Blog

  • Evinizi bej renk ile dekor edin

    Evinizi bej renk ile dekor edin

    Evinizi bej renk ile dekor edin

  • Balaban kebap tarifi

    Balaban kebap tarifi

    Balaban kebap malzemeleri nelerdir ? balaban kebabı nasıl yapılır ? Balaban kebap tarifi…

    Balaban kebabı için gerekli malzemeler:
    1 kilo dana kıyma
    500 gram dana kuşbaşı
    500 gram tavuk kuşbaşı
    4 adet pide
    10 adet sivri biber
    4 adet domates
    1 adet soğan
    ¼ bağ maydanoz
    2 adet yumurta
    2 kase galeta unu
    1 paket karbonat
    1 tatlı kaşığı sirke
    1 tatlı kaşığı kimyon
    1 tatlı kaşığı kırmızı biber
    Sos için:
    ½ litre kemik suyu
    3 yemek kaşığı un
    3 yemek kaşığı domates salçası
    1 yemek kaşığı biber salçası
    1 yemek kaşığı tereyağı
    1 yemek kaşığı sıvı yağ
    Biberli sos için:
    1 yemek kaşığı tereyağı
    1 tatlı kaşığı sıvı yağ
    1 tatlı kaşığı kırmızı biber
    Üzeri için:
    500 gram yoğurt
    Yapılışı: Çeyrek bağ maydanoz kıyılır, bir soğan rondoda çekilir ve bir kasede buluşturulur. Soğan ve maydanozun üzerine bir kilo kıyma koyulur. iki kase galeta unu, bir paket karbonat, bir yumurta ve bir yemek kaşığı sirke harcımıza eklenir. Kırmızı biber, kimyon ve tuz serpilen köfte harcı biraz da su eklenerek yoğurulur. Ve mangalde pişirilecek köfteler yuvarlanıp, hazırlanır. Sos için tereyağ ile sıvıyağ karıştırılıp üzerine üç yemek kaşığı un koyulup kavurulur. Kavrulan una üç yemek kaşığı domates, bir yemek kaşığı biber salçası eklenir. Sosun kavrulan malzemelerine yarım litre kemik suyu dökülüp karıştırılarak pişirilir. Yarımşar kilo tavuk ve et kuşbaşı şişlere geçirilir. Kızartılacak 10 adet sivri biber ikiye bölünür, 4 domates yuvarlak dilimlenir. Köfte, et ve sebzeler mangalda pişirilir.
    Dört pide uzun şeritler halinde dilimlenir ve tereyağda kızartılır. Kızartılan pideler sunum tabağımıza dizilir, üzerine kemik sulu, salçalı sos dökülür. Pide ve kemik sulu sosun üzerine 500 gram yoğurt dökülür. Bir yemek kaşığı tereyağı sıvı yağ ile karıştırılarak eritilir, bir tatlı kaşığı kırmızı biber serpilerek hazırlanan sos yoğurdun üzerine dökülür. Pişirilen köfte ve şişler soslar ve yoğurt dökülen pidelerin üzerine dizilir. Biber ve domatesler de etlerin arasına yerleştirilir.
    Balaban kebabı sunuma hazırdır.

  • Parfümünüz zayıflamanıza yardımcı oluyor mu?

    Parfümünüz zayıflamanıza yardımcı oluyor mu?

    Yaz geldi, diyet ve detoks programlarına katılmak için randevular alınmaya başlandı…

    Kalori hesapları, ne kadar protein ne kadar sebze tüketmek lazım, hangi öğüne hangi gıdayla başlayacağız gibi sorular gündemimizin ilk sıralarında. Peki kullandığınız parfümün kilo alıp vermede ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz?

    “Milyon dolarlık burunlar” olarak adlandırılan ve içlerinde Burberry, Versace, Cartier, Givenchy, Chopard gibi birçok ünlü marka için parfüm dizayn eden Seluz Kimya Parfümörleri bu konuyla ilgili önemli tüyolar verdi…

    Seluz Kimya parfümörlerinden Andreas Willhelm “Eğer hem rejim yapıp hem de portakal, bergamot gibi citrus ailesinden hammaddeler içeren bir parfüm kullanıyorsanız kilo vermeniz mümkün değil” diyor.

    Yeşil Elma ve zerdeçal kokuları iştah kapatırken, vanilya tarçın ve portakal gibi kokular diyetin düşmanı…

    Çikolatalı ya da meyveli pasta, dumanı üstünde bir kurabiye ya da fırından yeni çıkmış bir börek hepimizin iştahını kabartır. Diyet yaparken tüm bu güzel lezzetlerden uzak durabilmek gerçekten zor. Bu zorluğu yenmek adına çoğu zaman desteğe ihtiyaç duyuyoruz ama bu desteği alırken de sağlığımızı bozmak istemiyoruz. İşte size hiçbir yan etkisi olmayan bir reçete.. Seluz Kimya’da görev yapan ünlü parfümör Andreas Willhelm “Çoğumuz farkında değiliz ama koku hayatımızın çok önemli bir parçası, aşık olduğumuz kişiyi kokusuyla hatırlıyoruz, yağmur yağdığında toprağın kokusuyla huzur buluyoruz, hatta küçücük bir bebekken annemizi sadece kokusuyla hatırlıyoruz” diyor.

    Willhelm şöyle devam ediyor “Koku, diyet yaparken de çok önemli. Nasıl iştah açan, enerji veren renkler varsa, iştah merkezini sakinleştiren ya da hareketlendiren kokular da var. Eğer diyetteyseniz ve tarçın, vanilya ya da portakal, bergamot gibi citrus ailesinden olan hammaddelerin yoğunlukta olduğu bir parfüm kullanıyorsanız işiniz iki kat daha zor. Çünkü bu kokular iştah açar ve sizin diyet yapmanızı zorlaştırır. Bu durumda rejimdeyken ağırlıklı olarak bu esansları içeren kokulardan uzak durmak gerekir. Yeşil elma, zerdeçal gibi hammaddeler ise iştah merkezini sakinleştirdiğinden, yemek yeme hissini azaltır. Böylece size diyetinizde yardımcı olur. Bu sebeple kilo almak ya da vermek isteyen herkesin kullandığı parfümü bir kez daha incelemesini tavsiye ederim.”

  • Ebedi Güzelliğin Sırları

    Ebedi Güzelliğin Sırları

    Hayat Kaynağı Su

    Başınız ağrıyor, deriniz kuruyor ve kabızlık sorunu yaşıyorsanız, anlayın ki vücudunuz susuz kalmış. Bu gibi durumlarda yalnız suyla değil, bitki çaylarıyla da vücudunuza sıvı takviye etmeniz gerekiyor. Hiç kimse bir besini bir kilodan fazla tüketemese de, günlük su tüketimi ortalama 2.5 kiloyu buluyor.

    Kadınların yüzde 55’i, erkeklerin de yüzde 60’ını oluşturan su yaşamın esas kaynağı. Kötü huylu hücrelerin yapısı daha asitli oluyor. Bu nedenle vücudumuzun asit düzeyini azaltıp, alkaliye çevirerek bedenimiz için doğru bir şey yapabiliriz. Bunun için içeceklerimizi alkaliye çevirmek iyi bir başlangıç olabilir. İçtiğimiz suya limon sıkarak alkali olmasını sağlayabiliriz.

    Kadınlar için adaçayı, erkekler için yeşil çay ya da bunları tüketemiyorsanız, yalnızca sıcak su içmek bile alkali dengesi sağlamaya yeterli oluyor. Midenin alkali dengesini sağlamak içinse, büyük ana öğünlerde sıvı almamak gerekiyor. Bu sayede midenin aşırı şişip asit üretmesi de engelleniyor.

    Kan şekerinizi dengeleyin

    Beslenmede glisemik indeksin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Basitçe ele almak gerekirse, bir dilim beyaz ekmek, birkaç kaşık müsli ya da bir parça çikolatanın her biri 50 kalori olsa da, bunların vücuttaki kan şekerini yükseltme hızları farklı oluyor. Şeker vücudumuzda bağırsaktan emilerek, kana geçiyor; kontrolünü de insülin hormonu yapıyor.

    İnsülin seviyeniz düzenli çalışıyor olsa bile, yüksek şeker girişini tam anlamıyla kontrol edemeyebiliyor. Bu nedenle çok işlenmiş, rafine, katkılı gıdalar (beyaz un, beyaz şeker gibi) yerine, işlem görmemiş tam tahıl ve buğday ürünleri ile keçi sütü ve keçi yoğurdu gibi ürünler ya da suda bekletilip, bir miktar filizlenme ve oksidasyonu sağlanmış baklagillerin tüketilmesi gerekiyor. O zaman şekerin vücuda emilimi o kadar yavaş oluyor ki, hem insülin düzenli çalışıyor hem de hücreler hırpalanmıyor.

    Unutmayın, iki saatte bir beslendiğinizde metabolizmanız daha kolay çalışıyor. Bu sayede insülin hep ayakta kalacağı için ortalama seviyesi bozulmuyor, şeker de daha rahat kontrol ediliyor. Şekerin dünya üzerinde en çok yaşlandıran etkenlerden biri olduğunu bilmek, yatmaya yakın aldığınız şeker türevlerini kesmenize yardımcı olabilir. Ama ‘Benim şekere ihtiyacım var’ diyorsanız, tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanmayı unutmayın!

    Sigara ve alkolden uzak durun

    Dünya üzerinde serotonin, melatonin ve endorfin salgılanan dört temel işlev var: Cinsel aktivite, yemek, egzersiz yapmak ve kimyasal uyarıcılar. Söz gelimi, yeme isteği geldiği zaman, eğer önceki öğününüzün üzerinden iki saat geçmediyse yaklaşık 10 dakika yürüyün. Bu, beyindeki mekanizmanın mutlulukla yemek arasındaki bağlantıyı kopararak, yürümeyle bağdaştırması için iyi bir yol olabilir. Egzersizsiz bir hayat düşünmeyin!

    Dünya Sağlık Örgütü, herkesin ortalama bir saat açık havada egzersiz yapmasını öneriyor. Mümkünse her gün üç kilometre yürümek iyi bir egzersiz olabilir. Ancak çok kilolu kişilerin hafif ağırlıklarla, örneğin yarım litrelik su şişeleriyle kuvvet egzersizi yapması da yeterli oluyor. Egzersiz sayesinde vücudun oksijenlenmesi de sağlanıyor.

    Güneşten doğru yararlanın

    Geçmişte UV A ve B’den daha çok söz edilirken, şimdi UV C de konuşuluyor. Bu nedenle güneşin zararlı etkilerinden korunmak için mutlaka bir güneş koruyucu kullanmak ve dört saatte bir bunu yenilemek gerekiyor. Vücudunuzun güneşin olumlu etkilerini alması, D vitamini ile kemiklerinizin güçlenmesi için, özellikle sabah güneşini almaya çalışın.

    Güneşin yıpratıcı bir etkisi olduğunu biliyoruz. Hatta, sarışınların esmerlere göre daha hızlı yaşlandığı söyleniyor. Oysa Avrupa’daki güneşlenme süresi bizim ülkemizdekinden daha az; buna rağmen bizim daha yavaş yaşlanmamızın en önemli nedeni, bacak kaslarımızın IGF 1 (insüline benzeyen gençlik faktörü) uyaranı salgılayabilecek şekilde tasarlanmış olması.

    Güneş ışınları hormonları daha hızlı çalıştırdığı için kilo vermede de etkili oluyor. Düşünün bir kere; kışın kilo vermeye çalıştığınızda zorlanıyorken yazın bunu nasıl da kolayca başarabiliyorsunuz. Doğru doktor, doğru antioksidan Antioksidanlara hayatınızda her zaman yer açın. Ancak bunu bir doktora danışarak, hayat tarzınıza uygun antioksidan seçmesini isteyerek yapın. Çünkü ailesel bir damar hastalığı yatkınlığınız ya da mide rahatsızlığınız olabilir. Bu da antioksidan kullanmamanızı gerektirir.

  • Sosyal Medyada Aşk Başkadır

    Sosyal Medyada Aşk Başkadır

    Sosyal medyadan tanıdığınız birinin dikkatini nasıl çekersiniz, size karşı olan davranışlarını nasıl yorumlanabilirsiniz? İşte yanıtları…

    Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte birçok alanda davranışlarımız değişti. İnternet ve sosyal medya hayatımızda o kadar önemli bir hale geldi ki, neredeyse tüm gün başından ayrılmadığımız, hayatımızı anlattığımız, yorumladığımız bir yer olan paylaşım siteleri hayatımıza anlam katmakla kalmayıp, en büyük dostlukları, en büyük aşkları başlatan yerler haline geldi.

    Yüzünü görmediğimiz insanlarla bu kadar çok fazla şey paylaşmak ne derece doğru tartışıla dursun bugün size, “sosyal medyada aşk nasıldır‘ı anlatacağız.

    Sosyal medyada gerçek hayatta tanıyor olun ya da olmayın sıkı takip ettiğiniz, daha yakın olmak istediğiniz birinin dikkatini nasıl çekersiniz, size karşı olan davranışlarını nasıl yorumlanabilirsiniz? İşte yanıtları…

    Sürekli sizin yazdıklarınızı beğeniyor ama iletilerinize fazla yorum yapmıyorsa?

    Sizin yazdıklarınızı okuduğunu, onayladığını ve takip ettiğini belli etmek istiyor, fakat daha fazla ileri gitmekten çekiniyor olabilir. Ya da farklı bir çevrede yer aldığı için etrafındaki kişilere size karşı olan ilgisini belli etmek istemiyordur. Bu tip kişilik için çekingen ve duygusal biri diyebiliriz. Aşk oyununda sizin dominant olmanız gerekebilir.

    Sizinle sürekli tartışıyor ama takip etmekten vazgeçemiyorsa?

    Eğer bu kişiyle aranızda duygusal bir yakınlaşma olduğuna yemin edebilirseniz, bu tavrı ile ya size görüş farklılıklarınızı göstererek sizi yönlendirmek istiyordur, ya da sizi kızdırıp tartışmaya davet ediyordur. Bu tip kişilik için rekabetçi ve zorlayıcı diyebiliriz. Aşk oyununda her türlü savaşa hazırlıklı olun.

    İletilerinde hep birilerine göndermeler yapıyorsa?

    Sizin ya da bir başkasının dikkatini çekmeye en azından birilerini meraklandırmayı amaçladığına emin olabilirsiniz! Bunun siz olup olmadığını anlamak için cesaret gerektiren yöntemler denebilirsiniz. Bu tip kişilik için kinci ve asabi biri diyebiliriz. Sözlerini gereken kişiye doğruca söyleyemiyorsa, kendine güvensiz biri olabilir. Aşk oyununda sizi yorabilir. Mücadele hazırlıklı olun.

    Size özel mesaj yazıyor ama fazla konuşmuyorsa?

    Sizinle ikili bir sohbet gerçekleştirmeyi istiyor demektir. Konuşmaları kısa kesiyor ise ısrarcı davranmak istemiyorsa, duygularını göstermekten çekiniyor diyebiliriz. Eğer onunla samimiyeti ilerletmek istiyorsanız cesaret verici davranışlarda bulunabilirsiniz. Bu tip kişilik için romantik ama yorucu biri diyebiliriz. Aşk oyununda sizi uzun süre test edebilir. Eğer sabırlı olabilirseniz, güzel bir aşka yelken açabilirsiniz.

    Size özel mesaj yazıyor ve çok fazla konuşuyorsa?

    Sizinle ikili bir sohbet gerçekleştirmeyi istiyor da diyebiliriz, sadece birileriyle sohbet etmeye ihtiyacı var da diyebiliriz. Bunu anlamak için kendinizden bol bol bahsedin, eğer dinliyorsa konuşmak istediği sizsinizdir. Kaçıyorsa, sizinle sadece gevezelik yapmak istiyordur. Bu tip kişilik için bencil biri diyebiliriz. Aşk oyununda sizi her türlü hayal kırıklığını yaşatabilir.

    İlginizi çeken konular hakkında iletiler giriyorsa?

    Eğer bu kişi sizinle benzer görüş ve meraklara sahip biri değilse, o zaman sadece sizden hoşlandığı için bu şekilde davranıyor diyebiliriz. Sizin ilginizi çekecek konular açması size değer verdiği anlamına gelir. Bu tip kişilik için uyumlu ve yapıcı biri diyebiliriz. Aşk oyununda size mutluluğu getirebilir.

  • Ahşap dekorasyon

    Ahşap dekorasyon

    Ahşap dekorasyon fikirleri…

  • Keratokonus Belirtileri Tedavisi

    Keratokonus Belirtileri Tedavisi

    Keratokonus , gözün ön kısmını oluşturan saydam tabakanın (kornea) öne doğru bombeleşmesi ve incelmesi  ile karakterize her iki gözü birden etkileyen, ilerleyici bir hastalıktır. Kornea göze gelen ışınların kırıldığı en önemli göz tabakasıdır. Bu bölgede oluşan değişimler ışınların yanlış odaklanmasına sebebiyet vererek görme kalitesini  ciddi şekilde bozarlar
    Aile hikayesi olanlarda ve alerjik bünyeli kişilerde daha sık görülen bu hastalıkta en önemli şikayet gözlük ile düzeltilemeyen görme azlığıdır.
    Keratokonus  genellikle 15-16 yaşlarında başlar ve 35  yaşına kadar ilerleme gösterebilir. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişkenlik gösterebilmeltedir
    Keratokonusun ilk evrelerinde şikayet genellikle gözlük numarasının sık değişmesidir. Hastalık ilerledikçe gözlük ile net bir görüş sağlanamaz.

    Keratokonus Belirtileri Nelerdir?

    Keratokonus hastalığında başlangıç yaşı olarak belirli bir yaş bulunmamaktadır. Her yaşya ortaya çıkabilmektedir. Ancak istatistikler ergenlik sonrası 20 li yaşlarda gelişmeye başlayarak kornea yapısını konikleştirerek bozmaktadır. Keratokonus hastalığı çok yavaş seyrettiği için teşhis edilmesi güç olabilir. Genellikle iki gözde farklı seviyelerde seyretmektedir.

    • Görüşte netlik azalması çarpık ve bulanıklık
    • Miyop
    • Çift görme
    • Astigmatizm
    • Gözde parıltı
    • Göz yorgunluğu ile seyreden bağ ağrıları
    • Gözlerde ışığa karşı aşırı hassasiyet

    Keratokonus Tedavisi Fiyatları

    Keratokonus göz hastalığını tedavisi için kullanılan kontakt lensler yıllık olarak 500 ile 1.400 tl arasında bir bütçe ayırmanızı gerektirmektedir. Diğer cerrahi keratokonus tedavileri için ödenen mikyar yaklaşık olarak tek bir göz için 2.000 tl ile 4.000 tl ye kadar varabilmektedir. Keratokonus tedavisi pahalı olan bir göz hastalığıdır. Tedavi maliyetleri hastaneler veya göz doktorlarının bulundukları konuma göre değişebilmekte ve artış gösterebilmektedir.

    Keratokonus hastalığında görme neden azalır?

    Keratokonus hastalığının teşhisinde iki önemli bulgu bulunmaktadır. Kornea incelmesi ve kornea sivrilmesi. İncelen kornea sivrilerek eğilmekte bükülerek şekil değiştirmektedir. Saydam tabakada bulunan konik bir geometrik alandan göze giren görüntülerin düzensizce kırılması nedeni ile görüş netliği gittikçe kaybedilmektedir. Keratokonus ilerleyici bir hastalık olarak seyrettiğinden sivrilme eğiliminin devam etmesi durumunda görüş gittikçe kötüleşebilir. Keratokonus hastalığında başlangıç evrelerinde gözlükle görme sağlanabilsede sonraki evrelerde hasta gözlükle göremez bir duruma gelebilir. Bu sebeple görmenin sağlanması için tedavide konik kısıma uygun açıda mercek (lens) yerleştirilir. Özel kontakt lensler düzeltici mercek olarak kullanılmaktadır.

    Keratokonus Tedavisi

    Hastalığın seyri ve ilerleme hızı son derece farklı gelişebileceğinden keratonus tedavisi kişiye özeldir. Gözlük bile kullanmadan net görebilen ve hastalıklarından habersiz hastalar olabileceği gibi son derece hızlı ilerleyen ve yirmili yaşlarda kornea nakli gerektiren olgular da görülebilmektedir. Aslında yapısal bir hastalık olan keratokonusun tam anlamıyla bir tedavisi yoktur. Tedavilerin amacı hastaların hayatlarını rahatça devam ettirebilecekleri bir görme kalitesine ulaştırabilmektir.

    CCL – ( Corneal Cross – Linking )

    Son 5 yıldır giderek artan sıklıkta kullanılan ve keratokonusun ilerlemesini durduran bir yöntemdir. Tedavide Ultraviole A ve Riboflavin  ( B2 vitamini) kullanarak korneanın yapısını güçlendirilir. Bu nedenle hastalığın seviyesi ve hastaların görme kalitesi ne olursa olsun ilerleme saptanan hastalarda ilk tedavi seçeneğidir. CCL, keratokonusun ilerlemesini durdurmakla kalmaz , bazı hastalarda görme seviyesinde de  bir miktar artış sağlar.

    Yöntem

    Damla anestezisi ile göz uyuşturulduktan sonra korneanın en dışında yer alan epitel tabakası soyulur.5 dakika ara ile riboflavin solusyonu 30 dakika boyunca göze damlatılır. Daha sonra 370 nm UVA kornea yüzeyinden 4-5cm uzaklıkta yaklaşık 8 mm lik bir alanda 30 dakika uygulanır. UVA tatbiki sırasında her 5 dakikada bir Riboflavin damlatılmaya devam edilir. İşlem bittikten sonra göz antibiotikli pomadla kapatılır. Ortalama 2 gün sonra iyleşme tamamlanmış olur. Yapılan çalışmalarda , 1 kez yapılan CCL girişiminin hastaların büyük bir kısmında keratokonusun ilerlemesini  durdurduğu saptanmıştır.

    Kontakt lens

    Keratokonusta korneanın şekli bozulur. Başlangıç keratokonuste  görülen hafif astigmatlar yumuşak lensler ile düzeltilebilir. Keratokonus ilerledikçe keratokonuse özel  yumuşak lensler bile görmeyi artıramaz. Bu nedenle yarı yumuşak, hibrid (ortası sert, çevresi yumuşak) ve piggy-back (yumuşak ve yarı yumuşak lensler birlikte)kontakt lensler uygulanır. Ancak kontakt lensler keratokonusun ilerlemesini engellemez. Lens kullanan hastaların rutin kontrolleri yapılmalı ve gerekli görüldüğünde CCL tedavisi uygulanmalıdır. Bu tedaviden sonra iyi görebilmek için kontakt lens kullanımına devam edilir.

    Kornea İçi Halkalar (Keraring, Ferrararing, Intacs)

    Keratotokonusta bozulan kornea dokusununun içine monte edilen , şeffaf yapıda , doku uyumlu, cam türevi implantlardır. Korneanın içine yerleştirildikleri için kontakt lens gibi takıp, çıkarmak gerekmez. Ömür boyu sorunsuz bir şekilde gözde kalabildikleri gibi istenildiği zaman  gözden çıkarılabilirler. Değişik markalarda ve yapıda ring segmentleri mevcut olmakla birlikte hepsinin etki mekanizması aynıdır.Burada amaç şekli bozulan korneayı daha düzgün hale getirmek ve göze gelen ışınların doğru kırılmasını sağlamaktır.

  • Topuklu ayakkabılar ve Cinsellik

    Topuklu ayakkabılar ve Cinsellik

    Orgazm hakkındaki ilginç gerçekleri hiç merak ettiniz mi? Sevişmede “altın an” olarak bilinen orgazmın bir çok yararının dışında enteresan gerçekleri de bulunuyor.

    İşte orgazm hakkında şaşırtan gerçekler!

    Topuklular ve orgazm ilişkisi

    Christian Louboutin, İngiliz gazetesine verdiği bir röportajında “orgazm ve topuklu ayakkabıların çok fazla ortak yönü olduğu” söylemişti. Louboutin’e göre topuklu ayakkabıların seksi olmasının nedeni; bu ayakkabıların kadın ayağını, orgazm olurken aldığı şekle sokması.

    Kadınlar da erken boşalabilir

    Erken boşalma sadece erkeklerde yok. Kadınlarda erken boşalabiliyor. Erkeklerin %30′u hayatlarına erken boşalma sorunu yaşıyor. Portekiz’de yapılan bir araştırmada 18-45 yaş arasındaki kadınların %40’ı da ara sıra beklediklerinden daha önce orgazm olduklarını itiraf etti.

    Düşünerek orgazm olmak

    Düşünce gücüyle orgazm olmanız mümkün. Çılgın şarkıcı Lady Gaga bir zamanlar “Hafızamızın hislerimizle ilgili bölümü çok güçlü; bazen sadece düşünerek bile orgazm olabiliyorum” demişti. Betty Dodson’a göre bu açıklama doğru.

    Yogazm ile orgazm

    “Yogazm”, yoga yapanlar arasında son zamanlarda çok konuşulan bir konu. Yoga yaparken uyarılmak gerçekten mümkün mü?
    Seksolog Jeffre TallTrees’ın kadında orgazmı başlatan ve idrarı tutmayı sağlayan pelvik kaslarının yoga sayesinde de çalıştığını söyledi.

    Çoklu orgazm

    Cinsel ilişki esnasında çok zevk aldığınızda birden çok orgazm olmanız mümkün. Betty Dodson’a göre kadınlar orgazm sonrası ortaya çıkan otonom refleksleri de orgazm olarak algılayabiliyor olabilir.

    Orgazmın doğurmaya etkisi

    Üreme konusunda sadece erkeğin orgazm olması yeterli değil. Kadın orgazmı üzerinde araştırmalar yapan bir üniversite kadınında bu konuda çok etkili olduğunu kanıtladı. Kadının orgazm olması çiftleri hem birbirine bağlıyor hem de ebeveyn olma iç güdüsünü arttırıyor.

  • Cilt Lekelerini Makyajla Kapatın

    Cilt Lekelerini Makyajla Kapatın

    Cilt Lekelerini Makyajla Kapatın…

    • Yeşil renkte kapatıcı kalemler: Yüzünüzdeki kızarık bölgeleri daha az belirgin hale getiren renktir.

    • Mor, eflatun renklerinde kapatıcılar: Mor ve tonları, yüzdeki sarı renkte lekelenmeleri kapatır.

    • Beyaz, sarı ve tonları ile pembe ve tonları kapatıcılar: Melazma ve kahverengi lekelenmeleri kapatmak için kullanılır.

    FONDÖTEN KULLANMAYI UNUTMAYIN

    İlk önce yukarda belirlenen kapatıcı uygulandıktan sonra, bunun üzerine normal renginize uygun kapatıcıyı (fondöten veya pudranız) kullanmalısınız. Dermatoloğunuz tarafından verilen medikal tedavi, en önemli ve zorunlu yöntemlerdir. Ancak bu tedaviyle birlikte cilt bakımınızda kullanacağınız bu tip ürünler, özellikle lekeye meyilli ciltler için kurtarıcı olacaktır!

    Makyaj Temizleme Teknikleri için tıklayın !

  • Mutlu evliliğin sırrı “Duygusal Zeka”

    Mutlu evliliğin sırrı “Duygusal Zeka”

    Uzmanlara göre; duygusal zekası yüksek çiftlerin mutlu bir evliliğe sahip olma dereceleri yüksek oluyor. İlişkilerinde romantizm de bitmiyor.

    Uzmanlar çiftleri ‘duygusal zekâ’larını geliştirmeleri konusunda uyardı. Mutlu evliliklere ve sağlıklı ilişkilere sahip çiftlerin başarısının temelinde ‘duygusal zekâ’nın yattığı açıklandı.

    Uzmanlara göre, duygusal zekâsı yüksek çiftler birbirlerinin dünyalarıyla yakından ilgililer. Çiftlerin, birbirlerini anlama ve saygı gösterme, evliliklerine değer verme yetenekleri ne kadar yüksekse mutlu bir evliliğe sahip olma dereceleri de o kadar artıyor.

    Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Psikolog Dr. Ayşegül Önk Eray da sağlıklı ilişkilerin ve mutlu evliliklerinde temelinde ‘duygusal zeka’nın önemini anlattı bizlere…

    Toleranslar tükeniyor, patlamalar başlıyor
    Günümüz koşullarında ilişkilerin ve evliliklerin giderek daha fazla zorlanmaya hatta bozulmaya başladığını artık huzursuz, mutsuz süren evliliklerin daha çok boşanmayla sonuçlandığını belirten Eray, “Büyük umutlarla ve beklentilerle başlayan evliliklerin zaman içinde yaşanan sorunlarla çıkmaza girmesi kaçınılmaz olabiliyor. Eşlerin tüm kurtarma çabalarına karşı bazen gerçek sorunun ne olduğu bile anlaşılmadan ilişkiler tükenebiliyor. Başlangıçta birbirlerini çok sevdikleri halde eşler, sonradan sadece öfke yaşayan, kafaları karışan ve çaresizlik hisseden bir çift haline gelebiliyor. Evliliğin ilk günlerinde birbirlerine hoşgörü ile yaklaşan eşler, ilerleyen süreçte birbirlerinin hatalarını görmeye başlıyorlar. Başlangıçta birbirlerini incitmemek için olumsuzlukları söylemekten kaçınırlar. Zamanla bu toleransları tükenir ve patlamalar başlar. Bu patlamalar giderek şiddetlenebilir de” uyarısını yaptı.

    Evliliğiniz zoraki birlikteliğe dönüşmeden önlem alın
    Sorunları konuşmaktan kaçınan çiftler bunları içlerinde biriktirdikçe birbirlerinden uzaklaşmaya ve yabancılaşmaya başlarlar…

    “Zamanla ortak noktalar da azalmaya başlayınca ilişkileri zoraki bir birlikteliğe veya alışkanlığa dönüşür.

    Yapılan çalışmalar duygusal zekâsı yüksek çiftlerin ise evliliklerinin daha başarılı olduğunu gösteriyor. Bu çiftler, günlük yaşamda birbirleri ile ilgili olumsuz düşünce ve duygularının belli bir düzeyin üzerine çıkmasını engelleyen bir dinamiğe sahipler.

    Duygusal zekâsı yüksek çiftler birbirlerinin dünyaları ile yakından ilgilidirler. Birbirlerini anlama ve saygı gösterme, evliliklerine değer verme yetenekleri ne kadar yüksekse mutlu bir evliliğe sahip olmaları da o derece artar.

    Eğer çiftler karşılıklı saygı ve birbirlerine eşlik etmekten aldıkları keyfi sürdürebilirlerse, birbirlerini yakından tanır ve birbirlerinin hoşlanıp hoşlanmadığı şeylere, kişilik kusurlarına, umutlarına ve hayallerine aşina olurlar. Birbirlerini her zaman düşünür ve bunları küçük vesilelerle dile getirirlerse dostluklarını pekiştirirler.”

    Birbirinizi takdir edin!
    “Burada önemli olan konunun her iki çiftin de bunları yapmaya istekli ve gönüllü olmasıdır” diyen Psikolog Dr. Eray, çiftlere şu tavsiyelerde bulundu: “İlişkide emek karşılıklı işlendiğinde yapıcı hale gelir. Tek taraf sürdürdüğünde bir süre sonra onda yarattığı hayal kırıklığı olumsuz bir şekilde ilişkiye de yansır.

    Çiftlerin birbirleri hakkında bildikleri her şey onları birbirlerine daha çok yaklaştırır ve duyarlı hale getirir. Kendileri hakkında paylaştıkları bilgileri ilgiyle yaklaşacakları sohbetler aralarındaki romantizmi de artırır.

    Eşler birbirlerinin hata ve kusurlarını kabul edene dek başarılı uzlaşmayı yaratamayacaklarını bilmeliler. Birbirlerinin çabalarını küçümsememeleri ve birbirlerini yüreklendirmeleri gereklidir.

    Mutlu bir evliliği oluşturmak için çiftlerin birbirlerine bağlılıklarını artıracak süreçleri ihmal etmemeleri, birbirlerini takdir etmekten vazgeçmemeleri önemli etkiler yaratır. Ayrıca önceki aileleri ile yeni kurdukları aile arasında sağlıklı ayrımlaşmayı da yapabilmeliler.“

    Çitler ilişkileri ile ilgili sorunlar yaşamaya başladıklarında bunu ertelememeliler.

    Ertelemeler sorunların kemikleşmesine ve ilişkinin daha çok zarar görmesine neden olmaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi “erken teşhis ve tedavi” evliliklerde de hayat kurtarır. “Nasılsa zamanla unutulur, kendi kendine hallolur” yaklaşımı ilişkilerde yaşanan sorunları kronik hale getirmektedir. Yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak evlilik öncesi veya evliliğin ilk yıllarında da çiftler destek almaktan kaçınmamalı.

    Temeli sağlam atılan binaların depreme karşı daha dayanıklı olduğu unutulmamalıdır. Evlilik danışmanları bu konularda çiftlerin kendi süreçlerindeki sıkıntılarının tedavisinde önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Yardım alabilen çiftler ilişkilerine daha çok sahip çıkabilmektedirler.