İsveç’te kahvaltı ya da akşam yemeğinde kullanılan kraker ekmeği bir dönem fakirlerin yemiş olduğu ekmek olarak bilinmekte.
Kraker ekmeği tarifi
Malzemeler:
50 gram taze maya
3 bardak süt
100 gram yağ
8 bardak un
Bir parça sarımsak tozu
Bir parça tuz
100 gram rendelenmiş kaşar peynir
1 yumurta
Kaya tuzu
Susam
Yapılışı:
mayayı ufalayın ve bir karıştırma kabına koyun. Yağı eritin ve üzerine sütü ekleyin
Ilık süt-yağ karışımını ve unu karıştırma kabına dökün.
Rendelenmiş peyniri,sarımsak tozunu ve tuzu da ekleyin. Hepsini iyice karıştırın.
Hazırladığınız hamuru hafifçe unladığınız mutfak tezgahına koyup uzun bir oklavayla açın. Hamuru 12 eşit parçaya ayırın, bunları top şekline getirip, parşömen kağıdıyla kaplı tepsiye altısı bir yanda altısı diğer yanda duracak biçimde yanyana dizin. Yaklaşık yirmi dakika kabarmasını bekleyin.
Üzerine çırpılmış yumurta sürün. Kaya tuzunu ve susamı üzerine serpiştirin. 225 derecede yaklaşık yirmi dakika pişirin.
Hormonal değişim, derinin gerilmesi ve kilo artışı hamilelik döneminde ciltte çatlaklara ve lekelere sebep oluyor. Ancak hamilelik döneminde çatlak oluşumu, dengeli beslenme, bol su içme ve vücudun iyi nemlendirilmesiyle önlenebiliyor
Hamilelikte hızlı ve alınması gerekenden fazla kilo alan kadınlarda, gebeliğin son 3 ayında karın, göğüs, bel ve kalça bölgelerinde çatlaklara rastlanıyor. Çatlaklar açık ten renkli, lekeler ise esmer kişilerde daha belirgin şekilde görülüyor. Lekeler gebeliğin erken dönemlerinde ortaya çıkıyor, şiddeti ise lohusalık döneminde hafifliyor. Peki hamilelik döneminde oluşan bu çatlaklar ve lekelerden kurtulmanın sırları neler?
Hamilelik döneminde çatlak oluşumu, dengeli beslenme, bol su içme ve vücudun iyi nemlendirilmesiyle önlenebiliyor. Hamilelik sonrası çatlak tedavisinde ise lazer, dermoroller ve kimyasal peeling gibi etkili yöntemler öne çıkıyor. Hamilelik dönemindeki bir başka önemli cilt sorunu olan leke tedavisinde C vitamini ve fitik asit gibi bitkisel içerikli doğal ürünlere başvuruluyor.
Leke tedavisine lohusalık döneminden sonra başlanması gerektiğini söyleyen Medical ParkBahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Okan, hamilelikte oluşan çatlak ve lekelerden kurtulma yollarını anlattı:
ÇATLAK BİR ÇEŞİT DERİ YIRTILMASI
“Çatlak, derinin aşırı gerilmesine bağlı olarak, cildin elastin ve kolajen dokularındaki tahribat sonucunda ortaya çıkan bir çeşit deri yırtılmasıdır. Çatlaklar ilk oluştuklarında pembemsi görünümdedir, zamanla bu pembe çizgiler mora, soluklaşarak beyaza dönüşür. Çatlaklar sadecerenk değişikliği şeklinde değil, aynı zamanda deride kabarık veya çukurlaşma şeklinde görüntü bozukluğuna da neden olabilir.
Hamilelik çatlakları
ÇATLAKLAR AÇIK TENLİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR
Çatlaklar özellikle açık tenli kişiler, gelişme çağında ani kilo alan ve hızla boyu uzayan gençler, doğum nedeniyle karnı gerilen anneler ve genetik yatkınlığı olan kişilerde sık görülür. Gebelik çatlakları gebeliğin son aylarında en belirgin halini kazanır. Uzun süreli kortizonlu krem kullananlar ve sistemik kortizon tedavisinde olan kişiler çatlak gelişmesi açısından risk grubundadır. Karın, kalça, kolların iç yüzeyleri ve göğüs uçları çatlakların sık görüldüğü bölgelerdir. Gebelik öncesinde spor yapanlarda ve sigara içmeyenlerde çatlaklar daha az görülür.
Gebelik döneminde çatlak oluşmasını tamamen önleyecek bir yöntem bulunmamaktadır. Dengeli beslenmek, hızlı kilo alıp vermekten kaçınmak, düzenli ama çok zorlayıcı olmayan egzersizler, vücudun nemlenmesine önem vermek, çatlakların oluşumunun azalmasında etkilidir. Özellikle banyo sonrası mutlaka nemlendirici krem sürülmelidir. Derinin nemini, yağını artıran, elastikiyetini koruyan genellikle lokal kullanılan bir takım ürünlerle olabildiğince az oluşması sağlanabilir. Ancak mutlaka hekim kontrolünde kremler kullanılmadır.
ÇATLAKLARA KİMYASAL PEELİNG’LE VEDA EDİN
Hamilelik sonrasında ise çatlak tedavisinde kimyasal peeling, dermoroller, lazer, çeşitli dermokozmetik kremler kullanılır. Medikal olarak tretinoin (vitamin A) ve meyve asidi içeren ürünler tedavi edicidir. Vitamin A içeren ürünler emzirme süresince kullanılmamalıdır. Tedavide cilt tipi, çatlağın evresi, genişliği, bölgesi, mevsim gibi çeşitli faktörler göz önüne alınmaktadır.
Çatlaklar üç evrede gelişir: Başlangıç evresinde taze, yani renkleri mor veya soluk kırmızıdır. Bu aşamada dokuda kan dolaşımı artmıştır. Dokuda düzensiz salgılanan kolajen ve elastin üretimi tedaviyle kontrol altına alınabilecek düzeydedir. Bu evrede yapılacak tedaviler yüz güldürücüdür. Daha sonra kırmızı görüntü kendini beyaza bırakır. Beyaz aşamada yapılan tedaviler daha zor ve uzun sürede yanıt alınabilecek tedavilerdir. Ama yine de tedaviye her safhada başlamakta fayda vardır.
LEKE TEDAVİSİNE LOHUSALIK BİTİNCE BAŞLAYIN
Hamilelik döneminde kadınların yaşadığı cilt sorunlarından biri de lekelenmelerdir. Lekeler esmerlerde daha belirgindir. Gebeliğin erken dönemlerinde başlar, lohusalık dönemlerinde şiddeti hafifler. Hormonal değişim ve genetik faktörler lekelere zemin hazırlar.
Lekeler gebelik ve lohusalık döneminde vitamin C ve fitik asit gibi bitkisel içerikli doğal ürünlerle tedavi edilir. Lohusalık bitiminde ise kimyasal içerikli renk açıcılar ve peeling yöntemiyle lekelerde belirgin şekilde azalma sağlanır. Peeling işlemiyle lekelerde açılma sağlanırken aynı zamanda cilt de parlaklık ve sağlıklı bir görünüme kavuşur.”
Vücutta tiroid hormonlarının gereğinden az ya da fazla salgılanması pek çok sağlık sorununa neden olarak yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürebiliyor. Halsizlik, çarpıntı, sıcağa tahammülsüzlük, saç dökülmesi gibi belirtiler tiroid hastalıklarının habercisi olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Sibel Ertek, “Tiroid nodüllerinin bir kısmında tiroid kanseri gelişme riski var. Bu nedenle özellikle ülkemiz gibi tiroid hastalıklarının yaygın olduğu bölgelerde tiroid muayene ve taramalarının yapılması hayati önem taşıyor. Bu nodüllerin varlığı durumunda vakit kaybetmeden bir endokrinoloji uzmanına başvurulması gerekiyor. Özellikle birinci derece yakınlarında tiroid kanseri öyküsü olan kişilerin mutlaka tiroid testlerini ve muayenesini düzenli aralıklarla yaptırmaları şart’’ diyor.
AĞIZ SAĞLIĞINIZ TEHLİKEDE Diş Hekimi Pertev Kökdemir, ‘’Sigara içmek çürük riskini artırırken diş etlerine ve ağzın diğer kısımlarına da zarar veriyor’’ diyerek uyarıyor. Kökdemir, sigara içenlerin ağız ve diş sağlıklarıyla ilgili yaşadıkları sorunları da şöyle sıralıyor:
• Sigara içenlerde diş kaybı riski içmeyenlere göre iki kat fazla.
• Sigara içmek gırtlak ve ağız kanserlerinin başlıca nedeni oluyor.
• Sigara periodontal (dişeti) hastalıklarının artmasına sebep oluyor. Periodontoloji Dergisi’ne göre sigara içenlerde, içmeyenlere göre dişeti hastalıkların dört kat daha fazla olduğu belirtiliyor.
• Sigara diş çekiminden sonra yara iyileşmesini geciktiriyor ve çok ağrılı bir durum olan, kuru soket olarak bilinen komplikasyona neden olabiliyor.
• Sigara içenlerde diş eti ve implant tedavilerinin başarısı daha düşük.
Detoks bir zayıflama yöntemi değil Özellikle son günlerde daha da yaygınlaşan “detoks kürleri ile zayıflama” isteği, sağlığı bozabiliyor. Doç. Dr. Halil Coşkun, detoksun bir kilo verme yöntemi olmadığının altını çizerek “Detoks uzman denetiminde kilo vermeye yardımcı olabiliyor ama obezite için kalıcı yöntem değil. Kelime anlamı olarak vücutta biriken toksinlerden arınma anlamına gelen ve uzmanlarca kişinin sağlık problemi yoksa arada bir yapılması önerilen detoks, yanlış uygulandığında sağlığı bozabiliyor. Özellikle kısa süreli ve hızlı bir zayıflama yöntemi olarak sunulan detoksu uygularken dikkatli olunması gerektiğini belirten Doç. Dr. Coşkun, “Detoks bir zayıflama yöntemi değil. Kişinin zayıflamasına yardımcı olabiliyor ama yaşam boyu beslenme alışkanlığı haline getirilemez, kişi sürekli detoks yapamaz. Dolayısı ile obezite için kalıcı çözüm olamaz” diyor.
Çene ağrısı kalp krizi habercisi olabilir Türkiye’de ve dünyada ölüm nedenlerinin başında gelen kalp-damar hastalıkları, genç, yaşlı, kadın ve erkek tüm yaş ve cinsiyet gruplarını tehdit ediyor. Günümüzde stres, sporsuz yaşam, beslenme alışkanlıkları ve sigara kalp krizinin ortaya çıkmasında en önemli etkenler arasında geliyor. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, ‘’Kalp krizi çoğunlukla istirahatte başlayan, daha nadir olarak da ağır bir eforla başlayan belirtiler veriyor. En tipik belirtisi olan göğüs ağrısı iki göğsün ortasında baskı tarzında ve yavaş başlayan ama giderek şiddetlenen bir ağrı. Bu göğüs ağrısı omuzlara, kolların iç yüzüne, sırta, alt çeneye ve karna doğru yayılabiliyor. Ağrıya nefes darlığı, soğuk terleme, bulantı, halsizlik ve solukluk eşlik edebiliyor’’ diyor.
Kış sezonu boyunca diyet ve egzersiz yaptınız, bol su içtiniz ve sonunda istediğiniz bedene ve ruh haline kavuştunuz. Tebrikler! Şimdi her şeyi kendi kontrolünüze geçirip, kendi yaz diyetinizi ve sağlıklı yaşam sırlarınızı yaratma zamanı…
Uzun süredir bir uzman tarafından kilo verme ve sağlığınıza kavuşma çalışmaları yürütüyor olabilirsiniz. Sonunda ipi göğüslemiş, hayalini kurduğunuz kiloya ve fitliğe kavuştuğunuzu varsayalım. Harika bir iş çıkardınız, o zaman devam! Yaz mevsiminde uygulayacağınız pratik bilgilerle kendi diyetinizi ve sağlıklı beslenme rutininizi kendiniz yaratabilir, yeni alışkanlıklar edinerek yenilenebilirsiniz. Hava mis gibi, güneşli. Güzel meyve ve sebzeler de var. İhtiyacınız olan şey güçlü bir irade!
MEVSİMİNDE GÜZEL Yaz mevsimi beraberinde tadına doyamadığımız meyve ve sebzeleri de getiriyor. Akşam saat yediyi geçmeyecek şekilde ara öğünlerinizde meyve tüketebilir, dilerseniz kendi meyveli yoğurdunuzu kendiniz yapabilirsiniz. Bir kase yağsız yoğurt içine bir kaşık yulaf ve çilek püresi koyarak mükemmel bir sağlıklı atıştırmalık yaratmış olursunuz. Belki kavunun ya da karpuzun sadece suyunu içmeyi seviyorsunuzdur. O da kabul… O halde gelsin rengarenk smoothie’ler!
KÜÇÜK TABAKLAR Sıcak nedeniyle aslında canınız çok bir şey yemek istemiyor olabilir. Zaten hafif ve ağır olmayan gıdalar tüketmeniz de lehinize olacak. Kilo vermeye çalışanların çoğu kilo kaybetmenin ya da kontrolünü sağlamanın sırrının porsiyonları küçültmek olduğunu bilir. O halde siz de yazın bunaltıcı sıcağını bahane ederek, daha enerjik ve fit olmak adına çok yemekten kaçının. 10 kaşık yediğiniz bir yemeği altı kaşığa düşürün. İki bardak içtiğiniz bir içeceği bir bardakta kesin. İnanın böyle daha az yorgun ve daha hareketli olacaksınız. Aynı zamanda midenize de iyilik yapmış olacaksınız.
UZUN GECELERE DİKKAT Yaz uzun, geceleri de uzun. Tüm gün boyunca işinizden gücünüzden ana öğünleriniz dışında başka şeyler yemeye fırsat olmayabilir. Ama bunun acısını gece çıkarmayın. Saat yedi ya da en geç sekiz itibarıyla buzdolabı ile olan ilişkinizi sadece soğuk suyla sınırlandırın ve başka hiçbir şey yemeyin. Evet, belki arkadaşlarınız sizi sahilde yürüyüş yapmaya çağırmış olabilir. Ama cezbeden tehlikelere karşı gelmesini bilin. Sahil boyu abur cubur satan kişi ve yerlerden uzak durun. Dondurmaya bir bakış atın ve geçin. Çekirdek mi? Bu saatte asla deyin. Kendi diyetinizi kendiniz yaratıyorsanız, bu risklere de kendiniz karşı geleceksiniz.
EVDE DURMUYORSANIZ İşinizden ya da başka bir nedenden evde çok vakit geçirmiyorsunuz. Sürekli dışarıda durmak, yemeğinizin de dışarda yenileceğini işaret ediyor. Ev dışında sağlıklı alternatifler bulabileceğiniz gibi kendi yemeğinizi evde hazırlayıp, kaplarına koyup çantanıza atabilirsiniz. Hem böylece ne yediğinizden emin olursunuz.
Sıcak ve nem oranının fazla olduğu günlerde su tüketiminizde daha dikkatli olmanız gerekiyor. Meşrubat, çay, kahve gibi sıvıların asla yerine geçemeyeceği su, yaz aylarında kaybedilen sıvı kaybının karşılığını almak amacıyla günde 2,5-3 litre civarında tüketilmeli.
BARBEKÜ PARTİSİ Hem arkadaşlarınızla birlikte hoşça vakit geçirip hem de ızgara lezzetlerin doruğuna çıkmaya ne dersiniz? Barbekü fikri ilk başta korkutucu gelebilir ama panik yok, onun da sağlıklı bir yolu var. O zaman hemen bir barbekü alın ve bahçesi barbekü partisine uygun olan bir arkadaşınızın evinin yolunu tutun. Böyle bir arkadaşınız yoksa üzülmeyin, çöplerinizi işiniz bittiğinde toplayacağınıza ve yangın riski oluşturmayacağınıza özen göstereceğiniz takdirde park ve bahçeler sizin. Dışarda yediğiniz ızgaraların hangi yağ ve soslarla marine edildiği hakkında bir fikriniz yoksa siz de kendi etinizi kendiniz yapın. Dilediğiniz baharatları kullanın ya da yağsız pişirin. Pişirdiğiniz etlere arkadaş da getirin. Mesela domates, çarliston biber, patlıcan, soğan… Salata mı? O zaten masanızın olmazsa olmazı olsun!
KIZGIN KUMLARDAN SERİN SULARA Beklediğimiz yaz sonunda geldiğine göre artık kendimizi suya atabiliriz! Üstelik yaz boyunca kendinize yüzecek bir yer bulabildiğiniz sürece egzersiz planınızı havuzda ya da denizde gerçekleştirebilirsiniz. Isınma ve esneme hareketleriyle desteklediğinizde işlem tamam. Sağlıklı beslenme rutininize yüzmeyi ekleyerek, hem yazın keyfini çıkarırken serinleyebilir hem de tüm kas gruplarınızı aynı anda çalıştırarak fit görünümünüzü devam ettirebilirsiniz. ‘’İlla ki bir spor ya da yüzme kulübüne üye olmamız mı gerekiyor, ben karşılayamam ki!’’ diyebilirsiniz, haklısınız da. Havuz için olumsuzsanız, tercihinizi İstanbul’a yakın ve tesis haline getirilmiş plajlardan yana kullanabilirsiniz. Unutmadan, dalgalı denizlere dikkat!
BUZ GİBİ İÇECEKLER Çok sıcak değil mi? Bunaldınız ve klimalar da artık işe yaramıyor… Kaleyi içten fethedin ve yaz meyveleriyle hazırladığınız buz gibi içeceklerle serinlemenin farklı bir yolunu keşfedin. Üstelik seçenek de bol. Sulu meyveler bu içecekleri hazırlamak için ideal. Karpuz, üzüm, kivi muhteşem bir üçlü olabilir. İçine biraz da kırık buz koyarak yaz sıcağına karşı gelecek serinliği yakalayabilirsiniz. Çilek, şeftali, kayısı da seçenekleriniz arasında olsun. Bir de yumuşaklarsa işiniz daha kolaylaşacak.
Şeftalili smoothie:
Malzemeler:
• 1 büyük şeftali
• 1/2 su bardağı süt
• 2 yemek kaşığı yoğurt
• 1 tatlı kaşığı bal
• Yarım top vanilyalı dondurma
• 1 çay kaşığı tarçın
• Buz kırıntıları
Hazırlanışı: Tüm malzemeleri blender’dan geçirin. Ardından buz kırıntılarını ekleyin. Dilerseniz çubuk tarçın ve birkaç yaprak nane ile süsleyin.
Online araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan “Düğün Mini Anketi”ne katılan evli ve bekâr katılımcıların yanıtları, düğün öncesi yapılan planların çoğunun gerçekleştirilemediğini ortaya koyuyor.
Hitay Holding firmalarından Türkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online araştırma şirketi DORinsight tarafından “Düğün Mini Anketi” gerçekleştirildi. Online olarak tamamlanan araştırmaya; Türkiye temsili, ABC1C2DE sosyo-ekonomik segmente mensup 6 bin 180 kişi katıldı.
Araştırma kapsamında, evli katılımcılara kendi düğünlerine dair bilgiler sorulurken bekâr katılımcılara da nasıl bir düğün yapmak istedikleriyle ilgili sorular yöneltildi.
Hayaller yurtdışı, gerçekler ise yurtiçi
Yapılan araştırma sonuçlarına göre yüzde 61 oy oranı ile katılımcıların büyük bölümü düğün hazırlıklarına son 6 ay kala başlıyor. Evli ve bekâr katılımcıların balayına dair yanıtları kıyaslandığında ise hayallerini gerçekleştirmedikleri ortaya çıkan diğer bir önemli sonuç oldu. Bekâr katılımcıların yüzde 95’i balayına gitmeyi planladığını belirtirken evli katılımcıların yüzde 61’i balayına gidebildiklerini söyledi. Bu da evlenme arifesindeki çiftlerin neredeyse tamamına yakınının balayı planı yapsa da gerçekte yarıya yakının balayına gidemediğini gösteriyor. Bunun yanı sıra her 2 bekâr katılımcıdan 1’i balayı için yurtdışına çıkmayı planlıyorken evli katılımcıların sadece yüzde 13’ü balayını yurtdışında yapabildiklerini ortaya koydu.
Ayrılan bütçe 50 bin TL’ye kadar çıkıyor, harcanan ise 10 bin TL’den az
Katılımcılara düğüne ayırdıkları ya da ayırmayı planladıkları bütçe sorulduğunda bekârların yüzde 68’i düğün için 10 bin TL ila 50 bin TL arasında yanıt verirken, buna karşın evli katılımcıların sadece yüzde 50’sinin bu aralıkta harcama yaptığı ortaya çıktı. Diğer sonuçlara göre evli katılımcıların yüzde 42’si düğünleri için 10 bin TL’den az harcama yaparken, bekâr katılımcıların sadece yüzde 17’si bu aralıkta harcama yapmayı düşünüyor. Evli katılımcılar ortalama olarak düğünlerine 24 bin 833 TL harcarken bekâr katılımcılar ortalama 30 bin 135 TL harcamayı planladıklarını belirtiliyor.
Her 2 kişiden 1’i düğünümde asla yapmam dediği şeyi yaptı
Evli katılımcılara düğünlerinde asla yapmam dedikleri şeyler sorulduğunda, verdikleri yanıtlara göre her 2 katılımcıdan 1’inin düğünlerinde asla yapmam dediği şeyden birini yaptığı ortaya çıktı. Herkesi teker teker sarılıp öpmek ve göbek atmak yüzde 17’şer oranla asla yapmam denilip yapılanlardan ilk sırada yer aldı.
Kır düğünü hayalleri süslese de düğünler, salonlarda yapılıyor
Bekâr katılımcılara düğünlerini nerede yapmak istedikleri soruldu. Verilen yanıtlara bakıldığında bekâr katılımcıların yüzde 35’inin kır düğünü yapmak istedikleri tespit edildi. Bunun ardından düğün yapılacak yerler arasında yüzde 26’lık oran ile düğün salonlarının ve yüzde 13’lük oran ile sahil kenarının tercih edildiği ortaya çıktı. Evli katılımcıların düğünlerini nerede yaptıklarına bakıldığında ise katılımcıların yüzde 65 oy oranı ile büyük çoğunluğun düğün salonlarını tercih ettiği görüldü. Yüzde 54 oy oranı ile nikâh sonrası yakınlarıyla bir akşam yemeği planlamak ise düğün yapmak dışında en çok tercih edilen alternatif bir kutlama oldu.
Masraflar için en büyük destek babalardan!
Evli katılımcıların yüzde 72’si yaptıkları harcamalar için ailelerinden destek aldığını yüzde 30’u kredi çektiğini belirtti. Bekâr katılımcıların ise yüzde 75’i ailelerinden destek almaya sıcak bakarken yüzde 61’i kredi çekmeyi planladığını ifade etti. Tüm bu süreçte dünya evine girecek çiftlerin maddi manevi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurularak onlara düğünlerinde en çok destek olan veya olacak kişi sorulduğunda yanıtlar babalardan yana oldu. Evli katılımcılar yüzde 45 ile “en büyük destek babam” derken bekâr katılımcılarda da bu oran yüzde 35 oldu. Babaların ardından ise en destekçi ikinci aile bireyi olarak anneler yer aldı.
Bekâr ve evli çiftlerin tercihi: Yazın ve yurtiçinde evlilik
Araştırmaya katılan evli katılımcıların yüzde 46’lık oran ile yaz mevsiminde dünya evine girdikleri tespit edildi. Çiftlerin evlenmeyi tercih ettikleri diğer mevsimlerin tercih edilme oranlarına göre sıralaması ise sonbahar (yüzde 25), ilkbahar (yüzde 18) ve kış (yüzde 11) oldu. Bekâr katılımcılara hangi mevsimde evlenmek istedikleri sorusu yöneltildiğinde ise yüzde 55’lik oran ile yine evlilik için en çok tercih edilen mevsimin yaz olduğu görüldü. Bekâr katılımcıların yüzde 30’u ise ilkbahar mevsiminde evlenmek istediklerini kaydetti. Ayrıca hem evli (yüzde 98) hem de bekâr (yüzde 93) katılımcıların düğün için yurtiçini tercih etmesi de anketten çıkan diğer bir sonuç oldu.
Kaş modelinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Beğendiğiniz her kaş modeli maalesef sizin için doğru tercih olmayabilir. Herkes anlamlı bakışlara sahip olmayı ister. Kaşlarımız ise yüz ifademiz için büyük önem taşır. Göz makyajımızın tamamlayıcısı kaşlarımıza şekil verilirken dikkat edilmesi gerekenleri bilmek işin püf noktası. Kadınlar Kulübü olarak biz yüz şeklinize uygun kaş modellerini sizler için derledik.
Hangi Yüz Şekline Hangi Kaş Modeli?
Oval Yüz Şekli:
Eğer bu yüz şekline sahipseniz çok şanslısınız. Oval yüz şekli en ideal yüz tipidir. Ve hemen hemen kar kaş modeli yüzünüze yakışır. Yinede oval yüz şekilleri için kaş kalınlığı ile fazla oynanmadan, hafif ve doğal kavisli kaşlar doğru tercih olacaktır.
Uzun Yüz Şekli:
Eğer uzun yüz şekline sahipseniz özellikle saç kesiminiz ile yüzünüze oval bir hat vermeye çalışmanız doğru olacaktır. Özellikle 2 yıldır çıkışta olan kavissiz dümdüz ve doğal kaşlar tam size göre!
Yuvarlak Yüz Şekli:
Eğer yuvarlak yüz şekline sahipseniz çocuksu ve tatlı bir ifadeniz var demektir. Bu durumu biraz değiştirmeye ne dersiniz? Yuvarlak yüz hatlarına sahip kadınlar için önerimiz olabildiğinde kavisli kaşlar. Böylelikle yüzünüzdeki o çocuksu ifadeyi biraz olsun kırabilirsiniz.
Dikdörtgen Yüz Şekli:
Eğer dikdörtgen yüz şekline sahipseniz sert yüz hatlarınız var demektir. Bu durumda kaşlarınızın durumu dengelemesi gerekir. Sizin için en önemli adım kaşlarınızın doğallığı. Doğal ve düz kaşlar sizin için ideal tercih olacaktır. Çok kavisli kaş modellerini tercih etmemelisiniz. Şekil vermek adına kaşlarınızın uç kısımlarına kavis verebilirsiniz.
Peki ya sizin yüz şeklinize göre ideal kaş modeliniz hangisi?
Formda kalma uğraşları nasıl gidiyor? Biz kadınlar için ince ve kusursuz bir fiziğe sahip olmak büyük önem taşır… Spor ve egzersizlerle, diyetlerle ve pek tabi ki sağlıklı yaşam kurallarına uyarak da formumuzu korumak için birçok uğraş veriyoruz. Hele ki aylardan Ağustos ise! Plaj mevsimi devam ederken her zamankinden bir tık daha fazla dikkatli olabiliyoruz. Ancak bazen çabalarımızın karşılığını alamadığımız oluyor. Bu noktada ise Kadınlar Kulübü’nün etkili diyet püf noktaları devreye girecek… Ayrıntılara birlikte göz atalım mı?
İşte uğraşlarınızı boşa çıkarmayacak o etkili diyet püf noktaları
Fındık tüketimine dikkat edin:
Birçok diyetisyenin öneri listesinde yer alan fındık metabolizmayı hızlı çalıştırmakta bize bir hayli yardımcı J Ancak kararında tüketmek işin püf noktası… Çünkü fındıktaki iyi yağlar yağ yakım oranınızı hızlandırırken çok fazla tüketildiği takdirde tam tersi bir etki yaratabiliyor. Diyetisyeninizin önerisi üzerine tükettiğiniz fındık miktarı ise fazla kilolarınızdan kurtulmanızda size yardımcı olacak!
Hem karbonhidrat hem yağı birlikte tüketmeyin:
Vücudumuza enerji veren aynı zamanda çok daha kolay sindirebildiğimiz karbonhidratlar yağlı gıdalar ile birlikte tüketildiğinde, yağlı gıdaların yağının depolanmasına neden olur…
Kahvaltı alışkanlığı:
Yapılan birçok araştırma sonucu ve uzman bilgisi aynı noktaya parmak basıyor : Kahvaltı alışkanlığı olmayanlar kahvaltı alışkanlığı olanlara nazaran daha kilolu! Güne nasıl başladığınız çok önemli. İyi bir kahvaltı metabolizmanızın gün içinde çok daha hızlı ve sağlıklı çalışmasını sağlar.. Metabolizmanızın iyi çalışması da fazla kilolarla vedalaşmak demektir… Haydi o zaman kahvaltıya!
Protein alıyor musunuz?
Birçok sporcu ya da modelle yapılmış röportajlardan çıkan sonuç aynı! Protein tüketiminize dikkat etmek. Çünkü protein tüketmek vücuttaki kas oranının artmasına neden oluyor. Bu da yağlı bir görüntüden uzaklaşmanız demek. Gün içinde mutlaka protein içeren besinleri tercih etmelisiniz.
Her gün kaç kalori?
Öğünleriniz arasında mutlaka bir denge olmalı… Bir gün aç kalıp ertesi gün abartarak yemek yemek metabolizmanıza zarar verir… Yapılan birçok araştırma her gün aynı kaloriyi alan insanların daha sağlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Siz de diyetisyeninize danışarak günde kaç kalori almanız gerektiği öğrenip, öğünler arası dengeyi daha sağlıklı kurabilirsiniz.
Etkili Diyet Püf Noktalarını hayata geçirmek için daha fazla beklemeyin! Ne dersiniz?
BONUS: Düzenli uyku, bol su tüketmek, vitamin değeri yüksek besinleri tüketmek ve tabi ki spor ve egzersizler de formda bir fiziğin altın kuralları!
Güzellik için nelere katlanmıyoruz ki? Peki, nasıl güzel olunur? Güzel olmanın sırları var mı? Bizce her kadının güzellik sırları vardır. Bilinen minik güzellik sırları ile zor zamanlarda, önemli günlerde büyük sorunlara anında çözüm bulabilirsiniz!
Güzel ve bakımlı görünmeniz sizlerle güzellik sırlarımızı paylaşıyoruz! Bakımına düşkün olan sevgili Kadınlar Kulübü üyelerinin güzelliğini tamamlayacak sırlar geliyor! Hazır mısınız? Sizler için derlediğimiz 15 güzellik sırrını dostlarınız ile paylaşmayı unutmayın!
Kirpikleriniz hacimli değil mi? Takma kirpik kullanmayı mı düşünüyorsunuz? Takma kirpik kullanmadan önce size bir önerimiz var! Hacimli görünen kirpiklere sahip olmak istiyorsanız, maskaranızı sürmeden önce kirpiklerinize biraz bebek pudrası sürün. Daha sonra maskara sürün ve farkı görün!
Nane yağı ve tarçın ile dolgun dudaklara kavuşun!
Dudaklarımızın dolgun görünmesini hangimiz istemeyiz ki : ) Dudak parlatıcınızı sürmeden önce içine az miktarda nane yağı veya tarçın karıştırın. Dudaklarınızdaki dolgunlaştırıcı etkiyi görün!
Daha dolgun dudaklar için bir sır daha açıklıyoruz!
Daha dolgun görünen dudaklar için, rujunuzu sürmeden önce dudaklarınızın tam ortasına açık renkli kalem sürün. Ve ondan sonra rujunuzu uygulayın.
Daha kalıcı parfüm için: Vazelin!
Parfümünüzün daha kalıcı olmasını istiyorsanız, parfümünüzü sıkacağınız yere ilk olarak vazelin sürün.
Gün boyunca kalıcı ruj!
Gün içinde makyaj tazelemekten üşenenlere gelsin! Rujunuzun gün boyunca kalıcı olması için rujunuzu sürün ve daha sonra dudaklarınızı bir peçete ile kapatın. Peçetenin üzerinden dudaklarınıza transparan pudra sürün.
Gözleriniz parlasın!
Bakışlar önemli… Gözlerinizi daha parlak ve belirgin yaparak, ön plana çıkarmak için gözünüzün içine, beyaz renkli kalem çekmeyi deneyin.
Kulak çubuğu nelere kadir!
Bitmiş fondöten ve bronzlaştırıcılarınızın yenisi almak için mağazaya koşmadan önce son kez kulak çubuğu yardımıyla “dibini sıyırın”.
Koyu fondötenleri kurtarmak kolay!
Yanlışlıkla teninizden daha koyu bir fondöten aldıysanız üzülmeyin, içine bir miktar yüz nemlendiricisi karıştırarak renginin açılmasını sağlayabilirsiniz.
Ayaklara çorap bakımı
Uyurken ayaklarınıza sıcak bakım yapın. Atmadan önce yorgun ve yıpranmış ayaklarınıza naneli nemlendirici ya da vazelin uygulayın ardından üstüne rahat bir çorap giyerek dinlenmeye bırakın. Sabah kalktığınızda çok daha bakımlı ve yumuşak olduklarını fark edeceksiniz.
Sevdiğiniz bir ojeyi mat oje yapın
Tırnak cilanızın içine bir miktar mısır nişastayı karıştırarak matlaştırıcı ojeye dönüştürebilirsiniz.
O minik saçlardan artık kurtulun!
Saçınızı topladığınızda ortaya çıkan kısa saçlarınızı, saç spreyi ve (kullanmadığınız!) diş fırçasıyla yatıştırın.
Bazen saçınız ne yapmanız olmaz, beğenmek imkansızdır!
Saçınız size kendinizi iyi hissettirmiyorsa, şal veya saç bandı kullanmayı deneyin.
Yağlı saç yıkamaktan bıkanlara: Kuru şampuan
Yağlı saçlardan şikayetçiyseniz, kuru şampuanla sıkı fıkı olmakta fayda var. Hiçbir şey suyla temizlenen saçın yerini tutamaz bunu kabul ediyoruz, fakat gün içinde yağlanan saçlar ve uyuyakalıp yıkamaya vakit bulamayanlar için kuru şampuan tam bir kurtarıcı.
Yağlı ciltlerden dert yananlar burada mı? Yağlı ciltlerin özellikleri nelerdir? Bir cildin yağlı olduğu nasıl anlaşılır? Gözenek problemleri ile hepimizi çileden çıkaran yağlı cilt tipi hakkında bilgi edinirsek, sık yaşanan cilt problemlerine kökten çözüm sağlayabiliriz.
Ciltte bulunan yağlanma sebebiyle gözenekler genişleyip tıkanmakta ve sivilce ve siyah nokta oluşmasına neden olmaktadır. Ancak evde kolayca uygulanabilecek doğal pek çok yağlı cilt bakımı bulunmaktadır.
Bu işin püf noktası cildinize düzenli olarak bakım yapmanızdan geçiyor. Cildinizin tipine göre yapacağınız bakımlar ile hem cildinizin dengesini korursunuz hem de cildiniz daha geç yaşlanır. Cildinizi, kullandığınız kremler, uygulayacağınız maskeler ve peelingler ile koruma altına alabilirsiniz!
Cildinizin yağ dengesini korumak için kil maskesi tariflerinden yararlanabilirsiniz. Aspirinli Kil Maskesi ile hem cildiniz canlanır hem de cildinizdeki ölü hücrelerden kurtulabilirsiniz! Ayrıca kil maskesinden cilt gözeneklerinizi temizlemek için de faydalanabilirsiniz. Sunacağımız ikinci kil maskesi ise; beyaz kil maskesi… Beyaz maskesi tarifi ile de cildinizi temizleyebilirsiniz. Daha ne olsun : ) Haydi tariflere göz atalım!
Aspirinli Kil Maskesi
Malzemeler
3 yemek kaşığı su
1 yemek kaşığı aspirin tozu
Yarım yemek kaşığı beyaz kil
1 çay kaşığı limon tozu
Hazırlanışı
İlk olarak temiz bir kap alın. Sırasıyla suyunu, beyaz kili, aspirin ve limon tozunu kaseye koyun. Tüm malzemeleri kapta bir araya getirdikten sonra karışımı homojen hale gelene kadar karıştırın. Hazır hale gelen maskeyi cildinize uygulayın. 15 dakika bekletin ve sonrasında ılık su yardımı ile cildinizi temizleyin. Bu maskeyi cildinize haftada 1 kere düzenli olarak tekrarlayabilirsiniz. Bu şekilde daha iyi bir sonuç alırsınız.
Beyaz Kil Maskesi
Malzemeler
1 yemek kaşığı aloevera bitki suyu
1 yemek kaşığı beyaz kil
Yarım yemek kaşığı jojoba yağı
Hazırlanışı
İlk olarak temiz bir kap alın. Sırasıyla aloevera bitki suyunu, beyaz kili ve jojoba yağını kaseye koyun. Tüm malzemeleri kapta bir araya getirip maske kıvamını tutturana kadar karıştırın. Hazır hale gelen maskeyi cildinize ince bir tabaka haline sürün. 10 dakika cildinizde bekletin. Gözeneklerinizi açarak akne ve sivilcelerinizden bu maske ile kurtulabilirsiniz! Daha iyi sonuç almak için maskeyi haftada 2 kez uygulayabilirsiniz.
Gelin birlikte kısa kollu gelinlik 2016 modellerine bir yolculuk yapalım, belki de aradığınız gelinlik modeli burdadır
Kısa Kollu Gelinlik Modelleri 2016
Klasikleşmiş bir gelinlik modeli olan kısa kollu gelinlikler, kısa kollu gelinlik 2016 modellerinde de en güzel, en modern
tasarımlarla karşımıza çıkıyor.
Dünyaca ünlü modacılar, kısa kollu gelinlik 2016 modellerinde tam anlamıyla hünerlerini konuşturmuş.
Kısa kollu gelinlikler genelde kolları ince, uzun ve elleri güzel kadınlar tarafından oldukça revaçta bir gelinlik türü.
İyi bir gelinlik seçmek isteyen her bayan için farklı şekilde tasarlanmış olan kısa kollu 2016 modelleri yaz döneminde en çok tercih edilen kreasyonlar olarak karşımıza çıkacak. Kısa kollu gelinlik 2016 modelleri içinde beğendiğiniz gelinlik modeli varsa 1500-7000 TL arasındaki rakamlara piyasadaki birçok gelinlik mağazasından bu modellere ulaşabilmeniz veya diktirmeniz mümkün.
Gelin birlikte kısa kollu gelinlik modellerine bir yolculuk yapalım, belki de aradığınız gelinlik modeli burdadır..
Kısa Kollu Gelinlik Modelleri 2016
kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modelleri 2015kısa kollu gelinlik modellerikısa kollu gelinlik modelleri