Kategori: Sağlık

  • Bedenimizde Vitamin Eksikliği Belirtileri

    Bedenimizde Vitamin Eksikliği Belirtileri

    Bedenimizin sağlıklı olması için yeterli ve dengeli beslenmek zorundayız. Vücudumuzda vitamin eksikliği belirtileri nelerdir? makalemizde vitamin eksikliğinde ne olur? ve yetersiz beslenme, vitaminsizlik sonucu oluşan sorunlara yer verdik.

    Stres
    Stres, kaygı yeterli kalori almadığınızın en önemli belirtisidir.
    Gün boyunca kendinizi gergin, agresif hissediyorsanız ve bu durumla sık karşılaşıyorsanız, size önerimiz bir dahiliye uzmanına görünüp vitamin testi yaptırmanız, bedeninizde eksik olan vitamini belirleyip takviye almanızdır.
    İştahsızlık
    Canınızın bir şey yemek istemiyor, önünüzdeki pek çok alternatiften hiç biri size cazip gelmiyor mu? muhtemelen bedeniniz vitamin eksikliği çekiyordur.
    Uyku Sorunları
    Aça dokuz yorgan örtmüşler uyuyamamış meşhur ata sözlerimizdendir.
    Uyku bozuklukları, uykuya dalmakta güçlükte vitamin eksikliğinden kaynaklanır.

    Enerji Düşüklüğü
    Halsiz, bezgin, enerjisizseniz, yeterli beslenmiyor, ihtiyacınız olan vitaminleri karşılıyamıyorsunuz demektir.

    vitamin_eksikligi_belirtileri (3)
    Uyanmakta Zorlanmak
    Sabahları yataktan kalkmak size çok zor geliyor, yatak sizi bırakmak istemiyor mu?
    Bedeniniz yetersiz beslendiğinizin, vitamin ve mineral yönünden eksik olduğunuzun sinyallerini veriyor!

     

    Açlık Krizleri
    Vitamin eksikliğinizi gösteren bir durum da aniden bastıran açlık hissi ve yiyecek ihtiyacıdır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Tüp bebek tedavisinde üst yaş sınırı var mıdır?

    Tüp bebek tedavisinde üst yaş sınırı var mıdır?

    Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörlerden en önemlisi de kadının yaşıdır. Kadının yaşı ilerledikçe yumurta sayısı azalır, yumurtaların kalitesi düşer. Bundan dolayı da gebelik şansı olduk azalır. İnsanlar tüp bebek tedavisini düşünüp, çocuk yapma yaşını çok fazla ertelememeli. Çocuk sahibi olabilmek için tüp bebekte de, normal gebelikte de kadının yaşı çok önemlidir. Gebeliği sağlayan en önemli unsur, iyi kalitede yumurtalardır.

    Tüp bebek, kadına ve erkeğe ait üreme hücrelerinin yani, sperm ve yumurtanın laboratuvar dışında birleştirilmesidir. BU sayede oluşan embryo anne adayının rahmine bırakılır. Tüp bebeğin ilk zamanlarında tüp bebek tedavisi tüpleri kapalı olan kadınlara uygulanmaktaydı. Ancak kısa süre sonra kısırlık sorunlarının neredeyse tamamına uygulanmaya başladı ve böylece birçok kişiyeumut ışığı oldu.

    Normalde, döllenme olayı tüplerde gerçekleşir. Embriyo buradan da rahmin içine doğru giderek buraya yerleşir. Tüp bebek tedavisinde ise döllenme laboratuvar ortamında yapılır. Tüplerle bir ilgisi yoktur. Bu sebeple tüpleri tıkalı olan kadınlar bebek sahibi olabilirler.

    • Tüp bebek tedavisinde üst yaş sınırı var mıdır?

    Genel olarak yumurtlama kapasitesi yeterli olan 35 yaş üstü kadınlarda dahi uygulanabilir. Yaşı ilerlemiş kadınlara uygulanan tedavilerde başarı şansı %25 olmaktadır.

    Kadınlarda adetin 2. ya da 3.gününde uygulanacak olan ultrasonografi ve hormon testleri neticesinde yumurtalığın yeterli yumurtayı taşıyacak kalibrede olduğu tespit edilirse yaklaşık olarak 45 yaşına dek tüp bebek tedavisi yapılabilir. Ancak yaşı 35 ve üzeri kadınlara tüp bebek uygulanırken mutlaka genetik tanı da yapmak gerekir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    • Kadının yaşı tedavi için neden önemlidir?

    Tüp bebek tedavi yöntemleriyle erkek kaynaklı kısırılık sorunlarının neredeyse tamamına oldukça geniş bir çözüm önerisi sunulabilmektedir. Ancak kadının yaşı için maalesef bir çözüm yoktur. Kadının yaşı tedavinin başarısını oldukça etkiler. Yaş itibariyle bebek sahibi olamayan kişilerin yumurta rezervleri oldukça azaldığından gebelik sağlayamazlar. Aynı şekilde hormon üretimi ve yumurta kalitesi de azalmıştır.  Henüz dünyaya gelmiş bir kız çocuğu belirli bir yumurta rezervine sahiptir. Bu yumurta rezervleri her yaşta azalır. Örneğin, yeni doğan bir kızda 2 milyon yumurta mevcutsa, ergenlik döneminde ve adet görmeden bu yumurtalar 500 bine düşer. Sürekli de düşmeye devam eder. En nihayetinde tükenir ve menopoz gerçekleşir. Bu sebeple de kadının doğurganlık yetisi yaşın ilerlemesiyle azalır. Kalitesi de düştüğü için gebelik oluşsa dahi düşükle sonuçlanma riski artacaktır.  Hamileliğin erken haftalarında düşük oranı 35 yaş üstü kadınlarda %40 olmaktayken, yaşı genç olan kadınlarda bu oran, %15’tir.

    • Genetik tanı teknikleriyle ileri yaşta gebe kalmanın riskleri giderilebilir mi?

    Hamilelik sağlanmak isteniyorsa ancak kadının yaşı ileri ise, tüp bebek yöntemiyle beraber mutlaka genetik tanı yöntemlerinden de yararlanmak gerekir. Genetik tanı yöntemiyle yumurtaların gebeliğin sürmesi için ideal olgunlukta olup olmadığı ve kromozom sayıları araştırılır. Bu sayede gebeliğin nasıl geçeceği öngörülebilir. Genetik tanı yöntemleri yalnızca yaşı ileri olan kişilerde değil, gerekli görülürse herkese uygulanabilen bir yöntemdir. Yumurta rezervlerin azalması da yalnızca yaşı ilerlemiş kadınlarda görülen bir sorun değildir. Kimi zaman yaşı genç olan kadınların dahi genetik ve çeşitli sebeplerden yumurta rezervleri erken yaşta tükenebilir. BU kişilere de genetik tanı yöntemleri uygulanabilir ve gebelik şansı arttırılabilir.

    Kaynak: Tüp bebekte kadının yaşı

  • Sırt ve Eklem Ağrılarına Ne İyi Gelir?

    Sırt ve Eklem Ağrılarına Ne İyi Gelir?

    Ağrı kesiciler yerine eklem ağrılarınızdan doğal yollarla kurtulmak ister misiniz? Sırt ve eklem ağrılarına ne iyi gelir? makalemizde eklem ağrıları için bitkisel çözüme yer verdik. Rusların en eski doğal ilaçlarından olan bu tedaviyle ağrılarınıza son verebilirsiniz.

    Malzemeler
    Sarımsak
    Bitkisel Yağ

    Romatizma ağrılarına bitkisel çözümler tıklayınız

    Yapılışı ve Uygulanışı
    300-400 gram sarımsağı ince ince doğrayın.
    Bir kavanoza koyup üstüne 1 litre rafine edilmemiş bitkisel yağdan (zeytinyağı, ayçiçek yağı vb) döküp kapağı kapatın ve oda sıcaklığında karanlık bir yerde 2 hafta boyunca bırakın, ara ara kavanozu çalkalayın. 2 hafta sonunda süzüp yağını ağrı olan yerlere masajla, uygulayın.
    Sarımsak kan dolaşımını hızlandırarak eklem ağrılarınızı hafifletecektir.
    Bu tedaviye 2 ay devam edin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Tüp Tedavisinde Yaş Sınırı Var Mıdır?

    Tüp Tedavisinde Yaş Sınırı Var Mıdır?

    Tüp bebek tedavisinde kadın yaşı en önemli etken. Kadınlarda 32 yaşından itibaren yumurtalarda azalma başlar.43 yaşına geldiğinde ise tükenir.

    Kadınlara 35 yaşından önce gebe kalmaları önerilir. Yine tüp bebek tedavisinin başarılı olması için 35 yaşından önce yapılması önerilir.

    43 yaşından sonra bir kadının tüp bebek şansı %5 tir.35 yaşında ise %50 dir.

    Tüp bebek tedavisinde kadının yaş faktörü hakkında merak ettiğiniz her şeyi Prof.Dr.Bülent Tıraş anlatıyor, tıklayınız.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Zatürre İçin Doğal Tedavi Yöntemleri

    Zatürre İçin Doğal Tedavi Yöntemleri

    Pnömoni, yani zatürre bakterilerin akciğer iltihabına yol açtığı bir solunum hastalığıdır.Bugünkü sağlık köşemizde zatürre belirtileri nelerdir? nasıl iyileşir, zatürre tedavisi bitkisel şifa yollarına yer verdik.  Öksürük, sarı balgam çıkışı olarak belirtiler verir. Çoğu durumda hafif olarak seyreder ve 2-3 hafta içinde kişi iyileşir. Fakat bazı durumlarda iş ciddidir, hatta bakteri ölümcül bile olabilir. Küçük çocuklar, bebekler, 65 yaş üstü yetişkinler, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, akciğer iltihabı ile bazı hastalıkların birleşimi
    hastalığı daha tehlikeli kılar. Zatürre belirtileri öksürük, ateş, titreme, nefes darlığı, baş ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı, göğüs ağrısı,

    Sarımsak
    Sarımsak, bakteri, virüs ve mantarlarla mücadele eden. antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Aynı zamanda vücut ısısını düşürmek için yardımcı olur ve balgam atımını kolaylaştırır.

    1 bardak süte, 4 su bardağı su, ve yarım tatlı kaşığı sarımsak katın.Orijinal miktarın dörtte biri düşene kadar bu karışımı kaynatın. Günde 3 kez için.
    Veya;
    Eşit miktarda limon suyu ve balı karıştırın. İçine ezdiğiniz sarımsağı katın. Günde 3-4 kez, 2-3 tatlı kaşığı bundan tüketin.
    Sarımsak çayı da size şifa olabilir.

    zaturre_tedavisi_bitkisel (1)

    Sebze Suları
    Taze havuç suyu, ıspanak suyu, pancar suyu, salatalık suyu ve diğer sebze suları sağlığınız için özellikle akciğer iltihabı için mükemmeldir.Bağışıklığı artırır, balgamı söktürür, ve detoksifikasyona yardımcı olurlar.. Fosfor ve klor zengini yaban havucu suyu da ciğerlerinize ve bronş sisteminize son derece faydalıdır.
    Bir bardağın üçte biri pancar suyu üçte biri salatak suyu karıştırın ve üçte iki havuç suyu ekleyin. Her gün bunu için.

    zaturre_tedavisi_bitkisel (2)

    Susam
    Susam doğal bir balgam söktürücü olarak hareket ederek balgamdan kurtulmanızı sağlar
    1 yemek kaşığı susamı bir bardak suya koyup kaynatın.
    İçine 1 yemek kaşığı keten tohumu ekleyip kaynatmaya devam edin. Karışımı süzün ve daha sonra bir tatlı kaşığı bal ve bir tutam tuz ekleyin. Günde bir kez bu karışımı içiniz.

    zaturre_tedavisi_bitkisel (4)

    Buhar
    Buhar enfeksiyonla mücadelede yardımcı olarak öksürüğün kesilmesini ve tıkanıklığın giderilmesini sağlar.
    Bir tencerede su kaynatın, okaliptüs, lavanta, çay ağacı, limon, ya da kafur yağı gibi uçucu yağlardan dilediğinizden birkaç damla ekleyin. Buharı soluyun. Daha iyi teneffüs için, bir havlu ile başınızı örtün.

     

    Zerdeçal
    Bu şifalı bitki üst solunum yolundan balgamı atmak için, mukolotik görevi üstlenir. Ayrıca enfeksiyonla savaşan, antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir.
    Zerdeçal tozu ve ısıttığınız hardal yağını karıştırıp, göğsünüze koyun. Temiz bir bezle bölgeyi örtün, cildiniz bitkisel kürü çeksin.

    1 bardak süte bir tatlı kaşığı zerdeçal tozu katıp günde 2-3 kez bunu için.
    veya;
    Bir bardak sıcak suya yarım tatlı kaşığı toz zerdeçal ve bir çay kaşığı karabiber tozu koyup karıştırın. Günde bir kez bunu için

    zaturre_tedavisi_bitkisel (3)YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabil

  • Tüp Bebek Sonrasında Transfer Sonrası Bilinmesi Gerekenler

    Tüp Bebek Sonrasında Transfer Sonrası Bilinmesi Gerekenler

    Prof. Dr. Bülent Tıraş Transfer Sonrası Bilinmesi Gerekenler hakkında bilgi verdi.

    1.Embriyo transferi sonrası dinlenme

    Rahim içi boşluğu açılıp kapanma potansiyeli olan bir boşluktur. Embriyolar, bu boşluğa spesifik kataterler ile bırakılır. Kateter bırakılmanın ardından geri çekildiğinde, bu boşluk yeniden kapanmaktadır.  Bundan dolayı da embriyo transferi adından kişinin dinlenmesi gerekir. Transfer aşaması ardından hemen yoğun fiziksel aktivitelere girmek embriyonun tutunabilmesine olumsuz etki edecektir.  Yapılan araştırmalar embriyo transferi ardından kısa:1 saat ya da uzun: 1 günden fazla yatmanın, hamilelik şansı açısından neredeyse aynı olduğunu göstermiştir.Yani, transfer ardından hemen ayaklanan bir kadınlar, bir gün dinlenen bir kadının gebelik şanslarının aynı olduğu bildirilmiştir. Uzun süre yatakta yatmanın kişinin psikolojisini etkileyeceği için olumsuz olabileceğine dair görüşler bile mevcuttur.

    Yapılan çalışma ve araştırmalar, uzun süre dinlenmenin zararlı olabileceğini göstermektedir. Ancak gene de embriyo transferi ardından yoğun fiziksel aktiviteler yapmamak gerekir. Kişi transfer ardından bir saat dinlendirilir. Ardından da kendini yormayacak şekilde günlük yaşantısına dönebilir.

    embriyo
    embriyo

    2.Embriyo transferi sonrası cinsel ilişki

    Yapılan araştırmalar embryo transferi ardından cinsel ilişkide bulunan ve bulunmayan çiftler arasında gebelik oranları açısından bir fark olmadığını ortaya koymuştur. Bazı çalışmalarda transfer ardından iki gün içinde bulunulan cinsel ilişkinin gebelik şansını arttırabileceğini ortaya koymuştur. Bunun sebebi de sperm içerisinde bazı bağışıklık maddeleri bulunur. Bu maddeler döllenen embriyonun rahim tarafından reddedilmesini engelleyici özelliğe sahiptir.   Ancak tüp bebek tedavisi ardından cinsel ilişki sırasında meydana gelebilecek mekanik travmaların, büyümüş yumurtalıklarda OHSS (ovaryan hiperstimülasyon sendromu) gelişmiş ise yırtılmalar sebebiyle ağrı ya da kanamalara sebep olma olasılığı yüzünden  cinsel ilişkide bulunması pek de doğru olmayabilir. Ancak bu konu üzerine kesin fikirler yoktur. Doktorunuz sizin için neyi uygun görüyorsa, onu söyleyecektir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    3.Embriyo transferi ardından fiziksel aktivite ve spor

    Embryo transferi ardından yapılan yoğun fiziksel aktiviteler ve spor, gebelik oranlarının azalmasına yol açmaktadır. Yapılan çalışamar sporun, düşük riskini arttırabileceği yönündedir. Ancak yürüyüş, yüzme gibi sporlar saydıklarımızın tam tersine vücut için oldukça faydalı olan sporlardır. Ayrıca Bknz: Tüp Bebek Tedavisinden Sonra Bilinmesi Gereken 10 Madde!

    Transfer sonrasında dikkat edilmesi gerekenler

    • Embriyonun transfer edilmesinden sonraki iki günü kendinizi çok yormadan geçirin. Yatağa hapsolmayın ancak sizi yoracak işler de yapmayın.
    • Hapşırma, öksürme, uyurken sağa, sola dönmenin embriyonun tutunmaası için herhangi bir olumsuzluğu bulunmaz. Bu konuda endişelenmeyin.
    • Merdiven inip çıkmanın da embriyonun tutunması için herhangi bir sakıncası olmaz.
    • Gebelik oluşana dek yoğun egzersiz ve ağır işlerden uzak durunuz. Çok ani hareketler yapmamaya çalışın.
    • Embriyo transferi ardından 2-3 saatlik yolculuklar yapabilirsiniz. Ancak daha uzun yolculuk yapacaksanız, bir iki günün geçmesini beklemenizde fayda var.
    • Memelerde dolgunluk, adet görecek gibi kasıklarda ağrı, pembe- kırmızı, kahverengi akıntılar embriyo transfer ardından görülebilir. Bu durumlar normaldir, anne adayının korkması gerekmez.
    • Embriyo transferi ardından anne adayının duş almasında herhangi bir sakınca yoktur.
    • Embriyo transferi öncesinde de sonrasında da asitli ve kafeinli içecekler içmeyiniz. Bitki çaylarının tamamını tüketmeniz de sakıncalı olabilir. Bazı bitki çayları gebelik için oldukça sakıncalıdır.
    • Sigara ve alkol kesinlikle uzak durulması gereken maddelerdir. Dumanına dahi maruz kalmak, bebek sahibi olmanızı engelleyebilir.
    • Çok baharatlı, yağlı besinlerden uzak durun. Bünyenizi yormayın. Bunun yerine sebzeler, meyveler ve proteinden zengin besinler tüketin.
    • Bol bol su için.
    • Doktorunuza danışmadan ağrı kesici bile olsa kullanmayınız.

    Kaynak : Prof. Dr. Bülent TIRAŞ

  • Salgın söz konusu değil

    Salgın söz konusu değil

    Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Komitesi, ülkede görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarının geçmiş yıllarla benzer düzeyde seyrettiğini, herhangi bir artışın ya da salgının söz konusu olmadığını belirtti.

    Üst solunum yolu enfeksiyonlarının mevsimsel değişikliklerde gözlendiğini belirten Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Komitesi, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Genetik Laboratuarı’nda enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili her türlü tetkik yapıldığını da belirtti.

    1 Şubat ile 15 Mart tarihleri arasında alınan solunum yolu örneklerinden viral panel çalışıldığı kaydeden Enfeksiyon Komitesi, “Bu çalışma sonucunda herhangi bir Domuz Gribi (H1N1 virüsü) vakasına rastlanmamıştır” dedi.

    “GENETİK LABORATUARI’NDA TANISAL BAKTERİYOLOJİK VE MOLEKÜLER GENETİK TESTLER YAPILABİLİYOR”

    Enfeksiyon Komitesi, üst solunum yolu enfeksiyonları konusunda yazılı bir açıklama yaptı.

    Sağlık Bakanlığı’nın Basın Bürosu aracılığıyla yapılan açıklamada, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Genetik Laboratuarı’nda solunum yolu hastalıklarına yönelik tanısal bakteriyolojik ve moleküler genetik testlerin yapılabildiğini, gerekli tedavilerin de verilebildiği kaydedildi.

    “KAS, EKLEM AĞRISI, BURUN AKINTISI, KURU ÖKSÜRÜK VE ATEŞ YÜKSEKLİĞİ OLAN YAŞLILAR VE KRONİK HASTALAR HEKİME BAŞVURSUN”

    Kas, eklem ağrısı, burun akıntısı, kuru öksürük ve ateş yüksekliği semptomları olan özellikle yaşlı ve kronik hastaların mutlaka hekime müracaat etmesini isteyen Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Komitesi, hekimlere bir çağrı yaptı.

    “UZAYAN YAKINMALAR…”

    Buna göre, hekimlerin uzayan yakınmalarda gelişebilecek komplikasyonların önüne geçebilmek için hastaları Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanlarına yönlendirmesinin önemine dikkat çekildi.

    “TÜRKİYE’DE DOMUZ GRİBİ VAKASI GÖRÜLÜYOR ANCAK GRİP BİLİM KURULU BUNUN TOPLUM SAĞLIĞINI ETKİLEMEDİĞİNİ BELİRTİYOR”

    Enfeksiyon Komitesi, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın dün domuz gribiyle ilgili bir açıklama yaptığını belirtti.

    Komite, Türkiye’de “Domuz Gribi” vakalarının görüldüğünü ancak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Grip Bilim Kurulu’nun bunun toplum sağlığını olumsuz etkileyecek bir sorun olmadığını belirttiğini söyledi.

  • Doç. Dr. Bozkurt Şener, yeniden Dünyagöz’de!

    Doç. Dr. Bozkurt Şener, yeniden Dünyagöz’de!

     Dünyagöz Hastanesi, uzman kadrosuna önemli isimleri eklemeye devam ediyor. Türkiye’ye lazer miyop ameliyatlarını getiren Doç. Dr. Bozkurt Şener,  2003 yılında ayrıldığı Dünyagöz Etiler’de tekrar göreve başladı.

    Türkiye’de excimer lazerin ilk uygulayıcılarından olan, gerçekleştirdiği operasyonlarve 150’ye yakın bilimsel yayınıyla adından sıkça söz ettiren Doç. Dr. Bozkurt Şener, Dünyagöz Etiler’de göreve başladı. Dr. Şener, smile tekniği, yakın görme bozukluğunda lazer tedavisi ve lazerle katarakt ameliyatlarında uzman yaklaşımı ve son teknoloji cihazlarla hastalarını tedavi edecek.

    Doç. Dr. Bozkurt Şener özgeçmişi için tıklayın: Doç. Dr. BOZKURT ŞENER

     

    DOÇ. DR. BOZKURT ŞENER KİMDİR?

    icerik-resmi21975 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başlayan Doç. Dr. Bozkurt Şener, 1981 yılında tıp doktoru oldu ve aynı yıl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Kliniği’nde ihtisasa başladı. İhtisas döneminin bir bölümünde ABD Dallas’ta Vitreoretinal Cerrahi Eğitimi aldı. 1984’te Göz hastalıkları uzmanı ve 1991 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Doçent oldu.1991,1999 yılları arasında Cerrahpaşa Göz Ana Bilim Dalı ve Araştırma Merkezi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.1992 yılında Türkiye ye Lazer Miyop ameliyatlarını getirdi. Bu sistemin son gelişmiş hali ilk kez Türkiye’de uygulanmaya başlanmış oldu. O zaman aldığı Technolas 116 isimli dünyadaki ilk alet halen Türkiye’de bulunmaktadır. Lazere başladığı 1992 yılından beri dünyadaki tüm kongre ve kurslarda eğitim verdi ve bu teknolojinin gelişmesinde katkıları oldu. 1992 den bu yana yaklaşık 50.000 den fazla lazer tedavisi uyguladı. 1981’den bu yana Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) üyesi.Türk Oftalmoloji Derneği yanısıra Amerıcan Academy of Ophthalmology, Internatıonal Society of Refractive Surgery, European Society of Cataract and Refractive Surgery ve American Society of Cataract and Refractive Surgery üyesidir.

  • 6 Adımda Diş Estetiği Nedir?

    6 Adımda Diş Estetiği Nedir?

    Dt. Arzu Yalnız Zogun diş estetiği hakkında bilgi verdi.

    Diş estetiği, oldukça geniş bir alandır. Diş yapınız, karakteriniz ve hatta sosyal statünüz hakkında geniş bir bilgi verebilir. Dişleriniz, ağız yapınız ve sorununuza göre en uygun diş estetiği yöntemi hakkında hekiminiz sizi bilgilendirecektir.

    1. Gingivektomi

    Diş etlerinizin gözükmesi gülümseme anında kötü bir görüntü sergilemenize sebep olur.Kişinin yaşı genç olsa dahi yaşlı bir görünüme sebep olur. Tedavisi için de diş etine gingivektomi işlemi yapılabilir. Çok pratik bir işlemdir, ufak dokunuşlarla dişinize yepyeni bir görüntü kazandırabilir.  Kısa olan dişlerin boyu bu işlem sayesinde uzatılabilir, dişler simetrik değil ise bu uygulama ile düzeltilebilir.

    1. Porselen Lamine

    Kişiler genellikle ”Hollywood Gülüşü” şeklinde tabir edilen diş estetiklerini oldukça beğenir. Hollywood gülüşünün açılımı ise, sağlıklı, genç ve beyaz diş görüntüsüdür. Bunu sağlayabilen bir diğer diş estetği ise, porselen laminedir. Dişlerin yapısı yaş aldıkça değişmeye başlar. Yediğimiz besinlerden, içtiğimiz şeylere kadar dişin rengini etkileyen ve kötüleştiren birçok faktör vardır. Gençlik ile güzel gülümseme ve beyaz dişler özdeşleştirilir. Bunu yeniden kazanmak adına da porselen laminelere başvurmak oldukça uygundur. Dişin minesin tamir edilmesi, düzelmesi presibine dayanan porselen laminalar neredeyse doğal dişinizden ayrıt edilemezler. Hollywood gülüşüne sahip olmak isteyenler bu uygulamaya başvurur. Bunun sebebi de, ekran önündeki kişilerin porselen lamine uygulaması yaptırmasıdır. Bu uygulama ile lekelenmeler giderilir ve diş beyazlar. Çapraşıklar düzeltilir. Aralıklar kapatılır.

    1. Bleaching- Beyazlatma

    Beyaz dişler, insan ilişkilerinde ve kişinin kendine güvenini geri kazanmasında oldukça önemli etkenlerdir. Ancak ağız hijyenin tam yapılmasına rağmen zaman içinde yıpranan dişler ya da kullanılan anti biyotik gibi ilaçlar sebebiyle hafif gri tonlarına bürünen dişler beyazlamaz. Bu sebeple beyaztlama işlemine başvurulur. Hemen hemen herkese yapılabilen bleaching işlemi ile lekelerden ve sarı dişlerden kurtularak bembeyaz bir görünüme kavuşabilirsiniz. bknz: Diş Beyazlatma İşlemi ve Yöntemleri

    1. Kompozite Lamine

    Dişlerin birbirine olan konumu, hizası ve yüzünüz ile uyumu birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dişlerdeki aralıklar kapatılınca dahi, yüz ifadesinde değişimler olur. Bunun dışında aralıklı dişler, süt dişlerine benzetilir. Bu sebeple kişi devamlı bir çocuksu ifade taşır. Bu sorunları gidermek için kompozite lamine uygulamasına başvurulur. Bu sayede diş estetiği kazanılmış olur. Beyazlatılma yöntemiyle istenilen beyazlığa kavuşmayan gülüşler de kompozite lamine ile beyazlatılabilir. Ön dişlerde dolgu var ise ya da çürük, bu tedavi ile giderilebilir. Büyük bir müdahale değildir, bu sebeple zamanı olmayan kişiler için de oldukça önemlidir.

    1. Laminate Veneer

    Laminateler ışık geçirir yapıdadırlar. Bu sebeple oldukça doğal dururlar. Dış etkenler sebebiyle sararmazlar. Ön dişlerinde kırıklar olan, dişlerin boyları farklı olan, çapraşık dişleri olan, dişlerin şeklini sevmeyen ve gülümseme anında dişetlerinin çok fazla göründüğü kişilerde laminate veneer uygulaması yapılabilir.

    1. Ortodontik Tedavi

    Ortodontik tedavi, yalnızca küçük çocuklara uygulanabilen bir tedavi değildir. 7’den 70’e herkes ortodontik tedaviye başvurabilir. Bu tedavi için gelişitirilmiş şeffaf teller, hayatınızı etkileyemecek ve fark edilmeyecek şekildedir. Çapraşık dişler ileride çok büyük problemlere yol açabilir. Diş fırçalamakla temizlenmeyen besin atıkları bu çapraşıklar arasında birikir ve çürüklere yol açarak ön dişleriniz de dahil olmak üzere tüm dişlerinizde kayıplara yol açabilir.  Diş telleri herkese uygulanabilir. Horlama sorunu olan kişilerin bu şikayetini azaltır. Ağzın kapanıp açılma sorunları var ise, diş gıcırdatma problemi gözlemlenebilir. Bu sorun da ortodontik tedavi ile giderilebilir.

    Kaynak6 Adımda Diş Estetiği

     

     

     

     

     

  • Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata Kistinin Görülme Yaygınlığı

    • En yaygın olarak: 24-45 yaş arası kadınlarda görülür,
    • Jinekolojik sorunu olan kadınların: % 10-15’inde,
    • Histerektomi sorunlarında: % 10,
    • Ciddi pelvik ağrısı olan hastalarda: % 54,
    • Kısırlık sorunlarında: % 25-50 ,
    • İLk bebeğini, ileri yaşta doğuranlarda ve daha çok beyaz ırkta ortaya çıkar.

    Çikolata kisti için risk etkenleri:

    • Irk,
    • Heredite,
    • Hormonal bağımlılık,
    • Doğum kontrol hapları,
    • Adetlerin düzeni,
    • Boy-kilo.

    Endometriozis, rahim iç tabakasının yani endometrium rahim iç yüzeyi haricinde bir alana yer etmesidir.

    Çikolata kisti diğer bir adı ile endometriozis, genellikle cinsel ilişki aşamasında, adet döneminde veya herhangi bir zamanda pelvik alanda, özellikle adet döneminde şiddetli yaşanan ağrılara sebep olabilir. Bu ağrılar, ağrı kesiciler ile geçmez. Ağrı gibi belirtilerinin dışında, hamile kalamama ve adet düzensizliği sorunu olan kişilerde de çikolata kisti (endometriozis) teşhis edilebilmektedir.Çikolata kistinin neden oluştuğuna dair net ve kesin bir bilgi henüz yoktur. Tedavileri ise, hastanın belirtilerini hafifletmeyi amaçlar. Bugüne dek çikolata kisti ile ilgili bilinen en keskin ve net tedavi operasyındur.

    Çikolata Kisti Kimlerde Görülür?

    Endometriozis yani çikolata kisti hastalığı, üreme çağındaki her kadında görülebilir. Bazı kadınlarda çikolata kisti hiçbir belirti vermeyebilir. Ve muayene aşamasında rastlantısal şekilde teşhis edilebilir. Bunun dışında çoğunluk kısırlık hastalığı araştırılan kadınlarda, pelvik ağrı duyan kadınlarda, yumurtalık kisti teşhisi koyulmuş kadınlarda yapılan araştırmalar ile teşhis edilir.

    Kan bağı olan ve birinci dereceden yakını olan kadınlardan birinde çikolata kisti var ise, bu kadında çikolata kisti 8 misli daha çok görülme riskine sahiptir.

    Çikolata Kistinin Belirtisi

    1. Çikolata kisti olan kadınların en yaygın olarak yaşadığı belirti, adet döneminde, cinsel ilişki sırasında ya da herhangi bir dönemde duyulan kasık ve alt karın ağrısıdır. Bu en yaygın belirtli olarak çoğu kadında görülüğr. Kimi zaman çikolata kisti yalnızca bel ağrısı biçimide de kendini ortaya koyabilir.
    2. Cinsel ilişkide bulunulması halinde, kişi ağrı duyar. Bu ağrı genellikle derinde duyulur.
    3. Çikolata kistinin sebep olduğu belirtilerin niteliklerinin ve derecesinin en mühim işaretçisi hastalığın nereye yerleştiğidir. İkinci en önemli işaretçisi ise, hastalıığın ne derecede yaygınlaştığıdır.
    4. Çikolata kisti belirti vermeyebilir. Belirti vermediği durumlarda, kişinin muayenesi yapılırken rastlantısal bir şekilde tespit edilir. Bundan dolayı da çikolata kisti için genellikle belirti vermez diyebilir.
    5. Çikoolata kistinin bu belirtilere sebep olmasına neden olan ise, her ay yerleştiği alanda tıpkı adet kanaması gibi kanamaya sebep olmasıdır.
    6. Belirtiler, kanamanın yerleştiği alanda sebep olduğu iltihabi reaksiyona yol açar. Kadının her ay adet kanamasında duyduğu şiddetli sancıya da bu sebep olmaktadır.
    7. Çikolata kistinin kanamaları, bu kanamalarının kalıntılarının yol açtığı yapışıklıklara sebep olabilir. Kadının tüpleri bu yapışıklıklar sebebiyle tıkanabilir. Ya da yapışıklıklar gebe kalamamaya yol açabilir.

    Klinikte en çok görülen belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Pelvik ağrı,
    • Kısırlık,
    • Cinsel ağrı,
    • Adet düzensizliği.

    Genital sistemle ilgili belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Alt karın ve pelviste ağrı,
    • Adet düzensizliği,
    • Endometriomada rüptür ya da torsiyon olması,
    • Sakrumda duyulan ağrı,
    • Kısırlık.

    Üriner sistem belirtileri:

    • İdrarda kan görülmesi,
    • İdrar yaparken ağrı,
    • Üreter tıkanması.

    Çikolata Kisti İçin Nasıl Teşhis Konur?

    Belirtilerin biri ya da birkaççı mevcut ise, çikolata kisti için bir şüphe duyulabilir. Bu şüphenin kesinleşmesi de, ameliyat esnasında örneği alınan şüpheli parçaların patolojik şekilde araştırması ile açığa kavuşur. Özellikle vajinal ultrasonografi çikolata kistlerinin mevcudiyetinde %95’e varan doğruluk sonuçlarına sahiptir.

    Çikolata Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

    • Çikolata kisti sebebiyle meydana gelmiş karın içi yapışıklıkları ve çikolata kistlerinin tedavisi için ameliyat yapılır.
    • Bu operasyon için ilk olarak laparoskopi tercih edilir. Ancak karın içi yapışıklıkları oldukça ciddi derecede ise, laparotomi yapılabilir.
    • Çikolata kistlerinin tedavisi için esas hedef, kistin içinin boşaltılması ve kist cidarının alınmasıdır. Özellikle laparoskopi aşamasında kist cidarının tamamını çıkartmak oldukça güç olabilir. Bu sebeple kistin nüks etme riski artar.
    • Çeşitli durumlarda kistin sağlıklı yumurtalık dokusundan çıkartılması sağlanamayabilir. Bu sebeple hastalıklı olan yumurtalığın tamamen alınması söz konusu olabilir.
    • Çocuk istemeyen ya da ailesi tamamlanmış bir kişide çikolata kisti oldukça ağır seyrediyorsa ve nüks etme riski mevcut ise, yumurtalıklar tamamen alınabilir. Bu sayede kesin tedavi sağlanabilir.

    Çikolata Kistinden Korunma Yolları Nelerdir?

    • Çikolata kistinden kesin olarak korunmayı sağlayan bir çözüm, alternatif günümüzde henüz yoktur.
    • Doğum yapıldıktan sonra çikolata kistinde gerileme görülür.
    • Çeşitli sebeplerle çikolata kisti teşhisi konulmuş olan kadınların operasyonla yapılan tedavi ardından nüksleri önlemek için verilen ilaç tedavisine başlamaları, nüksleri geciktirmek ve hatta tamamen engellemek açısından oldukça mühimdir.
    • Çeşitli sebeplerle “yumurtalık kisti” ameliyatı geçirmiş kişilerin, mutlaka doktorlarından kistinn özellikleri hakkında bir yazı ya da belge istemeleri gerekir. Bu belgeler be patoloji raporları mutlaka kaybedilmeden saklanmalıdır. Çünkü, şayet bir doktor değişikliği söz konusu olursa bu belgelere ihtiyaç duyulacaktır.
    • Çikolata kisti nüks edebilen bir sorundur. Bu sebeple şayet bir kadın çikolata kisti teşhisi almış ise ve bebek yapmak istiyorsa, tedavi sonlandırıldıktan hemen sonra hamile kalmak için çalışmalıdır. Hamilelik ve doğum çikolata kistinin nüks etmesini geciktirir. Bunun dışında çikolata kistinin ileride gebe kalamama sorununa yol açtığı bilinmektedir. Bu riskin artması önlenmiş olur.
    • Çikolata kisti tedavisi ardından kişi kendi kendine hamile kalmayı dener. Ancak bazen doktor zaman kaybetmemek adına tüp bebek tedavisini de önerebilir.

    Kaynak : Çikolata Kisti’nin ( Endometriozis ) 11 Belirtisi