Blog

  • Maskelerin püf noktaları

    Maskelerin püf noktaları

    Bazı meyve püreleri çok akışkan olabilir. Bu konuda en büyük yardımcınız yulaf olmalı. Maskenize yulaf eklerseniz, maskenize hacim kazandırmış olursunuz…

    Maskelerin püf noktaları

    Akşam’dan Yasemin Miras’ın yazısı…

    Evde yapılan maskeler hem kimyasal içermez hem de cildi güzelleştirmenin en kolay yoludur. Ancak onları hazırlarken dikkatli olmak gerekir. Örneğin, eski bir elbise kullanın. Çünkü her meyvenin lekesi üzerinizden çıkmaz. Bazı meyve püreleri çok akışkan olabilir. Bu konuda en büyük yardımcınız yulaf olmalı. Maskenize yulaf eklerseniz, maskenize hacim kazandırmış olursunuz. Ayrıca maskelerinize bal mutlaka ekleyin. Çünkü bal çok iyi bir nemlendiricidir. Ayrıca limon suyu da maskelerinizin içine eklenecek ürünlerden. Limon suyu bakterileri öldürür, lekeleri azaltır, aknelerle savaşır. Yoğurt da maskelere eklenebilecek gıdalardan. Aşırı yağı giderir, cildi güneşin zararlı etkilerinden korur, cildi pürüzsüzleştirir. Süt de cilt dostudur. Çok iyi bir cilt temizleyicisidir, nemlendirici bir ajandır, cildin elastikiyetini artırır, gençleştirir… Yeşil çay da yardımcı maddelerinizden biri olur, yeşil çay cildi gençleştirir. Meyvelerle yaptığınız yüz maskelerinde meyvelerin çürük veya bayatlamış olamamasına dikkat edin. Çürük meyveler cildin mikrop kapmasına sebep olabilir. Ham meyvelerde vitamin açısından çok zengin olmayacağı için, maske yapımında olgun meyveleri tercih edin.

    Göz kenarlarındaki cilt çok hassas olduğu için, göz çevrenize maske uygulamayın. Ev yapımı yüz maskeleri güzellik merkezlerinde yapılan yüz maskelerinden daha doğal olması sebebiyle çok sık yapılabilir. Hem paranız cebinizde kalacak hem de en doğal maskeleri yüzünüze uygulamış olacaksınız. Şimdi sizlere evde yapabileceğiniz birkaç maske tarifini paylaşmak istiyorum.

    Kivi ve avokadonun dayanılmaz düeti:

    İkisi de lezzetli, ikisi de tropikal, ikisi de ışıltılı cilt için kullanılır. İkisini macun haline getirin, bal ekleyin ve cildinizde 30 dakika bekletin. Sonrasında cildinizi durulayıp, nemlendirici uygulayın. İki meyve de antioksidan açısından zengindir. İkisi de cildinizi hasarlara karşı korur. Sivilceleri azaltır, aşırı sebum üretimini engeller dolayısıyla cildiniz pürüzsüz olur.

    Güzellerin sırrı: ‘Salatalık’

    Bir salatalık, biraz süt, biraz bal, biraz kahverengi şekerle cildinizde muhteşem bir değişim sağlar. Cildiniz yumuşar, gözenekleriniz açılır, gençleşirsiniz.

    Çilek ve çikolatayla geç yaşlan:

    4 çilek, bir kaşık kakao tozu, bir tatlı kaşığı balı karıştırıp 15 dakika cildinizde bekletip, cildinizi yıkadıktan sonra ölü hücrelerinizden arınacaksınız. Gençleşmeye başlayacaksınz. Ayrıca cildinizin rengi açılacak, DNA hasarlarınız ortadan kalkacak.

    Meyvenin kralı: Mango

    1 olgun mango, biraz kil… İkisini macun haline getirin ve yüzünüzle boynunuza yedirin. 30 dakika beklettikten sonra yıkayın. Cildiniz parlayacak, temizlenecek. Gözenekleriniz açılacak.

    (YASEMİN MİRAS / AKŞAM)

  • Kilo Verdiren Kivi Diyeti!

    Kilo Verdiren Kivi Diyeti!

    Hızlı bir kilo verme arayışındaysanız bu yazı tam size göre.

    Fazla kilolar her zaman rahatsız eder. Bir an önce kurtulmak ve fit bir vücuda kavuşmayı kim istemez ki.. İşte kilo verdiren kivi diyetiyle istediğiniz forma kavuşmak belki de hayal olmaktan çıkar gerçek olur. Hem sağlıklı hem de hızlı kilo verdiren bu diyet listesine bir göz atın deriz.

    Bu diyeti uyguladığınızda inanamayacaksınız ama 4 günde 2 kilo kadar verebilirsiniz. Ama harfiyen uymak şartıyla.

    kilo-verdiren-kivi-diyeti-1

    4 günde 2 kilo verdiren diyet listesinden bakalım neler varmış:

    Kahvaltı listesi

    *1 adet kivi

    *1 su bardağı kadar yağsız yoğurt

    *1 dilim çavdarlı tost ekmeği

    Ara öğün listesi

    *1 adet kivi

    Öğlen yemeği listesi

    *Sebze çorbası

    *Sınırsız kivi

    Ara öğün listesi

    *1 adet kivi

    Akşam yemeği listesi

    *1 adet kivi

    *2 adet haşlanmış yumurta

    *1 tabak sebze yemeği ya da 100 gram et

    Yemekten sonra isteğe göre yeşilçay ve papatya çayı içebilirsiniz. Böylece rahat bir uyku da geçirmiş olursunuz.

    Bu diyette önemli olan nokta şekersiz çay, su dışında sıvı tüketmemeniz ve bu diyeti 4 günden fazla uygulamamanız. Tekrar uygulamak isteyenler aradan 4 günün geçmesini beklemelidirler.  Bu diyeti uygulamak isteyenler için en sağlıklı yol diyetisyeninize danışarak uygulamanız.

  • Parke Rengine Göre Ev Dekoru

    Parke Rengine Göre Ev Dekoru

    Parke Rengine Göre Ev Dekoru .. Evinizde duvarlar kadar etkili olan bir diğer yüzey de parkelerdir. Ancak rengine vurulup da döşettiğiniz ya da kiraladığınız evde önceden döşenmiş olan parkelerin evdeki diğer mobilyalarla uyumu, evin tüm atmosferini değiştirebilir. Bu yüzden parkenizin rengine göre evinizdeki diğer yüzeylerin ve mobilyaların rengini seçmek önemli.

    Parke Rengine Göre Ev Dekoru

    1. Yumuşacık, Pastel Bir Görünüm

    Hafif griye dönük, açık bej tonunda, ladin gibi bir parkeniz varsa evinizdeki diğer unsurları da bu renge yakın tonlarda dekore ederek yumuşak geçişli bir stil yaratabilirsiniz. Uçuk pembe duvar rengi, camın ağırlıkta olduğu yüzeyler, aynalar ve açık renkli mobilyalar mükemmel bir bütünlük sağlayacaktır.

    2. Zıtlıklarla Kontrast Etki

    Beyaz renkli parkeler, son dönemin en popüler parke renklerinden. Mekânı olduğundan daha geniş gösteren bu renk, koyu renk mobilyalarla kombinlendiğinde kontrast bir stil yaratıyor. Duvarları ve parkeleri beyaz seçip koltuklarınızı gri, lacivert, siyah gibi renklerde tercih ederek bu görünümü elde edebilirsiniz.

    3. Doğadan İlham Alan Bir Stil

    Evlere en çok yakışan parke renklerinden biri de çam. Bu tip parkelerinizi açık renk mobilyalarla bütünleştirebilirsiniz. Beyaz duvarlar, taş rengi keten kumaşlar, masif ahşap mobilyalar ve bolca yeşillikle iç açıcı bir stil elde edebilirsiniz.

    4. Sıcacık Bir Atmosfer

    Açık kahve tonlarında, allegro gibi bir parke rengine sahipseniz turkuaz ve yeşilin açık tonları ile sıcacık bir atmosfer yaratabilirsiniz. Açık kahve mobilyalar üzerine atacağınız turkuaz yastıklarla, yumuşak ve uyumlu bir görünüm elde edebilirsiniz.

    5. Sofistike Kızıllar

    Parkeleriniz içinde kızıllıklar barındıran ceviz gibi tonlara sahipse bunu gri ve gümüş tonları ile kombinleyerek zarif bir şıklık yaratabilirsiniz. Özellikle kemik rengi, kum beji gibi tonlar, aynalar ya da gümüş şamdanlar, mekânda sofistike bir görünüm yaratacaktır.

    5-sofistike-kizillar

    6. Kahvenin En Koyu Tonları

    Venge gibi kahvenin siyaha dönük tonlarında, dekorasyon konusunda biraz sınırlı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Koyu renklerin mekânı biraz daha ufak gösterdiği bilinir. Bu etkiyi kırmak için duvarda açık renklere yer verebilirsiniz. Vizon, sütlü kahve, kum beji gibi renklerde mobilyalarla mekânı genişletebilir, yeşil yapraklı bitkilere yer vererek daha canlı bir atmosfer yaratabilirsiniz.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Kış Sezonun En Hit Saç Renkleri 2017

    Kış Sezonun En Hit Saç Renkleri 2017

    Kış Sezonun En Hit Saç Renkleri 2017 … Kızılın sayısız cool tonu, yenilenen sıcak kahve, siyahın sofistike asaleti ve daha birçok cüretkar renk bu sezon titreşimli, dinamik ve zengin yorumlarıyla rekabet içinde. Bu kış saç rehberiniz olacak sezonun en popüler 14 saç rengini bir araya getirdik.

    Kış Sezonun En Hit Saç Renkleri

    Şampanya Kızılı

    Bu sezonun kazanan rengi hiç şühpesiz ki kızıl! Beklenmedik yükselişiyle kızıl dalgası bu sezon Hollywood’u da ele geçirdi. Yeni nesil kızıllar içinde favorilerimizden biri de tarçın, bakır karışımı bu derin kızıl tonu. Ellie Bamber ve Amy Adams’ın tondaş şampanya kızılları da neden süper ikilinin çifte tehlike olduğunu kanıtlıyor.

    sac_renkleri_2017_modasi
    Saç Renkleri 2017

     

    Nude Tonlar

    Kızıllar, kahveler, sarılar arasında bu kış doğal tonları tercih etmek istiyorsanız Cara Delevingne’ın küllü saç rengi tam size göre! Grinin coolluğunu sarının sıcaklığıyla birleştiren bu büyüleyici küllü ton kışın her moduna ayak uydurabilecek kadar güçlü bir renk.

    sac_rengi_2017
    Saç Renkleri 2017

     

    Çikolata Kahvesi

    Kışın içinizi ısıtacak kahve tonlarından çikolata kahvesi kendini gösteriyor. Kışa yeni bir imajla girmek istiyorsanız yaşı küçülten, mucizevi kahve tonlarına şans verin. Doğal nüansıyla parlak ve zengin kahverengi Hollywood’un favori kumrallarının vazgeçilmez tonu.

    sac_renkleri_2017_trendleri

     

    Sörf Ruhu

    Koyu diplerin ikiz güzelliği kumsal saçları yaz bitmesine rağmen güzellik dünyasını terk etmeyi düşünmüyor. Sahil sarısı, Ciara, Blake Lively ve Emilia Clarke gibi güzellerin kışın bile güneşle flört etmesine neden oluyor. Alexander Wang’in İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunda tanıştığımız sörf ruhu gelecek yazı beklemeden aramıza katılıyor.

    2017_sac_renkleri

     

    Gül Kurusu

    Saç bukelamunları için de renkli kişiliklerini yansıtan gül kurusu kışın favorisi. Bu yaz her yerde gördüğümüz pembe saçlar kış için yeni bir forma bürünüyor. Anime etkisindeki pembe saçlar bu sezon hayatınıza tatlı bir renk getirecek.

    2017_sac_rengi

     

    Platin Aşkı

    Yazın Hollywood’da yayılan platin dalgası bu sezon da kaldığı yerden devam ediyor. Cool platin bu kış, gümüşten beyaza her tonuyla soğuk havalarına uyum sağlayacak. Hollywood’un sempatik güzeli Jennifer Lawrence’ın gümüş tonundan, Kylie Jenner’ı buzlar kraliçesine çeviren gri saçlara platin her tonuyla bizi tatmin ediyor.

    2017_trend_sac_renkleri

     

    Koyu Dipler

    İlkbahar/Yaz 2017 podyumlarından bir güzellik trendi yazı beklemiyor. Punk bir yorum sunan koyu dipler bu kışın asi güzellik tavrı olacak. Kristen Stewart gibi radikal bir saç tercih etmiyorsanız, saçınızın renginden birkaç ton daha koyu, doğal dibi gelmiş bir görünüm, bu kış ilk defa cool olmaya oynuyor.

    sac_trendleri_2017_sac_renkleri

     

    Asil ve Sofistike Siyah

    Gösterişli ve sofistike siyah en asil ve koyu haliyle güzellik dünyasına geri dönüyor. 90’larda Winona Ryder ile ikonikleşen siyah saçlar bu kış küllerinden yeniden doğuyor. Rihanna, Selena Gomez, Emma Stone ve birçok ünlü yüzde rastladığımız simsiyah saçlar fazlasıyla radikal ve zorlu bir tercih olsa da doğal cazibesiyle kışa meydan okuyor.

    sac_modasi_2017

    Terra Cotta Natürelliği

    Jessica Chastain’in görkemli kızılı kışın saç ilhamı oluyor. Güzel aktrisin parlak kızıl tonu içerdiği zengin altonlarla multi-tonal, çok boyutlu eşsiz bir renk sunuyor.

    kis_sac_renkleri_2017

     

    Elektrik Kırmızısı

    Kızılın bu sezon tanıştığımız titreşimli tonu elektrik kırmızısı, açık ara sezonun kazanan rengi. Renk katalogumuzun en seksi ve cüretkar tonu olan elektrik kırmızısı 2017 İlkbahar/Yaz Moda Haftası’nda hem sokağın hem podyumun yıldızı olmayı başardı. 

    hit_sac_renkleri_2017

     

    Dinamik Espresso

    Siyahın radikal değişimi gözünüzü korkutuyorsa, siyaha gösterişiyle meydan okuyan espresso kahvesiyle tanışın. Jet siyah ve kavrulmuş kahve arasında gidip gelen bu eşsiz renk Bella Hadid ve Kendall Jenner gibi genç süpermodellerin imza görünümü.

     

    en_guzel_sac_renkleri

    Kaynak: vogue.com.tr

    Fotoğraf: Getty Images Turkey

  • Yeni anne baba olmak

    Yeni anne baba olmak

    Yeni evli çiftler hemen bebek yapma düşüncesinde olmamalarına rağmen yakın çevre baskısı, kazalar! erken hamilelikleri getirmektedir.

    Hamilelik dokuz aylık oldukça zor bir süreç olmakla birlikte kadını psikolojik açıdan en güçlü gördüğümüz zaman dilimidir de aslında. Kadın için karnındaki bebeği her şeyidir, hormonlardaki değişiklikler kadını her türlü travmaya karşı korur.

    Doğumla birlikte yeni evlilerin tüm yaşamı değişir. Kadına düşen yük çok ağırdır. Anne, şaşkın, yorgun ve farklı hisler içindedir. Bu bebeğe nasıl bakacaktır, acaba sütü yetecek midir, ölmeden bu bebeği büyütecek, hastalıklardan koruyup, sağlıklı olgunlaşmasını sağlayacak mıdır?

    Bu durumda eşinden haklı beklentiler içindedir, onun da bu sürece katılmasını, ona yardım etmesini, anlayışlı, koruyucu ve kollayıcı davranmasını beklemektedir.

    Evin içi komşu akınındadır, kayınvalideler, anneler hepsi bir ağızdan kendi tecrübelerini aktarmakta, akıl öğretmekte, yeni anneyi belki bilmeden, istemeden yaralamaktadır. Evde ısı yükselir, bebek üşütülmemeli, annenin sütü arttırılmalı, varsa yardımcılar eğitilmelidir. Kesif bir süt, sabun ve anne kokusu eve hakimdir,genç baba bu duruma uyum sağlamaya çalışır, baba içinde zor bir dönem başlar, yapısı gereği sıkılabilir, evden kaçmanın yollarını arayabilir. Çalışmak, çalışmak, çalışmak, kocanın bu dönem arttırdığı tempo göz kamaştırıcıdır!

    Yeni anne eşinin kendisinden uzaklaştığını hisseder, kendisini ya da eşini yargılamaya başlar. Genç anne kilosuna, değişmiş beden ölçülerine üzülür, bir yandan bebeği için yemesi, içmesi gerekmekte diğer yandan da bir an önce eski görüntüsüne dönmeye çalışmaktadır. Bu dönem karı – koca arasında sıklıkla kıskançlıklara, şüphelenmelere neden olur.

    Kadın kayınvalidesi ya da annesi ile 24 saat sıcak bir evde terler dökerek bebeğini büyütmeye çalışmaktadır, 3 saatte bir uyanan bebek bazen dinmek bilmeyen ağlama nöbetleri ile annesini de ağlatmakta ve anne akşam saatlerinde gelen kocasından anlayış beklemektedir.

    Anne bu bebeği eşi içinde doğurmuştur, eşinin gözlerinde bunu hissetmek ister, bu bebek için 15-20 kg almış, bedenini zorlamış, çalışma hayatını durdurmuş, kariyerini ertelemiş, kendisini eve hapsetmiş, tamamen bebeğine endekslediği güncel hayatı ile kendisine boş vermiştir.

    Koca eve gelir, evde belki kayınvalidesinin ya da annesinin mevcudiyeti onu rahatsız edecektir, evde olup bitenlerin kendisine anlatılması hiç de çekici değildir, bir an önce sabah olmasını, işine gitmeyi ister. Bu aslında bebeği sevmediği ya da baba olmaktan rahatsız olduğu için değil, olup bitene uyum sağlamakta çektiği güçlük, anlayamadığı duygular sebebiyledir. Eşi ile arası hiç iyi değildir, üstelik cinsel yaşantıları da ciddi bir engelle karşı karşıyadır. Kocasını seven, ondan ilgisini esirgemeyen kadın tüm enerjisini yeni doğan bebeğine yönlendirmiştir.

    Günler akar gider, yeni kurulan ailenin iç dinamikleri birçok etkenle sarsılmaktadır, rutin yaşamları değişmiştir, sinema – televizyon, yemek keyifleri ertelenir.

    Kadın artık eşi tarafından beğenilmediğini düşünüp, bebeğine bağlanır, anne – babanın arası açıldıkça açılır, hatta baba başka odalarda uyuya kalır, anne 4-5 günde bir değiştirdiği gecelik ile kocasının sinirine gitmekte, koca da sıktığı sabah parfümleri ile yeni anneyi küplere bindirmektedir.

    Bu dönem maalesef boşanmaları da beraberinde getirmekte, oysa kadın bu bebeği ailenin mutluluğu adına dokuz ay acı çekerek eşine hediye etmiştir, hissettiklerinin kocası tarafından algılanamadığını düşündükçe üzülmekte, boşanmayı bile aklına getirmektedir.

    Kadının en hassas olduğu bu dönem doğum sonu depresyonları ya da akıl hastalıklarını da beraberinde getirebilir.

    Koca, karısına yabancılaşabilir, onu anne ya da bebeğinin sahibi bir kadın olarak görerek ilgisini değiştirebilir. Kaynanalar ya da kayınpederler mevcut düzeni gerip, aile içinde çatışmaların oluşmasına neden olabilir.

    Oysa o bebek, 2-3 yıl sonra tüm ailenin hayata bakışını, evliliğin değerinin değiştirip inanılmaz güzel şeyler katacaktır. Bebek ile geçen ilk 4 yıl evliliğin en çetin dönemidir. Karı – koca bu sürecin zorluğunu önceden bilmeli ve evliliğe zarar vermeden atlatmak için planlarını yapmalıdır.

    Bebeğin ilk 4 yıl zaman kavramı yoktur, anne yada baba bebeği ile 24 saat geçirmek zorunda da değildir. Amaç birlikte geçirilecek sürenin “kalitesindedir”. Anne – baba oflayarak zaman geçirdiğinde olan evliliğe olacak, tükenmişlik içindeki karı – koca birbirini suçlayacak, ev içi gerilimi artıracaktır. Bebeğin bir an önce büyümesini hedeflemek yerine o sürecin keyfine varmak asıl hedef olmalıdır.

    Prof. Dr. Özkan PEKTAŞ

  • Sağlıklı dudaklar için 10 altın öneri

    Sağlıklı dudaklar için 10 altın öneri

    Dudaklar kişinin yüzdeki en seksi ,dikkat çeken,sağlıklı gösteren bölgedir.Yaşla dudaklar kurur,hacimini kaybeder,köşeler yerçekiminin etkisiyle aşağıya doğru iner,çevresinde ince kırışıklıklar oluşur.Bunları geciktirmek ,sağlıklı dudak görünümü iyi bir bakımla mümkündür.Neler yapılabilir?

    1. Dudak balmları ile dudaklar düzenli nemlendirilmelidir.Neden?Dudaklarda ter bezleri bulunmaz,dolayısıyla kurumaya doğal olarak meyillidir.Eğer dudaklar uzun süre kuru bırakılırsa,hem sağlıksız kötü bir görüntü olur,hem de koyulaşabilir,pigmente alanlar oluşabilir.Nemli ,sağlıklı görünümlü dudaklar için,dudak balmını yanınızda taşıyın ve mümkün olduğu kadar sık yineleyin.Petrolatum içerikli ürünlerin uzun dönem kanserojen etkili olabileceği gözden kaçmamalıdır.Medikal olarak balmumu,badem yağı,vitamin E bulunan ,gliserin içeren ;Petrolatum ve paraben içermeyen ürünler tercih edilmelidir.Düşük oranda olsa bile güneşe kronik maruziyet ,dudaklarda hızlı yaşlanmaya sebep olur.Dudak çevresinde kırışıklık oluşmasını kolaylaştırır.Dudak yüzde en ince deriye sahip olan bölgedir ,aynı zamanda ter ve yağ bezleri içermez,dolayısıyla güneş kuruluğu da artırır. Güneş kanserojen olabileceği için ,dudak balmının içeriğinde muhakkak güneş koruyucu bulunmalıdır.Dudak nemliliğinde tüm vücut nem içeriğinin artması da gerekir bunun için için bol sıvı ,özellikle su tüketilmelidir.Estetik ,sağlıklı ,nemli ,pürüzsüz dudaklar için dudak nemlendiricileri çok sık kullanılmalıdır.

    Sağlıklı dudak
    Sağlıklı dudaklar

    2. Haftada bir kez peeling yapılması önerilir.Hatta peeling yaparken diş fırçası kullanılabilir.Böylece ölü deriler ortamdan uzaklaşır ,alttan canlı deri ortaya çıkar.Dudak cildi böylece kendini daha iyi yeniler.

    3. Sigaradan uzak durulmalıdır.Nikotin oksidatif strese neden olarak yaşlanmayı hızlandırır.Mekanik etkiyle dudak çevresinde kırışıklıkların oluşmasını hızlandırır.Aynı zamanda dudakta koyu lekeler oluşturabilir.Estetik ,güzel ve sağlıklı dudaklar için sigaradan uzak durulmalıdır.

    4. Çay ve kahve tüketimi sınırlandırılmalıdır.İçeriklerindeki kafein ve teofilinin dudakta renk koyuluğuna neden olabilir.

    5. Aşırı kimyasal içermeyen ruj kullanılmalıdır.İçeriklerinde medikal olarak jojoba,shea yağı,nar ekstresi bulunan ürünler tercih edilmelidir.Ruj silinmeden uyunmamalıdır.Son kullanım tarihi geçmiş ürünlerden uzak durulmalıdır.Yağlı ve nemlendiricili rujlar tercih edilmelidir.

    6. Klor içeriği fazla olan havuzlarda uzun süre kalınmamalıdır.Klor renkte koyulaşmalara neden olabilir.

    7. Beslenmeye dikkat edilmelidir.Vitaminden zenginleştirilmiş diyet önerilir.Bol meyve tüketilmelidir.Vitamin C den zengin diyet, oluşabilecek koyu renkleri önler.

    8. Dudaklar ısırılmamalı,dudak derisi kopartılmamalıdır.Nemli ve pürüzsüz kozmetik görünüm için dudaklar travmatize edilmemelidir.

    9. Pipet ve sigara kullanımı gibi, dudak kenarlarını kıracak mekanik aktivitelerden uzak durulmalıdır.

    10. Son olarak…Bol bol gülümseyin,dudak çevresi kırışıklıkları yumuşatın!

     

    Uzm. Dr. Pınar CÖMERT

  • Zeytinyağlı Pırasa Tarifi

    Zeytinyağlı Pırasa Tarifi

    Ardanın Mutfağından leziz zeytin yağlı pırasa tarifi…

    Zeytinyağlı Pırasa Tarifi

    Malzemeler;
    500 gr pırasa
    2 adet orta boy siyah havuç
    ½ su bardağı zeytinyağı
    ½ su bardağı pilavlık bulgur
    ½ limonun suyu
    Tuz
    Karabiber
    1 yemek kaşığı toz şeker
    1.5 su bardağı su

    zeytin_yagli_pirasa

    Hazırlanışı;
    Pırasaları doğrayıp yıkayın, süzün ve kenara alın.
    Siyah havucu soyup doğrayın.
    Tencereyi ocağa alıp ısıtın, zeytinyağını ekleyin ardından havuç dilimlerini ilave edip 3- 4 dakika kavurun. Ardından süzdüğünüz pırasaları ekleyin, karıştırın tuz, karabiber, şeker ve limon suyu ilave edip tekrar karıştırın. Ardından bulgur ve suyu ekleyip kapağı kapalı olacak şekilde orta ateşte 20 – 25 dakika pişirin.

    Tarif: Ardanın Mutfağı

  • 10 Doğal Antibiyotik

    10 Doğal Antibiyotik

    Nar : Özellikle kış aylarında artan gribal enfeksiyonlara karşı koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. 1 nar günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler sayesinde damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi olan nar, fiziksel aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor. Ancak bir avuç nar bir porsiyon meyveye denk geldiği için nar suyu tüketmek tansiyonu fazlaca düşürebilir ve gereksiz şeker alımına neden olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.

    Doğal Antibiyotikler : Nar

    Pırasa: Sağlığa faydaları çok yüksek olan pırasa tam bir kalp dostu besin. İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı oluyor. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Ancak çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını olumsuz etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların çok iyi pişirerek ve az miktarda tüketmesinde fayda var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ilave ederek de kahvaltılarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.

    Kivi: Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Öyle ki portakaldan daha fazla C vitamini içeren bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin sayesinde vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yararlı olan kivi, içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor.

    Doğal Antibiyotik : Kivi

    Kırmızıbiber: Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan zengin bir besin. İçerisinde bolca bulunan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum kalp krizi riskini azaltıyor. Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisinin yanında kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek hem lezzet hem sağlık açısından faydalanabilirsiniz.

    Doğal Antibiyotik : Kırmızı Biber

    Zencefil: Doğanın mucizevi besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere dek birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanında mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.

    Brokoli: Brokoli, içerdiği sulforan maddesi sayesinde antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır. ABD’de yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan bu “sülforapan” maddesinin etkili olduğu ortaya çıktı.

    Doğal Antibiyotik : Brokoli
    Doğal Antibiyotik : Brokoli

    Turp: “Turp gibi olmak” deyiminin boşuna söylenmediği aşikar. Zira içerisindeki zengin C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi sayesinde tam bir sağlık kaynağı. Çok güçlü bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi sayesinde sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Örneğin kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üst kısmından kesip içerisini oyun. (İçinden çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun) Bir su bardağının üzerine oturtun. Turpa alttan çok minik bir çizik atın ki, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabah- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde fayda sağlayabilirsiniz. Turpun en az kendisi kadar faydalı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.

    Doğal Antibiyotik : Turp

    Ispanak: Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde bol miktarda bulunan C vitamini ve folik asit sadece vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Kalp dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Sağlık vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu mucizevi besinini bol bol tüketin.

    Kefir: Kefir, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde vücut direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği sayesinde sindirim sistemine yararlı oluyor. Ayrıca sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşı da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon , bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan kefir hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir besin.

    Doğal Antibiyotik : Kefir

    Sarımsak / Soğan: Binlerce yıldır birçok tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi besin sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Özellikle çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak hücre onarımını kolaylaştırıyor ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak aşırı tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı pek çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer vermek çok faydalı. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına karşı koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.

    Doğal Antibiyotik : Sarımsak Soğan

  • Karın yağlarını eritme yolları

    Karın yağlarını eritme yolları

    Göbek bölgesinde biriken yağlar hepimizin başının belasıdır. Peki bu yağlardan nasıl kurtulabiliriz?

     Sağlıklı ve düzenli yapılan ara öğünlerle, metabolizma hızlanır. Metabolizma hızlanınca vücuttaki yağ dokusunun erimesine yardımcı olur. Beslenmemizde yaptığımız ufak ara dokunuşlar öğün öncesinde porsiyon kontrolü sağlar ve fazla besin tüketimini engeller. Bu sayede mevcut depolar enerji üretimi için kullanılır. İlk olarak da vücudun depoladığı bölgelerden yağ kaybı gerçekleşir.

     Günlük tüketilen kalsiyum miktarı göbek bölgesindeki yağlardan kurtulmaya yardımcıdır. Çünkü gün içinde tükettiğimiz yoğurt, süt, ayran, peynir, koyu yeşil yapraklı sebzeler kalsiyum deposudur. Kalsiyum besinlerle alınan fazla yağın emilmeden bağırsaklardan atılmasına yardımcı olmaktadır.

     Tüketilen lifli gıdalara ağırlık vermek karın içi yağlanmanın daha az olmasına yardımcı olmaktadır.

     İşlenmiş karbonhidratlardan kaçınmak gerekmektedir. çünkü tüketilen beyaz ekmek, şeker veya pirinç gibi rafine karbonhidratlar vücutta yağ olarak depolanırken karın bölgesinde de ödem oluşturur. Besin tüketiminde karbonhidrat tercihimizi yulaf, tam tahıllı ekmek, bulgur gibi kompleks karbonhidrattan zengin besinlerden seçmeliyiz.

     Gece saat 21.00den sonra olan besin tüketimlerinden kaçarak düz bir karına sahip olunabilir.

     C vitamini, beta karoten ve antioksidan içerikleri yüksek lifli gıdaları tüketmek uzun süre tokluk sağlarken karın içi yağlanmayı azaltır.

     Selenyum ve antioksidan içeriği yüksek besinlerin yetersiz tüketilmesi bel çevresinde yağlanmaya sebep olmaktadır.

     Yapılan çalışmalar günlük 2 fincan yeşil çay tüketiminin bel çevresinde yağlanmayı azalttığını göstermiştir.

     Su tüketimi yağ yakımı sırasında ortaya çıkan zararlı maddelerin ortamdan uzaklaştırılmasına yardımcı olur ve metabolizmayı çalıştırır.

     Egzersizin önemini unutmamak gerekir. Özellikle karın bölgesindeki yağların azaltılması ve şekillenmesi için yapılan karın egzersizlerinin inanılmaz etkisi vardır.

     

    Dyt. Zülal YALÇIN

  • Zayıf Gösteren Kombin Önerileri

    Zayıf Gösteren Kombin Önerileri

    Fazla kiloları saklamak her kadının hayalidir ancak kolay değildir. Her ne kadar ince görünmek kolay olmasa da bu yöntemlerle daha zarif görüneceksiniz.

    Artık fazla kilolarınız dert olmaktan çıksın. Üzerinize giyeceğiniz kıyafetlere ufak tefek değişiklikler yaparak zayıf görünmeniz mümkün. Neyi nasıl giyeceğinizi bilirseniz kıyafet seçimi artık zor olmaktan çıkar. Ayrıca diyet yapmanıza da gerek kalmaz. Şimdi moralinizi yükseltin ve yazımıza odaklanın.

    Saklamak istediğiniz bölgeyi belirleyin

    Giydiklerinizle zayıf görünmeyi başarmak için öncelikle saklamak istediğiniz bölgeyi belirleyin ve kıyafet seçiminizi buna göre yapın.

    Kıyafet tercihleriniz o bölgeyi kapatacak tarzda olsun. Vücudunuzda kilolu bölgeyi kapatıp zayıf olan kısımları ön plana çıkarmak için vücudunuzun ince olan bölgelerine oturan ve kilolu olan bölgelerine doğru genişleyen bir kıyafet tercih etmelisiniz.

    Böylelikle ortada göze batan bir yer olmayacaktır. Diğer bir öneri ise eğer vücudunuzda kilolu olan kısım üst kısımsa üst tarafınızı kapatacak koyu renkli kıyafetler tercih edin. Kol ve göbeğinizde kilo sorununuz varsa bu ortadan kalkmış olacak.

    Eğer kilolu olan tarafınız bacak ve kalçalarınız ise aşağı doğru bolaran elbise veya eteklerle kombin yapabilirsiniz. Ama tek renk kombinler oluşturmanızda fayda var.

    zayif-goteren-kombin-onerileri-1

    Uygun kesimli model seçin

    Kilolusunuz diye bol kıyafetler giymenizin anlamı yok. Kilonuzu kapatmak ve daha ince görünmek için vücudunuz için uygun kıyafet kesimi seçmeniz gerekir. Bol kıyafetler içine saklanıp moralinizi bozmanıza gerek yok.

    Bacaklarınız iri bir kadınsanız desenli çoraplar yerine tek desen ve tek renk çoraplar tercih edin. Pantolon seçiminiz ütü çizgili ve klasik kesimli olanları tercih edin.  Kesinlikle likralı kıyafetler tercih etmeyin. Bu sizi olduğunuzdan daha da kilolu gösterecektir.

    Kadınlar Kulübü olarak sizlere birkaç kombin önerileri sunduk. Umarız sizin için faydalı olmuştur.