Zayıfladıktan sonra herşey daha da içinden çıkılmaz oldu…

sedefinci

Üye
Kayıtlı Üye
11 Haziran 2023
167
130
33
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
İnanın bende son senelerde kendimi yemeye verdim. Uykum düzensiz doğru duzgun yemek yemem.Abur cubur yerim.Hareketli biriydim.65 tim fiziğim iyiydi.Simdi 95 kiloyum.
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Enerjinizi bir de baska şeylere kanalize etmeyi son bi deneyin derim.

Örneğin tenis kursuna yazılabilirsiniz, kapalı havuz varsa ona, halk egitimden el becerisine yönelik olarak kurslara dahil olabilirsiniz, yürüme bandı alıp stresli oldukça evde yürüyüş yapabilirsiniz, bisiklet alıp disarda bisiklet surebilirsiniz.

Fotoğrafçılık gibi bir atölyeye gidip hem insanlarla sosyalleşip hem de doğa fotoğrafları çekebilirsiniz.

Hayat ve yaşamak sınavlardan vs ibaret değil zaten. O nedenle bence size yasadiginizi hissettirecek, dikkatinizi dağıtacak aktiviteler, hobiler, calismalar yapsanız böylece kendiniz üzerine bu kadar düşünmek zorunda kalmayacaksiniz. Bu bile size daha iyi gelecek diye düşünüyorum.
 
Kendini çok darlamamanı öneririm öncelikle. Ben bir ara 82 kiloydum diyet ve sporla 59 a indim. Bir daha da o kiloya çıkmadım. Ara ara +10 olup -10 olacak şekilde diyet yapıyorum. Sonuçta ben diyet yapmayı öğrendim.
Yemek yemeyi seviyorum. Antepliyim de haha ömür boyu diyetli gezemiyorum yani.
Bir de acaba kendine bir meşgale mi bulsan? Sevgilin arkadaşların yok mu onlarla vakit geçir kendini biraz sal.
 
Her şeyin yerli yerine oturmasına zaman versen ,daha kolaylaşır .acele etmemek lazım.seni bu kadar yoran süreç bir günde olmadı değil mi?çok düşünme arada es ver yediklerine az miktarda ,sonra devam et kaldığın yerden!bir kere yapmaya muktedir olduğunu her zaman yaparsın korkma!bu yeni seni de sev ;sen güzelsin yeniyle de eskiyle de 😉
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Ah 35 yıllık ömrümde benzerlerini yaşadım yaşıyorum.
Öncelikle kilo verme moduna girmek ve kilo vermek senin de başardığın gibi kolay mesele. Esas olan sonrasında düzen tutturmak.
Ben asla tutturamadım.
20-25 senedir kilo alıp veriyorum. Hem de kendi başıma diyet spor yaparak. 35-40 kilo vermişliğim var. Sonra 1-2 sene rölantide kalıp, aman ya sal gitsin diyip geri alıyorum 1 senede hepsini.
Bununla ilgili çok araştırma yaptım çok merak ettim. Psikolojik nedenlerden elbette yeme bozukluğu oluyor ama işin bir de çocukluktan gelen kısmı var. Ki ben ona ihtimal veriyorum.
Çocukluğum baya minyon zayıf olarak geçti.
Annem yemem için ısrar eder, hadi bi lokma daha derken ben yediğimi kusarmışım.
Rüzgar çıkınca uçacak dermiş konu komşu o kadar zayıflık.
İçmediğim vitamin balık yağı vs kalmamış her şeyi dayamışlar.
Liseye doğru inanılmaz yeme artışı ve abur cubur tüketimiyle tamamen farklı bir bedene bürünmüştüm.
Sonrası devamlı kiloları ver, kiloları al şeklinde.
Ben şuan inceleme fırsatı bulmadım ama instagramda denk geldim Barış Muslu var. Kitapları var videoları ve seminerleri var.
Onu inceleyeceğim.
Bunun dışında umarım bu döngüden çıkarız 🌺💐
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Yeme bozukluğu sıkıntısı yaşamadım ancak bende oldukça kilo aldım korona döneminde 50 küsürden 65 e falan cıkmıştım ve bu beni acayip etkilemişti sonra bende karar verdim sizin gibi ve zayıfladım 45 e kadar düştüm. Alışkanlık haline getirmiştim cünkü kilo almaktan deli gibi korkuyordum hala biraz kilo takıntım devam ediyor. Kendime ara günler yapıyorum arkadaşlarımla cıktıgımda kendime tatil tanıdıgım günlerde canım ne istiyorsa yiyorum ama bünye küçüldüğü için bir tatlı yesem agır geliyor ekmek özellikle bünyem almıyor. Yzun süredirde stabil kilodayım devam ediyorum ve haftasonları yediğim tatlı veya ekmek bana kilo yapmıyor cünkü bunu her gğn devam ettirmiyorum bence sizde kendinizi tamamen kısıtlamak yerine arada kaçamak yapabilirsiniz istediğiniz kiloya döndüğünüzde
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Sizi çok iyi anlıyorum. 95 kiloydum. Anasınıfından sonra kilo almaya başladım yani lise çağlarımda kiloluydu. Kendi çabamla 1 buçuk senede 35 kilo verdim. Ama kendimi hep kilolu olarak görmeye devam ettim. Sonra doğum derken tekrar aldım. Şimdi 115 kiloyum. Boyum 173. Kilo vermeye çalıştıkça üstüne koydum. Eski irademden eser yok. Kendimi bi şekilde toparlamam gerekiyor.
 
Tebrik
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Azmini için 👏👏👏yıllar önce internette bir videoda, 250 gr olsa bile yağdan kilo verdiğinizde bunu hafife almayın. Gücünüzü görmeniz gerekir. Kadin her 250 gramda 1 margarin paketi koymuş kenara. Onları gösterince insan bir şaşırıyor önce. 1 kg Bile 4 paket yag. Düşünsenize 🤗 arkadaş cevreniz, aileniz ile ilişkileriniz nasıl. Siz yolunuzu sasirdiginizda , size motivasyon ve manevi destek konusunda yardımcı olacak insanlar olmalı mutlaka
 
Ben de pandemi döneminde çok kilo aldım, daha da gidiyordu ve azimle gittiğim diyetisyenle 13 kilo verdim. Bana göre bir 4 kilo daha fazlam var. Ancak hem tiroid sorunum var hem de menopoza girdiğim için metabolizmam çok yavaş ve diyetisyen bana şu anki kilomu korumam için bir idame diyet verdi ki normal diyetten neredeyse hiç farkı yok. Yine çok kısıtlı. Bir kere şekerli hiçbir şey yok alkol de hiç yok, yağ neredeyse yok. İyi de dedim ömür böyle geçmez. Millete bakıyorum homidi gırtlak yiyorlar. E ben hiç mi misafirliğe gitmeyeceğim hiç mi doğum günü pastasından bir dilim yemeyeceğim? vs vs. Uzun süre isyan ettim ama verdiklerimi geri almamak için de diyeti bozmadım. Sonunda kabullendim. Evet ömür böyle geçecek. Ben de stres anında çok yiyenlerdenim artık stres anında yemek yerine başka uğraşlar buldum. Neden yediğimi ayırt etmeyi iyice öğrendim. Bu midemin açlığı mı? (öğün saatim mi geçti de acıktım) yoksa duygusal açlık mı? Hemen ayırdına varıyorum. İkramları reddetmeyi öğrendim. Etrafımdakilere ısrar etmemeyi öğrettim. Bu benim bedenim ne yiyeceğime kendim karar veririm başkası müdahale edemez, hakkı yok. Mutlu muyum? evet, durumu kabullendiğimden beri mutluyum. Zor mu? ilk başlarda zordu ama şimdi o kadar değil. Kaçamak yapmayı da öğrendim. Bir muzu mideye indirmek ile yarım muzu yemek arasında lezzet farkı olmadığını öğrendim. Diz ağrılarım geçti, dejenaratif bir diz rahatsızlığım var geçmeyecek bir şey ama kilo verince ağrılarım geçti. Beğendiğim bir kıyafeti giyebiliyorum. Auralı migrenden mustariptim o bile geçti. Evet her şey çok daha güzel. Merak etmeyin dönmezsiniz bir daha o halinize. Siz yeter ki bu beden benim deyin. Gereğini kabullenin, gerisi daha kolay.
 
Tebrik

Azmini için 👏👏👏yıllar önce internette bir videoda, 250 gr olsa bile yağdan kilo verdiğinizde bunu hafife almayın. Gücünüzü görmeniz gerekir. Kadin her 250 gramda 1 margarin paketi koymuş kenara. Onları gösterince insan bir şaşırıyor önce. 1 kg Bile 4 paket yag. Düşünsenize 🤗 arkadaş cevreniz, aileniz ile ilişkileriniz nasıl. Siz yolunuzu sasirdiginizda , size motivasyon ve manevi destek konusunda yardımcı olacak insanlar olmalı mutlaka
İnsanlara bel bağlamamalı, çoğu destek yerine köstek oluyorlar. Bir kere toplumumuzda sosyalleşme demek yemek demek. Israr üzerine ısrar etmek adeta bir şartmış gibi. Artık çok samimiyetsiz geliyor bu insanlar bana. "senin için yaptım, Ölümü gör ye" Ben mi istedim de yaptın? benim onu yemem ile senin ölünün ne ilgisi var? Eşim ki en büyük destekcim geçen gün doğum gününde onun istediklerini yemedim diye bana bozuldu, benimle kavga etti. Yok Motivasyonu dışarıda değil içeride bulmak lazım. Bir kere bu benim bedenim benim kararım demeyi öğrenince insan daha da bir motivasyona ihtiyaç yok.
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Sizinki bir şey değil ya,sabah estetik olanları düşündüm kendilerine yabancı olmuyorlar mı aynaya bakınca tuhaf hissetmiyorlar mi falan diye.
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Sizi anliyorum ama sürekli bu durumu kafaya taktiginiz icin bu durumu böyle sonuclanmis. Bende eskiden cok zayiftim dediginiz mi kaygi gelecek anksiyete bozuklugum vardi. Zor sürec ama atlatiyorsun ben cok sükür atlattim. sürekli evde olma haftanin iki günü spor yap reformer pilates‘i bilirmisin imkanin yeterli ise muhakkak katilmalisin. Sagligin icin ruhsal acidan iyi gelecek arada böyle spor’a katilmalisin veya simdi yaz cok sicak spor yapmakla ugrasamam derseniz o zamab yüzmeye katilin. Arada bi sosyal ortamina da karis kafan rahatlasin. umarim sende atlatirsin
 
İnsanlara bel bağlamamalı, çoğu destek yerine köstek oluyorlar. Bir kere toplumumuzda sosyalleşme demek yemek demek. Israr üzerine ısrar etmek adeta bir şartmış gibi. Artık çok samimiyetsiz geliyor bu insanlar bana. "senin için yaptım, Ölümü gör ye" Ben mi istedim de yaptın? benim onu yemem ile senin ölünün ne ilgisi var? Eşim ki en büyük destekcim geçen gün doğum gününde onun istediklerini yemedim diye bana bozuldu, benimle kavga etti. Yok Motivasyonu dışarıda değil içeride bulmak lazım. Bir kere bu benim bedenim benim kararım demeyi öğrenince insan daha da bir motivasyona ihtiyaç yok.
Tabi ki asil enerji ve motivasyon insanın içinden gelirse sürdürülebilir olur . Ama herkes öyle değil. Kimisinin kendi ile ilgili algısı net ve gerçekçi olmayabiliyor . Hele de psikolojik olarak çalkantılı dönemlerinde ise kişi. O yuzden Güçlü ve sağlıklı insanlar bile bir psikologdan vs görüş alıyor . Evet kendi iç dünyamız çok önemli ama aynı zamanda çevre etkileşimi bizler için çok önemli. Bir de herkesin içe dönük zekası çok gelismi olmayabilir. Herkesin çevresi köstek olacak diye bir şey yok . Ama arada kötü etkilenenler illa oluyor tabi. Haklisiniz . O konuda da iş, kendi ile iletişiminde bitiyor
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…

Merhaba. Aşağıdaki yorumu başka bir konuya yazmıştım. Hikayelerimiz birbirine benzediği için buraya da kopyalamak istedim. Konunun sonunda bir güncelleme var, umarım size yardımcı olur. Sevgi ve iyi dileklerimle.

Bundan önce iki defa kalori kısıtlaması diyetiyle (artı uzun yürüyüşler) 40’ar kiloya yakın verdim. Bir listeye bağlı kalmadım sadece günlük kalorimi aşmadım. Başlangıç kilom 100-110 arasıydı. İki diyette de 70 kiloya çok yaklaştım. Bu yaklaşık 4 ay sürdü. Ya 70 kilo benim vücudumun bana “artık yeter daha fazla küçülmek istemiyorum” mesajı verdiği noktaydı, ya da 4 ay yemek bağımlısı olan bir kadının kendini sevdiği şeylerden mahrum etmeye psikolojik olarak tahammül edebildiği maksimum süreydi, ama ben hep başa sardım. Geçen Eylül ayı başında kendimi 120 kilo olarak buldum ve ölümcül obezitenin ölümlü kısmına yaklaştığımı hissettim.

Daha önce denemediğim ama adını son zamanlarda çok sık duyup araştırdığım aralıklı orucu usulca denemeye karar verdim. Neden usulca diyeceksiniz. Diyette olduğumu kendim bile fark etmeyeyim diye. Önce ağzıma koyduğum her şeyi dürüstçe yazdığım bir günlük tutmaya başladım. Gün sonunda yediklerinize bakmanız ve neyi yemeseniz de olurdu diye düşünmeniz büyük bir farkındalık yaratıyor ve boş yere yediklerinizden pişmanlık, yiyebilecekken yemediklerinizden ise gurur duyuyorsunuz.

Benim için ilk adım yediklerimi hiçbir şekilde kısıtlamadan yeme aralığımı kısaltmak ve öğün sayımı ikiye indirmek oldu. Zaten ailecek son öğünü erken yiyen bir aileydik ama ben yatana kadar yemeye devam ediyordum. Sanki sahiden oruç tutuyormuşum gibi saat 16:00’dan sonra ertesi sabah 10:00’daki kahvaltıya kadar hiçbir şey yememeye başladım. Yeme aralığımda canımın her istediğini, istediğim kadar yedim. Oruç aralığımda canım bir şey çektiğinde bundan önceki diyetlerimin aksine aylarca beklemek yerine sadece ertesi sabaha kadar beklemek bana daha sürdürülebilir geldi.

Bu yarı-diyet yaklaşık 3 hafta devam etti. Hem gece yemelerim durunca günlük büyük bir kalori açığı oluştu, hem de aralıklı oruç sayesinde aç kaldığı sürede vücudum fazla yağlarım yakmak zorunda kaldı. Bazı diyetisyenler kızacak ama üç ana-üç ara öğün ile devamlı bir şeyler sindirmeye, devamlı insülin salgılamaya devam eden metabolizmanın stoktan yağ yakmaya fırsatı kalmadığı artık tıbben kanıtlanmış durumda. Siz yine de doktorunuza danışın ve kendi araştırmanızı yapın. Sosisli makarnadan patatesli omlete, şekerli çaydan ballı kreplere kadar her şeyi yediğim halde kilo vermeye başladığımı gördüm. Bu beklediğim motivasyonu sağladı. Geri dönüp diyet günlüğüme baktığımda daha hızlı kilo verebilmek için neleri yemesem de olurmuş görmeye başladım. Yavaş yavaş iki öğünümde psikolojimi diyet paniğine sokmadan daha az kalorili ve daha az karbonhidratlı seçimlere yönelmeye başladım. Kilo vermem hızlandı. Aralıklı oruçta vücut bir süre sonra başlangıçtaki kadar acıkmamaya ve şeker krizlerine girmemeye başlıyor. Beyninizdeki açlık ne yazık ki bundan etkilenmiyor ama hızla kilo verdikçe obur beyninizle başa çıkmaya motive oluyorsunuz. En azından ben öyle oldum.

Vücudum alıştıkça ve kendimi iyi hissettiğim günlerde ikinci öğünü kaldırdım. Tek öğünü gün ortasına çekerek bazı günler yaklaşık 23 saat oruç tuttum. Açlık ve tokluk kan şekeriniz problemli ise bu sizin için uygun olmayabilir. Lütfen, lütfen doktorunuza danışın. Ama aralıklı oruç ve insan vücudu üzerindeki olumlu etkileri hakkında bilgi sahibi olan bir doktor veya diyetisyen bulabilirseniz ne iyi olur.

Bu tek öğüne rağmen o bir saatlik yeme aralığında dünyaları yemedim. Hem kalori alımıma, hem de şeker, un, tuz, ekmek tüketimime çok dikkat ettim. Sağlıklı beslendim anlayacağınız. Yani obur beyinle kavgam devam etti, onun çaresi ne yazık ki hiçbir diyette yok. Hipnoz belki işe yarar, ben hiç denemedim. Sevdiğim “zararlı” yiyeceklerden ölene kadar soğuma fikri beni korkuttu. Aynı şekilde sindirim anatomimi kalıcı olarak değiştirecek mide ve bağırsak ameliyatlarından da hem ödül günü yapıp iki koca tabak mantı yiyemeyecek olma korkusu yüzünden, hem de ameliyat komplikasyonlarından çekindiğim için uzak durdum. Ameliyat olup pişman olan da var, olmasaydım ölecektim diyen de. Kendinizi en iyi siz bilirsiniz.

Çoğu ilk beş ayda olmak üzere 6 ayda 60 kilodan fazla verdim. Obur beyinle kavga bitti mi, hayır. Daha önce iki defa 40 kilo verip daha fazlasını almış olan bir gaziyim ben. Kavga korkarım hiç bitmeyecek. Ama sizi temin ederim kolaylaştı. Yolda yürürken insanların neredeyse kokusunu alabildiğim bir öfkeyle hak ettiğimden daha fazla yer kapladığımı, daha fazla yemek yediğimi düşünerek beni süzmeleri sona erdi. Psikolojim çok daha iyi. Bana şişmanken yolda veya markette rastlayan yabancıların bile şaşkınlığı ve övgüleri iyi geliyor. Hayal ettiğim her şeyi giyebiliyorum. Bu mutluluğu siz de tadıyorsunuzdur. Yeni vücudunuza zamanla alışacaksınız endişelenmeyin. Kendinize şişman muamelesi yapmamaya çalışın. Örneğin şişmanların kendini koruma mekanizması olarak geliştirmek zorunda kaldığı kendinle alay etme, bedeninle dalga geçme, kendine şişko kelimesini içeren lakaplar takma gibi alışkanlıklarınızı geride bırakın ki, başarınızın keyfini çıkarabilin.

İstediğim kiloya inince kendimce şöyle bir yöntem geliştirdim. Her sabah tartılıyorum. Tartıda gördüğüm kilo o günkü tek öğünümü belirliyor. Ödül günüyse diyet boyunca hayalini kurduğum ve diyet günlüğümün arkasında listesini tuttuğum özlediğim yiyeceklerden seçip yiyorum. Pasta da yiyorum, künefe de, hamburger de yiyorum, salçalı makarna da. Ama sadece tek öğün. Çoğu kilolu kadının aşina olduğu “bu diyet bugün mundar oldu, bari her istediğimi yiyeyim, yarın sıfırdan başlarım” hatasına düşmemeye çalışıyorum. Bu ödül günlerinden sonra kilom beni endişelendirmeyecek bir aralığa düşene kadar 2-3 gün boyunca yine diyet menülerime geri dönüyorum. Zaten kendime bu tampon kilo aralığını bırakabilmek için hedef kilom olan 60 kilonun biraz altına düştüm ve orada kalmaya çalışacağım. Diyet boyunca artık rutin haline gelen günlük yürüyüşlerim aksamadan devam ediyor ve devam edecek.

Tüm planlarıma rağmen ben de aynı sizin gibi verdiğim tüm kiloları geri almaktan ölesiye korkuyorum. Almayacağımın garantisi ne yazık ki yok. Uzun yıllar boyunca bu hedefe varmayı hayal ederken vardığımda mücadelemin bitmeyeceğini düşünmemişim. Ama bitmemiş. Obez beynim onca emeğime hiç acımıyor ve beni eski alışkanlıklarıma doğru çekmeye devam ediyor. Mayıs ayında bir gün aralıklı oruç yapabildiysem iki-üç gün kendimi kandırıp rejimi bozdum. Hemen 4-5 kilo geri aldım ve panikledim. Beni buralara getiren irademe artık güvenemeyince son çare olarak ilahi/spiritüel bir destek aradım. Bugünlerde karşıma tesadüfen çıkan kilo vermeye yardımcı sayı sekanslarını ve metabolizmayı hızlandırıp yağ yakan Surya Mudra hareketini hayatıma ekledim. Amacım reklam yapmak değil, zira ikisi de bedava. Birkaç gündür işe yarıyor gibi gözüküyor. Sizin ihtiyacınız olan destek dua/Reiki/meditasyon/Ayurveda/Çin tıbbı/astroloji/numeroloji veya başka yöntemlerin bir karışımı olabilir. Size tavsiyem artık kendi iradenize güvenemediğiniz noktada kendinizden daha yüksek bir güçten destek alabileceğinize kendinizi inandırıp üzerinizdeki yükü paylaşmak. İyi şanslar dilerim.
 
Ah 35 yıllık ömrümde benzerlerini yaşadım yaşıyorum.
Öncelikle kilo verme moduna girmek ve kilo vermek senin de başardığın gibi kolay mesele. Esas olan sonrasında düzen tutturmak.
Ben asla tutturamadım.
20-25 senedir kilo alıp veriyorum. Hem de kendi başıma diyet spor yaparak. 35-40 kilo vermişliğim var. Sonra 1-2 sene rölantide kalıp, aman ya sal gitsin diyip geri alıyorum 1 senede hepsini.
Bununla ilgili çok araştırma yaptım çok merak ettim. Psikolojik nedenlerden elbette yeme bozukluğu oluyor ama işin bir de çocukluktan gelen kısmı var. Ki ben ona ihtimal veriyorum.
Çocukluğum baya minyon zayıf olarak geçti.
Annem yemem için ısrar eder, hadi bi lokma daha derken ben yediğimi kusarmışım.
Rüzgar çıkınca uçacak dermiş konu komşu o kadar zayıflık.
İçmediğim vitamin balık yağı vs kalmamış her şeyi dayamışlar.
Liseye doğru inanılmaz yeme artışı ve abur cubur tüketimiyle tamamen farklı bir bedene bürünmüştüm.
Sonrası devamlı kiloları ver, kiloları al şeklinde.
Ben şuan inceleme fırsatı bulmadım ama instagramda denk geldim Barış Muslu var. Kitapları var videoları ve seminerleri var.
Onu inceleyeceğim.
Bunun dışında umarım bu döngüden çıkarız 🌺💐
Çocukluğunuzun hangi yönüyle yaşadığınız bu duruma etkisi oldu acaba sizce? Benimde bebeğim yemek beğenmiyor. Yanlış bir şey yapmak istemiyorum. İstemeden aynı sürece sokmak istemem onu
 
Çocukluğunuzun hangi yönüyle yaşadığınız bu duruma etkisi oldu acaba sizce? Benimde bebeğim yemek beğenmiyor. Yanlış bir şey yapmak istemiyorum. İstemeden aynı sürece sokmak istemem onu
Zorlanarak yeme dürtüsünün aşılanması ve anne sütünün nasıl kesildiği kısmı bence.
Ama benimki sadece tahmin ve kendi hayatımla ilgili değerlendirme.
Ben 1 yaşını geçmişken hala yemek hiç yemiyormuşum mesela.
Doktor anneme sütü kes o zaman yer demiş.
Şak diye kesmişler memeyi. Belki o etkendir açlık korkusu, yeme dürtüsünün zorlanması vs.
Benim kızım da 1,5 yaşına kadar mırın kırın yapar ağzında bi lokmacık kıymayı biriktirip tükürürdü kusardı.
Zorlamadım şimdi 5 yaşında her şeyi yiyor.
 
X