Blog

  • Tuvalet Eğitimini Kolaylaştıracak Öneriler

    Tuvalet Eğitimini Kolaylaştıracak Öneriler

    Bebeğiniz giderek büyüyor. Artık söylediklerinizi anlamaya, bunlara tepki vermeye başladı. Bu hareketleri ile bedensel ve bilişsel olgunluğa ulaşmaya başladığını da kanıtlıyor. O halde onu rahatsız edici bezlerden, pişiklerden kurtarma zamanı geldi. Peki, bebeğinize vereceğiniz tuvalet eğitiminin aşamalarını ve bu konuda nasıl hareket etmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Sabır ve duyarlılık özelliklerinizi ön planda tutmanız gereken bu süreci birkaç adımda kolayca atlatabilmeniz mümkün.

    Doğru Zamanı Tespit Edin

    Çocuklarda tuvalet eğitimine başlamak için belirlenmiş kesin bir yaş bulunmaz. Olgunluğa ulaşma ve bunun bilincine varma yetisi çocuktan çocuğa değişkenlik gösterebilir. Kalıcı bir tuvalet eğitimi için çocuğun yeterli düzeyde kas kontrolüne sahip olması gerektiğinden, eğitim verilirken kesinlikle zorlama ve baskı yoluna gidilmemelidir. Bu baskı, ileriki yıllarda alt ıslatmaya sebebiyet verebilir. Eğer birkaç hafta boyunca çocuğunuzun tuvalet alışkanlığı edinmesinde bir gelişme göremediyseniz biraz ara vermenizde fayda var. Birkaç ay bekleyin ve sonra bu konuyu ona yine hatırlatın. Endişelenmeyin, zamanla alışması daha kolay olacaktır.

    Ona Durumu Anlatın

    Tuvalet eğitimine başlarken her gün belirli aralıklarla tuvaleti olsun ya da olmasın çocuğunuzu tuvalete ya da lazımlığa oturtmak, alışkanlık kazanmasına yardımcı olur. Bu sırada onunla iletişim kurabilirsiniz. Neden tuvalete gitmesi gerektiğini, tuvalete gitmesi gerekenin sadece o olmadığını, sindirimin gerekliliğini ve bundan korkmamasını ona eğlenceli bir dille anlatabilirsiniz.

    Büyük Tepkiler Vermeyin

    Çocuğunuzun artık tuvaletini düzenli olarak bez yerine tuvalete yapmasını takdir edebilirsiniz, fakat bu konuda kesinlikle orta yolu bulmalısınız. Büyük ödüller ve övgüler, en az altına kaçırdığında ona kızmak kadar yanlıştır. Bu durum çocuğa fazla sorumluluk yükler ve her şey ters tepebilir.

    Katılımcı Olmasını Sağlayın

    Eğitim verdiğiniz tuvalet önemlidir. Bazı tuvaletler bu işleme uygun değildir. Karanlık ya da fazlaca yüksek olabilirler. Bu durumda lazımlıklara ve tuvalet eğitimini kolaylaştıran ürünlere ihtiyacınız olabilir. Ayrıca bu esnada çocuğunuza bazı özgürlükler tanımanızda da fayda var.
    Kendi kendine soyunmasına, tuvaletin ışığını yakma, sifonu çekme gibi kendisinin yapmak istediği şeylere izin verebilirsiniz. Çünkü çocuğun katılımcı olması, sürece çabuk alışmasını sağlayacaktır.

    Gece Eğitimi

    Gece eğitimi için acele etmeniz doğru olmayacaktır. Bu dönemde gece bez bağlamak yerine, alıştırma külotları ve alezler kullanmak daha yararlı sonuçlar verebilir. Gündüz eğitimi tamamlandıktan sonra geceleri sık sık çocuğunuzu uyandırıp onu tuvalete götürebilirsiniz. Çocuğun bu esnada tam olarak uyandırılması ve bilinçli olması tuvalet eğitimini kolaylaştırabilir.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Selülit çok zayıf kadınlarda olur mu?

    Selülit çok zayıf kadınlarda olur mu?

    Tam bir ayınız kaldı; plajda mayo veya bikiniyle dolaşmaya başlayacaksınız. Yıl boyunca beslenmenize, egzersizinize özen göstermiş olsanız da bacaklarınızdaki selülit oluşumu sizi rahatsız ediyor olabilir. Paniğe gerek yok, kısa zamanda selülit konusunda daha iyi hissetmenizi sağlayacak yöntemler ve önerileri uzmanından aldık.

    Selülit mi daha yaman siz mi? Artık bu portakal kabuğu görüntüsüne karşı gerçekten işe yarayacak bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Dermatoloji Uzmanı Dr. Ömür Tekeli, selülit oluşumunu, genetik faktörleri, egzersiz ve beslenmenin önemini anlattı. Ayrıca bu görüntüyü azaltacak yöntemleri sıralamayı da ihmal etmedi.

    SELÜLİT NEDEN OLUŞUYOR?
    Bağ dokusundaki kolajen liflerin yıllar içerisinde rafine karbonhidratlara maruz kalması sonucunda elastikiyetlerini kaybetmeleriyle oluşuyor.

    SELÜLİT OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLERİ SIRALAYABİLİR MİSİNİZ?
    Kadınlardaki hormonal faktörler kolaylaştırıcı rol gösteriyor. Östrojen-progesteron dengesi ailesel olarak kalıtılan ve meyil oluşturan önemli bir belirleyici. Az su içmek, şeker alımı, düzensiz beslenme, kafeinli içecekler ve yüksek oranda şeker alındığını hissettirmeyen gazlı içeceklerin sık tüketilmesi diğer faktörler arasında sayılıyor.

    KADINLARIN ERKEKLERDEN DAHA MI FAZLA SELÜLİTİ OLUYOR? PEKİBUNUN SEBEBİ NEDİR?
    Kadınların deri altındaki yağ kompartımanları ve bunların duvarlarında bulunan kolajen lifler daha farklı bir mimari yapıya sahip. Bu liflerin deriye tutunduğu noktalar, kompartımanların içindeki yağ dokusu değişikliklerinde deri üzerindeki çekintilere sebep olabilecek bir kurguda. Bir de kolajen lifler esnekliğini kaybetmeye başladığında deri üzerindeki çekintiler çok daha kolay oluşur hale geliyor. Kadınların geçirdiği gebelikler, hızlı kilo alıp vermeleri, dönemsel olarak şekere ve una düşkünlükleri deri üzerindeki portakal kabuğu görüntüsünün ortaya çıkmasının en önemli sebebi.

    SELÜLİT YAŞLA BİRLİKTE DAHA MI FAZLALAŞIYOR VEYA KÖTÜ GÖRÜNÜM ALIYOR? BUNUN SEBEBİ NEDİR?
    Selülit görünümü yaşla birlikte artmaya meyilli. Bunun en önemli sebebi; kolajen liflerin kendini daha genç ve diri kalayım diye bir yenileme çabası içinde olmaması. Yıllar geçtikçe eskiyorlar ve bu görüntünün daha da kötüleşmesine sebep oluyorlar.

    selulit

    SELÜLİT İÇİN MASAJ ÖNERİYOR MUSUNUZ? MASAJA DESTEK OLARAK HANGİ TÜR İÇERİKLER KULLANILIYOR?
    Hastalarımın düzenli masaj alışkanlığı kazanmaları, her banyodan sonra aşağıdan yukarı (kalbe doğru) olacak şekilde kendilerine masaj yapmaları, bu masajları fosfatidil kolin, kafein, viniferol ve sodium deoksikolat gibi etken maddeleri içeren kremlerle yapmaları kişisel günlük disiplini artırma ve dolaşımı hızlandırma katkısı nedeniyle fayda sağlayabiliyor.

    TAŞINABILIR SELÜLIT MASAJI ALETİ!
    Bu değişik alet, içindeki hava çekildikten sonra masaj yapılacak bölgeye yerleştiriliyor (masaj yağı ya da sabunlu su sürüldükten sonra). Cellu-cup bırakıldığı anda cildi sıkıştırıyor. Ürün, mekanik hareketiyle vücuttaki yağ hücrelerinin parçalanmasına ve ciltteki yağı yerinden oynatmaya yardımcı oluyor. Tıpkı vakum aletleri gibi düşünebilirsiniz. Kırılmayan ve tek parça olarak taşınabilen özelliğiyle çok pratik bir ürün.

    GENLERİMİZİN SELÜLIT KONUSUNDA ETKİSİ NEDİR?
    Bağ dokusunun konfigürasyonu genlerimizle belirleniyor. Zaten bu nedenle annemizde selülit varsa bizde de olma ihtimali yüksek.

    SELÜLİT ÇOK ZAYIF KADINLARDA DA OLUR MU?
    Çok zayıf, karbonhidratlı gıdalarla beslenmesine rağmen bir türlü kilo almayan kadınlarda sıklıkla karşılaştığımız bir durum.

    SELÜLİTLERLE SAVAŞTA EGZERSİZİN YERİNİ ANLATABİLİR MISINIZ? HANGİ TIP EGZERSİZLER DAHA ETKİLİ?
    Egzersiz, ilk olumlu etkisini insülin direncini kırarak gösteriyor. Düzenli egzersiz yapan kişiler karbonhidrata maruz kalsalar da, bu maruziyete bağlı hasarları günlük olarak geriye döndürebilecek bir savunma mekanizmasını aktif tutmuş oluryor. Özellikle kardiyo tipi egzersizler, dans ve yüzme gibi tüm vücuttaki kasların kullanıldığı sporlar, karbonhidrat metabolizma artıkları ve yaygın hasarlarının daha etkili şekilde giderilmesini sağlıyor.

    SELÜLİTE DOLGU YAPILIYOR MU?
    Çekintilerin olduğu bölgelerde, dolgu uygulayarak derideki aynı seviyenin tekrar kazandırılması yüz güldürücü uygulamalarım arasında. Ancak yeni geliştirilen ve Türkiye’ye geldiğinde kesinlikle ilk uygulayıcılarından biri olacağım, gelecek vadeden birtakım yöntemler olduğunun müjdesini şimdiden vermek isterim. Gittiğim yurt dışı kongrelerde öğrenmeye doyamayan, meraklı hallerim sayesinde hastalarıma daha faydalı olabilmem mümkün olabiliyor.

    SELÜLİT GÖRÜNÜMÜNÜ AZALTMAK İÇİN UYGULANAN NON-INVAZIV İŞLEMLER NELER?
    Mezoterapi, vakumlu lenfdrenaj sistemleri (LPG), radyofrekans (Velashape ve Maximus), ses dalgaları (AWT) ve fokus ultrason teknolojileri etkinliğini kanıtlamış yöntemler arasında sayılabiliyor.

    LAZER SELÜLİTLERDE NASIL UYGULANIYOR? EN İYİ SONUÇ NE KADAR ZAMANDA ALINIYOR?
    Lazer, doku altında ısı etkisiyle eski kolajenin yıkımını sağlayıp yeni kolajen yapımını tetikleyerek etki gösteriyor. Piyasada gerek dermatologlar, gerek plastik cerrahlar tarafından uygulanan farklı kombinasyon lazer tedavileri mevcut.

    RADYOFREKANSIN KULLANILDIĞI UYGULAMALARDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? ETKİLİYOR OLABİLMESİ İÇİN NE SIKLIKLA YAPILMALI?
    Gördüğüm en etkili radyofrekans uygulamaları Velashape ve Maximus olup, haftada bir olacak şekilde kişinin selülit derecesine bağlı olarak değişen seans sayılarında kişiye özel bir kombinasyon tedavisi ile etkili bir şekilde selüliti tedavi edebiliyor.

    SELÜLİT İÇİN LIPOSUCTION YAPILIYOR MI?
    Klasik anlayıştaki liposuction, selülit tedavisinde uygun bir yaklaşım olmaktan çıktı. İleri düzey selülit görüntüsünü düzeltebilmek adına, usta eller tarafından yapılabilen cerrahi düzeltmelere ihtiyaç duyulabiliyor.

    Formsante 2016 – Mayıs sayısı
    Deran Çetinsaraç

  • 33 Gün Diyeti

    33 Gün Diyeti

    Kilo vermeye ya da ideal kilonuza ulaşmaya çalışırken sağlığınızı tehlikeye atmayacak bir diyet arayışındaysanız 33 Gün Diyeti sizi baştan yaratacak!

    33 Gün Diyeti kişinin bedensel ihtiyaçlarını tanımlayabilmesi için oluşturulmuş bir beslenme süreci… Temelinde Eliminasyon Diyeti olarak bilinen ve özellikle batıda Functional Nutritionist ve Functional Medicine profesyonellerinin sıkça kullandıkları bir metot. 21 gün boyunca, kişinin beslenmesinden beş ana alerjen çıkartılıyor. Diyetin yaratıcısı Aslı Osma Kender, 33 Gün Diyeti hakkında merak ettiğimiz soruları detaylarıyla yanıtladı.

    33 GÜN DİYETİ NEDİR?
    Gluten, soya, mısır, hayvansal süt ürünü ve işlenmiş şeker… Bunları 21 gün boyunca hayatınızdan çıkardığınızı düşünün. 22’nci gün itibarıyla bu alerjenler teker teker günlük beslenmeye dahil ediliyor. Her biri dahil edildikten sonra iki gün bekleniyor ve vücudun tepkileri takip ediliyor. Bu şekilde devam ederek beş alerjeni denememiz toplamda 33 gün sürüyor. İlk 21 gün boyunca sistem rahatlıyor, temizleniyor, diğer bir deyişle kuvvetli bir detoksifikasyon sağlanıyor. Bu esnada kişinin eklem ağrıları, romatizmal ağrılar, migreni, fibromiyalji ağrıları, yorgunluk, şişkinlik şikayetleri ve dermatolojik semptomlarının azalmasına yardımcı oluyor. Tabii bu esnada oldukça sağlıklı beslenildiği için kilo da veriliyor. Sonrasında tek tek alerjen gıdaları ekleyerek yok olmuş semptomların hangi gıdalar tarafından tetiklendiği keşfedilebiliyor.

    DİYETE BAŞLAMADAN ÖNCE UYULMASI GEREKEN BİR HAZIRLIK SÜRECİ VAR MI?
    Diyete başlamadan önce yapılması gereken tek hazırlık, organize olmak. Yani bir gün ayırıp, gerekli haftalık alışveriş, pişirme ve saklama sistemi ile diyetin yapımını kolaylaştırmak.

    DİĞER DİYET UYGULAMALARINDAN FARKI NEDİR?
    Diğer diyetlerden en büyük farkı sadece geçici bir süre ve sadece zayıflamak için formüle edilmiş olmaması… Bedenimizi tanıyabilmemizi sağlayan bu diyet, kilo verirken bir yandan da olumsuz semptomlardan arınabilmemizi sağlıyor.

    “Masada yemek yiyin. Yemek yerken televizyon seyretmek ve kitap okumak gibi başka aktiviteler yapmayın. Küçük lokmalar alın ve çok çiğneyin. Tuzlu, tatlı, ekşi, acı ve kıvam özelliklerinin farkına varmaya çalışın.”

    diyet_listesi_2016

    33 GÜN DIYETI’NDE MUTFAĞIMIZDA HANGI BESINLER OLMAZSA OLMAZLARDAN, NEDEN?
    33 Gün Diyeti’nde mutfağımızda olması gereken en önemli besin grubu sebzeler, meyveler, sızma zeytinyağı, et, tavuk, yumurta ve balık gibi proteinlerden oluşuyor. Smoothie yapımına girmek şart değil ama istediğiniz takdirde kuvvetli bir blender bu işi görüyor. Tabii bunlara ek olarak farklı yağlar, proteinler, çekirdekler ve kuruyemiş eklenebilir ama olmazsa olmaz değil. Mesela ayçekirdeği, badem, kaju, Hindistan cevizi yağı ve sütü, chia tohumu ve kinoa gibi ama şart değil. Ayrıca özel bir pişirme tekniği veya tarzı da gerekmiyor. Türk mutfağının zeytinyağlıları, tencere yemekleri, Ege’nin otları ve deniz ürünleri, dolmalarımız bile bu diyeti yapmak için yeterli.

    BU SİSTEMİ SİZ KENDİ ÜZERİNİZDE DE DENEDİNİZ, NELER FARK ETTİNİZ?
    Bu diyeti denediğimde ilk olarak bayağı bir ödem attığımı fark ettim. Devam ettikçe daha fazla enerjik hissetmeye başladım, uyku kalitemin iyileştiğini gördüm. Cildimin daha ışıltılı görünmeye başladığını gözlemledim. Özellikle karın bölgesinden 4-5 kg verdim ve baş parmaklarımda uzunca bir süredir devam eden romatizmal ağrıların yok olduğunu fark ettim.

    KİMLER BU DİYETİ UYGULAMALI YA DA UYGULAMAMALI? RİSKLİ BİR GRUPTAN BAHSEDİLEBİLİR Mİ?
    Diyabet hastalarından kalp hastalarına, kilo veremeyenlerden fertilite problemi yaşayanlara ve özellikle de romatizmal artrit, Hashimoto, Lupus ve MS gibi otoimmün özelliği taşıyan hastalıklara ek destek arayan kişiler yapabilir. Çoğu zaman uzun süre devam edildiğinde, bahsettiğim kronik hastalıklarda alınan ilaçların dozajları bile zamanla doktor kontrolü altında minimuma indirilebiliyor. Hatta bazen tamamen bırakılabiliyor. Ancak bu uzun zaman ve disiplin gerektiren bir süreç. 33 gün sonunda hangi besinlerin size dokunduğunu tespit ediyorsunuz ama sonrasında uzun bir süre o besinlerden bir ufak lokma bile yemeden devam etmeniz gerekiyor.

    DİYET SÜRESİ BİTTİĞİNDE KİŞİ HAYAT TARZINDA NASIL BİR YOL İZLEMELİ?
    33 gün bittiği zaman kişi hangi besin grubunun vücuduna zarar verdiğini ve sistemi zorladığını tespit ettiği için onları artık yemeyerek ve dolayısıyla zamanla beden, metabolizma ve bağışıklığını kuvvetlendirerek daha sağlıklı olabiliyor. Fazla kilolardan kurtulmak ise bu sürecin tatlı ve hoş olan bir yan tesiri.

    33_gun_diyeti

    33 Gün Diyeti Beslenme Programı

    1. Gün

    Sabah: 

    • 2 adet yumurta, 1 adet domates, 1 adet biber, 2-3 çorba kaşığı sızma zeytinyağı ile hazırlanmış menemen

    Öğle: 

    • 200 g somon balığı

    • Bol koyu yeşil yapraklı salata, zeytinyağı ve limonlu

    • 5 yemek kaşığı patates salatası (1/2 su bardağı limon ve zeytinyağı ilaveli)

    Ara Öğün: 

    • 1 adet şeftali

    • 5 adet ceviz

    Akşam: 

    • 1 kase Gazpacho çorba

    • 3 adet köfte (ekmek içi yerine toz badem ve yumurta)

    2. Gün

    Sabah: 

    • 2 adet katı veya rafadan yumurta

    • 8-10 adet zeytin

    • Domates, salatalık, biber (kekik ve zeytinyağı ilaveli)

    Öğle: 

    • Tavuk, pose veya ızgara veya buğulama (1 bütün but)

    • Bol koyu yeşil yapraklı salata, zeytinyağı ve limonlu

    Ara Öğün: 

    • 1 kase ton balığı, maydanoz, fesleğen ve dereotlu karışım (limon ve zeytinyağı ilaveli)

    • 1 adet glütensiz kraker

    Akşam: 

    • 6 yemek kaşığı ızgara sebze

    3. Gün

    Sabah: 

    • Hindistan cevizi sütünde pişmiş beyaz kinoa içine 1 tatlı kaşığı bal, 4-5 ceviz, 5 adet yaban mersini

    Öğle: 

    • 1 su bardağı dolusu yaprak veya 2 adet etli biber dolması

    • Bol koyu yeşil yapraklı salata (zeytinyağı ve limon ilaveli)

    Ara Öğün: 

    • 2 dilim ananas, üzerine 1 çorba kaşığı chia tohumu, 1 çay kaşığı tarçın

    Akşam: 

    • 150 g ızgara et

    • 4 yemek kaşığı zeytinyağlı bezelye

    • 1 kase çoban salata

    4. Gün

    Sabah: 

    • 2 adet yumurta (sahanda, zeytinyağında pişmiş)

    • Domates, zeytin, salatalık (limon ve zeytinyağı ilaveli)

    Öğle: 

    • 100 g somon füme

    • Bol koyu yeşil yapraklı salata, zeytinyağı ve limonlu

    • 2 yemek kaşığı patates salatası

    Ara Öğün: 

    • Rende elma, tarçın, vanilya (biraz su ile pişirilmiş, soğutulduktan sonra yaban mersini ve ceviz ilaveli)

    Akşam: 

    • 180 g ızgara bonfile

    • 1 kase çoban salatası

    • 1 adet zeytinyağlı enginar

    5. Gün

    Sabah: 

    • Kırık veya rende cevizle karıştırılmış zeytin ezmesi

    • Glütensiz 2 adet kraker veya ekmek (içeriğinde mısır olmamalı)

    • Domates, salatalık, biber (kekik ve zeytinyağı ilaveli)

    Öğle: 

    • 3-4 çorba kaşığı mercimek

    • 2 çorba kaşığı pilav

    • Ev yapımı lakto-fermente lahana turşusu

    Ara Öğün: 

    • 2 dilim çekirdek ve chia tohumlu gevrek

    Akşam: 

    • Tavuk suyuna tavuk etli ve sebzeli tavuk çorbası (havuç, kereviz sapı ve ıspanak)

    GAZPACHO (İSPANYOL USULÜ SOĞUK ÇORBA) 

    2 kişilik 

    Malzemeler: 

    • 3 adet büyük domates

    • 2 adet salatalık

    • 1 adet tatlı kırmızı biber

    • 1 diş sarımsak

    • 1 çay bardağı sızma zeytinyağı

    • 1-2 çorba kaşığı balzamik sirke

    • 1 adet ince ve küp küp doğranmış katı yumurta

    • Bir tutam deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiber

    Hazırlanışı: 

    Yumurta hariç tüm malzemeyi kuvvetli bir blender’da karıştırın. İster pürüzsüz ister hafif taneli olarak kıvamını ayarlayabilirsiniz. Buzdolabında iyice soğumaya bırakın. Yiyeceğiniz zaman üzerine yumurta parçacıklarını serpiştirin.

    ÇEKİRDEK VE CHIA TOHUMLU GEVREK 

    2 kişilik 

    Malzemeler: 

    • 150 g ayçekirdeği içi

    • 150 kabak çekirdeği içi

    • 150 g chia tohumu

    • 50 g susam

    • 1 çay kaşığı toz zencefil

    • 1 çay kaşığı toz tarçın

    • 1/2 su bardağı bal veya akçaağaç şurubu

    Hazırlanışı: 

    Tüm malzemeyi bir kasede karıştırın. Hafif yağlanmış ve pişirme kağıdı ile döşenmiş bir dikdörtgen fırın kabına yayın. 170 derecede önceden ısıttığınız fırında 30 dakika, üzeri hafif pembeleşene kadar pişirin. Fırından çıkartın, soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra kağıtların kenarından tutarak tepsiden alın ve kare dilimler olarak kesin. Kavanozda bir haftaya kadar saklayabilirsiniz.

    IZGARA SEBZE TABAĞI 

    2 kişilik 

    Malzemeler: 

    • 1 adet brokoli

    • 1/2 patlıcan

    • 1/2 kabak

    • 1/2 kırmızı kapya biber

    • Zeytinyağı, balzamik sirke

    • Tuz, karabiber

    Hazırlanışı: 

    Fırını 200 derecede ısıtın. Brokoli, patlıcan, kabak, kırmızı biberi fırın tepsisine dizin. Biraz deniz tuzu, taze çekilmiş karabiber ve sızma zeytinyağı ile karıştırıp 25 dakika pişirin. Fırından çıkarınca üzerine balzamik sirke ve biraz daha zeytinyağı ekleyin.

    Formsanté 2016- Temmuz sayısı
    Elif Gürsoy

  • Çoğul – ikiz gebelik Nedir? Hangi sıklıkla izlenir?

    Çoğul – ikiz gebelik Nedir? Hangi sıklıkla izlenir?

    Anne rahiminde iki veya daha fazla embriyonun (bebeğin) oluştuğu gebeliklere çoğul yada ikiz gebelik adı verilir. Tüm doğumların sadece %3’ü çoğul yada ikiz doğum olmakla birlikte bu oran gün geçtikçe artmaktadır.

    Günümüzde çoğul ve ikiz hamileliklerin önemli bir kısmında etken, tüp bebek tekniklerinde rahim içine verilen embriyo (bebek) sayısının yüksek olmasıdır. Çoğul ve ikiz hamilelikler, başta erken doğum ve bebek gelişimindeki sorunlar olmak üzere çeşitli riskleri de beraberinde getirir. Bu yüzden gebe annenin çoğul veya ikiz bebek taşıdığı ortaya çıktıktan sonra, gebelik ve bebek gelişimi takibi için bir riskli gebelik uzmanına (perinatolog) başvurması en idealidir.

    Çoğul – İkiz Gebeliğin (İkiz Hamileliğin) Getirdiği Sorunlar Nelerdir?

    Erken doğum : İkiz gebeliklerin yarısı, ikiden daha yüksek sayılardaki bebeklerin ise tamamına yakını 37. gebelik haftasından önce doğmakta yani çoğul ve ikiz hamilelikler genelde erken doğum ile sonuçlanmaktadır.

    Hamilelik İle Ortaya Çıkan Hipertansiyon : Çoğul yada ikiz hamilelikli annelerde gebeliğe bağlı hipertansiyon gelişme sıklığı normal gebeliklere göre 3 kat daha fazladır.

    Anemi (Kansızlık) : Çoğul ve ikiz gebelikte hamile annede anemi görülme sıklığı 2 kat artmıştır.

    Doğum Defektleri : Bebekte nöral tüp defekti, kalp ve sindirim sistemi anormallikleri (anomalileri) görülme sıklığı çoğul ve ikiz gebeliklerde normal hamileliklere göre yaklaşık 2 kat artar.

    Düşük : Çoğul ve ikiz hamile kadınların gebeliklerinin düşük ile sonuçlanması riski normal gebeliklere göre daha fazladır.

    Fetal anomali-sakatlık riski

    Çoğul – İkiz Gebelik (İkiz Hamilelik) Belirlendiği Zaman Anne Nelere Dikkat Etmelidir ?

    Beslenme : Çoğul ve ikiz hamile annelerin protein,kalori ve demir ihtiyacı normal gebelikten daha fazladır.

    Yönlendirme : Çoğul ve ya ikiz gebeliği olan anne, gebelik takibi için mümkünse bir maternal-fetal tıp (riskli gebelik) (perinatoloji) uzmanına yönlendirilmeli, özel testler ve detaylı ultrason için ise mutlaka perinatalog (riskli gebelik uzmanı) ile temasa geçilmelidir.

    Doğum Öncesi Kontrol Sayısının Arttırılması : Çoğul ve ikiz gebeliklerde oluşabilecek sorunların erken belirlenebilmesi amacıyla kadın doğum doktoru (mümkünse riskli gebelik uzmanı) kontrolleri daha sık yapılmalıdır.

    Dinlenme : Anne evde veya hastanede yatak istirahatına ihtiyaç duyabilir.

    Prof. Dr. Özgür DEREN tarafından yazılmıştır.

  • Kadınları cinsellikten soğutan 10 neden

    Kadınları cinsellikten soğutan 10 neden

    Sekse ilginiz azalmaya başladıysa, cinsel isteksizlik yaşıyor ama bunu kendinize bile itiraf etmeye çekiniyorsanız, bunun bir sebebi olmalı!

    Yorgunum, hemen uyuyalım”, “Başım ağrıyor” gibi cümleleri sık kurmaya başladıysanız, ilişkiniz kopma noktasına gelmeden bunun altında yatan nedeni keşfetmeye ne dersiniz? Cinsel hayatınızda soğukluğa neden olabilecek sebeplerle yüzleşmeye hazırsanız, başlayalım!

    CİNSEL SORUNLAR 
    Uzm. Psk. Oya Çelik, “Kadında cinsel yanıt döngüsü istek, uyarılma, plato, orgazm ve çözülme olmak üzere beş evreden oluşur. İstek evresi cinselliği başlatan ve şekillendiren en önemli evre. Dolayısıyla isteğin azalması ya da tamamen ortadan kalkması durumu diğer evrelerde de bozulmayı beraberinde getirir” diyor ve ekliyor: “Vajinismus gibi ağrı bozukluklarında, cinsellik korku ve acı verici algılandığından cinsellikten kaçınma ve cinsel isteğin azalması söz konusu olabiliyor. Vajinismus hastalarının birçoğu duydukları ağrı ve korkular nedeniyle cinsellikten kaçınıyor.” Uzm. Klinik Psikolog Başkak ise konu ve çözüm hakkında şunları söylüyor: “Danışmanlık verdiğimiz çiftlerde kadınlar terapiye kadar cinselliğin olmadığı bir yaşama mecburmuş gibi durumu kabullenmiş oluyorlar. Seksi uzak durulması gereken bir dehşet anı gibi düşünmeleri de cinsel soğukluğa yol açıyor. Vajinismus hipnoterapi ile ortalama altı yedi seansta tamamen çözülebilmekte. Anorgazmi (orgazm olamama) da çok yaygın bir cinsel soğukluk sebebi. Birçok sebebe bağlı olmakla birlikte cinselliği, cinsel hazzı kendi bedeninde tanıyamamış ve cinsel hazza dair bir deneyimden yoksun kadınlar için cinsellik sadece başkası için katlanılması gereken anlamsız bir süreç. Çok yüksek bir orana sahip olan orgazm bozukluğu sorunu da hipnoterapi ile çok çabuk çözülebiliyor.”

    STRES 
    Stres ve depresyon tüm yaşamı olumsuz etkilediği gibi seks hayatında da sorunlara sebep olabiliyor. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Uzm. Psk. Oya Çelik, “Ekonomik güçlükler, hastalık ve ölümler, yoğun iş yaşamının getirdiği olumsuzluklar gibi kişide sıkıntı ve üzüntü yaratan olaylar dönemsel olarak cinsel isteği azaltabiliyor. Örneğin; iş stresi yaşayan, ekonomik koşulları konusunda yoğun kaygı duyan bir bireyin dikkatini bedenine, cinselliğe ve partnerine yöneltmesi güç olabiliyor. Yaşamın üzücü olayları uzun süreli streslere, depresyon ve tükenmişlik gibi psikolojik sorunlara da sebep olabiliyor. Bu sorunlar da cinsel ilgiye etki edebiliyor. Böylesi durumlarda öncelikle içerisinde olunan sıkıntılı sürecin atlatılması için girişimlerde bulunulması gerekiyor” diyor.

    KULLANILAN İLAÇLAR 
    Böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, tiroid hormonlarının azlığı, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi fiziksel ve psikiyatrik hastalıklar da cinsel isteği azaltabiliyor. Ayrıca bu hastalıklarda kullanılan ilaçlar da cinsel isteğin azalmasına neden olabiliyor. Uzm. Klinik Psikolog-Hipnoterapist Mehmet Başkak, “Bütün ilaçlar faydalarının yanı sıra yan etkiler de içeriyor. Özellikle bünyeyi duyarsızlaştırmaya, uyuşturmaya dayalı ilaçlar kullanıldığında cinsel hayatta ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Hekimler ile ilaçların yan etkilerini konuşmak, bu ilaçların yan etkilerini öğrenmek ve gerektiğinde değiştirilmesini sağlamak gerekebilir” diyor. Uzm. Psk. Oya Çelik ise cinsel isteğin azalmasına neden olan etkenin bir hastalık ya da ilaç olması durumunda cinsel istek bozukluğu tanısı konulmadığını, öncelikle var olan hastalığın tedavisinin tamamlanması ya da ilacın değiştirilmesi gerektiğini, daha sonra ihtiyaç duyulursa cinsel terapinin uygulandığını söylüyor.

    PARTNERIN CİNSEL SORUNLARI 
    Partnerin erken boşalma, sertleşme zorluğu, cinsel isteksizlik, boşalma güçlükleri gibi sorunlar yaşaması bir süre sonra sizin de uyarılma ve tatmin konularında sorunlar yaşamanıza sebep olabiliyor. Uzm. Psk. Oya Çelik, “Partnerinde cinsel işlev bozukluğu olan kadınlardan sıklıkla ‘Başlangıçta çok hevesli ve istekliydim ancak sorun tekrarladıkça benim de isteğim azaldı, artık ben de çok yaklaşmıyorum. Sonunda aynı şey olacaksa cinsellik olsa ne olur, olmasa ne olur’ gibi söylemler duyabiliyoruz. Eşlerden birindeki cinsel sorun sıklıkla diğer kişide de cinsel sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor” diyor. Uzm. Klinik Psikolog Başkak “Erkeklerdeki sertleşememe, erken boşalma gibi cinsel sorunlar, kadınlardaki beklentiyi karşılayamadığından bir süre sonra cinsel ilişkiye karşı yorgunluk, bıkkınlık, sıkılma şeklinde etkiler oluşturabiliyor ya da yarım kalan cinselliğin olumsuzluğu bilinçaltı düzeyde ilişkiye karşı soğukluk geliştirmelerine sebep olabiliyor” diyor.

    KISA SÜRELİ ÖN SEVİŞME 
    Partnerin sonuç odaklı ve empatiden yoksun davranması, ön sevişmenin her seferinde hızlıca geçilmesi de kadınlarda zamanla cinsel soğukluk yaratabiliyor. Ön sevişme kadını da, erkeği de ruhsal ve fiziksel olarak cinsel birleşmeye hazırlaması açısından önemli. Doyurucu bir cinsellik için de aceleye getirilmemesi şart.

    VÜCUDUNU BEĞENMEME 
    “Doğumdan sonra aldığım kiloları veremedim”, “Emzirme döneminden sonra göğüslerim sarktı” gibi düşüncelerle kendinizi beğenmez hale gelmeniz, ardından da “Artık beni çekici bulmuyor” düşüncesine kapılmanız cinsel hayatınızı olumsuz etkiliyor olabilir. Uzm. Psk. Çelik, kadınların bedenleri ile ilişkilerinin genellikle erkeklere oranla daha zayıf ve olumsuz olduğunu ve bunda popüler kültürün etkisinin de büyük olduğunu söylüyor. “Özellikle medyadan yansıtılan ideal kadın vücut ölçüleri ve yapısı, kadınların sıklıkla kendilerini televizyonda gördükleri kadınlarla kıyaslamalarına ve beğenmemelerine neden oluyor. Bunun bir sonucu olarak kendini beğenmeyen, çekici olmadığını, cazibesini yitirdiğini düşünen kadın kendisini cinselliğe ve partnere rahat bir şekilde bırakamaz. Kendi bedeninden haz almayan bireyin partner ile ilişkiden haz alması güç ve bu cinsel ilgi ve isteği azaltıyor. Kendisi ve bedeninden hoşnut olan, kendisini seven, sayan ve güvenen kişi, kendisini cinselliğe daha rahat bırakacak ve karşısındakine de bu olumlu duygularla yönelecek. Kısacası bireyin kendisini nasıl bulduğu, kendisi ile ilgili ne hissettiği cinsel yaklaşımını da belirleyecek” diyor.

    GEBELİK KORKUSU 
    Uzm. Psk. Oya Çelik: “Bilinçli ya da bilinçdışı bir şekilde gebe kalmayı istememek cinsellikten kaçınmayı getiriyo r. Kadın anneliğin getireceği sorumluluklara hazır olmama, doğumdan korku, çocuğun getireceği ilişki dinamiklerindeki değişime yönelik endişe gibi çok çeşitli nedenlerle gebe kalmak istemediğinde cinsel ilişkiden kaçınma için isteğini de ketleyebiliyor. Bu durum özellikle eşin çocuk isteyip kendisinin istemediği durumda daha belirgin bir ruhsal çatışmaya neden oluyor. Böylesi durumlarda bu endişelerin ortaya çıkarılıp çözümlenmesi cinsel isteğin tekrar oluşması için yeterli olacak.”

    İLİŞKİ SORUNLARI
    “Kadınların cinsel isteği erkeklere göre daha kırılgandır” diyen Uzm. Psk. Oya Çelik, ilişkinin genel gidişinin cinselliği de etkilediğini söylüyor. Yani eğer eşinize kızgınsanız, kırgınsanız ya da ilişkinizdeki güç dengesinden memnun değilseniz, bu durum cinsel hayatınızı da etkiliyor olabilir.

    UYKUSUZLUK VE YORGUNLUK 
    Uykusuzluk ve yorgunluk sadece konsantrasyonu olumsuz etkilemekle kalmıyor. Uzm. Klinik Psikolog- Hipnoterapist Mehmet Başkak, yoğun çalışma temposunun, eve taşınan işlerin, gece hayatı ile ortaya çıkan yorgunluğun vücut direncini düşürdüğünü ve bundan cinselliğin de etkilendiğini söylüyor.

    BAKIMSIZ ERKEK 
    Zaman geçtikçe ilk buluşmadaki özeni ilişkilerde bulmak zorlaşıyor. Sizin ilişkinizde de durum bu şekilde mi? Eşinizin dişlerini fırçalama alışkanlığı olmaması, özel bölge temizliğine özen göstermemesi, tütün, alkol, ter kokması sizi cinsel ilişkiden uzaklaştırıyor olabilir. Böyle bir durumda yapmanız gereken şey, kırıcı olmadan konuyu gündeme getirmek.

    Formsanté 2016 – Haziran sayısı
    Burçin Öztınaz

  • Açık olalım aşkım!

    Açık olalım aşkım!

    Bazı çiftler nasıl ki ilişkilerini ele güne ilan ediyorsa, bazıları da iki kişilik beraberliklerini içlerinde yaşamayı tercih ediyor.

    Birlikte olmalarına rağmen, aralarında hiçbir şey yokmuş gibi davranan çiftlere siz de denk gelmişsinizdir. Bu davranışın temelinde kimi zaman çevresel baskılar, kimi zaman partnerlerin birbirini tanıma sürecinde ilişkisini açıklamama isteği ve tabii ki beraberliklerinin yasak bir ilişki olması yatıyor. Oysa aşk, sevgi insanların hayatını renklendiren, onlara kış günü baharı yaşatan özel duygular. Bunları gönüllerinden geldiğince yaşamak yerine neden saklamayı tercih ettiklerini merak ettik ve gizli ilişkilere ilişkin sorularımızın yanıtlarını Pedamed Psikiyatri Tıp Merkezi’nden Uzman Psikoterapist, Evlilik ve Çift Terapisti Duygu Çiloğlu’ndan aldık.

    BİRLİKTELİKLERİN HANGİ AŞAMASINDA ÇEVREYLE PAYLAŞILMASI DAHA DOĞRU? YA DA BÖYLE BİR ZAMANLAMA VAR MI?
    Birlikteliklerin çevreyle paylaşılması konusu kişiye göre değişebiliyor. Bazıları ilk tanıştığı andan itibaren partnerini çevreyle paylaşmayı uygun bulurken, bazıları için bu süre daha uzun sürüyor. Dolayısıyla belirlenmiş bir süre sınırı yok. Çiftlerin birbirini tanıma süreci ilk altı ay ile başlıyor ve yaklaşık iki yılda tamamlanıyor. Tanımak için birlikte geçirilen zamanın kalitesi büyük önem taşıyor. Uzun yıllar birlikte olup da birbirini yeterince tanımayan çiftlerin, birlikte oldukları vakti sağlıklı geçirdiği söylenemez. Bunun nedeni; çiftlerin duygu ve düşüncelerini tanımaması, bunu ifade etmemesiyle ilişkili oluyor. Kişinin kendisini tanıması, isteklerinin farkına varması önem taşıyor. Öncelikle “Ben kimim? Özelliklerim neler? Bir ilişkiden ne bekliyorum? Benim için ideal bir eş nasıl olmalı?” gibi sorulara cevaplar verebilmesi gerekiyor. Bu konularda daha kararlı olan kişi, seçtiği eşin kendine uygun biri olduğundan emin olarak çevresiyle de çok rahat bir şekilde paylaşabiliyor. Kendi farkındalığı olan kişi partnerine de isteklerini daha kolay belirtebiliyor.

    GİZLİ İLİŞKİ NEDİR?
    Gizli ilişki; kişinin ya da kişilerin birlikteliklerini çevreden saklamaya çalışması olarak adlandırılabiliyor. Bu da ya emin olmadığını gösteriyor ya da kendisi veya çevre için onaylanmayacak bir ilişki olduğu düşüncesinden kaynaklanıyor.

    PARTNERLERDEN BİRİNİN İSTEĞİYLE YA DA ORTAK KARAR ALARAK NEDEN GİZLİ İLİŞKİ YAŞAMAK TERCİH EDİLİYOR?
    Bazen çiftler ilişkilerini gizli yaşamak isteyebiliyor. Bu genellikle ilişkinin başlarında görülen bir durum olsa da çok uzun yıllar süren gizli ilişkiler de yaşanabiliyor. Çiftlerden biri veya ikisi bu ilişkiden emin değilse de ilişki saklanabiliyor. Emin olunması dışında, bazen çiftlerden biri veya her ikisi de evli olduğu ya da mevcut bir ilişkisi varken yeni bir arayışa girdiği durumlarda da gizli ilişkiler yaşamak istenebiliyor.

    BUNUN TEMELİNDE HANGİ NEDENLER YATIYOR?
    Ne olduğunu bulmak için öncelikle kişiyi tanımak gerekiyor. İlişkiyle ilgili negatif düşünceleri yoğunlukta olabileceği gibi, geçmiş yaşantılar ve öğretiler ile kişilik özellikleri de bunda rol oynayabiliyor. Kişinin terk edilmeyle ilgili temel düşünceleri ve şemaları da önem taşıyor. Terk edileceğini ya da ilişkinin biteceğini düşünen kişiler incinmemek için ilişkilerini saklayabiliyor. Temelde bir terk edilme şeması varsa, kişinin şema terapi ile psikoterapi seansları alması gerekiyor. Bazen kişiler ilişkilerine bitecek gözüyle bakabiliyor. Bitecek olduğunu düşünüyorsa, kişi burada kendini gerçekleştiren kehanet gibi doğrulayıcı davranışlarda bulunabiliyor.

    TOPLUM BASKISI TEK TİP EŞİ DİRETEBİLİYOR
    Türk toplumunda halen özellikle kadınların ilişkilerini özgürce yaşayamadığını biliyoruz. Toplumsal baskılar da kimi zaman ilişkilerin gizli saklı yaşanmasına neden olabiliyor. Aile, arkadaş ya da iş çevresinin kişinin ilişkilerine ne denli etki ettiğini sorduğumuz Uzman Psikoterapist Duygu Çiloğlu, “Kadına ve erkeğe özgü olan davranışların bir öğretiyi andıran etkisi yadsınamayacak kadar çok. Kadının iş hayatına girmesiyle birlikte ilişkisini daha özgür yaşama durumlarının arttığını söyleyebilirim. Buradaki fark sadece çalışmak değil, kişiselleşmenin artması. Bunun dışında kişisel özellikler de önem taşıyor. Kişilik özellikleri ne kadar farklılık gösteriyorsa, ideal eş kavramları da o denli değişiyor. Kişi bütün bu farklılıkları yok sayarsa aile, arkadaş ve iş çevresinin belirlediği tek tip, idealize eş arayışında olabiliyor. Bu da gün geçtikçe onaylanma ihtiyacını doğurabiliyor. Belirlenen idealler ve sevilen eş farklı olduğunda ise bir kaos ortamı oluşabiliyor. Kişi de kendisi, ilişkisi ve çevresi hakkında farkında olduğunda daha emin adımlar atabiliyor” diyor.

    YASAK İLİŞKİ İHTİMALİNİ ELERSEK, PARTNERLERİN SOSYAL STATÜ, EĞİTİM, MESLEK, FİZİKİ FARKLILIKLAR GİBİ NEDENLERLE BERABERLİĞİNİ YAKIN ÇEVRESİNDEN DAHİ SAKLAMASI DOĞRU MU?
    Özellikle bazı kişilik özelliklerinde sosyal statü, meslek, fiziksel güzellikler ile ilişki seçimi çok yaygın bir şekilde var. Örneğin; partnerlerden birinde narsistik kişilik bozukluğu veya narsistik özellikler mevcutsa, kendini diğerlerinden daha üstün ve daha başarılı görmek istiyor. Bu üstünlüğünü ilişkilerinde de arıyor. Mesela narsist kişinin sevgilisi daha güzel, daha çekici, eğitim seviyesi ve işinin daha üstün olması gerekiyor. Eğer böyle özellikleri mevcutsa, bu onun için idealdir ve bunu çevresinden saklamaya gerek duymuyor. Kişiler bazen sosyal statü, fiziksel özellikler, eğitim durumuna çok odaklanıp, duygu ve düşüncelerini tanımaktan uzaklaşabiliyor.

    BÖYLE BİR DURUM DİĞER PARTNERİN HANGİ DUYGULARI YAŞAMASINA YOL AÇAR?
    Partnerlerden biri sosyal statü, eğitim, mesleki veya fiziksel farklılıklar gibi nedenlerle yakın çevreden ilişkiyi saklıyorsa, diğer partnerin duygusu genellikle üzüntü, kaygı ve kıskançlık oluyor.

    BU TERCİHİN TEMELİNDE İLİŞKİNİN ÇEVRE TARAFINDAN YIPRATILMAMASI ISTEĞİ OLABİLİR Mİ?
    Evet, olabilir. Kişiler bazen çevreden olumsuz düşünceler duymak istemediğinde de ilişkilerini saklayabiliyor. Bu durum onay beklentisiyle de yakından ilişkili. Sürekli onaylanma ihtiyacı olan kişiler, çevrenin uygun görmeyeceği bir ilişkiyi düşünerek kaygılanabiliyor. Burada başkaları yerine düşünerek de hareket etmiş olunuyor. Diğerlerinin zihinlerini okumaya çalışarak hareket etme davranışıyla hayatı sürdürmek ise bilişsel bir hatadır.

    GEÇMİŞ TECRÜBELER VE ÖĞRETİLER DE BU TÜR BİR HAREKETE NEDEN OLUYOR MU?
    Evet. Kişinin hayatı, karar verme mekanizması sadece var olan durumla ilişkili olmuyor. Hayat, doğduğumuz andan itibaren bugüne kadar gelen ve devam eden bir süreç. Sadece yaşadığımız birkaç olaya verilen tepki ile bu ölçülemez. Burada kişinin hayatını, yaşadıklarını, onu etkileyen durumları, daha çok üzen olayları, isteklerini, beklentilerini keşfetmek gerekiyor. Bunlar psikoterapi için de büyük önem taşıyor.

    BU TÜR İLİŞKİLERİN KİM TARAFINDAN GİZLENMEK İSTENDİĞİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA VAR MI?
    İlişkinin gizlenmesi aldatmayı, ilişkiden emin olmamayı, diğerlerinin negatif olabilen düşüncelerini kapsayabilen bir durum olduğu için genel bir gizli ilişki araştırması yapmak zor. Yapılan araştırmalar daha çok aldatmalar ile ilgili oluyor.

    GİZLİ İLİŞKİLERİN ÖMRÜ NE?
    İlişkiye net bir ömür belirlemek zor olur, ki bu durum gizli ilişkiler için de geçerli. Genellikle kısa sürse de uzun dönemlilere de rastlanabiliyor.

    YAŞAYANLAR ANLATIYOR 

    MECBUR KALDIK!
    “Sevgilimle güzel bir ilişkimiz var, birbirimizi çok seviyoruz ama bir kez olsun sokakta el ele dolaşamadık. Çünkü kimse birlikte olduğumuzu bilmiyor. O benim çok sevdiğim bir arkadaşımın eski sevgilisiydi. Ayrılıklarının benimle hiçbir ilgisi yok. Hatta aldatıldı bile. Zaten bizim birlikteliğimiz de o günlerde başladı. Arkadaşım onu terk edince nedenini sormak için beni aradı. Birkaç kez telefonda ona üzülmemesi gerektiğini söyledim sadece. Sonra bir de bakmışım, mesajlaşıyor ve telefonda kendimizden konuşuyoruz. Bir süre sonra buluştuk. Çok eğleniyorduk ikimiz de. Aslında o zaman arkadaşıma söyleseydim belki de bu hale gelmezdi sorunumuz. Sekiz ayı geride bıraktık. İlk kez birini bu kadar çok seviyorum ama hem ailemin, hem de arkadaşlarımın tepkisini çekmekten çok korkuyorum. Kimse biriyle birlikte olduğumu bilmediği için sürekli sevgili adaylarıyla tanıştırılıyor olmak da başka bir sorun. Bu şekilde nereye kadar gidecek bilmiyorum ama ben onu çok seviyorum. ”

    Sinem B. 

    Formsanté 2016 – Haziran sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • Aşırı Terlemeye Koltuk Altı Botoksu ile Son Verin!

    Aşırı Terlemeye Koltuk Altı Botoksu ile Son Verin!

    Koltuk altlarının gereğinden fazla terlemesi hepimizi rahatsız eden bir durum. Terleme aslında vücut ısısını dengeleyen sağlıklı ve normal bir durumdur. Gereğinden fazla derken demek istediğimiz şu; bazı kişilerde “hiperhidroz” adı verilen aşırı terleme durumu görülür. Bu nedenle koltuk altı, yüz, el ve ayak gibi bazı bölgeler aşırı terleyebilir.

    Çalışılan ortamda, arkadaş toplantılarında ve aile içinde hepimizi en çok rahatsız eden yer ise koltuk altı bölgesidir! Hele ki koltuk altında oluşan ıslak görünüm! Kötü kokuyu söylemeye gerek yok sanırım.

    koltuk alti botoksu ter izi

    Bu durumun hayatınızda ciddi sorunlara yol açmasını istemiyorsanız size bir önerimiz var: Koltuk altı botoksu! Koltuk altı botoksu nedir? Nasıl yapılır? Kalıcı mıdır? Aklınıza gelen her sorunun cevabı bu yazıda…

    Kadınlar Kulübü ekibi olarak Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk’ün bilgilerini sizler için derledik!

    Koltuk altı botoksu nedir?

    Aşırı terleme sorununda kullanılan en etkin yöntemler arasında yer alan koltuk altı botoksu, bu sorunu uzun vadede çözebilir.

    koltuk alti botoksu nedir

    Koltuk altı botoksu ne kadar yıl geçerli kalır?

    Botoks enjeksiyonu ile ortalama 2 yıl boyunca koltuk altı terlemenizi güvenli bir şekilde azaltabilirsiniz.

    Koltuk altı botoksu nasıl yapılır?

    A tipi botulinum toksini enjeksiyonu hiperhidroz tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Botoks enjeksiyonu uygulamasından sonra koltuk altlarında % 90’lık bir rahatlama sağlanır.

    Koltuk altı botoksu ağrılı bir işlem mi?

    Sakın gözünüz korkutmasın. Koltuk altı botoks enjeksiyonu ağrısız bir işlemdir. İşlem öncesinde koltuk altına uyuşturucu özelliği olan bir krem sürülür. Sürülen krem etkisini gösterdikten sonra terleyen bölgeler tespit edilir. Operasyon çok ince uçlu iğneleri olan enjeksiyonlar kullanılır. Ortalama 30 noktaya A tipi botulinum toksini enjekte edilir. Böylece ter bezlerinin fonksiyonları geçici bir süreliğine azaltılmış olur.

    koltuk alti botoksu agrili bir islem mi

    Koltuk altı botoksunda enjekte edilen botulinum toksinin vücuda bir zararı var mı?

    Enjekte edilen botulinum toksinin vücuda herhangi bir yan etkisi yoktur.

    İşlem etkisini ne zaman gösterir?

    Yapılan enjeksiyon iğnelerinin etkisi ise yaklaşık 15 gün sonra tam olarak ortaya çıkar.

    Memnuniyet oranı en yüksek estetik operasyonlar arasında!

    Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk, koltuk altı botoks enjeksiyonunun yaptığı estetik operasyonlar arasında kişileri en fazla memnun eden uygulamalardan birisi olduğunun da altını çiziyor.

    koltuk alti botoksu memnuniyet

    Koltuk altındaki terlemenin diğer bölgelere göre 4 kat fazla olduğunu göz önünde bulundurursak, bu işlem ile terleme oranı normal yani olması gereken seviyelerine çekilir.

    Sıcak günlerde kuru koltuk altı  : ) Kulağa hoş geliyor. Değil mi?

    Eğer sizin de normalden fazla bir terlemeniz varsa, gün içinde birkaç kez kıyafet değiştirmek zorunda kalıyorsanız bu işlemi deneyebilirsiniz! Ter kokusu ile baş etmekten bıktıysanız, botoks enjeksiyonu yaptırarak tüm bunlardan kurtulabilirsiniz : )

    koltuk alti botoksu deneyin

    En sıcak günlerde bile kupkuru koltuk altlarınızla ile kıyafetleriniz ıslanıp lekelenmeden hayatınıza devam etmek sizin elinizde…

  • Menopoz döneminde Sıcak Basmaları

    Menopoz döneminde Sıcak Basmaları

    Menopoz döneminde sizi rahatsız eden bu durumdan kurtulabilmek için yardımcı olacak bazı konulara değineceğiz. Günün herhangi bir zamanında sıcak basması gelir, yüzünüzün kızarmasına neden olur ve sizi ter içinde bırakır. Bu durum, menopoza geçiş döneminde, her dört kadının üçünde olur. Aslında sizi rahatsız etmiyorsa, sıcak basmalarının tedavi edilmesi gerekli değildir. Hatta bunun zamanla geçeceğini düşünürseniz rahatlayabilirsiniz de. Ancak hayatınızı etkiliyorsa tedavi seçenekleri mevcuttur. Bunların yarar ve zarar oranlarına bakarak tedaviye karar verebilirsiniz.

    Sıcak Basmaları Nedir?

    – Vücudunuzun üst kısmında ve yüzünüzde hafif bir ılıklıktan, yoğun ısıya kadar değişen şiddette bir ısı artışı hissedilir.

    – Yüzde, boyunda ve göğsün üst tarafında kırmızı lekeler şeklinde kızarıklıklar oluşur.

    – Özellikle vücudun üst kısmında terleme olur.

    – Sıcak basmaları sırasında titreme hissi de doğabilir.

    – Sıcak basmalarının sıklığı kişiden kişiye değişir. Günde birkaç kez olabildiği gibi haftada bir iki gün de görülebilir. Tüm kıyafetinizi ıslatacak kadar terleyebildiğiniz gibi hafif bir sıcaklık hissi şeklinde de olabilir. Birkaç dakika ile 30 dakika arasında sürer. Gece uykuda iken olan sıcak basması sizi uykudan dahi uyandırabilir.

    – Sıcak basmaları menopoza doğru giden perimenopoz döneminde görülür. Bazı kadınlarda birkaç yıl sürdüğü gibi bazı kadınlarda yıllarca devam edebilir.

    Hafif Derecedeki Sıcak Basmaları İçin

    Eğer sıcak basmaları sizi çok fazla rahatsız etmiyorsa aşağıdakilere dikkat etmeniz gereklidir.

    – Serin kalmaya çalışın: Vücut ısınızdaki yükselme, sıcak basmasını başlatabilir. Sıcak olduğunda, üzerinizden çıkarabileceğiniz kıyafetleri tercih edin. Pencere veya klimayı açın. Soğuk içacekler için.

    – Aktif olun. Menopoz döneminde günlük egzersiz yapmak çok önemlidir. Zaten yapıyorsanız, devam edin. Yapmıyorsanız başlamak için iyi bir nedeniz var artık. Haftanın hemen her günü 30 dakikalık bir egzersiz yeterli olacaktır.

    – Yediklerinize dikkat edin: Sıcak ve baharatlı yiyecekler ile alkollu ve kafeinli içecekler sıcak basmasını tetikleyebilir. Ayrıca sizin tespit ettiğiniz sıcak basmanızı başlatan yiyeceklerden de uzak durmalısınız.

    – Kendinizi fazla yormayın: Yoga ve meditasyon teknikleri çoğu kadına rahatlatıcı etki gösterir. Ayrıca uykunuza da yardımı olur.

    – Yavaş ve derin nefes alıp verin: Bu şeklide nefes alıp verme sıcak basmalarını azaltabilir. Önce rahat bir yere oturun. Beş saniye boyunca derin nefes alın, midenizi dışarı çıkarın. Sonra beş saniye boyunca nefesinizi dışarı verin ve midenizi de içinize doğru çekin. Bu şekilde günde iki kez 15 dakika boyunca devam edin.

    – Sigara içmeyin: Sigara ile sıcak basmaları arasında ilişki bulunmuştur. Sigara içmeyerek sıcak basmalarını azaltabildiğiniz gibi kalp hastalıkları, felç ve kanser gibi başka hastalıklardan da korunabilirsiniz.

    Bitkisel ürünleri gelişigüzel kullanmayın: Her ne kadar üretici firmalar bunların doğal ürünler olduğunu söyleseler de her ürünün muhtemel yan etkileri vardır. Ayrıca kullandığınız diğer ilaçlarla etkileşebilir. Bu yüzden doktorunuza danışmadan bitkisel ürün kullanmayın.

    Orta Veya Ağır Derecede Sıcak Basmaları Varsa

    Yukarıda yazılanlara dikkat ettiğiniz halde şikayetleriniz devam ediyorsa doktorunuz hormon tedavisine veya diğer ilaçlarla tedaviye başlayabilir. Kan pıhtılaşma problemi, meme veya yumurtalık kanseri gib hastalıklar yoksa hormon tedavisini alabilirsiniz. Tabii doktorunuzla beraber yarar ve zarar oranına bakarak buna karar vereceksiniz. Östrojen tedavisi sıcak basması için en etkili tedavidir. Eğer rahminiz yoksa tek başına vermek yeterli olur. Ancak rahminiz duruyorsa yanına progesteron da ilave edilmesi gereklidir. Şikayetlerinizi azaltacak olan en düşük doz tercih edilecektir. Hormon tedavisi dışında şikayetlerinizi azaltmak için verilebilecek ilaçlardan birisi de antidepresan ilaçlardır. Hormon tedavisi kadar etkili olmasa da bunların da sıcak basmalarında etkili oldukları bulunmuştur. Ancak unutmayın ki, menopoz, kadınlarda görülen doğal bir geçiş dönemidir. Normalde tedaviye gerek duymazsınız. Çoğu kadının şikayetleri yavaş yavaş azalır. Ancak çok sıkıntı yaşarsanız yardımcı olacak tedaviler de vardır.

    Op. Dr. Ahmet Murat EMANETOĞLU tarafından yazılmıştır.

  • Lady Gaga’nın Sıra Dışı Gözlükleri Lady Gaga’nın Sıra Dışı Gözlükleri

    Lady Gaga’nın Sıra Dışı Gözlükleri Lady Gaga’nın Sıra Dışı Gözlükleri

    Sıra dışı zevki, cesur ve şaşırtıcı tercihleriyle moda dünyasının en ilginç karakterlerinden Lady Gaga, söz konusu güneş gözlüğü olduğunda da kuralı bozmuyor.

     

    lady-gaga-gettyimages-97173991 lady-gaga-gettyimages-120350686 lady-gaga-gettyimages-124801836-1470601648 lady-gaga-gettyimages-124815871 lady-gaga-gettyimages-127901172 lady-gaga-gettyimages-136013138 lady-gagagettyimages-469870941 lady-gaga-gettyimages-493407332 lady-gagagettyimages-509456810

    Kaynak: vogue.com.tr

  • Mutfak Dekorasyonunda Açık Raf Kullanmanın 7 Püf Noktası

    Mutfak Dekorasyonunda Açık Raf Kullanmanın 7 Püf Noktası

    Kapaksız raf tasarımları hoşunuza gidiyor ancak tasarım konusunda zorlanıyor musunuz? ‘Tablo gibi görünen mutfak rafları herkesin hayali ama bakımını üstlenemem’ diyenlerdenseniz sizinle paylaşacağımız açık raf kullanmanın püf noktalarını dikkatle okuyun. İnanın, tahmin ettiğinizden çok daha kolay olacak.

    1. Cam Kavanozlardan Yararlanın

    Kuru ürünleri büyük cam kavanozlarda saklayın. Mesela makarna, pirinç, mercimek ya da kuru meyvelerinizi geniş cam kavanozlara koyabilirsiniz. Her şeyi görmek işinizi kolaylaştırıp sizi yemek yapmaya motive edeceği gibi cam kavanozlar mutfağınıza şıklık katacaktır.

    2. Raf Düzenleyiciler Kolaylık Sağlıyor

    Tabaklarınızı düzenli ve temiz tutmanın en kolay yollarından biri, raflara konulan bölme sütunlarıdır. Tabakları üst üste yığmak yerine bu sütunları kullanarak istediğiniz tabağı kolayca seçebilirsiniz.

    acik_raf

    3. Tezgah Üstü Asma Rafları Deneyin

    Mutfak tezgahınızın üzerine yaptıracağınız birkaç asma raf size hem büyük kolaylık sağlar hem de dekoratif bir hava yaratır. Mesela tam ocağınızın yanına ahşap bir asma raf yaptırıp üzerine baharatlarve yağ şişeleri koyabilirsiniz. Ne de olsa yemek yaparken bu malzemelere sıklıkla ihtiyaç duyuyor olacaksınız.

    4. Simetriye Dikkat!

    Simetri ve kontrast güzel bir tasarımın olmazsa olmazlarındandır. Raflarınızı simetrik bir şekilde monte etmenin yanı sıra üzerine koyduğunuz eşyaların da simetrik bir şekilde yerleştirildiğine emin olun. Aynı şekilde doğru yaratılmış bir kontrast, göz alıcı bir manzara doğurur. Diyelim ki masmavi bir yemek takımınız var. Bu halde bu takımı dizeceğiniz rafların sıcak renklerde olması (kırmızı, turuncu, sarı gibi) ya da rafların bu renklerde bir örtüyle birleşmesi güzel bir sonuç ortaya çıkaracaktır.

    5. İhtiyaçlarınız Elinizin Altında Olsun

    Birçok kişi yemek kitaplarını ve tarif defterlerini kapaklı dolaplarda ya da çekmecelerde saklar. Oysa lavabonuzun üzerine bir raf yapıp kitapları hemen elinizin altında bulundurmak hem zaman kazandırır hem de şık bir tasarım fikri olarak değerlendirilebilir.

    mutfak_raflari

    6. Hem Raf Hem Masa

    Rafları her zaman yukarılara monte etmenize gerek yok. Özellikle de mutfağınızda yeteri kadar alan varsa açık konsol gibi bir rafı hem tencerelerinizi sergileyebileceğiniz hem de üzerinde yemek yiyebileceğiniz bir masa olarak kullanabilirsiniz.

    7. Raf Kancaları Kolaylık Sağlıyor

    Herhangi bir rafı birden çok işleve sahip hale getirmek için alt kısmına kancalar takabilirsiniz. Bu kancalara sıkça kullandığınız tavaları, yemek yaparken işinize yarayabilecek kaşık, maşa, kepçe ve diğer mutfak malzemelerini asabilirsiniz. Bu sayede temiz ürünler siz yemek yaparken her daim elinizin altında bulunacak. Bu da size zaman tasarrufu sağlarken mutfağınıza hoş bir görünüm kazandıracaktır.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/ev-bahce-ve-ofis