Blog

  • Elmalı kurabiye tarifi 2017

    Elmalı kurabiye tarifi 2017

    Çay saatlerinin vazgeçilmez lezzeti Elmalı kurabiye nasıl yapılır? En yeni, en lezzetli ve en kolay elmalı kurabiye tarifi 2017

    Elmalı kurabiye tarifi 2017

    Ağızda dağılan muhteşem lezzet elmalı kurabiyenasıl yapılır? Damaklarda eşsiz bir tat bırakan ve çay saatlerinin olmazsa olmazı elmalı kurabiye tarifi ve püf noktası

    ELMALI KURABİYE TARİFİNİN MALZEMELERİ

    Hamur için;

    – 6 fincan bardağı un
    – 1 adet yumurta
    – 6 tatlı kaşığı yoğurt
    – Bir paket kabartma tozu
    – Bir buçuk çay kaşığı şirke
    – 150 gram tereyağı
    – Bir paket vanilya

    İç için;

    – Üç tane elma
    – Bir buçuk çay bardağı pudra şekeri
    – Yarım su bardağı kırılmış ceviz
    – İki çay kaşığı tarçın

    elmali_kurabiye_tarifi_2017

    ELMALI KURABİYE TARİFİNİN YAPILIŞI

    Elmalı kurabiye pişirmeden önce iç malzemesi hazırlanmalıdır. İlk olarak üç adet elmayı rendeleyek şekerle tavada güzelce pişirin. Elmaların pişirilme esnasında mutlaka sürekli karıştırın. 10 dakika pişirilen elmaları cevizi ve tarçını ekleyip soğumaya bırakın. Hamurun ıslanmaması için elmaların güzelce piştiğinde dikkat edin. Elmalı kurabiyenin hamuru için un, vanilya ve kabartma tozu dışında kalan tüm malzemeleri derin bir kaba alın ve hepsini ekleyin. Hamur malzemesinin içine bir çay kaşığı sirke atmak daha kıtır bir tat verecektir. Tüm malzemeleri derin bir kaba aldıktan sonra ununuzu yavaşça ekleyin ardından vanilya ve kabartma tozunu ekleyin. Hamur kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğurun. Hamurun yoğrulması el yapışmayacak kıvamına gelinceye kadar yoğurun. Yoğurulan hamuru portakal büyüklüğünde parçalayın ve açın.Açılmış hamuru dörde bölün ve içi istediğiniz şekilde yerleştirin. Tüm bu işlemler bittikten sonra  yağlı kağıt serilmiş tepsiye yerleştirin ve 165 – 170 derecede yirmi dakika pişirin. Kurabiyelerinizi sürekli kontrol edin, üstü çok kızarmadan fırından çıkarın.  Soğuyunca üzerine bol pudra şekeri dökün.

    Afiyet olsun…

    Kaynak: yemek.haber7.com/tarifler

  • Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti

    Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti

    Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti ücretleri ne kadar ? Tüp bebek tedavisi , tüp bebek ile bebek sahibi olmak isteyen adaylara uyguladıkları tedavi için kişilerden, farklı fiyatlar talep etmektedir. Tüp bebek tedavisi, maliyet açısından anne ve baba adaylarını yıpratabilen ve manevi açıdan da yorucu bir süreçtir. Yaklaşık 100 çiftten 15 tanesinin tüp bebek tedavi yöntemini yardımcı üreme tedavisi olarak seçip tedaviye başladığı düşünülürse, bu durumun ne denli çok insanı ilgilendirdiği anlaşılabilir.

    Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti

    Tüp bebek tedavileri, daha çok ilaç fiyatları sebebi ile maliyetleri yüksek tedavilerdir. Kliniklerin fiyatları, sundukları tedaviye ve kaliteye göre değişebilmektedir.Uzmanların tecrübeleri ve geri kalan her şey tedavinin maliyetini değiştiren etkenlerdir. Bu sebeple de tüp bebek tedavisi yapan her klinik aynı fiyatı vermez. Bundaki en önemli faktör, kliniklerde uygulanan teknoloji farklılıkları ve kişiye sunabileceği imkan ve koşullardır.

    2017 tüp bebek fiyatları nedir?

    Tüp bebek tedavisi fiyatları bu yıl, yani 2017 yılında geçen senelere kıyasla çok büyük farklılıklar göstermez. 2016 yılında en büyük fark gösteren tarafı, SGK’dan tüp bebek tedavi raporu elde eden kişiler için oldu.

    İlaçlar, testler gibi ilave gereksinimler de hesaba katıldığında bu fiyat  yükselebilir. Ultrason muayenesi, yumurtalıkların takip edilmesi için birden fazla kez uygulanır. Olgunlaşan yumurtalar belirlenen gün ve saatte anestezi altında OPU uygulanarak alınır. Ve bu işlem de tüp bebek fiyatlarının içinde dahil olan hizmetlerdendir. Bu hizmetlere, yumurtaların laboratuvar koşullarında döllenmesi (IVF), döllenen embriyoların anne adayının rahmine transfer edilmesi de eklenir.

    Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti
    Tüp bebek 2017 Fiyatları Maliyeti

    2017 tüp Bebek tedavisi için uygulanan ilaçların fiyatları
    Tüp bebek tedavisinde anne adayına hangi ilaçların uygun olacağının saptanması için adetin 2 günü yapılan kan testinde yumurtalıkların rezerv durumu değerlendirilir. Şayet anne adayının rezervleri iyi bir durumdaysa, tedavide kullanılacak ilaçların fiyatları farklılık gösterebilir. Yumurta rezervlerinin durumu iyi değil ise, sayısı az ise, anne adayının yaşı ilerlemiş ise, yumurtaların uyarılması için daha fazla ilaç kullanımı gerekmektedir. Bu da ek bir masraf olarak ailenin karşısına çıkar. Tüp bebek tedavisi ilaçları dışında yapılacak masraf değişebilir.  Uygulanacak olan bazı yöntemler, kimi kliniklerde ilave masraf olarak kişiden talep edilebilir. Hastaların bu uygulamalar için ilave ücret ödemeleri gerekip gerekemediğini kesinlikle sorması gerekmektedir.
    Burada önemli olan husus tedaviye başlarken toplam ne kadar ödeneceğinin ve bu ücrete nelerin dahil olduğunun net bir şekilde sorgulanmasıdır. Aksi taktirde tedavinin sonunda sürpriz ödemelerle karşılaşmak mümkündür. Kendini kanıtlamış tüp bebek merkezlerinde hastaya tedaviye başlarken işlemler detaylı bir şekilde anlatılır ve kurumsal yapı gereği sürpriz ödemeler ortaya çıkmaz.

    Tüp Bebek Tedavileri SGK Tarafından Karşılanıyor Mu?
    Tüm Dünya ülkerinde çok yaygın bir biçimde uygulanan tüp bebek tedavisi fiyatları, bazı ülkelerde 10 bin dolar kadar tutabilmektedir. Fakat Türkiye’de tüp bebek tedavisinde fiyat klinikten kliniğe değişir . Tedavide uygulanan ilaçlarla da birlikte fiyatlandırılır. Adayların sağlık güvencesi mevcut ise, bağlı olduğu kuruluştan faydalanması mümkündür. Ancak ilk olarak adayların sağlık bakanlığına bağlı olan bir kurumdan tüp bebek tedavisine uygun olduklarını gösteren bir rapor edinmeleri gerekir.

    Sağlık kurumundan rapor alan hastaların bağlı oldukları kurum tüp bebek tedavisi bir kısım bölümünü karşılayabilmektedir. Tüp bebek uygulamasının tamamlanmasının ardından tüp bebek tedavisi için alınan uygunluk raporu ile bağlı olunan kuruma bildirilerek kurumun üstlenmiş olduğu miktar adaylara geri ödenir. Eğer, baba adayında sperm bulunamıyor ise ve bu nedenle de cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç duyulmamış ise, uygulamanın ücreti gene kısmi bir biçimde adayın bağlı olduğu kuruluş tarafından ödenir. İlaçların fiyatları ise, anne adayı tedavi esnasında ilaç kullanmış ise, ilaç raporu ile bağlı olunan kuruma gidilerek ilaç ücretinin %80 kadarlık bir miktarını geri alabilirler.

    SGK tarafından tüp bebek fiyatlarının bir bölümü karşılanmaktadır. Tüp bebek yöntemi, bazı koşulların sağlanması durumunda SGK tarafından karşılanmaktadır. Bunlar:

    Uygulanan tıbbi tedavilerden sonra normal şekillerde çocuk sahibi olamadığının ve sadece yardımcı üreme tedavi yöntemleri ile gebelik sağlanabileceğine ilişkin sağlık kurulu raporu alınması.
    Anne adayının 23 yaşını doldurmuş ancak 40 yaşından gün almamış olması,
    Tedavinin yapıldığı merkezin Sağlık Kurumu ile sözleşmeli olması,
    Minimum 5 senedir genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması
    Son 3 sene içinde diğer tedavi yöntemlerinden netice alınamamış olduğunun kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusu sağlık kurulları tarafından belgelenmesi, kanıtlanması
    gibi koşullar yerine getirilir ve kuruluşlardan rapor alınır ise, maliyetin bir kısmının karşılanması mümkün olabilir.

  • Emziren anne diyet listesi

    Emziren anne diyet listesi

    Uzmanında Emziren anne diyet listesi sizlerle… Uzman Dr. Erdoğan Yürük, diyete en az 3 hafta sonra başlanmasını tavsiye ederek, “Emziren anne en az günlük 2 bin kalori almalı, proteinlere önem vermeli, günde 2.5-3 le sıvı tüketmeli, limonata, papatya ve ıhlamur çayı içmeli’ dedi.

    Emziren anneler için bir haftalık diyet programı listesi

    Dr. Yürük emziren anneler için 1 haftalık diyet programını ise şöyle açıkladı:

    Emziren anne diyet listesi

    1. Gün Emziren anne diyeti

    Sabah:

    • Bir Bardak Şekersiz Süt,
    • Bir Yumurta,
    • Bir Kibrit Kutusu Kadar Beyaz Peynir,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği
    • Arada Acıkırsanız Bir Elma.

    Öğle:

    • Bir Porsiyon Yağ Konmadan Yapılan Etli Türlü,
    • Bir Ufak Tabak Makarna (Yağ Koymadan Haşlanacak)
    • Bir Kase Yoğurt,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği.
    • Akşam Üstü Bir Dilim Kepek Ekmeği ile Bir Dilim Beyaz Peynir.

    Akşam:

    • Bir Kase Domates Çorbası,
    • Bir Balık Izgara,
    • Bol Salata,
    • Serbest Meyve.

    2. Gün

    Sabah :

    • Bir Bardak Şekersiz Süt,
    • Bir Yumurta,
    • Bir Kaşık Bal,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bir Domates-
    • Arada Bir Muz.

    emziren_anne_diyeti

    Öğle:

    • Bir Tabak Etli Taze Fasulye (Yağ Konmayacak),
    • Bir Porsiyon Yağsız Yapılmış Pilav,
    • Bir Kase Komposto (Sakarin İle Tatlandırın),
    • Bir Dilim Ekmek.

    Akşam:

    • Bir Kase Tarhana Çorba,
    • 5-6 Adet Izgara Köfte,
    • Bir Tabak Püre,
    • Bir Kase Yoğurt,
    • Bir Tabak Kayısı.

    Yatmadan Önce Bir Bardak Şekersiz Süt.

    Emzren anne diyeti 3.Gün
    Sabah:

    • Bir Bardak Taze Portakal Suyu,
    • Bir Dilim Beyaz Peynir,
    • Bir Yumurta,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Öğle:

    • Bir Tabak Taze Etli Bezelye,
    • Bir Kase Cacık,
    • Bir Ufak Dilim Börek,
    • Bir Kase Komposto (Sakkarin İle Tatlandırın),
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    emziren_anne_diyet_listesi_kilo_verme

    Akşam:

    • Bir Kase Yayla Çorbası,
    • Bir Tavuk But Haşlama,
    • İki Havuç,
    • Bir Domates,
    • Bir Salatalık ve Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Salata Tabağı,

    Yatmadan Önce Bir Muz.

    4.Gün
    Sabah:

    • Bir Yumurta,
    • Bir Dilim Beyaz Peynir,
    • Bir Domatez,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Birkaç Bardak Çay.

    Öğle:

    • Bir Porsiyon Barbunya Pilaki,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bol Salata,
    • Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt,

    Akşamüstü Bir Muz.

    Akşam:

    • Bir Porsiyon Bonfile,
    • Bir Patates Haşlama,
    • Bir Tabak Taze Fasulye,
    • Bir Kase Cacık,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bir Domates.

    Yatmadan Önce Bir Bardak Şekersiz Süt.

    emziren_anne_diyeti_zayiflama

    5.Gün

    Sabah:

    • Bir Bardak Şekersiz Süt,
    • Bir Yumurta,
    • Bir Dilim Beyaz Peynir,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle:

    • 6 Adet Yağsız Kıyma ve Az Ekmekle Yapılmış Izgara Köfte,
    • Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt,
    • Bir Tabak Süt ile Yapılmış Püre,
    • Bir Portakal.

    Akşamüstü Bir Muz.

    Akşam:

    • Bir Kase Mercimek Çorbası,
    • Bir Tavuk Göğüs Haşlama,
    • Bir Tabak Taze Fasulye,
    • Bir Kase Cacık,
    • Bir Elma veya Portakal.

    6.Gün

    Sabah:

    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bir Bardak Süt,
    • 8-9 Adet Siyah Zeytin,
    • Bir Dilim Beyaz Peynir,
    • Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle:

    • Bir Tabak Yağsız Et İle Yapılmış Türlü,
    • Bir Kase Cacık,
    • Bir Ufak Tabak Yağsız Yapılmış Pilav,
    • İki Portakal.

    Akşamüstü Bir Bardak Ayran.

    Akşam:

    • Bir Dilim Kepek Ekmeği Bir Adet Alabalık Haşlama,
    • Bir Domates,
    • İki Havuç,
    • Bir Salatalık,
    • Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Tabak,
    • Bir Ufak Tabak Yağsız Makarna (Üzerine İki Kaşık Yoğurt Koyabilirsiniz),
    • İstediğiniz Meyveden Bir Porsiyon Yiyin.

    7.Gün

    Sabah:

    • Bir Bardak Şekersiz Süt,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bir Dilim Beyaz Peynir,
    • Bir Domates,
    • Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle:

    • Bir Tabak Taze Bezelye,
    • Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    • Bir Kase Cacık, İki Havuç,
    • İki Domates,
    • Bir Haşlanmış Patates,

    Akşamüstü Bir Elma Ve Bir Portakal.

    Akşam:

    • Bir Kase Domates Çorbası,
    • Bir Bonfile,
    • Bir Dilim Kepek Ekmek,
    • Bir Patates Püre,
    • Bir Domates,
    • Bir Salatalık,
    • Bir Havuç,
    • Bir Muz
  • Evlenmek üzere olan çiftlerin cinsellikle ilgili en fazla fazla merak ettiği sorular

    Evlenmek üzere olan çiftlerin cinsellikle ilgili en fazla fazla merak ettiği sorular

    İlk gece korkusu nedir?

    İlk gece korkusu bizim toplumumuzda sıklıkla yaşanan bir korkudur, gerdek gecesi cinsel ilişkiye girme konusunda çiftin duyduğu endişeyi ifade eder. Toplumumuzda genel anlayış cinsel ilişkiyi tam anlamıyla yaşamak için evlilik sonrasını beklemektir, bu nedenle hem kadın hem de erkek ilk geceyi düşünerek heyecanlanır, bazen bunu büyütüp kafasına takabilir.

    Bu kabusu daha çok kadınlar mı yoksa erkekler mi yaşıyor?
    Toplumca sanki ilk gece korkusu sadece kadınlarda varmış gibi görünse de, aslında bu kaygıyı hem erkekler de yaşar, yani ilk gece korkusu sadece kadınlara özgü bir durum değildir. Türk toplumunda kızlık zarına abartılı bir önem verilmektedir. İlk gece kadın canının yanmasından, acı ve ağrı duymaktan ve kanama olmasından korkar. Kanama beklentisi hem kadında hem de erkekte vardır. Kadın ilk gece hem kanama olmasından, hem de olmamasından korkar, çünkü çocukluğundan itibaren ”kızlık zarı kanar” denilerek yetiştirilmiştir ve kanamaması da önemli bir sorundur. Toplumda sanki ilk gece kadının başına kötü bir şey gelecekmiş gibi davranılır, bu nedenle de kadın ilk gece korkusu yaşar. Erkeğin ilk geceye dair farklı kaygıları vardır, kadının canının yanmasından korkarken erkek de başarısız olmaktan korkar. Cinsel güç, cinsellikteki başarı erkeklikle özdeşleştirildiği için ilk gece ereksiyon sorunu ya da erken boşalma yaşamak erkeğin kabusudur. Hem kadının hem de erkeğin korkuları birleşince ilk gece çoğu çift için sıkıntılı bir şekilde yaşanır.

    Düğünden hemen sonra gerdeğe girmek gerekli midir? Balayı beklense ne olur?
    Yoğun geçen nikah- düğünden sonra çift yorgun olur, bir de o gece cinsel ilişkiye girme mecburiyeti olunca üzerlerinde baskı hissedebilirler. Daha geleneksel ailelerde anne- babaların, akrabaların da baskısı olabilir. Kapıda bekleyenler, telefon edenler olabilir. Bu konuda çifti rahat bırakmak gereklidir. Neyi ne zaman yaşayacaklarına onlar karar vermelidir. İlk gece çok yorgunlarsa sarılıp uyuyabilirler. Daha öncesinde cinsel olarak birbirini tanımayan, hiç başbaşa kalmamış ya da birbirini ilk defa çıplak gören çiftler olabilir, onlardan hemen o gece birliktelik yaşamalarını beklemek çok da doğru olmayacaktır. Sonuçta önemli olan kadın ve erkeğin birbirine ve cinselliğe alışmasıdır. O gece dinlendikten sonra ertesi gün herşey daha keyifli olacaktır.

    İki tarafta çok heyecanlıysa ne yapmaları lazım?
    Eğer kadın ve erkeğin daha önce cinsel bilgi ve deneyimleri yoksa, birbirlerini evlilik öncesinde fazla tanıma fırsatı da bulmadılarsa heyecanlı olmaları doğaldır. Bu heyecanın nedeni aslında ilk cinsel ilişkiyi gözlerinde çok büyütmeleri ve abartmalarıdır. Kadın ve erkek eğer çok heyecanlıysa önce konuşup birbirlerini rahatlatmalı, endişelerini ve kaygılarını birbirleriyle paylaşmalıdır. Çift cinselliği birlikte öğrenecekse, birbirine karşı açık olmalıdır. Kadın ve erkek eğer birbirlerine destek olur ve cinsel konularda bilgilenirlerse sorun olmayacaktır.

    Çiftlerin, gerçekten vajinusmus ya da iktidarsız oldukları ne kadar denemeden sonra anlaşılır?
    Bir sorun eğer belli bir süre boyunca her cinsel ilişkide sürekli ve yineleyici biçimde ortaya çıkıyorsa o zaman onu sorun olarak kabul edebiliriz. İlk cinsel ilişkide kadın korkularından dolayı kendini kasabilir ya da erkek aşırı heyecandan dolayı ereksiyon sorunu yaşayabilir, bu onların vajinismus ya da iktidarsız oldukları anlamına gelmez. Ancak kadın her ilişkide kendini kasıyorsa, eşini yanına yanaştırmıyorsa, erkek vajinaya her yaklaştığında sanki bir duvar varmış gibi vajina kasılıyorsa o zaman vajinismustan söz edebiliriz. Vajinismus diğer cinsel işlev bozukluklarına göre daha erken anlaşılabilir, biz çiftlere ilk bir hafta içinde ilişki gerçekleşmezse bunun nedenlerini araştırmalarını öneriyoruz. İktidarsızlık tanısı için de kişinin en az 5 ay boyunca her ilişkide ereksiyon sorunu yaşıyor olması gerekiyor. Ara sıra her insan ereksiyon sorunu yaşayabilir, bunu çok büyütmemek gerekir, ama sürekli hale geldiyse o zaman tedaviye başvurulmalıdır.

    Cinsellik hakkında konuşmak yararlı mıdır? Yoksa ilişkinin büyüsünü bozar mı?
    Cinsellikten konuşmak çift için çok yararlıdır. Bizim toplumumuzda her şey el yordamıyla yapılıyor, ortada sorun olmadığı sürece konuşmaya da gerek duyulmuyor. Oysa ki konuşmak için illaki sorun olması gerekmez. En özel şeylerini paylaşan çift bunları konuşmaya çekinir, biz her zaman konuşmayı öneriyoruz. Konuşmak cinselliğin en önemli adımlarından biridir. Kadın da erkek de cinsellikle ilgili isteklerini, arzularını, beklentilerini ve kaygılarını birbirine ifade ederse hem aralarındaki güven gelişir ve o zaman cinsel yaşamlarında daha mutlu olurlar.

    İlk gece doğum kontrolünde kim korunmalı?
    İlk gece kimin korunacağına çift evlilik öncesinde karar vermelidir. Biz her çiftin evlenmeden önce cinsel danışma ve rehberlik hizmeti alması gerektiğini savunuyoruz. Bu henüz ülkemizde yaygın bir durum olmasa da, aslında evlenmeden ve sorunlar yüzeye çıkmadan önce yardım almak çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Evlilik öncesi cinsel danışmanlık ne demektir? Çiftin evlenmeden önce ilk gece, cinsel ilişki, cinsel organların yapısı ve doğum kontrol yöntemleri ile ilgili bilgi alması demektir. Böylece çiftin ilk geceye yönelik kaygıları da azalacaktır. Çift birlikte bir jinekoloğa ve cinsel terapiste başvurarak, cinsel konularda bilgi alabilir. İlk gece kadın doğum kontrol apı kullanabilir, ancak doğum kontrol hapına belli bir süre önceden başlamak gerekir, bunun için bir uzmandan bilgi almak en doğrusu olacaktır. Ya da erkek prezervatif kullanabilir, buna çift birlikte konuşarak karar verebilir.

    Kadın adet dönemindeyse geciktirici kullanabilir mi?
    Geciktiriciler bilinçsiz kullanıldığında hormonal dengeyi bozabilir, kadın önce muayene olmalı ve kadın- doğum doktorunun önerisine göre hareket etmelidir.

    Erkek ve kadın bu gece hakkında bilmediklerini kimle konuşmalıdır? En doğrusu arkadaş mı, aile mi?
    Çok eskiden sağdıçlık denilen bir kurum varmış, sağdıç evlenmeden önce erkeğe ilk gece nasıl davranması gerektiğini anlatırmış. Ancak artık böyle gelenekler yok ve çoğu çift ilk gece hiç birşey bilmeden yatağa gidiyor. İnternet kullanımının artmasıyla internetten edinilen yanlış bilgiler ve porno filmlerdeki abartılı görüntüler de özellikle erkeklerin cinsellikten ve eşlerinden beklentilerini arttırabiliyor. Erkekler tabi ki bu konuyu onlara anlatabilecek birileriyle konuşmalı, bu arkadaş da olabilir bir aile büyüğü de olabilir. Toplumumuzda kadınlara bilgi veren daha az, çoğu kadın cinselliği kimse ile konuşamıyor. Anne ile ya da abla, kuzen ya da aile içinde evli olan bayanlarla konuşabiliyor ancak çoğu zaman onlardan edindiği bilgiler doğru ve sağlıklı olmayabiliyor. Benim önerim yine çiftin evlilik öncesinde bir cinsel terapistten bilgi ve danışmanlık almasıdır. Uzmanlara başvurmak için mutlaka sorun yaşıyor olmak gerekmez, sorunlar ortaya çıkmadan önemlerini almak daha doğru olacaktır.

    Çiftlerden biri ilişki istemiyorsa, diğer taraf hiç talepkar olmamalı mıdır?
    Çiftlerden biri ilişki istemiyorsa bunun nedeninin araştırılması gerekir. Bu kişinin kendisiyle ilgili bir sorun mu yoksa eşinin ona karşı davranışı ve yaklaşımı ile mi ilgili, bunların değerlendirilmesi gerekir. Diğer eş eşine nasıl yaklaşması gerektiğini bilmeli, sorunun ne olduğunu sormalı ve çift duygularını birbirileriyle paylaşmalıdır. Bir tarafın ‘’ben ilişki istemiyorum’’ diyerek işin içinden sıyrılması da doğru değildir, diğer tarafın zorlaması da doğru değildir. Eğer ortada bir sorun varsa onun çözümü bulunmaya çalışılmalıdır.

    Utangaçlık ile hiç istememenin sınırı nedir? O sınırı kim çizebilir?
    Utangaçlık farklı bir şeydir, cinsel ilişkiyi istememe ise uzun vadede bir cinsel işlev bozukluğudur. Bu ikisini aynı cümlede değerlendirmek doğru olmaz, çünkü utandığı için cinsel ilişkiyi istememe gibi bir duruma rastlamıyoruz aslında. Özellikle kadın cinsellik konusunda ne kadar tutucu yetişmiş olursa olsun, ilk gece de dahil fazla utangaçlık yaşamıyor. Aslında kadının cinselliğe olan tavrını erkeğin davranışları belirliyor. Erkek karısına yatakta nasıl yaklaşacağını, nasıl davranacağını, onun ruhunu nasıl okşayacağını bilmelidir. Eğer erkek eşine doğru bir şekilde yaklaşırsa utangaçlık söz konusu bile olmuyor.

    En doğrusu, çiftlerin kendi aralarındaki uyumu sağlamaları için evlenmeden deneme yapmaları mı?
    Toplumumuzda evlilik öncesi ilişki çok hoş karşılanmadığı için, ”evlenmeden önce deneyin” deme hakkına sahip değiliz. Cinsel sorun yaşayan çiftlere baktığımızda bir genelleme yapmak da mümkün olmuyor. Bazen 5-10 yıl flört etmiş bir çift de sorun yaşayabiliyor, hiç birbirini tanımadan evlenen, evlenmeden önce el ele bile tutuşmamış çiftler de bize başvurabiliyor. Cinsel sorunlar çok boyutlu; kişisel özellikler, duygular, düşünceler, algılar, çiftin ilişkisinin samimiyet, sevgi, saygı düzeyi hepsi cinselliği etkiliyor. Çiftlere evlenmeden önce kendi ahlaki yargı ve sınırları içersinde birbirilerini tanımalarını önerebiliriz. Cinselliği belirli sınırlarda yaşayabilirler, bu zaten bir ihtiyaçtır, dürtüdür, çok fazla bastıramazsınız. Bastırdığınızda daha olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. Çift evlilik öncesi konuşmalı, birbirini cinsel açıdan tanımaya çalışmalı, bu konuda bilgi edinmelidir. Neyi, ne kadar yapacaklarına kendileri karar veriler zaten.

    Psk. Gülüm BACANAK tarafından yazılmıştır.

  • Uyku Kalitesini Artırmak İçin Yapabileceğiniz 7 Şey

    Uyku Kalitesini Artırmak İçin Yapabileceğiniz 7 Şey

    Uyku kalitesini artırmak için 7 farklı yöntem de öneriyoruz. Daha iyi bir uyku deneyimi için hemen okumaya başlayın! Uyku kalitenizi artırmak için size özel önerilerimizi keşfedin!

    Uyku, insan sağlığı için oldukça önemli bir ihtiyaçtır ve gerekli dinlenmenin sağlanması için yeterli ve kaliteli uyku şarttır. Ancak günümüzde stresli yaşam koşulları, teknolojik cihazların kullanımı ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları nedeniyle uyku kalitesi düşük birçok insan bulunmaktadır. Uyku sorunları genellikle günlük yaşantıyı olumsuz yönde etkiler ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yazıda, uyku kalitesini artırmak için yapabileceğiniz 7 etkili yöntem hakkında bilgi edinebilirsiniz.

    Sağlıklı bir uyku için yapılması gerekenler, uykunun önemi ve uykusuzluk sorunları hakkında bilgilendirici içerikler sunulmaktadır. Uyku kalitenizi artırmak için kullanabileceğiniz pratik öneriler de yer almaktadır.

    Uyku Kalitesini Artırmak İçin Yapabileceğiniz 7 Şey

    Sağlıklı bir yaşam için iyi bir uyku kalitesi şarttır. Ancak modern yaşamın getirdiği stres, iş yoğunluğu, teknolojinin yaygın kullanımı gibi nedenlerle pek çok kişi uyku sorunları yaşamaktadır. Neyse ki, uyku kalitenizi artırmak için yapabileceğiniz birkaç basit şey vardır.

    1. Uyku Saatinizi Ayarlayın

    Uyku saatinizi her gece aynı saatte yatıp kalkacak şekilde ayarlamak, vücudunuzun uyku düzenini sağlamasına yardımcı olur. Bu düzenli uyku saati, vücudunuzun biyolojik saatinin doğal olarak düzenlenmesine yardımcı olur.

    1. Yatak Odanızı Rahatlatın

    Yatak odanız, uyku kaliteniz için oldukça önemlidir. Sessiz ve karanlık bir ortam oluşturmak, vücudunuzun uyku hormonu olan melatonin üretimini artırır. Yatak odanızın havalandırması iyi olmalıdır ve uyku sırasında sıcaklığın ideal olmasına dikkat edin.

    1. Kafein Tüketimini Sınırlayın

    Kafein, uyanık kalmak ve odaklanmak için tüketildiği gibi, uyku kalitesini de olumsuz etkiler. Gün içinde kafein tüketimini sınırlayarak uyku kalitenizi artırabilirsiniz.

    1. Yemek Saatinizi Ayarlayın

    Yatmadan önce ağır ve yağlı yiyecekler tüketmek, sindirim sistemi üzerinde stres yaratabilir ve uyku kalitenizi olumsuz etkileyebilir. Yemek saatinizi ayarlayarak, uyku öncesi hafif bir yemek yiyebilirsiniz.

    1. Egzersiz Yapın

    Egzersiz, uyku kalitenizi artırmanın en etkili yollarından biridir. Ancak, egzersizi uyku öncesi yapmak, vücudunuzun uyanık kalmasına ve uyku kalitenizin düşmesine neden olabilir. Egzersizi, uyku öncesi en az 3 saat önce yapmanız önerilir.

    1. Teknolojiden Uzak Durun

    Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar gibi teknolojik cihazlar, uyku kalitenizi olumsuz etkileyebilir. Bu cihazların yaydığı mavi ışık, melatonin üretimini azaltır. Bu nedenle, yatmadan önce teknolojik cihazları kullanmaktan kaçınmanız önerilir.

    1. Melatonin Takviyesi Kullanın

    Melatonin, uyku hormonu olarak bilinir ve doğal olarak vücutta salgılanır. Ancak, melatonin takviyesi uyku kalitenizi artırmanıza yardımcı olabilir. Melatonin takviyesi, uyku düzenini bozan jet lag, gece vardiyası çalışmaları gibi durumlarda da kullanılabilir.

    Sonuç olarak, sağlıklı bir yaşam için iyi bir uyku kalitesi şarttır. Yukarıdaki önerileri uygulayarak uyku kalitenizi artırabilir ve daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilirsiniz. Ancak, ciddi uyku sorunlarınız varsa, mutlaka bir uzmana danışmanız önerilir.

  • Yemiyorsa zorlamayın, bırakın aç kalsın

    Yemiyorsa zorlamayın, bırakın aç kalsın

    Anne ve babanın yeme davranışında etkin rol aldığını belirten Psikolojik Danışman Levent Erdem, duygusal baskıların çocuğun ilerideki yaşamında anne babayı üzmemek için istemediği ve  inanmadığı davranışlarda bulunmaya yöneltebileceğini söyledi.

    Psikolojik Danışman Levent Erdem, anne-babalara seslendi, “Bırakın çocuk aç kalsın.

    Levent Erdem, “Çocuğunun peşinden, elinde tabak ile koşturan ve kaşığın ucundaki yemeği çocuğun ağzına tıkıştırmaya çalışan anneleri görmeyeniniz var mı? Bunu da anne için ye, bu lokmayı da baba için… Anne ve babalar bununla da yetinmiyor ‘Yemezsen üzülürüm, ağlarım’ gibi duygusal şantajlara başvuruyor.

    Bu duygusal baskılar çocuğun ilerideki yaşamında anne babayı üzmemek için istemediği, inanmadığı bir davranış yapısını sergilemesi gibi olumsuz izler bırakabilir. Bu çocuklar beklentilerini doğrudan söylemeyen, kendini ifade ederken ilgisiz ve dolaylı yolları kullanan, iletişim sorunları yaşayan yetişkinlere dönüşebilir” şeklinde konuştu.

    “YEMEME DAVRANIŞININ SEBEBİ ANNE VE BABA”

    Erdem’e göre, çocuğun yemek yememe davranışının nedeni, eğer tıbbi bir rahatsızlık yoksa, çoğu zaman anne baba: “Bir başka deyişle anne babalar ‘yemeyen’ çocuk davranışına neden oluyor. Bunda bizim kültürünün aşırı sevecen ve korumacı olmasının etkisi de var elbette. Gittiğiniz tatil yerlerinde hangi anne ve babaların çocuğun peşinden koşarak ‘hadi çocuğum şunu da ye’ diye dört döndüklerine bakın. Çoğu zaman bizim insanımızdır. Yabancılarda bu durumu daha az görüyoruz. Dolayısıyla anne baba davranışı değişmedikçe çocuğun sorununda da değişiklik olmuyor.”

    “BIRAKIN AÇ KALSIN”

    Psikolojik Danışman Levent Erdem, elinde tabakla saatlerce çocukların peşinde koşan anne ve babaların tabağın yarısındaki yemeği yedirince kendini mutlu hissettiğini, çoğunlukla da bu davranışla anneliğin veya babalığın onaylanarak başarılı hissettirdiğinin altını çizdi:

    “Zaman içinde yapılan bu hatalı anne baba tutumu, güçlenerek devam edecek. Ayrılan zaman, dökülen dil artacak. Tüm bu çabalara paralel, çocuktaki yememe davranışı daha da güçlenecek. Annelere tavsiyemiz, bırakın çocuklar aç kalsın. Elinizde tabakla etrafında dolaşmayın. Sofra düzeninizi kurun ve bu düzen içinde çocuğunuzun mama sandalyesinde bile olsa sofraya gelmesini sağlayın.

    Masada yemek için aileye bir süre tanıyın. Çocuk yarım saat içinde yemeğini bitirip kalkmıyorsa sofrayı kaldırın. Bir sonraki öğün ya da ara öğüne kadar bir şey vermeyin. Abur cubur yedirmeyin. Gün içinde sabırla bu rutini tekrar edin. Bir süre sonra o size uymak zorunda kalacak. Bedeni güçsüz kalmaz, acıkınca kendisi yemek yemek isteyecektir merak etmeyin.”

    “ANNE VE BABA KENDİNİ DÜZELTMELİ”

    Anne ve baba tarafından, farkında olmadan ortaya çıkarılan çocuktaki yememe davranışı, yine anne baba tarafından, doğru yöntem ve davranışlar kullanılarak ortadan kaldırılabilir.

    Erdem, bunun için gerekirse anne babanın doğru davranış için eğitim almasının doğru olacağını, anne babanın tutarlı ve doğru davranışları ile çocuğun sorununun da azalacağını ifade ederek şöyle konuştu: “Bu davranışların çocuk tarafından kullanılmaya başlaması yani ‘yemek yerim ama istediğimi yaparsanız’ şekline dönmesi çocuk açısından bir uzmana başvurulması zamanının geldiğini gösterir. Bu davranışın düzeltilmemesi yaşam kalitesini ve ilişkilerini zaman içinde bozacak çocuğu ben merkezci ve rüşvetçi bir davranış kalıbına sokacaktır.”

    “AĞZINDAKİ LOKMAYI SAATLERCE YUTMUYORSA İNTİKAM ALMAK İSTİYOR”

    Ağzına verilen lokmayı yutmayan, saatlerce tutan çocukların ailelerinin dikkatini çekmeye çalıştığını, intikam almak için lokmaları yutmadığını söyleyen Erdem, ailenin bir karşı strateji geliştirip sevgi bağını zedelemeden prensip oluşturması gerektiğini söyledi.

  • Sıfır makyaj özgüven midir?

    Sıfır makyaj özgüven midir?

    Dünyada bu kadar görsellik ön plana çıkmışken sıfır makyajla gezmek bize kendimizi nasıl hissettirir? Sıfır makyaj bir özgüven belirtisi midir?

    Akşam’dan Yasemin Miras’ın yazısı…

    Biraz makyaj sanatına değinelim. Bilinçli yapılan bir makyaj kadının bireysel güzelliğini en doğal şekilde ortaya çıkardığı gibi, küçük kusurları da sihirli bir şekilde yok eder. Özenli ve bilinçli makyaj yapan bir kadın hayata olumlu bakan, kendine güvenen, sosyal çevresinde aktif bir kadındır. Doğru makyaj; kadının kendisini güzel ve öz güvenli hissetmesini sağlar. Aynaya bakın, en güzel yeriniz neresi? Bulun ve bu kısmı ön plana çıkaracak makyajı yapın. Ancak güzelliğin bir denge ve bu dengenin oluşturduğu uyum olduğunu unutmayalım. Makyaj asla fazla boyanmak değildir. Size bakanların önce makyajınızı değil, sizi görmesidir. Hiçbir zaman unutulmamalıdır. Cildimize iyi baktığımız, gereken temizlik ve cilt bakımını düzgün şekilde düzenli olarak yaptığımız takdirde, yüzümüze biraz renk katmanın kimseye bir zararı olmayacağından eminim. Ayrıca; biz kadınların ufak tefek kusurlarını kapatmak için yaptığımız küçük dokunuşlar, ifademizi değiştirmediği ve güzelleşmek adına kötü bir görünüm oluşturmadıkça ve en önemlisi kendimizi iyi hissettiriyorsa neden kullanılmasın ki?

    Dikkat etmemiz gereken unsurlar:

    • Doğru malzemeyi bulup, cildimize en uygun olan ürünleri tercih etmek
    • Yüzümüze uygun biçimde doğru makyajı yapmak
    • Makyajın mutlaka temizlenmesi
    • Cildi mutlaka nemlendirmek

    Unutmayın ki; Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır.

  • Tüp Bebek tedavisinde Trofektoderm Biopsisi

    Tüp Bebek tedavisinde Trofektoderm Biopsisi

    Tüp bebek tedavilerinde başarısızlığın en önemli iki nedeni vardır. Bu nedenlerden ilki yumurtanın spermle döllenmesi sonrasında gelişen embiryonun sağlıklı çocuk oluşturamayacak kadar kalitesiz olmasıdır. İkinci neden ise embiryonun gömülüp gebeliği başlatacağı rahim içi zarının yetersiz kalmasıdır.

    Döllenmiş yumurtanın kalitesi sperm tarafından döllenmesı sonrası gelişmesinin laboratuvarlarda özel sistemlerle izlenmesi sonunda anlaşılır. Döllenmesi sonrasında 3. günde embiryonun içerdiği hücre sayısı, hücrelerin büyüklükleri, birbirlerine oranları, istenmeyen hücrelerin varlığı gebelik oluşturabilme olasılığı hakkında bilgi verir ve en iyi embiryoların seçilerek kullanmasına yardımcı olur. Bu şekilde gebelik olasılığı tedavi edilen hasta bazında en yüksek değerlere eriştirilmeye çalışılır.

    Embiryo kalitesini etkileyen diğer önemli bir faktör ise döllenme sonrasında oluşan embiryonun genetik yapısıdır ve embriyolardaki genetik düzenle ilgilidir. Kadın yaşı,spermle ilgili problemler,bağışıklık sistemi ve diğer genetik nedenler,döllenme sırasındaki gelişen sorunlar,ilaçların etkileri,kadına ait hormonal bozukluklar ve diğer hastalıklar oluşan embiryoların genetiğinde etkili olan kromozom yapılarını bozarak embiryoların canlı çocuk oluşturabilme özelliğini bozabilir. Bu durumlarda hastalar gebe kalamaz veya gebelik oluşsa bile düşükle sonuçlanır. Embiryolardaki genetik problemler ve düzensizlikler içindeki hücrelerden 1-2 tanesinin lazer sistemlerininde yardımı ile alınarak genetik laboratuvarlarda incelenmesi ile anlaşılabilir. Bu şekilde genetik yapısı normal ve güzel gelişmiş embriyolara bulunabilir ve rahim içine verildiklerinde yüksek gebelik oranları sağlanır ve düşükler önlenebilir.

    Embiryolardan hücre çıkarılmasının zamanlaması çok önemlidir. Gelişmenin 3. Gününde bu işlem yapıldığında kullanılan tekniğin embriyolara zarar verebileceği ve normal genetik yapıda olsalar dahi gebelik oluşturma özelliklerini azalabileceği son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Buna alternatif olarak döllenme sonrası 5. Güne kadar geliştirilen ve blastakist olarak adlandırılan embiryolardan alınan hücrelerle yapılan incelemelerin daha kesin sonuç verebilmesi ve bu girişimlerin gebelik olasılıklarını tekniğe bağlı olarak düşürmemesinden dolayı‘ Trofektoderm Biopsisi’ olarakta adlandırılan bu uygulamaları tedavide önemli bir alternatif olarak kullanılabilmesinin yolunu açmıştır. Biopsi yapılıp normal olarak saptanan embiryolar ayrıca yeni geliştirilen özel dondurma yöntemleriyle saklanabilmekte ve sonradan taze olanlarıyla aynı gebelik oranlarını verebilmektedirler.

    Gürgan CLINIC Tüp Bebek Merkezi yukarıda belirtilen yeni teknikleri son bilimsel verilerin ışığında değerlendirmiş ve bu sistemleri değişik hasta gruplarında uygulayarak çifte özel en yüksek gebelik olasılıklarına ulaşabilmiştir.

    “GENETİK DENGELEME VE BİRİKTİRME” olarak adlandırdığımız bu yöntem özellikle 2 ve üzerinde tüp bebek başarısızlığında,37 yaş üzerindeki kadınlarla over rezervi azalmış kadınlarda,spermle ilgili DNA kırılmaları saptanmış çiftlerde tedavi başarı oranlarını büyük ölçüde arttırmıştır. Bu tekniklerin uygulandığı 56 çiftte normal genetik yapıya sahip embiryo transferi rahim içi zarının da desteklenmesi ile yapıldığında gebelik oranları çifte özel olarak %60 a kadar yükseltilebilmiştir. Bu tedavi yaklaşımının ilk tedavi uygulaması olarak bütün hastalara uygulanabilmesi ile kişiye özel olarak en yüksek düzeye yükseltilebilecektir.
    Prof. Dr. Timur Gürgan

    Kaynak: Milliyet.com.tr

  • Çikolatalı muzlu krep tarifi

    Çikolatalı muzlu krep tarifi

    İncecik kreplerin arasında, benmari usulü eritilmiş şöyle mis gibi bir çikolatayla nefis oluyor

    Çikolatalı muzlu krep tarifi

    Malzemeler:

    Krep hamuru için:

    2 adet yumurta
    1 su bardağı süt
    1/2 su bardağı su
    1 yemek kaşığı zeytinyağı
    5 yemek kaşığı un

    Servisi için:

    2 adet muz
    180 gram bitter çikolata
    3 yemek kaşığı akçaağaç şurubu (arzuya göre)

    Yapılışı:

    Krep hamurunu hazırlamak için; yumurtaları derin bir karıştırma kabına alın.

    Su, süt, zeytinyağı ve elenmiş unu ekledikten sonra tüm malzemeyi bir çırpıcı yardımıyla pürüzsüz bir kıvam alana kadar karıştırın.

    Krep hamurunu 5 dakika kadar dinlendirin. Yanmaz yapışmaz tabanlı tavayı, ayçiçek yağıyla yağladıktan sonra kağıt havlu yardımıyla yağın fazlasını alın.

    Küçük bir kepçeye aldığınız krep hamurunu tavaya aktarın ve hızlı bir şekilde tavayı hareket ettirip hamurun eşit olarak yayılmasını sağlayın.

    Üzerleri hafif bir renk alacak incecik krepleri, ters yüz ederek her iki tarafını da kısa bir süre pişirin.

    Tavayı aralarda kağıt havlu ile yağlayıp, aynı işlemi tüm krepler için uygulayın. Krepleri, soğumamaları için kapağı kapalı geniş bir tabakta dinlendirin.

    Kabuğunu soyduğunuz muzları ince ince dilimleyin. Bitter çikolatayı küçük parçalar halinde kırdıktan sonra kaynamakta olan su buharı üzerine yerleştirdiğiniz cam bir kabın içinde aralarda karıştırarak benmari usulü eritin.

    Servis tabağının üzerine bir adet krep yerleştirdikten sonra eritilmiş çikolatadan sürün. Muz dilimleri ekledikten sonra ikinci kat krebi üzerine örtün.

    Hazırladığınız krepler bitene kadar krep, çikolata, muz dilimleri katlarını sırasıyla uygulayın.

    Hazırladığınız çok katlı çikolatalı ve muzlu krebi, arzu ettiğiniz büyüklükte dilimlere ayırdıktan sonra akçaağaç şurubu ilavesiyle sevdiklerinizle paylaşın.

     

    Kaynak: yemek.haber7.com/tarifler

  • İlişkilerin korkulu rüyası; ghosting

    İlişkilerin korkulu rüyası; ghosting

    Siz onu, o da sizi çok seviyordu. Birlikte gelecek güzel günlerin hayalini kuruyordunuz. Ama beyaz atlı prensiniz bir anda ortadan kayboldu, değil mi? Telefonlarınıza cevap alamaz, sosyal medyada onu takip edemez oldunuz. Belki hayatından endişe duyacak kadar korktunuz bu sessizlikten! Bilmiyor ya da kabullenmek istemiyor olabilirsiniz ama başınıza gelen modern zamanların en acı terk edilme yöntemlerinden biri olan Ghosting! (Hayalete dönüşmek)

    Siz de ikili ilişkilerin aşk ve sevgi çerçevesinde oluştuğu, aşkı itiraf edebilmek için bile fırsat kollanan, sevgilinin gece rüyalarda görüldüğü dönemlerin oldukça geride kaldığını düşünüyor musunuz? Günümüz dünyasında bu gibi ilişkiler yerini hoşlanmaya, ardından anlık birlikteliklere hatta kişilerin birbirinin ismini bile bilmeden yaşadığı aşk dolu saatlere bırakıyor. Ancak önemli bir gerçek, her zaman yerini korumaya devam edecek… O da insanların bitmek tükenmek bilmeyen sevgi ve ilgi arayışında olduğu! Bu durum birçok kişiyi oldukça farklı ilişki şekillerine doğru sürüklüyor. Tanışmanın sadece bir telefon tuşuna basmak ya da bir fotoğrafı beğenmek kadar kolay olduğu günümüz koşullarında çoğu çifte nasıl ve nerede tanıştınız sorularını sormak bile gereksiz kalabiliyor. Psikoterapist, Aile, Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ilişki türünün sanal ortamda tanışılan birlikteliklerden oluştuğunu belirterek, “Sanal ortamın birçok farklı kanalı vasıtasıyla başlayan ilişkiler bazen kendine ciddi birlikteliklere ve evliliklere kadar ilerleyen yollar bulabilirken, bazen de hiç beklenmeyen bir anda sona erebiliyor. İşte bu noktada yeni bir ilişki türü karşımıza çıkıyor. Bu; çoğunlukla sanal ortamda tanışılıp, ilişki kurulan, nadiren de yüz yüze görüşmenin olduğu ancak çiftlerden birinin yaşadığını genellikle gerçek bir ilişki olarak algıladığı siber ilişkiler” diyor.

    HER ŞEY İYİ GİDERKEN…
    Siber ilişkilerde taraflardan biri görüşmenin sorumluluğunu pek fazla almadan, anlık, içinden geçen güzel duyguları ifade ederken, diğeri hoşlanma duygularıyla karışık yeni bir ilişkiye başlamanın heyecanını hissediyor. Her iki taraf da yeni bir ilişkinin heyecanını yaşayıp, istediğine kavuştuğunu düşünürken bir süre sonra özellikle sorumluluk almayan taraf birden ortadan kayboluyor, adeta sırra kadem basıyor. Özellikle siber ilişkilerde görülen birdenbire ortadan kaybolma ve görüşülen partnerle ilişkiyi kesme hali “ghosting” (hayalete dönüşmek) olarak tanımlanıyor. Ülkemizde fazla bilinmese de dünyada bu terim sıkça kullanılıyor. Öyle ki uluslararası Collins sözlüğünün 2015 baskısında dahi bulunuyor. Ghosting’in bu derece yayılmasının altında ise ünlü oyuncular Sean Penn ile Charlize Theron’un biten ilişkileri yatıyor. Çünkü Theron, erkek arkadaşı Penn’i bu yöntemle terk etti. Gönderilen hiçbir sms’e yanıt vermedi, telefonlara çıkmadı, tüm sosyal medya hesaplarından Penn’i sildi. Söz konusu dünyaca ünlü isimler olunca ilişkiler elbette çok fazla göz önünde yaşanıyor ama bunun toplumun her kesiminde görüldüğüne de şüphe yok. Çünkü ghosting son yılların en kolay ve hızlı ayrılık şekli. Uzman Psikolog Tokaç, son döneme damgasını vuran bu durumu şu sözlerle anlatıyor: “Çiftlerden biri partneriyle iyi bir ilişkisi olduğunu sanıyor. Oysa birlikte güldüğü, eğlendiği hatta gelecek planladığı kişi aniden, hiçbir açıklama yapmadan ortadan kayboluyor. Randevuya gelmiyor, aramıyor, telefonlara çıkmıyor, mesajlara yanıt vermiyor, sosyal medya kanallarında onu engelliyor. Buradaki bir başka durum ise ghosting’e maruz kalan çoğu kişi ilk anda aklına ayrılığı getirmediği gibi, partnerinin başına kötü bir şey geldiğini dahi düşünüyor. Ancak o bilmese de çoktan terk edilmiş oluyor.”

    GERÇEKLER İNKAR EDİLİYOR
    İkili ilişkilerin sorulan bir soru ve karşılığında verilen sözle başladığı düşünüldüğünde, yaşanılanın ciddi bir sorumluluk gerektirdiği yadsınamaz bir gerçek. Oysa siber ilişki kurulduğunda bu sorumluluklar ancak belli bir zaman sonra tanışmanın yüz yüze görüşmelere dönüşmesiyle ortaya çıkıyor. Bu da oldukça zaman alıyor. Ancak ikili ilişkide fazla sorumluluk almak, söz vermek istemeyen kişiler, istediği zaman çıkıp gidebileceği bir beraberlikte kendini daha özgür hissedebiliyor. Özellikle siber ilişki kurulmuş ve yüz yüze görüşme gerçekleşmemişse kadınların ghosting’e dönüşmelerine rastlanırken, erkekler karşılıklı görüşme gerçekleşmiş olsa da ghosting olabiliyor.

    Uzman Psikolog Tokaç, yeni biriyle tanıştığını düşünen ve bazı umutlar besleyen kişinin bu durumla karşılaştığında ilk önce ne olduğuna anlam veremeyerek gerçekçi nedenler aramak istese de her denediği yolun sonuçsuz kaldığının altını çizerek, “Aslında kişinin terk edildiğini anlaması kısa sürmüyor. Bu durumda terk edilen partner genellikle iletişim kurulan süre içerisinde paylaşılan konuları sorgulamaya başlıyor. Örneğin ‘Sevmiyorsa neden sevdiğini söyledi?’ ya da birlikte yapmayı planladıkları konular hakkında, ‘Neden benimle tatile gitmek istediğini söyledi?’ diye düşünüyor. Gerçek bir ayrılığın ardından bu gibi sorgulamalar ne kadar anlamsız ise ghosting’e maruz kalmış biri için de durum pek farklı değil. Çünkü her iki şekilde de iletişim sona ermiş, ilişki bitmiş oluyor. Ghosting’i uygulayan kişilerin en önemli özelliği ise ilişkide sorumluluk almak ve kendilerine bağlanılmasını istememeleri. Hem ilişkiler tanışma, bilgi paylaşımı aşamalarındayken ne kadar sorumluluk alınabilir ki?” diyor.

    Her ayrılığın insanı incitip, yaralayacağı yadsınamaz bir gerçek. Ancak ghosting ile genellikle ilişkinin tanışma ve bilgi paylaşımı aşamalarında karşı karşıya kalınıyor. Oysa bir ilişkinin ne kadar gerçek ve doyum sağlayıcı olduğunu anlayabilmek için belli bir süre gerekiyor. Bu aşamalarda yaşanan bir terk edilişin gerçekliğinden şüphe edilmesi gerektiğini belirten Uzman Psikolog Tokaç, şunları söylüyor: “Önceki deneyimlere dayanarak gerçek bir terk edilme olmadığına kanaat getirilen ghosting için gerçek bir ayrılık sonrası verilen tepkilerin gösterilmesi pek de uygun olmuyor.”

    SONU DEPRESYONA VARABİLİYOR
    İlişkiler başladığı andan itibaren taraflara birtakım sorumluluklar yüklüyor. Temelinde sevgi ve ilgi arayışı olduğu varsayılan ilişkilerde, partnerler birbirlerinden kendileriyle ilgilenmelerini ve sevgi gösterisinde bulunmalarını bekliyor. Çoğu zaman sevginin sadece sözcüklerle ifade edilmesi yeterli olmuyor. Aynı zamanda davranışlarla da gösterilmesi bekleniyor. Sevilen kişinin günlük yaşam aktiviteleri, hayalleri, planları, kısacası her şeyiyle bizzat ilgilenilmesi arzu ediliyor. Ancak bunlar ikili ilişkilerde sorumluluk almak istemeyen tarafı fazlasıyla zorluyor. Aynı birey herhangi bir ilişki yaşayıp heyecan hissetmek ve duygusal tatmin isteyeceğinden siber ilişkiler gibi sorumluluğun en az düzeyde olduğu birliktelikleri tercih ediyor. İkili ilişkilerdeki gerçek hedefin; hayatı ve onun sorumluluklarını paylaşacak biriyle birlikte olmak olduğu düşünüldüğünde iyi bir ilişkisi olduğunu düşünen partnerin ghosting’e maruz kalması halinde vereceği tepkilerin gerçek bir ilişkide aynı durumda kalmasından pek de farklı olmadığının altını çizen Uzman Psikolog Naciye Tokaç şu bilgileri veriyor: “Şok, reddetme, inanmama, inkar gibi ilk vereceği tepkileri depresyon süreci izliyor. Terk edilme, kişinin kurduğu hayalleri yıkıyor. Her ne şekilde olursa olsun terk edilme hali kişiye sevilmediğini, istenilmediğini hatta sevilmeye layık olmadığını bile hissettiriyor.”

    İŞARETLERİ DOĞRU OKUMAK GEREKİYOR
    Bir ilişki nasıl başlarsa başlasın ne kadar süreceğinin hiçbir garantisi yok. Gelişme süreçleri olan birliktelikler, her bir adımda ilişkide yeni deneyimlere kapı açıyor. Tanışma ile başlayan süreç, bilgi, ortak zevklerin ve sosyal alanların paylaşımını takiben cinsel yakınlaşma, arkadaş, akraba ve aile yakınlaşmaları gibi aşamalara belli bir süre içinde ulaşıyor. Bu noktada ikili ilişkinin nasıl ve nerede başladığından çok, ne şekilde devam ettiğinin daha önemli olduğunu belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Tüm bu sebeplerden ötürü yeni başlayan bir ilişki sürecinin takip edilmesi, partnerlere ilişkinin ne kadar gerçek ve doyum sağlayıcı olacağı konusunda bilgi verici oluyor” diyor.

    Formsanté 2016 – Temmuz sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal