Blog

  • Yaz güzellik tüyoları

    Yaz güzellik tüyoları

    Güneş yanıkları, bakımsız saçlar ve cilt sorunları nedeniyle yazın güzelliğinize gölge düşmesin!

    Yaz makyajı tüyoları
    Yazın makyaj yapmaya başlamadan önce süreceğiniz nemlendiricinin çok yağlı olmamasına ve güneş koruyucu özelliği bulunmasına dikkat etmelisiniz. Daha sonra yüzünüze bronzlaştırıcı bir pudra sürebilirsiniz. Pudrayı bir fırça yardımıyla tüm yüzünüze iyice yedirirken boyun kısmınızı da atlamamalısınız. Çünkü boynunuz farklı bir tonda olursa çirkin bir görüntü oluşacaktır. Gözleriniz için ise parıltılı farları tercih edebilirsiniz. Sarı, turuncu ya da beyaz tonlarındaki bir farı kaşınıza kadar sürebilirsiniz. Kirpiklerinize akmayan bir rimel sürdükten sonra pembe, turuncu ya da bakır tonlarında bir rujla yaz makyajınızı tamamlayabilirsiniz.

    Saç derinizi unutmayın
    Saçlarınızın sağlıklı uzaması için saç derinizin de sağlıklı olması gerekiyor. Güneş ışınları sadece saçları değil, saç köklerini de yıpratıyor. Bu nedenle saç derinizi de korumalısınız. Uzmanlar yaz aylarında saç derisini korumanın en iyi yolunun durulanmayan saç kremleri olduğunu belirtiyorlar. Çünkü bu kremler saç derisinde kaldığında hem saç diplerini hem de saç uçlarını koruyor.

    Cildiniz bozulmaya başladıysa…
    Yazın kullanan güneş kremleri ya da güneş sonrası nemlendiriciler ciltte tahrişe neden olabiliyor. Sivilce, kaşıntı, soyulma ya da dökülme olarak ortaya çıkan belirtilerin bazıları ürünü kullanmaya başladıktan hemen sonra ortaya çıkıp, sonrasında geçebiliyor. Bu tür alerjik reaksiyonlara sebep olan güneş ürünlerinin içinde çoğunlukla parfüm bulunuyor.
    Bu nedenle özellikle hassas cilde sahipseniz vücut ürünü seçerken parfümsüz olan ürünlerden birini tercih etmelisiniz. Ayrıca seçtiğiniz güneş ürünü cilt yapınıza da uygun olmalı. Yoksa yaz sonunda leke ve sivilcelerle savaşmak zorunda kalabilirsiniz.

    Eğer fazla yandıysanız…
    Koruma faktörü yüksek bir ürünle güneşlendiniz fakat yine de güneşte yandınız mı? Yaz aylarında hem bronz görünmek hem de sağlıklı güneşlenmek ayrı bir çaba istiyor. Uzmanlar koruyuculuk oranı yüksek en az SPF 15 özellikli ürünler kullanmanızı tavsiye ediyor. Siz de tatile bu ürünlerden birini alarak gitmiş olabilirsiniz. Fakat yine de güneşte haşlandıysanız sorun üründe değil sizin korunma şeklinizde olabilir. Çünkü birçok kişi koruyucu ürünü güneşin altında bir defa sürmenin yeterli olduğunu düşünüyor. Oysa bu ürünleri güneşe çıkmadan önce sürmek gerektiği gibi suya girdikten sonra da tekrar uygulamak önem taşıyor. Uzmanlar ayrıca bu ürünlerin etkisini geçiren en önemli şeyin de havlu ile kurulanmak olduğunu belirtiyor. Sudan çıktıktan sonra havlu ile kurulandığınızda ürünün koruyuculuk etkisi de azalıyor. Bu nedenle ürününüz suya dayanıklı olsa da sudan çıktıktan sonra tekrar krem sürmekte fayda bulunuyor.

  • Organik gıda boyası nasıl yapılır ?

    Organik gıda boyası nasıl yapılır ?

    Evde gıda boyası nasıl yapılır ? Evde besinlerle gıda boyası. Organik gıda boyası… Evde organik gıda boyası…

    Pembe ve Kırmızı Organik Boyayı nasıl elde ederiz ?

    Bu organik renkleri elde etmek için pancar en iyi seçenektir. Konserve pancarı veya doğal pancarı kaynatarak elde eceğiniz kırmızı renk doğal ve organik bir kırmızı renk olacaktır. Pancar suyu bir çok yemeğe farklı bir aroma katmaktadır.

    Alternatif olarak, aynı zamanda ahududu, nar veya herhangi bir kırmızı meyve kullanabilirsiniz. Kullandığınız bu kırmızı organik ürünlerde sadece tat değişimi olacaktır. Bu sebeple hazırlayacağınız yemeğe veya tatlıya yakışan tadı yakalamak sizin damak zevkinize bağlıdır.

    Bu rengi elde etmek için bir mutfak robotu veya blender ile ezerek sonrasında elek veya tülbent kullanarak renkli sıvı dışarı süzerek en yalın halde elde edebilirsiniz.

    Elde ettiğiniz kırmızı organik boyaya yapacağınız ürüne göre süt veya benzer bir renk açıcı kullanarak rengini de açmanız yani pembe bir renk elde etmeniz mümkündür.

    Turuncu

    Havuç bu konuda şeftali ile mikserden çekilerek turuncu tonunu elde edebileceğiniz ve tatlılarda kullanabileceğiniz en iyi alternatifdir. Tadı ve rengi konusunda hiç şüpheniz olmasın.

    Sarı

    Sarı için baharat kullanmak en pratik yöntem. Safran çiçeği ve zerdeçal tozu hem farklı bir aroma hemde çok güzel bir renk oluşturur. Fakat bu baharatların yoğun olması sebebi ile biraz zahmetli bir çalışmadır. Safranı dondurulmuş krema ile mixerden geçirip elde edeceğiniz renge inanamayacaksınız. Yoğunluğa ve renge göre karışım tamamen sizin insiyatifinizde olmalıdır.

    Tumeric(zerdeçal) hafif bir hint baharatıdır ve bilimsel olarak inflamasyon ve kansere karşı koruyucu, mide ülseri iyileştirici ve iltihap olan hastalarda oksidatif özelliği aynı zamanda çayınında rahatlatıcı bir özelliği vardır.


    Yeşil

    Sürekli çocuklara yeşil sebze takviyesi verme yollarını arıyoruz. Bu hazırlayacağınız karışım gene yukarıda paylaştığımız gibi dondurulmuş krema ve taze ıspanağı mixer yardımı ile karıştırıp muhteşem yeşil bir organik yeşil elde edebilirsiniz.

    Mavi ve Mor

    Ve son olarak, bu zor ikili. Mavi ve mor biraz zor olabilir ama kesinlikle mümkündür. Pembe ve kırmızı başlığı altında tarif edildiği gibi, yaban mersini ve böğürtlen, aynı işlemde kullanılabilir.

    Mor organik gıda boyası için en ideal sebze lahanadır. Kırmızı lahana, mor ve mavi hem de gıda boyası yapmak için kullanılabilir. Lahanayı kesmeden uzun süre kaynatırsanız ortaya çıkacak mor renge inanamazsınız.

    Bir alternatif kaynatma ise yavaş yavaş kabartma tozu ile karıştırarak kaynatma şeklidir.

    Yukarıda saydığım organik renklere ulaşma yöntemlerinde elde edeceğiniz organik gıda boyalarını hem tatlı hem de tuzlu hazırlayacağınız gıdalarda kullanabilirsiniz.

  • Yağ parçalayan besinler

    Yağ parçalayan besinler

    Yağları parçalayıp hazmı kolaylaştırıyor. Ayrıca kilo vermeye yarayan kalsiyum içeriyor.

    Kiraz:
    Yumuşak bir müshil etkisi yapıyor ve kilo kaybına neden oluyor.

    Yulaf:
    Tok ve şişkinlik hissi veriyor. Bir kase lapası vücutta üç kase su tutmayı sağlıyor.

    Esmer pirinç:
    B Vitamini deposu olması sayesinde proteinleri, Yağları parçalıyor, hazmı kolaylaştırıyor.

    Greyfurt:
    Metabolizmayı hızlandırıyor, vücut direncini artırıyor.

    Kırmızı üzüm:
    Dolaşım sistemini temizliyor. İçerdiği lif, vitamin ve mineraller sayesine kolesterolün düşmeye yardımcı oluyor.

    Salatalık:
    Lif zengini olması sayesinde tokluk hissi veriyor. Ayrıca sağlıklı bir su deposu

    Nar:
    Hormonları dengeliyor. Bu sayede kilonuzu kontrol etmeniz daha kolaylaşıyor. Ayrıca güçlü bir antioksidan.

    Adzuki fasulyesi:
    (Küçük kırmızı fasulye) Fasulyeler arasında en az yağ oranına sahip. Vücutta daha fazla suyu tutuyor.

    Brokoli:
    Lif ve C vitamini deposu. Ayrıca kilo vermeye yarayan kalsiyum içeriyor. Karaciğere iyi geliyor. Hazma yardımcı oluyor.

    Elma:
    Hafif tatlı, bağırsakları harekete geçiriyor.

  • Bekarlığın avantajları

    Bekarlığın avantajları

    Evlenmeli mi yoksa hayatınıza bekar olarak devam mı etmeli?

    – Evli arkadaşlarınızdan çok daha fazla davet alırsınız. Evlilerin eğlenmeye fazla zaman ayıramayacakları düşünülür.

    – Her yerde dilediğiniz gibi davranabilirsiniz. Başkalarının kurallarına uymak zorunda olmazsınız. Üstelik sizi garip davranışlarınızdan dolayı ikaz edecek kimse de olmaz.

    – Her akşam iş dönüşü kan ter içinde mutfağa girmek zorunda kalmazsınız. Canınız istiyorsa yemek yapar, istemiyorsa da yapmazsınız.

    – Hiç tanımadığınız kişileri annenizle babanızın yerine koyup, onlara saygı göstermek zorunda değilsiniz. Kayınvalide sorununuzun olmaması sizi rahatlatmalı.

    – Her hafta alışveriş listesini alıp, markete koşturmak zorunda kalmazsınız.

    – Kazandığınız parayı dilediğiniz gibi sadece kendiniz için harcayabilirsiniz.

    – Tatil dönemlerinde istediğiniz yere, istediğiniz arkadaşınızla gidebilirsiniz.

    – Televizyonun ve hayatın kumandası hep sizin elinizde olur.

    – Evinizde canınızın istediğini yapabilir, sadece kendi istediğiniz yemeği pişirebilirsiniz. Düzenli yaşamanız gerekmez.

    – Arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi telefon sohbeti yapabilirsiniz. Saatlerce konuşmanızda bir sakınca olmaz.

    – Hafta sonlarını dilediğiniz gibi geçirebilirsiniz. İsterseniz, gün boyu yataktan çıkmayarak, tembelliğin tadına varırsınız.

    – Evinizde dilediğiniz dekorasyon değişikliğini yapabilirsiniz. Kimse size karşı çıkmaz.

    – Çevrenizde her zaman bir hayran grubu oluşur. Bekâr olmanız, erkeklerin ilgisini çekmenizi sağlar. Kısmetiniz hep açık olur.

  • Mutsuz ve tatminsiz kadınlar

    Mutsuz ve tatminsiz kadınlar

    Birbirlerini hiç olmadığı kadar çok arzulayan ve evlendikten sonra mutluluklarının cinsellikle birlikte doruk noktasına çıkacağına inanan pek çok çift var. Bu çiftler nikâh masasına oturdukları zaman, “Cinsel açıdan tatmininiz garanti edilmektedir!” diye bir anlaşmaya imza atmamalarına rağmen, içlerinde tutuşan arzu ile birlikte, her şey gibi cinselliklerinin de dört dörtlük olacağına inanıyorlar. Fakat çoğu zaman her şey bekledikleri gibi olmuyor…“Cinsel bakımdan terk edilmiş evli bir kadın olur mu hiç?” demeyin, çünkü bu bir teori değil. İlk başlarda zevkli bir deneyim olarak paylaşılan cinsellik, daha sonra cinsel isteksizlik ve tatminsizliğin pençesinde kıvranabiliyor. Sonucunda çiftin hayat kalitesinde ciddi bir düşüş meydana gelebiliyor.

    TABULARI YIKMAK GEREKİYOR!
    Sağlıklı ve mutlu cinselliği engelleyen ve kadınların tatminsiz bir cinsel hayat yaşamalarına neden olan erken boşalma ve iktidarsızlık, her ne kadar görünürde erkek odaklı cinsel işlev bozuklukları olsa da, aslında çiftin ortak sorunudur. Erken boşalma ve iktidarsızlık yaşayan erkeklerin hemen hemen hepsi eksiklik, aşağılanma, küçük düşme, başarısızlık ve utanç duyuyorlar. Cinsel işlev bozuklukları nedeniyle birbirine öfkelenen çiftler gün ve gün kendilerine ve partnerlerine olan güvenlerini yitiriyorlar ve birbirlerinden uzaklaşıyorlar. Hal böyle olunca, tabulaşmış kurallar nedeniyle, cinselliği erkeğin başlatması gerektiğine, erkeğin kadına nasıl zevk vereceğini bildiğine ve cinsellikte erkeğin yönetici olmasının doğruluğuna inanan kadınlar, tatminsizliklerinden dolayı erkekleri suçlamaya başlıyorlar. Ayrıca “Sevişme sırasında konuşulmaz!”, “Cinsellik hakkında konuşmak ayıp ve günahtır!”, “Cinsellik içgüdüseldir ve öğrenilmez!”, “Penisin sertleşmemesi partnerin çekici bulunmadığına işarettir!”, “Fantezi kurmak sapkınlıktır!”, “Mastürbasyon yapmak kötü ve kirlidir!”, “Erkeğin penis boyu çok önemlidir!” gibi doğru bilinen yanlışlar cinsel sorunların karşılıklı konuşularak çözülmesini de engelliyor. Bu nedenle, cinsel işlev bozukluklarının çiftin sorunu olduğu kabul edilerek, tabulaşmış düşüncelerden kurtulabilmek için mutlaka bir cinsel terapiste başvurulması gerekiyor.

    CİNSELLİK KADINLAR İÇİN “SEVGİ” ERKEKLER İÇİN “GÜÇ” ODAKLIDIR!
    Çiftlerin birbirlerini sevmeleri ve severek evlenmeleri nedeniyle cinsel hayatlarının iyi olacağına inanmaları, yaşadıkları sorunları çözmekten çok, birbirlerine karşı olan sevgilerini sınadıkları bir sınava dönüştürmelerine neden olabiliyor. Bu sınavda yanlış yapılan her şey kendileri dışında bir sebebe bağlanıyor ve sorumluluklar karşı tarafa yükleniyor. Böylece çift mutsuzlaşıyor. Çözüm için öncelikle kadınların ve erkeklerin doğalarının temelinde yatan “sevgi ve güç” arayışının anlaşılması gerekiyor. Kadınlar sevgi, erkekler ise güç odaklı oluyor. Bu nedenle kadınların cinsel açıdan tatmin olabilmeleri için öncelikle seviliyor olduklarını hissetmeleri gerekiyor. Kadınlar üzüntülü, kafası karışık, bitkin ya da umutsuz olduklarında yalnız olmadıklarını hissetmek istiyorlar, koşulsuz sevgi ve saygı arıyorlar, duygularını paylaşmayı, anlayış ve değer görmeyi arzuluyorlar ama en çok kendilerini dinleyecek bir erkeğe ihtiyaç duyuyorlar. Bunun için erkeklerin kadınların elini tutup, gözlerinin içlerine bakarak, sakin ve anlayışlı bir şekilde dinlemeleri, akıl vermek veya çözüm üretmek yerine duygularına eşlik etmeleri gerekiyor. İşte o zaman kadınlar hem gevşiyorlar ve rahatlıyorlar hem sevildiklerini ve değerli olduklarını hissediyorlar hem de sevişmeye hazır hale geliyorlar. Çünkü kadınlar bildiklerini erkeklerinden DUYMAK, duyduklarını HİSSETMEK, hissettiklerini davranışlarında GÖRMEK istiyorlar. Bu nedenle erkeklerin “Zaten onu sevdiğimi ve sadık olduğumu biliyor!” savunması hiç gerçekçi ve mantıklı görünmüyor. Kadını İSTEKLİ veya MELEK, ÖFKELİ veya KIRGIN yapmak erkeklerin elinde gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Erkeğine sesini duyuran ve anlaşılan bir kadın değişiyor, rahatlıyor ve sevgi dolu oluyor…

    KADINLAR NE İSTER…
    Erkeklerin sürekli olarak üzerinde düşündükleri fakat bir türlü bulamadıkları sorunun cevabı aslında çok basit gibi… Kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgisini ifade eden, anlayışlı erkekler istiyorlar. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleri gibi görünüyor. Kadınlar çoğu kez değerli olduklarını hissetmek istiyorlar. Bunu hissettirebilmek için erkeklerin kadınların gururunu okşamaları, her akşam en az yarım saat onları dinlemeleri ve anladıklarını göstermeleri, şefkatli olmaları ve her daim arkalarında olduklarını hissettirmeleri gerekiyor.

    KADINLARIN KENDİLERİNİ DOĞRU İFADE ETMELERİ GEREKİYOR!
    Her kadının yapısı diğerine göre farklı oluyor. Bazı kadınlar dokunulmaktan, bazıları cinsellik içeren konuşmalardan ya da seslerden, bazıları ise cinsellik içeren görüntülerden etkileniyor ve uyarılıyorlar. Bunu keşfedebilmenin yolu cinsel paylaşımlarda bulunmak ve paylaşımlar üzerine konuşmak olarak karşımıza çıkıyor. Aslında bu sanıldığı kadar zor ve karmaşık bir süreç olmuyor. Kadının nelerden zevk aldığını partnerine ifade etmemesi ya da edememesi, cinsel yönden tatmin edilememiş evli kadınların sayısını her geçen gün artırıyor. Bu nedenle kadınların kendilerine sakladıkları düşünceleri, fantezileri ve içlerine attıkları duyguları anlatmaları gerekiyor. Tercih edilen dokunuşları konuşmak ve yol gösterici olmak daha önce tadılmamış zevklere ulaşılmasını ve cinselliğin bambaşka yönlerinin keşfedilmesini sağlayabiliyor. Çünkü konuşmak, istekleri ifade etmenin ve karşılığında geribildirim almanın en basit ve kesin yöntemi gibi görünüyor. Sevişme sırasında beden dilini kullanmak, inlemek ya da mırıldanmak da olağan çözüm yollarından birisi olabiliyor. Partnerinin zevk aldığını fark eden erkek, seks eyleminde başarılı olduğunu düşünebiliyor, partnerinin hangi durumda, neden ve nasıl tepki verdiğini fark edebiliyor ve geri bildirim verebiliyor. Her erkek, kadınını mutlu etmekten yana oluyor. Bu nedenle kadınların konuşarak ya da beden dillerini kullanarak kendilerini doğru ifade etmeleri hayallerindeki sekse kavuşmaları için önemli bir adım gibi görünüyor.

    HER ENGEL BİR FIRSATTIR ANLAYANA…
    Her engel bir fırsattır aslında, üzülmek mutlu olmak için, hastalık şifa bulmak için, öfke sevmek için, suç affetmek için, baskı direnmek için, başarısızlık başarılı olmak için, cinsel sorunlar yakınlaşmak için bir fırsat olabiliyor. Bu nedenle çiftlerin hata yapmaktan ve eleştiriden korkmamaları büyük bir önem taşıyor. Birbirlerini koşulsuzca sevmeleri, inanmaları, denemeleri, yılmamaları, mücadele etmeleri ve gerisini zamana bırakmaları gerekiyor. Çünkü zamanla her şey değişiyor.

  • Şekerpare tarifi

    Şekerpare tarifi

    Sivas usulu şekerpare tarifi… Şekerpare malzemeleri nelerdir ? şekerpare nasıl yapılır ? şekerpare tarifi..

    Malzemeleri :
    3 su bardağı un
    1 su bardağı irmik
    1 çay bardağı şeker
    1 adet yumurta
    1 adet yumurta sarısı
    1 paket kabartma tozu
    1 paket vanilya
    ½ paket margarin
    1 çay bardağı sıvı yağ
    Şerbeti için:
    4 bardak su
    4 su bardağı şeker
    ½ limon
    Üzeri için:
    1 adet yumurta

    Hazırlanışı :

    SİVAS USULU ŞEKER PARE

    Yarım paket margarin, bir çay bardağı sıvı yağ ve bir çay bardağı şekere, bir yumurta ve yumurtanın sarısı koyulur

    Bir su bardağı irmik ve üç su bardağı un eklenen karışıma birer paket karbonat ve vanilya koyulup istenen kıvama gelene kadar yoğurulur

    Dört su bardağı şeker ve dört bardak su kaynatılıp limon sıkılarak şerbet hazırlanır

    Yuvarlanan şekerpare hamurları üzerine hafifçe bastırılarak fırın tepsisine dizilir

    Kırılıp, çırpılan bir yumurta üzeri çatalla çizilen şekerparelerin üzerine sürüldükten sonra, 180 dereceye ayarlanan fırında pişirilir

    Nar gibi kızaran şekerpareler soğutulup, üzerine dökülen ılık şerbeti çektikten sonra servis tabağına dizilir

    Şekerpare sunuma hazırdır… Afiyet olsun…

  • Yüz bölgesinde sarkmanın sebepleri neler?

    Yüz bölgesinde sarkmanın sebepleri neler?

    Yüz bölgesinde sarkmanın sebepleri neler?
    Yaş ilerledikçe ve yer çekiminin etkisiyle ciltte gevşeme ve elastikiyetini kaybetme ile birlikte sarkma başlar. Zaman yüz ve boyun bölgesinde olumsuz ve yorgun bir görünüm yaratır. Yüz bölgesi yanaklardan aşağı sarkmaya başlayınca yüzde yorgun bir görünüm oluşur.

    Bütün yüz tipleri için sarkma zamanı aynı mı?
    Elmacık kemikleri çıkık ve kemikli yüze sahip olanlar, çene yapısı geniş olanlar sarkmaya daha dirençli olabiliyor. Onlar daha geç yaşlanıyor veya sarkmaları daha ileriki yaşlarda yaşanıyor. Yüz ve yanak bölgeleri toplu ve etli olanlar, küçük çeneye sahip olanlar ise daha kısa sürede sarkmaya başlayabiliyorlar.

    Yüz bölgesindeki sarkmayı ve gevşemeyi arttıran çevresel faktörler neler?
    Sigara içmek, vitamin eksikliği, kilo alıp vermek, bozuk ve dengesiz diş yapısı, solaryum ve güneş ışığına maruz kalmak gibi sebepler sarkma ve gevşemeyi arttırırlar.

    İlk belirtileri neler?
    Yüz bölgesi sarkması ve gevşekliği genellikle göz kapağı sarkmaları ve göz etrafı gevşemesi ile birlikte görülür. Bu sarkmalara çoğu zaman kaş bölgesi düşüklüğü de eşlik eder. Orta yüz bölgesinde de çukurlaşma ve volüm kaybı oluşur.

    Sonra hangi sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor?
    Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Üzgün görünüm veren çizgiler ve katlantılar oluşur. Gözlerin ve kaşların kavisi de aşağıya doğru yönelir.

    Ortalama bir sarkma yaşı var mı?
    Yüz yaşlanmasının en hızlı ilerleyen ve göze çarpan deformiteleri genellikle 40 yaş ve üzerinde görülür.

    Peki, nasıl önlemler almak gerekiyor?
    Aslında en önemlisi bu kırışıklık ve yaşlanma belirtilerinin başında önlem almak ve ona göre tedavilere başlamaktır. Çizgiler hafifken dolgu, botoks gibi kırışıklık önleyiciler kullanmaya başlanabilir. Ayrıca cilt altına anti-aging vitamin ve mineral uygulamaları ve lazer işlemleri yapılabilir. Bunlar düzenli yapılır ve kırışıklıklar derinleşmeden önlem alınırsa basit şekilde mücadele mümkün olabilir.

    Yüz sarkmaları için en uygun tedavi yöntemleri neler?
    Sarkmalar için en uygunu derin lazer ve ultrason. Cilt altına uygulanan derin ultrason ve lazerde radyo dalgalarıyla iz bırakmadan ve kolayca cilt toparlanmasına destek olunabiliyor.

    Bu tedavinin başarı göstermesi için ne kadar zaman geçmesi gerekiyor?
    Cilt altının sıkılaşması 2-6 ay kadar bir zaman alıyor. Bu esnada yeni bağ dokusu oluşumu sağlanıyor. Kolajen liflerinin üçlü sarmal yapıları ısıdan etkileniyor ve radyo dalgalarıyla çözülme sağlanıyor. Bunun ardından da iyileşme süreci başlıyor ve fibroblastlar harekete geçiyor. Cilt altı tabakasının yeniden kolajen lifleriyle yapılanması da sıkılaşmanın önünü açıyor.

    Peki, kaç seans uygulama yapılıyor?
    Bu uygulamalar bölgeye ve cilt yapısına göre farklılık gösterebiliyor. Genellikle birkaç seans şeklinde uygulamak gerekebilir.

    İlerlemiş sarkmalarda da bu yöntem sonuç veriyor mu?
    İlerlemiş sarkmalar için yüz bölgesini telle asma ve çiftini, yani yüz ve boyun germesi yapılabilir. Yüz lifting’inde artık eskisi gibi büyük izler oluşturmadan operasyon gerçekleştiriliyor. İzler kulak içinde kalacak şekilde çalışılıyor ve görünmemesi için boyun germe yapılması durumunda boyun germe izleri de kulak arkasına bırakılarak operasyon gerçekleştiriliyor. Yani yüz bölgesini üste ve yanlara doğru çekiliyor ki kişinin daha genç görünümü elde edilebilsin.

    İyileşme ne kadar zaman alıyor?
    Özel bir korse ile ilk hafta yüz ve boyun bölgesinin desteklenmesi gerekiyor. Bir hafta sonra dikişler alınıyor ve korse çıkartılıyor. Hastaya bir süre güneşten ve solaryumdan uzak durmasını tavsiye ediyoruz.

  • Ne kadar bağımlısınız?

    Ne kadar bağımlısınız?

    Sabah kalkar kalkmaz sigara paketine mi sarılıyorsunuz? Hastayken bile sigara içmeden yapamıyor musunuz? Sigaraya ne kadar bağımlı olduğunuzu öğrenmek ister misiniz?

    Ülkemizde 15 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin %31,2’si yani yaklaşık 16 milyon kişi sigara içiyor. Sigara kullanımının cinsiyetler arasındaki oranı ise erkeklerde %50,6. Bu oran, kadınlara göre %16,6 daha fazla. Halen sigara içenlerin yarısından fazlası sigarayı bırakmak istediğini, ancak bu kişilerin sadece %10,0’ı gelecek bir ay içinde sigarayı bırakmayı planladığını ifade ediyor. İlk sigara deneyimlerine erken yaşta başlayan gençlerin düzenli sigara kullanıcısı olma ihtimalleri daha yüksekken, sigarayı bırakma ihtimalleri de daha düşük oluyor. 21 yaşına kadar sigara içmemiş olanların daha sonra başlama olasılığı da dana düşük.

    Araştırmalara göre sigarayı bırakmanın 5 temel adımı şöyle:
    1. Bırakmaya hazır olmak ve bırakma günü belirlemek.2. Doktor ve eczacınıza danışmak, destek almak.
    3. Yeni davranışlar geliştirmek (Rutinlerinizi değiştirmek ve sigara içme isteğini unutturacak yöntem bulmak).
    4. Tedavinize doktorunuzun önerdiği süre boyunca devam etmek.
    5. Yeniden sigarayı yakmanıza neden olacak zorluklara karşı hazırlıklı olmak.

    Sigara bağımlılık testi için tıklayın !

  • Yağlanmaya karşı ara öğün şart

    Yağlanmaya karşı ara öğün şart

    Uzmanlar, beslenmede az öğün yapmanın ve glisemik indeksi yüksek besinler tüketilmesinin karın bölgesindeki yağlanmayı arttırdığını söylüyor

    Diyetisyen Safiye Taş, yaz döneminde karın bölgesindeki yağların daha çok rahatsız etmeye başladığına işaret etti.
    Karın bölgesindeki yağlanmayı artıran nedenlerden birinin insülin hormonu olduğuna dikkati çeken Taş, insülin hormonu bol salgılatıldığında yağlanmanın arttığını dile getirdi.

    Beslenmede az öğünün yağlanmada etkili olduğunu vurgulayan Taş, şöyle konuştu:

    VÜCUDU AÇ BIRAKMAYIN
    “Mesela kahvaltı yapmıyorsunuz, öğlen yemek yediniz, öğleden akşama kadar yine açsınız ve akşam yemek yediniz. Aslında çok hafif yediniz ama karın bölgenizde ciddi bir yağlanma var. Çünkü vücudu aç bırakıyorsunuz.
    Vücut uzun süreli aç kaldığı için de tekrar yemek yediğinizde kendini korumak adına, yağ deposundan harcayacağını bildiği için, yediğiniz her şeyi yağ olarak tekrar depoluyor. Uzun süre aç kalmayacağız. Mümkün olduğunca ara öğünler yapmaya çalışalım. 2-3 saat arayla mesela bir salatalık bile yemeniz önemli. İnsülin seviyesi belli bir noktada kalacaktır.”

    GLİSEMİK İNDEKSİ YÜKSEK BESİNLERDEN KAÇIN!
    Safiye Taş, karın bölgesinde yağ oluşumunda glisemik indeksi yüksek besinlerin alınmasının da etkili olduğuna işaret ederek, glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçınılması gerektiğini söyledi.

    Havuç, bezelye, pirinç pilavı, patates, muz, kavun, kayısı, üzüm ve kuru meyvelerin yerine elma, kiraz, çilek, erik, şeftali gibi meyvelerin tercih edilmesi gerektiğini kaydeden Taş “Karpuz da yenebilir ancak iki dilimde bırakılması gerekir” dedi.

    Safiye Taş, beyaz ekmek değil yulaflı, çavdarlı, tam tahıllı ekmeklerin tercih edilmesi gerektiğini ifade ederek, çorbaların içinde de beyaz un, şehriye veya krema olmamasına dikkat edilmesini istedi.
    Taş, “Glisemik indeksle beklenmek karın bölgesindeki yağlanmayı azaltacaktır. Genelde de aslında beslenme kurallarından biridir” diye konuştu.

    Haftada 1-2 kez kırmızı et, 1-2 kez balık eti ve yine 1-2 kez tavuk ve hindi eti tüketilmesini öneren Taş, nohut, kuru fasulye, barbunya, bakla, mercimek gibi kuru baklagillerin de kan şekerini güzel dengelediğine ve bunların protein örgüsünün de kaliteli olduğuna işaret etti.
    AA

  • Evdeki sigara kokusundan nasıl kurtulunur?

    Evdeki sigara kokusundan nasıl kurtulunur?

    Her evin kendine has bir kokusu vardır. Ancak söz konusu koku sigara kokusu olduğunda bu pek de hoş bir durum sayılmaz. Dışarı çıktığınızda üzerinize sinen sigara kokusundan eve geldiğinizde arınmanız gayet kolay ancak bu koku evinize sindiği zaman biraz daha fazla efor sarf etmeniz gerekebilir. Biz de sizin için, evinize sinen sigara kokusundan kurtulmanızı sağlayacak en etkili ve kolay yolları araştırdık! Hazır mısınız?

     

    Birinci öneri

    Sabahları uyanabilmek için kullandığınız kahve, sigara kokusundan kurtulmanız konusunda da size yardımcı olabilir. Tülden birkaç tane ufak kese yapın, içlerini kahveyle doldurun ve evinizin muhtelif yerlerine, özellikle sigara içilen alana asın. Kahve evinize sinen sigara kokusunu absorbe edecek ve yerine hoş, aromatik bir koku bırakacaktır.

    İkinci öneri

    Mümkünse evinizde sigara içilmesine izin vermeyin, kül tablalarını dolu tutmayın. Eğer bu durumu eneglleyebilirsanız, sigara dumanının dağılmasını engelleyen kül tablalarından kullanın ve sigara içilirken camları açın. Perdeleri de açarsanız, hava sirkülasyonunun daha iyi olmasını sağlayabilirsiniz.

    Üçüncü öneri

    Sigara içilen alanda mutlaka kokulu mum yakın. Ayrıca bu konuda oda kokularından da yardım alabilirsiniz. Kuru çiçeklerden hazırlanmış bir potpuriyi sehpanın ortasına yerleştirin. Bu aynı zamanda oldukça dekoratif bir çözüm olacaktır.

    Dördüncü öneri

    Eğer evinize sigara kokusu sindiyse, başvurabileceğiniz en kolay yöntemlerden biri de birkaç tane limon ve portakal dilimleyip, sigara içilen alana yerleştirmek. Ancak dilimleri bir, en fazla iki gün sonra dağıttığınız yerlerden toplamayı ihmal etmeyin.

    Beşinci öneri

    Eğer bir gece evvel arkadaşlarınızla evinizde toplandıysanız ve fazlasıyla sigara tüketildiyse, ertesi gün evinizin yakınından geçmek istemeyebilirsiniz. Bunun için size önereceğimiz çözüm oldukça basit. Sigara içilen alana geceden birkaç kase sirke koyun ve kapıyı kapatın. Bir gün kadar sirkeli kaseler içeride kalsın ve sonra kaseleri odadan çıkarın.