Saçlarım bir türlü uzamıyor veya saç köklerim yeterince güçlü değil ve hemen dökülüyor diyorsanız bunu mutlaka deneyin. Saç uzatan masaj önerisini kesinlikle deneyin. Saç uzarken dökülme, dinlenme ve uzama olarak 3 faklı evreden geçer. Saç derisine masaj yaparak kan dolaşımını arttırmak, dinlenme ve uzama dönemi arasındaki zaman aralığını kısaltır. Böylece normal olarak yenilenmek için dökülen saçlar ile yeni çıkan saçlar arasında kalan süreçte saçlarınız hacmini kaybetmez.
Saç köklerinin güçlendmesi ve saçların daha çabuk uzamasını sağlamak için saç derinize mutlaka masaj yapmalısınız. Saça masaj yaparak uzatma konumuzu inceleyebilirsiniz.
Saçınızı şampuanladıktan sonra parmak uçlarınızla saç derisine 1 dakika masaj yapın. Bu sayede kan akışını hızlandıracak ve saçların uzaması için saç köklerini rahatlatmış olacaksınız.
Ayrıca bu masaj stresi de azaltır ve baş ağrısına karşı etkilidir. Ve daha önceki hızlı saç uzatma makalelerimize göz atabilirsiniz.
Saç uzatan masaj
Saç Derisine Masaj Nasıl Yapılır?
Saç derisine gün içinde parmak uçlarınızla masaj yapabileceğiniz gibi evde, besleyici özelliği bilinen zeytinyağı, tatlı badem yağı gibi yağları kullanarak da günlük olarak masaj yapabilirsiniz. Bu tip yağlar hem saç derinizi nemlendirecek hem de saçlarınızı yumuşatarak daha kolay şekil vermenize olanak tanıyacaktır. Tabii bu yağları kullanmanız şart değil, saçlarınızı her şampuanladığınızda, şampuanı saç derinize masaj yaparak sürmeniz de yeterli olabilir.
Saç derinize düzenli olarak masaj yaptığınızda saçların koparak dökülmelere karşı direnç kazandığını, uçların daha az kırıldığını göreceksiniz.
Tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşamayanlar için yeni bir umut var. Doğurganlık aşısı… Aralarında Türk profesör Timur Gürgan’ın da bulunduğu bilim insanları doğurganlık aşısı ile başarı oranını yüzde 40 arttırdı .
“Çok mutluyum. Umudumuzu kaybetmiştik. 4-5 başarısız denemeden sonra doğurganlık aşısı yaptırdık. Şu an 20 haftalık hamileyim.”
“6 defa tüp bebek denedim ancak olmadı. Doğurganlık aşısı sayesinde şu an ikiz bebek bekliyorum.”
Bu sözler uzun süre anne olma özlemi çeken Selda Demircan ve Zehra Cantürk’e ait. Çünkü onlar defalarca tüp bebek tedavisi denediler ancak bir türlü anne olamadılar. Tam umutlarını kaybettikleri anda doğurganlık aşısıyla hayallerine kavuştular.
Bebek sahibi olamayan kadınlara, hormonlarla uyarılmış özel kan hücrelerinin bulunduğu sıvılarla geliştirilen aşı uygulandı.
Yöntemi, aralarında Dünya Tüp Bebek Derneği Başkanı Prof. Dr. Timur Gürgan’ın da bulunduğu bilim insanları geliştirdi.
GEBELİK AŞISININ FONKSİYON ARTTIRILDI
Prof. Gürgan, çocuk özlemi çeken ailelere sevinç yaşatan doğurganlık aşısıyla ilgili olarak, “Beyinden salgılanan özel bir hormonu gebelik aşısına ilave edelim ve kan hücrelerini onunla da uyaralım dedik ve gördük ki bu uyarı olduğunda daha evvelden etkili olmayan gebelik aşısı bu sefer daha etkili olarak fonksiyon görüyor” şeklinde konuştu.
DÜŞÜKLERİ DE ENGELLİYOR
Yeni tekniğin 40 yaşına kadar uygulanabildiğini belirten Prof. Gürgan, “Biz, daha önce problemlerinden dolayı gebe kalamamış 126 olguyu değerlendirdiğimizde bunların yüzde 40’lara varan oranda gebelik sonuçlarının arttığını bulduk. Daha da ilginç olan daha önce düşük yapan hastaların düşüklerini engellediğimizi gördük” dedi.
Duette Perdeler modern mekanlarda kullanabileceğiniz görüntüsü ve kullanım alanları itibari ile plise perdelere benzeyen bir üründür. Düette Perde modelleri 2016 görsellerden görebilirsiniz. Duette perdeyi plise perdeden ayıran en önemli özellik perdenin toplanmasını sağlayan çekme iplerinin görünmemesidir.
Perde, yandan görünüş itibarı ile petek şeklinde altıgen dilimlerden oluşur.İpler dilimlerin içinden geçtiği için görünmez.
Duette perdelerde güneşe ve ışığa karşı koruma sağlayan black-out kumaş seçenekleri mevcuttur.Koleksiyonunda alev almaz kumaşlar içerir.Yangın güvenliğinin önem taşıdığı iç mekanlar,ofisler,restoranlar okul ve kamu binaları gibi yerler için tercih edilebilir.
Duette perdelerin yere kadar yüksekliği fazla olan camlarda kullanım perdenin toplanmış kalınlığının az olması sebebi ile tercih sebebi olabilir.Duette perdeler en fazla 300 cm eninde üretilebilir.Toplamda 5 m2 ye kadar kullanımı uygundur.
Duette perdeler oldukça fazla renk ve deselerde seçeneklere sahiptir.Hayalinizdeki atmosferi yaratmanıza yardımcı olacak üst düzeyde mahremiyeti sağlayan kumaş alternatifleri mevcuttur. Temizliği kolaylıkla yıkanarak yapılabilir.Perde sökülerek küvette su ile yıkanabilir.
Son dönemde üvey anne şiddeti ilgili haberler bir çoğumuzun psikolojisini olumsuz etkilemektedir. Yazıma başlarken hemen vurgulamak istediğim konu, üvey anneler üvey babalardan daha çok şiddet kullanmazlar. Hatta üvey babaların daha yoğun şiddet uyguladıkları ile ilgili yayınlar bulunmaktadır.
Şiddetin nedenlerine baktığınızda; kişilik yapısı, daha önce şiddete maruz kalmış olmak, psikiyatrik sorunlar, yoğun stress ve aşırı sorumluluk, eşler arası güç savaşının yansıması gibi nedenler sıralanabilir. Yani her üvey anne şiddet potansiyeli taşır gibi bir düşünce yalnıştır.
Boşanma sürecinde çocuklarla ilgili ilk prensip “çocuk kime bağlandı ise onla kalmalıdır prensibidir”. Yani sırf can yakmak, intikam almak ya da “aldatan kadın çocuğuna bakmamalı” gibi yalnış bakış açıları nedeniyle çocuğu alıp üvey anneye verip sonra yoğun iş hayatına daldığınızda zaten şiddete maruz kalmasa bile çocuğun yaralanması kaçınılmazdır
Üvey anne şiddeti
“Kimse boşanmasın herkes çocuğuna ortak bir şekilde baksın” tabiki ideal bir öneridir ama hızla artan boşanmalara bakıldığında yaratıcı çözümler üretilmek zorundadır. Boşanmak ve sonrasında yeni bir evlilik ya da ilişki yaşamanın getirdiği zorlukları herhangi bir destek almadan yönetmeye çalışmak bana sorarsanız, ehliyetsiz ve direksiyon eğitimi almadan araç kullanmaya benzetilebilir. . Yeni eşe çocuğu tanıması ve aralarında bir uyum oluşması için destek olunması ve zaman tanınması uygun olur. Dayatmaların acısı çocuktan çıkarılabilir.
Önerim boşanmadan önce, boşanma sürecinde ve yeni ilişkilere başlarken ve sonrasında mutlaka bu konularda uzman bir terapisten destek almanız olacaktır.
Uzm. Dr. Mehmet Levent SOYLU tarafından yazılmıştır.
Evde kolaylıkla yapabileceğiniz kolay saç modelleri… Peki uğraşmayı sevmeyenlerin de şöyle kolayca yapacağı bir saç modeliyok mudur? iki üç dakika bile sürmeyecek kolay saç modelleri.
Yapması çok kolay harika saç modelleri
Yandan bir örgü Değişik bir düşük at kuyruğu 4 at kuyruğu ile düşük bir topuz Güzel bir topuz – Bir çorap feda etmek isteyenlere Yine at kuyruklu bir topuz – Bu biraz zor Topuzla tutturulmuş bir at kuyruğu Çift düğüm ile yandan bir at kuyruğu Volümlü Fransız Örgüsü Üç at kuyruğu ile hoş bir modeli Örgü ile bir yan topuz Düğüm ile yapabileceğiniz hoş bir model (Biz tam çözemedik) Yunan Tanrıçası Modeli Gür saçlar için perçemlerde örgü
Göbek yağlarıyla vedalaşmak isteyenlere Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu göbek eritme kürü tarifi öneriyor. İşte göbek eriten kür tarifi… Anlıyoruz: göbeğinizde oluşan ve sizi oldukça rahatsız eden yağları artık görmek istemiyorsunuz. O çıkıntıdan şikayetçisiniz ve göbek bölgesindeki yağlardan kurtulmayı istiyorsunuz.
Karın bölgesinde biriken yağlarla vedalaşmak için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu göbek eritme kürü öneriyor.
İşte bonus olarak selülitleri de yok eden, göbek eriten kür tarifi…
Göbek Eritme Kürü Tarifi
Göbek Yağlarını Eriten Kür
4 adet taze lahana yaprağı,
1 demet taze maydanoz,
1 adet sulu limon
Yarım litre su
İbrahim Saraçoğlu Göbek Eriten Kür Hazırlanışı:
Yarım litre kadar klor içermeyen suyu kaynatın.
Lahana yapraklarını kaynayan suya atın.
Bu şekilde en az üç dakika kaynamalı.
Daha sonra 1 demet taze maydanozu da ekleyin ve 3 dk. daha kaynatmaya devam edin.
Kaynama süresi bittikten sonra kür karışımını soğuması için alın.
Karışım iyice soğuduktan sonra süzün ve 1 limonun suyunu katın.
Göbek Eritme Kürü nasıl kullanılır?
Göbek eriten kür aç veya tok karına içilebilir. Bu kür karışımını günlük olarak taze bir şekilde hazırlayın. Fazla fazla hazırlayıp kalanını buzdolabında saklamak gibi bir kolaylığa kaçmayın sakın:)
Enerji içecekleri cinselliği nasıl etkiliyor? İlk olarak uzun yol tır şoförleri ve sporcular için üretilmeye başlanan ama daha sonra gençlerin enerjik olmak için kullanmasıyla satışı yaygınlaşan ve tüketimi giderek artan enerji içecekleri, her yaştan insanın tercihleri arasında yer alıyor. Ancak enerji içeceklerinin tüketiminde dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar var… Çünkü enerji içecekleri kişiye geçici bir süre enerji veriyor ama yanlış ve aşırı kullanıldığında vücuda verdiği zararlar bu enerjinin yanında azımsanmayacak kadar fazla olabiliyor. Peki, enerji içecekleri nedir, ne değildir? Enerji içecekleri kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı? Veya nasıl kullanılmalı? Enerji içeceklerinin içinde neler var? Enerji içecekleri vücutta ne yapıyor? Enerji içecekleriyle spor içeceklerinin farkı ne? Enerji içecekleri cinselliği nasıl etkiliyor? Kimler enerji içeceği kullanmamalı? Enerji içecekleri alkol ile birlikte alınabilir mi? İşte tüm soruların yanıtları…
ENERJİ İÇECEKLERİ İLE SPOR İÇECEKLERİNİ BİRBİRİNDEN AYIRMAK GEREKİYOR…
Dayanıklılığı ve fiziksel performansı, zihni anlamda uyanıklığı ve konsantrasyonu arttırmak, tepkileri hızlandırmak, metabolizmayı canlandırmak ve toksinlerin vücuttan atılımını kolaylaştırmak fikrinden yola çıkılarak üretilen enerji içecekleri, uyanık kalmayı sağladığı için sınav öncesi ders çalışırken ya da gece dışarıda uzun saatler eğlenmek için kalan gençler arasında yaygın olarak tüketiliyor. Oysa enerji içecekleri ile spor içecekleri birbirinden çok farklı… Bu nedenle sporcu içecekleri ile enerji içeceklerini karıştırmamak, aradaki farkı bilerek tüketmek insan sağlığı açısından son derece önemli… Enerji desteği sağlayan ve sporcular için önemi yadsınamaz olan spor içeceklerinde karbonhidrat, vitamin, mineral ve sodyum, potasyum gibi kan için gerekli maddeler bulunuyor. Spor içecekleri ağır spor yaparak sıvı kaybeden kişiler tarafından, su ile birlikte tüketebiliyor. Enerji içeceği olarak adlandırılan içeceklerde ise kafein, taurin ve guarana gibi uyarıcı maddeler yer alıyor.
Enerji içecekleri cinselliği nasıl etkiliyor?
ENERJİ İÇECEKLERİNİN İÇİNDE NELER VAR?
Bir kutu enerji içeceğinde zihinsel işlevler üzerinde önemli bir madde olan kafein bulunuyor ve uzun süren aktivitelerde yağların yakılmasını artırarak daha fazla enerji sağlıyor, uyanık ve aktif olunmasına yardımcı oluyor. Stres veya yorgunluk anında, vücutta önemli bir antioksidan olan taurin seviyesi düşüyor. Vücuttan zehirli maddelerin atılmasına yardımcı olan glukuronolakton, glikoz parçalandığında ortaya çıkıyor ve hemen enerji veriyor. Enerji metabolizmasında etkili olan B grubu vitaminler, fiziksel ve zihinsel performansı artırıyor. Taurin, glukuronolakton ve B grubu vitaminler dışında enerji içeceklerinde bol miktarda glikoz, sükroz, guarana (bir çeşit kafein), inositol, carnitine, creatine, yapay tatlandırıcılar,yapay aromalar,yapay renklendiricilerve etil alkol yer alıyor. Bazı ürünlerde ise haşhaş tohumu özü veefedrin de bulunabiliyor.
Vücut organlarını fazlaca yoran ve böbreküstü bezleri için zararlı olabilen enerji içeceklerinin içerdikleri yüksek oranda kafeinden dolayı çok fazla tüketilmemesi gerekiyor. Çünkü kilo alınımına, kalp ve kan damarlarında sorunlara yol açabiliyor, fazla tüketilmesi halinde çarpıntı yapabiliyor, tansiyonu yükseltebiliyor, asabiyet, huzursuzluk, uykusuzluk, sık tuvalete çıkma, ağız ve diş problemleri, terleme, ellerde titreme, bulantı, kusma, karın ağrısı, göğüs sancısı, baş dönmesi, uykusuzluk, bağımlılık hatta kalp krizlerine neden olabiliyor. Çok yüksek oranda şeker (15 tatlı kaşığı) içerdiği için susuzluğa (dehidrasyon) sebep olabiliyor. Yapay aromalar ve renklendiriciler, migrenden çeşitli baş ağrılarına, baş dönmesinden, saldırgan davranış geliştirmeye, hiperaktivite, kontrol edilemeyen bağırmalar ve ağlamalara, endişelere, düz oturamamaya ve çocuklara odaklanamama gibi pek çok soruna sebep olabiliyor. B vitaminleri fazla tüketildiğinde karaciğer zehirlenmesine, yanma hissine ve cilt lezyonları gibi motor ve duyu problemlerine sebep olabiliyor. Kafein kızarıklık, kaşınma, dil, yüz, ağız ve dudak uyuşması, nefes alma zorluğu, göğüs sıkışması ve kusma gibi çeşitli ciddi alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Ayrıca aşırı miktarda kafein tüketimi kronik strese, depresyona ve anksiyeteye yol açabiliyor. Bu nedenle enerji içeceklerinin antibiyotik ilaçlar, nefes açıcı ilaçlar, alkol ile birlikte kullanılmaması önem taşıyor. Bu nedenle gençler arasında kullanımı giderek artan enerji içeceklerinin okullarda satılması yasak… Milli Eğitim Bakanlığı, 21 Temmuz 2011 tarihli, 41 sayılı ve Okul Kantinlerindeki Gıda Satışı konulu bir Genelge yayınladı… Okul kantinlerindeki gıda satışını düzenleyen Genelge’ye göre, eğitim kurumlarının, yatılı veya pansiyonlu yemekhaneleri dahil olmak üzere kantinleri, çay ocakları, büfeleri vb yerlerde çocukların dengesiz beslenmesine şişmanlığa (obezite) sebep olabileceğinden, doğal maden suları hariç, enerji yoğunluğu yüksek, besin değeri düşük olan (enerji içecekleri, gazlı içecekleri, aromalı içecekler ve kolalı içecekler) ile kızartma ve cipslerin satışları yapılmayacak, otomatik satış yapan makinelerde bulundurulmayacak… Çünkü gençler enerji içeceklerini, derslere motive olmak veya sınavlarda uyanık kalabilmek için tüketebiliyor ama bunun için daha sağlıklı yollar bulmak gerekiyor. Enerji içecekleri hakkında yapılmış yeterli araştırma bulunmadığından, sağlık üzerine etkileri kesin olarak bilinmiyor ama bilinenler bile çok fazla kullanılmaması için yeterli gibi görünüyor.
ALKOL KARIŞTIRILMAMASI VE BİRLİKTE ALINMAMASI TAVSİYE EDİLİYOR…
Enerji içecekleri dolaylı olarak, alkolizme zemin hazırlayabiliyor. Çünkü kafein dozu yüksek olan enerji içeceğine alkol karıştırarak içmek, yorgunluk hormonu olarak bilinen kortizol hormonunun işlevselliğini yitirmesine ve hormonsal bozukluklara neden oluyor, böylece sarhoş olduğunu hissedemeyen, alkolün etkilerini fark edemeyen kişi daha çok içki içiyor ve bu durum trafik kazalarına ve alkol zehirlenmelerine yol açabiliyor. Bu nedenle enerji içeceklerinin alkol karıştırılmaması ve birlikte alınmaması tavsiye ediliyor.
ENERJİ İÇECEKLERİ GERÇEKTEN CİNSEL PERFORMANSI ARTTIRIR MI?
İnsanın dünyada tadabileceği en güzel zevklerin başında cinsel birliktelik geliyor. Günümüzde tabu olarak algılanan ve çiftlerin gözünü korkutan cinsellik, sanıldığı gibi bir sınav, kara bir bulut ya da kâbus değil…Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED – www.cised.org.tr) tarafından seks yapmak; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediliyor. Dolayısıyla seks yapmak, beslenme ve dinlenme ihtiyacı gibi kişinin zamanı geldiğinde, yani hormonları harekete geçtiğinde yaşaması gereken çok özel ve güzel bir dürtünün ifade ediliş şekli… Bu nedenle “Enerji içecekleri cinsel performansı arttırır”, “Enerji içecekleri seks gücüne güç katar” gibi doğru bilinen yanlışlara (cinsel mitler) son vermek önemli… Çünkü enerji içeceklerinin yaşanılan cinselliğe çoğu zaman olumlu bir katkısı olmadığı gibi, çok fazla ve alkolle birlikte kullanıldığında, aşırı performans beklentilerinden, yoğun şeker, kafein ve enerjiden dolayı sertleşme sorunlarına ve erken boşalmaya yol açabiliyor. Bu nedenle çoğu zaman, enerji içecekleri cinsel performansı arttırmıyor, aksine azaltabiliyor.
ENERJİ İÇECEKLERİ KİMLERE YASAK OLMALI?
Çoğu ülkede insan sağlığına zararlı olması gerekçesi ile yasaklanması gündemde olan enerji içeceklerini, yaşlıların, gençlerin, çocukların, hamile ve emziren kadınların, alkol tüketenlerin, aktif sporcuların, kafeine duyarlı olanların, diyet yapanların, yoğun stres yaşayanların, tansiyon, kalp ve dolaşım sorunu olanların kullanmaması önem taşıyor.
Uzmanlar açlık hissini bastırmak isteyenler için düşük kalorili tok tutan 12 gıdayı tavsiye etti. Bunların başında limon yer aldı… Açlık hissini bastırmak isteyenler için bu gıdaların işe yaradığını uzmanlar da destekliyor…
Açlık hissini bastırmak isteyenler için
Takvim’de yer alan habere göre hem kilo almamak hem de sağlıklı beslenmenin yolu doğru gıdaları doğru şekilde tüketmekten geçiyor. Sürekli açlık yaşayanlara ise uzmanlar 12 etkili gıda öneriyor…
1- LİMONLU SU: Sabah kalktığınızda bir bardak suya yarım limon sıkın. Kahvaltıdan önce aç karnına içilecek bu su açlığınızı bastıracaktır.
2- KIRMIZI BİBER: Acı kırmızı biberin faydaları saymakla bitmiyor. Yemeklerde kullanılacak bu biber hem tok tutacak hem de enerjinizi artıracaktır.
3- YOĞURT: Faydalı bakteriler içeren yoğurdu sade olduğu gibi içine muz ve bal koyarak da tüketebilirsiniz. Bu sayede midenizi rahatlatıp, açlık hissinden kurtulursunuz.
4- AVOKADO: Öğle yemeği sonrasında bu meyvenin tüketilmesi öneriliyor. Ara öğün olarak alınacak yarım avokado tok tutarken, kan şekeri düzeyini olumlu etkileyecektir.
Açlık hissini bastırmak isteyenler için
5- SİRKE: Yemeklerde kullanılacak sirke, uzun süre midenizde dolgunluk hissi verecektir. Sindirimi yavaşlattığı için yemek aralarında açlık duygusu yaşamanız gecikecektir.
6- FINDIK: Sağlıklı yağlar içeren, lif ve protein zengini fındık tok tuttu- ğu gibi enerji de vererek, gün boyu acıkmanızı engelleyecektir.
7- ANTEP FISTIĞI: Vücuttaki iştah sinyallerini azaltan bir yağ asidi içerdiği için acıkmayı önlüyor. Kilo problemi olanların sınırlı miktarda yemesi gerekiyor.
8- YULAF: Sindirime yardımcı oluyor. Vücuttaki iştahı azaltan hormonları harekete geçiriyor.
9- TAZE FASULYE: Lif, protein ve su içeriğiyle harika bir sebze olan taze fasulyeyi haftada birkaç kez yemek gerekiyor. Tok tutuyor.
10- ELMA: Antioksidan deposu elma, sindirimi düzenliyor, kan akışındaki şeker ve kalori emilimini azaltıyor.
Yatak odanız için birbirinden güzel 2016 yatak başlıkları…Yatak başı modelleri 2016 hem yatağınızın hem yatak odanızın havasını değiştirecek.Yatağın en göz alıcı detayı yatak başıdır. İlginç ve çekici bir yatak başıyla yatak odanıza yepyeni bir görüntü kazandırabilirsiniz. Özellikle tavana kadar uzanan yatak başları odanıza şık ve havalı bir görünüm katacaktır. En havalı yatak başı fikirleri ile ilham alabilirsiniz.
Yatak odası takımı seçimini etkileyen faktörlerle başlayalım. Odanızın büyüklüğü, şekli ve elbiselerinizin çokluğu ya da azlığı yatak odası takımı seçiminizi etkileyecektir. Eğer küçük bir odaya sahipseniz, bu odaya alacağınız büyük ebatlardaki bir yatak odası takımı sizi ilerleyen zamanda rahatsız edecektir. İlk kural olarak şunu belirleyebiliriz, yatak odası takımı modeline göre değil, odanızın ebatına göre seçim yapınız. Odanın kare ya da kareye yakın ebatlarda olması kullanış açısından çok büyük avantaja sahiptir.
Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir? Türkiye’de ortalama her beş çiftten biri kısırlık sorunu yaşamaktadır. Kısırlık, günümüz koşullarında tüketilen besinler, yaşam alışkanlıkları, fiziksel aktivitenin düzeni gibi etkenler dolayısıyla sıkça karşılaşılan bir sorun haline gelmiştir. Bu gibi durumlarda yardımcı üreme yöntemlerine başvuran hastaların sayısı artarken, tedaviye başlamadan önce hamileliğe engel olan faktörlerin belirlenmesi ve soruna yönelik uygulanan tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi oldukça önem teşkil etmektedir. Aksi halde tedavinin maddi ve manevi kayıpları artabilmektedir. Ancak hamile kalamama sorunları yaşayan çiftlerin uzman bir doktora görülmesi ve gerekli tedavi şeklinin belirlenmesi ile çiftin çocuk sahibi olması mümkün olabilir.
Bu nedenle hamileliğe engel olan en sık karşılaşılan durumlar aşağıdaki gibi olmaktadır:
Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir?
Yumurtlama bozukluğu
Kadınların birçoğunda mevcut olan polikistik over sendromu adet periyodlarının düzensizliğine ve erkeklik hormonun artmasına yol açabilmektedir. Kadınların ortalama %10-15’inde yumurtalamayı engelleyen en sık görülen nedenlerden birisi, yumurtalama bozukluğudur. Hamilelik için aranan ilk kriter kaliteli yumurtalar olmaktadır. Vücudun doğurganlık sisteminde olan adet kanamaları çeşitli sebeplerle etkilenerek hamile kalamama problemleri meydana gelebilir. Adet düzensizlikleri, yumurtlama sisteminde bir aksaklık olduğunun göstergesi olabilmektedir. Aslında yumurtlama fonksiyonlarında yaşanan bir aksaklığın göstergesi olarak adet kanamaları değişmektedir. Özellikle beslenme, hastalık ve stres gibi hormonal düzeneği etkileyen sorunlar adet kanamalarını yani yumurtlama fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilenmektedir. Ayrıca aşırı kilo, obezite ya da ideal kilonun çok daha altında olma ve troit bezlerindeki düzensizlik yumurtlama fonksiyonlarında etkin rol oynamaktadır.
Fallop tüplerinin tıkalı olması
Gebeliğe engel olan diğer bir faktör ise, tüplerin tıkalı olmasıdır. Fallop tüpleri sperm ve yumurta hücrelerinin birleşmesini sağlamaktadır. Cinsel ilişkiden sonra spermler, rahim kanalına ve daha sonra rahim ağzına ulaşmaktadır. Buradan da tüplere ve oradan da yumurtaya erişmektedir. Şayet tüplerde bir tıkanıklık söz konusu ise, üreme hücrelerin bir araya gelmesi ve gebeliğin oluşma nerdeyse imkansızdır.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, çikolata kisti, geçirilen dış gebelik operasyonları ve diğer pelvik operasyonlar çevre dokularda ve tüplerde adezyonlara (yapışıklık) neden olabilmektedir. Tüplerin tıkanması halinde normal yollardan gebeliğin elde edilmesi mümkün değildir. Özellikle endometriozis (çikolata kisti) ya da pelvik inflamatuar gibi üreme sistemini etkileyen durumlar fallop tüplerinin işlevselliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Ayrıca karın boşluğu iltihabı da aynı risk faktörlerini içermektedir. Bu gibi durumlarda genellikle tüp bebek tedavi yöntemleri tavsiye edilmektedir.
Erkek kaynaklı problemler
Kısırlık sorunları, hem erkekte hem de kadında eşit oranda görülmektedir. Erkek kısırlığı günümüz koşullarında artmıştır. Sperm kalitesi, sperm sayısı ve hareketliliğin yeterli olmaması halinde kısırlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca aşırı kilo, sigara ve alkol kullanımı sperm kalitesini etkilemektedir.
Kaliteli yumurtanın olmaması (ileri yaş)
Her kadın belirli bir yumurta rezervi ile dünyaya gelmektedir. Yaş ilerledikçe, yumurta sayı ve kalitesinde azalma meydana gelir. Bu sebeple de kısırlık meydana gelebilmektedir.
Endometriozis (çikolata kisti)
Halk arasında çikolata kisti diye tabir edilen endometriozis, kadınların her ay düzenli olarak adet kanamasını gerçekleştiren rahim iç astar dokusunun rahim dışında tüplere, yumurtalıklara ya da karın içi boşluğuna yerleşmesi sonucunda meydana gelen çikolatayı anımsatan kistik bir oluşumdur. Endometrium tabakasının rahim içinde adet kanamalarını gerçekleştiren fonksiyonelliği rahim dışındaki konumlandığı bölgede de devam etmektedir. Bu nedenle çevre dokularda adezyon ve kisttik yapılar meydana gelebilir. Üreme çağındaki kadınların %15-20’sinde görülen bu durum şiddetli adet kanamaları ve ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Ayrıca konumlandığı organların tüpler olması halinde tıkanıklığa neden olarak, hamile kalamama sorunları görülebilmektedir.