Blog

  • Frambuazlı güllaç tarifi

    Frambuazlı güllaç tarifi

    Frambuazlı Güllaç Nasıl yapılır ? Frambuazlı Güllaç Malzemeleri nelerdir ? Frambuazlı Güllaç tarifi…

    Malzemeleri:
    Yarım kg güllaç yaprağı
    2 litre süt
    750 gr tozşeker
    200 gr toz yeşil fıstık
    500 gr taze frambuaz( veya mevsim meyveleri)
    4-5 kaşık saf gül suyu

    Yapılışı :
    Sütü tencereye koyup şekeri ekleyin. Şeker eriyene kadar kaynatıp soğumaya bırakın.
    Frambuazların bir kısmını süsleme için ayırıp kalanını bir tencereye koyun. Üzerine 2-3 kaşık şeker serpip 10 dakika kadar pişirin. Blendırdan geçirip püre haline getirin ve soğumaya bırakın.
    Güllaçların boyuna uygun bir tepsiye güllaçları biber birer koyarak üzerine süt dökerek yarısını kat kat döşeyin. Üzerine frambuaz sosunu yayıp işlemi tekrarlayarak güllaç yapraklarını sütle ıslatarak kat kat döşeyin. Kalan sütü üzerine boşaltın. Birkaç kaşık saf gül suyu serpip sütü çekene kadar soğuk bir yerde bekletin.
    Servisten önce yeşil toz fıstıkla ve frambuaz taneleri ile süsleyip kare kare dilimleyerek servis yapın.

    Afiyet olsun…

  • Güzellik Uykusu Nasıl Olur?

    Güzellik Uykusu Nasıl Olur?

    Güzelliğin düzenli ve sağlıklı uykuda olduğunu vurgulayan uzmanlar, geç yatıldığında ya da geç kalkıldığında uykunun tam alınmamasından dolayı yüzde şişliklerin, göz altlarında mor renkli halkların ve yüzde çizgilerin meydana geldiğini söylemekteler. İşte bu sebeple erken yatmaya ve erken kalkmaya özen gösterilmeli, güzellik için sağlıklı ve düzenli uyku uyunmalıdır. Peki güzellik uykusu nasıl olmalı? Güzellik uykusuna yatmak isteyen bir kişiye uzmanların tavsiyeleri neler? İşte yanıtları:

    Güzellik Uykusuna Yatma

    Güzellik uykusu yalnızca birkaç günlük bir şey değil, tüm hayat boyunca özenle sürdürülmesi gereken bir durumdur. Yani bugün güzellik uykusuna yatıp, yarın güzellik uykusundan vazgeçmek size hiçbir şey kazandırmaz. Dikkat etmeniz gereken hususlar rutin hayatınızı etkilemeyecektir.

    Geceleri yatmadan önce makyajınızı mutlaka temizleyin, dişlerinizi fırçalayın ve mutlaka ılık bir duş alın, saçlarınızı tarayın, vücudunuzu nemlendirin ve öyle yatağa girin. Her gün bunları düzenli bir şekilde yaptığınız zaman geceleri ne kadar rahat uyuduğunuzu göreceksiniz.

    Ciltteki ölü hücrelerin vücuttan atılması için gece düzenli uykuya ihtiyacımız var. Gün içinde öğle saatlerinde ise kısa bir şekerleme yapabilirsiniz.

    Uykusuz kalmış kişilerin gözlerinin altında mor halkalar, yüzünde çizgiler oluşur, cilt rengini kaybeder ve kurur. Cilt her gün ölü deri hücrelerinin bir kısmını atar. Uyku esnasında yükselen büyüme hormonu salımı ve stres hormonunun azalması cildin ölü tabakasından kurtulup pürüzsüzleşmesini sağlar. Gece 22.00 ile 03.00 arası bu işlev için en ideal ortamdır. Çünkü şimdi ne güneş ne rüzgâr ne de hareket ve stres karmaşık hücre bölünmesini engelleyemez. Yattığınız odanın havalandırılması çok önemlidir çünkü hücreler bölünürken oksijene ihtiyaç duyarlar.

    Gerçek güzellik uykusu
    Uykuda iken vücut ısısı 2 derece kadar artmaktadır. Gece yağ bezleri kendini yeniler, bu yüzden sabahları cilt kuru olur. Bu yüzden gece yatarken besleyici ve nemlendirici bir krem kullanmak çok önemlidir. Cilt hücreleri yenilenmeleri sırasında glikoz, vitamin ve oksijen gibi ihtiyaç duydukları maddelerle beslemektir ve bu yüzden besinler, vitaminler daha çabuk emilmektedir.
    Büyüme hormonu (growth hormon) uykuya dalar dalmaz yükselmeye başlar. Bu sebeple, ister gece yarısından önce ister sonra olsun, uykunun ilk 3.5 saatinin gerçek güzellik uykusu olduğu gerçeğine ulaşılmış.

    Uyurken yüzüstü yatmamaya özen gösterin
    Uykudayken cildimiz daha fazla sıvı depolar ve ciltte toplanması hareketsiz olunduğu için kolaylaşır. Bu sayede de cilt gerilir ve kırışıklıklar açılmaya başlar. Uyurken yüzüstü yatmamak, yüksek yastık kullanmamak ve bol oksijenli bir oda önemlidir. Yatak odanızın ısısının çok yüksek olmamasını tavsiye etmemin sebebi ise kurumaya sebep olarak cildin nemlenmesini engellemesidir.
    Bir gerçek var ki yeterince derin ve uzun uyku uyuyamayan kişiler, hastalıklara karşı daha dayanıksız oluyor. Stres ve gerilim varken sağlıklı uyku söz konusu olamaz. Bu durumlarda vücut gece de stres hormonu üretmeye devam eder. Cilt kurur, pul pul dökülür, çatlar. Hücre bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt siyah nokta ve sivilcelerle dolar. Kaliteli uyku bu yüzden çok önemlidir.

    Uyanınca ilk iş: Gerinin!
    Sabahları gözünüzü açar açmaz sakın yataktan fırlamak gibi bir hata yapmayın. En doğrusu, kediler gibi uyanmak. Yerinizden kalkmadan önce gerinin, dönün, esneyin, gevşeyin. Bu, tıpkı 100 metrelik bir koşuya hazırlanmak gibidir. Çünkü kaslarınız yeni güne ağır ağır hazırlanır, dolaşım sisteminiz harekete geçer. Kortizol hormonu sabahın ilk saatlerinde iç pilimizi şarj etmeye başlar ve sabahın 6 sı ile 8 i arası kandaki kortizol oranı en yüksek düzeye çıkar. İşte bu noktada cildin yenilenme işlemi sona ermiş, günlük koruma programı devreye girmiştir. Kortizol salgılamasının hızlandırılması için sabahları duşun altında hiç olmazsa 3 saniye boyunca buz gibi suyu vücudunuza püskürtün. Buz gibi suyla irkilin, canlanın, güne zinde ve güzel başlayın. Ayrıca, yatağınız sert değil, ancak sağlam ve esnek olsun. Yatağınızın asgari ölçüleri boyundan ve eninden 30 santim fazla olmalıdır.

  • Güneş yanığına neler iyi gelir?

    Güneş yanığına neler iyi gelir?

    Haziran-Temmuz- Ağustos aylarında ülkemize yoğun bir şekilde gelen güneş ışınları, deri üzerinde ağrı, sızı ve kızarıklık gibi reaksiyonlara yol açmakta ve bu reaksiyonların en ciddisi de yanık olmaktadır.

    Güneş ışınlarının deri üzerinde yol açtığı tüm bu durumların kısa sürede geçmesi için ve en sık rastlanan güneş yanığının tedavisi için şu önerilere kulak verin…

    Güneş Yanığına Neler İyi Gelir?

    Güneş yanığının şiddetini dindirmek ve sorunun bir an evvel geçmesini sağlamak için serin bir duş almak, buzdolabında muhafaza edilmiş nemlendirici kremler kullanmak, yanığın ciddiyetine göre kortizonlu kremler güneş yanıklarına çok iyi gelmektedir. Güneş yanığının husule geldiği bölgeye soğuk tutmak hem ağrının hem de acının dinmesine fayda sağlar.

    Bazı kişiler güneş yanığına yoğurt sürmeyi tercih ederler, ancak uzmanlar güneş yanığına yoğurt sürmenin hiçbir yararı dokunmadığının altını çiziyor ve bu yöntemi önermiyorlar. Çünkü güneş yanığına yoğurt sürmek tıbbi açıdan zararlı bir durumdur. Güneş yanığına maruz kalan kişi yukarıda ki önerilerden birini denemelidir. Geçmiş olsun.

    Güneş yanığı nasıl geçer?
    Tedaviyi güneş yanığının evresine göre planlamak gerekir. Birinci derece yanık denilen kızarıklık evresinde acı vardır. Acıyı dindirmek için soğuk pansuman iyi gelir. Ancak, bunu soğuk suyla yapmak çok iyi bir fikir değildir. Çünkü su cildi kurutabilir.

    Yoğurt gibi sürülebilecek kremler var piyasada. Gümüş silfodiyazin ya da lanolin içerikli veya bitkisel aloe veralı yanık önleyici kremleri yanık oluşmuş olmasına rağmen sürmek faydalıdır.

    Birinci derece yanıkta sıvı kaybı ortaya çıktığı için ağızdan alınan sıvı oranını yükseltmekte fayda vardır. Kese yapmak ya da tahrişe neden olacak kıyafetler giymek sakıncalıdır. Ağrıyı azaltan antienflamatuar amaçlı parasetamol ilaç içilebilir.

    Aspirin çocuklarda özellikle güneş yanığında tehlikelidir, kullanılamaz. Kan dolaşımını sulandırıcı ve hızlandırıcı etkisi güneş yanığıyla örtüştüğünde tehlikeli sonuçlar doğabilir.

    Antienflamatuar ilaç içmek ve cildi yoğurt kıvamında bir kremle nemlendirmek, güneş yanığına karşı birinci basamak tedavidir. Bu tedavi şekli devam ettiği sürece yanık iki üç gün içinde geçecektir.

    Güneş Yanığı Ve Kızarıklığı Yaşayanlar Ne Yapmalı?

    2. derece güneş yanığı nasıl tedavi edilir?
    Bu yanık türü su toplamalı yanık olduğu için birinci derece yanıkta uygulanan tedaviyi daha sıklaştırmak gerekir. Günde bir yerine iki tane ağrı kesici alınabilir. Vücuda alınan su oranını daha yüksek tutmakta fayda var.

    Sürülen kremlerin yanına kortizon içerikli kremler ilave edilir ilk günlerde. Kortizonlu krem, antienflamatuar özellikli, yani ödemi dağıtan bir kremdir. Herhangi bir kortizonlu kremi Bepanten gibi bir kremle karıştırarak ilk gün birkaç kere sürmek, yanık bölgede yatıştırıcı etki sağlar.

    Daha sonra yatarken gümüş silfodiyazinli ya da aloe veralı jel kıvamlı bir krem sürülerek uyunabilir.

    Güneş yanıkları cilde kalıcı zarar verir mi?
    Güneş yanıkları deriye kalıcı zarar verir. Çünkü güneş yanığı ultraviyole yanığıdır aslında. Ozon tabakası ultraviyole C’yi bloke ettiği için, zararı azalır. Ama şu bir gerçek ki artık ozon tabakası da hasarlı olduğu için yeterince filtre edemiyor.

    Ultraviyole A ve C, direkt cilt altına inebilen bir radyasyondur. Dolayısıyla orada bir hasar verdiği zaman, belki yirmi sene sonra çıkan bir benin bile tetikçisi olabilir. Bu nedenle ben muayenesi yaparken, çocukluğunuzda ciddi bir güneş yanığı hikayeniz var mı diye soruyoruz hastalarımıza.

    Benler belli bir büyüklüğe kavuşur, daha sonra koyulaşır, biz yaşlandıkça onlar da yaşlanır ve renkleri açılır ya da bazıları aynen kalır ve bir çıkıntıymış gibi durur. Bazıları özellikle güneş yanığı zeminindeyse, kötüye çevirebilir ve bu 20-30 yıl sonra da ortaya çıkabilir. O nedenle güneş koruyucu krem kullanmak çok önemlidir. Ultraviyole, yani radyasyon yüzünden kalıcı hasar veren güneş yanığının zemin hazırladığı en önemli şey, ben kanseridir. Dolayısıyla güneş yanığını ciddiye almak gerekir.

    Güneş yanığı sonrası kaşıntı nasıl giderilir?
    Güneş yanığının iyileşme evresinde cilt kendini atarken kaşıntı gelişmeye başlar. İlk zamanlarki ağrının yerini kaşıntı alır. Kaşıntıyı gidermek için ağızdan alınan, antihistaminik denilen kaşıntı kesici ilaç kullanılabilir.

    Kaşıntıyı engellemek önemlidir, çünkü kaşınan yere tırnaklardan, ellerden mikrop taşınabilir ve cilde enfeksiyon yükü bindirilmiş olur.
    Kortizonlu bir kremi nemlendirici bir kremle karıştırarak günde bir veya iki kez sürmekle kaşıntı baskılanabilir. Bu sayede cilt, enfeksiyona karşı korunmuş olunur. Arkasından sadece nemlemdiriciyle yola devam edilir.

    Kaşıntıya karşı bir başka faktör de suyu artırmaktır. Deri kurudukça kaşıntı tetikleniyor olabilir. İçilen su miktarını artırmak gerekir. Ayrıca üstten sürülen nemlendiriciye önem vermekte de fayda vardır.

    Güneş yanığından soyulmamak için ne yapmalıyız?
    Güneş yanığının mutlaka soyulmayla sonlanacağını hepimiz biliyoruz. Yanan bölgede kuruma reaksiyonudur soyulma. Kuruyan bölgeyi iyi nemlendirirsek sorulmayı geciktirebiliriz. Tamamen soyulmayı engellemek diye bir kavram yoktur. Çok iyi nemlendirmek, soyulmayı sadece geciktirir.

    Bir iki hafta sonra hafif bir kese peeling yapıldığında duşta ölü deriler atılır. Doğrusu geciktirmek ve ölü derilerin duşta atılımını tetiklemektir. Çünkü kişi kendisi soyduğu zaman enfeksiyon olabilir.

    Soyulmayı önlemek için badem yağı kullanılabilir. Aloe veralı bitkisel ürünlerden faydalanılabilir. Badem yağı içerikli olan tıbbi amaçlı solüsyonlar ve ayrıca gliserin-vazelin-üre (üre kaşıntıyı engelleyen doğal maddedir) karışımlı nemlendiriciler soyulmayı bloke edecektir.
    Keseyi bir hafta sonra yapmakta fayda var. Erken yapılırsa deride yamalı bir görünüm olabilir ya da çizik olursa enfeksiyon oluşabilir.

     

  • Perde yenileyecekseniz bu terimler önemli

    Perde yenileyecekseniz bu terimler önemli

    Perdenizi yenileyecekseniz, bu terimlerin anlamlarını bilmelisiniz. Perde seçimi yaparken işinize ve günlük hayatta yarayacak o terimler…

    Ambrance: Üzerinde ahşap yada metalden yapılmış figürlü rozetler bulunan perde aksesuarı. Broçol ve kuşak gibi süslemeleri üzerinde taşır.
    Atkı: Motif yaratmak için, çözgü iplerinin arasından, üstten ve alttan el ile geçirilen iplikler.
    Biye: Kumaşların kenarına kendi kumaşı veya başka bir kumaştan geçirilen ince şerit.
    Drape: Tavan ya da perde aralarında kullanılan kumaştan süsleme dilimler.
    Farbela: Tavan ya da perde boruları üzerine kumaştan pililer kullanılarak dikilen süslemeler.
    Pili: Perdeleri bollaştırmak amacıyla kumaşı katlayıp üst üste getirerek yapılan kıvrım.
    Kapsül: Rustikli perdelerde deliklere takılan aksesuar.
    Rustik: Ahşap yada metalden yapılmış perdeleri taşımaya yarayan düzenek.

  • Aşk ve seks ilişkisi

    Aşk ve seks ilişkisi

    Seksin aşkla ne ilgisi var, aşkın seksle ne ilgisi var? Bu soruların cevabını ararken, Cindy M. Meston ve David M. Buss’ın yazdıkları “Kadınlar Neden Seks Yapar?” adlı kitabın referans verdiği araştırmalar zihnimizi aydınlattı.

    Toplumda sıkça söylenen “Kadınlar aşk olmazsa seks yapmaz”, “Erkekler için asıl olan aşk değil, sekstir” söylemleri acaba gerçeği yansıtıyor mu? Araştırma sonuçları farklı bakış açıları sunuyor mu? İşte, bu konuya dair “Kadınlar Neden Seks Yapar?” kitabından alıntıladığımız bilgiler…

    Kadınlar neden seks yapıyor?

    Bir araştırmaya göre, kadınlar seks yapmalarına gerekçe olarak, “O kişiye sevgimi ifade etmek istedim” ve “Aşık olduğumun farkına vardım”ı, ilk on nedenlerinden ikisi olarak sıralıyorlar. Aşka ulaşmanın bir yolu olarak seksi nasıl kullandıklarını açıklıyorlar.

    Kimi zaman seks, umulduğu gibi aşk ve bağlılık getiriyor. Kimi zaman da seks, asıl istenen sevgi yerine geçici bir sevildiğini hissetme yanılsaması yaratıyor. Kimi zamansa ne aşk ne de aşk yanılsaması…
    Araştırmaya katılan kadınların pek çoğu kendi başına aşk için değil, başka birine olan aşklarını ifade etmek için seks yapıyor.

    Dört bin yıl önce aşk ve seks ilişkisi

    Aşkla seksin birbirine bağlı olduğu yeni bir düşünce değil. Hatta insanın yazıyı ilk kez icat edişinden beri bu bağa işaret ediliyor. 1880’lerin sonlarında, günümüzde Irak’ta bulunan bir bölgede küçük bir tablet ortaya çıkartıldı. Dört bin yıllık bu tabletin üzerine, tarihçilerin en eski aşk şiiri olduğuna inandıkları bir şiir kazınmıştı. Şiirde bir rahibe, krala yalnızca aşkını değil, duyduğu şehveti de itiraf ediyordu:

    “Kalbimin sevgilisi, damat
    Parlaktır güzelliğin, baldan tatlı
    Esir ettin beni, titreyerek durayım önünde
    Damat, yatağa götürülmek isterim”

    Rahibenin bir başka şiiri:

    “Damat benden zevkini aldın
    Söyle anneme, nefis şeyler yedirsin sana
    Babam da armağanlar versin”

    Aşksız sekse açık kadınlar hangileri?

    Birçok kadın için aşkla seks birbirinden ayrılmaz olsa da hepsi için öyle değil tabii. Araştırmalar, hangi kadınların seksten önce aşk ya da duygusal ilgi istemeye daha az eğilimli olduğuna dair bir şeyler de öğretti. Aşksız sekse en açık kadınlar genellikle dışa dönük bir kişiliğe sahip ve yeni, egzotik yiyecekleri denemek ya da seyahat edip başka kültürler görmekten hoşlanmak dahil, her türlü yeni deneyime daha açık oluyorlar.

    Sekse bakışta kadın erkek farkı

    Birçok kadın seks için aşka ihtiyaç duymasa ya da aşk peşinde koşmasa da kadınlar aşkın sekse eşlik etmesi gerektiğine erkeklerden daha fazla inanıyorlar.

    Meston Cinsel Psikofizyoloji Laboratuvarı’nda 700’den fazla üniversite öğrencisine, “Aşksız sekste bir sorun yoktur” yorumuna katılıp katılmadıkları soruldu. Öğrencilerin yaklaşık yarısı Avrupa, yarısıysa Güneydoğu Asya kökenli ailelerden geliyorlardı. Her iki kültürel grupta da aşksız seksin kabul edilebilir olduğunu düşünme olasılığının erkeklerde kadınlara kıyasla çok daha yüksek olduğu görüldü.

    Psikolog David Schmitt ve çalışma arkadaşları, 56 ülkeyi içeren kapsamlı bir araştırmada benzer bulgulara ulaştılar.

    Seksin ön koşulu aşk mı?

    Buss Evrim Psikolojisi Laboratuvarı’nda yürütülen bir çalışmada elde edilen sonuçlar da aşk-seks ilintisinde bir cinsiyet farklılığı olduğunu gösteriyor. Kadınların yalnızca yüzde 8’i, “seks yapma”yı bir aşk edimi olarak gösterirken, erkeklerin yüzde 32’si cinsel aşk edimlerinden bahsetti.

    Bu bulgu erkekler için seksle aşkın en azından bir açıdan yakından bağlantılı olduğunu gösteriyor. Anlaşılan seks, erkeklerin aklında aşkın bariz bir özelliği olarak kadınlara kıyasla daha fazla öne çıkıyor. Dolayısıyla kadınlar aşkı seksin bir önkoşulu olarak görmeye daha yatkınlar.

  • Evlilik öncesi stres

    Evlilik öncesi stres

    Evlilik öncesi strese neden olan konular

    Evlilik kararı ve evlenme zamanına kadar geçecek olan süre ve yapılacak hazırlıklar strese sebep olur. Klinik Psikolog Sevil Usanmaz, “Her yeni durum ve karşılaşacağımız sorunlar ve uyaranlar stres nedenidir ve bir tepkiyle yanıtlanır” diyor. Stres karşısında göstereceğimiz tepki aslında değişime uyum sağlamaya yöneliktir. Hazırlıklar esnasında stresle baş etme yöntemlerini kullanabilirsek sorunların üstesinden daha kolay gelebiliriz.

    İdeal evlilik nedir?

    Evliliğe giden yolda çiftler zaman zaman ara yollara saparak amaçlarından uzaklaşabiliyorlar. En ufak bir problem ortalığı savaş alanına çevirebiliyor. Satın alınacak kanepenin rengi aslında yaşamınızı temelden etkilemeyecek bir konu olduğu halde her nasılsa bu dönemde kendinizi müstakbel kocanızla ilgili korkunç planlar yaparken bulmanıza neden olabiliyor. Unutmayın, siz evleniyorsunuz ve aslında ikiniz de aynı tarafta duruyorsunuz. Hiç de hayati olmayan bir konuyla ilgili alınacak bir kararda bile soğukkanlılığınızı kaybedecek noktaya gelmeniz, anlaşamadığınızı değil, üzerinizdeki yoğun baskılardan kaynaklanıyor. Gelinlik seçimi, evin dekorasyonu, davetli listesi, nikah şekeri gibi evlilik öncesi dönemde önem kazanan işlerin aslında birbirinizi kırmaya değecek şeyler olmadığını geriye dönüp baktıktan sonra fark ediyorsunuz. Aslında ne gelinliğinizin modelini ne de nikah şekerinizi davetlilerden hiçbiri bir süre sonra hatırlamayacaktır. Ama bir ömrü birlikte geçireceğiniz insanın kırılan kalbini onarmanız çok daha zor olacaktır.

    Stres ve gerginlik bazen öyle noktalara gelir ki, hayatınızın en güzel hatırası olması gereken düğününüzü bir kabus gibi yaşar ve tadına varamazsınız. Şunu unutmamak gerekiyor ki mükemmel ilişki yoktur. Herkes kendi kişilik sınırları içinde ve kendi doğrularıyla yaşar, ilişkilerini de bunlara göre seçer. Bir ömrü birlikte geçirmek için çiftlerin karbon kopya olması gerekmez.

    Evlilik kararını aldıktan sonra neler değişiyor?

    Evlilik; eğitimleri, öğrenimleri, kültürleri, örf ve adetleri farklı ailelerde yetişmiş, geçmiş hayat deneyimleri, zevk ve hoşlanımları farklı olan iki kişinin hayatlarının geri kalan bölümünü birlikte yaşamaya karar vermesidir. Böylece iki kişi birlikte bir aile kurarken birbirlerinin ailesini de kabul eder ve hatta iki aileyi birleştirir, buluşturur.

    Anadolu Sağlık Merkezi’nden Klinik Psikolog Sevil Usanmaz, evlilikte yetişkin iki insanın hem birbirlerinin ruhsal, psikolojik, sosyal ve fiziksel gereksinimlerini karşılamalarının, hem de ekonomik bir denge kurmalarının beklendiğini söylüyor. Hiç şüphesiz sadece bununla kalmayıp arkadaş, iş çevresi ve dostları paylaşmak, çocuk yetiştirmek gibi bir çok konuda uzlaşmak durumunda kalacaklardır.

    Evlilik, tarihsel süreç içinde bakıldığında 4000 yıllık bir toplumsal kurumdur. İnsanların toplumsal hayata geçişleri ile başlayan, insanın oluşturduğu bir kültür kurumudur. Evliliğe hazırlık aşamaları soyal ve kültürel nedenlerle farklılıklar gösterir. Ancak bütün farklılıklara rağmen yaşanan stres ve sorunların benzer olduğu görülüyor.

    Bir kişi evliliğe hazır olup olmadığını nasıl anlayabilir?

    Evlilik için gerçekten hazır mısınız ? Evlilik için yeterli fiziksel, zihinsel, sosyal olgunluğa, yetişkinlik yaşına ulaşmış olmak gerekiyor. Dünya sağlık örgütü WHO yetişkinliğe geçiş yaşını 25 olarak kabul ediyor. Kişiliğin olgunlaşması ve evlilikle ilgili sorumlulukların üstlenilmesi için ergenlik döneminin son bulması, hayata bakışın, beklentilerin neler olduğu ve tercihler konusunda fikirlerimizin netlik kazanması gerekiyor.

    Kendinizin evliliğe hazır olup olmadığınızı anlamak için Evliliğe hazır mısınız? yazımızı okuyabilirsiniz… Eğer partnerinizin evliliğe hazır olup olmadığını anlamak istiyorsanız da Sevgiliniz evliliğe hazır mı? yazımızı okuyun.

    Evlilik öncesi stresle nasıl mücadele edilir?

    Klinik Psikolog Sevil Usanmaz evlilik öncesi stresle baş etmenin yöntemlerini üçe ayırarak anlatıyor.

    Zihinsel mücadele yöntemleri
    Mükemmeliyetçi düşünce biçiminden -ya hep ya hiç –vazgeçmek
    Genellemelerden – ona olan bana da olur – vazgeçmek
    Olumluya odaklanmak, olumsuzdan vazgeçmek
    Hemen sonuca varmaktan – küçük olaylardan büyük sonuçlara varmaktan vazgeçmek

    Davranışsal mücadele yöntemleri
    Yapılacak işle ilgili önceden plan yapmak, işi ve zamanı programlamak
    Sorunu çözmek için bilgimizin yeterli olup olmadığını gözden geçirmek
    İşin bitirilmesi ile ilgili yardım istemek, dost yardımı veya profesyonel yardım almak
    Stresi artıran durumdan kaçınmak ya da stres yaratan kişi ile konuşmak
    Ulaşım için trafiğin yoğun olmadığı saatleri seçmek
    Dinlenmeye özen göstermek
    Gevşeme egzersizleri yapmak
    İletişimi artırmak, önce karşımızdakinin söylediğini iyi dinlemek

    Duygusal yöntemler
    Kendine ve insanlara güvenmek
    Ne istediğinden emin olmak, sık sık fikir değiştirmemek
    Beklentileri gözden geçirmek, mümkün olamayanlardan vazgeçmek
    Haklı mı? Mutlu mu? olmak istediğimize karar vermek
    Ev hazırlığı, düğün hazırlığı, nikah, davetiye, gelinlik vb konuları son hafta ya da son günlere bırakmamak
    Düğün günü bazen küçük ayrıntılar büyük streslere neden olabilir, bunları önceden gözden geçirmek
    Balayı ya da ilk gece ile ilgili bilgi almak

    Unutmayın; aileler ve evlenecek çiftler birbirlerine sevgi, anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır ve birbirlerini dikkatli ve iyi dinlerlerse olumsuz yaşantılar ve yükler olmaz…

  • Vivienne Westwood ilkbahar yaz 2013

    Vivienne Westwood ilkbahar yaz 2013

    Vivienne Westwood ilkbahar yaz 2013 defilesi galerimizde sizlerle…

    Vivienne Westwood ilkbahar yaz 2013

    vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (1) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (2) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (3) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (4) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (5) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (6) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (7) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (8) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (9) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (10) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (11) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (12) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (13) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (14) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (15) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (16) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (17) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (18) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (19) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (20) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (21) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (22) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (23) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (24) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (25) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (26) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (27) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (28) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (29) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (30) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (31) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (32) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (33) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (34) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (35) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (36) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (37) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (38) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (39) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (40) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (41) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (42) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (43) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (44) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (45) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (46) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (47) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (48) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (49) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (50) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (51) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (52) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (53) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (54) vivienne_westwood_ilkbahar_yaz_2013_defile_moda_elbise (55)

  • Pramit pasta tarifi

    Pramit pasta tarifi

    Pramit pasta tarifi nasıl yapılır ? pramit pasta malzemeleri nelerdir ? Pramit pasta tarifi…

    Malzemeleri:
    2 paket pötibör bisküvi
    100 gr. margarin
    1 yumurta
    1,5 su bardağı süt
    3 yemek kaşığı kakao
    4 yemek kaşığı şeker
    1 paket vanilya
    2 yemek kaşığı iri çekilmiş ceviz

    Hazırlanışı:

    Klasikleşmiş bir tatlı olan piramit pastanın tarifi şöyle;

    Margarini bir tencerede eritin

    Üzerine süt, şeker, yumurta, vanilya ve kakaoyu ekleyerek puding yapar gibi karıştırarak pişirin

    Kaynamaya başladığında ocağı kapayın ve bir kenarda ılınmaya bırakın

    Başka bir kabın içine bisküvileri kırın

    Cevizi ilave edin

    Ilınan karışımı bisküvi ceviz karışımının üzerine dökün ve karıştırın

    (10 dakika kadar buzdolabında dinlendirirseniz daha kolay şekil verirsiniz

    ) Yağlı kağıda karışımı dökerek piramit şekli verin

    Buzlukta 2-3 saat beklettikten sonra dilimleyerek servis edin

    Pramit pasta tarifi
    Pramit pasta tarifi

    Afiyet Olsun…

  • Estetik Operasyon geçirecek Forum sitesi okurlarına öneriler

    Estetik Operasyon geçirecek Forum sitesi okurlarına öneriler

    Arkadaşlar,

    Bir ihtiyaç üzerine bu yazıyı yazıyorum ve burada yazılanlar konusundaki fikirlerimi belirteceğim.

    Neden Yazıyorum?

    İyi niyetli bazı hastalarımın, yazılan bütün yorumları ciddiye alıp, kötü etkilendiklerini gördüm. Son olarak, nefes problemi olmamasına rağmen nefes problemi olduğuna inanan bir hastam bu yazıyı yazmama neden oldu. Kimsenin hastalarımı mutsuz etmeye hakkı yok. Fotoğrafını Brazilya ISAPS kongresinde göstereceğim; o kadar harika bir burun olmuş J

    Kadınlar kulübü ile tanışma

    6 yıl kadar önce kadınlar kulübünde adımın geçtiğini öğrendim. Sanki bir elektronik eşya alır gibi, markaları kıyaslarcasına doktorlar kıyaslanıyordu. Gerçek isimler kullanmadan yazılan bu yorumlar, gerçekten hasta olmayanların yazabileceği bir ortam olduğu için takip etme ihtiyacı hissettim. Zaman, zaman editörleri ile konuşup adımın buradan tamamen çıkartılmasını bile düşündüm. Hastalarımın fikrini sordum. Arkadaşının burnunu yaptığım birisi bile gerçek bir sonuç ile yetinmeyip günlerce buradaki yazıları okuyormuş. “Sizi oradan buldum, orası olmasa sizi bulamayabilirdim, lütfen adınız ve yorumlar orada kalsın” diyenler oldu. O nedenle, bu fikirden vazgeçtim.

    Kadınlar kulübü hakkında, şu an ne düşünüyorum?

    -Günümüzde her şey daha şeffaf oluyor. İnsanların, ameliyat gibi ciddi bir konuda araştırma yapma en doğal hakları.

    -Yaptığımız işin sonuna kadar arkasında olduğumuz için hastalarımızın yaşadıklarını paylaşmaları bizi rahatsız etmez, mutlu eder.

    -Forum sitelerini okuyan kişilerin, aradıklarını doğru şekilde bulabilmeleri için cerrah olarak, forum sitelerine mesafeli durmanın etik olduğunu düşünüyorum.

    -Benim hakkımda, yorum okumak isteyen hastalar olduğu için bazen hastalarıma

    “beni mutlu hastalar sayesinde bulduysanız, sizin de kendisi için doğru doktoru arayan hastalara karşı bir sorumluluğunuz olabilir. Dilerseniz yaşadıklarınızı özgürce paylaşabilirsiniz diyorum”.

    -Gerçek hasta olduktan sonra mutsuzluklarını belirten hastalarımıza da saygımız sonsuz olduğu için bu yorumların silinmesi için hiçbir girişimde bulunmadım, bulunmayacağım. Bir cerrahın tüm hastalarının mutlu olması çok zor. Mutsuz olan bazı hastalarımın yıllar sonra “burnum çok iyi oturdu, teşekkür ederim” telefonları alıyorum.

    Estetik ameliyat için forum sitelerini okuyanlara ve hastalarıma önerilerim

    -Yorum sayısının çokluğu ile cerrahın becerisi arasında bir ilgi yoktur. Bugün ne yemek yaptın, içine neler koydun gibi yorumlarla, konuyu sürekli şişirmek mümkün. J. Bu aralar şu doktor çok revaçta diyorlar gülüyorum J

    -En iyi cerrah kim diye haftalarca yorum okumak doğru değil, size uygun cerrahı bulmaya çalışın. Her cerrahın bir tarzı vardır. Daha kalkık, daha doğal, daha küçük gibi.

    -Ne istediğinizi 5 tane cerraha anlatmaya yorulmayın. Sonuçlarını beğendiğiniz cerraha gidin.

    -Elinde 5 cerrahın adıyla gelip hepsiyle görüşüp karar verecek, hastalara 5 dakikadan fazla vakit ayırmıyorum. O kadar yazıyı, kafanızı karıştırmak için okumuşsunuz diyorum.

    -Herkesin beklentisi farklı. Ortalama bir burunla çok mutlu olanlar var. Harika bir burunla bir türlü mutlu olamayanlar var. Bizim işimizi fotoğraf gösterir. Fotoğraflı yorumlar her zaman daha kıymetlidir.

    -Dedikodu yayan kişilere itibar etmeyin. Örneğin “Barış Çakır Revizyon yapmaz” dedikodusu çıkaranlara sesleniyorum. Burnu tamamen alınmış bir hastamızın koyduğu ameliyat sonrası fotoğraflar, size cevap olsun.  :),

    -3 yıldır şuna gideceğim böyle gideceğim, şöyle geleceğim yazan ama bir türlü ameliyat olamayanlara pek fazla itibar etmeyiniz.

    -En değerli yorum  FOTOĞRAF’ lı olandır.

    ARADIĞINIZI BULMANIZI DİLERİM. İYİ ŞANSLAR :)

     

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 

    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun ameliyatlarında “Mandal Burun” tehlikesi
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?
    – Gülerken diş etlerinizin çok görünmesi (Gummy Smile)
    Kalın derili burunlarda burun estetiği

  • Adet gecikmesi ne zaman ciddiye alınmalı?

    Adet gecikmesi ne zaman ciddiye alınmalı?

    Kadınlarda çeşitli nedenlere bağlı alarak adet gecikmesi yaşanabiliyor. Uzmanlar yılda bir iki kez adet gecikmesinin normal karşılanabileceğini ancak düzensizliğin iki üç ay devam etmesi durumunda hekime başvurulması gerektiğini belirtiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Füsun Işık, adet gecikmesinin ne zaman ciddiye alınması gerektiğini anlattı.

    Adet gecikmesinin birçok nedeni olabilir. Hormonal faktörler, üreme organları ile ilgili hastalıklar, stres gibi yaşam koşulları, ağır egzersiz veya aşırı kilo alıp verme adet gecikmesine neden olabilir. Op. Dr. Işık, adet gecikmesinin nedenleri arasında en sık görülenin yumurtanın geliştiği folikülün çatlamaması olduğu söyleyerek şu bilgileri verdi:

    “Aslında kadınların birçoğu yılda bir siklüs yumurtanın çatlamaması gibi sorunlar yaşayabilirler. Fizyolojik olan bu durum pek çok kez birkaç günlük adet gecikmesine yol açtığı için kadınlar tarafından fark edilmez. Adet gecikmesinde ilk olarak akla gelmesi gereken şey ise gebeliktir. Adet gecikmesi fizyolojik olan bu durumlar dışında yumurtalıklarda gelişebilecek endometriozis kistleri, yumurtalıkların iyi ve kötü huylu tümörleri gibi patolojik kistik oluşumlarda da görülebilir. Bazı hormonal denge bozukluklarında da ilk belirti adet gecikmesi şeklinde olabilir. Bu grup hastalıklar çok çeşitlidir ve karmaşık bir yapı içerisinde olabilirler. Bunlar içerisinde en sık rastlananları ise polikistik over sendromu, tiroit bezi fonksiyon bozuklukları ve süt hormonu olarak bilinen prolaktin hormonu salgı bozukluklarıdır. Bu hormon bozuklukları arasında adet düzensizliklerine en sık yol açan durumu ise polikistik over sendromu oluşturuyor.”

    Tanı ve tedavi önemli
    Op. Dr. Işık, tedavi yöntemleri ve tedavi edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek riskler konusunda da şunları söyledi:
    “Tedavi şekli, bulunan patolojiye göre değişir. Tiroit hormonu yetersizliğine bağlı durumlarda tiroit hormonu verilir. Prolaktin hormonunun yüksek düzeyde salgılandığı durumlarda, salgılamayı kesici ilaçlar verilir. Polikistik over sendromunda ise sadece kilo vermeyle bile adetler düzene girebilir. Ayrıca progesteron hormonu veya doğum kontrol haplarıyla da tedavi mümkün olabiliyor. Sürekli östrojen hormonu etkisi altında kalan rahim içini döşeyen endometrium tabakası her ay düzenli dökülüp adet kanaması şeklinde atılmadığı için sürekli kalınlaşır. Uzun yıllar içersinde bu durum rahim kanseri oluşumu riskini artırır. Ayrıca adet gecikmeleri tedavi edilmezse gebelik oluşumu gecikir veya gerçekleşmez. Adet gecikmesine neden olan yumurtalıkta kistik bir durum söz konusu ise tedavisi gecikmiş olur.”