Giderek artan bir takıntıyla aynı rüya... (not: okuma sevmeyenler için uzun bir konu)

İlişkide dayak hakaret olmaması yeterli değil. Bir evlilik için salt bu ikisi beni tatmin etmez eğer ki paylaşım tutku vs yoksa. Evet normal değil. Yada değildi diyeyim. Geçmişte kalan şeylerdi. Konu bu değil.

Konuda yazdıgınız üzere çok uyumlu, güzel bir evliliginiz oldugunu düşünmüyorum.

"İlişkide dayagın hakaretin olmaması yeterli degil" diyorsunuz, katılıyorum.
Peki dayak hakaret varsa bunlar ne için yeterlidir?

Ya da ilişkinin bitirilmesi icin bir gerekce olarak görülmüyorsa problem nerededir?

Çelişkileriniz derinleştikce çözmediginiz şeylerin gün yüzüne çıkması dogal.
Yani birşeylerin geçmişte kalması o defterin tamamen kapandıgı anlamına gelmez. Konunuzda bahsettiginiz şeyler de bunun bir örnegi.

Ayrıca yasadıgınız sıkıntılarda sorumlulugu alkole atmaktansa üstlenmeniz, bunun cezasını o dönem üzülerek cektiginizi kabul etmeniz ve bu dogrultuda kendinizi degiştirmeye çalışmanız bazı sorunlarınızı çözmenizde kolaylık saglar...
 
Sadakat mi, saygı mı, sevgi mi? onlar ne ki! Hiç modern değilsiniz! "Hayvani zevkler"i yaşamak, anı yaşamak varken neymiş bu sadakat ve sevgi lafları!

Teşekkür ederim. Yalnız siz bunları türlü iğrençlikleri, hayvani zevklerini tatmin için her şeyi mübah görmeyi modernlik diye yutturmaya çalışanlara öğretin isterseniz önce.

Konunun hiçbir cümlesinde "biz bunları yaşadık çünkü çok moderniz" yazmıyorken siz neye dayanarak bu cümleyi kurabiliyorsunuz?

"Hayvani zevk" dediginiz şey cinsellik muhtemelen. Siz bu zevkten mahrum bir şekilde mi üreyeceginize inanıyorsunuz?

Ayrıca evrimsel olarak hayvan olmayı reddediyorsanız konu sahibine hakaret ettiginiz anlamına gelir.
Reddetmiyorsanız daha ciddi problemleriniz var demektir.

Eğer problem dokunma duyunuz ve iletiminde ise bu konuda uzmanlıgı olan hekimlere başvurabilirsiniz.
Gerçeklikten kopuk bir üreme inancına sahipseniz o zaman psikolog da degil, bir psikiyatra gitmelisiniz.

İğrenc buldugunuz şeyleri yaşamazsınız, konu sahibinin geçmişi kendisinden başka kimseye zarar vermemiş ki.
Yaşadıgı her sey de yetişkinler arasında rıza dahilinde olmuş.

Paylaştıgı icin üzülmüş ya da yanlış oldugunu düşünerek uyarmak istemiş olabilirsiniz. Fakat bu; öfkelenmeniz ve bu yüzden nefretle yaklaşmanız, hakaret etmeniz için haklı bir sebep olamaz.
Tepkiniz, çok eşlilik ile bagdastırılacak bölümlere ise açıkça yazın. Bunu da tartışabiliriz.
 
Konunun hiçbir cümlesinde "biz bunları yaşadık çünkü çok moderniz" yazmıyorken siz neye dayanarak bu cümleyi kurabiliyorsunuz?

"Hayvani zevk" dediginiz şey cinsellik muhtemelen. Siz bu zevkten mahrum bir şekilde mi üreyeceginize inanıyorsunuz?

Ayrıca evrimsel olarak hayvan olmayı reddediyorsanız konu sahibine hakaret ettiginiz anlamına gelir.
Reddetmiyorsanız daha ciddi problemleriniz var demektir.

Eğer problem dokunma duyunuz ve iletiminde ise bu konuda uzmanlıgı olan hekimlere başvurabilirsiniz.
Gerçeklikten kopuk bir üreme inancına sahipseniz o zaman psikolog da degil, bir psikiyatra gitmelisiniz.

İğrenc buldugunuz şeyleri yaşamazsınız, konu sahibinin geçmişi kendisinden başka kimseye zarar vermemiş ki.
Yaşadıgı her sey de yetişkinler arasında rıza dahilinde olmuş.

Paylaştıgı icin üzülmüş ya da yanlış oldugunu düşünerek uyarmak istemiş olabilirsiniz. Fakat bu; öfkelenmeniz ve bu yüzden nefretle yaklaşmanız, hakaret etmeniz için haklı bir sebep olamaz.
Tepkiniz, çok eşlilik ile bagdastırılacak bölümlere ise açıkça yazın. Bunu da tartışabiliriz.
Çok eşlilik kısmı banada çok ağır geldi vallahi.
 
cundagg cundagg aramızda bir yaş varmış ama sen bugüne kadar bana hep benden çok çok büyükmüşsün gibi geliyordun. Akıllı kadınsın sen belli ama çok tüketmişsin bazı şeyleri.
 
Hanımlar,
rica ediyorum eleştirilerinizin dozunu ayarlayın hakarete kaçıyor çünkü.
Modern insanlar sadakat duymaz gibi bir anlam çıkıyor yazdıklarınızdan, farkında olmadan üsluplarınızın ayarının kaçtığını fark edin lütfen.

Böyle böyle insanlar yaftalanıyor sonra dışlanıyor bununda farkına varın rica ediyorum.

Burada kimsenin çok eşlilik vb şeyleri onayladığını zannetmiyorum, herkesin değer yargıları var ama konu sahibesini bizim değer yargılarımızdan farklı davranıyor diye taşlayamayız, özel hayat kişilerin kendini alakadar eder.
 
Of ne var ki buyutulecek ruya ışte.
Benim de universitede hoslandigim biri vardi. Daha dogrusu o bana aşıktı ve ben de etkilendim sonradan. Birak yakinlasmayi tokalasmadik bile.
Acildiginda okulu bitmek uzereydi ve ben evlenmeyi falan dusunemeyecek kafadaydim. Olamazdi kisacasi ve hic baslamadi.
Kacak gocek bir araya gelmeler(su 1 metreden yakin diyorsun ya onun gibi ) ani elektrik carpmasi hissi gibi şeyler oluyordu. Sonra o donem msn falan bilirsin. Oylesine gorustuk bir sure ve dedim ki keske bu kadar ciddiye almasaydim, çıksaydık,iki gezer tozardik hevesimiz geçerdi.
Yillar gecti ve ben de arada ruyamda görüyorum. Ve hep ayni sekillerde.
Anlam yuklemeye falan da calismadim.
Bir seferinde merak ettim faceten baktim, evlenmis cocugu olmuş cok da mutlu oldum.
Kocama karsi duygularimi sorgulamam bile bunun için. Ne alaka sevip sevmemek?
Ruya iste, hepsi bu. Bilincalti falan filan. Hic bir onemi yok benim icin. Deli genclik yillarindan bir hatıra, bu kadsr.



Ama sizin aranızda bir şey yaşanmamışki..Öyle olduğu halde rüyalarına girmiş.Seninki merak duygusu sadece ilerde nasıl olurdu gibi düşünmüşsün.
 
Ben ne zaman onun bir metre yakına gelsem inanılmaz bir çekim hissediyordum. Ama böyle bir çekimi bunca yıl eşim dahil hiçbir erkekte hissetmedim. Kimyasal bir uyumdu resmen.... Bir daha o hayatımın erkeği olacağına inandığım adamla hiç olmadık.

Kıyaslarsak eşimden daha yakışıklı değil. Ama onun tenindeki sıcaklığı ve çekimi kimsede bulamadım ömrümde. Eşim benim en iyi arkadaşım. Yatakta tutkuluyuz. Onu seviyorum. O benim hayat ortağım ve bu çocukla evli olsaydım belki daha iyi bir evliliğim olmazdı. Ama işte düşünmedende edemiyorum. Nasıl olurdu....ondan hiç bıkmayacağımı düşünüp evlendim.
 
Önce o sevgili olmak istemiş sen birine bağlanmak istemediğinden kabul etmek istememişsin.Burayı bir nebze anlıyorum sorumluluğu ağır gelmiş düzenli ilişki istememişsin.

Sonradan bir şekilde bir araya gelmişsiniz "hayatının erkeği olabileceğini" düşündüğün halde yine ikinizde sevgili olalım diye adım atmamışsınız.

"Neyse bu en baştan beri bahsettiğim çocukla aramızdaki anlaşma hep şuydu biz bir gün evleneceğiz zamanı gelince sevgili olacağız ama birbirimiz için hazır olana kadar sevgili olup bu ilişkiyi harcamamalıyız. Hatta bunu bir kere sözlü olarak dile getirdi. Biz 4 yılımızı hep birbirimizi sevip bu sevgiye direnerek ama her fırsattada gençliğimizin hormonlarına teslim olarak geçirdik."


Bu kısmı bana saçma geldi .Hem hayatımın erkeği diyorsun hemde bağlanmaktan korkuyorsun.İnsan niye o güzelim yılları dolu dolu geçirmek istemez ki.İyisiyle kötüsüyle gerçek sevgili olabilirdiniz.

Tensel olarak birbirine teslim olan insanlar kalbende teslim olabilir.Senin ciddi bir bağlanma sorunun mu vardı acaba.


O sözünü tutmamış.Diğer kızlarlada takıldığı için ona kızıp ihanet etmişsiniz..


Tek benimle beraber olsun ama sevgilide olmayalım kısmını anlayamadım.


İkinizde sadık kalmadığınıza göre birbirinizi gerçek manada sevmiyormuşsunuz.
 
Son düzenleme:
Uzun zamandır yazmaktan kaçındığım bir konuyu, sabahın köründe yine aynı rüyalarla hoplayınca, açmaya karar verdim.

Taa üniversite yıllarından tanıdığım bir çocuk vardı. İkimizde birbirimizden hoşlanıyorduk ama o zaman farklı triplerdeydik. Onunla sevgili olursak ve bir gün ayrılırsak okulda yüz yüze bakmak çok büyük acı olacaktı ve onu kaybetmiş olacaktım o yüzden onunla olmak istemiyordum. Bir defa onu reddettim ama sebep olarak sevgili ilişkisi, sorumluluğu istemiyorum vs dedim. Tabi bu daha birinci senemizde oldu. İkimizde başkalarıyla çıktık hep farklı ilişkilerimiz oldu. Olay şu ki ben ne zaman onun bir metre yakına gelsem inanılmaz bir çekim hissediyordum. Ama böyle bir çekimi bunca yıl eşim dahil hiçbir erkekte hissetmedim. Kimyasal bir uyumdu resmen...Ve her ne kadar ben de başkalarıyla birlikte olsamda onun birlikte olduğu her kızı kıskanıyordum ve ona karşı hırçınlaşıyordum. Karşılığında ona sataşıp aşağılıyordum. Sonraki yıllarda bir kaç sefer o bir metreden yakın olduğumuz ve ikimizinde sevgilisiz olduğu dönemlerde birlikte olduk. Evli bir kadın olarak utanç verici bir itiraf olsada hayatımda yaşadığım en iyi anlardan biriydi. Ama hiç sevgili olmadık. Aramızda bir anlaşma var gibiydi. Ertesi gün bir şey olmamış gibi hayata devam ediyorduk... hiçbir arkadaşımız hiçbir zaman bu durumu bilmedi. Bir gün benim doğum günümde o zamanki evimde arkadaşlarla toplandık. Tabi o yaşta bir sürü kadın ve erkeği içebileceklerinden fazla alkolle bir eve kapatırsan ne olacaksa o oldu. Ben ona olan bütün intikamımı aldım. Gecenin başında onunlaydık sonunda en yakın arkadaşıylaydım ve en yakın arkadaşı olan çocuk bana aşkını itiraf ediyordu. Ertesi sabah neler olduğunu anladığımda her şey için çok geçti. Bir daha o hayatımın erkeği olacağına inandığım adamla hiç olmadık. Ben ondan hayatımın intikamını aldım o da beni hiç affetmedi. Zavalı en yakın arkadaşı da ertesi gün sevgiliymişiz gibi devam etti bende oyunu bozmayıp bir süre sevgilisi kalıp ayrıldım.

Neyse bu en baştan beri bahsettiğim çocukla aramızdaki anlaşma hep şuydu biz bir gün evleneceğiz zamanı gelince sevgili olacağız ama birbirimiz için hazır olana kadar sevgili olup bu ilişkiyi harcamamalıyız. Hatta bunu bir kere sözlü olarak dile getirdi. Biz 4 yılımızı hep birbirimizi sevip bu sevgiye direnerek ama her fırsattada gençliğimizin hormonlarına teslim olarak geçirdik. Derken her şey bir gün harcanıp gitti. O olaydan sonra okula gelmedi, yaşadığı şehre döndü sınavlara girmedi, derslerden kaldı, geldiğinde artık ortalamadan dolayı üstten ders alamayacak durumdaydı dolayısıyla dönemlerimiz farklı oldu ve farklı insanlarla derse girip benden kaçarak bitirdi okulu.

Gelelim konuya. Son zamanlarda artan bir saplantıyla bu çocuğu rüyalarımda görüyorum. Kıyaslarsak eşimden daha yakışıklı değil. Ama onun tenindeki sıcaklığı ve çekimi kimsede bulamadım ömrümde. Eşim benim en iyi arkadaşım. Yatakta tutkuluyuz. Onu seviyorum. O benim hayat ortağım ve bu çocukla evli olsaydım belki daha iyi bir evliliğim olmazdı. Ama işte düşünmedende edemiyorum. Nasıl olurdu.... rüyalarımın içeriğini anlatmasamda tahmin edersiniz... bu iğrenç bir durum bitsin istiyorum ama bitsin istedikçe artan bir saplantıyla geri dönüyor her şey.

Merakım şu acaba şu anki evliliğimde yaşadığım genel hayat tatminsizliği sonucu açığa çıkan bir durum mu bu? Acaba beynim arayışlar içinde mi? Yoksa bu çocukla olan yaşanmamışlıklar mı beni bu noktaya getiriyor. Bir çeşit hırs mı?

Rüyalarıma engel olamadığım için eşimi aldattığımı düşünmüyorum. AmA yıllardır düşünmediğim bir adam bir anda su üstüne çıktı bende bu unuttuğum anılara döndüm son birkaç aydır. Şu an eşimi o dahil hiçbir erkeğe tercih etmem. Eşim benim için kaybetmeyi tercih etmeyeceğim kadar değerli. Hatta o çocuktan milyonlarca kat değerli. Hani dedimya onda yaşadığım duyguyu hiçbir erkekte bulamadım diye. Belkide sevgili olmadan yaşadığımızdan doğan heyecandandır. Belkide mekanların absürtlüğü ve heyecan vericiliğinden... ne bileyim yasak elmaya dokunma arzusudur belki o zamanki. Belki bu sebeplerden o kadar iyiydi. Belki evlilikte artık sürpriz kalmadığından eşimin neyi sevip neyi sevmediğini ezbere bildiğimden ilişkiler bir rutine döndüğünden bu kıyası yapıyorumdur. O çocukla bugün evli olsam belki daha bile kötü olacaktı o heyecen o zevk...

Zaten işin cinsel boyutunu tartışmak için açmadım konuyu sadece beni anlamanızı sağlayacağını düşündüğüm bir detay olduğu için bahsettim. Sorunumun özeti şu neden sevdiğim çoğu sorunu aştığım, güvendiğim, hayatı paylaştığım ve o çocuk dahil kimseye değişmeyeceğim bir adamla evliyken kafamda bu çocuk var hala? BilinçAltım bana ne anlatmak istiyor? Ben evlilik insanı mı değilim? Elimdekinin değerini mi bilemiyorum? Bu beynimin bir arayışa girmesinin ilk sinyalleri mi?( aldatmak olarak değil eşimden ayrılıp bekar bir hayata geçmekten bahsediyorum) hatta geçen gün eşimle karşılıklı otururken biraz şaraptan sonra şu cümleyi kurdum;" x biz seninle erken evlendik..." neden kurdum bu cümleyi? Halbuki ben çocuk sahibi olmak istiyorudum en iyi baba ve aile erkeği adayı eşimdi ve eşimle yaşlanmak istediğimi ondan hiç bıkmayacağımı düşünüp evlendim. Şimdi bana ne oluyor ki?
sen eşinle hiç mutlu değilsin değil mi?
bir gün bir konundan şunu hatırlıyorum: eskiden beraber olduğum adamların hepsinin kokusu hala aklımda...
bütün bu eskilere dair olan her şey bu kadar net hatırlaman ve düzenli olarak anman çok ilginç
çünkü bence eşinden memnun ve mutlu değilsin...çözüm yolu arasan?
 
Hic o adami aramak bulmak aklina geldimi

Nerdeymis. Evlimiymis. Cocuklari varmiymis bunlari arastirdinmi.

Bunca anlattiktan sonra ben bile merak ettim.

Belki ondan ozur dileseydim bugun bu kadar pisman ve mutsuz olmazdim diyemi dusunuyorsun.

Bence o adam seni sevmis. O gunden sonra degismesi sinifta kalmasi seni görmemeye calismasi bunu dusundurdu bana.

Araya yillar girmiss baska insanlar girmis. Dönus yok artik. Esinle cocugunla mutlu olmaya calismali gecmiste takilip kalmamalisin.
 
İnsan beyni yarim kalan seyleri gunyuzune cikarabiliyor, suan yasadiginiz gordugunuz ruyalar cok normal. Tabi ruya da kaldigi surece.
 
Seytan vesvese verip seni zorluyor. inanclimisin bilmem ama evliligini boyle vesveseler icin harcama. Dua et.
 
Eski sevgilimle aramızda inanılmaz bir çekim vardi ve sırf bu sebepten evleneceğim kişinin o olması gerektiğini dusunurdum. O çekim dışında hiçbir konuda uyumlu degildik. Evliligin eşiğinden donup ayrıldık. Yarım kaldı her şey. O dönem pusuya yatmis bekleyen gaplanim (eşim) urkek ceylanina çaktırmadan, korkutmadan yanaştı. Ayrılan kızı teselli eden berke idi. Ağlama Melis diyordu. Bu tiplerle ölümüne dalga geçen ben, kapıldım gitti esime.

Başlarda çok korktum o çekimi hissetmedigim için. Seviyordum , asiktim ama o his yoktu. Sonra fark ettim ki imkânsız olana karşı duyulan bir heyecandi bu. Yas da çok önemli bir faktör. Esimle 25'ten sonra tanıştığım için hormonlar dizginlenmisti. Oteki ile hormonlarimin saha kalktığı donemlerde sevgiliydik.

Su an ölümüne sorguluyorum evliligimi. Çok mutlu olduğum da söylenemez. Lakin ben kendimi tanıyorum. Ben evlilik insani değilim. Düzeni ve rutini seviyor olsam da kişilerden çok çabuk sikiliyorum. Birini idare etme fikri beni geriyor. istiyorum ki tartışma olduğunda kapıyı çekip cikayim ve sakinleşince geri doneyim. Boğuluyorum anlıyor musun :)

Yazdıklarınızı okuyunca benzer hissiyatta oldugunuzu dusundum. Sorun kişilerde değil , evliliğin insanı boğan sorumluluğunda. O şahısla evlenseydiniz su anki durumunuzdan farklı olmazdı haliniz emin olun. Seks de bi yere kadar hocu.
 
"Onunla sevgili olursak ve bir gün ayrılırsak okulda yüz yüze bakmak çok büyük acı olacaktı ve onu kaybetmiş olacaktım o yüzden onunla olmak istemiyordum"

Bu cümlene ve yaşadıklarına göre bağlanma korkun varmı derken merak ettim .Az önce bununla ilgili bir konu okudum

Yazıda terkedilmekten, ayrılmaktan,acı çekmekten,kaybetmekten korkan insanlar bu acıyla yüzleşemeyecekleri için sorumluktan kaçar ve bağlanmak istemezler diyordu.

Hatta karşı tarafa sevgisini göstermeye çekinir umursamaz davranır karşı tarafta bunu değersizlik olarak algılar ilişki kısır döngüye girer .

Bu kişiler bir kişiye bağlandıklarında ise o kişiye karşı aidiyet hissettiklerinden bağımlılık oluşur ondan kesinlikle kopamazlar diyordu.

Sende kaybetme korkunla yüzleşmek istemediğinden bu olanlar olmuş olabilirmi? Belkide sevgili olmaktan bunun için kaçtın.


Yaşadıkların bana ıssız adam filmini anımsattı.
 
Son düzenleme:
Çok eşlilik kısmı banada çok ağır geldi vallahi.

Konu sahibi birşey demedikçe ya da bir üye tarafından hadsiz bir yorum yapılmadıkca bu konuda birşey yazmayı düşünmüyorum.

Ancak bazı insanlar bir kişiye baglanmaktan kaçınırlar. Bu hormonol ve/veya psikolojik nedenlerden kaynaklanabilir.
Bazıları ise seçimini aynen sizin gibi yapsa da korkularından ötürü yanaşamaz, ona ulaşamadıkça başkalarında onu arar...

Konu sahibinin durumu tam olarak hangisi bilemem. Belki de aradıgını da çoktan bulmuştur. Fakat şu an mutsuz oldugunu düşünüyorum.
Bence rüyalarını ya da herşeyden uzaklaşmak istegini anlamlandırmaya çalışarak bunların pişmanlıgını yaşamak yerine bu hissiyatın kendisi için bir alarm oldugunu düşünerek "nedenleri" üzerine düşünmeli. Belki o zaman çözüm sandıgı kadar uzak da degildir...


Ancak tek eşliligin de bagımlılıkla karıştırıldıgını, sadakat konusunda anlam kayması oldugunu düşünüyorum.

Mesela hep söylerim bu konuda muhafazakar bir insanım diye.
Fakat aramızdaki tutkuyu yitirdigimize inanıyorsam o kişiyle sonsuza dek beraber olmak üzere bir söz veremem, ya da bu sözü tutamam. İhanet etmemek için bitiririm.
Tutku derken illa cinsel birleşme yaşanması gerekmez.
Dedemin anneanneme baktıgı gibi bakamazsam yaşlandıgımda daha da huysuz nemrut bir insan olacagımı biliyorum mesela.
Sadece kendi mutsuzlugum degil, başkalarını da bu sekilde mutsuz edecegimi biliyorum.

Tutkuyla baglı oldugum degerlerden bazı önceliklerim nedeniyle fedakarlık yaptım zaten.
Bir de ömrümü gecirmeyi planladıgım kişide o tutkuyu hissetmeden devam etmekte ısrarcı olursam zamanla agresifleşirim, karşımdaki kişiye ve kendime saygıyı kaybederim, sevgimize dostlugumuza zarar veririm. Sonuç yine aynı olacaksa neden zorlayayım ki?..
Kimisi karar vermek icin o son ana kadar yaşanacakları bekler, kimisi de ilk farkettigi an kendine yeni bir yol çizmek ister.

Yani tek eşli olmak demek, aralarında her ne yaşanırsa yaşansın ömür boyu yalnızca bir insana baglı kalmak anlamına gelmiyor. Aksi taktirde kimsenin benzer hisleri bir başkasına hissedememesi, 2. evliligi yapamaması beklenirdi.
 
Konunun hiçbir cümlesinde "biz bunları yaşadık çünkü çok moderniz" yazmıyorken siz neye dayanarak bu cümleyi kurabiliyorsunuz?

"Hayvani zevk" dediginiz şey cinsellik muhtemelen. Siz bu zevkten mahrum bir şekilde mi üreyeceginize inanıyorsunuz?

Ayrıca evrimsel olarak hayvan olmayı reddediyorsanız konu sahibine hakaret ettiginiz anlamına gelir.
Reddetmiyorsanız daha ciddi problemleriniz var demektir.

Eğer problem dokunma duyunuz ve iletiminde ise bu konuda uzmanlıgı olan hekimlere başvurabilirsiniz.
Gerçeklikten kopuk bir üreme inancına sahipseniz o zaman psikolog da degil, bir psikiyatra gitmelisiniz.

İğrenc buldugunuz şeyleri yaşamazsınız, konu sahibinin geçmişi kendisinden başka kimseye zarar vermemiş ki.
Yaşadıgı her sey de yetişkinler arasında rıza dahilinde olmuş.

Paylaştıgı icin üzülmüş ya da yanlış oldugunu düşünerek uyarmak istemiş olabilirsiniz. Fakat bu; öfkelenmeniz ve bu yüzden nefretle yaklaşmanız, hakaret etmeniz için haklı bir sebep olamaz.
Tepkiniz, çok eşlilik ile bagdastırılacak bölümlere ise açıkça yazın. Bunu da tartışabiliriz.



Çarpıtma nedir, nasıl yapılır? Merak etmeyiniz, yazıda modern kelimesinin kullanılmadığını ben de biliyorum. Ben ise o cümlelerimle kişiden çok bir düşünceyi eleştiriyorum farkındaysanız. Modernliği de kötü olarak lanse ettiğim falan yok ayrıca. Eleştirdiğim şey, daha önce dediğim gibi türlü iğrençlikleri, hayvani zevklerini tatmin için her şeyi mübah görmeyi modernlik diye yutturmaya çalışan anlayıştır. Ki bunları yapanları bulsak tek tek sorsak kendilerini tanımlayacakları tek şey modernliktir. Hayır modernlilk bu değil!

Hayvani zevk konusuna gelince... Buna çoğu şey girer, yemek yemek, cinsellik, oyun oynamak. Sanki ben bunlar hiç yaşanmasın, ben de böyle yaşıyorum demişim. Yalnız özellikle de son yıllarda arttığı hayvanlar gibi zevkimizin ve bedenimizin peşinden gitmek yerine duygularımızın, kişilik yapımızın, düşüncelerimizin, aşkımızın, sevgimizin peşinden gitmek. Ben gencim zevkimi ve bedenimi tatmin için her şeyi yaparım, hiçbir şeyi düşünmem anlayışıyla bu insani duyguları kaybediyoruz farkında değiliz. Sanırım hiçbir insani duygu da yukarıdaki iğrençlikleri yapmamızı söylemez bize.

Bir de şu rıza meselesi... İki kişi aralarında anlaşmışsa o iş biter değil mi, her şey olabilir. O zaman belli bir yaşa gelmişlerin ensest ilişkilerine de bir şey demiyelim, onlar da yetişkin insanlar sonuçta, yazmak istemiyorum ama maalesef yine yazıyorum özendiğimiz Avrupa'da bu anlayışla dayı-yeğen ilişkisine onay verildi. Yukarıda da yazmıştım. Devam edelim böyle... Çok güzel bir toplum yaratıyoruz. Harikayız gerçekten!

Son olarak öfkeli değil de üzüntülüyüm.
 
Bunlar hep beynin oyunu. Ne yeni bir arayış , ne de heyecan beklentisi. Bunlarin hepsi vesvese.Iyi giden, sorunsuz bir evliliginiz var. Bu oyunla dokunursaniz bozulur. Bozulursa mutsuz olursunuz. Bunu sizde biliyorsunuz.
Rüya işte. Geçmişte kavusamadiginiz bir adam var ve beyin onu seçip sunmuş size hepsi bu.
Ne güzel analiz etmissiniz. Konu sahibi kirmizi alt cizgi onemli vurgu yapmak istedigim icin. Guzel cevap kisa ve öz.
 
Çarpıtma nedir, nasıl yapılır? Merak etmeyiniz, yazıda modern kelimesinin kullanılmadığını ben de biliyorum. Ben ise o cümlelerimle kişiden çok bir düşünceyi eleştiriyorum farkındaysanız. Modernliği de kötü olarak lanse ettiğim falan yok ayrıca. Eleştirdiğim şey, daha önce dediğim gibi türlü iğrençlikleri, hayvani zevklerini tatmin için her şeyi mübah görmeyi modernlik diye yutturmaya çalışan anlayıştır. Ki bunları yapanları bulsak tek tek sorsak kendilerini tanımlayacakları tek şey modernliktir. Hayır modernlilk bu değil!

Hayvani zevk konusuna gelince... Buna çoğu şey girer, yemek yemek, cinsellik, oyun oynamak. Sanki ben bunlar hiç yaşanmasın, ben de böyle yaşıyorum demişim. Yalnız özellikle de son yıllarda arttığı hayvanlar gibi zevkimizin ve bedenimizin peşinden gitmek yerine duygularımızın, kişilik yapımızın, düşüncelerimizin, aşkımızın, sevgimizin peşinden gitmek. Ben gencim zevkimi ve bedenimi tatmin için her şeyi yaparım, hiçbir şeyi düşünmem anlayışıyla bu insani duyguları kaybediyoruz farkında değiliz. Sanırım hiçbir insani duygu da yukarıdaki iğrençlikleri yapmamızı söylemez bize.

Bir de şu rıza meselesi... İki kişi aralarında anlaşmışsa o iş biter değil mi, her şey olabilir. O zaman belli bir yaşa gelmişlerin ensest ilişkilerine de bir şey demiyelim, onlar da yetişkin insanlar sonuçta, yazmak istemiyorum ama maalesef yine yazıyorum özendiğimiz Avrupa'da bu anlayışla dayı-yeğen ilişkisine onay verildi. Yukarıda da yazmıştım. Devam edelim böyle... Çok güzel bir toplum yaratıyoruz. Harikayız gerçekten!

Son olarak öfkeli değil de üzüntülüyüm.

Konuda sizden başka çarpıtma yapan oldugunu sanmıyorum. Modernizm tartışmasını ortaya atan sizsiniz.

Siz yemek yemek için duygusal bir neden ararsınız veya masa düzenine özen gösterirsiniz bazısı yalnızca karnını doyurmak için yer. Bunu, söylenmemiş sözler üzerinden hayvan diyerek bu şekilde eleştirmeye hakkınız yok.
Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak öneri sunmak, alternatif bir yaşamdan bahsetmek yerine siz kendi dogrularınızı herkesin yaşaması için dikte ediyorsunuz. Ben de sizi saygıya davet ediyorum.

Hayvan kelimesini de insanlıktan cıkmak anlamında kullanıyorsunuz ki bu hakarettir.
İster üzülün, ister öfkelenin nefret söylemlerinize dikkat etmeniz için yazdım çünkü devam ederseniz konu sahibinin size dava acma hakkı da olur.

Avrupaya özenenler veya özenmeyenler de umrumda degil, "biz" diyerek bir genelleme yapamazsınız. Mesela oranın kârhaneleri de iyiymiş şeklinde övmemi mi bekliyorsunuz?
Her ülkenin iyi ve kötü degerleri var, siz güzel olanlarını almaya çalışın. Mesela insan haklarına saygı olabilir bu.

Dayı-yegen ilişkisini ise yetişkin dahi olsalar hem genetik hastalıklar nedeniyle hem de cocugun yetişme çagında yanında olması sebebiyle ilişkilerini uygun bulmam.
Fakat bu benim için kuzenler konusunda da gecerlidir. Ülkemizde böyle bir yasa var mı? yok.
Peki siz bu hoşnutsuzlugunuzu neye dayandırıyorsunuz? Eğer benzer nedenler ise başka ülkelerin kararlarına kızmanın yanı sıra ülkemizde de bunun mücadelesini verebilirsiniz.
 
Konuda sizden başka çarpıtma yapan oldugunu sanmıyorum. Modernizm tartışmasını ortaya atan sizsiniz.

Siz yemek yemek için duygusal bir neden ararsınız veya masa düzenine özen gösterirsiniz bazısı yalnızca karnını doyurmak için yer. Bunu, söylenmemiş sözler üzerinden hayvan diyerek bu şekilde eleştirmeye hakkınız yok.
Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak öneri sunmak, alternatif bir yaşamdan bahsetmek yerine siz kendi dogrularınızı herkesin yaşaması için dikte ediyorsunuz. Ben de sizi saygıya davet ediyorum.

Hayvan kelimesini de insanlıktan cıkmak anlamında kullanıyorsunuz ki bu hakarettir.
İster üzülün, ister öfkelenin nefret söylemlerinize dikkat etmeniz için yazdım çünkü devam ederseniz konu sahibinin size dava acma hakkı da olur.

Avrupaya özenenler veya özenmeyenler de umrumda degil, "biz" diyerek bir genelleme yapamazsınız. Mesela oranın kârhaneleri de iyiymiş şeklinde övmemi mi bekliyorsunuz?
Her ülkenin iyi ve kötü degerleri var, siz güzel olanlarını almaya çalışın. Mesela insan haklarına saygı olabilir bu.

Dayı-yegen ilişkisini ise yetişkin dahi olsalar hem genetik hastalıklar nedeniyle hem de cocugun yetişme çagında yanında olması sebebiyle ilişkilerini uygun bulmam.
Fakat bu benim için kuzenler konusunda da gecerlidir. Ülkemizde böyle bir yasa var mı? yok.
Peki siz bu hoşnutsuzlugunuzu neye dayandırıyorsunuz? Eğer benzer nedenler ise başka ülkelerin kararlarına kızmanın yanı sıra ülkemizde de bunun mücadelesini verebilirsiniz.


Ben kimseye hakaret etmiyorum, cümlelerimi ısrarla bu noktaya çalışan sizsiniz. Konu sahibini hedef alarak tek cümle kurmadım, sadece bir düşünceyi, bir yaşam biçimini eleştiriyorum. Aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Her yazdıkça canım sıkılıyor. Dediğim gibi güzel bir toplum yaratıyoruz el ele, hep beraber, devam edelim...
 
X