Blog

  • Doğru emzik seçimi

    Doğru emzik seçimi

    Doğru emzik seçimi ve doğru kullanımı

    Bebeğimin emzik kullanımı güvenli midir ?
    Zor zamanlarda bebek için rahatlatıcı bir güvenlik ve konfor hissi sağlar tamamen güvenlidir.

    Bebeğimin ne kadar süre emzik kullanmalı ?
    Emziğin uzun süreli kullanımı, bebeğin ağız ve diş şekilleri değişikliklere neden olabilir. Bu nedenle, Emzik kullanımı, bebeğin 2 yaşı ile sınırlandırılmalı.

    Emzikler bebeklerin hayatında yatıştırıcı rol oynar ancak anne ve babalar bunun alışkanlık haline gelmesinden dolayı endişe duyabilirler. Eğer bebeğinize emzik vermeye karar verdiyseniz bu maddeleri mutlaka okuyun…

    Emzik seçimi yaparken doğal bir madde olan kauçuktan yapılmış olanı seçin. Özellikle diş çıkartan bebeklerde kauçuk emzik kullanmak uygun olur.

    Her zaman kırılmaz özellikte olan emzikleri seçin.

    Kolay temizlemek için bulaşık makinesinde yıkanabilir emzikleri seçin.

    Uzun süre emme sırasında bebeğin burun deliklerinin kapanmaması için delikli emzikleri seçin.

    Bebeğinizin yaşına uygun emzikler seçin. İlk aylardan bebeğin rahat uyuyabilmesi için yeni doğan bebekler için olanı seçin.

    Emziğin biberona takılı olduğundan her zaman emin olun.

    Emziğin ucunda kullanımdan kaynaklanan delikler olduysa mutlaka değiştirin.

    Bebeğinizin emzik emmesi alışkanlığı haline gelmemesi için daima kontrol altında tutun.

    Bebeğin her emzik kullanımı öncesinde mutlaka sıcak su ile emziği temizleyin.

    Çok fazla emzik satın almayın, bebeğinizin hangi emziği sevdiğine karar verin.

    Emziklerin bazıları çok uzun kullanım için kaliteli değildir bu yüzden emziği aralıklı olarak değiştirmek gerekir.

    Emzikleri doğru kullanımı çok önemlidir. Bebeğinizin yakasına ya da giysisine doğru olarak tutturun. Ancak bebeğiniz yeni küçükse boynuna dolanmaması için emziği tutturmayın.

    Ve temizliği içinde mutlaka emzik kılıfı bulundurun.

    Bebeğiniz acıktığında ona gecikme süresi için emzik vermeyin, emziği sakinleştirmek için kullanmayın.

    Bebek emzik emmeye istekli değilse onu zorlamamanız gerekir.

    Emziğe şekerli bir şeyler sürmemeniz gerekir çünkü bebeğinizin diş yapısına zarar verir ve diş çürüklerine yol açar.

    Bebeğinizin yaşına göre damaklı ve damaksız olarak emzik seçmelisiniz. Eğer bir yaşından küçük ise damaksız emzikleri tercih etmeniz gerekir.

  • Modern banyo tasarımları

    Modern banyo tasarımları

    Modern banyo tasarım fikirleri galerimizde sizlerle…

  • Gözlük takanlara makyaj önerileri

    Gözlük takanlara makyaj önerileri

    Gözlük takan kadınlar için 17 makyaj önerisi! Kim demiş gözlükle, makyaj olmaz diye!İşte gözlük takan bayanlar için makyaj önerileri..

    Gözlük takan kadınlar aslında kendi modalarını kendileri oluşturmalılar. Ama biz gene de size 17 maddelik bir yardım listesi gönderelim.

    Doğal olun!
    Gözlük takıyorsanız şanslısınız çünkü göz makyajı yapsanız yapmasanız da bu durum gözlük camlarının arkasından çok doğal duracaktır.

    Parlak ve canlı renklerde ruj seçin!
    Makyaj uzmanları gözlük takan kadınların pembe ya da mor gibi canlı renklerde ruj kullanmasını öneriyor. Parlatıcı da olabilir.

    Maskara mutlaka kullanın!
    Maskara kirpiklerinizi belirginleştirecek ve gözlük camlarının arkasından ben buradayım dercesine bağıracaktır.

    Jel liner!
    Jel liner gözlük takan kadınlara çok yakışacaktır. Ekipçe göz makyajı için en çok önerdiğimiz makyaj malzemesi bu.

    Kalın Çerçeve!
    Kalın çerçeveli gözlükleriniz varsa eyelinerı kalın çekmenizi öneriyoruz.

    İnce çerçeve!
    İnce çerçeveniz varsa gözünüze kalemi ince çekin.

    Allık!
    Gözlük takıyorsanız mutlaka allık sürün.

    Camlar!
    Eğer gözlük camlarınız gözlerinizi büyük gösteriyorsa gözünüzün alt kapağına parlak bir renk sürmenizi öneriyoruz.

    Buğulu gözler için!
    Gözlük takıyor olmanız buğulu gözlere sahip olamayacaksınız anlamına gelmesin. Eğer gözlerinizin altına da kalem çekerseniz camların arkasından buğulu bakarsınız.

    Dağıtılmış eyeliner!
    Eğer gözünüzün altına ve üstüne sürdüğünüz eyelinerı elinizle dağıtırsanız insanlar gözlerinize hipnotize olacaklardır.

    Kaşları belirginleştirin!
    Kaşlarınızı bir kalemle belirginleştirirseniz kaşlarınız yay gibi duracaktır.

    Kaşlarınıza şekil verin!
    Çerçevenize göre kaşlarınıza bir kaş kalemi ile şekil verebilirsiniz.

    Kendi modanızı yaratın!
    Gözlük taktığınızda aynanın karşısına geçin ve hangi makyajın gözlüklü yüzünüze daha iyi olacağını keşfedin.

    Gözleriniz küçük görünüyorsa!
    Eğer gözlük camlarınızdan dolayı gözleriniz küçücük görünüyorsa bütün gözünüzün etrafına kalem çekin.

    Gözleriniz büyük görünüyorsa!
    Gözlüklerinizin camları gözlerinizi büyük gösteriyorsa ince bir kalem çekin ve mümkünse her tarafına çekmemeyi tercih edin.

    Kirpik maşası!
    Maskara kullanamıyorsanız üzülmeyin. Kirpik maşası da aynı görevi görür.

    Gözaltlarınızı aydınlatın!
    Gözaltı kremi ya da biraz pudra işinizi görecektir. Çok az kullanın, farkı hemen göreceksiniz.

  • Yaza formda girme önerileri

    Yaza formda girme önerileri

    Dr.Mehmet Öz’den Yaza Formda Girme Önerileri…Koskoca bir kışı geride bıraktık ve yaz mevsimine formda girmenin planlarını şimdiden yapmaya başladık bile..

    Kahvaltı önerileri
    – Meyve suyu yerine yağsız süt için. Kahvaltıda yağsız süt tüketen fazla kilolu insanlar daha az yerler.
    – Kahvaltı yapan kişiler kilo vermede ve vermeye devam etmede daha başarılı olurlar.
    – Araştırmacılara göre sabahları yumurta tüketen kişiler, karbonhidrat ağırlıklı beslenen kişilere göre daha uzun süre tok kalıyor.
    – Yulaf sizin arkadaşınız! Kahvaltıda bir kase yulaf ezmesi yemek öğlen yemeğe saldırmanızı önler.
    06.30’da tartılın
    Araştırmalar, her gün tartılan kişilerin tartılmayanlara göre daha fazla kilo kaybettiğini gösterir. Her gün aynı satte tartıldığınızda sıvı dengesi nispeten standart olur ve dalgalanmalar en aza iner. Gıda ve sıvı alımındaki değişiklikler yüzünden gün boyunca farklı miktarlarda kilo alabiliriz. Bağırsak ve mesanenin boşalmış olduğu sabah saatlerinde tartıldığınız zaman üzerinizde yemek/dışkı/idrar gibi ekstra ağırlıkların olmadığından emin olursunuz ve hayal kırıklığı yaşamazsınız. Yeni bir araştırmaya göre, bir bağırsak hareketinin ortalama ağırlığı yaklaşık 350 gramdır. Ortalama bir kişi 50 cc/saat idrar üretir. Eğer yaklaşık 8 saat uyuyorsanız bu da yaklaşık 400 ml’ye eşittir.
    06.35’te mutlaka egzersiz yapın
    Sabahları egzersiz yapan kişiler, spor yapmaya daha bağımlı olur. Bu kişiler aynı zamanda daha fazla yağ yakar. Karbonhidrat alımını sınırlandırarak, egzersiz sırasında kas hücrelerinin çalışmasına bağlı olarak enerji dolaşımını canlandırabildiğiniz gibi yağ asiti taşınmasını da kolaylaştırabilirsiniz. Egzersiz öncesi karbonhidrat alımı, aç karnına egzersiz yapmak ile karşılaştırıldığında, yağ yakımını büyük ölçüde engellediği görülür. Bu çerçevede bakıldığında düzenli aç karnına yapılan egzersiz kas içinde yağ dönüşümünü düzenlemek için efektif bir stratejidir. Bu sayede yağ asitlerinin birikimini engellersiniz. Aşırı yağlı beslenen toplumlarda, aç karnına sabah egzersiz yapmak, gün içinde tok karnına yapmaktan daha etkili olacaktır.
    Yemek saatleri- 07.30, 12.00, 18.30
    Herhangi bir sosyal ortamda olmaksızın, bir laboratuara yerleştirilmiş olan insanların, gıda erişimine ücretsiz olarak izin verildiğinde, her gün 3 öğün yemek yeme eğiliminde oldukları görülmüştür; ilk öğün saat 7-8 arasında, ikinci öğün yaklaşık öğlen ve üçüncü öğün ise 19.00’da. Bunu bize fizyolojik ritmimizin dikte ettiğini hipotez olarak öne sürebiliriz. Araştırmalar, insanlar aç olduğu zaman karar verme ve dürtü kontrolünün, tok olanlara göre bozulduğunu göstermektedir. Fizyolojik ritmimize göre yemek yediğimizde, bu tür zayıf davranışlardan kaçınırız.
    08.00’de bir bardak su
    Soğuğa maruz kalma durumunun, vücudun metabolik hızını yükselterek yağ yakımını arttırdığı belgelenmiştir. Buzlu bir bardak soğuk su metabolizma hızını yaklaşık 10 kalori arttırır, bu da yıl boyunca yaklaşık 2 kilo vermenize eşittir. Araştırmalar, metabolizmanın hızının sabahları en yavaş olduğunu göstermiştir. Hatta bir araştırma akşamüstü bu oranın yüzde 5 daha fazla olduğunu göstemiştir
    Lifli besin takviyesi yapın
    Lifin faydaları, kardiyovasküler ve kolorektal (kolon ve rektumla ilgili) sağlığı konusunda belgelenmiştir. Ayrıca araştırmalar, lif alımının yemek sırasında alınacak kalori miktarını 70 kalori azalttığını göstermiştir. Bu etki, yemekten 15 dakika önce bir elma tüketildiğinde de gözlenmiştir. Elma yenildiği durumda yemek esnasında 187 kalori daha az alındığı görülmüştür.
    Market alışverişi 10.00’da
    Saat 10:00 kahvaltı ve bir bardak soğuk suyunuzla hala toksunuz. Araştırmalar düşük kan şekerinin kendini kontrol etmeyi engellediğini göstermiştir. Bu da sizin almamanız gereken şeyleri satın almanıza sebep olabilir. Marketlerden yapılan alışverişlerin yüzde 85’i markette dolaşırken verilen kararlar ile gerçekleşmektedir. Açlığınıza göre değil elinizdeki listeye göre alışveriş yapın.
    Saat 22.00’de yatın
    Melatonin salımı saat 22:00 de zirveye varır. Ancak melatonin salgılanması herhangi bir ışığa maruz kalırsa bozulur. Karbonhidrat alımı, melatonine dönüşen triptofan seviyesinin yükselmesine yardımcı olur. Düşük melatonin seviyesi karbonhidrat açlığı ile direkt bağlantılıdır. Gece saat 22:00’den sonra ayakta olmak, içsel melatonin salgılanmasını engeller ve bu da uyku düzenimizin bozulmasına sebep olur. Vücudun karbonhidrata karşı istek duymasının artması, daha kaliteli bir uyku için melatonin seviyesinin artmasına sebep olacak doğal bir reaksiyondur. Yatmadan 3 saat önce ağızdan alınan melatonin takviyesi, uyku-uyanıklık döngüsünü gözlemleyerek karbonhidrat açlığını kontrol altında tutar. Ve bu da doğal fizyolojik ritmimizi düzenler.

  • Tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenler

    Tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenler

    Çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftlerin büyük bir kısmı en kısa sürede tedavi olup bebeklerine kavuşmak isterler. Hatta bazıları neden çocuk sahibi olamadıklarını öğrenmeden hemen tüp bebek yaptırmaya çalışırlar. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenleri açıkladı.

    Maalesef toplumdaki genel kanı; tüp bebek tedavisinin %100 başarılı olduğu yönündedir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenleri ve başarı oranlarını açıkladı…

    Defalarca tüp bebek tedavisi deneyip kendiliğinden gebe kalan birçok kişiye tanık olunur. En son teknolojik gelişmeleri kullanılsa bile tüp bebek kesin bir yöntem değildir.

    Amerikan Üremeye Yardımcı Tedavi Edenler Derneği’ne göre tüp bebek de başarı oranı %40 ancak ulaşmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisinden Önce

    Tüp bebek tedavisine başlamadan veya karar vermeden önce daha basit yöntemler ile gebe kalınıp kalınmayacağı araştırılmalıdır. Ciddi erkeğe bağlı sperm problemi yoksa yumurtlama fonksiyonları normal olan genç çiftlerde denemeye gerek yoktur. Yumurtlamayı artırıcı yöntemler veya aşılama tedavisi ile daha basit daha hesaplı bir şekilde netice alınabilir.

    Yumurtlamayı artırıcı tedavi kadınlarda normalde 1 tane gelişen yumurta sayısını daha fazlalaştırmaktır. Bunun için hap benzer bazen de iğne benzeri ilaçlar kullanılır ve daha fazla sayıda yumurta büyümesi sağlanır.

    Doktorunuzun belirleyeceği bir zamanda da eşinizle beraber olarak doğal yollardan hamile kalma şansı artırılmış olur. Aşılama dediğimiz ‘İntrauterin inseminasyon‘da ise eşden alınan spermler laboratuar koşullarında daha yoğun ve daha hareketli hale getirilerek kadının rahminin içine enjekte edilir. Burada hem zamanlama hem de rahmin içersine daha fazla sayıda sperm bırakıldığı için gebelik şansı artmaktadır. Aynı zamanda yumurtlamayı artırıcı tedavi de uygulandığı için başarı şansı daha fazlada artmaktadır. Tüp bebek tedavilerine göre daha zahmetsiz ve basit tedaviler olduğu için öncelik tanımak gerekir. Sayılara yani başarı oranlarına gelecek olursak yumurtlama tedavisinde her bir seferinde % 6 iken aşılamada bu oran%18’dir. Bu oranlara bakarak biraz umutsuzluğa kapılabilir ancak basit yöntemler olduğu için ve her koşulda rahatlıkla uygulanabildiğini düşündüğümüzde tedavi algoritmasında ilk planda olmaları gerekir. Yukarıdaki bahsettiğim yöntemlerde başarının en önemli kuralı sabırlı olmaktır. Unutulmaması gereken nokta; bazı hastalarda tüp bebek tedavisine gerek kalmadan birçok çiftin bu yöntemlerle bebek sahibi olduğudur.

  • İlk buluşmanın sohbet konuları

    İlk buluşmanın sohbet konuları

    İlk buluşmada karşılıklı susup kalmamak veya yanlış konulara girerek, olabilecek bir ilişkiyi en başından kaybetmemek için bazı sohbet konularını açabilirsiniz. İlişki Uzmanı Candan Ünal sizin için hazırladı.

    Sizi tanıştıran ve bu buluşmayı ayarlayan kişiyle ilgili tatlı bir dedikodu yapabilirsiniz. Bu bir olay ise, o olayın gerçekleşme zamanına kadar geçen süreyi konuşabilir ve kadersel durumundan bahsedebilirsiniz. Sanal ortamda tanıştıysanız, o ortamın genel duruşu ve insan profillerini konuşabilirsiniz.

    Hobiler elbette ilk buluşmanın en keyifli sohbet konuları arasında yer alır. Karşı taraf bilmediğiniz bir alanla ilgileniyorsa, detayları öğrenebilirsiniz.

    En çok görmek istediğiniz yerler, tatil ve yolculuk zevkleriniz hakkında sohbet edebilirsiniz. Daha önce gittiğiniz yerleri birbirinize anlatabilir, bu yolculuklardan edindiğiniz bilgi ve deneyimleri paylaşabilirsiniz.

    Çocukken kimlere hayrandınız, en sevdiğiniz karakterler kimlerdi, idolünüz kimdi? Bu soruları karşınızdakine yöneltip, onun çocukluğuyla ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Aynı jenerasyondan iseniz, ortak çizgi film karakterlerini beğeniyor olabilirsiniz. Ortak noktaların olması, birbirinize ısınmanızı sağlar.

    Eğer biraz daha samimi ve özel sorular soracak kadar sıcaklık yakaladıysanız, böyle bir soruya cevap vermek sizi birbirinize daha da yakınlaştırır. Bu bir şanssızlık anısı veya buzda kayıp düştüğünüz için utandığınız bir günü anlatmak olabilir. Karşılıklı güven adımları atmak için iyi bir yoldur.

    Ailesiyle ilişkisinin nasıl olduğunu öğrenmek, aile yapısı hakkında bilgi sahibi olmak, ilişkiyi biraz daha derinleştirmek anlamına gelir.

    İşini sevip sevmediği, başka bir şansı olsaydı hangi mesleği seçeceği ve bu işindeki gelişme ve kariyer planları hakkında sohbet edebilir ve kendinizinkileri anlatabilirsiniz.

    Günde kaç saati sanal ortamda geçirdiği, mesela Facebook veya Twitter’da ne kadar zaman kaldığı, orada hangi konuları paylaştığı gibi detaylar da sohbet konusu olabilir.

  • Givenchy ilkbahar yaz 2013 defilesi

    Givenchy ilkbahar yaz 2013 defilesi

    Givenchy ilkbahar yaz 2013 defilesi galerimizde sizlerle…

    Givenchy ilkbahar yaz 2013 defilesi

  • Gelin Diyeti

    Gelin Diyeti

    Bu kadar yoğun ve telaşlı zaman diliminde kolay ve etkili bir kilo verme ve koruma yöntemi bulmalısınız. Böylece düğün resimlerine baktığınızda keşke zayıf olsaydım ne kadar da şişman çıkmışım hayıflanmalarınız olmayacak.

    Basit karbonhidratları azaltın… Beyaz şeker, beyaz un basit karbonhidrat içerir ve emilimi çok hızlıdır. Vücutta çok çabuk enerjiye dönüşür ve fazlası yağ olarak depolanır. Besin kalitesi de oldukça düşüktür, boş enerji kaynağı olarak adlandırılır. Günlük enerji ihtiyacının kaliteli besin kaynaklarından karşılanması sağlık açısından her halükârda daha olumlu olur. Bu çok önemli ve yoğun zaman diliminde beyaz şeker ve şekerli besin tüketiminin azaltılması kilo almamak ve kolay verebilmek için çok önemli artı değere sahiptir.Öğünlerinizin glisemik indeksini düşürün… Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini ne kadar ve ne hızda yükselttiği ile ilgili bir terimdir. Glisemik indeksi yüksek olan besinler kan şekerini hızlı yükseltir ve hızlı düşürürler. Bu durum, açlık hissinin artmasına neden olur ve miktar kontrolü zorlaşır. Bu nedenle, basit karbonhidratlar yerine öğünlerde kuru baklagil, sebze, tam buğday ekmeği, makarna gibi kompleks karbonhidratlar yeterli miktarda yer almalıdır.
    Doymuş yağ tüketimine bir son verin… Tereyağı, kaymak, kuyruk yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlar, doymuş yağ kaynaklarıdır. Doymuş yağların kalp sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler araştırmalarca kanıtlanmıştır. Sofrada, doymuş yağ kaynakları yerine sıvıyağlar tercih edilmelidir.

    Protein kaynaklarını doğru kullanın…
    Et ve süt ürünleri, hayvansal protein kaynakları; sebze, tahıl ürünleri ve kuru baklagiller bitkisel protein kaynaklarıdır. Günlük protein ihtiyacının yarısından fazlası hayvansal kaynaklı proteinden yarısından azı ise bitkisel kaynaklı proteinden sağlanmalıdır. Bu dengeyi sağlamanın en kolay yolu, öğünlerde hayvansal ve bitkisel kaynaklı proteinlere bir arada yer vermektir. Et, sebze, ekmek grubu, sebze öğünlerde bir arada bulunmalıdır.

    Lifler önemlidir, ihmal etmeyin…
    Doğal yapıda lif içeren besinler tercih edilmesi düğün telaşınızın olduğu yoğun zamanlarda sindirim sisteminizin destekçisi olacaktır. Lifler, midede dolgunluk yaratarak tokluk hissinin uzamasını sağlarlar. Besinlerin sindirim hızını yavaşlatırlar ve böylece kan şekerinin dengelenmesinde etkin rol oynarlar. Lifler veya diğer tanımlamayla posa; barsaktan zararlı maddelerin atılmasını sağlayarak kolon kanserine yakalanma riskini de azaltır ve barsaklarda su tutulmasını sağlayarak, kabızlıktan korurlar. Bu yararlarının yanı sıra, kolesterolü düşürücü etkileri olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, lif içeren besinlerin enerji içeriği daha düşüktür. Sağlıklı ve yararlı lif alımını sağlamak için çiğ salatalara, sebze ve kurubaklagil yemeklerine yer vermeniz, beyaz ekmek yerine tam buğday unundan yapılmış ekmek tüketmeniz ve meyve tüketiminizi arttırmanız yeterli olacaktır.

    Su içmeyi sakın unutmayın…

    Vücudumuzun yaklaşık % 60’ı sudan oluşmaktadır. Su, vücudumuzun işlevlerini doğru sürdürmesi için gereklidir. Bir yetişkinin günde yaklaşık 8-10 su bardağı su tüketmesi gerekir. Su, yarattığı doygunluk hissi ve vücutta oluşan yıkım ürünlerini vücuttan uzaklaştırması nedeni ile zayıflamak isteyenler için oldukça önemlidir. Ne kadar düzenli ve sürekli su içerseniz vücudunuz o kadar dengeli olur. Düğün öncesi bu yoğun ve dengesiz dönemde yeterli su içmek doping etkisi gösterir.

    Tuz tüketiminde aşırıya kaçmayın…
    Gereğinden fazla tuz tüketimi tansiyonunuzun yükselmesine, ödem seviyenizin artmasına neden olabilir. Ödem ne kadar yüksek olursa kendinizi o kadar yorgun hissedersiniz. Yemeklere ekstra tuz ilave etmeden makul ölçülerde tuz kullanın.

    Gelin Diyeti
    Sabah uyanınca 1 saat içinde kahvaltı yapmalısınız.
    Kahvaltıdan önce
    • 1 su bardağı ılık su
    • 1 su bardağı kadar daha soğuk su

    Sabah
    • 1 su bardağı süt
    • 1 dilim peynir
    • 1 dilim ekmek
    • Bol yeşillik ve çiğ sebze

    Ara öğün
    • 1 adet kabuklu elma
    Öğlen
    • 1 avucunuzun büyüklüğü kadar ızgara veya haşlanmış et
    • 1 avucunuzun dolusu makarna veya bulgur pilavı
    • Yoğurt veya ayran
    • Sınırsız salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    Ara öğün
    • 1- 2 adet taze meyve
    • 1 avuç yağlı kuruyemiş ( fındık, fıstık, badem, ceviz)

    Akşam
    • 1 tabak sebze yemeği
    • 3-4 yemek kaşığı haşlanmış buğday
    • 1 su bardağı yoğurt
    • Bol salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    1200- 1400 kal içeren bu diyet düğün öncesi dönemi maksimum verimlilikte ve rahat geçirmenizi sağlayacağı gibi kilo vermenizi de sağlar.

    Gelinlik İçin Gelin Diyeti 1 Haftada 3 Kilo Verme Düğün Diyet Listesi Tıklayın !

  • Duş Perde Tasarımları

    Duş Perde Tasarımları

    Duş Perde Tasarımları , Duş Perde 2013 Modelleri , 2013 Duş Perde Tasarımları….

  • Aşk varsa seks harika

    Aşk varsa seks harika

    Prof. Dr. Mehmet Sungur, romantik bir aşkın cinsel arzuları da artırdığını söylüyor.

    Aşkın cinsellikten haz almanın garantisi olduğunu belirten Sungur, ekliyor: “Aşkla yapılan seks ziyafet gibidir. Aşksız olanı ise sıradan bir yemektir.”

    Bugünlerde çok satanlar listelerinde hızla yükselen ‘Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey, Şeytan Üçgeni: Aşk-Evlilik, Sadakatsizlik’ adlı kitabıyla adından sıkça söz ettiren Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Sungur, aşkı sıradanlığa bir başkaldırış olarak nitelendiriyor.

    Aşık olan kişi için yaşamın monotonluğunun kaybolduğunu ve sıradan olayların bile olumlu anlamlar kazandığını belirten Prof. Dr. Sungur, ekliyor: “Aşık olduğunuzda daha anlayışlı, daha sabırlı, daha cömert ve daha sevecen olduğumuzu fark ederiz. Bu haliyle aşk, çoğu insanın derinde kendisine sakladığı iyi ve sevecen yönlerini ortaya çıkaran özellikler taşır. Aşkı böylesine arzulanır kılan bir başka neden de sayısız sahteliklerin yaşandığı dünyada eşsiz bir içtenliği simgeliyor olmasıdır.”

    Şehvetle başlar
    Birbirinden çok etkilenen iki insan arasında kıvılcımlanan duygularla ilgili bir sıralama yapıldığında önce şehvetin, sonra aşkın, en son sırada ise sevginin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Sungur, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her şehvet aşka, her aşk da sevgiye dönüşmeyebiliyor. Şehvet cinsel doyum sağlamaya yönelik doğal bir aşerme halidir. Aşk ise, şehvetin belirli bir zaman diliminde idealize edilen bir partnere odaklanmasıdır. Şehvetin özel bir kişiye odaklanabilmesi için cinsel dürtülerin de o kişiye yönelik olarak artmış olması beklenir. Bu bağlamda, aşkın cinsel arzuyu artırması şaşılacak bir durum değildir.”

    Bir ziyafet gibi
    Biyokimyasal açıdan ise, aşık olma sürecinde artan dopaminin, testosteronu da artırdığını belirten Sungur, şöyle devam ediyor: “Testosteron, cinsel arzunun belirleyicisidir. Romantik aşkta salgılanan dopaminin testosteronu artırması, romantik aşkın cinsel arzuyu da artırabildiğine kanıt olarak düşünülebilir. Bu nedenle aşk, cinselliğin haz garantisidir. Aşk içeren cinsellikle, içermeyen cinsellik arasındaki fark; sıradan bir yemekle, ziyafet sofrası arasındaki gibidir.”

    Engeller ve zorluklar aşıklarda ‘Romeo-Juliet’ etkisi yaratır
    Aşkın önündeki engellerin duyguları yoğunlaştırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Sungur, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Aşık olunan kişinin evli olması, okyanusun diğer tarafında yaşaması, farklı bir dil konuşması, farklı etnik gruplardan gelmesi ya da farklı dini inanışlara sahip olması romantik duyguları azaltmaz. Aşk, ayrılık ve güçlüklerle karşılaşınca daha çok beslenir. Belki de bu yüzden, anne ve babalar çocuklarının aşık olduğu kişiyi benimsemediklerinde ve engellemeye kalkıştıklarında, onları istemeden de olsa uygun görmedikleri kişilere daha da yaklaştırmış olur. Buna; ‘Romeo-Juliet etkisi’ de diyebiliriz. Bu; olumsuz koşulların duyguları kamçılaması halidir.”

    Mutlu evliliğin sırrı aşk değil
    Prof. Dr. Sungur, mutlu evliliğin sırrının kesinlikle aşk olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Mutlu bir evlilik için aşk asla yetmez. Evliliğin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi, çiftlerin evliliği romantik bir rüyanın devamı olarak algılamalarını değiştirmeleri ile mümkündür. Evlilik, birbirlerinden farklı geçmişleri, beklentileri, ihtiyaçları, tepkileri ve duyarlılıkları olan iki ayrı bireyin, rutin seyreden bir ilişki içinde uyumla yaşayabilmeleri sanatıdır. Aşk bir görme kusuru, evlilik ise görme kusurunun istem dışı tedavisidir. Aşk ‘ben’leri yok etmek pahasına ‘biz’ olmak, sınırları iyi çizilmiş bir evlilik ise ‘ben’leri koruyarak ‘biz’ olmaktır. Sadakatsizlik ise; ‘biz’i yok etme riskini göze almak demektir.”

    Aşk bir görme kusurudur
    Aşkın bir görme kusuru olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Sungur, ekliyor: “Çeşitli düzeylerde görme kusuru içeren aşkı yaşayan kişiler, aşık olunanda ihtiyaç duyulan her şeyin var olduğuna inanır. Aşıklar bu yüzden birbirlerine, ‘Birbirimiz için yaratılmışız’ veya ‘Sen benim ruh ikizimsin’ gibi sözler söyler. Sanki elmanın iki yarısı uzun zamandır birbirlerini aramış ve nihayet bir araya gelerek bir bütün oluşturmuştur. Hatta öyle bir beraberlikleri vardır ki; bu beraberlikte dış dünyaya duyulan ihtiyaç giderek azalır. Ne var ki ihtiyaçlardan kaynaklanan görme kusuru nedeniyle idealize edilen bu kaynaşma hali, uzun sürmez. Zamanla görme kusuru düzelmeye başlar ve her şeyi olmasını istediğimiz gibi görmekten vazgeçip, olduğu gibi görmeye başlarız. Aşk, hayal edilenle gerçek arasındaki değişiklik fark edilinceye kadar geçen zaman dilimidir.”