Blog

  • Oruç Diyeti Nasıl Yapılır?

    Oruç Diyeti Nasıl Yapılır?

    Oruç Diyeti Nasıl Yapılır? Oruç tutmak çok eski zamanlardan beri kullanılan bir dini ritüel. Bunun yanı sıra oruç, bir diyet yöntemi olarak da farklı türlerde uygulanıyor. Örneğin, tıpkı Ramazan ayında olduğu gibi 12-16 saate kadar aç kalınıyor fakat farklı olarak oruç diyet programları sadece su içmeye bazıları ise arada kahve veya çay içmeye izin veriyor.

    Bu diyet yönteminde haftada 2 gün oruç tutulması tavsiye ediliyor ve bu sebeple 5:2 diyeti de deniyor. Oruç diyetiyle ilgili en önemli soru, gerçekten kalıcı kilo vermeye yardımcı olup olmadığı ve ne kadar sağlıklı olduğu. Öyle ki bazı uzmanlar bu diyeti savunurken, bazıları ise özellikle kadınlarda hormon bozukluklarına yol açtığını söylüyor.

    Oruç tutmak uzun yaşamayı sağlıyor!

    Oruç diyeti fikri ilk olarak “Eat-Stop-Eat” (Ye-Dur-Ye) kitabıyla birlikte Kanadalı Brad Pilon tarafından ortaya atıldı. Daha sonraları farklı oruç diyeti programları da çıktı. Oruç diyeti, vücudun belli aralıklarla aç kalarak açlık hissiyle beraber daha hızlı yağ yakmasını sağlıyor. Bu diyetin etkili olması için her gün birkaç saat ya da haftada bir-iki gün aç kalınması öneriliyor. Dr. Mercola, oruç diyetini tavsiye eden uzmanlardan biri. Dr. Mercola’ya göre oruç diyeti kilo vermekte zorlananlar için metabolizmayı en iyi hızlandıran ve en iyi kilo verdiren diyet yöntemlerinden biri ve hatta daha da etkili olabilmesi için günde en az 16 saat aç kalınması gerektiğini söylüyor.

    Oruç diyeti açlık hormonunu bastırarak kalorili yiyecekleri aşermenizi önlüyor, hafıza ve öğrenmeyi güçlendiriyor, vücuttaki hormon seviyesini düzenliyor ve yaşlanmayı önlüyor. Dr. Mercola ayrıca oruç diyetinin büyüme hormonunu da geliştirdiğini belirtiyor: “Sizi şekerli ve kalorili atıştırmalıklardan uzak tutmasının yanı sıra oruç diyeti, sağlıklı bir kiloda kalmanızı sağlıyorken aynı zamanda genel sağlığınız için de bilimsel olarak kanıtlanmış olumlu etkilere sahip. Amerikan Kardiyoloji Birliği’nin 2011 yılında yayınladığı çalışmaya göre, oruç tutmak insanların büyüme hormonunu (HGH) kadınlarda 1,300, erkeklerde 2,000 oranında arttırıyor. Aynı zamanda “fitness hormonu” da denilen bu hormon, yağ yakmada ve metabolizmayı hızlandırmada, kas gelişimini arttırmada, genel sağlık ve uzun yaşamda oldukça önemli bir rol oynuyor.”

    Aşırı kilolu bireyler üzerinde yapılan çalışmalar, 8 hafta boyunca oruç diyeti uygulayan obezite hastası kişilerin günlük kalori alımlarının yüzde 80 oranında azaldığını, stres seviyelerinin de azaldığını gösteriyor.

    oruc_diyeti_nasil_yapilir

    Oruç diyeti nasıl yapılıyor?

    Oruç diyeti yaparken vücut çok uzun süre aç kalacağı için diyeti uygularken bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor. Amerikalı Beslenme Uzmanı Dr. Amy Shah, oruç diyetinin uygulanmasıyla ilgili şu bilgileri veriyor:

    * Haftada 2-3 gün oruç tutun ve oruç tutacağınız günler arasında boşluk bırakın.

    * En ideali 12-16 saat kadar oruç tutmak.

    * Oruç tuttuğunuz günler yoğun aktiviteden kaçının, yoga veya hafif egzersiz yapın. Diğer günlerde kardio yapabilirsiniz.

    * Oruç tutarken bol bol su için. Arada yağsız ve şekersiz olmak üzere çay veya kahve tüketebilirsiniz.

    * Oruç diyeti sırasında vücudun kas yapısını güçlendirmek için besin takviyesi alabilirsiniz.

    * İki hafta sonra vücudunuz alışınca oruç tuttuğunuz günleri bir gün daha arttırabilirsiniz.

    oruc_diyeti

    Oruç diyeti sağlık sorunlarına yol açabilir mi?

    Oruç diyetinin ömrü uzatan etkili bir kilo verme yöntemi olduğunu söyleyen uzmanların yanı sıra bunun tam aksini iddia eden görüşler de mevcut. Amerikalı Uzman Diyetisyen ve Sağlık Editörü Cynthia Sass, oruç diyetinin sağlık açısından zararlı olduğunu düşünen uzmanlardan biri. Sass’a göre, oruç diyeti yapan kişiler gün içinde çok halsiz oluyor ve bu uzun süre aç kalma durumu sonrasında daha çok yemeğe ve fazladan 500 kalori alınmasına sebep oluyor.

    Diyeti bizzat kendisinin de denediğini belirten Sass, oruç diyetinde özellikle yeterince sebze ve meyve yenilmemesinin yanlış olduğunu ve kaslarda erime ve zayıflığa yol açabileceğini söylüyor. Bu gibi durumların özellikle kadınlarda hormon dengesizlikleri yapabilmesi de olası. Tıpkı başka diyet programlarında da olduğu gibi oruç diyetini uygulamak isteyenlerin öncelikle mutlaka bir uzman diyetisyene ve hekime danışmalarını öneriyoruz.

    Kaynak: Mahmure.com

  • Hızlı uzatan saç kürü tarifi

    Hızlı uzatan saç kürü tarifi

    Soğan sadece yemekleri lezzetli yapan bir sebze değildir. Soğanın pek çok faydası vardır ve bunlardan biri de saçları uzatma özelliğidir.

    Akşam’da yer alan habere göre içeriğindeki sülfür sayesinde soğan, kolajen dokularının üretimini tetikler. Bu dokular saçların uzamasında önemli rol oynar.

    İşte o formül…

    2 veya 4 adet soğanı rendeleyin. Suyunu iyice süzebileceğiniz bir süzgeçten veya tülbentten geçirin. Bu suyu saç derinize masaj yaprak uygulayın. 1 saat kadar bekletin. Aceleniz varsa 15 dakika da yeterli olacaktır. Ardından saçlarınızı her zaman kullandığınız şampuan ile yıkayın ve iyice durulayın.

    Diğer saç uzatma yöntemlerimiz için Tıklayın!

  • Dudak dolgusu böyle olmak zorunda mı?

    Dudak dolgusu böyle olmak zorunda mı?

    Dudak dolgusu dediğimizde çoğumuzun aklına, abartılı doldurulmuş, yapay görüntülü, sert ve çok kalın dudaklar gelmekte.

    Pek çoğumuz dudaklarımızın biraz daha kalınlaşmasını istesek de bu abartılı yapay, ördekimsi görüntülerin çevremizde dolaşıyor olması  bu isteklerimizi baskılamamıza neden olmakta. Peki ama her dudak dolgusu böyle olmak zorunda mı? Sade ve zarif ama daha kalın doğal görüntülü dudaklara kavuşamaz mıyız? Şayet bu fikirlerime katılıyorsanız artık sizi isteğinize ulaştırabilecek yöntemlerin olduğunu öğrenme zamanı gelmiş demektir.

    Dolgu kalitesi önemli…

    Yukarıda saydığımız ve istenmeyen görüntüler aslında dünyanın genelinde de dudak dolgusu ile ilgili endişe kaynağıydı. Peki ne oldu? Yüzümüzün diğer bölgeleri için kullandığımız dolguların su tutucu özelliklerinin fazla olması ve daha sert yapıları nedeniyle dudak uygulamaları istenilen düzeyde değildi. Dolgu üreticisi firmalar tüm bu isteklere ve şikayetlere kulak kabartarak bir kaç yıl önce dudak dolgusu üzerinde detaylı bir araştırma ve geliştirme çabasını başlattı. Sonuç çok yumuşak, dudağı çok kalınlaştırmayan ama daha çok dolgunlaştıran, gerek görüntü de gerekse his de doğal sonuçlar elde etmemizi sağlayan yeni nesil dolgular artık kullanımımıza sunuldu. Peki bu dolguların özellikleri nedir? Yeni nesil dolgular suya daha doygun, bu nedenle çok daha az su tutmakta ve ödeme neden olmamakta. Bu yeni nesil dudak dolgusu, uygulaması oldukça kolay ve çok az ödeme neden oluyor. Elbette iğne ile yapılan işlemler her zaman morluk riski taşıyor fakat bu ince dolgular çok ince iğnelerle yapılabildiği için morarma olasılığı da çok düşük. Dudak dolgusu kalitesi tıpkı diğer dolgu ve malzemelerde olduğu gibi çok önemli. Kaliteli markalardan şaşmamak lazım aksi takdirde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.

    dudak dolgusu
    dudak dolgusu

    Aşamalı sandviç tekniği…

    Hafif bir kalınlık isteyenlerde tek bir uygulama yeterli olurken daha iddialı sonuçlar isteyenler için en az iki veya üç seans da sandviç yaparcasına kat kat uygulama doğal görüntüden vazgeçmeden size kalın dudaklar verecektir. Düşük miktarların aşamalı olarak verilmesini içeren bu sandviç tekniği sayesinde istediğiniz dudak kalınlığına ulaşmak ve bunu çok daha uzun süreler korumak mümkün. Yani biraz sabır ve çaba dolgun dudak yolculuğunuzda yanınızda olmalı. Yapım sırasında kullanılan iğne çapının küçük olması dolgunun az miktarda tam istenilen yere verilmesini sağlar. Hareketli bir
    yapı olan dudaklarımızın ıslık çalma ve gülme pozisyonlarında şekline bakarak dolgu yerleştirilmesi önemlidir.

    Dudak şeklimize saygı…

    Herkesin kedine özgü bir dudak şekli mevcut. Kalp şeklinde, daha yassı, elma gibi, uzun ve ince, kısa ve ince, daha aşağıya doğru veya bunların bir karışımı tarzında olabilen dudak şeklimizi değiştirmeye çalışmak çok uygun değil. Var olan şeklimizi kalınlaştırmak, daha dolgun ve belirgin hale getirmek en doğrusu.

    Ya erkekler…

    Yeni jenerasyon dudak dolgusu sadece kadınlar için diyorsanız yanılıyorsunuz. Bu dolgular, dudak inceliğinden yakınan erkekler için de bir çözüm oldu. Evet yanlış okumadınız, dudak dolgusu ve erkekler. Malesef biz erkeklerde de yaşlanma ile birlikte dudak dokusu hacim kaybetmekte ve incelen dudaklarımızla çok daha yaşlı bir görüntüye sahip olmaktayız. Dudak dolguları ile çevremize fark ettirmeden dudaklarımızın eski dolgunluğuna sağlayabiliyoruz. Teknolojinin getirdiği bu avantajla dudak dolgularının eskisinde de daha popüler olacağı kesin gibi; üstelik bu sefer sadece kadınlar değil erkekler de dudak dolgusunu güvenle yaptırabilecekler.

    (PROF. DR. REHA YAVUZER / AKŞAM GAZETESİ)

  • Her Arsaya Prefabrik Ev Yapılabilir mi?

    Her Arsaya Prefabrik Ev Yapılabilir mi?

    Prefabrik, parçaları önceden hazırlanıp birleştirilerek oluşturulan konuttur. Duvar, kapı ve diğer ekipmanları fabrikasyon olarak üretilir ve yerleştirileceği beton üzerine monte edilir.

    Ekonomik ve depreme dayanıklı olmaları sebebiyle tercih edilen prefabrik evlere ilgi dün geçtikçe artıyor. Ülkemizde maalesef 17 Ağustos depremiyle birlikte bilinmeye başlanan prefabrik yapılar aslında özellikle kır ve tatil yerleri için uygun bir yapı biçimidir. Peki prefabrik ev nasıl alınır?

    Her Arsaya Prefabrik Ev Yapılabilir mi?

    Prefabrik evler, imarlı arsalara yapılabilir. Tıpkı diğer konutlarda olduğu gibi, arsanın ev imarı alınmış olmalıdır.

    Prefabrik Ev Yaptırmayı Düşündüğünüz Arsayı Alırken Nelere Dikkat Etmeli?

    Her arsaya prefabrik ev kurulamayacağı için arsayı alırken imarlı olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Bunun yanı sıra arsanın altyapı ihtiyaçlarının ne durumda olduğunu öğrenin. Belediyenin altyapı hizmetlerinden  faydalanabileceğinize emin olmalısınız.

    Sahip Olduğunuz Tarlaya Prefabrik Ev Yaptırabilir misiniz?

    Tarlanın yola cephesi olması gerekir. Kadastrol cepheli tarlalarda yüzde 5 imar izni vardır ve en fazla 250 metreli ev yapılabilir.

    Ruhsat İşlemleri Nasıl Yapılır?

    Ruhsat işlemlerinde her belediyenin farklı uygulamaları vardır. Detayları öğrenmek için prefabrik evi kurmak istediğiniz ilçenin belediyesine danışmanız gerekir. Ardından prefabrik evi yapacak firmadan statik hesap dosyası ve mevcut projeyi almalısınız. Son olarak da ruhsat işlemlerine başvurmalısınız.

    Kaç Kere Yapı Ruhsatı Alınır?

    Yapı ruhsatı bir kere verilir. Ruhsat alındıktan sonra 5 yıl içinde projenin tamamlanması gerekir. Fakat süre uzatılabilir.

     Prefabrik Evi Yapacak Firmayı Seçerken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

    Firmanın güvenilirliği ve sunduğu hizmeti inceleyin. Üretim teknikleri de önemlidir. Firmanın daha önce yaptığı projeleri de incelemelisiniz.

    Prefabrik Ev için Konut Kredisi Kullanılabilir mi?

    Prefabrik ev için konut kredisi veren çeşitli bankalar var. Hangi bankaların bu hizmeti sunduğunu bankalara giderek öğrenebilirsiniz.

    Prefabrik Evin Maliyeti Nedir?

    68 metrekarelik 2+1 prefabrik evin fiyatı 18 bin 500 TL. Bu rakam 155 metrekarelik prefabrik evlerde 55 bin TL ve 98 metrekare tek katlı evlerde 30 bin TL oluyor.

    Prefabrik Ev Yaptırırken Ek Masrafla Karşılaşılır mı?

    Prefabrik evin temel masrafları şunlardır: İmar izni ve ruhsatlar için ilgili belediyeye ödenen miktar, su basmanı, zemin betonu dökülmesi işlemi, montaj gideri (işçilerin konaklama ve yemekleri), ince işçilik (mutfak, banyo takımları, parkeler, zemin döşemeleri vs.) ve nakliye masrafı.

    Tek katlıdan çift katlıya, villa tasarımından ahşaba kadar pek çok prefabrik yapı vardır. Bir prefabrik evin ömrü 40-70 yıl arasında değişmektedir. Prefabrik ev yaz-kış kullanılabilir.

    kaynak: evhayat.com

  • Lütfen Beni Öpme: Çocuğumun Kişisel Sınırlarına Saygı Göstermek

    Lütfen Beni Öpme: Çocuğumun Kişisel Sınırlarına Saygı Göstermek

    Oğlum hiçbir zaman dokunmayı seven ve duygularını açıkça ifade eden türde bir çocuk olmadı.

    Henüz küçük bir çocukken bile uzanabildiği yere kadar ellerini uzatır, kendisine yaklaşanları iterdi. Okula başladığında sıkı sıkı sarılmaya başladı ama sarılırken bile çok seçici davranır, çok az kişiye sarılırdı. Ve öpücükleri hiçbir zaman sevmedi.

    Bu, sizi sevmiyor anlamına gelmez. Ona zaman verirseniz, sizi ne çok sevdiğini görürsünüz. Eğer ona alan verirseniz, sizi uzun ve tatlı sohbetlerle ve gerçekten nefesinizi kesecek kadar güçlü sarılmalarla ödüllendirecektir. Ama öpücüklerle değil. Öpücük asla olmaz.

    Kendi aramızda inek öpücükleriyle (yanaktan yalayanlar) ilgili bir espri var. Eğer oyun modundaysa ona espriyle karışık bir öpücük veriyorum ama biliyorum ki genelde bu ruh halinde olmuyor. Kendi annesinin öpücükleri için bile. Ve ben de buna saygı duymaya çalışıyorum.

    Başkalarının bazen anlamakta zorlandığı bir durum bu. Özellikle çok daha küçükken ve henüz “ölümcül” bakışını atmayı bilmiyorken çok zorlanırdı.

    “Hadi gel bana bir öpücük ver!”
    “Beni sevmiyor musun?”
    “Küçük bir öpücük sadece!”

    beni_opme_lutfen
    Lütfen Beni Öpme: Çocuğumun Kişisel Sınırlarına Saygı Göstermek

    Biliyorum, bunlar sevgi dolu talepler. Biliyorum, kimsenin saygısız olmak ya da karşısındakini rahatsız etmek gibi bir niyeti yok. Biliyorum, içimize işlemiş, kuşaklardır süregelen fikirler ve beklentiler var. Ama bu, çocuğumun kendini baskı altında ve rahatsız ve kötü hissetmesine sebep oluyor.

    Ona her zaman rahatlıkla “Hayır teşekkürler, ben öpülmeyi sevmiyorum” demesini söyledim ya da eğer o söyleyemiyorsa, bunu onun yerine ben söyledim.

    Artık biraz daha büyüdüğü için karşısındaki insana daha rahat olduğu bir sevgi gösterme biçimini sunmasını öneriyorum. El sıkışmak, sarılmak ya da beşlik çakmak ve büyük bir gülümseme gibi… Nazik bir tavırla durumu açıklamaya ve hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Bu bazen yeterli oluyor. Ama bazen insanlar ısrar etmeye devam ediyor. İnatla.

    Onu sevdiklerini biliyorum. Ama bu iyi bir şey değil.

    Bir çocuk açık bir şekilde karşısındakinin kendisine dokunmasını, sarılmasını ya da öpmesini istemediğini belirtiyorsa, yetişkinlerden buna saygı duymalarını bekliyorum.

    Çocuklarımın “hayır demenin hayır olduğunu” bilmelerini istiyorum. Hayır dediklerinde başkalarının buna saygı göstereceğini bilmelerini istiyorum. Ayrıca başkaları hayır dediğinde, çocuklarımın da buna saygı göstermeyi öğrenmelerini istiyorum. İstemeseler bile saygı göstermeliler. Özellikle bunu anlayan erkekler yetiştirmek istiyorum.

    Çocuklarımın iç seslerinin dinlemelerinin iyi bir şey olduğunu bilmelerini ve kendilerini açıkça ifade etmelerinde ve bazı şeylerden rahatsız olduklarında bunu söylemelerinde hiçbir sorun olmadığını bilmelerini istiyorum. Eğer kendilerinden istenen bir şey konusunda rahatsızlık hissediyorlarsa, bu isteğe asla itaat etmek zorunda olmadıklarını bilmelerini istiyorum.

    Çocuklarımın kendi bedenleri üzerinde kontrol sahibi olduklarını bilmelerini istiyorum. Ve bedenlerine kimin dokunabileceğini ve dokunamayacağını söyleyen kişinin kendileri olduğunu bilmelerini.

    Ancak bazı yetişkinler, en iyi niyetli olanlar bile, tam tersi bir mesaj veriyorlar (amaçları kesinlikle bu olmasa bile).

    Bu yüzden lütfen, bir çocuk “öpücük istemiyorum” ya da “bugün sarılmak istemiyorum” dediğinde ya da sadece başını başka yöne çevirdiğinde, bunu sakın kişisel almayın! Bu sizi sevmediklerinden değil, kendi kişisel alan hakkına sahip olduklarından böyle. Ve ister 2, 6, 26 ya da 62 yaşında olun, hayır demek hayır demektir!

    Alıntı: http://picklebums.com/please-dont-kiss-me/
    Çeviren ve paylaşan: egitimpedia.com

  • 2016 saç renkleri

    2016 saç renkleri

    2016 yazının favori saç renkleri Bu yaz hangi saç renkleri moda? Hangi saç renklerini kimler uygulamalı? İşte 2016 yazına damgasını vuracak saç renkleri…

    cilek_Sarisi_2016_sac_renkleri

    Çilek sarısı
    Çilek sarısı, sarının kızıla çalan bir tonu. Bu yıl oldukça moda olan bu saç rengi birçok saç renginde olduğu gibi herkeste aynı etkiyi yaratmıyor. Doğal bir görüntüye sahip olmak için açık ten rengine sahip olman gerekiyor. Özellikle renkli gözlü ve çilli kişiler için çilek sarısı muhteşem bir tercih.
    2016_sac_Renkleri
    Ombre
    Ombre, dip kısımları koyu, uçlara doğru açılan saç boyama tekniği. Son senelerde ünlülerde sıkça gördüğümüz ombre saçlar, bu yıl hiç olmadığı kadar popüler. Dip boyası sorununu da ortadan kaldıran ombre özellikle güneşle saçların açıldığı yaz aylarında oldukça doğal görünüyor. Üstelik, diplerdeki saç rengi korunduğundan herkese yakışıyor.
    sac_Renkleri_2016
    Kestane balyaj
    Doğallığın ön planda olduğu 2016 yazında kestane tonlarında saçlarına biraz hareket katmak istiyorsan, balyaj tekniği tam sana göre. Güneşte açılmış, ışıl ışıl, organik bir görünüm için saç rengine yakın tonları dene.
    sac_renkleri_modelleri_2016
    Rengarenk saçlar
    Rengarenk festival saçları bu yaz da çok revaçta. Saçlarını ombre tekniğiyle aynı anda bir rengin birkaç tonuna boyayabileceğin gibi sarı saçlarının uçlarını pembe, mavi, mor gibi renklere de boyayabilirsin. Saçların bir tuval, renkleri nasıl kullanacağın senin yaratıcılığına ve cesaretine kalmış.
    2016_trend_Sac_boyalari_renkleri
    Nude
    Yeni yeni kendini göstermeye başlayan bu trend, en doğal saç boyama tekniklerinden bir tanesi. Nötr bir saç rengi yakalamak için birkaç farklı renk birbiriyle karıştırılıyor. Saçların ten rengiyle ahenk içinde olduğu nude saçlar, doğal saç rengini taklit ettiği için her ten rengine yakışıyor.
  • Tırnak mantarı için çözümler

    Tırnak mantarı için çözümler

    Tırnak mantarı için çözümler nelerdir? Tırnak mantarı için doğal çözümler… Tıpta onikomikoz adıyla da bilinen tırnak ve ayak mantarı, tırnağın renginin solmasına, soyulmasına ve güçsüzleşmesine neden olur. Dünya çapında oldukça yaygın olan tırnak mantarı, daha çok erkeklerde yaygın olmakla birlikte, nüfusun yüzde 3 ile 4’ünü etkilemektedir.

    El tırnaklarınız yerine ayak tırnaklarınızda mantar gelişmesinin nedeni ise, ayakkabı ve çorap giyimi ya da mantarın yayılmasında etken olan sıcak ve nemli bir bölgede yaşamaktır.

    El ya da ayak tırnağınızda olması fark etmez, tırnak mantarı tüm tırnağı etkileyen rahatsız edici ve hoş olmayan bir problemdir.

     

    Tırnak mantarı tedavileri oldukça meşakkatlidir, ve etkisini gösterebilmesi için uzun zaman gerekebilir. Bugünlerde mantar enfeksiyonundan mı muzdaripsiniz? Aşağıdaki listede yer alan ev reçetelerini dikkate almalısınız.

    Tırnak mantarı için çözümler

    1. Karbonat

    Karbonat asidik olduğundan, tırnak sağlığınızı etkileyen mantarlarla ve diğer mikroorganizmalarla savaşmada yardımcı olur.

    tirnak_mantari_icin_cozumler

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Biraz limon suyu ve karbonatı karıştırarak bir macun hazırlayın, etkilenmiş bölgeye direkt olarak uygulayın.
    • Aynı zamanda bir tutam karbonatı ayakkabınıza serperek orada yaşayan diğer bakterilerle de savaşabilirsiniz.

    Şunu da okumanızı öneriyoruz: Karbonatın 6 Garip Kullanım Yolu

    2. Sarımsak

    Sarımsak, tırnak mantarı dışında da birçok problemde kullanılan bir ev tedavi yöntemidir. Çünkü sahip olduğu antibiyotik ve antimikrobik özelliklerenfeksiyona neden olan mantar ve bakterileri azaltır.

    sarimsak_tirnak_mantari_tedavisi

    Nasıl kullanmalısınız?

    • 10 diş sarımsağı ezin ve ılık bir kase suya ekleyin. Birkaç dakika dinlenmeye bırakın ve sonrasında etkilenmiş bölgeyi 15 dakika kadar içinde tutun.
    • Bir diğer güzel seçenek ise sarımsağı zeytinyağıyla karıştırıp tırnaklara uygulamaktır. 30 dakika tırnağınızın üstünde bekletmeniz yeterli.

    3. Yoğurt

     

    Probiyotik olarak bilinen yoğurtta yaşayan aktif bakteri kültürleri mantar enfeksiyonlarını tedavi etmede yardımcı olurlar.

    tirnak_mantari_yogurt

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Birkaç kaşık sade yoğurdu etkilenmiş bölgeye sürün ve kurumasını bekleyin, sonrasında ılık suyla yıkayın.
    • Buna ek olarak, günlük diyetinizde yemek olarak akşam ve sabah olmak üzere biraz yoğurt ekleyebilirsiniz.

    4. Çay ağacı yağı

    Antiseptik özellikleri sayesinde çay ağacı yağı her türlü mikroorganizmadan arındırırken, el ve ayaklarınızın daha sağlıklı hale gelmesini sağlar.

    Tropikal tarzda yüzde onluk çay ağacı yağı kullanımı, atletlerin tırnak mantarı bakımında evde yapabilecekleri en iyi tedavi yöntemlerinden biridir.

    Yüzde 25 ve 50’ye kadar olan yoğunluktaki yağ da enfeksiyonları tedavi etmede etkilidir.

    Eğer yüzde yüz saflıktaki çağ ağacı yağını günde iki kez uygularsanız üç ay sonunda yüzde 56 gibi bir oranda iyileşme, altı ayın sonunda ise yüzde 60’lık bir iyileşme kaydedilebilir.

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Az bir miktar çağ ağacı yağını mantarlı bölgeye günde iki yada üç kez uygulayın.
    • Bu tedavi asla ağızdan alınmamalıdır; çünkü sersemlik, kaşıntı, dengesizlik, yürüme bozukluğu hatta komaya bile neden olabilecek yan etkileri sahiptir.

    5. Vicks VapoRub

    Soğuk algınlığı ve grip için kullanılan bu merhem aynı zamanda tırnak mantarları için de kullanılabilir.

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Enfekte olmuş bölgeyi iyice yıkayın ve kurulayın, az bir miktar VicksVapoRub’u her yerine nüfus edecek bir şekilde sürün.
    • Bu tedaviyi günde iki kez, özellikle yatmadan önce uygulayın.

    6. Elma sirkesi

     

    Elma sirkesinde bulunan asit, el ve ayak tırnağındaki mantarları yok etmeye yarayan aktif bir bileşimdir.

    Cildin pH seviyesini düzenleyerek, mantarın hızla çoğalmasını sağlayan şartları aksi yönde değiştirir.

    tirnak_mantari_elma_sirkesi

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Eşit ölçüde su ve sirkeyi karıştırın ve ayağınızı veya tırnağınızı içine sokun, 15-20 dakika içinde tutun.
    • Sonrasında iyice kuruladığınıza emin olduğunuz tırnağınıza düzenli olarak kullandığınız kremi uygulayın.

    Şunu da okumanızı öneriyoruz: Tırnak Mantarı için Doğal Tedaviler

    7. Limon suyu

    Antibiyotik ve mantar düşmanı özelliklere sahip olması, limonu mantar tedavilerinde en etkili yöntem haline getirir ve bu problemden sonsuza kadar kurtulmanızı sağlar.

    Nasıl kullanmalısınız?

    • Birkaç limonu sıkarak suyunu çıkarın ve sıvı olarak etkilenmiş bölgeye uygulayın.
    • Aynı zamanda kestiğiniz bir dilim limonu da bölgeye direkt olarak sürebilirsiniz.

    Kaynak: sagligabiradim.com

  • Ev işi yaparak zayıflama

    Ev işi yaparak zayıflama

    Egzersiz yapmak için spor salonuna gitmek şart değil. Ev işleri yaparak da metabolizmanızı canlandırabilirsiniz.

    İngiltere’de sağlık sitesi Stormclad ev işleri yaparken maksimum düzeyde kalori vermenin yollarını anlatan bir grafik hazırladı. İşte ev işlerinde hangi hareketlerle hangi bölgelerde kaç kalori yakılacağına ilişkin grafiğimiz…

    Ev işi yaparak zayıflama

    CAM SİLMEK

    Bezi dairesel hareket ettirin. Bu hareket, omuz ve pazılarınızı çalıştıracak. Durulama yaparken, çekçeki yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirin, kol kaslarını çalıştırıyor. 30 dakikalık cam silme 125 kalori yakıyor. 22 dakika bisiklete binmeyle eşdeğer

    EV SÜPÜRMEK

    Kolunuzu geniş tutarak, elektrik süpürgesini vücuttan uzaklaştırın. Kol en fazla uzadığı noktaya geldiğinde süpürgeyi kendinize çekip, hareketi tekrarlayın. Bu şekilde süpürmeyle baldır, göbek, kol kasları çalışıyor. 30 dakikalık süpürme 180 kalori yakıyor. 30 dakikalık tempolu yürüyüşle aynı

    ÇİM BİÇMEK

    Bahçenizde çim biçme makinenizi sürerken, düz çizgiler halinde çalışmayı deneyin. Kalp kaslarını çalıştırıyor. 30 dakikada 185 kalori yakılıyor. 25 dakika tenis oynamakla eşdeğer

    YER SİLMEK

    Bezi yerleştirin. Bir kolunuzdan destek alıp diğer kolunuzu bükmeden kendinizden uzaklaştırın. Kolun en fazla uzandığı noktada bezi kolunuzu bükmeden kendinize çekin ve vücudun yükselmesine izin verin. Hareketi tekrarlayın. Üst kol, göbek ve karın kaslarını çalıştırıyor. 30 dakikası 200 kalori yaktırıyor. 45 dakika dansla eşdeğer

    HALI KALDIRMAK-SERMEK

    Halının ortasına geçerek dizlerinizin üzerine oturun ve eğilerek halının ucunu tutun. Halının ucunu kendinize doğru çekerek kalkın. Kalktıktan sonra halının üzerinden geri çekilerek halıyı taşıyın. Halıyı yere bırakın ve halının üzerindeki düzeltmeleri dizlerinizin üzerine oturarak yapın. 30 dakikalık hareket 180 kalori yakar. 35 dakika golf oynamakla aynı (haber7.com)

  • Hamilelikte zehirlenme

    Hamilelikte zehirlenme

    Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, hamilelikte yaşanan zehirlenmelere karşı uyardı.

    Besin zehirlenmelerine yol açan bakteri ve toksinlerin bebekte sorun oluşturmayacağını dile getiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, “Ancak annenin genel durumu ve klinik bulguları önemlidir. Anne adayında aşırı sıvı kaybı, yüksek ateş olmadığı sürece bebek bu durumdan etkilenmez” dedi.
    Tedavide amacın kaybedileni yerine koymak olduğunu anlatan Op.Dr.Aslı Alay, “Çoğunlukla gebelikte besin zehirlenmesinde bulantı nedeniyle ağız yolu ile beslenilemez, ishal ve kusma su ve mineral kaybına neden olur. Anne adayının kaybettiği sıvılar damaryolu ile verilmelidir. Barsak hareketini azaltan ve ishali engelleyen ilaçların kullanılması çok sakıncalıdır. Çünkü ishali durduran ilaçlar zehrin dışarı atılımını engeller, hastadaki belirtilerin şiddetini artırır. Genel durumu düzeldikten ve ağızdan beslenmeye başlandıktan sonra diyetteki besin öğeleri de dikkatle seçilmelidir. Bol sıvı verilmeli, tuz eklenmelidir” diye konuştu

    Hamile bir kadın zehirlendiğinde ilk müdahale nasıl yapılmalıdır?

    Op.Dr.Aslı Alay, hamile bir kadının zehirlendiğinde ilk müdahalenin nasıl olması gerektiği konusunda ise, “Acil önlem şüpheli besinin veya suyun tüketilmemesi ve hastanın en yakın sağlık kuruluşunda takip edilmesi olmalıdır.

    Besin zehirlenmesine yol açan bazı mikroorganizmalar pişirme sırasında oluşan ısı ile yok olmaz. Özellikle hijyenik kurallara dikkati gerektirir. Bunlar arasında ellerinizi sık sık yıkamak, tırnakların kısa olması, yemek pişirirken aksesuar kullanılmaması ve kağıt havlu kullanımı önemlidir.

    Oldukça ciddi seyreden besin zehirlenmesi olan botulinum toksini oksijensiz ortamda çoğalabileceği için usulüne uygun hazırlanmayan konserveler önemli bir tehdittir. Konserve gıda alırken kutusunun hasar görmemiş olması, son kullanma tarihine dikkat edilmesi gerekir.Gebelikte bu ürünlerden uzak taze sebze ve meyve ağırlıklı beslenilmesi ise önerimizdir” diye konuştu.

    hamilelikte_zehirlenme_belirtileri

    İçme suyunun kaynağının da oldukça önemli olduğunu vurgulayan Op.Dr.Aslı Alay, “Güvenemediğiniz bir su kaynağından su kullanmak zorunda iseniz mutlaka suyunuzu içmeden kaynatmalısınız. Pastörize edilmemiş süt ve taze peynir tüketimi de besin zehirlenmesi açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Pişirdiğiniz bir yemeği özellikle yaz aylarında bir saatten daha uzun süre oda ısısında bekletmeyiniz. Çiğ et, çiğ tavuk ve kümes hayvanlarının etlerini çıplak elle dokunduktan sonra ellerinizi sabun ve sıcak su ile bolca yıkamalısınız. Yumurtayı kullanmadan hemen önce sadece su ile yıkayın. Çiğ balık tüketmeyin. Zehirlenmeye yol açan mikroorganizmalar bazen besinler, bazen sular, bazen de hijyenik olmayan koşullardaki yaşam ile bulaşabilir. Anne sütü ile direk bebeğe geçiş olmamakla beraber annenin memesi, meme ucu ve annenin elleri gerekli hijyenik kurallara uygun temizlenmiyorsa bebeğe bu yolla geçiş olabilir” diye konuştu.

    Op.Dr.Aslı Alay, emziren annelerin gıda zehirlenmelerine karşı özellikle kullanılan suyun önemli olduğunu güvenilmediği durumlarda kaynatılması gerektiğini belirterek, “Bebeğin su kabı, emziği, biberonu belirli aralıklarla kaynatılmalı, her kullanım öncesinde yıkanmalı ve biberon içerisindeki su sık aralıklarla değiştirilmelidir. Mümkünse bebeğinizin biberonu ve su kabının cam olmasına özen gösterin. Bebeklerde sık gördüğümüz bazen annelerin kurtarıcısı gibi gözüken emziklerde enfeksiyon riski taşır. Çünkü sürekli yere düşen emziğinin peşinde olan bebeğiniz bu yolla enfeksiyonları da alabilir. Mutlaka emzirmeden önce ellerinizi yaklaşık 15-20 saniye kadar su ve sabunla bilekleri de dahil olmak üzere yıkamalı, tırnaklarınız kısa olmalı ve emzirme sırasında aksesuar kullanmamalısınız. Çünkü yüzük, bilezik, künye gibi takılar yeterli temizlenemediğinden iyi bir enfeksiyon taşıyıcısıdır” şeklinde konuştu.  (trthaber.com)

  • Saç rengi seçerken nelere dikkat etmeli?

    Saç rengi seçerken nelere dikkat etmeli?

    “Güzelim Güzelsin Güzel” kitabının yazarı, model, oyuncu ve televizyoncu Özge Ulusoy’dan saç rengi seçme konusunda öneriler…

    ÖZGE ULUSOY DİYOR Kİ:

    “Bunun için öncelikle iyi bir kuaförden yardım almanızı tavsiye ederim. Rengine kendiniz karar vermek istiyorsanız, ten renginizi ve yüz hatlarınızı inceleyip buna göre seçim yapın. Bence en doğrusu kendi doğal saç renginizi kullanmanız ya da en çok üzerine ışık ve gölge oyunlarıyla daha canlı bir görünüm elde etmeniz… ”

    •    Beyaz bir tene sahipseniz kızıl ve sarı tonlarında dolaşabilirsiniz. Esmer tenliyseniz kesinlikle kızıl tonlarından kaçınmalısınız.
    •    Çok gençseniz ve sert yüz hatlarınız varsa, siyah rengi tercih etmeyin. Yüzünüzün daha sert görünmesine veya daha büyük görünmenize neden olabilir.
    Saçınızı boyatırken atlamamamız gereken bir önemli detay daha var: Kaş rengi. Kaş renginin saçımızın renginden iki ton daha açık olması gerekiyor. Eğer seyrek kaşlarınız varsa, araları, saçınızın iki ton açığı kaş kalemi ya da farıyla vurgulayabilirsiniz.