakal sıkın. İşte çayınız hazır!

    Elma Çayı

    Kış aylarının en sağlıklı meyvelerinden biri olan elma çayı bağışıklığınızı güçlendirecek ve öksürüğünüze iyi gelecek. Bir elmayı kabuklarıyla birlikte kaynayan suya dilimleyin. İçine karabiber, karanfil ve tarçını atın.

  • SMA hastalığı (Gevşek Bebek Sendromu) nedir, nasıl tedavi edilir?

    SMA hastalığı (Gevşek Bebek Sendromu) nedir, nasıl tedavi edilir?

    SMA Türkiye’de bilinen adıyla Gevşek Bebek Sendromu, dünyada ve ülkemizde pek çok çocuğun hayatını kaybetmesine neden oluyor. Çocukluk döneminde kendini göstermeye başlayan bu hastalık, omurilikteki ön boynuz denilen bir bölgedeki hareket siniri hücreleri etkiliyor.

    SMA HASTALIĞI NEDİR?

    Spinal Müsküler Atrofi (SMA), hareket sinir hücrelerinden (motor nöronlardan) kaynaklı nöro-müsküler bir hastalık. 3 evrede görülen SMA hastalığının en tehlikelisi SMA Tip 1 denilen evre. SMA Tip 1 hastalığının belirtileri çocukluk yaşlarından itibaren gözle görülebiliyor. Bu belirtiler içerisinde yutkunma ve solunum zorluğu, desteksiz oturamama gibi sorunlar görülüyor.

    SMA hastalığı (Gevşek Bebek Sendromu) nedir, nasıl tedavi edilir?
    SMA hastalığı (Gevşek Bebek Sendromu) nedir, nasıl tedavi edilir?

    SMA TÜRKİYE’DE DE SIK GÖRÜLMEYE BAŞLADI

    Batı dünyasında çok sık rastlanılan, bebek ölümlerine neden olan genetik hastalık SMA‘ya, son yıllarda ülkemizde de sık rastlanılmaya başladı. Edinburgh Üniversitesi’nde yapılan deneye göre her 6 bin doğumdan birinde görülen SMA tanısı %95 delesyon tanısı olarak DNA testi sonucuyla konuyor. Geriye kalan %5 oranındaki bozukluk diğer hasar veren mutasyonlar şeklinde gelişebiliyor. 6000 – 10000 doğumda bir görülebilen hastalıkta 40 çocuktan biri taşıyıcı olabiliyor. Her iki ebeveynden bozuk gen çocuğa geçtiğinde ancak çocuk SMA hastası olabiliyor. Sadece anneden veya sadece babadan bozuk gen aktarımı çocukta hastalık oluşturmuyor, ancak taşıyıcılık oluşturabiliyor.

    SMA HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    Belirli bir tedavisi olmayan SMA’da sadece bazı bakımlar yapılarak, hastanın yaşam kalitesinin artırılması amaçlanıyor. SMA hastalığında kesin tedavinin bulunması için 2 tür çalışma yapılıyor. Bunlardan biri genetik terapi. Bu terapi ile SMA rahatsızlığının nedenleri ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Diğer tedavi şekli ise hücresel değiştirme terapisi. Bu yol ile ölü hücreler veya ölmeye başlayan hücreler yenileriyle değiştirilmeye çalışılıyor.

    SMA Tip 1 hastası olan gençlerde motor nöronlar yenilenmeye daha uygun. Ancak omurilik zedelenmesinden kaynaklanan SMA rahatsızlıklarında hangi hücrelerin değiştirilmesi gerektiği henüz tespit edilebilmiş değil. Ayrıca SMA Tip 1 hastası olan bebeklerde omuriliğe kök hücre enjekte edilmesi fayda sağlayabiliyor. Bunun temel nedeni, küçük çocukların hala gelişim çağında olmaları. Bebeklerde ve çocuklarda kök hücrelerin yaşam şansının çok fazla olması fırsat olarak nitelendiriliyor. Travma ve omurilik zedelenmesinden sonra ortaya çıkan rahatsızlıklar da ise, hücre nakli pek mümkün olmuyor.

  • Annenin çocuğu ile ‘anneciğim’ diyerek konuşması doğru mu?

    Annenin çocuğu ile ‘anneciğim’ diyerek konuşması doğru mu?

    Sevgi gibi yoğun bir duygu yaşandığında, fiziksel ve sözel tepkiler oldukça çeşitlilik gösterir. Bazen farkında olmadan diş sıkmak, bazen de karşıdaki kişiyi sıkıştırmak… Hele ki konu çocuklar ise, hem sevginin yoğunluğu hem de çıkış şekli oldukça zenginleşir. Sevgi, istisnasız en besleyici ve değerli duygudur. Fakat bazı sık kullanılan sevme davranışları, bu süreçte çocuklar için oldukça kafa karıştırıcı olabilir.

    ÇOCUĞUNUZU DUDAKTAN ÖPMENİZ DOĞRU MU?

    Ebeveynlerin çocukları dudaktan öperek sevgi göstermesi, cinsel gelişim açısından yanlış mesajlar iletir. Özellikle çocukları cinsel istismara karşı korumayı arzularken, bu tip bir sevgi gösterimi, birbirini seven herkesin dudaktan öpüşebileceğine dair bir düşünce yaratabilir ve çocukları “kötü” dokunuşlara karşı korunmasız kılabilir.

    Ebeveynlerin çocukları dudaktan öpmeleri, cinsel gelişimde önemli yeri olan, aile içi hiyerarşi/nesil farkı (anne-babanın, ebeveynliğin yanı sıra çift ilişkisinin olması, yetişkinler olarak çocukları koruyucu rolde olmaları) konusunda çelişkiler yaratarak, kaygıya sebep olur.

    ÇOCUKLARA ‘AŞKIM, SEVGİLİM’ DEMEK NE DERECE DOĞRU?
    Buna benzer olarak bir diğer sıkça yapılan davranış ise, çocuklara “Aşkım, sevgilim” diyerek sevgi göstermektir. Bu çocukların kendilerini aile içinde konumlandırmasında ve nesil farkını algılamalarında zorluk yaratır.

    Çocuklar, anne veya babanın sevgilisi yerine geçemezler. Kimse de onlardan böyle bir beklenti içinde değildir. Fakat bu sözcükler, hayatı oldukça somut algılayan çocuklar için kafa karıştırıcı ve kaygı verici olur.

    ISIRARAK, VURARAK VE KÜFÜRLE SEVMENİN OLUMSUZ ETKİLERİ NELER?

    Çocukları vurarak, ısırarak veya küfürle sevmek, yine çocuğun zihninde kabul edilen ve edilmeyen davranışların oturmasında zorluklar yaratır. Özellikle duyguları tanıma, fark etme ve kontrol etmeyi öğrenme aşamasında olan çocuklar, öfke ve sevgi ifadesinin iç içe geçtiği bir model ile karşılaşırlar.

    Bu model, okulda veya sokakta ona vurulduğunda, bu davranışı bir “tehlike” sinyali olarak algılayamamasına veya yaşıtları ile vurarak ilişki kurmasına sebebiyet verebilir. Bu tip çocuklar, okulda “çok hırçın, agresif, öfkesini kontrol edemiyor” Şikayetleri alabilir veya ev içinde kendini vurarak ifade edebilir.

    ‘ANNECİĞİM, BABACAĞIM’ DİYEREK SEVMENİN SAKINCASI NEDİR?

    Son dönemlerde en sık olarak duyduğumuz bir başka yaklaşım ise çocukları, “Anneciğim, babacığım” diyerek sevmektir. Çocukların yetişkinleri model alarak öğrendiği, onların verdiği güven ve koruyuculuk ile büyüdükleri bu dönemde, onlardan kelime anlamıyla, “Anneniz veya babanız” olmalarını beklemek oldukça korkutucudur.

    Özellikle çocukların dünyayı somut olarak algıladıkları dönemde, kendi ebeveynlerine “Annelik-babalık” yapma düşüncesi, ebeveynlerin sunduğu güven duygusunu zedeler.